Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig Çevirisi

Teŋri Azze Ve Celle Ögdisin AyurTanrı Azze Ve Cellenin Medhini Söyler 
Bayat atı birle sözüg başladım, törütgen egidgen keçürgen idimYaratan, yetiştiren ve göçüren rabbim olan Tanrının adı ile söze başladım. 
Üküş ögdi birle tümen miŋ senâ, uğan bir bayatka aŋar yok fenâKadir ve bir olan Tanrıya çok hamd ve binlerce sena olsun ; onun için fânilik yoktur. 
Yağız yer yaşıl kök kün ay birle tün, törütti halâyık öd üdlek bu künKara yer ile mâvî göğü, güneş ile ayı, gece ile gündüzü, zaman ile zamaneyi ve mahlûkları o yarattı. 
Tiledi törütti bu bolmış kamuğ, bir ök bol tedi boldı kolmış kamuğistedi ve bütün bu varlıkları yarattı ; bir kere :— “ol!”—dedi, bütün diledikleri oldu. 
Kamuğ barça muŋluğ törütülmişi, muŋı yok idi bir aŋar yok eşiBütün bu yaratılmış olanlar ona muhtacdır ; muhtaç olmayan yalnız Tanrıdır ; onun eşi yoktur. 
Ay erklig uğan meŋü muŋsuz bayat, yaramaz seniŋdin adınka bu atEy kuvvetli, kadir, ebedî ve müstağni olan Tanrı, senden başkasına bu ad yakışmaz. 
Uluğluk saŋa ol bedüklük saŋa, seniŋdin adın yok saŋa tuş teŋeUluluk ve büyüklük sana mahsustur ; sana eş ve denk olan başka biri yoktur. 
Aya ber birikmez saŋa bir adın, kamuğ aşnuda sen sen öŋdün kedinEy bir olan Tanrı, bir başkası sana şerik koşulamaz ; başta her şeyder evvel ve sonda her şeyden sonra sensin. 
Sakışka katılmaz seniŋ birlikiŋ, tüzü neŋke yetti bu erkliglikiŋSenin birliğin hesaba gelmez ; bu kudretin her şeye hâkimdir, 
Seziksiz bir ök sen ay meŋü eçü, katılmaz karılmaz sakışka seçüSen, şüphesiz, birsin, ey sonsuz Tanrı; istisna sayıya gelmez. 
Ay iç taş biligli ay hakku’lyakin, közümde yırak sen köŋülke yakınEy içi ve dışı bilen, ey hakku’l-yakîn ; gözden uzaksın, fakat gönüle yakınsın. 
Barıŋ belgülüg sen kün ay teg yaruk, neteglikke yetgü köŋül ögde yokSenin varlığın, parlak güneş ve ay gibi, bellidir ; fakat nasıl olduğunu kavrayacak gönül ve akıl yoktur. 
Ne ersedin ermez seniŋ birlikiŋ, ne erselerig sen törüttiŋ seniŋSenin birliğin eşya ile ilgili değildir ; eşyayı sen yarattın, onlar senindir. 
Kamuğ sen törüttüŋ ne erselerig, yokadur ne erse sen ök sen tirigHer varlığı sen yarattın; varlık yok olur, bakî kalan yalnız sensin. 
Törütgen barıŋa törütmiş tanuk, törümiş iki bir tanukı anukYaratıcı varlığına yaratılmış olanlar şâhiddir ; yaratılan iki — birin hâzır şahididir. 
Anıŋ okşağı yok azu meŋzegi, neteglikke yetmez halâyık ögiOnun eşi yahut benzeri yoktur ; nasıl olduğuna mahlûkların aklı ermez. 
Yorımaz ne yatmaz udımaz oduğ, ne meŋzeg ne yaŋzağ kötürmez boduğYürümez ve yatmaz, uyumaz, uyanıktır ; ne benzer, ne kıyâs edilir, ne de tasavvur götürür. 
Kedin öŋdün ermez ne soldın oŋun, ne astın ne üstün ne otru orunArkada veya önde değildir; ne sağdadır, ne solda; yeri ne altta, ne üstte, ne de ortadadır. 
Orun ol törütti orun yok aŋar, anıŋsız orun yok bütün bol muŋarYeri o yarattı, onun için yer bahis mevzuu değildir; şunu bil ki, onsuz da yer yoktur. 
Ay sırka yakın ay köŋülke ediz, tanuk ol saŋa barça sûret bedizEy her sırra yakın, ey her gönül için yüksek Tanrı, bütün suret ve şekiller sana şahittir. 
Törüttüŋ tümen miŋ bu sansız tirig, yazı tağ teŋiz kötki oprı yirigBu sayısız, yüz binlerce canlıyı, ova, dağ, deniz, tepe ve çukurları sen yarattın. 
Yaşıl kök bezediŋ tümen yulduzun, kara tün yaruttuŋ yaruk kündüzünMâvî göğü sayısızyıldızları ile süsledin, karanlık geceyi ışıklı gündüz ile aydınlattın. 
Uçuğlı yorığlı tınığlı neçe, tirilgü seniŋdin bulup yer içeUçan, yürüyen ve duranların hepsi rızıklarını senden bularak, yeyip, içerler. 
Ediz arşta altın serâka tegi, tüzü barça muŋluğ saŋa ay idiYüksek Arş’tan alttaki toprağa kadar bütün her şey, hepsi sana muhtacdır, ey rabbim. 
Ayâ birke bütmiş tiliŋ birle ög, köŋül bütti şeksiz amul tutğıl ögEy Tanrının birliğine inanmış olan, onu dilin ile öğ; gönülün tereddütsüz inandı ise, aklını işe karıştırma. 
Neteglikke kirme küdezgil köŋül, barıŋa bütün bolğıl amrul amulNasıl olduğunu arama, gönlünü gözet; varlığına inan, sükûn ve huzura kavuş. 
Kalı kançaka kirme tutğıl özüŋ, kalı kançasız bil uzatma sözüŋNice ve nasıl olduğuna karışma, kendini tut ; onu nicesiz ve nasılsız bil, sözünü uzatma. 
Ay muŋsuz idim sen bu muŋluğ kuluğ, suyurkap keçürgil yazukın kamuğEy müstağni olan rabbim, sen bu muhtaç kulun bütün günahlarını şefkatle affet. 
Saŋar ok sığındım umınçım saŋa, muŋadmış yerimde elig tut maŋaAsıl sana sağındım, ümidim sendedir ; muhtaç olduğum yerde elimden tut. 
Sevüg savçı birle kopurğıl meni, elig tuttaçı kıl könilik küniMahşer günü beni sevgili Peygamber ile birlikte hasret, onu bana şefaatçi kıl. 
Tüzü tört eşiŋe tümen miŋ selâm, tegürgil kesüksüz tutaşı ulamOnun dört arkadaşının her birine aralıksız, devamlı sayısız selâm eriştir. 
Uluğ künde körkit olarnıŋ yüzin, elig tuttaçı kılğıl edgü sözinUlu günde onların yüzünü göster, şefaatlerini bana yardımcı kıl. 
Seni erdüküŋ teg ögümez özüm, seni senmet öggil kesildi sözümSeni olduğun gibi medhedemiyorum ; seni sen medhet! sözüm kesildi. 
Yalavaç Aleyhi’SSelâm Ögdisin AyurPeygamber Aleyhi’s-Selâmın Medhini Söyler 
Sevüg savçı ıdtı bağırsak idi, bodunda talusı kişide kediEsirgeyen rabbim halkın en seçkini ve insanların en iyisi olan sevgili Peygamberi gönderdi. 
Yula erdi halkka karaŋku tüni, yaruklukı yadtı yaruttı seniO karanlık gecede halka meş’ale idi ; etrafa ışık saçtı ve seni aydınlattı. 
Okıçı ol erdi bayattın saŋa, sen ötrü köni yolka kirdiŋ toŋaO sana Tanrı tarafından gönderilen dâvetçi idi; sen bu sayede doğru yola girdin, ey yiğit. 
Atasın anasın yuluğ kıldı ol, tilek ümmet erdi ayu berdi yolAtasını ve anasını feda etti ; tek dileği ümmeti idi, ona yol gösterdi. 
Künün yemedi kör tünün yatmadı, seni koldı rabda adın kolmadıGündüz yemedi, gece yatmadı; Tanrıdan seni istedi, başka bir şey istemedi. 
Seni koldı tün kün bu emgek bile, anı ög sen emdi sevinçin tileBunca zahmet ile gece-gündüz hep seni üstedi ; şimdi sen onu öğ ve rızasını dile. 
Kamuğ kadğusı erdi ümmet üçün, kutulmak tiler erdi râhat üçünBütün kaygusu ümmeti idi ; rahat etmek için, onun azaptan kurtulmasını dilerdi. 
Atada anada bağırsak bolup, tiler erdi tutçı bayattın kolupAtadan ve anadan daha merhametli idi ; Tanrıdan dâima bunu niyaz eder, bunu dilerdi. 
Bayat rahmeti erdi halkı öze, kılınçı silig erdi kılkı tüzeO ümmeti üzerine Tanrının bir rahmeti idi ; güzel tavırlı, dürüst ve kendisine güvenilir bir tabiatte idi. 
Tüzün erdi alçak kılınçı silig, uvutluğ bağırsak akı keŋ eligAsîl tabiatli, alçak gönüllü ve güzel tavırlı idi ; haya sahibi, şefkatli, cömert ve eli açık idi. 
Yağız yer yaşıl kökte erdi küsüş, aŋar berdi teŋri ağırlık üküşKara yerde de aziz idi, mâvî gökte de ; Tanrı ona çok değer vermişti. 
Başı erdi öŋdün kamuğ başçıka, kedin boldı tamğa kamuğ savçıkaO bütün rehberlerin önünde baş idi ; sonra da bütün resullerin hâtemi oldu. 
Köŋül badım emdi anıŋ yolıŋa, sevip sözi tuttum bütüp kavlıŋaOnun yoluna şimdi gönül bağladım ; bütün dediklerine inandım ve severek sözünü tuttum. 
İlâhi küdezgil meniŋ köŋlümi, sevüg savçı birle kopur kopğumıEy Tanrım, benim gönlümü gözet ; kıyamette beni sevgili Peygamber ile birlikte hasret. 
Kıyâmette körkit tolun teg yüzin, elig tuttaçı kıl ilâhi özinKıyamette dolun ay gibi yüzünü göster; ey Tanrım, kendisini bana şefaatçi kıl. 
Tört Sahâbeniŋ Ögdisin AyurDört Sahabenin Medhini Söyler 
Anıŋ tört eşi ol avıŋu körüp, keŋeşçi bular erdi birle turupBunlar onun sevdiği dört arkadaşı idi ; yanındaki müşavirleri bunlar idi. 
İki kadın erdi küdegü iki, bular erdi üdrüm bodunda yegiikisi kayın-babası, ikisi damadı idi, bunlar halkın en iyisi ve en seçkini idiler. 
Atik erdi aşnu kamuğda oza, bayatka bütügli köŋül til tüzeBaşta, her keşten önce, Tanrıya inanmış, gönülü ve dili dürüst (sıddîk) olan Ebû Bekir gelir. 
Yuluğ kıldı mâlı teni cânını, yalavaç sevinçi tiledi köniMalını, tenini ve canını feda etti ; dileği ancak Peygamberin rızası idi. 
Basa fârûk erdi kişi üdrümi, tili köŋli bir teg bodun ködrümiSonra insanların seçkini, halk içinde mümtazı, dili ve gönülü bir olan Ömer vardı. 
Bu erdi basutçı köni dinka kök, şeriat yüzindin kiterdi eşükYardımcısı ve doğru dinin temeli o idi ; şeriatin yüzünden perdeyi o kaldırdı. 
Basa usmân erdi uvutluğ silig, kişide üdürmiş akı keŋ eligSonra haya sahibi, yumuşak huylu, insanların seçkini, cömert ve eli açık olan Osman idi. 
Fidâ kıldı barın neŋin hem özin, yalavaç aŋar berdi iki kızınO bütün malını ve kendisini feda etti; Peygamber de ona iki kızını verdi. 
Ali erdi munda basakı talu, kür ersig yüreklig meŋesi toluOndan sonra seçkin, cesur; yiğit, kahraman ve akıllı Ali vardı. 
Akı erdi elgi yüreki tedük, biliglig sakınuk kör atı bedükEli cömert idi, yüreği sâf idi ; bilgili, takva sahibi ve adı büyük bir zât idi. 
Bular erdi din hem şeriat köki, bular yüdti kâfir munâfık yükiBunlar din ve şeriatin temeli idi ; bunlar kâfirler ile münafıklardan gelen eziyetlere katlandılar. 
Bu tört eş maŋa tört tadu tegturur, tüzülse tadu çın tiriglik bolurBu dört sahibe benim için dört unsur gibidir ; unsurlar denkleşirse, gerçek hayat vücûda gelir. 
Meniŋdin bularka üküş miŋ selâm, tegürgil idim sen kesüksüz ulamEy rabbim, sen bunlara benden sonsuz selâmları, devamlı olarak, ulaştır. 
Olarnı meniŋdin sevindür tuçı, uluğ künde kılğıl elig tuttaçıOnları dâima benden râzi et ; ulu günde onları bana şefaatçi kıl. 
Yaruk Yaz Faslın Uluğ Buğra Han Ögdisin AyurParlak Bahar Mevsimini Ve Büyük Buğra Han’ın Medhini Söyler 
Toğardın ese keldi öŋdün yeli, ajun etgüke açtı uştmah yolıŞarktan bahar rüzgârı eserek geldi; dünyayı süslemek için, cennet yolunu açtı. 
Yağız yer yıpar toldı kâfûr kitip, bezenmek tiler dünyâ körkin itipKâfur gitti, kara toprak misk ile doldu; dünya kendisini süsleyerek, bezenmek istiyor. 
İrinçig kışığ sürdi yazkı esin, yaruk yaz yana kurdı devlet yasınBahar rüzgârı eziyetli kışı sürüp, götürdü; parlak yaz tekrar saadet yayını kurdu. 
Yaşık yandı bolğay yana ornıŋa, balık kudrukındın kozı burnıŋaGüneş balık-kuyruğundan (hût), kuzu-burnuna (hamel) kadar olan yerine tekrar döndü. 
Kurımış yığaçlar tonandı yaşıl, bezendi yipün al sarığ kök kızılKurumuş ağaçlar yeşiller giyindi; tabiat mor, al, yeşil ve kızıl renkler ile süslendi. 
Yağız yer yaşıl torku yüzke badı, hıtay arkışı yadtı tavğaç ediKara yer yüzüne yeşil ipek bağladı; hıtay kervanı da bunun üstüne çın kumaşı yaydı. 
Yazı tağ kır oprı töşendi yadıp, itindi kolı kaşı kök al kedipDüzlükler, dağlar, sahralar ve ovalar bunu yayıp, döşendiler; vadiler ve yamaçlar al ve yeşil giyerek, süslendiler. 
Tümen tü çeçekler yazıldı küle, yıpar toldı kâfûr ajun yıd bileBinlerce çiçekler gülerek açıldılar; dünya misk ve kâfur kokusu ile doldu. 
Sabâ yeli koptı karanfil yıdın, ajun barça bütrü yıpar burdı kinKaranfil kokulu bahar rüzgârı esti; dünyanın her tarafı misk ve anber kokusu ile doldu. 
Kaz ördek kuğu kıl kalıkığ tudı, kakılayu kaynar yokaru kodıKaz, ördek, kuğu ve kıl-kuyruk fezayı doldurdu; bağırışarak, bir yukarı-bir aşağı, kaynaşıyorlar. 
Kayusı kopar kör kayusı konar, kayusı çapar kör kayu suv içerBak, biri kalkıyor, biri konuyor; biri yüzüyor, biri su içiyor. 
Kökiş turna kökte ünün yaŋkular, tizilmiş titir teg uçar yelgürerKökiş ve turnalar gökte yüksek sesle bağırışıyor; dizilmiş deve katarı gibi, uçup, kanat çalıyorlar. 
Ular kuş ünin tüzdi ünder işin, silig kız okır teg köŋül bermişinKeklik, sesine bir ahenk vererek, eşine sesleniyor; sanki güzel bir kız gönül verdiğini çağırıyor. 
Ünin ötti keklik küler katğura, kızıl ağzı kan teg kaşı kap karaKeklik yüksek sesle öttü, sanki gülmekten katılıyor; ağzı kan gibi kızıl, kaşı sim-siyah. 
Kara çumğuk ötti sata tumşukın, üni oğlağu kız üni teg yakınKara çumguk mızrak gibi gagası ile ötüyor; sesi, nazlı bir kızın sesi gibi, cana yakındır. 
Çeçeklikte sandvaç öter miŋ ünün, okır sûrı ibri tünün hem kününÇiçek bahçesinde bülbül binlerce sesle ötüyor, sanki gece-gündüz Mezamir okuyor. 
Elik külmiz oynar çeçekler öze, sığun muyğak ağnar yorır tep kezeKaracalar, dişi-erkek, çiçekler üzerinde oynuyor; geyikler, dişi-erkek, sıçrayıp oynıyarak koşuşuyorlar. 
Kalık kaşı tügdi közi yaş saçar, çeçek yazdı yüz kör küler katğurarGök kaşını çattı, gözünden yaş serpiliyor; çiçek yüzünü açtı, bak, gülmekten katılıyor. 
Bu üdte ajun öz öziŋe bakıp, küvenip sevinip ediŋe bakıpBu esnada dünya kendi-kendine baktı; sevinip övünerek, hazinesini gözden geçirdi. 
Eletü maŋa açtı dünyâ sözin, ayu körmediŋmü bu hakan yüzinGözü bana ilişince, söze başladı ve şöyle dedi : — Sen bu hakanın yüzünü görmedin mi? 
Udır erdiŋ erse tur aç emdi köz, eşitmediŋ erse eşit mende sözUyuyor idi isen şimdi kalk, gözünü aç; işitmedin ise, şimdi benim sözümü dinle. 
Tümen yılda berü tul erdim tulas, bu tul tonı suçlup ürüŋ kedtim asBen binlerce yıldan beri dul idim, benzim solmuştu; şimdi bu dul libasını çıkarıp, beyaz kakımdan gelinlikler giydim. 
Bezendim begim boldı hakan uluğ, ötündüm munu kolsa cânım yuluğSüslendim, çünkü ulu hakan eşim oldu; dileğim budur: o isterse, canım feda olsun. 
Bulıt kökredi urdı nevbet tuğı, yaşın yaşnadı tarttı hakan tiğıGök gürledi, nevbet davulunu vurdu; şimşek çaktı, hakanın tuğunu çekti. 
Biri kında çıktı sunup el tutar, biri küsi çavı ajunka yeterBiri kınından çıkınca, ona memleketler sunar; biri nâm ve şöhretini dünyaya yayar. 
Ajun tuttı tavğaç uluğ buğra han, kutadsu atı bersü iki cihânBüyük Tavgaç Buğra Han dünyaya hâkim oldu; adı kutlu olsun, Tanrı onu her iki cihanda aziz etsin. 
Ay din izzi devletka nâsir muin, ay milletka tâc ay şeriatka dinEy dinin izzeti, ey devletin yarıcısı, ey milletin tacı, ey şeriatin hadimi. 
Bayat berdi barça tilemiş tilek, bayat ok bolu bersü arka yölekTanrı bütün dileklerini verdi; bundan sonra da Tanrı dâima sana arka ve destek olsun. 
Ay dünyâ cemâli uluğlukka körk, ay mülketka nûr ay yayığ kutka örkEy dünyanın süsü, ey ululuğun ziyneti, ey saltanatın nuru, ey dönek huylu saadetin bağını elinde tutan, 
Bolu berdi evren ilig berdi taht, tuta bersü teŋri bu taht birle bahtDevran sana memleket ve taht verdi; Tanrı bu taht ile bahtını dâim etsin. 
Ajun tındı ornap bu hakan öze, anın ıdtı dünyâ taŋuklar tüzeHakan tahta oturunca, dünya âsâyiş buldu; bundan dolayı dünya ona şâhâne hediyeler gönderdi. 
Esirdin keligli kalık kuşları, kayu râyı hindi kayu kaysarıEsirden gelen semâ kuşları, kimi rây-i hindî, kimi kayseri; 
Öger atın ündep ünin türtüşüp, küvenç birle avınur sevinçke tuşupÖtüşleri ile yarış ederek, adını anıp, sevinç ve huzur içinde onu öğerler. 
Bu törlüg çeçek yerde munça bediz, yazı tağ kır oprı yaşıl kök meŋizYerde bin bir çiçek, bin bir manzara, düzlük, dağ, sahra, vadi yeşil ve mavi renkler ile örtülmüş. 
Kayusı yıdı birle tapnur tapuğ, kayu körk meŋiz birle açtı kapuğKimi kokusu ile kulluk eder; kimi güzelliği ile harîmine girer. 
Kayusı elig sundı tütsüg tutar, kayu büvkirer kin ajun yıd koparKimi elini uzatır; buhurdan sunar; kimi misk saçar ve dünya güzel kokular ile dolar. 
Kayusı toğardın tutar miŋ taŋuk, kayusı batardın tapuğçı anukKimi doğudan binlerce armağan sunmaktadır; kimi batıdan hizmetine koşmaktadır. 
Tapuğka kelip kut kapuğdaturur, kapuğda turuğlı tapuğdatururSaadet hizmet için gelmiş, kapıda durur; kapıda duran kulluk için durur. 
Bu yaŋlığ tapuğka itindi ajun, yağı boynı egdi kötürdi özünDünya kulluk için böyle hazırlandı; düşman boyun eğdi, ortadan kayboldu. 
Ajunda çavı bardı hakan küsi, körümegli közlerde kitti usıHakanın nâmı, sânı dünyaya yayıldı; onu göremeyen gözlerin uykusu kaçtı. 
Ajun inçke tegdi tüzüldi törü, törü birle atın kopurdı örüDünya asayişe kavuştu ve nizam kuruldu; o adını kanunla yükseltti. 
Akı sûretin kim köreyin tese, kelip körsü hakan yüzini usaKim cömert yüzü görmek isterse, gelsin, hakanın yüzünü görsün. 
Cefâsız vefâlığ tilese kutun, yüzi kör kılınçı vefâ ol bütünKim mes’ûd, kimseyi incitmeyen ve vefakâr birini görmek dilerse, onun yüzünü görsün; onun her işi vefadır. 
Asığ kolsa barça özüŋ yassızın, berü kel tapuğ kıl köŋül ber isinZarar görmeden, kendine hep fayda sağlamak dilersen, beri gel, hizmet et, gönül ver, ısın. 
Tüzün kılkı alçak bağırsak köŋül, köreyin tese kel munı kör amulAsîl, alçak gönüllü, şefkatli ve yumuşak huylu bir kimse görmek istersen, gel, onu gör ve gönül rahatına kavuş. 
Ay edgü kılınç aslı edgü uruğ, ajun kalmasunı siziŋsiz kuruğEy iyi tabiatli ve asîl nesepli hakan, dünya senden mahrum kalmasın. 
Bayat berdi devlet ay terken kutı, anıŋ şükri kılğu okıp miŋ atıEy devletli hükümdar, Tanrı sana saadet verdi; adını bin kere zikrederek, ona şükür lâzımdır. 
İdi keçki söz ol meselde kelir, ata ornı atı oğulka kalırÇok eski bir ata-sözü vardır : babanın yeri ve adı oğula kalır. 
Ata ornı kaldı atı ma bile, adın ma takı bolsu miŋ miŋ ulaBabanın yeri, adı ile birlikte, sana kaldı; bunlara daha başka binlercesi eklensin. 
Talu neŋ taŋuk tuttı miŋ miŋ elig, munu kıl taŋukı kutadğu biligBinlerce el, hediye olarak, ona çok nadide şeyler sundu; işte sen de bu Kutadgu bilig’i hediye et. 
Olarnıŋ taŋukı kelir hem barır, meniŋ bu taŋuk boldı meŋü kalırOnların hediyesi gelir, geçer; bu benim hediyem ise, ebedî kalır. 
Neçe terse dünyâ tüker alkınur, bitise kalır söz ajun tezginürDünya malı ne kadar toplanırsa-toplansın, tükenir, bir gün biter; söz kaleme alınırsa, kalır, dünyayı dolaşır. 
Kitâbka bitindi bu hakan atı, bu at meŋü kaldı ay terken kutıBu hakan adı kitaba geçti; ey devletli hükümdar, bu ad ebedî kaldı. 
Ya rab üste devlet tükel kıl tilek, kamuğ işte bolğıl sen arka yölekEy rabbim, sen onun devletini arttır; bütün dileklerini yerine getir, her işinde arka ol, destek ol. 
Severin esen tut yağısın kötür, sevinçin tolu tut sakınçın koturOnun sevdiğini esen tut, düşmanını ortadan kaldır; sevincini dâim kıl, kederini yok et. 
Yağa tursu yağmur yazılsu çeçek, kurımış yığaçtın salınsu küjekYağmur yağmakta devam etsin, çiçekler açılsın; kurumuş ağaçlardan perçemler sarksın. 
Bolu bersü evren tuçı evrilü, kodı bolsu düşmân başı kavrıluFelek hep dönmekte devam etsin; düşmanın başı hep aşağı eğik olsun. 
Yağız yer bakır bolmağınça kızıl, ya otta çeçek önmeginçe yaşılKara toprak kızıl bakır oluncaya kadar, âteşten yeşil çiçek çıkıncaya kadar; 
Tirilsüni terken kutı miŋ kutun, telinsüni körmez karakı otunDevletli hükümdar bin saadet içinde yaşasın; çekemeyenlerin gözleri âteşte yansın. 
Takı ma negü erse ârzû tilek, bayat ok bolu bersü arka yölekDaha başka ne gibi dileği var ise, Tanrı ona dâima arka ve destek olsun. 
Sevinçin avınçın küvençin eli, aşasu yaşasunı lukmân yılıSevinç, huzur ve güvenç içinde memlekete hâkim olsun, Lokman kadar uzun ömürlü olsun. 
Yeti Yulduz On İki Ükekni AyurYedi Yıldızı Ve On İki Burcu Söyler 
Bayat atı birle sözüg başladım, törütgen igidgen keçürgen idimTanrı adı ile söze başladım; o yaratan, yetiştiren ve göçüren rabbımdir. 
Törütti tilek teg tüzü âlemığ, yaruttı ajunka künüg hem ayığBütün âlemi dilediği gibi yarattı; dünya için güneş ve ayı aydınlattı. 
Yarattı kör evren tuçı evrilür, anıŋ birle tezginç yeme tezginürBak, feleği yarattı durmadan döner; onunla birlikte hayat da durmadan devreder. 
Yaşıl kök yarattı öze yulduzı, kara tün törütti yaruk kündüziMâvî göğü ve üzerinde yıldızları yarattı; karanlık geceyi ve aydınlık gündüzü var etti. 
Bu kökteki yulduz bir ança bezek, bir ança kulavuz bir ança yezekBu gökteki yıldızların bir kısmı süs, bir kısmı kılavuz, bir kısmı da öncüdür. 
Bir ança yarutmış halâyıkka ol, bir ança kulavuz bulur yitse yolBir kısmını halk için aydınlatmıştır; bir kısmı kılavuzdur, insan yolunu kaybederse, bunlarla bulur. 
Kayusı örürek kayusı kodı, kayusı yarukrak kayu eksüdiBâzıları daha yüksek, bâzısı daha alçaktır; bâzıları daha çok, bâzısı daha az parlaktır. 
Bularda eŋ üstün sekentir yorır, iki yıl sekiz ay bir evde kalırBunlardan en üstte Zuhal dolaşır; bir burcda iki yıl sekiz ay kalır. 
Anıŋda basa boldı ikinç oŋay, bir evde kalır on adın iki ayOndan sonra ikinci olarak Müşteri gelir; bir burcda on iki ay kalır. 
Üçünçi kürüd keldi köksün yorır, kayuka bu baksa yaşarmış kurırÜçüncü olarak, Merih gelir, gazapla dolaşır; nereye bakarsa, yeşermiş olan kurur. 
Yaşık boldı törtinç yaruttı ajun, yakışsa yarutur bakışsa özünDördüncüsü Güneş’tir, dünyayı aydınlatır; yaklaşanları, karşısına gelenleri ışığı ile aydınlatır. 
Sevüg yüz urundı beşinçi sevit, seve baktı erse sen özni avıtBeşincisi Zühre’dir, sevimli yüzünü gösterir; sanà severek bakarsa, müsterih ol. 
Basa keldi ârzû tilek ârzûlar, kayuka yağuşsa aŋar öz ularBundan sonra Utarit gelir; ona kim yaklaşırsa, dilek ve arzularına kavuşur. 
Bularda eŋ altın bu yalçık yorır, yaşık birle utru bakışsa tolırBunlardan en altta bu Ay dolaşır; Güneş ile karşı-karşıya gelirse, dolun ay hâline gelir. 
On iki ükek ol bularda adın, kayu iki evlig kayu birke inBunlardan başka bir de on iki burç vardır; bunların bâzıları iki evli, bâzısı ise, tek evlidir. 
Kozı yazkı yulduz basa ud kelir, erentir kuçık birle sançu yorırHamel bahar yıldızıdır, sonra Sevr gelir; Cevza ile Seretân dürtüşerek yürür. 
Kür arslan bile koşnı buğday başı, basa ülgü boldı çadan ya işiBak, Esed’in komşusu Sünbüle’dir; sonra Akreb ve Kavs’in arkadaşı Mîzan gelir. 
Basa keldi oğlak könek hem balık, bular tuğdı erse yarudı kalıkBundan sonra Cedi, Delv ve Hût gelir; bunlar doğunca, gök yüzü aydınlanır. 
Üçi yazkı yulduz üçi yaykı bil, üçi küzki yulduz üçi kışkı bilBil ki, bunlardan üçü — bahar yıldızı, üçü — yaz, üçü — son bahar ve üçü de — kış yıldızıdır. 
Üçi ot üçi suv üçi boldı yel, üçi boldı toprak ajun boldı elBunların üçü — âteş, üçü — su, üçü — yel ve üçü — topraktır; bunlardan dünya ve memleketler meydana gelir. 
Bularda birisi biriŋe yağı, yağıka yağı ıdtı kesti çoğıBunlar birbirlerine düşmandır; Tanrı düşmana karşı düşman gönderdi ve savaşı kesti. 
Karışmaz yağılar yaraştı için, körüşmez yağılar kötürdi öçinUyuşmaz olan düşmanlar kendi aralarında barıştılar; görüşmez olan düşmanlar öçlerini ortadan kaldırdılar. 
İtigli bayatım ite berdi öz, ite berdi tüzdi yaraşturdı tüzHer şeyi yoluna koyan Tanrım bunları da yola getirdi; tanzim etti, düzeltti ve birbirleri ile barıştırdı. 
Basa aydım emdi munu yalŋukuğ, ağırlıkı boldı bilig ög ukuğBundan sonra imdi insandan bahsettim; onun değeri bilgi, akıl ve anlayışıdır. 
Yalŋuk Oğlanı Ağırlıki Bilig Ukuş Birle Erdükin Ayurİnsan Oğlunun Değerinin Bilgi Ve Akıldan Geldiğini Söyler 
Törütti üdürdi seçü yalŋukuğ, aŋar berdi erdem bilig ög ukuğTanrı insanı yarattı, seçerek yükseltti; ona fazilet, bilgi, akıl ve anlayış verdi. 
Köŋül berdi hem me yorıttı tilig, uvut berdi kılk hem kılınçı siligOna hem gönül verdi, hem de onun dilini açtı; ona güzel biçim, güzel tavır ve hareket ihsan etti. 
Bilig berdi yalŋuk bedüdi bu kün, ukuş berdi ötrü yazıldı tügünOna bilgi verdi ve insan bugün yükseldi; ona anlayış verdi ve böylece düğümler çözüldü. 
Bayat kimke berse ukuş ög bilig, üküş edgülükke uzattı eligTanrı kime anlayış, akıl ve bilgi verirse, o pek çok iyiliklere elini uzatır. 
Biligni bedük bil ukuşnı uluğ, bu iki bedütür üdürmiş kuluğBilgiyi büyük ve anlayışı ulu bil; seçkin kulu bu iki şey yükseltir. 
Bu sözke tanukı munu keldi söz, bu sözni eşitgil sözüg munda üzBuna şahit olarak, işte şu söz geldi; bu sözü işit ve bu hususta sözünü kes. 
Ukuş kayda bolsa uluğluk bulur, bilig kimde bolsa bedüklük alurAnlayış nerede olursa, orası ululuk kazanır; bilgi kimde olursa, o büyüklük bulur. 
Ukuşluğ ukar ol biliglig bilir, biligli ukuğlı tilekke tegirAnlayışlı olan anlar, bilgili olan bilir; bilen ve anlayan her vakit dileğine erişir. 
Bilig manisi bil negü ter bilig, bilig bilse ötrü yırar erde igBilginin mânasını bil; bak, bilgi ne der : bilgiyi bilen insandan hastalik uzaklaşır. 
Biligsiz kişi barça iglig bolur, igig emlemese kişi terk ölürBilgisiz insan hep hastalıklı olur; hastalık tedâvî edilemezse, insan çabuk ölür. 
Yorı ay biligsiz igiŋni ota, biligsiz otın sen ay bilge kudaEy bilgisiz, git, hastalığını tedavi ettir; ey mes’ûd âlim, bilgisizliğin ilâcını sen söyle. 
Ukuş ol burunduk anı yetse er, tilekke tegir ol tümen ârzû yerAnlayış bir yulardır; insan onu elinde tutarsa, dileğine erişir ve bütün arzularına nail olur. 
Ukuş bolsa erke kör asğı üküş, bilig bilse ötrü bolur er küsüşAnlayışın insana faydası çok olur; insan bilgi bilirse, aziz olur. 
Ukuş birle işler kamuğ iş küdüg, bilig birle bekle bu bulmış üdügBütün işini-gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru. 
Til Erdemin Münin Asığın Yasın AyurDilin Meziyetini Ve Kusurunu, Faydasını Ve Zararını Söyler 
Ukuşka biligke bu tılmaçı til, yaruttaçı erni yorık tilni bilAnlayış ve bilgiye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fasîh dilin kıymetini bil. 
Kişig til ağırlar bulur kut kişi, kişig til uçuzlar barır er başıinsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider. 
Til arslanturur kür eşikte yatur, ayâ evlig er sak başıŋnı yeyürDil arslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi, dikkat et, senin başını yer. 
Tilin emgemiş er negü ter eşit, bu söz işke tutğıl özüŋe iş itDilinden eziyet çeken adam ne der, dinle; bu söze göre hareket et, onu dâima hatırda bulundur. 
Meni emgetür til idi ök telim, başım kesmesüni keseyin tilimBana dilim pek çok eziyet çektiriyor; başımı kesmesinler de ben dilimi keseyim. 
Sözüŋni küdezgil başıŋ barmasun, tiliŋni küdezgil tişiŋ sınmasunSözüne dikkat et, başın gitmesin; dilini tut, dişin kırılmasın. 
Biliglig bilig berdi tilke bışığ, ayâ til idisi küdezgil başığBilgili dil için özlü bir söz söyledi; ey dil sahibi, başını gözet. 
Esenlik tilese seniŋ bu özüŋ, tiliŋde çıkarma yarağsız sözüŋSen kendi selâmetini istiyorsan, ağzından yakışıksız bir söz kaçırma. 
Bilip sözlese söz biligke sanur, biligsiz sözi öz başını yeyürSöz, bilerek söylenirse, bilgi sayılır; bilgisizin sözü kendi başını yer. 
Üküş sözde artuk asığ körmedim, yana sözlemişte asığ bulmadımÇok sözden fazla fayda görmedim; amma söylemek de faydasız değildir. 
Üküş sözleme söz birer sözle az, tümen söz tügünin bu bir sözde yazSözü çok söyleme, sırasında ve az söyle; binlerce söz düğümünübu bir sözde çöz. 
Kişi söz bile koptı boldı melik, üküş söz başığ yerke kıldı kölikİnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu; çok söz başı, gölge gibi, yere serdi. 
Üküş sözlese yaŋşadı ter bilig, yana sözlemese ağın ter tiligÇok konuşan kimseye bilgi “gevezelik etti” der; söylemezse de, ona “dilsiz” der. 
Kalı mundağ erse yorık utru ur, yorık utru ursa kişig yoklaturMademki böyledir, sen fasîh dil kullan; dil fasih olursa, insanı yükseltir. 
Tilig ked küdezgil küdezildi baş, sözüŋni kısurğıl uzatıldı yaşDili iyi gözet, başın gözetilmiş olur; sözünü kısa kes, ömrün uzun olur. 
Til asğı telim bar yası ma üküş, ara ögdilür til ara miŋ söküşDilin faydası çok olduğu gibi, zararı da çoktur; dil bâzan öğülür, bâzan da çok söğülür. 
Kalı mundağ erse bilip sözle söz, sözüŋ bolsu közsüz karağuka közMademki böyledir, sözü bilerek söyle; sözün gözsüzlere, körlere göz olsun. 
Biligsiz karağuturur belgülüg, yorı ay biligsiz bilig al ülügBilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al. 
Toğuğlı ölür kör kalır belgü söz, sözüŋ edgü sözle özüŋ ölgüsüzBak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun. 
İki neŋ bile er karımaz özi, bir edgü kılınçı bir edgü söziİnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır : biri — iyi iş ve diğeri — iyi söz. 
Kişi tuğdı öldi sözi kaldı kör, özi bardı yalŋuk atı kaldı körBak, insan doğdu, öldü; sözü kaldı; insanın kendisi gitti, adı kaldı. 
Tiriglik tilese özüŋ ölmegü, kılınçıŋ sözüŋ edgü tut ay bügüKendin ölümsüz bir hayat dilersen, ey hakîm, işin ve sözün iyi olsun. 
Tilig ögdüm ança ara söktüküm, tilekim söz erdi saŋa yördükümDili bu kadar eğmekten ve arada bir söğmekten maksadım, sana sözün ne olduğunu anlatmak ıdı. 
Kamuğ sözni yığsa ukuş taplamaz, kerek sözni sözler kişi kizlemezHer sözü saklamağı da anlayış hoş görmez; insan lüzumlu olan sözü söyler, gizlemez. 
Sözüm oğluma sözledim men toŋa, oğul minde altın maŋa ne teŋeEy yiğit, ben bu sözü oğlum için söyledim; oğul benden aşağı derecededir ve bana nasıl denk olur. 
Saŋa sözledim men sözüm ay oğul, saŋa berdi bu pend özüm ay oğulEy oğul, bir sözümü sana söyledim; ey oğul, bu nasihatleri ben sana verdim. 
Kümüş kalsa altun meniŋdin saŋa, anı tutmağıl sen bu sözke teŋeBenden sana gümüş ve altın kalırsa, sen onları bu söze denk tutma. 
Kümüş işke tutsa tüker alkınur, sözüm işke tutsa kümüş kazğanurGümüşü bir işe sarfedersen, biter, tükenir; sözümü işe sarfedersen, gümüş kazanılır. 
Kişidin kişike kumaru söz ol, kumaru sözüg tutsa asğı yüz olİnsandan insana, miras olarak, söz kalır; vasiyet edilen sözü tutmanın faydası çoktur. 
Bu kün tügme kaşıŋ ay bilge bügü, özüm udrin aysa yeme eymenüEy âlim hakîm, bugün ürkerek, kendi özrümü söylersem, bana kaşını çatma. 
Kitâb İdisi Öz Udrin AyurKitap Sahibi Kendi Özrünü Söyler 
Tilekim söz erdi ay bilge bügü, kedin keldeçike özüm sözlegüEy âlim hakîm, dileğim benden sonra geleceklere kalacak bir söz söylemek idi. 
Ukuş keldi utru ayur bütrü kör, sözüŋ bolsa yaŋluk saŋa bolğa korAnlayış karşı geldi ve: —İyice dikkat et; sözün yanlış olursa, sana zararı dokunur — dedi — 
Bodun tili yavlak seni sözlegey, kişi kılkı kirtüç etiŋni yegeyHalkın dili kötüdür, seni çekiştirir; insanın tabiati kıskançtır, etini yer. 
Baka kördüm erse yinik boldı yük, özüm aydı sözle sözüŋ barı tökDikkatle bakınca, yüküm hafifledi; kendi-kendime : — Söyle, içindekileri dök — dedim. 
Negülük tese sen ayayın saŋa, eşitgil sözümni ay ersig toŋaSebebini sorarsan, sana söyleyeyim; ey mert yiğit, sözümü dinle. 
Bu yalŋuk atı boldı yalŋluk üçün, bu yalŋluk uruldı bu yalŋuk üçünBu yalnguk (insan) adı insana yanıldığı ( yangluk ) için verildi; yanılmak ( yangluk ) insan ( yalnguk ) için yaratıldı. 
Yaŋılmaz kişi kim ayu ber maŋa, yaŋılmış tümen miŋ ayayın saŋaSen bana yanılmayan bir kimse söyleyebilirmısin; ben sana yandan binlerce insan göstereyim. 
Biliglig idi az biligsiz üküş, ukuşsuz üküş bil ukuşluğ küsüşBilgi sahibi insanlar pek azdır; bilgisiz ise, çoktur; bil ki, anlayışsız insanlar çok; anlayışlılar ise, nâdirdir. 
Biligsiz biligligke boldı yağı, biligsiz biligligke kıldı çoğıBilgisiz bilgiliye dâima düşman olmuştur; bilgisiz bilgili ile her zaman mücâdele halindedir. 
Kişide kişi adrukı bar telim, bu adruk biligdin ayur bu tilimİnsandan insana çok fark vardır; bu fark bilgiden ileri gelir, sözüm buna dâirdir. 
Biligligke sözledim uş bu sözüm, biligsiz tilini bilümez özümBu sözümü bilgili için söyledim, bilgisizin dilini ben de bilemiyorum. 
Biligsiz bile hiç sözüm yok meniŋ, ay bilge özüm uş tapuğçı seniŋBenim bilgisiz ile hiç bir sözüm yoktur; ey bilgili, işte ben senin kulunum. 
Sözüm sözlemişke saŋa eymenü, özüm üdri koldı saŋa uş munuSözümü sana söylemiş olduğum için, çekinerek, işte böyle senden özür diledim. 
Sözüg sözledeçi azar hem yazar, ukuşluğ eşitse oŋarur tüzerSözü söyleyen yanılabilir ve şaşırır; anlayışlı isterse, bunu düzeltir ve tashih eder. 
Burundukluğ ol söz teve burnı teg, barur kança yetse titir boynı tegSöz, deve burnu gibi, yularlıdır; o, dişi deve boynu gibi, nereye çekilirse, oraya gider. 
Bilig sözledeçi kişi bar üküş, anı bildeçi er maŋa ked küsüşSözü bilerek söyleyen çok kimse var; benim için sözü anlayan adanı azizdir. 
Kamuğ edgülükler bilig asğı ol, bilig birle buldı mesel kökke yolBütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur. 
Bilig birle sözle kamuğ sözni sen, biligin bedük bil kamuğ özni senSen her sözünü bilgi ile söyle; her kesin bilgi ile büyük olduğunu bil. 
Yaşıl köktin endi yağız yerke söz, sözi birle yalŋuk ağır kıldı özSöz kara yere mâvî gökten indi; insan kendisine sözü ile değer verdirdi. 
Kişi köŋli tüpsüz teŋiz tegturur, bilig yinçü sanı tüpinde yaturİnsan gönülü dibi olmayan bir deniz gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer. 
Teŋizdin çıkarmasa yinçü kişi, kerek yinçü bolsun kerek say taşıİnsan inciyi denizden çıkarmadıkça, o, ister inci olsun – ister’ çakıl taşı, farketmez. 
Yağız yer katındakı altun taş ol, kalı çıksa begler başında tuş olKara toprak altındaki altın taştan farksızdır; oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur. 
Biliglig çıkarmasa bilgin tilin, yarutmaz anıŋ bilgi yatsa yılınBilgili bilgisini dili ile meydana çıkarmazsa,- yıllarca yatsa bile, onun bilgisi muhitini aydınlatmaz. 
Ukuşlı biligli idi edgü neŋ, kalı bulsa işlet uçup kökke teŋAnlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık. 
Negü ter eşitgil bu el kend begi, ukuşka biligke yetürmiş ögiAnlayış ve bilginin ne olduğunu bilen, bu memleket beyi ne der, dinle. 
Ajun tutğuka er ukuşluğ kerek, bodun basğuka ög kerek hem yürekDünyayı elde tutmak için, insan anlayışlı olmalıdır; halka hâkim olmak için ise, hem akıl, hem cesaret gerektir. 
Ukuş birle tuttı ajun tutğuçı, bilig birle bastı bodun basğuçıDünyayı elinde tutan, onu anlayış ile tuttu; halka hükmeden, bu işi bilgi ile yaptı. 
Ajunka apa enmişinde berü, ukuşluğ uru keldi edgü törüAdem’in dünyaya indiğinden beri iyi nizam dâima anlayışlı insanlar tarafından vaz’edilegelmiştir. 
Kayu üdte erse bu künde burun, biligligke tegdi bedükrek orunHangi çağda olursa-olsun, bugüne kadar daha yüksek yer dâima bilgiliye kısmet olmuştur. 
Ukuş birle eslür kişi artakı, bilig birle süzlür bodun bulğakıİnsanların kötüsü anlayış yolu ile asılır; halk arasında çıkan fitne bilgi ile bastırılır. 
Bu ikin itümese kodğıl bilig, kılıçka tegürgil sen ötrü eligİşleri bu ikisi ile de halledemezsen, bilgiyi bırak, elini kılıca daya. 
Bügü bilge begler bodunka başı, kılıç birle itmiş biligsiz işiHalkı idare eden, hakîm ve âlim beyler bilgisizin işini kılıç ile halletmişlerdir. 
Ajun tutğuka er ukuş bilse ked, bodun basğuka er bilig bilse kedDünyayı elde tutmak için, insanin anlayışlı olması ve halkı itaat altına almak için de, bilgili bulunması elzemdir. 
Bu iki birikse bolur er tükel, tükel er ajunuğ temâm yer tükelBu ikisi bir kimsede toplanırsa, o tam insan olur; tam insan dünyanın bütün nimetlerine nail olur. 
Apaŋ iki ajun kolur erse sen, otı edgülük ol kılur erse senSen her iki dünyayı arzu ediyorsan, bunun çâresi — iyilik yapmaktır. 
Kalı edgü bolmak tilese özüŋ, yorı edgülük kıl kesildi sözüŋEğer kendin iyilik bulmak istiyorsan, yürü, iyilik et; başka söze ne hacet. 
Kişi meŋü bolmaz bu meŋü atı, anın meŋü kaldı bu edgü atıİnsan ebedî değildir, ebedî olan — onun adıdır; iyi kimselerin adı bunun için ebedî kalmıştır. 
Özüŋ meŋü ermez atıŋ meŋü ol, atıŋ meŋü bolsa özüŋ meŋü olKendin ebedî değilsin, adın ebedîdir; adın ebedî olursa, kendin de ebedî olursun. 
Edgülük Kılmak Ögdisin Asığlıkin Ayurİyilik Etmenin Medhini Ve Faydalarını Söyler 
Kalı bolsa elgiŋ bodunka uzun, kamuğ edgülük kıl kılınçın sözünEğer halkı idare edecek bir duruma gelirsen, işle ve sözle her vakit iyilik et. 
Yegitlik kaçar ol tiriglik uçar, bu tüş teg ajundın özüŋ terk keçerGençlik kaçar ve hayat uçar; bu rüya gibi dünyadan kendin çabuk göçersin. 
Tiriglikni mün kıl asığ edgülük, yarın bolğa edgü yegü kedgülükHayatı sermâye yap, bunun faizi iyiliktir; bu sana yarın için iyi yiyecek ve giyecek temin eder. 
Negü ter eşitgil kişi edgüsi, yorıp tın tokığlı âhır ölgüsiDinle, insanların iyisi ne der; yürüyen ve nefes alanların hepsi sonunda ölecektir. 
Ajunda ne yaŋlığ eren tuğdı kör, bir ança yorıdı yana öldi körDünyaya nice erler geldi, düşün; bir müddet ömür sürdükten sonra, yine göçüp gittiler. 
Kerek beg kerek kul ne edgü isiz, özi öldi erse atı kaldı izGerek bey, gerek kul, iyi veya kötü; kendileri öldü, fakat onların nişanı olarak, yalnız adları kaldı. 
Saŋa teg, di emdi kezigçe orun, kamuğ edgülük kıl sen edgü burunŞimdi bu yere sâhıp olmak sırası sana gelmiştir; sen her keşten iyi ol ve hep iyilik yapmağa çalış. 
Tirig ölgü âhır töşeŋü yerig, kişi ölse edgün kör atı tirigHer yaşayan er-geç ölecek ve toprağa düşecektir; insan iyi nâm ile ölürse, adı yaşar. 
İki törlüg at ol bu tilde yorır, bir edgü bir isiz ajunda kalırİnsanların dillerden düşmeyen iki türlü adı vardır : biri — ıyı, biri — kötü; bunlardan biri dünyada kalır. 
İsizke söküş edgü ögdi bulur, özüŋke baka kör kayusın kolurKötü söğülür, iyi öğülür; iyice dikkat et, canın hangisini ister. 
Özüŋ edgü bolsa atıŋ ögdilig, kalı bolsa isiz söküş ây siligEy temiz kimse, iyi olursan, adını öğerek anarlar; eğer kötü olursan, seni söğerek yad ederler. 
Söküşlüg nelük boldı zahhâk otun, nelük ögdi buldı feridûn kutunKüstah Dahhâk neden söğüldü de, Feridun neden medhe ve ikbâle kavuştu. 
Biri edgü erdi anı ögdiler, biri isiz erdi anı söktilerBiri— iyi ıdı, onu öğdüler; biri ise— kötü idi, ona söğdüler. 
İsizmü saŋa yeg azu edgümü, söküşmü kolur sen azu ögdimüKötü mü senin için daha ıyı, yoksa iyi mi, söğülmek mı istersin, yoksa öğülmek mi. 
Kayusın tilese üdürgil birin, isiz edgü bolsa ökünme yarınHangisini canın isterse, birini seç; neticesi iyi veya kötü çıkarsa, bundan da peşiman olma. 
Muŋar meŋzetür söz sınamış kişi, sınamış kişi bildi el kün işiTecrübeli insanın sözü buna benzer; tecrübeli insan elin-günün işini bilir. 
Kişi edgü atın kör, alkış bulur, atıkmış isiz ölse karğış bulurBak, insan iyi adı ile alkışlanır; adı kötüye çıkmış kimse ölünce beddua alır. 
Neçe me sınadım isiz kılğuçı, kite bardı künde üzüldi küçiKötülük yapanı kaç defa tecrübe ettim; takati her gün bir az daha azaldı, sonunda da takatten düştü. 
Neçe kördüm erse isizler işi, ozu bolmadı ay biliglig kişiEy bilgili adam, kaç defa gördüm : kötülerin işi hiç bir zaman ileri gidemedi. 
İsizlik ot ol ot küyürgen bolur, yolında keçig yok öyülgen ütülgen] bolurKötülük — âteştir, ateş ise, yakıcıdır; onun yolunda geçilebilecek bir geçit yoktur. 
Körü tursa bizde oza barğuçı, kara tut ya begler ajun tutğuçıBizden önce göçenlere dikkar edersen, ister halktan , ister dünyayı elinden tutan beylerden olsun, 
Bularda kayu buldı erse bilig, olar urmış üd kün ajunka eligBunlardan hangileri bilgiyi buldu ise, onlar zamaneye ve dünyaya hâkim olmuşlardır. 
Bilig kimde erse ajun begleri, törü edgü urmış kişi yegleriDünya beylerinden hangileri bilgili olmuş ise, iyi nizam koyanlar ve iyilikte ileri gelenler onlar olmuştur. 
Bu kün me kim edgü atansa kişi, olar boldı aşnu ol edgü başıBugün de kimler iyilik ile şöhret kazanmışlarsa, iyilerin başında en önce onlar gelir. 
Bügü beg kim erse biligke yakın, biliglig kişig kılmış özke yakınKim hakîm ve bilgili bir bey olmuş ise, o bilgili insanları kendisine yaklaştırmıştır. 
Elig urmış işke bakıp işlemiş, bilig işke tutmış bodun başlamışO eline aldığı her işi dikkatle yapmış ve bilginin gösterdiği yolda yürüyerek, halkı idare etmiştir. 
Elin itmiş ötrü bayumış kara, kara baylıkın kılmış özke turaMemleketini tanzim etmiş ve halkı zengin olmuş; halkın zenginliğini kendisine kalkan yapmıştır. 
Atı edgü bolmış atanmış akı, akı ölse atı tirig tep okıİyi ad kazanmış, cömertlik ile şöhret bulmuştur; bil ki, cömert insan ölse bile, onun adı yaşar. 
Ölürin bilip kılmış özke itig, bitip kodmış atın tirigke bitigÖleceğini bilerek, kendisi için hazırlık yapmış, adını kitaplara geçirerek, yaşayanlara bırakmıştır. 
Bu kün kim okısa olarığ bilir, aŋar ötkünür andın edgü kelirBugün bu kitapları kim okursa, onları tanır; onlara benzemeğe çalışır ve bundan kendisine iyilik gelir. 
Negü bar ajunda biligde küsüş, biligsiz tese erke körksüz söküşDünyada bilgiden daha aziz ne var; bilgisiz olduğunun söylenmesi, insan için ağır bir hakarettir. 
Negü ter eşitgil biliglig kişi, ajunda sınayu yetilmiş yaşıBilgili ve dünyada tecrübe ile ömrünü geçirmiş olan insan ne der dinle. 
Biligsizke törde orun bolsa kör, bu tör elke sandı ilig buldı törBilgisiz baş-köşede yer bulursa, baş-köşe — eşik ve eşik — baş-köşe sayılır. 
Kalı bilgeke tegse elde orun, ol el boldı törde takı ked burunEğer bir âlime eşikte bir yer isabet ederse, o eşik baş-köşeden daha iyi ve yüksek olur. 
Biligketurur bu ağırlık kamuğ, ajunka kerek tör kerek el kapuğBütün bu saygı bilgi içindir; dünyada yeri ister baş-köşe, ister eşik olsun. 
İki törlüg ol kör bu aslı kişi, biri beg biri bilge yalŋuk başıBak, iki türlü asîl insan vardır : biri — bey, biri — âlim; bunlar insanların başıdır. 
Anıŋda naru barça yılkı sanı, tilese munı tut tilese anıBunlardan başkalarının hepsini hayvan sürüsü say; hangi tarafı istersen o tarafı tut. 
Sen emdi kayu sen maŋa ay aça, ikide biri bol üçünçte kaçaSen şimdi hangisisin, bana bunu açık söyle; bu ikisinden biri ol, üçüncüden kaç. 
Kılıç aldı biri bodunuğ tüzer, kalem aldı biri yorık yol süzerBiri eline kılıç aldı, halkı itaat altında tutar; biri eline kalem aldı, doğru yolu bulup-gösterir. 
Olardın kalu keldi edgü törü, kumaruturur tegse koprur örüİyi nizam, onlardan kalageldi; bu bir mirastır; kimin eline geçerse, onu yükseltir. 
Ölügdin tirigke kumaru söz ol, kumaru sözüg tutsa asğı yüz olÖlüden diriye kalan miras sözdür; miras kalan sözü tutmanın yüzlerce faydası vardır. 
Biligsiz karağuturur belgülüg, ây közsüz karağu bilig al ülügBilgisiz, muhakkak ki, kördür; ey gözsüz kör, bilgiden hisseni al. 
Kişi körki söz ol bu söz ök telim, yorı edgü sözlüg kişig ög tilimİnsanın süsü — sözdür; bu söz de çok çeşitlidir; haydi, ey dilim, iyi sözlü insanı öğ. 
Mesel keldi türkçe muŋar meŋzetür, anı sözledim men munu yaŋzaturBuna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; işte onu söylüyorum, şöyle der. 
Ukuş körki til ol bu til körki söz, kişi körki yüz ol bu yüz körki közAkıl süsü — dil, dil süsü — sözdür; insanın süsü — yüz, yüzün süsü — gözdür. 
Tili birle yalŋuk sözi sözlenür, sözi yakşı bolsa yüzi suvlanurİnsan sözünü dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar. 
Körü barsa emdi bu türk begleri, ajun beglerinde bular yegleriEğer dikkat edersen, görürsün ki, dünya beyleri arasında en iyileri Türk beyleridir. 
Bu türk beglerinde atı belgülüg, toŋa alp er erdi kutı belgülügBu türk beyleri arasında adı meşhur ve ikbâli ayan-beyan olanı Tonga Alp-Er idi. 
Bedük bilgi birle üküş erdemi, biliglig ukuşluğ bodun ködrümiO yüksek bilgiye ve çok faziletlere sahip idi; bilgili, anlayışlı ve halkın seçkini idi. 
Ne üdrüm ne ködrüm ne ersig eren, ajunda tetig er yedi bu cihânNe seçkin, ne yüksek, ne yiğit adam idi; zâten âlemde ferasetli insan bu dünyaya hâkim olur. 
Tejikler ayur anı efrasiyâb, bu efrasiyâb tuttı eller talapiranlılar ona Efrâsiyâb derler; bu Efrâsiyâb akınlar salıp, ülkeler zaptetmiştir. 
İdi artuk erdem kerek ög bilig, ajun tutğuka ötrü sunsa eligDünyaya hâkim olmak ve onu idare etmek için, pek çok fazilet, akıl ve bilgi lâzımdır. 
Tejikler bitigde bitimiş munı, bitigde yok erse kim ukğay anıiranlılar bunu kitaba geçirmişlerdir; kitapta olmasa idi, onu kim tanırdı. 
İdi yakşı aymış azığlığ kür er, azığlığ eren berk tügünler yazarCesur ve yiğit er çok yerinde söylemiş; cesur insan sıkı düğümler çözer. 
Miŋ erdem kerek bu cihân tutğuka, kür arslan kerek bu kulan basğukaBu cihana hâkim olmak için, bin türlü fazîlet gerek; yaban eşeğini alt etmek için, arslan olmak gerek. 
Ajunçıka erdem kerek miŋ tümen, anın tutsa el kün kiterse tumanDünyaya hâkim olana binlerce fazîlet lâzımdır; o bunlar ile eli-günü idare eder ve sisleri dağıtır. 
Kılıç ursa bıçsa yağı boynını, törü birle tüzse eli bodnınıO bunlar ile kılıç çalar ve düşmanın boynunu keser; memleketi ve halkını kanun yolu ile nizam altında bulundurur. 
Bilig Ukuş Erdemin Asığın AyurBilgi İle Aklın Meziyet Ve Faydalarını Söyler 
Tilekim söz erdi ay bilge bügü, ukuşuğ biligig özüm sözlegüEy âlim hakîm, maksadım söz söylemek idi; akıl ve bilgiden bahsetmek istedim. 
Ukuş ol yula teg karaŋku tüni, bilig ol yarukluk yaruttı seniAkıl karanlık gecede bir meş’ale gibidir; bilgi seni aydınlatan bir ışıktır. 
Ukuşun ağar ol biligin bedür, bu iki bile er ağırlık körürİnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür; bu ikisi ile insan itibâr görür. 
Muŋar bütmese kör bu nûşin revân, ukuş közi birle yaruttı cihânBuna inanmazsan, Nûşin-Revan’a bak; o akıl gözü ile dünyayı aydınlattı. 
Törü tüz yorıttı bayudı bodun, atın edgü kıldı ol edgü üdünKanunu doğruluk ile tatbik etti ve halk zenginleşti; o iyi bir devirde iyi bir nâm bıraktı. 
Maŋar tegdi mundağ biliglig sözi, tamudın yırar tep tamuğluk öziBilgili bir insanın onun hakkında şöyle dediğini duydum : kendisi cehennemlik iken, cehennem azabından kurtuldu. 
Kiçig oğlanığ kör ukuşka ulam, yaşı yetmeginçe yorımaz kılâmKüçük çocuğa bak, ona akıl ulaşacaktır; fakat yaşı gelmedikçe, kalemler yürümez. 
Ukuşluğ kişi kör karısa munar, ukuş kitti tep hem kalem me tınarAkıllı insan da yaşlanınca bunar; akıl gittiği için, kalem de susar. 
Kalı telve ursa kör ölse kişi, ölüm yok aŋar hem birilmez şişiEğer delijbir adamı vurup, öldürürse, o deliye ölüm cezası yoktur; kısas yapılmaz. 
Negülük tese sen ukuşsuzturur, ukuşsuz kişiler ülügsüztururNiçin dersen, o akılsızdır; akılsız adamlar ne mükâfat görür, ne de ceza. 
Ukuşkaturur bu ağırlık itig, ukuşsuz kişi bir avuçça tetigBütün bu hürmet ve itibar akıl içindir; akılsız adam bir avuç balçık gibidir. 
Körü barsa yakşı ayur bu sözüg, ukuşsuz biligsiz bedütmez özügDikkat edersen şu söz çok yerinde söylenmiş : akılsız ve bilgisiz kimse kendisini yükseltemez. 
Körü barsa barça urur bu kedük, ukuşluğ biliglig kör aslı ked ökDikkat edilirse, her kes üzerine bir şey giyer; fakat akıllı ve bilgili insan hıl’at ile değil, aslında değerlidir. 
Ukuş bolsa aslı bolur bolsa er, bilig bolsa beglik kılur kılsa erAkıl olursa, insan olsa-olsa asıl insan olur; bilgi olursa, insan yapsa yapsa beylik yapar. 
Kimiŋde ukuş bolsa aslı bolur, kayuda bilig bolsa beglik bulurKimde akıl varsa, o asîl insan olur; kimde bilgi varsa, o beylik bulur, însan-oğlu kara yer üzerine elini uzattı, her şeye bilgisi ile nüfuz etti. 
Yağız yer öze yalŋuk oğlı elig, kötürdi kamuğka yetürdi biligînsan-oğlu kara yer üzerine elini uzattı, her şeye bilgisi ile nüfuz etti. 
Ukuş birle aslı atanur kişi, bilig birle begler iter el işiAkıl ile insan asıl insan adını alır; bilgi ile beyler memleket işini tanzim eder. 
Tümen miŋ tü erdem üküş ögdiler, ukuş birle kılmış üçün ögdilerBinlerce fazilet ve bir çok alkışlanan işler akıl ile yapılmış olduğu için öğülmüştür. 
Ukuş azın azlanma asğı üküş, bilig azın azlanma erke küsüşAklın azını azımsama, onun faydası çoktur; bilginin azını azımsama, o insan için azizdir. 
Bu tört neŋ azın azka tutma negü, bügü sözlemiş söz eşitgü ögüHakimlerin sözünü dinle, düşün ve şu dört şeyin azını az görme. 
Bu törtte biri ot birisi yağı, üçünçi ig ol kör tiriglik ağıBu dörtten biri — ateş, biri — düşmandır; üçüncüsü — hayatın tuzağı olan hastalıktır. 
Basası bilig ol bularda biri, bu tört neŋ uçuz tutma yüksek töriNihayet bunların biri de — bilgidir; bu dört nesneyi hafife alma, bunların ehemmiyeti büyüktür. 
Bu tegme biri asğı yası telim, kayusı berim teg kayusı alımBunlardan her birinin faydası veya zararı çoktur; bâzısı — borç, bâzısı ise — alacak gibidir. 
Bilig kimyâ teg ol neŋ irklüturur, ukuş ordusı ol neŋ üglütururBilgi kimya gibidir, eşya onun etrafında toplanır; akıl onun sarayıdır, içinde eşya yığılır. 
Yıparlı biligli teŋi bir yaŋı, tutup kizlese bolmaz özde öŋiMisk ve bilgi birbirine benzer; insan bunları yanında gizli tutamaz. 
Yıpar kizlese sen yıdı belgürer, bilig kizlese sen tilig ülgülerMiski gizlersen, kokusundan belli olur; bilgiyi saklarsan, dili ayarlamasından belli olur. 
Bilig baylık ol bir çığay bolğusuz, tegip oğrı tevlig anı alğusuzBilgi hiç bir zaman fakirliğe düşmeyen bir servettir; hırsız ve dolandırıcının ona eli erişemez ve alamaz. 
Kişen ol kişike bilig hem ukuş, kişenlig yarağsızka barmaz üküşBilgi ve akıl insan için bir köstektir; köstekli olan, yakışıksız şeylere pek gitmez. 
Sevügrek atın er kişenlig tutar, kereklig atın kör küdezlig tutarinsan çok sevdiği atını köstekli tutar; lüzumlu atını muhafaza altına alır. 
Kişenlig küremez kerekçe yorır, tuşağlığ yıramaz tilekçe barırKöstekli olan kaçamaz, istenildiği kadar yürür; bukağılı olan uzaklaşamaz, istenilen yere kadar gider. 
Ukuş ol saŋa edgü andlığ adaş, bilig ol saŋa ked bağırsak kadaşAkıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur; bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir. 
Biligsizke bilgi kılınçı yağı, adın bolmasa tap bu iki çoğıBilgisiz adamın düşmanı kendi bildiği ve yaptığıdır; başka düşmanı olmasa bile, bu ikisinin gailesi kâfidir. 
Muŋar meŋzetü keldi türkçe mesel, okığıl munı sen köŋül ögke alBuna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; sen bunu oku, gönlünde ve aklında tut. 
Ukuşluğ kişi, ke iş, i tap ukuş, biligsiz kişi, ke atı tap söküşAkıllı insan için akıl kâfi bir eştir; bilgisiz insan için hakaret tam bir addır. 
Biligligke bilgi tükel ton aş ol, biligsiz kılınçı yavuz koldaş olBilgili insan için onun bilgisi kâfi bir yiyecek ve giyecektir; bilgisizin hareketi — onun kötü- arkadaşıdır. 
Ukuşluğ ked er övke özdin yırat, biliglig beg er buşma edgü kıl atEy akıllı iyi yiğit, öfkeyi kendinden uzaklaştır; ey bilgili bey yiğit, hiddetlenme, iyi ad kazan. 
Bu iki bile işke yakma ive, kalı yaksa kıldıŋ tiriglik yavaÖfke ve gazap ile işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin. 
Ökünçlüg bolur tutşı övke işi, yazukluğ bolur işte buşsa kişiÖfke ile kalkan peşimanlıkla oturur; insan hiddetlenince, işinde yanılır. 
Amulluk kerek erke kılkı oŋay, örüglük kerek begke tuğsa kün ayinsan sakin ve mülayim tabiatli olmalıdır; güneş ve ay doğması için, beye itidal lâzımdır. 
Tüzünlük kerek hem siliglik kerek, ukuşluğ kerek hem biliglig kerekHem yumuşak huylu, hem tatlı dilli, hem akıllı, hem bilgili olmak gerektir. 
Ukuşluğ kerek ked üdürse kişig, biliglig kerek ked bütürse işiginsanları iyi seçebilmek için akıllı olmak ve işini iyi başarabilmek için de bilgili olmak lâzımdır. 
Yarağlığ yarağsıznı titrü körüp, kereklig kereksizni kirtü sorupinsan işe yarayana-yaramayana iyice dikkat ederek, gerekli ve gereksizi hakkiyle sorup-soruşturarak, 
Adırsa üdürse seçe bilse öz, kamuğ iş içinde yitig tutsa közAyırt eder, eler, seçebilir ve her işte gözünü keskin tutarsa, 
Bolur ötrü işler bütün hem bışığ, biliglig kişiler bışığ yer aşığNeticede işler sağlam olur ve olgunlaşır; bilgili insanlar yemeği pişmiş olarak yerler. 
Tilekke tegir ol bu yaŋlığ kişi, ikigü ajunda itiglig işiBöyle bir insan dileğine erer ve her iki dünyada işi yoluna girer. 
Buşaklık bile erke övke yavuz, bu iki bile tutçı emger et özHiddet ve öfke insan için fenadır; bu ikisinin yüzünden vücût dâima eziyet çeker. 
Eşitgil negü ter bügü bilge teŋ, bu söz işke tutğıl ayâ kızğu eŋDinle, hakîm âlim buna benzeterek, ne der; bu söze göre hareket et, ey bahtiyar insan. 
Buşı bolsa yalŋuk biligsiz bolur, kalı övke kelse ukuşsuz kılurHiddetlenirse, insan bilgisizce hareket eder; eğer öfkelenirse, öfke onu akılsıza çevirir. 
Buşılık yavuz erke eltür bilig, otunluk kılur buşsa kılkı siligHiddetlenmek insan için fenadır, bilgiyi götürür; hiddetlenince, yumuşak huylu insan da kabalık yapar. 
Eşitgil negü ter biliglig kişi, biliglig sözi çın sevüg cân tuşıDinle, bilgili adam ne der : bilgili sözü, gerçekten, sevgili can gibidir. 
Bu bir kaç neŋ ol kör kişike yavuz, munı kılsa yalŋuk alıkar et özBak, şu bir kaç şey insan için kötüdür; insan bunları bilirse, kendisini korumuş olur. 
Bularda birisi bu til yalğanı, munıŋda basası sözüg kıyğanıBunlardan biri — yalan söylemektir; ikincisi — verilen sözden dönmektir. 
Üçünçi takı bir bor işçe seve, seziksiz bu er boldı birtem yavaÜçüncüsü ise— içki iptilâsıdır; buna tutulan kimse, şüphesiz, tamamen boşuna yaşamış olur. 
Takı biri erke bu arkuk kılınç, bu arkuk kılnçlığka bolmaz sevinçBiri de insanın inatçı olmasıdır; bu inatçı insan için dünyada sevinç yoktur. 
Yana bir arığsız bu kılkı otun, kişiler evinde bu koprur tütünYakışıksız hâllerden biri de kaba tabiatli olmaktır; böyle adam başkalarının evinde tozu-dumana katar. 
Yana bir tili el buşı övkelig, ulıtur kişig sökse açsa tiligBiri boş-boğaz, hiddetli ve öfkeli olmaktır; söğmeğe başlarsa, insanın kalbini kırar. 
Bu kaç neŋ birikse biregü öze, anıŋdın yırar ol ıduk kut tezeBu bir kaç şey bir kimse üzerinde toplanırsa, mübarek saadet ondan kaçar, uzaklaşır. 
Bolu bermez evren başı tezginür, anıŋ birle kılkı yaŋı tezginürFelek ona yar olmaz, âvâre olur; bununla birlikte hâl ve hareketinde istikrar olmaz. 
Yorı edgülük kıl ay edgü kişi, itiglig bolur tutçı edgü işiEy iyi insan, yürü, iyilik yap, iyinin işi hep düzgün gider. 
Negü ter eşit emdi kılkı silig, sınayu tegip elke sunmış eligŞimdi dinle, yumuşak tabiatli olan ve tecrübe ile yükselerek, memleket işini eline alan adam ne der. 
Karımaz bu edgü neçe yıllasa, isizlik edikmez neçe edleseNe kadar yaşarsa – yaşasın, bu iyi insan ihtiyarlamaz; ne kadar uğraşılırsa-uğraşılsın, kötü insan ıslâh edilmez. 
Yaşı kısğa isiz ökünçün karır, uzun yaşlığ edgü ökünçsüz yorırÖmrü kısa olan kötü peşimanlıkla ihtiyarlar, uzun ömürlü olan iyi peşiman olmadan yaşar. 
Tilekin bulur edgü künde yaŋı, isizniŋ küniŋe miŋ artar muŋıîyi insan her gün yeni bir arzusuna nail olur; kötünün sıkıntısı ise, her gün bir kat artar. 
Kitâb Atı Yörügin Yeme Avuçğalıkın AyurKitabın Adını, Mânasını Ve Kendisinin İhtiyarlığını Söyler 
Kitâb atı urdum kutadğu bilig, kutadsu okığlıka tutsu eligKitabın adını Kutadgu bilig koydum; okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin. 
Sözüm sözledim men bitidim bitig, sunup iki ajunnı tutğu eligBen sözümü söyledim ve kitabı yazdım; bu kitap — uzanıp, her iki dünyayı tutan bir eldir. 
Kişi iki ajunnı tutsa kutun, kutadmış bolur bu sözüm çın bütüninsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa, mes’ût olur; bu sözüm doğru ve dürüsttür. 
Bu kün toğdı ilig tedim söz başı, yörügin ayayın ey edgü kişiÖnce Kün-Toğdı hükümdardan bahsettim; ey iyi insan, bunu izah edeyim. 
Basa aydım emdi bu ay toldını, anıŋdın yaruyur ıduk kut küniSonra Ay-Toldı’dan söz açtım; mübarek saadet güneşi onunla parlar. 
Bu kün toğdı tegli törü ol köni, bu ay toldı tegli kut ol kör anıBu Kün-Toğdı dediğim doğrudan-doğruya kanundur; Ay-Toldı ise, saadettir. 
Basa aydım emdi kör ögdülmişig, ukuş atı ol bu bedütür kişigBundan sonra Öğdülmiş’i anlattım; o aklın adıdır ve insanı yükseltir. 
Anıŋda basası bu odğırmış ol, munı âkibet tep özüm yörmiş olOndan sonrakisi Odgurmış’tır; onu ben akıbet olarak aldım. 
Bu tört neŋ öze sözledim men sözüg, okısa açılğay yitig kıl közügBen sözü bu dört şey üzerine söyledim; okursan, anlaşılır; iyice dikkat et. 
Sevinçin yorığlı ay edgü yegit, sözümni yava kılma köŋlün eşitEy sevinç içinde ömür süren iyi genç, sözümü yabana atma, gönülden dinle. 
Katığlan yaŋılma könilik yolın, yegitlik yava kılma asğın alınGayret et, doğruluk yolundan şaşma; gençliği heder etme, ondan faydalanmasını bil. 
Küsüş tut yegitlik keçer sende terk, kaçar bu tiriglik neçe tutsa berkGençliği aziz tut, çabuk geçer; ne kadar sıkı muhafaza edersen-et, bir gün kaçar. 
Seniŋde bar erken yegitlik küçi, yava kılma tâat tapuğ kıl tuçıSende henüz gençlik kuvveti varken, bunu boşuna geçirme; dâima tâat ve ibâdet ile meşgul ol. 
Küsermen yegitlikke öknür özüm, ökünçüm asığ yok kesermen sözümSonra gençliğin hasretini çeker ve peşiman olursun, amma son peşimanlık fayda vermez; sözüm bu kadar. 
Kimiŋ kırkta keçse tiriglik yılı, esenleşti erke yegitlik tili– Kimin yaşı kırkı geçerse, gençlik insana:— “Allaha ısmarladık !” — der. 
Tegürdi maŋa elgin elig yaşım, kuğu kıldı kuzğun tüsi teg başımElli yaşım bana elini değdirdi; kuzgun tüyü gibi olan başımı kuğu tüyüne çevirdi. 
Okır emdi altmış maŋar kel teyü, busuğ bolmasa bardım emdi naruŞimdi altmış :—”Bana gel!”— diye çağırıyor; ecel pususuna düşmezsem, şimdi oraya gideceğim. 
Kimiŋ yaşı altmış tüketse sakış, tatığ bardı andın yayı boldı kış– Kimin yaşı altmışı doldurmuş ise, ondan- hayatın tadı gitmiş, onun yazı kışa dönmüştür. 
Otuz yığmışın yandru aldı elig, negü kılğay altmış tegürse elig– Otuzun topladığını elli geri aldı, altmış elini değdirirse, ne yapacağım. 
Negü kıldım erki elig men saŋa, nelük türdüŋ emdi bu öç kek maŋaEy elli, ben sana ne yaptım sanki, neden bana şimdi böyle kin bağladın. 
Tatığ erdi barça yegitlik işim, ağu kıldı emdi maŋa yer aşımGençlikte her işim bir zevk idi; şimdi bana yediğim yemek zehir oldu. 
Bodum erdi ok teg köŋül erdi ya, köŋül kılğu ok teg bodum boldı yaVücûdum ok ve gönülüm yay gibi idi; şimdi vücûdum yay oldu, gönlümü ok yapmalıyım. 
Yegitlik negü yığdı erse maŋa, karılık kalıp aldı kelgey saŋaGençlik benim için ne topladı ise, ihtiyarlık gelip, onları aldı; o sana da gelecektir. 
Ayâ çezgüçi kel meni çezgüle, yıl ay tutğunı boldum emgek bileEy çergüçi, gel beni çergüle; eziyet içinde ayların ve yılların esiri oldum. 
Kişensiz külündi maŋumaz adak, tünerdi yarumaz körügli karakAyağım kösteksiz olduğu hâlde, Misiz düştü, adım atamıyor; gören göz-bebeğim karardı, parlamıyor. 
Tatığ bardı öçti kuruğsak otı, yıradı meniŋdin yegitlik atıZevk gitti, gönül âteşi söndü; gençlik adı artık benden uzaklaştı. 
Odunğıl ay kökçin ölümke anun, bu keçmiş künüŋke sığıt kıl ününEy kır saçlı uyan, ölüme hazırlan; geçmiş günlerin için ağla ve sızla. 
Keçip bardı üd kün yavalık bile, bu kalmış künüŋ birle udrüŋ tileHayat boş yere geçti-gitti, bari bu kalan günlerini tövbe ve istiğfar ile geçir. 
Ay muŋsuz idim meŋü tutçı tirig, ölümke törüttüŋ bu sansız tirigEy ebedî, ölümsüz ve ihtiyacdan vareste olan rabbim, bu sayısız canlıları ölüm için yarattın. 
Tilermen seniŋdin duâm bu sözün, tirig tutğıl ança yaşım kıl uzunBen sana şimdi yalvarıyorum ve şunu diliyorum: beni bir parça daha yaşat, ömrümü uzat. 
Seniŋdin kolup küç bu söz başladım, tükel kılğuka küç sen ök bir idimSenden kuvvet isteyerek, bu söze başladım; ey rabbim, bunu tamamlamak için, sen kuvvet ver. 
Tilim tınma öggil yaratığlını, yarağsıznı mendin yıratığlınıEy dilim, durma, yaratana ve beni kötülüklerden uzak tutana hamd ve sena et. 
Üdürdi törütti yaruttı köŋül, köni yol öze tuttı köŋlüm amulSeçti, yarattı ve gönülü aydınlattı; gönülümü iman içinde, doğru yol üzerinde tuttu. 
Karaŋkuda erdim yaruttı tünüm, tünerikte erdim toğurdı künümKaranlıkta idim, gecemi aydınlattı; zulmette idim, bana güneşi doğdurdu. 
Azıp yügrür erdim ayu berdi yol, küyer erdim otka küdezmese olYolumu şaşırmış, koşuyordum, bana yol gösterdi; o korumasa idi, ateşte yanardım. 
Üdürdi adırdı kötürdi meni, azuklar yolındın kiterdi meniO seçti, ayırdı, beni yükseltti; beni yolunu şaşırmışlar arasından uzaklaştırdı. 
Köŋülüg bezedi yarukluk bile, tilimni bezedi tanukluk bileGönülümü aydınlık ile süsledi; dilimi kelime-i şehâdet ile bezedi. 
Köŋül berdi köz hem ukuş ög bilig, aça berdi sözüm yorıttı tiligGönül, göz, akıl, zekâ ve bilgi verdi; dilimi açtı ve bana ifâde kudreti ihsan etti. 
Habib sever yolı meni yetteçi, ol ok savçı bolsu elig tuttaçıSevgili resulün yolu beni selâmete götürecektir; o resul bizzat bana şefaat etsin. 
Bu barça idim fazlı erdi kamuğ, ağırladı men teg tapuğsuz kuluğBütün bunların hepsi rabbimin fazlı ve keremi idi; benim gibi âsî bir kula değer verdi. 
Munıŋ şükri emdi neteg öteyin, tirig bolsa özüm yılın hem ayınDaha aylarca ve yıllarca yaşasam bile, bunun şükrünü bundan sonra nasıl öderim. 
İlâhi bilür sen bu âcizlıkım, saŋar ok açarmen muŋum hem takımEy rabbim, benim bu aczimi bilirsin; her sıkıntı ve müşkülümü ben sana açarım. 
Kılumaz ma şükrüŋ saŋa men ber e, meniŋdin şükür kıl saŋa sen siraBunlardan bir tekinin şükrünü bile ben sana edâ edemem; benim tarafımdan sen kendine kendin şükret; senin hikmetine akıl ermez. 
Köni yol öze tüz tuta ber meni, suçulma meniŋdin bu imân tonıBeni doğru yol üzerinde doğruluğa sevk et; üzerimden bu imân libâsını çıkarma. 
Tenimdin çıkarda meniŋ bu cânım, şahâdet bile kesgil âhır tınımBenim bu canım tenden çıkarken, son nefesimi kelime-i şehâdet ile al. 
Özüm kalsa yalŋuz kara yer katın, maŋar ıdğıl anda üküş rahmetinKara yer altında tek başıma kalınca, orada da sayısız rahmetini bana ulaştır. 
Tapuğsuz kuluŋmen yazukum üküş, özüŋ fazlı birle keçür ay küsüşBen âsî bir kulunum, günahım çoktur; ey aziz Tanrı, beni kendi fazlın ve keremin ile affet. 
Kamuğ mü’minig sen tüzü yarlıka, yarınkı bekâdın bu kün kıl likâSen bütün müminlerin hepsine de mağfiret et; yarınki beka âleminden didârını bana bugün göster. 
Söz Başı Küntoğdı İlig ÖzeSöz Başı Hükümdar Kün-Toğdı Hakkında 
Ukuş ötkünür kör bilig bildürür, yayığ dünyâ kılkın saŋa uktururBak, akıl arzeder ve bilgi bildirir; dünyanın dönek huyunu sana anlatır. 
Bu irsel yayığ kılkı kurtğa ajun, kılınçı kız ol körse yaşı uzunBu koca-karı dünya vefasız ve dönek huyludur; edası kız gibi, bakarsan, yaşı büyüktür. 
Ara kılkı kız teg kılınçı silig, sevitür sunup tutsa bermez eligBâzan edası kız gibidir, tavrı güzeldir, kendisini sevdirir; fakat tutmak istedinmi, elini vermez. 
Seviglini sevmez keyik teg kaçar, kaçığlıka yapçur adakın kuçarSeveni sevmez, ondan geyik gibi kaçar; kaçana yapışır, onun ayağına sarılır. 
Ara körse yügrür bezenip udu, ara körmedük teg kılur yer koduBir bakarsın, süslenip kuşanarak, arkandan koşar; bir bakarsın, görmezlikten gelir, önüne bakar. 
Ara körse evrer yana terk yüzin, avağlar neçe tutsa bermez özinBir bakarsın, yine yüzünü çabucak çevirir, nazlanır; ne kadar yakalamak istersen, kendine el sürdürmez. 
Üküş beg karıttı karımaz özi, telim beg keçürdi kesilmez söziO çok beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz; çok beyleri göçümü, hiç susmak bilmez. 
Beg erdi ajunda bügü bilge baş, bu beglik özele uzun boldı yaşBu dünyada bir bey vardı, hakîm ve bilgin bir baş idi; beylik içinde uzun bir ömür sürdü. 
Bu kün toğdı erdi atı belgülüg, ajunda çavıkmış kutı belgülügBu bey Kün-Toğdı idi, adı bellidir; şöhreti dünyaya yayılmıştır, ilbâli malûmdur. 
Kılınçı köni erdi kılkı oŋay, tili çın bütün hem közi köŋli bayTabiatı dürüst, tavrı munis idi; sözü doğru, gözü ve gönülü zengin idi. 
Biliglig beg erdi ukuşluğ oduğ, isizke ot erdi yağıka yoduğO bilgili, akıllı ve uyanık bir bey idi; kötü için âteş ve düşman için bir âfet idi. 
Yana kür küvez erdi kılkı köni, küniŋe kötürdi bu kılkı anıAynı zamanda mehâbetli, yüreği pek ve dürüst tabiatlı idi; bu tavrı ve hareketi onu günden-güne yükseltti. 
Bu yaŋlığ beg erdi bu bilgi öze, tirildi yorıdı kılınçın tüzeO böyle bir bey idi; işini bu bilgisi ile düzenledi; dâima böyle hareket etti ve böyle yaşadı. 
Siyâset kılur erdi himmet bile, bu himmet yaraşur mürüvvet bileSiyâset icra ederken, kendi şahsî meyillerini düşünmez idi; bu himmet insaniyet ile birlikte olursa, güzel olur. 
Muŋar meŋzetü keldi şâir sözi, okısa açılğay okığlı köziŞâirin buna benzer bir sözü vardır; bunu kim okursa, gözü açılır. 
Kerek erke himmet mürüvvet teŋi, yavuz yunçığ andın yırasa öŋiKötü ve sefillerin yanından uzaklaşıp gitmesi için, insanda himmet ile mürüvvet denk olmalıdır. 
Kişilikke himmet mürüvvet kerek, kişi kadri himmet mürüvvet yaŋıİnsan için himmet ve mürüvvet gerek; insanın kıymeti himmet ve mürüvvet ile ölçülür. 
Bu kün toğdı ilig bu kılkı bile, yarudı ajunka kün ay teg yalaHükümdar Kün-Toğdı böylece bu tabiati ile, güneş ve ay gibi parlayarak, dünyayı aydınlattı. 
Ukuşluğ kim erse okıttı anı, biliglig kim erse bedütti anıAkıllı kim varsa, onu yanına çağırttı; bilgili kim varsa, onu yükseltti. 
Yumıttı aŋar bek ajun üdrümi, ukuşluğ biliglig bodun ködrümiDünya seçkinleri ve halk arasındaki akıllı ve bilgili kimseler onun etrafını sardılar. 
Özi itti tüzdi kör el kün işi, takı ma tiler erdi üdrüm kişiBöylece halkın işini kendisi düzenledi ve yoluna koydu; yine de etrafında seçkin insanlar ister idi ki, 
Öziŋe basut kılsa iş başlasa, özi tınsa ança ol iş işleseBunlar kendisine yardım etsinler ve işini görsünler; onlar çalışsınlar ve kendisi bir az istirahat etsin. 
Muŋadıp ayur bir kün oldrup özi, bedük iş bu beglik işi hem söziBir gün yalnızca otururken, kederli-kederli şöyle der: bu beylik işi ve emir vermek meselesi büyük iştir. 
Baş ağrığ köp ol körse işi üküş, üküş işni süzgen ukuşluğ küsüşBakarsan, çok zahmetlidir ve bin bir türlü işi vardır; bütün bu işleri gören akıllı insan azizdir. 
Kılumaz özüm bu kamuğ el işin, maŋa er kerek ter bilir iş başınMemleketin her işini kendim yapamam, yanımda bu işleri yapabilecek biri bulunmalıdır. 
Kerek ter maŋa emdi üdrüm kişi, ukuşluğ biliglig kişiler başıBana şimdi seçkin, akıllı, bilgili ve maharetli bir adam lâzımdır. 
Bağırsak bütün çın kılınçı köni, tili köŋli tüz bolsa bilse munıO bana candan bağlı, emniyetli, doğru ve dürüst yaradılışlı, içi-dışı bir ve işten anlar bir kimse olmalıdır. 
Kılu berse erdi meniŋ işlerim, körü barsa erdi içim taşlarımMemleketin iç ve dış işlerini takip hususunda bana’yardımda bulunmalıdır. 
Negü ter eşit bu sınamış kişi, başında keçürmiş yetürmiş yaşıTecrübeli, başından çok iş geçmiş ve yaşını-başını almış insan ne der, dinle. 
Basutçı kerek erke yarıçılar, ukuşluğ biliglig bügü elçilerînsana yardım eden ve destek olan akıllı, bilgili ve hakîm ıdâre adamları lâzımdır. 
Basutçı kerek barça işni bilir, bilip işlese er tilekke tegirBütün işleri bilir bir yardımcı lâzımdır; insan bilerek hareket ederse, dileğine erişir. 
Basutçı telim bolsa beg emgemez, işi barça itlür törü artamazYardımcı çok olursa, bey zahmet çekmez; onun her işi yoluna girer ve nizam bozulmaz. 
Basutçı kerek barça işte bilin, bu beglik işiŋe takı köp kılınBil ki, her işte yardımcı gerektir; beylik işinde ise, kendine daha çok yardımcı edinmeğe bak. 
Basutçı tilep bulmadı kör ilig, tegürdi özi barça işke eligHükümdar yardımcı aradı, fakat bulamadı ve her işi kendisi bizzat ele almak mecburiyetinde kaldı. 
Tegir boldı künde kör emgek üküş, erej kolsa emgek tegir ol ülüşO böylece her gün bir çok zahmete katlandı. Huzur arayan insan dâima zahmetle karşılaşır. 
Körü barsa yakşı ayur uş bu söz, sınap sözlegüçi ıduk kutluğ özAziz ve mübarek bir insanın tecrübe ile söylediği şu söz, dikkat edilirse, çok yerindedir. 
Erej kolsa emgek tutaşı barır, sevinç kolsa kadğu tutaşı yorırHuzur istersen, o zahmet ile birlikte gelir; sevinç istersen, o kaygı ile birlikte bulunur. 
Neçe er bedüse baş ağrığ bedür, neçe baş bedüse bedük börk kedürİnsan ne kadar büyürse, baş-ağrısı da o kadar artar; başı ne kadar büyürse, o kadar büyük börk giyer. 
İlig köz kulak tuttı elde kamuğ, açıldı aŋar barça beklig kapuğHükümdar bütün memlekete göz-kulak kesildi; ona bütün kilitli kapılar açıldı. 
Yarağsıznı boğdı eligde urup, isizig yırattı elindin sürüpUygunsuz hareket eden kimseleri, ellerini bağlayıp, susturdu; kötüleri memleketinden sürerek, uzaklaştırdı. 
Bu saklık bile kör elin başladı, kutı künde arttı örü yokladıBak, böyle tedbir ile memleketini idare etti; saadeti günden-güne arttı ve yükseldi. 
Kamuğ yerde erke bu saklık kerek, bu beglik işiŋe takı sak kerekHer yerde insana böyle tedbir ve ihtiyat lâzımdır; beylik işinde ise, daha fazla dikkatli olmalıdır. 
Bu saklık oduğluk bu el işiŋe, tüzü asğı boldı uzun yaşıŋaDevlet işindeki bu tedbir ve uyanıklık, devletin uzun müddet devamı için, dâima faydalı olmuştur. 
Muŋar meŋzeyü keldi şâir tili, bu şâir tili boldı sözke ulıBuna benzer bir şâir sözü vardır; bu şâir sözü buna esas teşkil eder. 
Oduğluk bu saklıknı ögdi eren, osallık bile öldi er miŋ tümenUyanıklık ve ihtiyatı çok kimseler öğmüştür; ihmâl yüzünden yüz binlerce insan ölmüştür. 
Osal bolma saklan kamuğ işte sen, bu saklık bile iki ajun tilenGâfıl olma, her işte ihtiyatlı ol; her ıkı dünyayı bir tedbir ile dile. 
Kişi imini kör osallık kılur, yağı yetse öŋdün osallar ölürBak, kendisinden emin insan gaflete düşer; düşman saldırırsa, önce gafiller ölür. 
Negü ter eşit bu ajun tutmış er, tükel saklap ötrü yağığ utmış erDinle, her türlü tedbiri almış ve böylece düşmanını yenmiş olan dünya hâkimi ne der. 
İlig kolsa saklan ajunçı kişi, bu saklık erür hem şeriat işiEy hükümdar, memleket arzu edersen, ihtiyatlı ol; bu ihtiyat, aynı zamanda, şeriatin de emrettiği şeydir. 
Osal arsıkar kör osalın udır, osal bolma saklan ay kılkı kadırGafil adam gözünü kapar ve gafletle uyur; ey sert huylu insan, gafil olma, ihtiyatlı ol. 
İlig saklıkı kıldı elke asığ, bu asğı bile boldı elde tatığHükümdarın ihtiyatlı olması memlekete fayda getirir; bu fayda ile memlekette huzur temin edilir. 
Elin itti tüzdi bayudı bodun, böri koy bile suvladı ol üdünBöylece hükümdar memleketini düzenledi ve tanzim etti; halkı zenginleşti; o devirde kurt ile kuzu aynı yerden su içti. 
Sevigli sevinçin anı ögdiler, yağıları eştip boyun egdilerSevenler sevinçle onu öğdüler; düşmanları bunu duyarak, boyun eğdiler. 
Kayu sığnu keldi tiledi köşik, kayu keldi öpti eligke eşikKimi gelip, ona sığındı ve ondan himaye diledi; kimi gelip, onun eşiğini öptü. 
Negü ter eşit emdi köŋli oduğ, sözi kör çeçek teg tümen tü boduğŞimdi dinle, gönülü uyanık insan ne der; bak, onun sözü, çiçek gibi, binlerce renge bürünmüştür. 
Bu beglik uluğluk idi edgü neŋ, yorıkı köni erse ay kızğu eŋEy yüzü sevinçle parlayan bahtiyar, insan dürüst hareket ederse, bu beylik ululuk çok iyi bir şeydir. 
İdi edgü beglik takı edgürek, törü ol anı tüz yorıtğu kerekBeylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan kanundur ve onu doğru tatbik etmek lâzımdır. 
Ne kutluğ bolur öd bodunka küni, begi edgü bolsa yorısa köniBey ne kadar doğru olur ve iyi hareket ederse, halk için o kadar mes’ûd bir devir ve hayat başlar. 
Ne kutluğ kut ol erke edgü atı, bu edgü atı berdi meŋü kutıiyi ad insan için ne kadar mübarek bir saadettir; onun bu iyi adı ve saadeti ebedî kaldı. 
Ne edgü bolur beg ol edgü kişi, kişilik bile itse el kün işiHalkın işini insaniyet ile tanzim ederse, o iyi insan ne kadar mes’ûd bir bey olur. 
Tüzü elke tegdi elig edgüsi, ajunka yadıldı bu çavı küsiHükümdarın bu iyiliği bütün memlekete sirayet etti; onun nâm ve şöhreti dünyaya yayıldı. 
Duâ arttı elde kör edgü atı, bedüdi küniŋe atı hem kutıBak, memlekette ona duâ eden çoğaldı, iyi nâm kazandı; adı ve saadeti günden güne büyüdü. 
Ajun bodnı eştip anı ârzûlap, ava yığlu keldi aŋar öz ulapDünya halkı bunu duyunca, onu arzuladı ve ona yakınlık göstererek, etrafına üşüştü ve toplandı. 
Ajunka badı kör tükel kut kurı, kozı birle katlıp yorıdı böriBak, dünyaya tam bir saadet kuşağı bağladı; kurt ile kuzu bir arada yaşadı. 
Söz Başı Küntoğdı İlig ÖzeSöz Başı Hükümdar Kün-Toğdı Hakkında 
Ukuş ötkünür kör bilig bildürür, yayığ dünyâ kılkın saŋa uktururBak, akıl arzeder ve bilgi bildirir; dünyanın dönek huyunu sana anlatır. 
Bu irsel yayığ kılkı kurtğa ajun, kılınçı kız ol körse yaşı uzunBu koca-karı dünya vefasız ve dönek huyludur; edası kız gibi, bakarsan, yaşı büyüktür. 
Ara kılkı kız teg kılınçı silig, sevitür sunup tutsa bermez eligBâzan edası kız gibidir, tavrı güzeldir, kendisini sevdirir; fakat tutmak istedinmi, elini vermez. 
Seviglini sevmez keyik teg kaçar, kaçığlıka yapçur adakın kuçarSeveni sevmez, ondan geyik gibi kaçar; kaçana yapışır, onun ayağına sarılır. 
Ara körse yügrür bezenip udu, ara körmedük teg kılur yer koduBir bakarsın, süslenip kuşanarak, arkandan koşar; bir bakarsın, görmezlikten gelir, önüne bakar. 
Ara körse evrer yana terk yüzin, avağlar neçe tutsa bermez özinBir bakarsın, yine yüzünü çabucak çevirir, nazlanır; ne kadar yakalamak istersen, kendine el sürdürmez. 
Üküş beg karıttı karımaz özi, telim beg keçürdi kesilmez söziO çok beyleri ihtiyarlattı, kendisi ihtiyarlamaz; çok beyleri göçümü, hiç susmak bilmez. 
Beg erdi ajunda bügü bilge baş, bu beglik özele uzun boldı yaşBu dünyada bir bey vardı, hakîm ve bilgin bir baş idi; beylik içinde uzun bir ömür sürdü. 
Bu kün toğdı erdi atı belgülüg, ajunda çavıkmış kutı belgülügBu bey Kün-Toğdı idi, adı bellidir; şöhreti dünyaya yayılmıştır, ilbâli malûmdur. 
Kılınçı köni erdi kılkı oŋay, tili çın bütün hem közi köŋli bayTabiatı dürüst, tavrı munis idi; sözü doğru, gözü ve gönülü zengin idi. 
Biliglig beg erdi ukuşluğ oduğ, isizke ot erdi yağıka yoduğO bilgili, akıllı ve uyanık bir bey idi; kötü için âteş ve düşman için bir âfet idi. 
Yana kür küvez erdi kılkı köni, küniŋe kötürdi bu kılkı anıAynı zamanda mehâbetli, yüreği pek ve dürüst tabiatlı idi; bu tavrı ve hareketi onu günden-güne yükseltti. 
Bu yaŋlığ beg erdi bu bilgi öze, tirildi yorıdı kılınçın tüzeO böyle bir bey idi; işini bu bilgisi ile düzenledi; dâima böyle hareket etti ve böyle yaşadı. 
Siyâset kılur erdi himmet bile, bu himmet yaraşur mürüvvet bileSiyâset icra ederken, kendi şahsî meyillerini düşünmez idi; bu himmet insaniyet ile birlikte olursa, güzel olur. 
Muŋar meŋzetü keldi şâir sözi, okısa açılğay okığlı köziŞâirin buna benzer bir sözü vardır; bunu kim okursa, gözü açılır. 
Kerek erke himmet mürüvvet teŋi, yavuz yunçığ andın yırasa öŋiKötü ve sefillerin yanından uzaklaşıp gitmesi için, insanda himmet ile mürüvvet denk olmalıdır. 
Kişilikke himmet mürüvvet kerek, kişi kadri himmet mürüvvet yaŋıİnsan için himmet ve mürüvvet gerek; insanın kıymeti himmet ve mürüvvet ile ölçülür. 
Bu kün toğdı ilig bu kılkı bile, yarudı ajunka kün ay teg yalaHükümdar Kün-Toğdı böylece bu tabiati ile, güneş ve ay gibi parlayarak, dünyayı aydınlattı. 
Ukuşluğ kim erse okıttı anı, biliglig kim erse bedütti anıAkıllı kim varsa, onu yanına çağırttı; bilgili kim varsa, onu yükseltti. 
Yumıttı aŋar bek ajun üdrümi, ukuşluğ biliglig bodun ködrümiDünya seçkinleri ve halk arasındaki akıllı ve bilgili kimseler onun etrafını sardılar. 
Özi itti tüzdi kör el kün işi, takı ma tiler erdi üdrüm kişiBöylece halkın işini kendisi düzenledi ve yoluna koydu; yine de etrafında seçkin insanlar ister idi ki, 
Öziŋe basut kılsa iş başlasa, özi tınsa ança ol iş işleseBunlar kendisine yardım etsinler ve işini görsünler; onlar çalışsınlar ve kendisi bir az istirahat etsin. 
Muŋadıp ayur bir kün oldrup özi, bedük iş bu beglik işi hem söziBir gün yalnızca otururken, kederli-kederli şöyle der: bu beylik işi ve emir vermek meselesi büyük iştir. 
Baş ağrığ köp ol körse işi üküş, üküş işni süzgen ukuşluğ küsüşBakarsan, çok zahmetlidir ve bin bir türlü işi vardır; bütün bu işleri gören akıllı insan azizdir. 
Kılumaz özüm bu kamuğ el işin, maŋa er kerek ter bilir iş başınMemleketin her işini kendim yapamam, yanımda bu işleri yapabilecek biri bulunmalıdır. 
Kerek ter maŋa emdi üdrüm kişi, ukuşluğ biliglig kişiler başıBana şimdi seçkin, akıllı, bilgili ve maharetli bir adam lâzımdır. 
Bağırsak bütün çın kılınçı köni, tili köŋli tüz bolsa bilse munıO bana candan bağlı, emniyetli, doğru ve dürüst yaradılışlı, içi-dışı bir ve işten anlar bir kimse olmalıdır. 
Kılu berse erdi meniŋ işlerim, körü barsa erdi içim taşlarımMemleketin iç ve dış işlerini takip hususunda bana’yardımda bulunmalıdır. 
Negü ter eşit bu sınamış kişi, başında keçürmiş yetürmiş yaşıTecrübeli, başından çok iş geçmiş ve yaşını-başını almış insan ne der, dinle. 
Basutçı kerek erke yarıçılar, ukuşluğ biliglig bügü elçilerînsana yardım eden ve destek olan akıllı, bilgili ve hakîm ıdâre adamları lâzımdır. 
Basutçı kerek barça işni bilir, bilip işlese er tilekke tegirBütün işleri bilir bir yardımcı lâzımdır; insan bilerek hareket ederse, dileğine erişir. 
Basutçı telim bolsa beg emgemez, işi barça itlür törü artamazYardımcı çok olursa, bey zahmet çekmez; onun her işi yoluna girer ve nizam bozulmaz. 
Basutçı kerek barça işte bilin, bu beglik işiŋe takı köp kılınBil ki, her işte yardımcı gerektir; beylik işinde ise, kendine daha çok yardımcı edinmeğe bak. 
Basutçı tilep bulmadı kör ilig, tegürdi özi barça işke eligHükümdar yardımcı aradı, fakat bulamadı ve her işi kendisi bizzat ele almak mecburiyetinde kaldı. 
Tegir boldı künde kör emgek üküş, erej kolsa emgek tegir ol ülüşO böylece her gün bir çok zahmete katlandı. Huzur arayan insan dâima zahmetle karşılaşır. 
Körü barsa yakşı ayur uş bu söz, sınap sözlegüçi ıduk kutluğ özAziz ve mübarek bir insanın tecrübe ile söylediği şu söz, dikkat edilirse, çok yerindedir. 
Erej kolsa emgek tutaşı barır, sevinç kolsa kadğu tutaşı yorırHuzur istersen, o zahmet ile birlikte gelir; sevinç istersen, o kaygı ile birlikte bulunur. 
Neçe er bedüse baş ağrığ bedür, neçe baş bedüse bedük börk kedürİnsan ne kadar büyürse, baş-ağrısı da o kadar artar; başı ne kadar büyürse, o kadar büyük börk giyer. 
İlig köz kulak tuttı elde kamuğ, açıldı aŋar barça beklig kapuğHükümdar bütün memlekete göz-kulak kesildi; ona bütün kilitli kapılar açıldı. 
Yarağsıznı boğdı eligde urup, isizig yırattı elindin sürüpUygunsuz hareket eden kimseleri, ellerini bağlayıp, susturdu; kötüleri memleketinden sürerek, uzaklaştırdı. 
Bu saklık bile kör elin başladı, kutı künde arttı örü yokladıBak, böyle tedbir ile memleketini idare etti; saadeti günden-güne arttı ve yükseldi. 
Kamuğ yerde erke bu saklık kerek, bu beglik işiŋe takı sak kerekHer yerde insana böyle tedbir ve ihtiyat lâzımdır; beylik işinde ise, daha fazla dikkatli olmalıdır. 
Bu saklık oduğluk bu el işiŋe, tüzü asğı boldı uzun yaşıŋaDevlet işindeki bu tedbir ve uyanıklık, devletin uzun müddet devamı için, dâima faydalı olmuştur. 
Muŋar meŋzeyü keldi şâir tili, bu şâir tili boldı sözke ulıBuna benzer bir şâir sözü vardır; bu şâir sözü buna esas teşkil eder. 
Oduğluk bu saklıknı ögdi eren, osallık bile öldi er miŋ tümenUyanıklık ve ihtiyatı çok kimseler öğmüştür; ihmâl yüzünden yüz binlerce insan ölmüştür. 
Osal bolma saklan kamuğ işte sen, bu saklık bile iki ajun tilenGâfıl olma, her işte ihtiyatlı ol; her ıkı dünyayı bir tedbir ile dile. 
Kişi imini kör osallık kılur, yağı yetse öŋdün osallar ölürBak, kendisinden emin insan gaflete düşer; düşman saldırırsa, önce gafiller ölür. 
Negü ter eşit bu ajun tutmış er, tükel saklap ötrü yağığ utmış erDinle, her türlü tedbiri almış ve böylece düşmanını yenmiş olan dünya hâkimi ne der. 
İlig kolsa saklan ajunçı kişi, bu saklık erür hem şeriat işiEy hükümdar, memleket arzu edersen, ihtiyatlı ol; bu ihtiyat, aynı zamanda, şeriatin de emrettiği şeydir. 
Osal arsıkar kör osalın udır, osal bolma saklan ay kılkı kadırGafil adam gözünü kapar ve gafletle uyur; ey sert huylu insan, gafil olma, ihtiyatlı ol. 
İlig saklıkı kıldı elke asığ, bu asğı bile boldı elde tatığHükümdarın ihtiyatlı olması memlekete fayda getirir; bu fayda ile memlekette huzur temin edilir. 
Elin itti tüzdi bayudı bodun, böri koy bile suvladı ol üdünBöylece hükümdar memleketini düzenledi ve tanzim etti; halkı zenginleşti; o devirde kurt ile kuzu aynı yerden su içti. 
Sevigli sevinçin anı ögdiler, yağıları eştip boyun egdilerSevenler sevinçle onu öğdüler; düşmanları bunu duyarak, boyun eğdiler. 
Kayu sığnu keldi tiledi köşik, kayu keldi öpti eligke eşikKimi gelip, ona sığındı ve ondan himaye diledi; kimi gelip, onun eşiğini öptü. 
Negü ter eşit emdi köŋli oduğ, sözi kör çeçek teg tümen tü boduğŞimdi dinle, gönülü uyanık insan ne der; bak, onun sözü, çiçek gibi, binlerce renge bürünmüştür. 
Bu beglik uluğluk idi edgü neŋ, yorıkı köni erse ay kızğu eŋEy yüzü sevinçle parlayan bahtiyar, insan dürüst hareket ederse, bu beylik ululuk çok iyi bir şeydir. 
İdi edgü beglik takı edgürek, törü ol anı tüz yorıtğu kerekBeylik çok iyi bir şeydir, fakat daha iyi olan kanundur ve onu doğru tatbik etmek lâzımdır. 
Ne kutluğ bolur öd bodunka küni, begi edgü bolsa yorısa köniBey ne kadar doğru olur ve iyi hareket ederse, halk için o kadar mes’ûd bir devir ve hayat başlar. 
Ne kutluğ kut ol erke edgü atı, bu edgü atı berdi meŋü kutıiyi ad insan için ne kadar mübarek bir saadettir; onun bu iyi adı ve saadeti ebedî kaldı. 
Ne edgü bolur beg ol edgü kişi, kişilik bile itse el kün işiHalkın işini insaniyet ile tanzim ederse, o iyi insan ne kadar mes’ûd bir bey olur. 
Tüzü elke tegdi elig edgüsi, ajunka yadıldı bu çavı küsiHükümdarın bu iyiliği bütün memlekete sirayet etti; onun nâm ve şöhreti dünyaya yayıldı. 
Duâ arttı elde kör edgü atı, bedüdi küniŋe atı hem kutıBak, memlekette ona duâ eden çoğaldı, iyi nâm kazandı; adı ve saadeti günden güne büyüdü. 
Ajun bodnı eştip anı ârzûlap, ava yığlu keldi aŋar öz ulapDünya halkı bunu duyunca, onu arzuladı ve ona yakınlık göstererek, etrafına üşüştü ve toplandı. 
Ajunka badı kör tükel kut kurı, kozı birle katlıp yorıdı böriBak, dünyaya tam bir saadet kuşağı bağladı; kurt ile kuzu bir arada yaşadı. 
Aytoldı Küntoğdı İlig Tapuğıŋa Kelmişin AyurAy-Toldı’nın Hükümdar Kün-Toğdı Hizmetine Geldiğini Söyler 
Bir ay toldı atlığ er erdi tetig, eşitti bu çavığ itindi itigAy-Toldı adında zeki bir adam vardı; ki hükümdarın bu şöhretini işitti ve ona gitmek üzere hazırlıklarını yaptı. 
Yegit erdi oğlan kılınçı amul, ukuşluğ biliglig hem öglüg köŋülSakin tabiatli, akıllı, bilgili, zeki ve iyi gönüllü genç bir delikanlı idi. 
Yüzi körklüg erdi körüp köz kamar, sözi yumşak erdi tili tuz tamarYüzü, bakınca, göz kamaştıracak kadar güzel idi; sözü sert değildi, fakat doğru söylerdi. 
Kamuğ törlüg erdem tükel ögrenip, yorır erdi erdem eligke alıpHer türlü fazileti tam olarak öğrenmiş idi; hiç bir zaman fazileti elden bırakmazdı. 
Öziŋe bakıp aydı men me bu kün, tümen erdemim birle elde burunBir gün kendisine bakarak, şöyle dedi:—Ben de bugün, sayısız faziletlerim ile, memlekette ileri gelenlerdenim. 
Negüke yorırmen bu yerde kuruğ, iligke barayın kılayın tapuğBurada niçin boşuna vakit geçiriyorum; hükümdarın yanına gideyim ve onun hizmetine gireyim. 
İligke tusulsun bu erdemlerim, açınsun meniŋ kitsü emgeklerimHükümdara bu faziletlerimin faydası dokunsun; o bana ihsanda bulunsun, benim de üzüntülerim sona ersin. 
Ukuşluğ biliglig beg ermiş amul, tiler ermiş erdem idilerin olO akıllı, bilgili, yumuşak huylu bir bey imiş ve faziletli insanları ararmış. 
Ukuş kadrini hem ukuşluğ bilir, bilig satsa bilge biliglig alırAklın kıymetini yine akıllı bilir; âlimin sattığı bilgiyi de bilgili alır. 
Sözin aydı şâir muŋar meŋzetü, tili lafz birle aŋar yaŋzatuŞâirin söylemiş olduğu şu söz de bu mealdedir ve aynı fikri ifâde eder: 
Bilig kıymetini biliglig bilir, ukuşka ağırlık biligdin kelirBilginin kıymetini bilgili bilir, akıla hürmet bilgiden gelir. 
Negü bilge telve bilig kadrini, bilig kayda bulsa biliglig alırBilginin kıymetini deli nereden bilecek; bilgiyi, nerede bulursa, bilgili alır. 
Bu ay toldı itti kör at ton tolum, ayur köndüreyin tapuğka yolumBu Ay-Toldı böylece atını, esvabını ve silâhını hazırladı : — Onun hizmetine doğru yola çıkayım— dedi. 
Öziŋe kerekin itindi itig, eligke yüz urdı bu bilge tetigBu âlim ve zeki insan lüzumlu hazırlıklarını tamamladı ve hükümdara doğru yöneldi. 
Yana aydı mundın barurmen turup, ilig tapğıŋa bu özüm yüz urupBir de düşündü : — Hükümdarın hizmerine girmek üzere buradan kalkıp, gidiyorum. 
Ğariblık yerinde kerek bolğa neŋ, bu elgim tarusa sarığ kılğa eŋGurbet elde insana mal lâzım olur; elim daralırsa, bu benim yüzümü sarartır. 
İdi ked katığ bu ğariblık işi, ğariblıkta yaŋlur talu er başıBu gurbet hâli insana çok ağır gelir, gurbette çok meziyetli insanlar dahi ne yapacaklarını şaşırırlar. 
Seziksiz kerek bolğa altun kümüş, özüm işleteyin tesemen üküşKendime bir muhit edinebilmem için, bana, şüphesiz, çok altın ve gümüş lâzım olacak. 
Negü ter eşit emdi bilgi teŋiz, sözin yaŋzatur körse kızğu meŋizDinle, şimdi bilgisi deryalar gibi derin olan ne der; dikkat edersen, hayatından memnun insan bu sözü buna benzetir. 
Kim erse tapuğka kireyin tese, iki neŋ kerek bil söz aydım keseHizmete girmek isteyen kimse için, hiç şüphesiz, şu iki şey elzemdir. 
Tiriglik kerek bir tuçı igsizin, tapınsa kıyıksız yarutsa yüzinDoğruluk ile hizmet edip, yüzünü ağartmak için, insana lâzım olan şeylerden biri, hastalıksız geçen hayattır. 
Takı bir sav altun kerek ay tetig, anı işletip etse özke itigEy zeki insan, bunlardan biri de, yerinde kullanmak ve sarfetmek için elde bulunması icap eden som altındır. 
Anıŋda basala yarar bu tapuğ, munı bilse bolmaz bu beklig kapuğHizmet ancak o zaman bir işe yarar t insan bunu bilirse, bu kapı ona kilitli kalmaz. 
Kötürdi sav altun kümüş neŋ tavar, ayur öz muŋadsa maŋa bu yararAy-Toldı : — Başım darda kalırsa, bana lâzım olur — diye, yanına som altın; gümüş, eşya ve mal aldı. 
Evindin turup çıktı keldi berü, bir ança yorıyu bir ança turuKalkıp, evinden çıktı; kâh yürüyüp, kâh konaklayarak, yoluna devam etti. 
Kelip tegdi iligturur orduka, ögi köŋli kolmış tilek ârzûkaNihayet hükümdarın bulunduğu şehre vâsıl oldu, can ve gönülden istediği arzusuna kavuştu. 
Kirip kend içinde tiledi tüşün, tüşün bulmadı kör tarudı ajunŞehrin içine girip, inecek bir yer aradı; arayıp-bulamaytnca da dünya ona dar geldi. 
Muŋadtı muyanlıkta tüşti barıp, keçe yattı anda tünedi seripCanı sıkıldı; nihayet gidip, bir imarethaneye indi ve orada yatarak, sabırla geceyi geçirdi. 
Negü ter eşitgil ukuşluk bilip, saŋa sözledi söz biligdin alıpDinle, şimdi akıllı ne der; bu sözü sana bilerek ve bilgiden elde ederek söylemiştir. 
İdi ters bolur kör bilişmez kişi, kalın yat ara kirse yalŋuz başıYalnız başına yabancı bir kalabalık arasına giren ve tanıdığı olmayan insanın hâli çok fena olur. 
İdi sarp bolur bu yaŋı kelgüçi, bilişi yok erse muŋadsa tuçıTanıdığı olmayan kimse, yabancı bir yerde dâima can sıkıntısı içinde kalır ve çok güç bir duruma düşer. 
Bilişmez kişiler karağu sanı, karağu yorık yazsa sökme anıTanıdığı olmayan insan kör gibidir; kör yolunu şaşırırsa, onu ayıplama. 
Kişi kirmedük ilke kirse kalı, kelin teg bolur er ağın teg tiliînsan bilmediği bir memlekete girince, gelin gibi olur ve dili tutulur. 
Yatığ yarlıkağıl içür ber yegü, ümeg edgü tutğıl ay bilge bügüYabancının kusurunu bağışla, onu yedir ve içir; ey âlim hakîm, misafire iyi muamele et. 
Yatığ edgü tutsa yarur er közi, ümeg edgü tutsa yadıldı söziYabancıya karşı iyi davranan kimsenin yüzü güler; misafire iyi muamele edenin şöhreti yayılır. 
Kişike kerek tegme yerde biliş, biliş birle itlür kamuğ törlüg işinsana her yerde tanıdık lâzımdır; her türlü iş tanıdık vâsıtası ile yoluna girer. 
Bu ay toldı ança yorıdı bu yaŋ, ğariblık sakınçı sarığ kıldı eŋAy-Toldı bir müddet böyle vakit geçirdi; gariplik içinde düşünedüşüne yüzü sarardı. 
Bilişti yeme ol kişiler bile, otağ tuttı özke yarudı küleO da nihayet bâzı kimseler ile tanıştı; kendisine bir oda tuttu ve yüzü gülmeğe başladı. 
Yeme tuttı iş tuş yakın kıldı öz, uluğka kiçigke açuk tuttı yüzEş, dost edindi, onlara yaklaştı; büyüğe ve küçüğe güler yüz gösterdi. 
Bu ay toldı özke kör itti işig, adaş tutdı anda bir atlığ kişigAy-Toldı bir gün ileri-gelen biri ile ahbap oldu; onu dost edindi ve işlerini o na danıştı. 
Adaş tuttı ay toldı edgü kişi, küsemiş atı erdi edgü işiAy-Toldı’nın bu dostunun adı Küsemiş idi; insanlara iyilik etmeği kendisine iş edinmişti. 
Aŋar açtı ay toldı köŋli sözi, ne ermiş tileki kim ermiş öziAy-Toldı ona sırrını açtı, kendisinin kim ve dileğinin ne olduğunu söyledi. 
Yerindin bu elke nelük kelmişin, ayu berdi barça özi bilmişinMemleketinden kalkıp, buraya niçin geldiğini, kendisinin neler bildiğini, hepsini ona anlattı. 
İligke yakın hâs hâcib erdi bir, atı ersig ilig bile sözke sırHükümdara yakın bir has hâcib var idi; çok merd bir insandı ve hükümdarın mahrem-i esrarı idi. 
Küsemiş aŋar bardı bir kün turup, sözin sözledi sözke ul tüp urupKüsemiş bir gün kalkıp, ona gitti ve münâsip bir giriş yaparak, meseleden bahsetti. 
Ayıttı bu hâcib sözin yetrürek, tileki ne ermiş takı bütrürekBu hâcib onun sözünü dikkatle dinledi ve ahbabının ne istediğini iyice soruşturdu. 
Küsemiş ayu berdi barça sözin, ne erdi tileki kim ermiş özinKüsemiş onun bütün söylediklerini, dileğinin ne ve kendisinin kim olduğunu bir-bir anlattı. 
Hacib cevabı KüsemişkeHÂCİBİN KÜSEMİŞ’E CEVABI 
Hâcib aydı aşnu maŋa kelsüni, köreyin anı men meni körsüniHâcib:—Önce o bana gelsin; ben onu bir göreyim, o da beni görsün — dedi. 
Yana ukturayın iligke bu söz, kayu kün körüŋü kaçan kelgü özSonra ben bu meseleyi hükümdara arzedeyim; ne vakit geleceği ve hangi gün huzura çıkacağı tâyin edilsin. 
Küsemiş sözi AytoldıkaKÜSEMİŞ’İN AY-TOLDI’YA SÖZÜ 
Küsemiş turup çıktı andın yana, kelip aydı ay toldı tuğdı küneKüsemiş oradan kalkıp, dışarı çıktı ve gelip. : —Ey Ay-Toldı, sana gün doğdu — dedi — 
Yorı bar biliş emdi hâcib bile, tilekiŋ negü erse andın tileSen şimdi hâcibin yanına gidip, onunla tanış, dileğin ne ise, kendisinden iste. 
Seni körsü bilsü eşitsü sözüŋ, tilekiŋ ne erse tilin ay özüŋSeni görsün, tanısın, sözünü dinlesin; ne istediğini sen ona kendin bildir. 
Aŋar sözledim men sözüŋni neçe, takı mende yegrek sen ayğıl açaHer ne kadar ben ona senin söylediklerini anlattım ise de, kendin bunu benden daha iyi izah eder ve anlatırsın. 
İdi yakşı aymış tili köŋli tüz, körü barsa yetrü köni ök bu sözIçi-dışı bir olan insan çok yerinde söylemiş; iyice dikkat edilirse, bu söz pek doğrudur; 
Kişi sözler ök kör kişiniŋ sözi, kişide bağırsak öz işke öziBir kimsenin arzusunu anlatmağa bir başkası da tavassut edebilir, fakat insanın kendisi kendi işine başkasından daha yakındır. 
Neçe ked kişi bolsa özke yakın, özinde bağırsak bolurmu sakınNe kadar iyi ve yakın bir insan olursa-olsun, düşün, insana başkası kendisinden daha candan olabilir mi. 
Bağırsak tilese özüŋke özüŋ, özüŋde bağırsak yok ol kes sözüŋEğer kendine candan bağlı birini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın. 
Tonın kedti ay toldı turdı örü, küsemiş bile çıktı bardı naruAy-Toldı yerinden kalktı ve elbisesini giydi; çıkıp, Küsemiş ile birlikte oraya gitti. 
Kapuğka tegip tüşti kirdi yorıp, körü aldı hâcib kişisi kelipKapıya gelip, attan indiler ve yürüyerek, içeri girdiler; hâcibin adamı gelip, onları karşıladı. 
Küsemış kirip tuştı yandru çıkıp, alıp kirdi hâcib taparu okıpKüsemiş içeri girip, hâcib ile görüştü; sonra çıkıp, onu alarak, hâcıbin yanına götürdü. 
Körü aldı hâcib orun berdi tör, isig sözledi söz tilin yakşı körHâcib karşıladı ve baş-köşede ona yer gösterdi; güzel ve samimî sözler söyledi. 
Hacib suali AytoldıkaHÂCİBİN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Ayıttı hâcib emdi köŋlüŋ neteg, kelip kayda tüştüŋ ne ornuŋ netegHâcib sordu : — Nasılsın, gönlün hoş mu; burada nereye indin, yerin nasıl? 
Bilişiŋ ne barmu adaş ya kadaş, körügli ne barmu yegü içgü aşAkraban, dostun veya tanıdığın var mı; yiyeceğin, içeceğin ve bakanın varmı? 
Yana ma ayıttı tilekiŋ ne ol, negü iş kılur sen kerekiŋ ne olYine tekrar sordu : — Dileğin nedir; ne iş yaparsın, bir şeye ihtiyâcın varmı ? 
Aytoldı cevabı HacibkaAY-TOLDI’NIN HÂCİBE CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay hâcib kutı, eşittim bu kün toğdı ilig atıAy-Toldı cevap verdi:-— Ey devletli hâcip, ben bu hükümdar Kün-Toğdı’nın adını duydum. 
Eşittim yıraktın anıŋ çavını, biligin ukuşın silig savınıUzaktan onun şöhretini, bilgisini, aklını ve mülayim sözler ile gönül aldığını işittim. 
Özüm ârzûladı anıŋ tapğıŋa, tapınğalı keldim anıŋ kapğıŋaOna hizmet etmeği arzuladım, kapısında hizmet için buraya geldim. 
Tilek bu iligke tapınsa özüm, yarağ körse hâcib ötünse sözümDileğim hükümdara hizmet etmektir; hâcib münâsip görürse, sözlerimin hükümdara arzedilmesini rica ederim. 
Körüp sevdi hâcib bu ay toldını, tilinde yorıttı kamuğ ögdiniHâcib bu Ay-Toldı’yi gördü ve sevdi; onu çok medih ve sena etti. 
Yüzi körki kılkı kılınçı özi, kamuğ yakşı kördi tili uz söziYüzünü, kıyafetini, tavır ve hareketini, şahsını, sözünü, konuşmasını, hepsini iyi ve güzel buldu. 
İdi sevdi köŋlün anı tapladı, ilig tapğıŋa bu yarağay tediOnu çok ve gönülden sevdi, Leğendi; onu hükümdarın hizmetine lâyık gördü. 
Negü ter eşitgil sevitmiş kişi, sevitse kişi kör mün erdem başıDinle, kendisini sevdiren insan ne der; insan kendisini sevdirirse, onun kusuru en büyük fazilet telâkki edilir. 
Kimi sevse aybı kör erdem bolur, kimi sevmese erdem öktem bolurinsan kimi severse, onun kusuru fazilet olur; kimi sevmezse, onun fazileti kusur görünür. 
Bu sözke tanukı munu keldi söz, okığıl munı sen ayâ edgü özŞu söz buna şahit olarak gelmiştir; ey iyi insan, sen bunu oku. 
Köŋül kimni sevse mün erdem bolur, kamuğ tetrüsi oŋ kokuzı tolurGönül kimi severse, onun kusuru fazilet olur; bütün ters işleri doğru ve eksikleri tam görünür. 
Köŋül kimni sevse kamuğı sevüg, körür közke ursa körünmez bolurGönül kimi severse, onun her şeyi sevimli olur; gören göze vursa, o bile kötü görülmez. 
Hacib cevabı AytoldıkaHÂCİBİN AY-TOLDI’YA CEVABI 
Yanut berdi hâcib kör ay toldıka, ayur emdi ivme maŋa tur bakaHâcip Ay-Toldı’ya cevap verdi ve dedi:—Şimdi acele etme, bu işi bana bırak. 
Men aşnu ayayın iligke sözüŋ, ne ermiş tilekiŋ kim ermiş özüŋBen önce senin sözünü, dileğinin ne olduğunu, kim olduğunu hükümdara arzedeyim. 
Seni bilsü ötrü yüzüŋ körsüni, uçuz tutmasunı ağır tutsunıSeni tanısın, bir de yüzünü görsün ve sana lâyık olduğun kıymeti versin. 
Saŋa men kerekiŋ baka turğamen, kamuğ işleriŋni seve kılğamenSenin için gerekli olan şeyleri ben takip edeceğim ve bütün işlerini severek yapacağım. 
Üküş edgü sözler tilin sözledi, işiŋ itgemen tep katığ kur badıPek çok iyi sözler söyledi ve : — işini yapacağım — diye kat’î söz verdi. 
Bu yaŋlığ bolur bu kişi edgüsi, kişi edgüsi ol bodun yüdgüsiinsanların iyisi böyle olur; halkın yükünü hafifleten kimse insanların iyisidir. 
Negü ter eşitgil bodun başlar er, kamuğ işni yetrü körüp işler erDinle, halkı idare eden ve her işi iyice araştırdıktan sonra yapan insan ne der. 
Kimiŋ devleti baş kötürse örü, kamuğ edgü kılğu bodunka törüHalkın içinde yükselip, ikbâle eren insan halka hep iyi kanunlar tatbik etmelidir. 
Kimiŋ elgi bolsa bodunka uzun, silig bolğu kılkı kılınçı tüzünKim halka hâkim olursa, onun tabiati yumuşak, tavır ve hareketi asîlâne olmalıdır. 
Yorık bolsa kimiŋ bodunka sözi, süçig tutğu til söz me kodkı öziHalk içinde kim nüfuz sahibi olursa, onun dili ve sözü tatlı olmalı, kendisi tevâzû göstermelidir. 
Yayığ ol bu devlet eter hem buzar, ne irselturur terk irikse tezerBu devlet dönektir, hem yapar, hem bozar; o kararsızdır da; bıkarsa, çabuk kaçar. 
Bu kutka ınanma usa edgü kıl, bu kün munda erse yarın anda bilBu ikbâle inanma; elinden gelirse iyilik et; bil ki, ikbâl bugün sende ise, yarın başkasındadır. 
Bu kutka küvenme ay kut bulğuçı, keligliturur kut yana barğuçıEy ikbâl bulan, bu ikbâle güvenme; gelen ikbâl, bir gün olur, gider. 
Ay devlet idisi bu devlet bile, turayın tese tur sen edgü tileEy devlet sahibi, sen İkbâlinin devamını istersen, onun devamı müddetince sen de iyilik etmekte devam et. 
Saŋa tegse beglik uluğluk ok a, kiçiglik anuk tut özüŋ bolğukaSana beylik ve büyüklük erişirse, bu devlet içinde saç ve sakalının ağarması için, kendini küçük tut ve mütevâzi ol. 
Yana aydı hâcib sen emdi yorı, sevinçin tirilgil badıŋ kut kurıHâcib sözüne şöyle devam etti: — Sen imdi gönlünü hoş tut, artık devlet kuşağını kuşandın. 
Sen az ivme işler üdiŋe tutuğ, üdi kelse açlur bu beklig kapuğSen bir az sabret, her işin müsait bir zamanı vardır; vakti gelince, kapalı kapılar açılır. 
Yeme yakşı aymış biliglig sözi, biliglig sözi körse barçın töziYine bilgili ne güzel söylemiş; bilen insanın sözü, dikkat edersen, değerli bir metâa benzer. 
Kayu işke ivse uzar keç kalur, ive kılmış işler ökünçlüg bolurHangi işte acele edilirse, o iş uzar ve gecikir; acele yapılan işler peşimanlık ile neticelenir. 
Üdiŋe küdezgü işig ivmegü, kamuğ iş üdinde bolur ay bügüAcele etmemek ve işin zamanını beklemek lâzımdır; ey hakîm, her iş zamanı gelince olur. 
Aytoldı cevabı HacibkaAY-TOLDI’NIN HÂCİBE CEVABI 
Eşitti bu ay toldı barça sözüg, ayur serneyin men tutayın özüŋAy-Toldı bütün bu sözleri dinledi ve dedi:— O hâlde ben sabır edeyim ve bekleyeyim. 
Meni kördi hâcib sözüm tıŋladı, yarağı körü tursu vaktı üdiHâcib beni gördü ve sözlerimi dinledi; ne yapmak lâzım geldiğini ve ne zaman yapılacağını kendisi tâyin etsin. 
Kayu üdte hâcib tilese meni, ol üdte keleyin tedi söz küniHâcib beni ne zaman isterse, ben onun tâyin edeceği gün ve saatte geleyim. 
Turup çıktı ay toldı andın yana, eviŋe kelip kirdi yazdı ton aAy-Toldı kalkıp, oradan çıktı; evine döndü ve içeri girip, soyundu. 
Hâcib kördi ay toldı kılkı yaŋı, erende adınsığ kişide öŋiHâcib Ay-Toldı’nın başka insanlardan farklı olduğunu ve bir başka hâl ve tavra sahip bulunduğunu gördü. 
Ayur körmişim yok bu yaŋlığ kişi, biliglig ukuşluğ bodunda başıKendi-kendisine dedi:— Ben böyle bilgili, akıllı ve halk arasında bu kadar seçkin bir insan görmedim. 
Bu mundağ kişiler bolur idi kız, bu kız kızlıkı kıldı kız atı kızBu gibi insanlar çok nâdir olur; nâdirliğinden dolayıdır ki, nâdire kız adı verilmiştir. 
Kayu neŋ kız erse uş ol neŋ küsüş, küsüş neŋ tilep bulmaz emger üküşHangi şey nâdir ise, o şey azizdir; insan aziz olan bir şeye mâlik olmak için çok zahmet çeker de onu yine elde edemez. 
Bu mundağ kişiler iligke kerek, iligke kerek neŋ kör ilke kerekHükümdar için bu gibi insanlar lâzımdır; hükümdara lâzım olan, memleket için de elzemdir. 
Kamuğka tusulur kör erdemlig er, bu erdem bile er tilek ârzû yerBak, meziyetli insanın her kese faydası dokunur; bu meziyet ile insan bütün arzularına nail olur. 
Üdi boldı hâcib iligke sözin, aça aydı ay toldı kılkı tözünZamanı geldi, hâcib hükümdara meseleyi açarak, Ay-Toldı’nın hâlini tavrını ve asaletini arzetti. 
Ayu berdi kılkın kılınçı yaŋın, sayu berdi bilgin ukuşı teŋinOnun hâl ve tavrını, tabiatini birer-birer anlattı; akılı ile mütenâsip olan bilgisini bir-bir saydı. 
İlig cevabı HacibkaHÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVABI 
Eşitti ilig aydı keldür kanı, kayudaturur bir köreyin anıHükümdar bunu duydu ve : — Getir, hani; nerededir, onu bir göreyim — dedi — 
Tiler erdim emdi bu yaŋlığ kişig, udu barsa kılsa bu beglik işigBu devlet işini görecek ve takip edecek tam böyle bir insanı ben de şimdi arıyordum. 
Tilek barça buldum bu ol bir sözüm, bu yaŋlığ kişike muŋadur özümBütün istediklerimi elde ettim; tek bir arzum kalmıştı; böyle bir insana çok ihtiyacım vardır. 
Yorı bar okığıl anı sen maŋa, tapuğka köründür ay ersig toŋaHaydi arslanım, yürü, git; sen onu bana çağır, huzuruma getir. 
Turup çıktı hâcib kapuğka tegip, bir oğlan yügürtti tilin söz ıdıpHâcip kalkıp, çıktı; kapıya gelip, bir iç-oğlanı koşturarak, haber saldı. 
Bu oğlan yügürdi tegürdi sözi, tonın kedti turdı sevinçin öziOğlan koştu ve sözü ona ulaştırdı; Ay-Toldı sevinçle kalktı, giyindi. 
Atın mindi keldi kapuğka tüşüp, yorıp utru hâcib okıdı tuşupAtına bindi; gelip, kapıya indi; hâcip karşı çıkıp, onu içeri aldı. 
Ağırladı hâcib orun berdi tör, edeb birle ay toldı oldurdı körHâcib ona saygı gösterdi ve baş-köşede yer verdi; Ay-Toldı edep ile yerine oturdu. 
Hâcib kirdi ilig tapa yüz urup, iligke ötündi adakın turupHâcib dönüp, hükümdarın huzuruna girdi ve ayakta durarak, keyfiyeti ona arzetti. 
İlig cevabı HacibkaHÜKÜMDARIN HÂCİBE CEVÂBI 
İlig aydı ünde maŋa kirsüni, köreyin anı men meni körsüniHükümdar : — Onu bana çağır, gelsin; beni görsün, ben de onu göreyim — dedi. 
Hâcib çıktı aydı ay ay toldı tur, tapuğka körüngil kutuŋ badı kurHâcib çıktı ve:—Ey Ay-Toldı, buyur hükümdarın huzuruna gir; artık talihin yaver oldu — dedi. 
Aytoldı Küntoğdı İlig Tapuğıŋa Körünmişin AyurAy-Toldı’nın Hükümdar Kün-Toğdı’nın Huzuruna Çıktığını Söyler 
Bu ay toldı kirdi köründi söküp, açıldı ilig köŋli ol yüz körüpBu Ay-Toldı huzura girip, diz çöktü; onun yüzünü görünce, hükümdarın gönlü açıldı. 
Yükündi iligke kör açtı sözin, süçitti sözi hem sevitti özinHükümdarın huzurunda eğildi ve söze başladı; tatlı-tatlı sözleri ile kendisini sevdirdi. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı kim sen negü ol atıŋ, kayudın kelir sen negü ol yatıŋHükümdar sordu: — Sen kimsin, adın nedir; nereden geliyorsun, memleketin neresidir? 
Amulluk bile açtı ay toldı til, siliglik bile öz sözin aydı bilAy-Toldı sâkin-sâkin söze başladı, mülâyemet ve zarafetle devam etti. 
Amulluk siliglik ukuş kılkı ol, ukuşsuz kişiler kamuğ yılkı olSükûnet ve zarafet aklın vasfıdır; akılsız insanlar hayvan sürüsüne benzer. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu beyt, işiŋ tüşse ivme sabır birle aytŞâir buna benzer şu beyti söylemiştir; birine işin düşerse, acele etme, sabır ile söyle. 
İve kirme işke sabır kıl serin, ive kılmış işler ökünçi yarınişe acele ile girme, sabır ve teenni ile hareket et; acele yapılmış olan işler yarın peşimanlık getirir. 
Kamuğ işte ivme serin öz tutun, serinse bulur kul bu beglik kurınHiç bir işde acele etme, sabret, kendini tut; kul sabırlı olursa, beylik mertebesini bulur. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, tapuğ birle hôş boldı kulluk atıAy-Toldı dedi : — Ey devletli hükümdar, kulluk adı hizmet etmekle güzelleşir. 
Atım kul tapuğçı kör ornum kapuğ, kılınçım könilik me kılkım tapuğBenim adım kul ve hizmetkârdır, bak, yerim kapıdır; şiarım — doğruluk ve tıynetim — hizmettir. 
Saŋa keldim oğrap uzun yol yorıp, tilekke bu kün tegdim ârzûm kanıpBen sana gelmek maksadı ile uzun yollar yürüdüm; bugün arzuma kavuşup, muradıma erdim. 
Tilekim bu ol sen meni yermedin, tapuğka yakın tut maŋa ermedinDileğim şudur: sen beni yermeden ve benden usanmadan, dâima hizmetinde bulundur. 
Eşitti bu söz kör sevindi ilig, tilek teg bululdı sınadı erigBu sözü duyunca, hükümdar sevindi; onu tecrübe etti ve dilediği gibi buldu. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı ay toldı kördüm seni, sevitti bu körküŋ bu kılkıŋ meniHükümdar dedi : — Ay-Toldı, seni gördüm; senin bu görünüşün, tavır ve hareketin beni sevindirdi. 
Tapın öz oğurluğ bağırsaklıkın, tapuğda esüngil maŋa bol yakınSen uğurlu bir sadâkatle bana hizmet et; dâima kapımda bulunarak, bana yakın ol. 
Meniŋdin açığ bolsu sendin tapuğ, tapuğ bolsa ötrü açar kut kapuğSenden hizmet olsun, benden ihsan; hizmet yerinde olursa, ikbâl kapılarını açar. 
Bu künde naru sen kıyılma tapın, tapınsa öter beg tapuğçı hakınBugünden itibaren sen dürüstlükle hizmete başla; elbette bey hizmet edenin hakkını öder. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yer öpti kör ay toldı aydı ilig, yarutsa közin berdi devlet eligAy-Toldı yer öptü ve dedi :— Hükümdarın gözü sevinç ile parlarsa, devlet ona hizmet edene elini uzatır. 
Tapınmak üçün keldim evdin turup, uzun yol yorıdım saŋa yüz urupEvimden kalkıp, hizmet etmek için, buraya geldim; sana gelmek için uzun yollar yürüdüm. 
Bayat bersü küç bu tapuğ kılğuka, küdezsü saŋar öz tapuğ yazğukaBu hizmeti başarmak için, Tanrı bana kuvvet versin; hizmetinde hatâ etmekten Allah beni korusun. 
Turup çıktı sevnü kapuğka küle, ögi köŋli açlıp yarudı yulaAy-Toldı kalkıp, sevinerek ve gülerek, huzurdan çıktı; akılı ve gönlü açılıp, yolunu meş’aleler aydınlattı. 
Negü ter eşit bu kutun kopmış er, kutı birle ârzû tilek bulmış erİkbâl ile yükselmiş ve istediğine-dileğine kavuşmuş olan insan ne der, dinle. 
Küle baksa begler kişike közün, ögi köŋli tirlür küvenür özünBeyler kime çözleri ile gülerek bakarlarsa, onun akılı ve gönlü yerinde olur ve kendisine güven gelir. 
Yaruk tutsa begler kişike yüzi, yarur er közi hem yarayur söziBeyler kime güler yüz gösterirse, o insan itibar bulur ve sözü dinlenir. 
Kimi tutsa begler öziŋe yakın, kamuğ neŋ yakınlık kılur kör bakınBeyler kimi kendilerine yakın tutarlarsa, bak ve dikkat et, her kes ona yakınlık gösterir. 
Kut ol beg yakın bolsa kutka kişi, tilekin bulur barça etlür işiBey — ikbâldir; ikbâle yakın olan insan dileğine kavuşur; onun bütün işleri yoluna girer. 
Tapındı bu ay toldı anda naru, tapuğda kıyılmadı erte turuBu Ay-Toldı o günden itibaren hizmete başladı; her gün erkenden kalktı ve hizmette kusur etmedi. 
Künün turdı turğak tünün yatğakın, tapındı kıyıksız bağırsaklıkınGündüz kapıcılar ve gece muhafızlar ile birlikte bulundu; dürüstlük ve bağlılıkla hizmet etti. 
İligke kirü hem çıka törçidi, ilig edgü közün baka törçidiHükümdarın yanına girip-çıkmakta ve hükümdar da ona karşı teveccüh ve itimat göstermekte devam etti. 
Tapuğ arturu bardı künde yaŋı, ağırladı ilig küniŋe öŋiO günden-güne hizmetini arttırmakta ve hükümdar da onu günden güne yükseltmekte idi. 
Tapuğ birle begler ağırlar kuluğ, tapuğ siŋse boldı kiçig öz uluğBeyler kulu hizmetlerinden dolayı yükseltirler; hizmetleri makbule geçtikçe, küçükler yükselir. 
Tapuğ kıl tapuğ birle kul beg bolur, tapuğ siŋmeginçe tilek kim bulurHizmet et, kul hizmeti sayesinde bey olur; hizmeti makbule geçmeyen insan dileğine kavuşurmu? 
Eşit emdi bilge sözi ne teyür, sözin yaŋzatur sözke yinçge ayurİmdi dinle, âlim ne der; onun bu mealdeki sözü bu fikri ne kadar ince ifâde eder. 
Tegimsiz tapuğ birle törke tegir, yarağsız yaransa kör elke tegirikbâle bir türlü erişemeyen insan hizmeti sayesinde baş-köşeye geçer; liyakatsiz kimse, ne kadar yaranmağa çalışsa da, kapı eşiğini boylar. 
Tapınğu kıyıksız tapuğ kılğuçı, tapuğ siŋse ötrü tilekke tegirHizmet eden dürüstlükle hizmet etmelidir; hizmeti makbule geçerse, hizmetkâr dileğine erişir. 
Bu ay toldı künde yetürdi tapuğ, ilig me açığ birle açtı kapuğBu Ay-Toldı her gün kusursuz hizmet etti; hükümdar da ihsanı ile ona kapıları açtı. 
Küniŋe örü bardı içrek bolu, kokuz boldı kadğu sevinçi toluO günden-güne hükümdara daha fazla yakalaşarak, yükselmekte devam etti; kaygısı gittikçe azaldı, sevinci gittikçe arttı. 
Tapuğka süçindi bu ay toldı ked, ilig me açındı barı arttı edAy-Toldı vazifesini büyük bir şevkle ifâ etti; hükümdar da ona ihsanda bulundu, yardımcıları ve malı çoğaldı. 
Kamuğ törlüg işke sınadı ilig, tilek teg tükel buldı tapnur erigHükümdar onu her türlü İşte denedi; hizmetkârını kendi istediği gibi buldu. 
Aytoldı İligke Özi Devlet Erdükin AyurAy-Toldı Hükümdara Kendisinin Saadet Olduğunu Söyler 
İlig bir kün oldrup özi yalŋuzun, okıp kirdi ay toldı sevnür özünHükümdar bir gün yalnız başına otururken, onu çağırttı; Ay-Toldı, içten sevinerek yanına girdi. 
Kirip turdı ay toldı utru örü, ilig imledi kelgil oldur berüAy-Toldı girip, karşısında ayakta durdu; hükümdar:—Gel, buraya otur — diye işaret etti. 
Çıkardı topık kodtı ay toldı kör, anı yastanıp ötrü oldurdı körAy-Toldı cebinden bir top çıkarıp, yere koydu ve onu altına çekip, üzerine oturdu. 
Ayıttı ilig tegme törlüg bilig, yanut berdi ay toldı açtı tiligHükümdar bir çok şeyler hakkında onun fikrini sordu, Ay-Toldı onlara cevap verdi ve bildiklerini söyledi. 
Sevindi ilig kör yaruttı yüzin, anı kördi ay toldı yumdı közinHükümdar sevindi, tekrar yüzü güldü; Ay-Toldı bunu görünce, gözünü yumdu. 
Sözin kesti ilig hiç ündemedi, közin yumdı ay toldı hiç açmadıHükümdar bir müddet sustu ve hiç ses çıkarmadı; Ay-Toldı da gözünü yumdu ve hiç açmadı. 
Yana aytu kirdi ilig öz sözin, yanut berdi ay toldı tügdi yüzinHükümdar, bir az sonra, tekrar söze başladı; Ay-Toldı cevap verdi ve yüzünü buruşturdu. 
Baka kördi ilig kamuğ törlügün, tükel buldı bilgi ukuşı ögünHükümdar ona her bakımdan dikkat etti; onun bilgisini, aklını ve anlayışını tam buldu. 
Seve baktı ilig avıttı özin, bu ay toldı terkin evürdi yüzinHükümdar ona sevgi ile baktı ve gönülü rahat etti, fakat Ay-Toldı hemen başını çevirdi. 
İlig sözi AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SÖZÜ 
İlig buştı artuk kararttı meŋiz, ayur ay iveklik kişike isizHükümdar çok hiddetlendi ve yüzünü ekşiterek, dedi : —Hey, acele ile hareket etmek insan için kötü bir şeydir. 
Yaŋıldı bu tüşte meniŋ bu özüm, negü teg açayın kişike sözümBu sefer kabahat kendimde oldu; nasıl oldu da başkasına sırrımı hemen açıverdim. 
Negü ter eşitgil biliglig tilin, ive kılmış işler ökünçi yılınDinle, bak, bilgili insan ne der; acele ile yapılan bir işin peşimanlığı yıllarca sürer. 
İve kılmış işler neçe yeg bolur, ive bışmış aşnı yese ig bolurAcele ile yapılan işler dâima çiğ kalır; acele ile pişirilen yemeği yiyen insan hasta olur. 
İveklikturur barça yaŋluk başı, amullukturur barça edgü işiBütün yanlışlıkların başı aceleciliktir; bütün iyi işler dâima teenni ile yapılan işlerdir. 
İveklik bu erdi seni bilmedin, yakın tuttum özke tapındurmadınAcelecilik şurada oldu ki, seni tanımadan ve kâfi derecede denemeden, kendime yakın tuttum. 
Kayu erse begler tapuğçı kulın, tapındurğu ötrü açınsa yolınHangi kul olursa-olsun, önce ona hizmet gördürmeli; ondan sonra usûlü dâiresinde ihsanda bulunmalıdır. 
Bışurğu tapuğda sınağu körü, ağırlasa ötrü kötürgü örüKulu önce hizmette pişirmeli ve iyice denemeli, ondan sonra kendisini yükseltmeli ve taltif etmelidir. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, negüke buşar erki toldı otıAy-Toldı :—Ey devletli hükümdar, acaba neye hiddet buyuruldu da böyle âteş kesildin. 
Yazukum ne erki bilümez özüm, ayu bersü evre eşitsü sözümAcaba günâhım nedir, kendim bilmiyorum; bana bunu söyle, sonra bir de benim sözümü dinle. 
Bar erse yazukum kına erk saŋa, yok erse yüzüŋni karartma maŋaKusurum varsa, cezalandır, kudret senindir; kusurum yok ise, bana muğber olma. 
Negü ter eşitgil ukuş meŋzetü, kıyâs mani birle aŋar yaŋzatuAkıl, bu mânayı kasdederek, böyle bir hâdise hakkında ne der, dinle. 
Tapuğçı yaŋılsa okıtğu kerek, negüke yaŋılmış ayıtğu kerekEğer hizmetkâr yanılırsa, onu çağırtmak ve neden yanılmış olduğunu sormak lâzımdır. 
Yazukı bar erse kınağu tutup, yok erse miŋ edgün avıtğu kerekGünâhı varsa, cezalandırmak, eğer yok ise, iyilik ile onun gönlünü almak lâzımdır. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
Yana ok buşup aydı ilig sözi, ayur ay biligsiz kişi munduzıHükümdar aynı şekilde hiddetle konuşmağa devam etti ve dedi: — Ey bilgisiz, ey ahmak insan ! 
Özüŋke baka kör kim erdiŋ maŋa, kayudın kelir bu fuzûlluk saŋaKendine bir bak, sen benim için kim idin; sana bu küstahlık nereden geliyor. 
Tapuğluğ tesemen özüŋ tapğı yok, tusuğluğ tesemen yana asğı yokBana hizmetin geçti desem, henüz bir hizmetin yok; faydan dokundu desem, henüz bir faydan da olmadı. 
Tapuğsuz ağırlap açındım seni, orun berdim erse basındıŋ meniHizmetin dokunmadığı hâlde seni taltif edip, ihsanda bulundum; sana mevki verdim, fakat sen bana tahakküme kalkıştın. 
Topık yastadıŋ emdi oldurğuka, ne oldruğ yeri bu ma köŋlün ukaOtururken, altına bir top koyup, üstüne oturdun; böyle bir şeyin üzerine oturulurmu, bir düşün. 
Saŋa sözledim men sözüg tıŋladım, közüŋ yumduŋ erse özüm taŋladımBen sana söz söyledim, senin sözünü dinledim; sen gözünü yumunca, şaştım-kaldım. 
Keçürdüm yana sözledim söz saŋa, nelük yüz evürdüŋ ayu ber maŋaBunu affettim, sana tekrar hitap ettim; bu sefer de neden yüzünü çevirdin; izah edermisin ? 
Eşitmezmü erdiŋ bügüdin bu söz, yakın bolsa begke küdezgü ked özHakimlerin şu sözünü duymadınmı:—Beye yakın olursan, kendini iyice kolla! 
Ayu bermedimü ataŋ ya anaŋ, ay oğlum begiŋke özüŋ kılma teŋSana baban yahut annen:— Ey oğlum, kendini efendin ile bir tutma ! — demediler mi? 
Tutuzmadımu kör saŋa hıl başıŋ, basınma begiŋni küdezgil başıŋSana takım-başın : —Beyine karşı kafa tutma, başını gözet ! —diye emir vermedimi ? 
Bu begler ot ol otka barma yağuk, kalı bardıŋ erse küyürmek anukBu beyler âteştir, âteşe yaklaşma; yaklaşırsan, yanmak muhakkaktır. 
Osal bolma begler küyer otturur, küyer otka yaksa aŋar yuttururİhmalci olma, beyler yanar âteştir; yanar âteş, ona yaklaşan için bir felâkettir. 
Baka körse begler küyer ot sanı, basınsa üzer baş sorar öz kanıDikkat edersen, beyler gerçekten yanar âteş gibidir; kafa tutanın başını koparır ve kanını emer. 
Baka tursa artuk anın korku tur, kalı korkmasa sen küçün korkıturSana fazla bakarsa, onun bakışından kork; eğer korkmazsan, o seni korkmağa mecbur eder. 
Aytoldı İligke Devlet Sıfatın AyurAy-Toldı Hükümdara Devlet Sıfatını Söyler 
Küle aydı ay toldı uktı özüm, ayıttıŋ munı sen eşitgil sözümAy-Toldı gülerek, dedi : — Evet, neyi sorduğunu anladım, izah edeyim. 
Ukup kıldım emdi bu işlerni men, kerek erdi sen me munı uksa senBütün bu işleri ben şimdi bilerek yaptım; çünkü senin de bu hareketlerimi anlaman lâzımdı. 
Munu men me emdi saŋa keldüküm, meniŋ kılkım erdi bu körkittükümİşte, benim de şimii sana gelişim ve bu yaptığım hareketler benim yaradılışım icâbıdır. 
Orun berdiŋ aşnu men oldurmadım, orun yok maŋa sen munı uk tedimSen önce bana yer gösterdin, ben oraya oturmadım. — Benim için yer yoktur, sen bunu anla ! — demek istedim. 
Topık yerde urdum bu söz berkitü, özüm yaŋzağını saŋa körkitüSöylediğimi teyit etmek ve neye benzediğimi sana göstermek için, yere bir top koydum. 
Neteg kim orunsuz topık yuvlunur, anı teg me devlet özüm tegzinürDüm-düz yerde top nasıl kendi kendisine yuvarlanırsa, saadet de öyledir; ben sıyrılıp, giderim. 
Seve baktıŋ erse közüm yümdüküm, saŋa körkitürmen negü erdükümSen sevgi ile bakınca, ben gözümü yummak suretiyle, sana nasıl olduğumu göstermek istedim. 
Bu kün men me devlet karağu sanı, maŋa kim ilinse tutarmen anıBugün ben bir devletim, ben bir topa benzerim; kim bana yaklaşırsa, ben onu yakalarım. 
Yana sözlediŋ sen yeme sözledim, seve baktıŋ erse yüzüm kizledimSen tekrar konuştun, ben de cevap verdim; sevgi ile bakınca, yüzümü sakladım. 
Özüm körkitür öz kılınçın saŋa, ayur kılkım irsel ınanma maŋaBununla sana kendi tabiatimi göstermek ve : — Tabiatım kararsızdır, bana inanma : — demek istedim. 
Negü ter eşit emdi türkçe mesel, başında keçürmiş bu kökçin sakalŞimdi dinle, türkçe bir ata-sözü, başından çok şeyler geçmiş olan bu ak sakallı ne der. 
Küvenme kıvı kutka kutluğ kişi, ınanma özüŋ kutka atlığ kişiEy devletli, sen bu boş devlete güvenme; ey namlı, sen bu devlete inanma. 
Akar suv yorık til bu kut turmadı, ajun tezginürler yorıp tınmadıAkar su, güzel söz ve devlet, bunlar durmadan, yorulup-dinlenmeden, dünyayı dolaşırlar. 
İnançsızturur kut vefâsız yayığ, yorırda uçar terk adakı tayığSaadete inanılmaz, o vefasız ve dönektir; yürürken, hemen uçar, ayağı kaygandır. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum açıldı sözüg, yazuk udri kolduŋ kutuldı özüŋHükümdar şöyle dedi:—Anladım, sözün açıklandı: günâhının affını istedin ve kurtuldun. 
Maŋa ayğıl emdi ne ol erdemiŋ, bedük sözledi söz bu öktem tiliŋŞimdi bana söyle, senin meziyetin nedir; bu pervasız dilin büyük sözler söyledi. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı kör erdem üküş, meniŋdin tegir tegse erke ülüşAy-Toldı cevap verdi : — Meziyetim çoktur; insanlara kısmet gelirse, benden gelir. 
Kılınçım oŋay körse yaşım kiçig, kamuğ beg bedükke meniŋdin keçigTabiatım yumuşak, dikkat edersen, yaşım da küçüktür; fakat bütün bey ve büyüklere giden yollar benden geçer. 
Yüzüm körki körklüg ne kılkım silig, tilemiş tilekke yetürdüm eligYüzüm güzel, huyum mülayimdir; arzu edilen her şey benim elimin altındadır. 
Özüm kayda bolsa kamuğ ârzûlar, meniŋ birle yügrür maŋa öz ularNerede olursam-olayım, bütün arzular benimle beraber yürür ve bana bağlanır. 
Erej minde emgek meniŋdin tezer, sevinç minde sakınç maŋa yol azarHuzur bendedir; mihnet benden kaçar; sevinç bendedir, üzüntü bana yol bulmaz. 
Maŋa öznese kim üzelip ölür, maŋa kim boyun egse ârzû bulurKim bana kafa tutarsa, ıstırap içinde mahvolur; kim bana boyun eğerse, arzusuna kavuşur. 
Urayın tegüçi özi ursukar, basayın tegüçi özi bassıkarBeni vurmak isteyenin kendisi vurulur; beni ezmek isteyenin kendisi ezilir. 
Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz, munı eştip uksu biliglig ked özŞu söz şimdi buna uygun düştü; bilgili ve iyi insan bunu dinlesin ve anlasın. 
Bu kut kayda bolsa boyun bir yaraş, kalı öznese kutka kadğun küreşSaadet nerede ise, ona boyun eğ ve kendini beğendir; devlete kafa tutarsan, üzüntü ile boğuşursun. 
Bu kut kelse yalŋuk kutadur köni, tümen ârzû birle talulap yer aşSaadet gelirse, insan hakikaten mesut olur; bütün arzularına kavuşur huzur içinde yaşar. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum bu erdemleriŋ, münüŋ barmu ayğıl bileyin seniŋHükümdar şöyle dedi:—Bu meziyetlerini anladım; senin kusurun var mı; söyle, onu da bileyim. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı maŋa yas kılur, münüm yok velikin kişiler ayurAy-Toldı şöyle cevap verdi : — Bana iftira ederler; kusurum yokken, kusurumun olduğunu söylerler. 
Münüm bu meni yalŋuk irsel teyü, ayığlap yorırlar kişike ayuKusurum varsa, şudur: insanlar, kendi aralarında, beni dönek diye kötüler, dururlar. 
Mün ermez maŋa kör bu irsellikim, yaŋı neŋ talular ma özke begimHalbuki dönekliğim benim için bir kusur değildir; ben kendime dâima yeni ve taze şeyler seçerim. 
Kamuğ eski neŋler irinçig bolur, irinçig yüki kör yirinçig bolurBütün eskimiş şeyler yıpranmış olur; yıpranmış şeylere tahammül etmek insana sıkıntı ve tiksinti verir. 
Yaŋı neŋ bolurda bu eski nerek, talu neŋ bolurda yavuz ne kerekYeni şey varken, eskiye ne lüzum var; güzel şey varken, kötüye ne lüzum var. 
Yaŋıda bolur körse barça tatığ, tatığnı tilep er kör emger katığDikkat edersen, bütün zevkler yenide bulunur, zevk için de insan her zahmete katlanır. 
Yayığ tep sökerler bu kılkım üçün, maŋa mün ururlar bu atım üçünîşte bu tabiatım, için, dönek diye, bana söğerler ve bundan dolayı bana kusur isnat ederler. 
Muŋar meŋzetü aydı alp er açuk, anıŋ manisi kör bu sözke tanukBir kahramanın buna benzer ap-açık bir sözü vardır, onun mânası bu söylediklerime şahittir. 
Törümiş neŋ erse yokalğuturur, törütügli hâlik ne kolsa kılurYoktan var olan her şey tekrar yok olacaktır; yaratan Tanrı ne isterse, onu yapar. 
Tiriglik tedüküŋ bu yel teg keçer, kaçar tutsa bolmaz anı kim bulurBu hayat dediğin yel gibi geçer; tutmak olmaz, kaçar; onu kim bulabilir. 
Küvenme bu kutka kelir hem barır, ınanma bu devlet berür hem alırBu saadete güvenme, geldiği gibi gider; bu devlete inanma, verdiği gibi alır. 
Yayığ ermez erse bu devlet özi, ne edgü neŋ erdi bu kut ay kozıEy kuzum, bu ikbâl ne güzel şey olurdu, eğer devlet dönek olmasa idi. 
Kelip barmaz erse bu devlet yana, tünermegey erdi yarumış küneDevlet gelip, tekrar gitmese idi, bu aydınlanmış olan gün tekrar kararmazdı. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum bu irsellikiŋ, erip kitgü yerde bolurmu bekiŋHükümdar sordu : — Sebatsızlığının sebebini anladım; artık bırakıp gittiğin zaman seni alıkoymanın bir çâresi var mı? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı meniŋ bu özüm, keyik tegturur kılkı kestim sözümAy-Toldı şöyle cevap verdi : — Kısaca benim kendim ve tabiatim bir geyiğe benzer. 
Meni terk bulumaz tilegli seve, kalı bulsa tutmaz kılur terk yavaSeven ve isteyen beni kolay bulamaz; bulsa bile, tutamaz ve çabuk kaybeder. 
Meni buldaçı er tutup beklese, kaçumazmen andın söz aydım keseEğer beni bulan kimse tutup, bağlamağı bilirse, ben ondan kaçamam, bu muhakkatır. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Elig aydı ayğıl bu berkiŋ kayu, negü teg kişen ol seni berklegüHükümdar şöyle dedi: — Bağın nedir, söyle; seni nasıl bir köstek ile bağlamalıdır ? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NİN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı maŋa berk kişen, bu bir kaç neŋ ol kör bereyin nişânAy-Toldı dedi : — Benim için bağ ve köstek olacak bir kaç şey vardır; bak, onları belirteyim. 
Meni bulğuçı kılkı alçak kerek, köŋül kodkı til sözde yumşak kerekBeni bulan kimse mütevâzi tabiatli, alçak gönüllü ve tatlı dilli olmalıdır. 
Özini küdezse ayı ertmese, yavuz yunçığ işke yakın turmasaKendisini gözetmeli ve hiç bir zaman ifrata gitmemeli, kötü ve çirkin işlere yaklaşmamalıdır. 
Teŋi birle tutsa tirilmiş neŋin, yorık tüzse kılkı kılınçı yaŋınToplamış olan malı yerine sarfetmeli; hayatını, işini, tavır ve hareketini düzenlemelidir. 
Özinde uluğka tapuğ kılsa öz, özinde kiçigke süçig tutsa sözKendinden büyüğe saygı göstermeli; kendinden küçüğe ise, rifk ve şefkatle muamele etmelidir. 
Kişig satğamasa küvezlik bile, basıtmasa özde kiçigke küleKibir ve gurur ile başkalarını incitmemeli, kendisini küçüklerin eğlence ve tahakkümüne bırakmamalıdır. 
Yavalık bile borka baş sokmasa, yavalıkka boşlağ neŋin saçmasaBoşu-boşuna kendisini içkiye vermemeli, boş yere malını saçıp, heba etmemelidir. 
Oyunka katılmasa elgin tilin, könilik öze tutsa kılkı yaŋınEli ve dili ile oyuna karışmamalı, tavır ve hareketlerinde dürüst olmalıdır. 
Yayığ kut kişeni bu neŋlerturur, bu yaŋlığ basa kutnı kaçmaz kalurDönek saadetin kösteği bunlardır; saadet bu şekilde bağlanırsa, kaçamaz, kalır. 
Bu sözke tanukı bu şâir sözi, bu şâir sözi sözke kattı tuzıŞâirin şu sözü buna şahittir; şâir sözü söze tuz katmıştır. 
Keyik sanı devlet kişike tezig, kalı kelse bekle tuşa hem tizigSaadeti insan için, ürkek bir geyik farzet; eğer gelirse, sıkı tut, ayağına köstek vur. 
Tuta bilse devlet tezümezturur, kalı tezse tegmez yana terk kezigİnsan tutabilirse, saadet kaçamaz, kalır; eğer kaçarsa, sana sıra tekrar çabuk gelmez. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı uktum ayâ kut seni, katığ sevdim erdi irer sen meniHükümdar:—Ey saadet, seni anladım; seni çok sevmiştim, fakat sen benden ayrılmak istiyorsun — dedi — 
Yayığlık yok erse bu irsellikiŋ, ne edgü iş erdi seniŋ kelmekiŋBu karasızlığın ve bu hercâyiliğin olmasa idi, senin gelmen ne iyi bir iş olurdu. 
Velikin yayığ sen özüŋ bivefâ, vefâ körkitür sen kılur sen cefâFakat sen kararsız ve vefasızsın; kendini vefalı gösterir, fakat cefâ edersin. 
Anada atada bağırsak bolup, ayada tutar sen küler yüz urupGün olur, anneden-babadan daha merhametli olursun; güler yüz göstererek, insanı el üstünde taşırsın. 
Ara körmedük teg yüz evrer özüŋ, adınsığ bolur barça kılkıŋ sözügGün olur, görmezlikten gelirsin, yüzünü çevirirsin; bütün tavrın ve sözün bir anda değişiverir. 
Tirer sen yumıtsa saçar sen kamuğ, okır sen yüz ursa yapar sen kapuğYığarsın; toplanınca, tekrar hepsini dağıtırsın; önce çağırırsın; fakat gelince, kapını kaparsın. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, münüm erdemim barça aydım atıAy-Toldı : — Ey devletli hükümdar — dedi — kusur ve meziyetlerimin ne olduğunu hep söyledim. 
Meni kim bulup berk tutayın tese, ayu berdim ol neŋni tutsun usaBeni kim bulup, elinde sıkı tutmak isterse, gereken şeylerin hepsini saydım; elinden gelirse, tutsun. 
Maŋa urmasa örk meni tuttaçı, keyik teg kaçarmen kim ol yetteçiBeni tutan bana yular vurmazsa, ben geyik gibi kaçarım; bana kim yetişebilir. 
Negü ter eşitgil sınamış karı, sınamış karılar sözi söz korıDinle, tecrübeli ihtiyar ne der; tecrübeli ihtiyarların sözü sözlerin mayasıdır. 
Kelir kut tuta bilmese sen barır, berür neŋ yeyü bilmese sen alırSaadet gelir; tutmasını bilmezsen, gider; mal verir; yemesini bilmezsen, alır. 
Yayığ kutnı bulsa idi bekrü tut, kalı beklemese yana bardı bütKararsız saadeti bulursan, çok sıkı tut; eğer muhafaza altına almazsan, tekrar gideceğinden şüphe etme. 
Kutadmış kişi kör sakınmış kerek, kamuğ teŋsiz iştin yıramış kerekSaadete ermiş olan insanın ihtiyatlı olması ve bütün yakışıksız işlerden uzak durması gerektir. 
Arığ bolsa özi yorısa köni, munıŋ bağı mundağ biliŋü munıKendisi temiz olmalı ve doğru yolda yürümeli; bunun bağı böyledir, bunu bilmelidir. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum münüŋ erdemiŋ, bu ay toldı atıŋ ne ol bu seniŋHükümdar : — Senin kusurunu ve meziyetini anladım, — dedi — senin bu Ay-Toldı adın ne demektir? 
Negü ol munıŋ manisi ay maŋa, bileyin ukayın büteyin saŋaBunun mânası nedir, bana söyle; ben de bileyim, anlayayım ve sana güveneyim. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı meniŋ atımı, bügü meŋzetür ayka bu kılkımıAy-Toldı: — Benim adımı ve bu tabiatimi hakimler bir aya benzetirler — dedi — 
Bu ay tuğsa aşnu idi az tuğar, küniŋe bedüyür yokaru ağarAy doğarken, önce çok küçük doğar; sonra gün geçtikçe büyür ve yükselir. 
Tolun bolsa tolsa ajunka yarur, ajun halkı andın yarukluk bulurBüyüyüp, dolun ay hâline gelince, dünyaya ışık saçar ve dünya halkı onun aydınlığından faydalanır. 
Tükel bolsa kör ay bu ağsa ediz, yana irlü törçir kiter körk meŋizAy büyüyüp, tamamlanarak, en yüksek noktaya çıkınca, tekrar eksilmeğe başlar ve güzelliği gider. 
Yaruklukı eksür yana yok bolur, tuğar keçe azın yana ok tolurOnun parlaklığı azalır ve sonunda kaybolur; sonra tekrar, küçük olarak, doğar ve yine büyür. 
Meniŋ bu özüm me bu yaŋlığturur, ara bar bolur ma ara yok bolurBenim de tabiatım bunun gibidir; bâzan var, bâzan da yok olurum. 
Neçe yunçığ özke yüz ursa özüm, baru körki artar kesermen sözümNe kadar düşkün olursa-olsun, ben bir kimseye teveccüh edersem, onun ahvâli, muhakkak, gittikçe düzelir ve güzelleşir. 
Bayusa bedüse yadılsa çavı, kitermen anıŋdın kiter yüz suvıZenginleşip, büyüyerek, şöhreti yayılınca, ben ondan uzaklaşırım; onun da itibarı gider. 
Yana saçlur andın tirilmiş neŋi, söki teg bolur yandru kılkı yaŋıTopladığı malı tekrar dağılır; onun ahvâli yine eskisi gibi olur. 
Muŋar meŋzetü keldi şâir sözi, bu şâir sözi ol biligsiz köziBuna benzer bir şâir sözü vardır; bu şâir sözü bilgisiz için bir gözdür. 
Kelir kut kişike atı çavlanur, yaŋı ay teg artar yarukı tolurİnsana saadet gelir, meşhur olur; yeni ay gibi, büyür ve parlaklığı artar. 
Yayığ telve devlet köŋül bamağıl, tolun teg bu devlet yana irilürDönek ve deli saadete gönül bağlama; saadet dolun ay gibidir, tekrar küçülür. 
Takı bir bu mani ayayın saŋa, eşitgil anı sen munu büt maŋaAdımın başka bir mânasını daha söyleyeyim; şimdi bunu da dinle ve bana inan. 
Bu ay ornı boldı evi münkalib, orunsuz bolur münkalib neŋ kılıpBu ay hep yerini, evini değiştirir; dâima yer değiştiren, ne yapsan, bir yere ısınmaz. 
Bu ay burcı sertân bu ev evrilür, evi evrilür hem özi çevrilürAyın burcu Seretân’dır, bu ev döner; evi dönünce, kendisi de döner. 
Kayu evke kirse bu ay terk çıkar, çıkarı üçün terk yatarın yıkarBu ay hangi eve girerse, oradan çabucak çıkar; çabuk çıkabilmek için de, yattığı yeri yıkar. 
Meniŋ me özüm kör aŋar okşadı, ara kılkım ildi ara yokladıBen kendim de işte ona benzerim; gidişim kâh aşağıya, kâh yukarıya doğrudur. 
Kelirmen barırmen yorırmen burun, ajunuğ kezermen maŋa yok orunGelirim, giderim; ileriye doğru yürürüm; dünyayı dolaşırım, benim için yer-yurt yoktur. 
Bu mani üçün atım ay toldı tep, atadı biliglig sözin yinçge yıpBundan dolayı âlim, ince bir nükte ile, bana Ay-Toldı adını vermiştir. 
Munu men me devlet münüm erdemim, ayu berdim emdi igim hem emimişte ben de saadetim ve şimdi bütün kusur ve meziyetlerimi, hastalığı ve ilâcını izah ettim. 
Aça sözledim söz maŋa emdi büt, ıdayın tese ıd kalı tutsa tutSözümü açıkça söyledim, imdi bana inan; beni elden kaçırmak istersen, bırak; eğer tutmak istersen, tut. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı barça eşittim sözüg, yaruttı sözüg hem yaradı özüŋHükümdar : — Bütün sözlerini dinledim — dedi— sözün beni aydınlattığı kadar, seni de beğendim. 
Tiler erdim emdi seni teg kişi, bayat berdi ârzû ay erde başıBen de şimdi senin gibi bir insan arıyordum; ey insanların ileri geleni, Tanrı dilediğimi verdi. 
Bayat kimke berse tilek ârzûsı, anıŋ şükri boldı yanut kılğusıTanrı birini dilek ve arzusuna kavuşturunca, karşılığında -onun da Tanrıya şükür etmesi gerekir. 
Bu künde naru bu özüm tınmadın, munıŋ şükri kılğu kerek ermedinBugünden itibaren ben de durmadan, usanmadan, bunun şükrünü yerine getireyim. 
Negü ter eşit emdi bilge tetig, özi bardı kodtı biziŋe bitigŞimdi dinle, kendisi gitmiş, fakat bize eserini bırakmış olan zeki ve âlim insan ne der. 
Şükür kıl ay nimet idisi unur, şükür kılsa nimet bayat artururEy nimet sahibi olan muktedir kimse, şükür et; şükür edersen, Tanrı nimetini arttırır. 
Bu nimet idisi unıtur özin, munıŋ şükri bilse evürmez yüzinBu nimet sahibi çok defa kendisini unutur; fakat şükür ederse, nimet ondan yüz çevirmez. 
Az edgüke artuk üküş şükri kıl, üküş bolsa nimet anıŋ kadri bilAz bir iyiliğe karşı çok şükür et; nimet çok olursa, onun kıymetini bil. 
Şükür kılsa nimet biri on bolur, biri on bolup kör evi neŋ tolurînsan şükür ederse, nimetin biri on olur; biri on olur ve evi mal ile dolar. 
İlig berdi alkış kör ay toldıka, ayur tünle kündüz maŋa tur bakaHükümdar Ay-Toldı’yi öğdü ve : — Sen gece-gündüz benim hizmetimde bulun — dedi. 
Telim neŋ tavar berdi ögdi üküş, ağırladı berdi kör altun kümüşÇok mal, mülk verdi; onu çok öğdü; ona ihsanda bulundu, altın ve gümüş verdi. 
Aŋar sözledi sözni barça ilig, anıŋdın tiledi kamuğ ög biligHükümdar her işini ona danıştı, her işte onun fikrine ve bilgisine baş vurdu. 
Kör ay toldı ma bu ağırlık bulup, tapındı bütün çın bağırsak bolupAy-Toldı da, bu itibâra lâyık olmak için, ona doğruluk ve dürüstlük ile candan hizmet etti. 
Bir ança yorıdı sınadı ilig, kamuğdın tükel buldı bulmış erigHükümdar onu daha bir müddet tecrübe etti ve bulduğu insanın her keşten daha mükemmel olduğunu gördü. 
Küntoğdı İlig Aytoldıka Adil Sıfatın AyurHükümdar Kün-Toğdı Ay-Toldı’ya Adalet Vasfını Söyler 
İlig bir kün oldrup özi yalŋuzun, evin kıldı hâli irikti özünBir gün hükümdarın çok canı sıkıldı; halvet emri verip, yalnız başına kaldı. 
Okıdı kör ay toldıka kıldı yol, bu ay toldı kirdi kavuşturdı kolAy-Toldı’yi huzuruna çağırttı; Ay-Toldı gu-di ve ellerini kavuşturdu. 
İlig ötrü turdı adakın örü, ilig sözlemedi bir ança turuHükümdarın karşısında ayakta durdu; hükümdar ona bir müddet hiç bir şey söylemedi. 
Bakıp kördi ilig közin imledi, işâret bile kelgil oldur tediSonra başını kaldırıp, ona baktı ve gözü ile, — Gel, otur ! — diye işaret etti. 
Bu ay toldı oldurdı akru amul, közin yerke tikti yaruttı köŋülAy-Toldı gözlerini yere dikmiş ve içi müsterih bir hâlde, yavaşça ve sükûnetle oturdu. 
İligke baka kördi yaşru közin, kaşı közi tügmiş açıtmış yüzinGöz ucu ile gizlice hükümdara baktı; o kaşını çatmış ve yüzünü buruşturmuş idi. 
Kümüş kürsi urmış öze oldurur, bu kürsi adakı üç adrıtururBir gümüş taht üzerine oturmuştu; bu tahtın birbirine bağlanmamış üç ayağı vardı. 
Bedük bir biçekig eligde tutar, solındın urâğûn oŋındın şekerElinde büyük bir bıçak tutuyordu; solunda bir acı-ot ve sağında şeker bulunuyordu. 
Anı kördi erse bu ay toldı çın, katığ korktı özke kodı aldı tınBunu görünce, Ay-Toldı, gerçekten, çok korktu ve nefesi kesildi. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Bir ança turup baş kötürdi ilig, bu ay toldıka aydı tepret tiligBir müddet durduktan sonra, hükümdar başını kaldırdı ve Ay-Toldı’ya dedi : — 
Nelük sözlemez sen ağın teg bolup, meni munda yalŋuz bu yaŋlığ bulupBeni burada tek başınma ve bu hâlde görünce, neye dilsiz gibi susuyorsun. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, meniŋ sözlegüke özüm yok şatıAy-Toldı cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, benim konuşmağa cesaretim yok. 
Adınsığ körürmen bu kün kılk itig, aŋar eymenürmen ay bilge tetigBugün sende başka bir hâl görüyorum, onun için çekiniyorum, ey zeki, âlım insan. 
Karaka bilig berdi bilgi açuk, buşar üdte beglerke barma yağukBilgisi her keşçe müsellem olan âlim halka şunu bildirmiştir: kızdıkları zaman beylere yaklaşma. 
Takı yakşı aymış biliglig bügü, buşar üdte begler bolur ot ağuBilgili hakîm daha iyi söylemiş; beyler hiddetlendikleri zaman âteş ve zehir gibi olurlar. 
Kalı bolsa begler buşup övkelig, yakın turma anda ay kılkı siligEğer beyler hiddetlenir ve öfkeli olurlar ise, ey halîm, selîm insan, onlara yakın durma. 
Buşar bolsa begler kelip övkesi, yırak turğıl anda tegürgey yasıBeyler öfkeleri tutup, hiddetlenirlerse, onlardan uzak dur; yoksa zararları dokunur. 
Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz, köŋülke alınğıl küdezgil ked özBuna benzer şöyle bir söz vardır, bunu hatırında tut ve kendini iyi gözet. 
Buşar üdte beglerke barma yağuk, kalı bardıŋ erse uçuzluk anukHiddetlendikleri zaman beylere yaklaşma; eğer yaklaşırsan, gözden düştüğün gündür. 
Kür arslanka okşar bu begler özi, buşursa keser baş ay bilgi yarukBeyler arslana benzerler; hiddetlendirirsen, başını koparırlar, ey parlak bilgili. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı keldür maŋa ay sözüg, negüni taŋırkadı emdi özüŋHükümdar dedi : — Bana söyle, bakayım, şimdi neye hayret ettin. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVÂBI 
Bu ay toldı aydı taŋım bu meniŋ, kümüş kürsi ornuŋ ne ol bu seniŋAy-Toldı dedi : — Ben şuna hayret ediyorum; bu senin oturduğun gümüş taht ne oluyor. 
Bu oldruğ ne kürsi yeri ol saŋa, bu mani ukayın ayu ber maŋaBu oturduğun ne biçim bir tahttır; bunun mânasını anlayayım, bana söyle. 
İkinçi eligde ne ol bu biçek, munı ma özüm yetrü bilgü kerekİkincisi — elindeki bu bıçak nedir; benim bunu da iyice bilmem lâzım. 
Üçünçi oŋuŋdın negü ol şeker, soluŋdın urâğûn ne ol bu saŋarÜçüncüsü — niçin sağında şeker var, solundaki bu acı-ot nedir. 
Baka kördüm erse özüŋ övkelig, munı kördüm erse yitürdüm biligSana bakınca, öfkeli olduğunu gördüm; bunları görünce de, ne diyeceğimi şarşırdım. 
Bu yaŋlığ körüp bu özüm eymenip, ötüg ötnümezmen tilimni yazıpBu hâli görünce, korkudan, ağzımı açıp, bir söz söyleyemedim. 
Küntoğdı İlig Aytoldıka Adil Sıfatı Neteg Erdükin AyurHükümdar Kün-Toğdı Ay-Toldı’ya Adalet Vasfının Nasıl Olduğunu Söyler 
İlig aydı uktum sözüg belgülep, açayın sözümni saŋa ülgülepHükümdar dedi : — Ne demek istediğini anladım; bunların ne demek olduğunu sana anlatayım. 
Seni men okıdım eŋ aşnukı kün, ağırlık bile berdim ol kün orunGeçen gün ben seni çağırdım, sana gösterdim ve yer verdim. 
Bu taŋ taŋsuk işler maŋa körkitip, buşurduŋ meni sen işiŋ berkitipO acayip işleri bana göstererek, beni hiddetlendirdin; fakat kendini iyi müdâfaa ettin. 
Körüp buştum erse ilendi özüŋ, sarıldım saŋa men töküldi sözügSana hiddetlenince, beni tekdir ettin; buna tahammül ettim, fakat tekrar yüzünü buruşturdun. 
Sen aydıŋ maŋa kutmen bilgil meni, saŋa ukturu kıldım ukğıl munıSen bana : —Ben saadetim, beni tanı; sana anlatmak için, böyle yaptım, bunu anla — dedin. 
Negü kılmışıŋnı sen adra seçe, yora berdiŋ uktum kamuğnı açaNiçin yaptığını sen birer-birer izah ettin; ben de her şeyini açıkça anladım. 
Keçürdüm men anda seniŋ üdrüŋi, ağırladım ötrü ol erdem teŋiO zaman ben senin kusurunu affettim ve sana meziyetin nisbetinde saygı gösterdim. 
Bu kün me meniŋ bu özüm kılkların, saŋa körkitür barça erdemlerinBugün de ben kendi tabiatimi ve bütün meziyetlerimi sana gösteriyorum. 
Munu men me körgil könilik törü, törü kılkları bu baka tur körüişte bak, ben de doğruluk ve kanunum; kanunum vasıfları bunlardır, dikkat et. 
Bu kürsi özele öz oldurdukı, adakı üç ol kör ay köŋlüm tokıBak, bu üzerinde oturduğum tahtın üç ayağı vardır; ey gönlümü doyuran. 
Kamuğ üç adaklığ emitmez bolur, üçegüturur tüz kamıtmaz bolurÜç ayak üzerinde olan hiç bir şey bir tarafa meyletmez; her üçü düz durdukça, taht sallanmaz. 
Kalı üç adakta emitse biri, ikisi kamıtar uçar ol eriEğer üç ayaktan biri yana yatarsa, diğer ikisi de kayar ve üzerinde oturan yuvarlanır. 
Kamuğ üç adaklığ köni tüzturur, kalı bolsa tört kör bir egri bolurÜç ayaklı olan her şey doğru ve düz durur; eğer dört ayaklı olursa, biri eğri olabilir. 
Kayu neŋ tüz erse kamuğı uz ol, kamuğ uz körü barsa kılkı tüz olDüz olan bir şeyin her tarafı, iyidir; her iyinin, dikkat edersen, tavır ve hareketi düzgündür. 
Kayu neŋ emitse kör egri bolur, kamuğ egriler isiz urğı bulurHangi şey yana yatarsa, eğri olur; her eğrilikte bir kötülüğün tohumu vardır. 
Kayu tüz emitse turumaz tüşer, kayu neŋ köni bolsa tüşmez sererDüz olan yana yatarsa, duramaz, düşer; hangi şey doğru ise, düşmez, yerinde durur. 
Meniŋ kılkım ol kör emitmez köni, köni egri bolsa könilik küniBak, benim tabiatim de yana yatmaz, doğrudur; eğer doğru eğrilirse, kıyamet kopar. 
Könilik özele kesermen işig, adırmazmen begsig ya kulsığ kişigBen işleri doğruluk ile hallederim; insanları, bey veya kul olarak, ayırmam. 
Bu bögde biçek kim eligdeturur, bıçığlı kesigliturur ay unurEy becerikli insan, elimdeki bu bıçak biçen ve kesen bir âlettir. 
Biçek teg bıçarmen kesermen işig, uzatmazmen davi kılığlı kişigBen işleri bıçak gibi keser, atarım; hak arayan kimsenin işini uzatmam. 
Şeker ol kişi yer aŋar küç tegip, törü bulsa mendin kapuğka kelipŞekere gelince, o zulüme uğrayarak, benim kapıma gelen ve adaleti bende bulan insan içindir. 
Şeker teg süçiyü barır ol kişi, sevinçlig bolur anda yazlur kaşıO insan benden şeker gibi tatlı-tatlı ayrılır; sevinir ve yüzü güler. 
Urâğûn yeme ol kişiler içer, özi küçkey erse könidin kaçarZehir gibi acı olan bu Hind otunu ise, zorbalar ve doğruluktan kaçan kimseler içer. 
Maŋa kelse tütşü törü bersemen, urâğûn içer teg açır körsemenBunlar kavga edip, bana gelirler ve ben hüküm verince, bakarsın, acı Hind ilâcı içmiş gibi, yüzlerini ekşitirler. 
Bu kaşım tügüki bu körksüzlüküm, küçemçi kelirke bu yüzsüzlükümBenim bu sertliğim, kaşlarımın bu çatıklığı ve bu asık suratım bana gelen zâlimler içindir. 
Kerek oğlum erse yakın ya yağuk, kerek barkın erse keçigli konukister oğlum, ister yakınım veya hısımım olsun; ister yolcu, geçici, ister misafir olsun; 
Törüde ikigü maŋa bir sanı, keserde adın bulmağay ol meniKanun karşısında benim için bunların hepsi birdir; hüküm verirken, hiç biri beni farklı bulmaz. 
Bu beglik ulı kör könilikturur, köni bolsa begler tiriglik bolurBu beyliğin temeli doğruluktur; beyler doğru olursa, dünya huzura kavuşur. 
Muŋar meŋzetü sözler öglüg kişi, kim öglüg sözin tutsa itlür işiAkıllı insan buna benzer bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, iş yoluna girer. 
Könilik öze boldı beglik ulı, bu beglik köki ol könilik yolıBeyliğin temeli doğruluk üzerine kurulmuştur; doğruluk yolu beyliğin esâsıdır. 
Törü kılsa elke köni bolsa beg, tilek ârzû bulğay bu kolsa kalıBey doğru olur ve ülkeye böyle hüküm ederse, bütün dileklerine kavuşur. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLIDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Yana aydı ay toldı ilig kutı, nelük boldı kün toğdı ilig at(isim)ıAy-Toldı şöyle dedi : — Ey devletli hükümdar, efendimizin adı niçin Kün-Toğdı olmuştur. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLIDI’YA CEVABI 
İlig aydı bilge meniŋ kılkımı, körüp meŋzetü urdı bu atımıHükümdar cevap verdi : — Alim benim tabiatimi güneşe benzeterek, bu adı verdi. 
Künüg kör irilmez tolu okturur, yaruklukı bir teg talu oktururGüneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü dâima muhafaza eder; parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir. 
Meniŋ me kılınçım aŋar okşadı, könilik bile toldı eksümediBenim tabiatim de ona benzer, doğruluk ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez. 
İkinçi tuğar kün yarur bu ajun, tüzü halkka tegrür yokalmaz özünikincisi — güneş doğar ve bu dünya aydınlanır; aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez. 
Meniŋ me törüm bu yokalmaz özüm, kamuğ halkka bir teg ne kılkım sözümBenim de hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam: hareketim ve sözüm bütün halk için aynıdır. 
Üçünçi bu kün tuğsa yerke isig, çeçek yazlur anda tümen miŋ tüsigÜçüncüsü — bu güneş doğunca, yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçekler açılır. 
Kayu elke tegse meniŋ bu törüm, ol el barça itlür taş erse korumBenim bu kanunum hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa taşlık ve kayalık dahi olsa, hep düzene girer. 
Tuğar kün arığ ya arığsız temez, kamuğka yarukluk berür eksümezGüneş doğar, temiz veya kirli demeden, her, şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez. 
Meniŋ me kılınçım bu ol belgülüg, tözüke tegir barça mendin ülügBenim de hareketim tıpkı böyledir; her kes benden nasibini alır. 
Yana ma bu kün burcı sâbitturur, bu sâbit tedüküm tüpi berk bolurBir de güneşin burcu sabittir; bu sabit dediğim, temeli sağlam olduğu içindir. 
Bu kün burcı arslan bu burc tepremez, evi tepremezi üçün artamazGüneşin burcu Arslan’dır ve bu burç yerinden kımıldamaz; yerinden kımıldamadığı için de evi bozulmaz. 
Meniŋ kılkımı kör yeme bir yaŋın, özüm tegşürülmez yarukta öŋinBenim tavır ve hareketime bir bak, benim de parlaklığım katiyen değişmez. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, aşasu ajun el yadılsu atıAy-Toldı dedi : — Ey devletli hükümdar, ülkelere hâkim ol, iyi adın dünyaya yayılsın. 
Meniŋ me özüm bu uzun yol yorıp, saŋa keldi emgep hem artuk arıpBen de bu uzun yolu yürüyüp ve çok zahmet çekip, yorularak, sana geldim. 
Bu kılkıŋ bu erdemleriŋ bar üçün, küsep keldim emdi tapuğka küçünBu tabiat ve faziletlerinden dolayı, büyük bir arzu ile senin hizmetine geldim. 
Ayu ber maŋa sen neteg tapnayın, sevinçiŋ kayu ol anı tutnayınSen bana söyle, nasıl hizmet edeyim; seni memnun etmek için, nasıl davranayım. 
Tapuğ beg tapısı öze bolmasa, yaramaz bu tapğı neçe emgeseHizmet beyin arzusuna göre olmadıkça, ne kadar zahmet çekilmiş olursa-olsun, makbule geçmez. 
Negü ter eşitgil ıla atlığı, tapuğun bedümiş kişi kutluğıila ülkesinin hizmet ederek, ikbâle ermiş şöhret kazanmış kudretli şahsiyeti ne der, dinle. 
Tapınsa tapuğçı begiŋe kalı, katığ tutğu begler sevinçi yolıHizmetkâr hizmet ederken, dâima beyleri memnun edecek yoldan yürümelidir. 
Bu begler tapısı öze kıl tapuğ, begi taplasa tapğı açtı kapuğBeyleri memnun edecek şekilde hizmet et; bey memnun olursa, bu hizmet ikbâl kapılarını açar. 
Tapuğçı tapuğ bilse törke tegir, tapuğ bilmese tördin elke kelirHizmetkâr hizmet etmesini bilirse, baş-köşeye erişir; hizmet etmesini bilmezse, baş-köşeden eşiğe düşer. 
Begin ked sevindürse tapnur kulı, açıldı bu kulka ağırlık yolıHizmet eden kul beyini çok memnun ederse, bu kul için itibar ve ihsan kapıları açılmış olur. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı uktum men emdi sözüg, sevinçim tile ked küdezgil özüŋHükümdar dedi : — Söylediklerini anladım; beni memnun etmeğe çalış ve çok dikkatli hareket et. 
Saŋa men ayayın yarağsızlarığ, yarağsızka yakma yorığıl arığBen hoşlaşmadığım şeyleri sana söyleyeyim; sen onlara yaklaşma, temiz olmağa çalış. 
Özüm taplamaz neŋ biri yalğan ol, munıŋda basası bu küç kılğan olBenim beğenmediğim şeylerden biri — yalandır; ondan sonra zulüm edenler gelir. 
Suk erse kılınçı yeg erse özi, ivek erse kılkı uvutsuz köziSonra da haris tabiatli ve olgun olmayan insanlar ile aceleci huylu ve gözü doymaz olanlar. 
Buşı erse işte yeme övkelig, yava erse borçı ya kıyğan eligHer işte hiddet gösterenler, içkiye düşkünler veya çalıp-çırpanlar. 
Bu yaŋlığ kişiler yaramaz maŋa, ayu berdim emdi açukluğ saŋaBu gibi insanlar bana yaramaz; işte saha bunları açıkça döküp-saydım. 
Yarayın tese sen maŋa belgülüg, bu kaç neŋ özüŋdin yırat ay(ünlem) külügSen benim gerçekten işime yaramak istiyorsan, bu bir kaç şeyi kendinden uzak tut; ey namlı insan. 
Yakın bolğa sen künde ötrü maŋa, ağırlık açığ artğa mendin saŋaBöylece sen her gün bana daha yakın olacaksın ve benden sana karşı itibar ve ihsan artacaktır. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Bu ay toldı aydı eşittim munı, takı bir sözüm bar ayu ber anıAy-Toldı dedi : — Bunları işittim; bir suâlim daha var, onu da arzedeyim. 
Bu edgü kayu ol neteg ol özi, negü teg bolur edgü kılkı töziİyilik nasıl ve ne gibi bir şeydir; iyinin hâli tavrı ve tıyneti nasıl olur. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı edgü bu kılkı yaŋı, tusulur bolur halkka asğı oŋıHükümdar dedi: — iyinin vasfı faydalı olmaktır; onun halka çok faydaları dokunur. 
Tüzü halkka barça kılur edgülük, yana minnet urmaz kişike kölükO bütün halka hep iyilik eder, fakat yaptığını insanın başına kakmaz. 
Öz asğın tilemez kişike asığ, berür ol asığdın bu kolmaz yanığKendi istifâdesini düşünmez, başkasına fayda temin eder ve buna mukabil, bir karşılık beklemez. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Yana aydı ay toldı uktum bu söz, takı bir tilekimni aytur bu özAy-Toldı tekrar dedi : —Bu sözü anladım; bir şey daha sormak istiyorum. 
Maŋa ay könilik kayu ol köni, anıŋ birle yalŋuk yarutsa küniBana doğruluğu anlat, hangi şey doğrudur; insan onunla gününü nasıl aydınlatır. 
Kayunı ayurlar könilik yolı, negü teg bolur bu könilik ulıHangi yola doğruluk yolu derler; bu doğruluğun mâhiyeti nedir. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı körgil köni er özi, tili köŋli birle biriker söziHükümdar : — Bak, kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa, işte doğru insan odur — dedi— 
Taşı teg içi ol içi teg taşı, bu yaŋlığ bolur ol köni çın kişiOnun içi dışı gibi, dışı da içi gibidir; doğru ve dürüst insan böyle olur. 
Köŋlin çıkarsa ayada urup, yorısa uyadmasa yalŋuk körüpinsan gönlünü çıkarıp, avucuna koyarak, başkaları önünde, mahcup olmadan, dolaşabilmelidir. 
Könilik kerek erke kopsa kutun, könilik atı ol kişilik bütünSaaâdette yükselmek için, insana doğruluk lâzımdır; insanlık doğruluğun adıdır, inan. 
Kız ermez bu yalŋuk kişilik kız ol, az ermez bu yalŋuk könilik az olinsan nâdir değil, insanlık nâdirdir; insan az değil, doğruluk azdır. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, saŋa sözledi emdi körgil bu özBak, şimdi benim sana söylediğim söze benzer bir sözü de şâir söylemiştir. 
Yorığlı bu yalŋuk idi ök üküş, köni çın bütün er maŋa ked küsüşGezip-dolaşan insan pek çoktur; fakat benim için aziz olan doğru, dürüst ve güvenilebilecek bir insandır. 
Kız ermez kişi kör kişilik kız ol, köni çın kişilerni ögdi ukuşinsan nâdir değil, insanlık nâdirdir; akıl doğru ve dürüst insanları öğmüştür. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Yana aydı ay toldı ilig kutı, maŋa açsu emdi bu söz bük katıAy-Toldı tekrar dedi : — Devletli hükümdar şimdi bana şu sözün sırrını çözsün. 
Bu edgü kişiler bolurmu isiz, isiz me ururmu kör edgüke izBu iyi insanlar kötü olabilirlerini ve kötü insan da bir gün iyilik yoluna girebilirini? 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı edgü iki törlüg ol, munıŋda biri çın tutar edgü yolHükümdar : — iyi insan iki türlü olur — dedi-; bunlardan biri doğrudan doğruya iyilik yolunu tutar. 
Bir edgü bolur kör anadın tuğup, yorır ol köni çın kör edgü bolupBiri anadan doğma iyi olur; iyi bir insan doğru ve dürüst bir hayat sürer. 
Takı biri edgü kör ötkünç bolur, isizke katılsa ol isiz kılurBiri de taklit yolu ile iyi olur; kötüye uyarsa, kötülük yapar. 
İki törlüg ol kör bu isiz yeme, ikigüni bir tep isizke samaKötü insan da iki türlü olur; bunların ikisini de aynı derecede kötü sayma. 
Toğa isiz ol kör munıŋda biri, bu er ölmeginçe arımaz kiriBunlardan biri doğuştan kötüdür; bu insanın lekesi ölünceye kadar temizlenmez. 
Takı biri ötkünç bolur bu isiz, işi edgü bolsa tüzer bu ma izDiğeri ise, taklit yolu ile kötü olur; arkadaşı iyi olursa, o da iyi yola gider. 
Toğa edgüdin tutçı edgü kelir, ajun bodnı andın asığlar alırDoğuştan iyi olandan dâima iyilik gelir; dünya halkı ondan istifâde eder. 
Toğa isiz erse aŋar yok otı, ajunka belâ ol bodunka yutıDoğuştan kötü olanın ıslâhına çâre yoktur; o dünya için belâ ve halk için felâkettir. 
Muŋar meŋzetü aydı türkçe mesel, eşitgil munı sen ukup özke alBuna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; bunu dinle ve sırrına ererek, ona göre hareket et. 
Ürüŋ süt bile kirse edgü kılık, ölüm tutmağınça evürmez yorıkEğer iyilik ananın ak sütü ile insanın ruhuna girerse, o ölünceye kadar doğru yoldan çıkmaz. 
Tadu birle katlıp törümiş kılınç, ölüm buzmağınça buzulmaz erinçİnsanın tıynetine sinmiş olan ahlâk, ölüm bozmadıkça, katiyyen bozulmaz. 
Karında törümiş kılınç ögretig, yağız yer katında kiter ay tetigAna karnında teşekkül eden tabiat ve terbiye ancak kara toprak altında insanı terkedip gider; ey zeki insan. 
Kalı edgüke bolsa isiz işi, isiz boldı kılkı ol isiz tuşıEğer iyiye kötü biri arkadaş olursa, onun tabiatı de, arkadaşınınki gibi, kötü olur. 
İsiz me katılsa kör edgü bile, kamuğ edgülükke bu buldı yol aKötü de iyi ile düşüp-kalkarsa, bütün iyiliklere ulaşmak için, bir meşale bulmuş olur. 
Takı bir sebeb kör bu edgü isiz, yakınlık yolındın tüzer tüzse izİyi veya kötü insanların bu yollara girmelerinin sebeplerinden biri iyi veya kötü arkadaş edinmiş olmalarıdır. 
Begi edgü bolsa bodun barça tüz, bolur kılkı edgü yorıkları uzBey iyi olursa, halk da dâin.â ona itaat eder, iyi ve güzel tavır ve harekete sahip olur. 
Yakın tutsa begler kör edgü kişig, isiz barça edgü kılur ol işigBeyler iyi insanları kendilerine yakın tutarlarsa, kötüler de işlerinde iyi hareket etmeğe mecbur olurlar. 
İsizler yakın bolsa begler tapa, uzadı isiz elgi ilke tüp eBeylerin etrafını kötüler çevirirse, memlekete tamamen kötüler hâkim olur. 
İsiz baş kötürse kör edgü yiter, bu edgü elig bulsa isiz kiterKötü serbest kalırsa, iyi ortadan kaybolur; iyi hâkim vaziyette olursa, kötü ortadan kalkar. 
Kalı edgü bolsa bu begler kutun, kamuğ edgü boldı karası bütünEğer beyler, bir talih eseri olarak, iyi olurlarsa, onların halkı da, şüphesiz, iyi olur. 
Bu begler isiz bolmağınça isiz, ol ilde sevinçin kızartmaz meŋizBeyler kötü olmadıkça, o memlekette kötülerin yüzü sevinçle parlamaz. 
Ne edgü törü urdı begler begi, isizke bu kın berge zindân yegiBeylerin beyi ne iyi bir kanun vaz’etmiş; kötü için en iyi çâre sopa ve zindandır. 
Kalı edgü bolsa bodun başçısı, kamuğ edgü boldı anıŋ işçisiEğer halkın başında bulunan kimse iyi olursa, onun bütün memurları da iyi olur. 
Apaŋ edgü bolsa bu begler özün, bayur bodnı barça kör itlür ajunEğer bu beylerin kendileri iyi olurlarsa, onların halkı da zenginleşir ve dünya düzelir. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLİ 
Yana aydı ay toldı uktum munı, ilig yarlıkadı bu sözler köniAy-Toldı tekrar dedi : — Bunları anladım, hükümdar bu sözleri doğru buyurdu. 
Bu edgüg bilir ol kişi edgü tep, asığlığ erürin munı kılğu tepBu iyiyi insan iyi olarak tanır ve faydalı olduğu için, yapılmasını ister. 
Sever barça yalŋuk tiler ârzûlar, anı koldaçılar nelük buldılarOnu bütün insanlar sever, diler ve arzularlar; fakat isteyenler bu iyiyi nasıl elde ederler? 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı edgü talu neŋturur, talu neŋi tutçı talular kolurHükümdar : — iyi mümtaz bir şeydir — dedi — mümtaz bir şeyi ise, dâima bü vasfı hâiz olanlar ister. 
Kayu neŋ talu bolsa üdrüm ağır, anıŋ kılmakı barça özke ağırHangi şey mümtaz, nâdir ve değerli ise, onu gerçekleştirmek de hiç kolay değildir. 
İsizlik uçuz ol anı kıldaçı, yavuz iş uçuz ol isiz boldaçıKötülük değersiz bir şey olduğu için, onu yapan da değersizdir; fena iş değersizdir ve dâima- kötü olacaktır. 
Kayu neŋ uçuz bolsa yerde yatur, ağı çuz ağır boldı törde yaturHangi şey değersiz ise, ona kimse bakmaz bile; ipekli ve ağır çin kumaşları, değerli olduğu için, baş-köşede yer alır. 
Bu edgü ağış teg ağır ağğuka, yavuz neŋ eiş ol uçuz bulğukaîyi — yokuş tırmanmak gibidir, güçtür; kötü şey — iniş gibidir, kolayca elde edilir. 
Muŋar meŋzetü sözledi kör ukuş, ukuşluğ sözi tutsa asğı üküşBak, akıl buna benzer bir söz söylemiştir; akıllının sözü tutulursa faydası çoktur. 
Ağış teg bu edgü ağumaz kişi, tegip tegme yalŋuk kılumaz işiiyi — yokuşa çıkmak gibidir, her kes yükselemez; uğraşmakla değme insan bu işi yapamaz. 
Ağır neŋ kamuğı ağır kılğuka, kılumaz bu işni biligsiz buşıDeğerli olan her şeyin yapılması güçtür; bilgisiz ve değersiz kimse bu işi yapamaz. 
Aytoldı suali İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA SUÂLl 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, bu ögdi bile munça edgü atıAy-Toldı :— Ey devletli hükümdar — dedi— iyi bu derece nâm ve şöhret kazanmıştır. 
Müni barmu yalŋuk anı sözlegü, ukuşluğ ukarmu bilirmü negüOnda insanların bulabileceği bir kusur varmı; akıllı bunu anlar ve ne olduğunu bilirmi? 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı edgü tuçı ögdilür, müni bu isizler ara savlanurHükümdar dedi : — iyi dâima öğülür; kötüler onda şu kusurları bulurlar. 
Yakınlık kılur er kişike tuşı, yavuz bolmasa kılmaz edgü işiinsan insana dâima yakın yaşar; kötü olmasa, iyi yapacak iş bulmaz. 
Bu satğağ basınçak üçün edgüni, isizler yerip kör yarutmaz küniBu çatışmada zayıf kaldıklarından dolayı, kötüler her yerde iyinin gününü gölgelemek isterler. 
Kim edgü tiler erse edgü kılur, basınçak ya satğağka bakmaz bolurKim iyilik dilerse, iyilik eder; çatışmaya veya zayıflığa bakmaz. 
Kim erse bu künlük tilese sevinç, isizlik kılur ol yarın yer sakınçKim sâdece bugünlük rahatını düşünürse, o kötülük yapar; fakat yarın kaygı çeker. 
Bu edgü tilegli negü ter eşit, kamuğ edgülük kıl özüŋke iş itiyilik dileyen insan ne der, dinle; dâima iyilik et; o senden ayrılmayan bir arkadaşın olsun. 
Yas ermez bu edgü bu künlük saŋa, yarın bolğa asğıŋ bu kün büt muŋaiyiliğin sana bugün hiç bir zararı yoktur;’fakat bugün inan ki, yarın onun faydasını göreceksin. 
Asığ körnür erse isizlik bu kün, yarın yas kılur anda ukğıl ögünKötülük bugün faydalı görünse bile, yarın orada bunun zararını görürsün; bunu düşünüp, idrâk et. 
Bu edgü oŋ ol kör isizlik bu sol, soluŋdın tamu ornı uştmah oŋ oliyilik sağ ve kötülük soldur; senin solunda cehennem vardır; cennet ise, sağdadır. 
Neçe me erejlense isiz bu kün, ökünç birle emger yarınkı kününBugün kötü ne kadar huzur içinde olursa-olsun, yarın peşiman olur, azap çeker. 
Neçe satğağ erse bu edgü kişi, ökünmez yarın anda itlür işiiyi insan ne kadar mağdur olursa-olsun, yarın orada peşiman olmaz ve huzura erer. 
Hakikat munı bil ay ay toldı sen, ökünçsüzmen edgü atın ölsemenEy Ay-Toldı, sen bunu hakikat bil; dünyada iyi ad bırakıp da göçersem, peşiman olmam. 
Ne edgü söz aymış köni er tili, köni er tili urdı sözke ulıDoğru insan ne kadar güzel söz söylemiş; değerli söze temel atan doğru insanların dilidir. 
Kim edgüg yerer erse isiz bolup, tilermen ay edgü seni men kolupEy iyi, kötü seni istediği kadar hakîr görsün, ben seni isteyerek ararım. 
Ay edgü saŋar kim todar ay maŋa, berü kelgil emdi men açmen saŋaEy iyi, bana söyle, sana kim doyar; ben ise, tamamen açım, şimdi bana gel. 
Neçe satğağ erse bu edgü kişi, tapı men bolayın bu edgü işiiyi insan ne kadar düşkün olursa-olsun, râziyim; yeter ki, ben bir iyinin arkadaşı olayım. 
İsizlik bile erse beglik maŋa, kerekmez bu beglik kodurmen saŋaBeylik bana kötülük ile birlikte gelecekse, istemem; o beylik senin olsun. 
Kişi kılkı isiz körürmen közün, ereji az ol kör ökünçi uzuninsanın tabiati kötüdür, bunu gözümle görüyorum; huzuru kısa fakat peşimanlığı uzun sürer. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, okısa açılğay yiti kıl bu közŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; okursan, mânası anlaşılır; görüşünü keskinleştir. 
Kayu edgü öknür kör edgü üçün, atıkmış isiz âhır öknür küçünBak, hangi iyi iyiliğinden dolayı peşiman olmuştur; kötü ne kadar şöhret sahibi olursa-olsun, sonunda peşiman olur. 
İsiz kılsa isiz yanutı ökünç, usa edgülük kıl isizke öçünKötülük edersen, kötülüğün karşılığı peşimanlıktır; elinden gelirse, kötülüğün ınâdma, iyilik yap. 
Negü teg ögeyin bu isiz kişig, negü teg tileyin bu isiz işigKötü insanı nasıl öğeyim; bu kötü işi nasıl arzu edeyim. 
Otunluk bıvalık yavalık kamuğ, isizler kılınçı bolur ay uluğKüstahlık, kabalık, aksilik hep kötülerin harektidir; ey büyük! 
Belâ mihnet emgek ökünçün sığıt, isizlik yanutı bolur ay yegitBelâ, mihnet, zahmet, peşimanlık ve keder hep kötülüğün karşılığıdır, ey yiğit ! 
Kalı sevmeyin kör bu edgü kişig, kalı ögmeyin men bu edgü işigBu iyi insanı nasıl sevmeyeyim; bu iyi işi nasıl öğmeyeyım. 
Akılık kişilik asığ edgülük, bu edgü kişidin kelir belgülügCömertlik, insanlık, fayda ve iyiliğin hep iyi insandan geldiği şüphesizdir. 
Bu edgü kişi barça iş edgüsi, bu edgü iş ol barça iş edgüsiİyi insan arkadaşların en iyisidir; iyi iş işlerin en iyisidir. 
İşiŋ edgü bolsa negü kolsa kol, iş edgü kerek ol özüŋ bulsa yolArkadaşın iyi ise, ne istersen iste; yolunun açık olması için iyi arkadaş lâzımdır. 
Erej ârzû nimet küvençin avınç, bu edgü yanutı bolur bu sevinçHuzur, arzu, nimet, emniyet, rahat ve bu neş’e, sevinç, hep iyiliğin karşılığıdır. 
İlig aydı ay toldı ukğıl bu söz, ayıtmış sözüŋke yanut kıldı özHükümdar ilâve etti: — Ey Ay-Toldı, senin sorduğun suâle cevâbım işte bunlardır—dedi. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yer öpti kör ay toldı turdı örü, ayur ay ıduk kut ay edgü törüAy-Toldı yer öptü, ayağa kalktı ve:— Ey aziz ikbâl, ey iyi kanun dedi. 
Ajun erki buldur uzun bolsu yaş, erej edgü birle esen bolsu başDünya kudretini elde ettin, ömrün uzun olsun; huzur ve iyilik içinde başın esen olsun. 
Buzulmasu beglik bedüklük bile, avınçın tirilgil sevinçin küleBeyliğin ve ihtişamın zeval bulmasın; ömrün rahatlık ve sevinç içinde geçsin. 
Uluğluk bile bul üküş ilke erk, bu erk birle beglik ulı bolsu berkKudret ve azametle bir çok illere hâkim ol; beyliğinin temeli, bu kuvvet sayesinde, sağlam olsun. 
Aka kelsü ârzû kurımaz bolup, kapuğ tutsu devlet karımaz bolupArzun, kurumayan ırmak gibi, akıp-gelsin; saadetin, ihtiyarlamayan bir hizmetkâr gibi, daimî kapında dursun. 
Sevinç barça yumğı saŋa kelsüni, sakınç birle düşman sızıp ölsüniBütün sevinçlerin hepsi sana gelsin; düşmanın endişe içinde, eriyip bitsin. 
Sezâ ol saŋa kim tapınsa tapuğ, sezâka tapınsa açar kut kapuğSen her kesin hizmetine lâyıksın; lâyık olana hizmet edilirse, saadet kapısı açılır. 
Negü ter eşitgil tapuğ kılmış er, tapuğ birle ârzû tilek bulmış erHizmet etmiş ve hizmet ile arzu ve dileğine kavuşmuş olan insan ne der, dinle. 
Tapuğ kılma kılsa sezâka tapın, sezâ beg bilir ol tapuğçı hakınHizmet etme, edersen, lâyık olana hizmet et; lâyık olan bey hizmetkârın hakkını bilir. 
Tapınma tapınsa akı tapğı kıl, akı evi altun kümüş kapğı bilHizmet etme, edersen, cömerd olana hizmet et; bil ki, cömerdin evi altın, kapısı gümüştür. 
Saranka tapınma ay tapnur kişi, tiriglik yava bolğa isiz başıHasise hizmet etme, ey hizmet eden insan; yoksa, hayatın boş geçmiş olur ve kendin de kötü olursun. 
Öziŋe esirker saran öz neŋin, kişike kaçan berge ayğıl teŋinHasîs kendi malını kendisinden esirger; nasıl olurda başkasının hakkını verir, söyle! 
Sözin kesti ay toldı çıktı turup, eviŋe yüz urdı sevinçlig bolupAy-Toldı burada sözünü kesti, Halktı ve huzurdan çıktı; sevinç içinde evine yöneldi. 
Kıyıksız tapuğ kıldı anda naru, tüni yattı yatğakta kündüz örüO günden itibaren, gündüzleri oturmadan ve geceleri uyumadan, ona hizmette kusur etmedi. 
Hakikat tapındı bağırsaklıkın, ilig tuttı künde öziŋe yakınDoğruluk ve samimiyetle çalıştı; hükümdar da onu günden güne kendisine yaklaştırdı. 
Yeme keçti üdler bir ança bu yaŋ, bu ay toldı tapğun kızıl kıldı eŋBöylece bir müddet geçti; Ay-Toldı hizmeti ile her keşi memnun etti. 
Aytoldı İligke Til Erdemin Söz Asığların AyurAy-Toldı Hükümdara Dilln Fazîletini Ve Sözün Faydalarını Söyler 
İlig bir kün ay toldını ündedi, orun berdi oldur teyü imlediHükümdar bir gün Ay-Toldı’yı çağırdı; ona yer gösterdi ve oturması için işaret etti. 
Bu ay toldı oldurdı akru silig, közin yerke tikti bekütti tiligAy-Toldı yavaşça ve edeple oturdu; gözlerini yere dikti, sesini çıkarmadı. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı ay toldı sözle sözüg, nelük şük turur sen ne boldı özüŋHükümdar dedi : — Ay-Toldı, konuş; niçin susuyorsun, sana ne oldu? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay begler begi, kulı beg yüzin körse yitrür ögiAy-Toldı dedi : — Ey beylerin beyi, kul beyin yüzünü görünce, ne diyeceğini şaşırır. 
İlig yarlıkamaz negü sözleyin, ayıtmazda aşnu negü ötneyinHükümdar ne “söyleyeceğimi henüz buyurmadı; sormadan, neyi arzedeyim. 
Biliglig sözin sen eşit özneme, ayıtmazda aşnu sözüg sözlemeBilgilinin sözünü dinle, itiraz etme; sana sorulmadan da söz söyleme. 
Kişig kim okısa kereklep tilep, olok sözlegü aşnu sözni ulapBirini kim, lüzum görerek, ister ve çağırırsa, söze de ilk önce o başlar. 
Ayıtmazda aşnu sözüg sözlese, köni sözledi kim ay yılkı teseKendisine bir şey sorulmadan, söze başlayana biri “hayvan” derse, doğru söylemiş olur. 
Takı telve munduz kişi bu bilin, ayıtmadı beglerke açsa tilinYine bil ki, kendisine bir şey sorulmadan, beylerin huzurunda konuşan adam da deli ve ahmaktır. 
Kızıl til kılur kısğa yaşlığ seni, esenlik tilese katığ ba anıKırmızı dil senin ömrünü kısaltır; selâmet dilersen, onu sıkı tut. 
Negü ter eşitgil özin kısğan er, esen tirlür inçin özin basğan erDiline hâkim olan insan ne der, dinle; kendisine hâkim olan insan rahat ve huzur içinde yaşar. 
Kara baş yağısı kızıl tilturur, neçe baş yedi bu takı ma yeyürKara başın düşmanı kırmızı dildir; o ne kadar baş yemiştir ve yine de yemektedir. 
Başıŋnı tilese tiliŋni küdez, tiliŋ tegme künde başıŋnı yanurBaşını kurtarmak istersen, dilini gözet; dilin her gün senin başını tehdit eder. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı uktum sözüŋni tükel, tirig sözlemese idi ök muhâlHükümdar dedi : — Sözünü tamamen anladım, fakat yaşa yan birinin hiç konuşmaması imkânsızdır. 
Meger iki törlüg kişi ol bilin, birisi biligsiz birisi ağınBil ki, ancak iki türlü insan konuşmaz : biri — bilgisiz, biri de — dilsiz. 
Ağın kendü berklig tili sözlemez, biligsiz tili ol sözin kizlemezDilsizin dili konuşmaz, bilgisizin dili de sözünü saklayamaz. 
Biligsiz tili tutçı berklig kerek, biliglig kişi tilke erklig kerekBilgisizin dili dâima kilitli olmalı ve bilgili insan da diline hâkim bulunmalıdır. 
Biliglig sözi yerke suv tegturur, akıtsa suvuğ yerde nimet önürBilgilinin sözü toprak için su gibidir; su verilince, yerden nimet çıkar. 
Biliglig kişiniŋ savı eksümez, akığlı süzük yul suvı eksümezBilgili insanın sözü eksilmez; akan duru pınarın suyu kesilmez. 
Öyük çim osuğluğ bolur bilgeler, çıkar suv kayuda adak tepselerAlimler sulak yerlere benzerler; nereye ayak vururlarsa, oradan su çıkar. 
Biligsiz kişi köŋli kum tegturur, ögüz kirse tolmaz ap ot yem önürBilgisiz insanın gönlü kumsal gibidir; nehir aksa, dolmaz; orada ot ve yem bitmez. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yana aydı ay toldı ilig ukar, bu til yası tegse tiriglik tükerAy-Toldı yine dedi : — Hükümdar bilir ki, bu dilin zararı insanın hayatına bile mal olur. 
Tirig bolsa yalŋuk kalı sözlemez, kerekligni sözler kişi kizlemezinsan, yaşadığı müddetçe, söz söylemez olurmu; lâkin gerekeni söyler, saklamaz. 
Ayıtğu kerek söz kişi sözlese, ayıtmasa sözni katığ kizleseinsanın konuşması için kendisine bir şey sorulmuş olmalı; sorulmadığı takdirde, ağzını açmamalıdır. 
Ayıtmaklık erkekturur ay ilig, cevâbı tişi ol yetürse biligEy hükümdar, iyice düşünürsen, sormak — erkektir; cevap vermekde — dişidir. 
Tişike bir erkek bolur kör eri, anıŋdın tuğar tuğsa iki urıDişi için bir erkek koca olur; eğer doğarsa, bunlardan iki çocuk doğar. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum sözüg barça çın, ayıtğu sözüm bar takı bir adınHükümdar:—Anladım —dedi—sözlerinin hepsi doğru; yine soracağım bir başka sözüm daha var. 
Bu til yasın aydıŋ eşittim anı, anıŋ asğı barmu ayu ber köniDilin zararını söyledin, işittim; onun faydası varmı?, bunu da doğruca söyle. 
Bu til yasıŋa korksa emdi özüŋ, yatu kalğa barça asığlığ sözügŞimdi sen sâaece dilin zararından korkar ve konuşmazsan, bütün faydalı sözlerin olduğu yerde kalır ve bir fayda temin etmez. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı söz asğı telim, kalı sözleyü bilse uş bu tilimAy-Toldı dedi : — Eğer bu dilim dönerse, söyleyeyim; sözün faydası çoktur. 
Yava söz biligsiz tilindin çıkar, biligsiz kişig bilge yılkı atarBoş söz bilgisizin ağzından çıkar; bilgisiz adama âlim hayvan der. 
Kara kılkı teŋsiz yava sözlegen, yava sözturur bu kara baş yegenBoş ve densiz konuşan — ayak takımıdır; onun başını yiyen de bu boş sözlerdir. 
Yava sözlese söz neçe yas kılur, eger sözleyü bilse asğı bolurSöz boş yere söylenirse, çok zarar getirir; söz yerinde söylenirse, faydalı olur. 
Kara karnı todsa kör ud teg yatur, yava sözke avnur özin semritürAvamın karnı doyarsa, bak, öküz gibi yatar; boş sözler ile avunur ve vücûdunu besler. 
Yese todsa yatsa bu yılkıturur, bu yılkı tedüküm bu kılkıtururSâdece yiyen, doyan ve yatan — hayvandır; bu hayvan dediğim, onun tabiatidir. 
Biliglig kişiler et öz yavrıtur, bilig birle avnur cânın semritürBilgili insanlar vücûtlarını yıpratırlar; bilgi ile avunurlar ve ruhlarını beslerler. 
Et öz ülgi barça boğuzdın kirür, bu cân ülgi çın söz kulaktın kirürVücûdun nasibi hep ağızdan girer; ruhun nasibi ise, doğru sözdür ve kulaktan girer. 
Bilig belgüsi kör iki neŋturur, bu iki bile er kızıl eŋ ururBak, bilginin iki alâmeti vardır; bu iki şey ile insan bahtiyar olur. 
Biri tilturur kör birisi boğuz, bu iki basa tutsa asğı ögüzBunlardan biri dildir, biri boğazdır; insan bu ikisine hâkim olursa, çok fayda görür. 
Biliglig boğuz tilke erklig kerek, boğuz til küdezgen biliglig kerekBilgilinin boğazına ve diline hâkim olması lâzımdır; boğazını ve dilini gözeten bilgililere ihtiyaç vardır. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum bu söz belgülüg, söz aslı neçe ol negü ol ülügHükümdar: —Anladım, bu böyledir—-dedi—sözün esâsı nedir ve söz kaç kısma ayrılır? 
Kayudın çıkar söz kayuka barır, munı ma ayu ber maŋa ay(ünlem) bilirSöz nereden çıkar ve nereye varır; ey bilgili, bana bunu da izah et. 
Neçe sözlemegü neçe sözlegü, negü ter biliglig ukuşluğ bügüSözün ne kadarını söylemeli, ne kadarını. söylememeli; bilgili ve akıllı hakîm bu hususta ne der? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı söz ornı sır ol, söz ülgi on ol sözlegüsi bir olAy-Toldı cevap verdi : — Sözün yeri sırdır; söz ondur, fakat biri söylenmelidir. 
Biri sözlegü ol tokuzı tıdığ, tıdığ söz tüpi aslı barça yıdığBiri söylenebilir, dokuzunun söylenmesi yasaktır; yasak sözler aslında esâsında hep fenadır. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Yana aydı ilig söz asğı neçe, yası ma neçe ol maŋa ay açaHükümdar tekrar dedi: — Sözün ne kadar faydası ve ne kadar zararı vardır; bana izah et. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı söz asğı uluğ, yerinçe tüşürse bedütür kuluğAy-Toldı dedi : — Sözün faydası büyüktür; söz yerinde kullanılırsa, kulu yükseltir. 
Söz asğı bile kör yağız yerdeki, yaşıl kökke yoklar bolur tördekiSöz sayesinde kara yerdeki mavi göğe yükselir ve baş-köşeye geçenlerden olur. 
Kalı sözleyü bilmese til sözüg, yaşıl kökte erse kör endrür özüŋEğer dil söz söylemesini bilmezse, mavi gökte olanı yere indirir. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Yana aydı söznüŋ üküşi neçe, azı ma neçe ol maŋa ay açaHükümdar yine dedi : — Söz ne zaman çok ve ne zaman az addedilir; bunu da bana izah et. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı üküş söz ol ol, ayıtmadı sözlep irikse köŋülAy-Toldı dedi:—Fazla söz, sormadan söylenip, insanı usandıran sözdür. 
Bu az söz ol ol kim ayıtmışka öz, cevâb berse sözke yanut kılsa sözAz söz ise, sorulduğu zaman söylenen ve bir ihtiyâcı karşılayan sözdür. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir sözin, tilin söz bile tüzdi açtı yüzinDilini güzel sözle süsleyen ve onun yüzünü açan şâir bu vadide şöyle bir söz söylemiştir: 
Sözüg yakşı sözle idi saknu öz, ayıttukta sözle yana terkin üzSözü güzel ve iyice düşünerek söyle; ancak sorulduğu zaman söyle ve kısa kes. 
Üküş söz eşitgil telim sözleme, ukuş birle sözle bilig birle tüzÇok dinle, fakat az konuş; sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
İlig aydı uktum bu sözni yeme, takı bir sözüm bar sen ay kizlemeHükümdar dedi:— Bu sözü de anladım; bir suâlim daha var, onu da saklama, söyle. 
Kimiŋdin eşitgü kerek söz çını, sözüg kimke ayğu maŋa ay munıSözün doğrusunu kimden dinlemeli ve sözü kime söylemeli; bunu bana anlat. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı sözüg bilgedin, eşitgü biligsizke aysa kedinAy-Toldı dedi:—Sözü bilenden dinlemeliye sonra bilmeyene söylemelidir. 
Uluğdın eşitgü kereklig sözüg, kiçigke ayu bergü tutsa özüŋLüzumlu sözü büyüklerden dinlemeli ve ona göre hareket etmeleri için, küçüklere söylemelidir. 
Üküş tıŋlağu söz birer sözlegü, maŋa mundağ aydı biliglig bügüÇok dinlemeli, fakat sözü birer-birer söylemeli; bilgili hakîm bana böyle dedi. 
Üküş sözleyü bilge bolmaz kişi, üküş eştü bilge bulur tör başıÇok söylemekle insan âlim olmaz; çok dinlemekle âlim baş-köşeyi bulur. 
Ağın bolsa yalŋuk bilir hem bilig, tuŋu bolsa tegmez biligke eliginsan, dilsiz de olsa, bilgili olabilir; fakat sağır olursa, bilgiyi elde edemez. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Yana aydı ilig ukuldı bu söz, takı bir sözüm bar anı aysun özHükümdar tekrar dedi:—Bu da anlaşıldı; bir suâlim daha var, onu da sorayım. 
Tilig şükmü tutğu azu sözlese, sözüg açsamu yeg azu kizleseDili susturmalımı, yoksa söyletmelimi; sözü açmakmı daha iyi, yoksa saklamak mı? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı eşitsü ilig, tilin sözlemese kalur bu biligAy-Toldı dedi : — Hükümdara arzedeyim; dil ile söylenmezse, bilgi öylece kalır. 
Tilig sökse bolmaz telim öggüsi, sözüg öggüsi bar yeme sökgüsiDile yalnız söğmek olmaz, öğülecek tarafı da çoktur; sözün de öğülecek ve söğülecek tarafları vardır. 
Kamuğ teprenigli bu sansız kalın, tanukluk berür bir bayatığ tilinBütün canlılar, bütün bu sayısız mevcudat Tanrının birliğine dil ile şehâdet getirir. 
Törütti tümen miŋ halâyıklarığ, tili birle teŋrig ögerler arığTanrı yüz binlerce mahlûku yarattı; onların hepsi Tanrıyı dilleri ile öğerler. 
Et özlüg kişike kereki bu ol, birisi tilin söz birisi köŋülVücût sahibi insana lâzım olan şeylerden biri — dil ve söz, biri de — gönüldür. 
Köŋül til törütti köni söz üçün, sözi egri bolsa küyer ol küçünTanrı gönülü ve dili doğru söz için yarattı; sözü eğri olanları zorla âteşe atarlar. 
Köni sözlese söz kör asğı üküş, kalı sözlese egri barça söküşSöz doğru söylenirse, faydası çoktur; eğri söz dâima mezmûmdur. 
Köni sözler erse tiliŋ tepresü, sözüg egri erse özüŋ kizlesüDoğru söyleyecekse, dilin kımıldasın; sözün eğri ise, onu saklamalısın. 
Tilin sözlemese ağın ter kişi, üküş sözlese atı yaŋşak başıKonuşmayan kimseye dilsiz derler; çok söyleyenin adı ise, gevezebaşıdır. 
Kişide uçuzı kişi yaŋşakı, kişide ağırı kişi ol akıinsanların itibarsızı geveze olanıdır; insanların itibarlısı cömert olanıdır. 
Bu sözler eşitti sevindi elig, közin kökke tikti kötürdi eligHükümdar bu sözleri işitti ve sevindi; gözlerini göğe dikti, elini kaldırdı. 
Bayatka şükür kıldı ögdi üküş, ayur ay idim sen bağırsak küsüşTanrıya şükür etti, onu çok öğdü ve dedi:— Ey rabbim, sen merhametli ve azizsin. 
Kamuğ edgülük tegdi sendin maŋa, tapuğsuz kuluŋmen yazukluğ saŋaBana bütün iyilik senden geldi; ben senin günahkâr ve kusurlu bir kulunum. 
Tilekimni berdiŋ kamuğ ârzûlar, erej dünyâ devlet üküş edgülerHuzur, dünya, devlet ve her türlü iyilikleri, hâsılı bütün dileklerimi verdin. 
Bu şükruğ negü teg ötey öz özün, munıŋ şükrı sen kıl saŋa ay tüzünBu ihsanlara şükürden ben âcizim; ey asıl, bunun şükürünü sana karşı yine sen edâ et. 
Sözin kesti açtı ağı kaznakı, üledi öküç neŋ çığaylar hakıSözlerini burada kesti, hazinelerini açtı; fakir-fukaraya çok mal dağıttı. 
Ağırladı ilig bu ay toldını, açığ berdi elgin tilin ögdiniHükümdar Ay-Toldı’yı taltif etti; ona karşı dili ile medihte ve eli ile ihsanda bulundu. 
Vezirlık aŋar berdi tamğa ayağ, tuğı kövrügi birle berdi kuyağOna vezirlik, unvan ve mührü ile tuğ, davul ve zırh verdi. 
Kamuğ elke kıldı kör elgi uzun, boyun egdi düşmân kiterdi özünBütün memleket üzerinde ona nüfuz verdi; düşmanı boynunu büküp, ordadan kayboldu. 
Bu ay toldı süzdi kamuğ iş küdüg, küvenç kıldı özke bu bulmış üdügAy-Toldı bütün işleri yoluna koydu; bu ikbâl devresinden istifâde ederek, bir çok işler yaptı. 
Bayudı bodun hem itildi eli, iligke duâ kıldı bodnı tiliHalk zenginleşti ve memleket nizâma girdi; halk hükümdara dualar etti. 
Kutuldı bodun kitti emgekleri, kozı birle katlıp yorıdı böriHalk kurtuldu ve zahmet denilen şey ortadan kalktı; kuzu ile kurt birlikte yaşamağa başladı. 
İtildi eli hem tüzüldi törü, ilig devleti boldı künde örüMemleketi tanzim edildi, idaresi düzeldi; hükümdarın saadeti günden-güne arttı. 
Yorıdı bir ança bu yaŋlığ kutun, tüzüldi eli bodnı barça bütünBir müddet böyle huzur ve âsâyiş içinde geçti; halkın ve memleketin her işi yoluna girdi. 
Telim arttı ilde yaŋı kend uluş, ilig kaznakı toldı altun kümüşMemlekette yeni şehir ve kasabalar çoğaldı; hükümdarın hazinesi altın ve gümüş ile doldu. 
Sevindi ilig inçke tegdi özi, ajunda yadıldı kör atı söziHükümdar rahat etti ve huzura kavuştu; şöhreti ve nüfuzu dünyaya yayıldı. 
Kut Kıvılkın Devlet İrsellikin AyurSaadetin Devamsızlığını Ve İkbâlin Dönekliğini Söyler 
Tükel buldı ay toldı ârzû tilek, kıvı kut karıp yıktı arka yölekAy-Toldı arzu ve dileğini tam elde ettiği zamanda, süreksiz saadet ihtiyarladı; ona arka ve destek olan şeyleri birer-birer yıktı. 
Yeme yakşı aymış biliglig bügü, tükel bolsa nimet bulumaz yegüBilgili hakîm de buna uygun bir söz söylemiştir : —Nimet tam olunca, insan yiyecek bir şey bulamaz. 
Takı munda yegrek bilig sözlemiş, tükel bolsa nimet tüker yaş temişYine bu hususta bilgilinin daha iyi bir sözü vardır : — Nimet tam olursa, insanın ömrü tükenir — der. 
İdi yakşı aymış biliglig sözi, bu bilge sözi ol biligsiz köziBilgili çok iyi bir söz söylemiş; âlimin sözü, bilgisiz için, göz olur. 
Enigli ağar ol ağığlı ener, yaruğlı tunar ol yorığlı tınarinen yükselir, yükselen iner; parlayan söner ve yürüyen durur. 
Ne kim işler erse tükelin küder, tükegli tükese enişke yanarHer şey kendi kemâlini bekler; tam kemâle erişince, tekrar zevale başlar. 
Bu ay toldı buldı tilekin tükel, tüketti tiriglig turu kaldı mâlBu Ay-Toldı her isteğine kavuştu; ömrünü tamamladı, malı-mülkü kaldı. 
Yana irlü kirdi bu tolmış ayı, kadır kışka yandı yarumış yayıDolun ayı tekrar küçülmeğe başladı; parlak yazı sert kışa döndü. 
Yaraşık tadular karıştı için, küçendi biri tuttı bastı üçinAhenk içinde bulunan unsurlar arasında fesat.baş gösterdi; biri tahakküm etti, diğerlerini bastırdı. 
Tadu tegşürüldi aşı boldı yeg, ağır boldı köŋli katığ tuttı igUnsurların durumu değişti; yiyeceği çiğ geldi, gönülünü bir sıkıntı kapladı ve ağır bir hastalığa tutuldu. 
Tadu artadı kör küçi eksüdi, kağıl teg köni bod egildi kodıUnsurlar bozuldu, kuvveti azaldı; dik vücûdu, yaş söğüt dalı gibi, büküldü. 
Tutup çaldı yerke ağır ig kelip, töşekke kirip yattı muŋluğ ulıpAğır hastalık geldi; onu tutup, yere vurdu; acılar içinde inleyerek, yatağa düştü. 
Otaçı tirildi tamur kördiler, ol ig kem ne ermiş ayu berdilerEtrafına tabipler toplandı, nabzına baktılar; bu hastalık ve rahatsızlığın ne olduğu hakkında fikirlerini söylediler. 
Kayu aydı kan tutmış emdi munı, aça bergü ekhel akıtğu kanıBiri:—Şimdi bunu kan tutmuş, damarını açmak ve kan akıtmak lâzımdır — dedi. 
Kayu aydı ötrüm içürgü kerek, özi katmış emdi boşutğu kerekBiri:— Müshil içirmeli; kabız olmuş, şimdi onu boşaltmak gerek — dedi. 
Kayusı soğık itti kattı cülâb, kayu kıldı berdi kereklig şerâbBiri şerbet hazırladı ve gül-suyu kattı; biri lüzumlu gördüğü bir içki yapıp verdi. 
Ot em kalmadı kör neçe kıldılar, yaraşık ne erse anı berdilerYapmadıkları tedavi, vermedikleri ilâç kalmadı; faydalı gördükleri her şeyi verdiler. 
Asığ kılmadı künde arttı igi, koradı küçi künde yetti ögiFakat hiç bir fayda etmedi; hastalığı günden-güne arttı, kuvveti günden-güne azaldı ve gittikçe şuurunu kaybetti. 
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, sakınuk kişi ol kişiler başıTakva sahibi insan ne der, dinle; takva sahibi olanlar, dâima ileri gelen insanlardır. 
Kerek kat şelişe kerek tiryâk et, kerek matrıdus kat ya çurnı ögitister selise kat, ister tiryak yap; ister matrıdus karıştır, ister müshil ver. 
Kerek tut otaçı kerek erse kam, ölüglike hergiz asığ kılmaz emİster tabip getir, ister kam; ölmekte olana hiç bir ilâç fayda vermez. 
Osal bolmağıl ay tirig boldaçı, tirig bolduŋ erse özüŋ öldeçiEy hayatta olan, gafil olma; bugün dirisin, fakat bir gün muhakkak öleceksin. 
Bu ay toldı hâlin eşitti ilig, ölüm tutğakı ig tegürmiş eligHükümdar Ay-Toldı’nın hâlini işitti; ölümün öncüsü olan hastalık onu eline geçirmişti. 
İlig aytu keldi bu ay toldını, kelip kördi ilig yatur hâliniHâlini sormak için, hükümdar Ay-Toldı’ya geldi; onun yataktaki hâlini gördü. 
İlig suali AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Ayıttı ilig emdi köŋlüŋ neteg, negü ol igiŋ emdi udkuŋ netegHükümdar sordu : — Nasılsın, bu hastalığın nedir; uykun nasıl ? 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, meni tuttı ol ig aŋar yok otıAy-Toldı : — Ey devletli hükümdar — dedi — beni devası olmayan bir hastalık yakaladı. 
Tolu erdi ayım irildi tolu, talu erdi kılkım barır bu taluAyım dolun ay idi, küçüldü; güzel bir şekil ve şemâyilim vardı, o güzellik şimdi elden gidiyor. 
Sevinçin tuğar erdi toğmış künüm, künüm batğalır teg yarumaz tünümGüneşim sevinç içinde doğardı, şimdi batmak üzeredir; gecem artık aydınlanmayacak. 
Küvençlik tiriglik kötürdi özin, yayığ dünyâ mendin evürdi yüzinGüvendiğim hayat ortadan kayboldu, kararsız dünya benden yüzünü çevirdi. 
Sevinç ârzû nimet turu kalğalır, sakınç kadğu mihnet maŋa kelgelirSevinç, arzu ve nimetleri geride bırakıp, endişe, kaygı ve mihnetlere doğru gitmek üzereyim. 
Munu adrılurmen seniŋdin bu kün, ulıyu barırmen ökünçün muŋunişte bugün senden ayrılıyorum; peşimanlıkla ve ıstırapla inleyerek, gidiyorum. 
Negü ter eşitgil bügü el begi, bodun başlağuçı kişide yegiHalkın başında bulunan ve insanların iyisi olan, hakîm il beyi ne der, dinle. 
Ne edgü neŋ erdi bu devlet kelip, yana barmaz erse tilekçe yelipGelen devlet insanların istedikleri gibi hareket etse ve tekrar geçip gitmese idi, ne iyi olurdu. 
Ne yakşı neŋ erdi bu beglik işi, ölüm tutmaz erse yorısa kişiÖlüm olmasa ve insan baki kalsa idi, beylik ne güzel bir şey olurdu. 
Ne körklüg kün erdi yegitlik küni, karılık yok erse yorısa köniinsan ihtiyarlamayıp dâima aynı kalsa idi, bu gençlik günleri ne hoş olurdu. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı ay toldı kodğıl bu söz, bu söz sözlemegil ayâ köŋli tüzHükümdar : — Ay-Toldı, bu sözleri bırak — dedi— ey temiz kalpli, böyle sözler söyleme. 
Kişi barça igler kör edgü bolur, saŋa yalŋuz ermez bu ig ay unurHer kes hastalanır, bakarsın, tekrar iyileşir; ey kudretli insan, bu hastalık yalnız senin için değildir. 
Nelük tilde körksüz yorır bu sözüg, nelük köŋlüŋi artatur sen özüŋNiçin böyle nahoş şeyler söylüyorsun; niçin böyle maneviyâtını bozuyorsun. 
Saŋa emdi avnıp yorır erdi öz, maŋa titgü teg sen adın boldı sözBen hayatımda seninle teselli buluyordum, şimdi sözün değişti; bu sözlerin bana üzüntü veriyor. 
Bayat edgü kılğay bu söz sözleme, tügün urma otun meniŋ köŋlümeinşallah Tanrı seni iyi edecektir; böyle sözler ile yüreğimi dağlama. 
Aytoldı cevabı İligkeAY-TOLDI’NIN HÜKÜMDARA CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay ilig kutı, bu igke emi yok tileme otıAy-Toldı dedi:—Ey devletli hükümdar, bu hastalığa deva yoktur, ilâcını arama. 
Kayu kim tuğar erse ölgü kerek, kayu neŋ ağar erse ilgü kerekDoğan her kes ölmeğe, yükselen her şey düşmeğe mahkûmdur. 
Ağışka eniş ol edizke batığ, sevinçke sakınç ol açığka tatığHer yokuşun bir inişi, her tepenin bir çukuru, her sevincin bir kederi ve her acıya karşı bir lezzet vardır. 
Yana ma saŋa aydım uş bu sözüm, kılınçım yayığ tep ne irsel özümBenim dönek huylu ve kararsız olduğumu ben sana vaktiyle söylemiştim. 
Meniŋ kılkımı aydım erdi saŋa, köŋül bamağu erdiŋ emdi maŋaBununla da sana kendi mâhiyetimi anlatmıştım; bana gönül bağlamamalı idin. 
Barırmen muŋar sen sizik tutmağıl, toğuğlı kim ölmez tese bütmegilBen gidiyorum, sen bundan hiç şüphe etme; doğan bir kimsenin ölmeyeceğini söylerlerse, inanma. 
İnançsız teme emdi sökme meni, ınanç kılmağa dünyâ kodğa seniSana güvenilmez —diye, şimdi bana söğme; dünyaya da güvenme, o da seni bırakacaktır. 
Cefâ kıldı tep sen ilenme maŋa, meniŋde cefâçı bu dünyâ saŋaCefa etti— diye, sen beni ayıplama; sana benden daha çok cefa eden bu dünyadır. 
Usanma ölür sen meniŋde basa, ınanma bu dünyâka bütme usbaGafil olma, benden sonra sen de öleceksin, bu dünyaya inanma, elinden gelirse, ona güvenme. 
Ağırladıŋ erdi tapuğsuz meni, tapuğ yetrümedim ay ilig kanbıEy sultanım, sana daha hizmet etmeden, sen beni ağırlamıştın; fakat ben bu hizmeti nerede yerine getirebildım. 
Tilek ârzûn ermez meniŋ ölmekim, bu kün bolmış ermez kelip barmakımBenim ölümüm kendi isteğim ile değildir; gelip-gıtme bugün olan bir şey değildir. 
Üzelü barırmen öz erksiz bolup, kutulğu yerim yok tiriglik bulupBen, elimde olmayarak ve istemeyerek, gidiyorum; çünkü ölümden kaçıp-sığınacak bir yerim yoktur. 
Yok erdim törütti igidti meni, kiçig oğlan erdim bedütti meniYok idim, Tanrı beni yarattı ve yetiştirdi; küçük çocuk idim, o beni büyüttü. 
Yalıŋ yüzlüg erdim bütürdi sakal, kara kuzğun erdim kuğu kıldı çalTüysüz idim, sakal bitirdi; kuzgun gibi kara idim, kuğu gibi beyaz yaptı. 
Bodum erdi ok teg egildi bodum, tiriglik tükedi yetildi üdümBoyum ok gibi idi, büküldü; ömür tükendi, vaktim geldi. 
Yine yakşı aymış bügü bilgi keŋ, eşitgil munı sen ayâ kızğu eŋBilgisi geniş hakîm yine iyi söylemiş; ey mes’ûd insan, sen bunu dinle. 
Kayu başka kirse kuğu kırtışı, kuğu teg ürüŋ kılğu köŋlin kişiArtık başında kuğu rengi beliren insan gayret etmelidir ki, gönülü de kuğu gibi ak olsun. 
Kimiŋ egri bolsa köni tal bodı, köni kılğu köŋlin yetildi üdiKimin düz fidan gibi boyu bükülürse, artık onun gönülünü doğrultma vakti gelmiştir. 
Ürüŋ boldı erse kara saç sakal, anunğu busuğçı ölümke tükelKara saç ve sakal ağarınca pusuda yatan ölüme iyice hazırlanmak lâzımdır. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, eşitgil munı sen ayâ edgü özŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey iyi insan, sen bunu dinle. 
Kara saç ürüŋi ölümdin yumuş, kılur ol tirigke tiriglik küsüşKara saçın ağarması ölümün işaretidir; o yaşayana hayatın kıymetini arttırır. 
Tü nimet yediŋ me tiriglik yediŋ, ölüm yer seni sen usanma üküşÇok nimete nail oldun ve hayatı tattın; unutma ki, yakında seni de ölüm yiyecektir. 
İlig cevabı AytoldıkaHÜKÜMDARIN AY-TOLDI’YA CEVABI 
İlig aydı ay toldı ivme serin, ig ol bu yazuklarka yulğı yarınHükümdar dedi:—Ey Ay-Toldı, acele etme, sabırlı ol; hastalık yarın günahların kefareti olacaktır. 
Ölür erdi erse kamuğ iglegen, kişi kalmağay erdi rûzi yegenBütün hasta olanlar ökelerdi, dünyada rızık yiyecek insan kalmazdı. 
Bayat edgü kılğay bu igdin seni, köŋülüŋ çökürme sen inç yat köniTanrı bu hastalıktan seni kurtaracaktır; gönlünü çökertme, müsterih ol. 
Duâ kıldı ilig kör açtı tilig, şifâ koldı rabdın kötürdi eligHükümdar duâ etti; elini kaldırarak, Tanrıdan şifâ diledi. 
Turup çıktı andın sakınçın tügük, kelip karşıka kirdi köŋli tüşükHükümdar kaygı ve üzüntü ile kalkıp, oradan çıktı; üzgün-üzgün dönüp, saraya girdi. 
Çığayka üledi üküş neŋ tavar, asığ kılğamu tep sakındı aŋarBelki ona faydası olur — diye düşündü ve fakirlere sadaka olarak, çok eşya ve mal dağıttı. 
Asığ kıldı erse ölümke kümüş, kümüş kılğay erdi er özke yuluşÖlüme karşı gümüş fayda etse idi, insan gümüşü kendisine fidye yapardı. 
Ölümke yuluş kıldı erse kişi, yulup ölmegey erdi elçi başıinsan ölüme karşı fidye verebilse idi, hükümdarlar fidye verir ve ölümden kurtulurlardı. 
Bu ay toldınıŋ kör igi ağrudı, umınçsız bolup cândın elgin yudıAy-Toldı’nın hastalığı ağırlaştı ve ümidini keserek, canından elini yudu. 
Ökündi ayur ay tiriglik isiz, yavalıkka ıdtım isiz körk bedizPeşiman oldu ve:— Ey hayat, ey güzellik, ne yazık ki, sizi boşuna harcadım — dedi — 
Tiriglik keçürdüm osallık bile, yegitlikni ıdtım yavalık bileömrümü gafletle geçirdim, gençliğimi boşu-boşuna sarfettım. 
Küremiş kürek erdi uş bu özüm, ecel tuttı eltür ne asğı sözümBen hayata kaçmış bir kaçak idim; şimdi ecel beni yakaladı ve geri gönderiyor; sözün ne faydası var. 
Ajun mâlı terdi özüm suklukun, kalır neŋ barırmen bu kün yoklukunAç gözlüllük ile dünya malını topladım; mal kalıyor, ben ise, bugün her şeyi bırakıp, yokluk içinde gidiyorum. 
Elig til uzun kıldım erdi üküş, ölüm keldi tuttı tınım kıstı uşÇok defa başkalarına elimi ve dilimi uzattım; işte ölüm geldi, yakaladı ve nefesimi kesti. 
Bu yaŋlığ ökündi üküş yığladı, ökünçi ölümke asığ kılmadıBöylece çok nedamet getirdi ve çok ağladı; fakat peşımanlığı ölüm karşısında fayda etmedi. 
Ne muŋluğturur bu apa oğlanı, tilek teg bulumaz tiriglik küniBu insan oğlu ne kadar âcizdir; ömrünü dilediği gibi geçiremez. 
Tilek bulsa bolmaz tiriglik yegü, tirig bolsa bulmaz tilek ay bügüînsan dileğine kavuşsa, yaşamasını bilmez; yaşasa da, dileğine kavuşamaz, ey hakîm. 
Az edgüke tegse unıtur özin, yaşıl kökte üstün yorıtur sözinBir ara rahata kavuşsa, kendisini unutur; emrinin mâvî göklerin üstünde hüküm sürdüğünü zanneder. 
Ağırlıkka tegse küvez kür bolur, ölüm tutsa odlur ökünçün ölürBir az itibar kazanırsa, mağrur ve kabadayı olur; ölüm yakaladığı zaman da, süklüm-püklüm onun arkasından gider ve peşimanlık içinde ölür. 
Yese todsa kılkı bolur buğrağu, kalı karnı açsa bilip yer ağuYiyip, karnı doydumu, deve aygırı kesilir; eğer karnı acıkırsa, bile-bile zehir yer. 
Sakınçka sızar kör erejke irer, severin bulur bulsa terkin yirerKederden zayıflar, rahattan usanır; sevdiğini bulur, bulunca, çabuk yerer. 
Ökündi bu ay toldı tındı uluğ, ayurmen yitürdüm könilik yoluğBu Ay-Toldı da peşiman oldu, uzun müddet sustu; sonra şöyle dedi: — Ben doğru yolu kaybetmişim. 
Nelük tirdim erdi bu altun kümüş, nelük kılmadım men çığayka ülüşNiçin bu altın-gümüşü topladım, niçin bunları yoksullara dağıtmadım. 
Nelük kodtum erki bu edgü işig, nelük söktüm erki yazuksuz kişigAh, sanki niçin bu iyi işi bıraktım; sanki niçin bu günahsız insanlara kötü sözler söyledim. 
Burun ıdğum erdi kamuğ edgülüg, asığ kılğay erdi yarın belgülügBütün iyiliklerimi önceden göndermeli idim; bunlar bana yarın muhakkak faydalı olurdu. 
Negü asğı bar bu ökünçüm bu kün, ölüm tuttı kesti bu söz birle ünBugün bu peşimanlığımın ne faydası var; ölüm yakaladı, sözümü ve sesimi kesti. 
Negü ter eşitgil yiti közlüg er, kişike bağırsak köni sözlüg erBak, keskin gözlü, doğru sözlü ve merhametli insan ne der. 
Tüzü tın tokırka ölüm bir kapuğ, kirür bu kapuğka yorığlı kamuğBütün canlılar için ölüm bir kapıdır; yürüyenlerin hepsi bu kapıdan geçer. 
Negü ol tiriglik negü ol ölüm, kayudın kelirmen kayuka yolumHayat nedir, ölüm nedir; nereden geliyorum, nereye gidiyorum? 
Nelük toğdum erki yana ölgeli, nelük küldüm erki sığıt körgeliÖlecek olduktan sonra, sanki niye doğdum; ağlayacak olduktan sonra, sanki niye güldüm. 
Ajunda ölümdin katığrak kayu, toğuğlı kişi öldi mundağ ayuDünyada ölümden daha güç ne var ! — Her doğan insan böyle diyerek ölür. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir sözi, munıŋ manisi uksa açlur köziŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; bunun mânasını anlayan kimsenin gözü açılır. 
Negü bar ajunda ölümdin katığ, ölümüg sakınsa kiter miŋ tatığDünyada ölümden daha ağır ne var; ölümü düşünürsen, bütün zevkler kaybolur, gider. 
Ölüm bir teŋiz ol uçı yok tüpi, baka körse yetrü tüpi yok batığölüm uçsuz-bucaksız bir denizdir; iyice dikkat edersen, dipsiz bir çukurdur. 
Ölümni biligli usansa özün, ölüm tutsa asğı bulunmaz sözünÖlümü bilen onu bilmezlikten gelirse, ölüm yakalayınca, bunu söylemekten bir fayda çıkmaz. 
Erejlerke avnıp osal bolğuçı, ölüm tutsa odlur yetilmez küçiDünya zevkleri ile oyalanarak, gaflet edenler, ölüm yakalayınca, uyanırlar; fakat artık ellerinden bir şey gelmez. 
Üküş neŋke todmaz közi suk kişi, ecel tutsa öknür itümez işiÇok mal aç gözlüyü doyurmaz; ecel gelince, peşiman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz. 
Yayığ kutka avnıp küvenür kür er, yağız yer katında yürekin yererMağrur insan dönek devletle avunarak, ona güvenir; fakat kara toprak altında peşimanlıkla yüreğini parçalar. 
Sevinçlerke avnıp üküş külgüçi, sığıtka anuŋu ayâ ölgüçiEy fâni insan, dâima sevinç içinde avunup-gülen kimseler ağlamalara hazır olmalıdırlar. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ bilir, bu söz işke tutsa kör asğı alırAkıllı ve bilgili insan ne der, dinle; buna göre hareket edenler bundan istifâde ederler. 
Yarınlık orun edgü kolsa özün, isiz kılmasunı bu iki ajunKim âhiretini mâmur etmek isterse, her iki dünyayı harap etmesin. 
İsiz kılmağıl sen ay kılkı tüzün, bu kün edgü kılğıl kılınçın sözünEy yumuşak huylu insan, kötülük etme; hem hareketin, hem de sözün ile bugün iyilik et. 
Bu ay toldı öknüp üküş yığladı, ökünçi bu yerde asığ kılmadıAy-Toldı peşiman olup, çok ağladı, fakat bu hâlinde peşimanlığı fayda etmedi. 
Çığayka üledi kör altun kümüş, kadaşlarka kıldı kumaru üküşFakirlere altın-gümüş dağıttı; akrabalarına çok öğüt ve nasihatlerde bulundu. 
Közin kökke tikti ayur ay idim, seniŋde adın men idi bilmedimGözünü göğe dikti ve : — Ey rabbim, ben senden başka bir tanrı tanımadım — dedi — 
Törüttüŋ igidtiŋ bedüttüŋ meni, seniŋ fazlıŋ erdi bilirmen munıYarattın, yetiştirdin ve beni büyüttün; biliyorum ki, bu senin fazıl ve keremin ile oldu. 
Saŋa tapnur erdi meniŋ bu özüm, munukı ecel tuttı kesti sözümBen sana bütün bu varlığım ile tapınıyordum; işte ecel geldi, sözümü kesti. 
Kutulğu yerim yok yetürdüm bilig, seniŋ rahmetiŋ tutsu emdi eligSığınacak yerim yok, artık bir şey bilmiyorum; senin rahmetin benim yardımcım olsun. 
Otunluk bile kıldım isiz üküş, tüzünlük bile sen keçür ay küsüşKüstahlıkla bir çok kötülükler yaptım; ey aziz olan rabbim, sen beni rahmet ve şefkatin ile af ve mağfiret et. 
Yavalıkta keçti tiriglik isiz, süre ıdtım üd kün bu beglik isizHayatım, yazık ki, beyhude geçti; vaktimi ve beylik zamanımı, yazık ki, boşuna harcadım. 
Sözin kesti ança sakındı turup, akıttı közün yaş kör oğlın körüpSözünü kesti ve bir müddet durup, düşündü; fakat oğlunu görünce, tekrar gözünü yaş bürüdü. 
Aytoldı Oğlı Öğdülmişke Pend Bermişin AyurAy-Toldı’nın Oğlu Öğdülmiş’e Nasihat Verdiğini Söyler 
Bir ök oğlı erdi bu ay toldınıŋ, kiçig erdi yaşı uş ol oğlınıŋBu Ay-Toldı’nın bir tek oğlu vardı bu çocuğun yaşı henüz küçük idi. 
Atı erdi ögdülmiş aslı arığ, yüzi körklüg erdi me kılkı arığAdı Ögdilmiş idi; soyu temiz, yüzü güzel ve huyu iyi idi. 
Okıdı bu oğlın öziŋe yakın, tutup kuçtı közde akıttı akınOğlunu yanına çağırdı; tutup kucakladı ve gözünden sel gibi yaş akıttı. 
Ayur emdi oğlum barırmen munu, saŋa kaldı ornum barı neŋ unuişte, oğlum—dedi—şimdi ben gidiyorum; bak, evim-barkım, malım-mülküm sana kalıyor. 
Sen erdiŋ maŋa köz yarukı tükel, barırmen seniŋdin esen edgü kalSen benim gözümün nuru idin, şimdi senden ayrılıyorum, sen sağ ve esen kal. 
Yeme yakşı aymış bu türk buyrukı, körür köz yarukı oğul kız okıBir türk veziri de çok güzel söylemiş:— Oğul-kız, hakikatte, gören gözün nurudur — demiştir. 
Oğul kız sakınçı bu tüpsüz teŋiz, oğul kız sarığ kıldı kızğu meŋizOğul-kız derdi dipsiz bir denizdir; oğul-kız al yanağı soldurur. 
Kimiŋ boldı erse oğul kız kisi, negü teg kelir ol kişiniŋ usıBir kimsenin karısı ve oğlu-kızı varsa, o adam nasıl rahat uyuyabilir. 
Oğul kızda ötrü ata yer etin, oğul kız atamaz atası atınOğul-kızdan dolayı baba dâima eziyet çeker; fakat oğul-kız babasının adını dahi anmaz. 
Bu ay toldı aydı eşit ay oğul, sözümni unıtma maŋa tut köŋülAy-Toldı dedi :— Ey oğul, sözümü unutma, bunu can kulağı ile dinle. 
Meni kör ata erdim emdi saŋa, atım erdi ay toldı bak kör maŋaDikkat et, ben senin baban idim, adım Ay-Toldı idi; şimdi hâlime bak. 
Tirigliki toldı bu ay toldınıŋ, ökünçün ulır kör asığ yok anıŋAy-Toldı’nın artık hayatı doldu; bak, şimdi nedametle inliyor, fakat bunun faydası yoktur. 
Süçig bu tiriglik açığ bu ölüm, anundı kanı emdi kaçğu yolumBu hayat tatlı idi, ölüm acıdır; ölüm yakaladı, bundan kaçış yolu nerede. 
Avındım bu dünyâka köŋlüm berip, vefâ kılmadı kör meniŋdin iripBu dünyaya gönülümü vererek, avundum; bak, o benden usandı, bana vefa göstermedi. 
Meni ardı dünyâ okıdı seve, köŋül berdim erse irikti iveDünya beni aldattı; severek, yanına çağırdı; ona gönül verdim, fakat benden çabuk bıktı. 
Cefâ kıldı dünyâ karıdı bu kut, seni armasunı munu sözke bütDünya cefa etti, bu saadet ihtiyarladı; bu söze inan, seni de aldatmasın, 
Kereklig işim barça yerde kodup, kereksizni kıldım havâka udupBütün lüzumlu işleri olduğu yerde bıraktım; nefse uyarak, lüzumsuz işler ile uğraştım. 
Tüpi yel keçer teg tiriglik keçip, asığsız ulırmen özümke açıpHayat, bir kasırga gibi, geçti, gitti; şimdi hâlime acıyarak, boş yere inliyorum. 
Orunçun ya mâlın itilmez işim, elig tuttaçı yok bu kün bir kişimRüşvet veya mal ile işim düzeltilemez, bugün elimden tutacak kimsem yoktur. 
Negü ter eşitgil odulmış kişi, ölümüg ukup yetrü bilmiş kişiGaflet uykusundan uyanmış ve ölümün ne olduğunu iyice anlamış olan insan ne der, dinle. 
Bügü bilgi kitti ölümüg körüp, ukuşluğ ögi yitti ögsüz bolupÖlümü görünce, hakimin bilgisi gitti, akr Ilının aklı kayboldu ve akılsız kaldı. 
Ne yavlak neŋ ol bu ölüm tarmakı, ne yavlak erür bu kişig urmakıBu ölüm pençesi ne kötü bir şeydir; onun insana çarpması ne kadar fena oluyor. 
İtiglig sarâyığ buzuğlı ölüm, kamuğ yumğılarığ saçığlı ölümSüslü ve mâmur sarayları viraneye çeviren ölümdür; bütün cemiyetleri darma-dağın eden ölümdür. 
Muŋar meŋzetü aydı şir ayğuçı, okığıl munı sen ayâ bilgüçiŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; ey anlayan insan, sen bunu oku. 
Negü bar ajunda aŋar hilesiz, negü hile bar kim aŋar çâresizDünyada ne var ki, ona karşı bir tedbir bulunmasın; ne tedbir var ki, ona karşı bir çâre bulunmasın. 
Kamuğ neŋke hile itig çâre bar, meger bu ölümke ölüm hilesizHer şey için bir tedbir, usûl ve çâre vardır; fakat ölüme karşı yoktur, ölüm çaresizdir. 
Öğdülmiş suali AytoldıkaÖĞDÜLMİŞ’İN AY-TOLDI’YA SUÂLİ 
Eşitti oğul kör atası sözin, til açtı ataka evürdi yüzinOğlu babasının sözünü dinledikten sonra, yüzünü ona doğru çevirerek, söze başladı. 
Ayur ay atam bir sözüm bar saŋa, anı aytayın men ayu ber maŋaEy baba — dedi—sana bir suâlim var; onu sorayım, sen cevâbını bana ver. 
Bu dünyâ içinde tirildiŋ üküş, bilig bildiŋ erdem okıdıŋ ukuşBu dünyada çok yaşadın, bir çok bilgi edindin; fazilet ve meziyetler elde ettin. 
Ayıttuŋ eşittiŋ yeme ögrenü, sınayu tirildiŋ kamuğnı körüSordun, öğrendin; her şeyi görüp anlayarak, tecrübe ederek yaşadın. 
Negü erse barmu ölümke itig, anı utru tutğıl ay bılge tetigÖlüme karşı her hangi bir çâre var mı? eğer varsa, ey zeki âlim, ölüme karşı o çâreye baş vur. 
Eger hile çâre yok erse adın, kamuğ neŋ hazine ülegil barınEğer başka bir tedbir ve çâre yoksa, bütün malını ve hazîneni, hepsini dağıt. 
Hazine bu neŋ bola başka yuluş, esen bol yana bolğa altun kümüşHazîne ve mal baş için fidye olabiliyorsa, sen sağ ol, altın-gümüş tekrar yerine gelir. 
Negü ter eşitgil közi tok kişi, tuz etmek idisi akı er başıGözü tok, başkaları üzerinde tuz-ekmek hakkı olan, cömertlerin namlısı ne der, dinle. 
Üle neŋ kişike yitür hem içür, seni neŋ keçürgey sen anı keçürMalını insanlara dağıt, yedir ve içir; mal seni kullanacağına, sen onu kullan. 
Esenlik kerek erke neŋ eksümez, tiriglik kerek kuşka meŋ eksümezİnsana esenlik gerek, mal eksik olmaz; kuş için hayat gerek, yem eksik olmaz. 
Tirig bolsa yalŋuk tileki anuk, et öz baş esen bolsa ârzû yağukinsan hayatta oldukça, dileğini elde edebilir; başı, vücûdu sağ oldukça, her isteğine kavuşabilir. 
Aytoldı cevabı ÖğdülmişkeAY-TOLDI’NIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi ay toldı aydı oğul, eşitgil sözümni bu iştin tüŋülAy-Toldı cevap verdi:— Ey oğul, sözümü dinle bu işten vaz geç. 
Ölümke asığ kılmaz altun kümüş, ölümüg tıdumaz bilig ya ukuşÖlüme karşı altın-gümüş fayda etmez; ölüme bilgi ve akıl da mâni olamaz. 
Ölümüg tıdar erse dünyâ neŋi, yulup ölmegey erdi begler begiÖlümü dünya malı önleyebilse idi, beylerin beyi ölmez idi. 
Hakimlerke hikmet asığ kılmadı, bügülerke bilgi elig tutmadıHakimlere hikmetleri fayda etmedi; bilginlere bilgileri yardım etmedi. 
Ölümke asığ kıldı erse ot em, otaçı turu kalğay erdi ulamÖlüme karşı ilâç ve deva fayda etse idi, tabipler ebediyen hayatta kalırlardı. 
Ölüm yüz kılur erdi erse körüp, ağır savcılar kalay erdi turupÖlüm karşısındakilere göre muamele etse idi, mübarek peygamberler ölmemiş olurlardı. 
Toğuğlı tirigler ölümke sanı, ölümke toğuğlı tirig kim kanıDoğan her canlıyı ölecek bil; ölmek için doğanlardan diri kalan hani, kim var. 
Tüşün ol bu dünyâ keligli keçer, yegen yel büke teg yer erken açarBu dünya bir konak yeridir, gelen geçer; o her şeyi yiyen büyük bir ejderha gibi, yedikçe acıkır. 
Öğdülmiş cevabı AytoldıkaÖĞDÜLMİŞ’İN AY-TOLDI’YA CEVABI 
Eşitti kör ögdülmiş aydı ata, idi ked ukulmış ölümüg yeteÖğdülmiş dinledi ve : — Ey baba — dedi — ölümün dâima seni takip ettiğini iyice bildiğin hâlde, 
Negülük usandıŋ tiriglik ıdıp, negüke ilenür sen emdi ulıpNiçin ona göre hareket etmedin ve neden şimdi inleyerek, onu çekiştiriyorsun ? 
Nelük tirdiŋ erdi bu kalğu neŋiŋ, negüke ülemediŋ artğu neŋiŋGeride kalması mukadder olan malı niçin topladın; ihtiyacından artan malı niçin başkalarına dağıtmadın? 
Tirilse osal bolsa yalŋuk özün, ökünsü öziŋe ilensü sözünînsan gaflet içinde yaşarsa, peşıman olması ve kendisini suçlu bulması lâzımdır. 
Bu kün öknüp asğı negü ay ata, başın yerke çalsa ulıp miŋ kataEy baba, bugün peşiman olmanın ve inleyerek, başını yerden-yere vurmanın ne faydası var? 
Aytoldı cevabı ÖğdülmişkeAY-TOLDI’NIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Bu ay toldı aydı ay oğlum eşit, meni kör usanma yarınlık iş etAy-Toldı dedi : — Ey oğlum, dinle; bana bak, sen gafil davranma, âhiret işini yoluna koy. 
Osallık meni alktı öknür özüm, odunğıl osal bolma körklüg yüzümGaflet beni mahvetti, ben peşimanım; sen uyanık dur, gafil olma, ey güzel yüzlüm! 
Toğuğlı neçe tuğdı ölgü üçün, neçe barmasa eltür âhır küçünNe kadar doğan varsa, ölmek için doğmuştur; ne kadar dirense de, sonunda zorla götürürler. 
Ölügli kişi barça üdke tutuğ, yetilse üdi kör maŋıtmaz butuğÖlecek insanların hepsi zamana rehindir; vakti gelince, bak, bir adım bile atamaz. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir tili, tükel sözturur bu ukulsa kalıŞâirin buna benzer bir sözü vardır; eğer anlaşılırsa, mükemmel bir sözdür. 
Kamuğ neŋke vakt ol küni belgülüg, nefes tın tokırka sanı belgülügHer şeyin bir vakti vardır, günü bellidir; nefes alıp-vermenin sayısı bellidir. 
Yıl ay kün keçer teg tiriglik keçer, keçer kün keçürgey seni belgülügYıl, ay ve gün nasıl geçiyorsa, hayat da öyle geçer; geçip-giden günler seni de muhakkak alıp-götürecektir. 
Yana aydı ay toldı kör ay oğul, ne hâlin barırmen meni kör odulAy-Toldı sözüne devam etti ve: — Ey oğul — dedi — ben ne hâlde gidiyorum, beni gör ve uyan. 
Sen ök sen sakınçım barırmen muŋun, kiçiglikte minsiz kalır sen bu künTek düşüncem sensin, bu endişe ile gidiyorum; sen bugün küçük yaşta, bensiz kalıyorsun. 
Negü teg bolur sen meniŋde kedin, meniŋ yok sakınçım munıŋda adınBenden sonra ne olacaksın; benim bundan başka bir düşüncem yoktur. 
Ata emgeki bolsa oğlı öze, ol oğlı bilir ötrü kılk yaŋ tüzeBaba oğlunun yetişmesi için emek sarfederse, oğlu o terbiye altında, iyi olarak yetişebilir. 
Kısa tutsa oğlın kör edgü bolur, atası anası yaruğu bolurBaba çocuğunu sıkı bir terbiye altında yetiştirirse, annesi ve babası bundan dolayı saadet duyar. 
Kalı kıstaçı bolmasa ol oğul, yava boldı sen ol oğuldın tüŋülEğer onu sıkı bir terbiye altında yetiştirecek biri bulunmazsa, o çocuk heder olur; sen artık ondan ümidini kes. 
Oğulluk ata bolsa bilge tetig, kısa tutğu tutçı emi bu itigÇocuk babası âlim ve zeki ise, oğluna dâima sıkı bir terbiye vermelidir; bunun usûlü, çâresi budur. 
Negü ter eşitgil oğulluğ kişi, başında keçürmiş yetilmiş yaşıTecrübeli, yaşını başını almış ve çocuk sahibi insan ne der, dinle. 
Kimiŋ oğlağu bolsa oğlı kızı, aŋar yığlağu boldı muŋluğ öziKimin çocukları nâz içinde yetiştirilirse, o kimseye ağlamak düşer; keder ona mukadderdir. 
Kiçigde ata ıdsa oğlın yava, oğuldın yazuk yok atadın cefâBaba çocuğunu küçüklüğünde başı-boş bırakırsa, kabahat ve suç çocukta değil, babadadır. 
Oğul kız isiz bolsa kılkı yaŋı, ol isiz ata kıldı ıdtı oŋıÇocukların tavrı, hareketi kötü ise, o kötülüğü baba yapmıştır; çocuğu iyi olmaktan mahrum eden odur. 
Kısa tutsa oğlın ata ögretü, uluğ bolsa sevnür oğul kız yetüBaba çocuğunu sıkı bir terbiye altına alıp, ona her şeyi öğretirse, çocuğu yetişip-büyüyünce, sevinir. 
Oğuluğ kısa tut ata bolğuçı, saŋa külmesüni kedin kelgüçiEy baba olan, çocuğunu sıkı terbiye et; arkadan gelenler sana gülmesinler. 
Oğul kızka ögretgü erdem bilig, bu erdem bile bolsu kılkı siligÇocuklara fazîlet ve bilgi öğretmeli ki, onlar iyi ve güzel yetişsinler. 
Öğdülmiş cevabı AytoldıkaÖĞDÜLMİŞ’İN AY-TOLDI’YA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ata, seniŋ kadğuŋı yep küyermen tüteÖğdülmiş cevap verdi ve : — Ey baba, senin kaygım ile yanıp- tutuşuyorum — dedi — 
Seniŋde kedin men tirig turmayın, seniŋ kadğularıŋ közün körmeyinNe olurdu, senden sonra yaşamasa idim ve senin bu ıstıraplarına şahit olmasa idim. 
Seniŋ cânıŋı bir bağırsak idi, maŋa bersü kadğun meni kodmadıBir de merhametli rabbim, senin yerine, benim canımı alsa idi de, bana bu acıyı göstermese idi. 
Kalı bermez erse yetilse ecel, bitilmiş bolur bu ecelke ezelEğer senin yerine benim canımı almaz ve ecel sana gelirse, demek bu ecel ezelden mukaddermiş. 
Nerek kadğurar sen nerek bu sığıt, bayat hükmi keldi sığıtnı ağıtNiçin kederleniyorsun, bu ağlama niçin; gelen Tanrı emridir, ağlamağı bırak. 
Kalı dünyâ devlet kalırı üçün, sığıt kılsa kılma bu bolmaz küçünEğer dünya ve devlet arkada kaldığı için ağlıyorsan, ağlama; zorla bunun önüne geçilmez. 
Kalı bu tü nimet kalırka yeme, özüŋ yığlar erse yorı yığlamaEğer sen bu çeşitli mimetler arkada kadığı için ağlıyorsan, bırak; bunlar da ağlamağa değmez. 
Telim dünyâ yegli seniŋde oza, kodup bardı barça bu ınçık özeSenden önce dünyanın zevkini tadan çok kimse, ah-vah ederek, onu bırakıp gitti. 
Bilir erdiŋ emdi cefâçı ajun, cefâ kılğusın sen usandıŋ özünSen şimdi bu zâlim dünyanın sana cefa edeceğini biliyordun, kendin gafil davrandın. 
Kamuğ dünyâ bolsa biregüke tüz, kalır dünyâ ülgi tegir iki bözBir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki bez düşer. 
Tiriglik üçün öknür erse özüŋ, ökün tutçı yığla kurıtma közüŋEğer sen geçirdiğin hayat için peşiman oluyorsan, haklısın; durmadan ağla, göz yaşın kurumasın. 
Yana yaŋu ermez keçürmiş künüŋ, negü kıldıŋ erse anundı tünüŋFakat geçirdiğin günler bir daha geri gelmez; ne yaptınsa-yaptın, artık karanlık âlemi seni bekliyor. 
Maŋa erse emdi bu kadğu sakınç, sakınç kılma kılğıl sen emdi sevinçBu kaygı ve endişe benim için ise, hiç endişe etme; bilâkis, müsterih ol. 
Törütülmiş erdiŋ törügli ölür, törügli ölür ol törütgen kalurSen yaratılmış idin, her yaratılan ölür; yaratılan ölür, ama yaratan kalır. 
Atam erdiŋ artuk bağırsak akı, seniŋde bağırsak törütgen takıSen benim için çok merhametli ve cömert bir baba idin; fakat yaratan senden daha merhametlidir. 
Seni ol törütti saŋa berdi kut, maŋa bermegeymü munu sözke bütSeni o yarattı, o sana saadet verdi; bana da vermeyecekmi; buna iman et. 
Uçuzka ağırlık anıŋdın tegir, kiçigke uluğluk ol ıdsa kelirDeğersize değer ondan gelir; küçük büyüklüğü onun ihsanı ile bulur. 
Muŋar meŋzeyür körse öglüg sözi, bu öglüg sözi ol kör ögsüz köziDikkat edersen, akıllı insanın buna uygun bir sözü vardır; akıllı insanın sözü akılsız için gözdür. 
Aziz ol aziz kim azizlarka iz, anıŋdın tegir iz aziz emdi kızGerçek aziz o azizdir ki,.azizlere izzet ondan gelir; izzet ve aziz şimdi nâdirdir. 
Uçuzka ağır ol kiçigke uluğ, yavuzka yöleki bedükke edizDeğersize kıymet, küçüğe büyüklük, büyüğe yükseklik ve ikbâl veren odur; kötüler ona sığınırlar. 
Eşitti kör ay toldı oğlı sözin, kötürdi elig kökke tikti közinAy-Toldı oğlunun sözlerini dinledi; elini kaldırdı, gözünü göğe dikti. 
Bayatka şükür kıldı artuk üküş, bayat bermişiŋe oğulka ukuşOğluna akıl verdiği için, Tanrıya çok-çok şükür etti. 
Aytoldı cevabı ÖğdülmişkeAY-TOLDI’NIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Ayur oğluma boldı köŋlüm bütün, bayat fazlı birle tirilgil kutunAy-Toldı dedi: —Ey oğlum, şimdi içim rahat etti; Tanrının fazlı ve keremi ile, saadet içinde yaşa. 
Çın aymış ukuşluğ körü bar bu söz, anıŋ manisi bil yiti kıl bu közAkıllı bir insan, dikkat edersen, şu sözü çok doğru söylemiş; onun mânasını bil ve iyice dikkat et. 
Bayat kimke berse ukuş ög bilig, kamuğ ârzûlarka yetildi eligTanrı kime akıl, anlayış ve bilgi verirse, o bütün arzularına nail olur. 
Kimiŋ kılkı edgü kılınçı oŋay, tilek buldı barça yaruttı kün ayKimin tavrı iyi ve hareketi uslu-başlı olursa, o bütün dileklerine kavuşur, güneşi ve ayı parlak olur. 
Kamuğ edgüke mün bu edgü kılınç, kılınç edgü bolsa bolur miŋ sevinçBu iyi davranış bütün iyilikler için bir sermâyedir; hareketi iyi olursa, insan bin türlü sevince kavuşur. 
Bu ay toldı elgin kötürdi yana, bayatığ üküş ögdi kıldı senâAy-Toldı tekrar elini kaldırdı, Tanrıya çok hamd ve sena etti. 
Ayur ay idim sen törüttüŋ tözüg, yemi birle igdür sen sansız özüŋ-Ey rabbim, sen her şeyi yarattın; sayısız mahlûkların rızkını ihsan edersin — dedi — 
Törüttüŋ meni sen kötürdüŋ kutun, yazukluğ kuluŋ men tapuğsuz otunBeni yarattın ve saadet içinde yükselttin; ben senin kusurlu, günahkâr ve âsî bir kulunum. 
İdi edgü tuttuŋ bu üdke tegi, kamuğ ârzû berdiŋ bu dünyâ yegiBu zamana kadar sen bana çok lütuf ve ihsanda bulundun; bütün arzularımı yerine getirdin, dünyanın en iyi nimetlerini bana verdin. 
Tüzü ârzû nimet tükel men yedim, sevinçlig men sendin ay edgü idimBütün arzu ve nimetlere tamamen nâil oldum; ey iyi rabbim, sen beni her bakımdan sevindirdin. 
Maŋa tegdi hükmüŋ barurmen munu, bir ök oğlum erdi kodurmen unuHükmün bugün bana ulaştı, işte gidiyorum; bir tek oğlum vardı, onu da şimdi bırakıyorum. 
Ata erdim emdi ölür bu ata, idim sen tirig sen aŋar bir kut aBaba idim, şimdi bu baba ölüyor; ey rabbim, sen dirisin, ona saadet ver. 
Erejke yakın tut yırak tut belâ, ikigün ajunda munı sen yul aOnu refaha yakın ve belâdan uzak tut; her iki dünyada onun yardımcısı ol. 
İsizdin küdezgil ula edgüke, muŋadturmağıl sen yegü kedgükeKötülükten koru, iyiliğe ulaştır; onu yiyecek ve giyeceğe muhtaç etme. 
Köŋüldin berü kıldı edgü duâ, ay edgü duâ sen belânı yığaGönülden gelen iyi dualar etti; ey iyi duâ, sen bütün belâları defet. 
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, sakınuk kişi ol kişiler başıDinle, takva sahibi ne der; takva sahibi olan kimse insanların başıdır. 
Bayat kimke kılsa inâyet basut, ikigü ajunda bu er buldı kutTanrı kime inayet ve yardım ederse, o kimse her iki dünyada mes’ûd olur. 
Kayu kulka bolsa bayattın yölek, bu buldı ikigün ajunda tilekTanrı hangi kula muzaheret ederse, o her iki dünyada dileğine kavuşur. 
Bayat fazlı bolsa kim erse öze, kamuğ ârzû nimetke tegdi tüzeTanrının fazlı kimin üzerine olursa, o bütün arzu ve nimetlere erişir. 
Muŋar meŋzetü aydı öglüg kişi, kim öglüg sözi tutsa itlür işiAkıllı insan buna uygun bir söz söylemiştir; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, işi iyi gider. 
Küdezildi kimni küdezse idi, tilek buldı nimet talusın yediTanrı kimi gözetirse, o gözetilir, dileğini bulur ve nimetin iyisine nâil olur. 
Kayu kul bayatka ınansa turup, belâ kadğu kapğın öziŋe tudıHangi kul Tanrıya inanırsa, kendisine belâ ve kaygı kapılarını kapamış olur. 
Yana aydı ay toldı uk ay oğul, ölümüg unıtma öyü tur odulAy-Toldı devam etti ve:— Ey oğul, anla— dedi— ölümü unutma, onu dâima düşün ve uyanık bulun. 
İnanma tiriglikke yil teg keçer, usanma bu dünyâdın öz terk köçerHayata inanma, yel gibi geçer; gafil olma, bu dünyadan çabuk göçersin. 
Bayatka tutuzdum seni men katığ, tilese küdezgey yitürgey tatığBen seni tamamiyle Tanrıya emânet ettim; o dilerse, gözetir ve nimetini tattırır. 
Munu adrılurmen seniŋdin bu kün, ökünçün sığıt birle yığlap ögünBu düşünceler içinde peşimanlıkla ağlayıp-sızlayarak, işte bugün senden ayrılıyorum. 
Meniŋde kedin sen negü kılğuŋı, ayayın eşitgil ukulmış teŋiBenden sonra ne yapacağını sana anlatabildiğim kadar söyleyeyim, dinle. 
Aytoldı Oğlı Öğdülmişke Ötlemişin AyurAy-Toldı’nın Oğlu Öğdülmiş’e Öğüt Verdiğini Söyler 
Köŋül til köni tut bayatka tapın, usanma yarınlık işiŋni itinGönlünü ve dilini doğru tut, Tanrı’ya kulluk et; gafil olma, yarınki işini şimdiden düzene koy. 
Kamuğ edgü isiz bayat hükmi bil, bayatka ınanğıl anıŋ tapğı kılHer türlü iyiliği ve kötülüğü Tanrı hükmü bil; Tanrıya inan ve ona kulluk et. 
Negü kim kerekiŋ anıŋdın tile, anıŋda adın yok saŋa küç bileNeye ihtiyacın varsa, ondan dile; bil ki sana yardım edecek ondan başka bir kuvvet yoktur. 
Ağır tut negü erse yarlığların, ağır kılğa teŋri bu kün hem yarınOnun bütün emirlerine itaat et, Tanrı seni bugün de yarın da aziz eder. 
Yorıkıŋ köni tut yaŋılma özüŋ, köŋül til kiçig tut bedütme sözügTavır ve hareketin doğru olsun, doğru yoldan sapma, alçak gönüllü ol, tevazu ile söz söyle, büyük söz söyleme. 
Tirildim bir ança barırmen sakın, negü kıldı dünyâ maŋa kör bakınBen bu dünyada bir müddet yaşadım, şimdi gidiyorum; düşün, iyice bak, dünya bana ne yaptı, gör. 
Özüŋ otka atma bu dünyâ üçün, kişi neŋin alma küçeme küçünBu dünya için kendini ateşe atma; başkasının malını alma, kimseye zulüm etme. 
Tire bildi bu öz yeyü bilmedi, künüm keçti öknüp asığ kılmadıBen toplamasını bildim, fakat yemesini bilemedim; günüm geçti, son peşimanlık da fayda etmedi. 
Saŋa kaldı mâlım maŋa boldı yük, erej birle yep yat sevinç birle bök /şük/Malım sana kaldı, bana ancak yük oldu; huzur içinde yemekte devam et, güle-güle kullan. 
Tuta bilse tap bu tirilmiş neŋiŋ, ikigün ajunda kızartğay eŋiŋBu toplanmış olan mal, tutmasını bilirsen, sana kâfidir; her iki dünyada yüzünü güldürür. 
Tuta bilmese sen adın munça neŋ, saŋa yetmegey kör sarığ kılğa eŋTutmasını bilmezsen, bir bu kadar mal daha olsa, sana yetmez; görürsün, yüzünü sarartır. 
Köni bol bütünlük bile tut kılınç, könilik içindeturur bu sevinçDoğru ol, dürüst hareket et; doğruluk insanı mes’ûd eder. 
Negü ter eşit bu köni kılklığ er, bu iki ajunuğ köni kılklığ yerHareketi doğru olan insan ne der, dinle; doğru insan her iki dünyayı kazanır. 
Erejlig tilese kişi öz künin, könilik içinde tilegü eminînsan gününün .mes’ûd geçmesini isterse, bunun çâresini doğrulukta aramalıdır. 
Özüŋ bay bolayın tese belgülüg, könilikte buldı bu baylar ülügSen muhakkak zengin olmak istersen, bil ki, asıl zenginler kısmeti doğrulukta bulmuşlardır. 
Bedüklük tilese bodunka uluğ, ödürke açuk tut könilik yoluğBüyük ve halka baş olmak istersen, doğru yoldan şaşma. 
Oŋay bolsa yalŋuk kılınçı köni, ikigün ajunda yaruyur küniînsan uslu-başlı, tavrı ve hareketi doğru olursa, her iki dünyada güneşi parlar. 
Yana aydı ay toldı oğlum eşit, özüŋ edgü birle tamudın köşitAy-Toldı devamla:— Oğlum, dinle; cehennem azabına karşı iyiliği kendine siper edin — dedi — 
Kamuğ edgülük kıl isizdin yıra, kamuğ edgü kelgey sen oldur tur aDâima iyilik yap, kötülükten uzak dur; ister otur-ister kalk, bundan sana hep iyilik gelir. 
İsiz işke yakma saŋa kılğa kor, isizlik yılan ol seni tikge körKötü arkadaşa yaklaşma, sana zarar getirir; kötülük yılandır, dikkat et, seni sokar. 
İki yüzlüg erke sözüg sözleme, yadılğay sözüg sır açılğay yemeİki yüzlü adama sır verme; sözün yayılır, sırrın ortaya çıkar. 
Eviŋke yağutma uşakçı kişig, bütün ilke yadğay körüp bilmişigDedi-kodu yapanları evine yaklaştırma, görüp-öğrendiklerini bütün halka yayarlar. 
Sınamış bütülmiş kişig tut katığ, saŋa teggey andın tümen miŋ tatığTecrübe edilmiş ve güvenilir insana iyice yapış; böyle insandan sen zevk duyarsın. 
Sözüg barça tıŋla yeme bütme terk, köŋül sırrı açma katığ kizle berkHer sözü dinle, fakat hemen inanma; gönül sırrını açma, onu sımsıkı sakla. 
Kişig tepsemegil yeme içme soŋ, bu iki kılınçlığ bulur tutçı muŋBaşkasını kıskanma, çok fazla yiyip-içme; bu iki işi yapan insanın başı derdden kurtulmaz. 
Tişig boşlağ ıdma yapa tut kapuğ, tişidin tegir erke teŋsiz kamuğKadını başı-boş bırakma, kapıyı kapalı tut; insana her türlü uygunsuzluk kadından gelir. 
Yatığ evke ıdma çıkarma tişig, katılmazda aşnu sınağıl kişigYabancıyı eve sokma, kadım çıkarma; içli-dışlı olmadan önce, insanı tecrübe et. 
Kılınç edgü tut neŋke kadğurmağıl, kılınç edgü bolsa kelir neŋ tegilİyi hareket et, mal için kaygılanma; iyi hareket edersen, mal kendiliğinden gelir. 
Muŋar meŋzer emdi bu sözni eşit, bu söz işke tutğıl özüŋke iş etŞimdi buna uygun şu sözü dinle; onu dâima aklında tut ve ona göre hareket et. 
Nerek neŋ kişike kerek edgü yaŋ, kerek bolsa bulğay kamuğ edgü neŋİnsana mal neye lâzım, lâzım olan iyi huydur; böyle olan insan, gerekirse, bütün iyi şeyleri elde eder. 
İsizke negülük kerek neŋ tavar, neçe kirse bolğay çığay birle teŋMal ve servet kötünün ne işine yarar; ne kadar mal elde ederse-etsin, o fakir ile birdir. 
Uvutsuz kişidin yırak tur teze, meniŋdin miŋ alkış uvutluğ özeHayasız adamdan kaç, uzak dur; haya sahibine benden binlerce selâm. 
Kamuğ işte ivme serin öz buka, serimlig kişiler tegir ârzûkaHiç bir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler. 
Kayu işte bolsa yorık utru tut, yorık utru tutsa saŋa örge kutHangi iş olursa-olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan, saadet sana bağlanır. 
Tiliŋni küdezgil közüŋni küdez, boğuzuŋ küdezgil halâl yegil azDilini ve gözünü gözet, boğazına dikkat et; az ye, fakat halâl ye. 
Bodun munka bolsa yırak tur seçe, kara bulğakıŋa katılma kaç aHalk serkeşlik ederse, ondan uzak dur; avamın kargaşalığına karışma, ondan kaç. 
Tiliŋde yorımasu begler sözi, meger edgülükte adın ay kozıEy kuzum, iyilikten başka bir maksatla, ancak beylerin kullanabileceği sözleri ağzına alma. 
Kişi yası kolma özüŋ kılma yas, neçe edgülük kıl havâ ârzû basBaşkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi hava ve hevesine hâkim ol. 
Kayu işke kirse çıkışıŋnı kör, çıkış körmese iş bolur erke korHangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler insana zarar getirir. 
Kalı kelse övkeŋ katığlan serin, serimlig kişiniŋ sevinçi yarınEğer öfkelenirsen, kendini tut, sabırlı ol; sabırlı insan sonunda sevince kavuşur. 
Negü ter eşitgil seriŋen kişi, serinse iter er buzulmış işiSabreden insan ne der, dinle; insan sabrederse, bozulmuş olan işler düzelir. 
Serinse kişi öz tilekin tapar, serip turdaçı er ürüŋ kuş tutarİnsan sabrederse, dileğine kavuşur; sabredip-bekleyen avcı ak-kuş tutar. 
Kalı tegse emgek ya kadğu sakınç, serinse kelir ötrü kayra sevinçEğer zahmet, kaygı veya endişeye düşen kimse sabrederse, kaybettiği huzuru tekrar elde eder. 
Apaŋ irse devlet yapulsa kapuğ, serinse yana işi itlür kamuğEğer devlet gider ve kapısı kapanırsa, insan sabfetmeli; onun bütün işleri tekrar yoluna girer. 
Seringil serinmek eren kılkı ol, serinse bulur er mesel kökke yolSabırlı ol, sabretmek er kişi işidir; insan sabrederse, göğe bile yol bulur. 
Ölümüg unıtma anuk tur sakın, özüŋni unıtma tüp üŋke bakınÖlümü unutma, dâima hazır ol, onu hiç bir zaman hatırından çıkarma; kendini unutma, aslını dâima göz önünde tut. 
Kalınka katılsa sen bekle sözüg, kişiler evinde küdezgil közüŋToplantılarda bulunursan, ihtiyatla söz söyle; başkalarının evinde gözüne dikkat et. 
Kirişke körü sen çıkış kıl neŋiŋ, sözüg sözlemegil meger öz teŋiŋGiderini gelirine göre ayarla; ancak sana yakışacak sözleri sarfet. 
Tiliŋde çıkarma bu yalğan sözüg, bu yalğan sözün er uçuzlar özüŋAğzından yalan söz çıkarma; yalan söz ile insan kendi itibârını düşürür. 
Kadaş yak yağukka yakınlık ula, uluğka kiçigke sevüg bol küleKardeş ve akrabaya yakınlık göster; güler yüzle büyüğün ve küçüğün gönlünü al. 
Tuz etmekni keŋ tut kişike yetür, kişi aybı körse sen açma yetürTuzu, ekmeği bol tut, başkalarına ikram et; bir kimsenin aybını görürsen, açma, üstünü ört. 
Tapuğka erig bol bayatka tapın, yazuktın yırak tur özüŋni sakınİbâdette gayretli ol, Tanrıya kulluk et; günahtan uzak dur, kendini koru. 
Bolu berse devlet küvezlenmegil, usa edgülük kıl isiz kılmağılSaadete kavuşursan, kibirlenme; kötülük etme, elinden geldiği kadar iyilik yap. 
Avınma bu dünyâka erter barır, ınanma bu devletka terkin karırBu dünya ile oyalanma, geçer, gider; bu devlete inanma, çabuk ihtiyarlar. 
Tayanma tiriglikke tüş teg keçer, küvenme kıvı kutka kuş teg uçarHayata bel bağlama, rüya gibi geçer; boş saadete güvenme, kuş gibi uçar. 
Tiriglik yava kılma edgü kılın, keçer kün içinde kerekiŋ alınHayatı boşuna geçirme, iyilik yap; geçip-gidenlerden ibret al. 
Bor içme fesâdka katılma yıra, zinâ kılma fâsık atanma karaŞarap içme, fesada karışma, uzak dur; zina yapma, fisk ve fücur ile kara yüzlü olma. 
Bu iki kılıktın ıduk kut kaçar, ol erke çığaylık yolını açarBu iki hareketten mübarek saadet kaçar, bunlar insana fakirlik yolunu açar. 
Negü ter eşitgil sınamış kişi, sınamış kişiler bilir iş başıTecrübeli kimse ne der, dinle; tecrübeli insanlar işin aslını bilirler. 
Bor içme zinâka katılma hader, bu iki çığaylık tonını kederŞarap içme, zina etme, kendini koru; ikisi de insana yoksulluk elbisesini giydirir. 
Bu bordın kopar miŋ yazukka yürek, zinâdın kaçar kut yüzüŋke sudariçki insanın bin türlü günâha teşvik eder; saadet zinadan kaçar ve zânînin yüzüne tükürür. 
Sözin kesti ay toldı aydı oğul, unıtma saŋa söz kereki bu olAy-Toldı şöyle diyerek, sözünü kesti:— Oğlum, unutma, sana lâzım olan sözler bunlardır. 
Tükel sözledim men muŋa bütse sen, sevinç eksümegey sözüm tutsa senHer şeyi söyledim; buna inanır ve sözümü tutarsan, dâima mes’ûd olursun. 
Saŋa sözledim söz kumaru atı, unıtma bu sözler köŋülke bitiSana söylediğim sözün adı vasiyettir;’bu sözleri unutma, gönlüne yaz. 
Aytoldı Küntoğdı İligke Kumaru Bitig Bitimlişin AyurAy-Toldı’nın Hükümdar Kün-Toğdı’ya Vaslyet-Nâme Yazdığını Söyler 
Bitigü bile koldı kâğıd tetig, bayat atı birle bitidi bitigBu zeki insan kağıt-kalem istedi; Tanrı adı ile başlayarak, bir yazı yazdı. 
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen idiSözüne Tanrı adı ile başladı:—Yaratan, yetiştiren ve göçüren Tanrı — dedi — 
Törütti tümen miŋ bu sansız tirig, tirilgü berür kodmaz açın birigBu yüz binlerce, sayısız mahlûku o yarattı; hepsine rızık verir ve hiç birini aç bırakmaz. 
Yorıtur kamuğka tilemiş tilek, kerek bolmaz anda kör arka yölekO her şeye ve her kese hükmünü geçirir; hiç bir desteğe ve yardımcıya muhtaç değildir. 
Tilese törütür bolur kolmışı, tilep boldı barça anıŋ kılmışıDilerse, yaratır ve her istediği olur; yaptıkları hep onun isteği ile vücûda gelmiştir. 
Ölümke törütti bu sansız konum, tirig barça ölgü aŋar yok ölümBu sayısız mahlûkları ölüm için yarattı; diri olan her şey ölecektir; yalnız kendisi için ölüm yoktur. 
Sevüg savçıkamiŋ meniŋdin selâm, tegürsün bayatım kesüksüz ulamTanrı benden sevgili Peygambere, devamlı olarak, binlerce selâm eriştirsin. 
Tüzü eşleriŋe yeme ök adın, tegürsün selâmım idim kesmedinDiğer bütün ashabına da rabbim sonsuz selâmlarımı ulaştırsın. 
Uzun keç yaşağıl ay elig kutı, üküş el aşağıl bu beglik atıEy devletli hükümdar, çok uzun yaşa; bu saltanat ile çok illere hüküm et. 
Atım erdi ay toldı kılkım tolu, erildi toluluk tüker öz ölüAdım Ay-Toldı, tavır ve hareketim dolun ay şeklinde idi; bu dolunluk eksildi, varlığım ölümle bitiyor. 
Ölüm tutğakı keldi tuttı katığ, kutulğu yerim yok kiterdi tatığölüm meleği geldi ve beni sım-sıkı bağladı; kurtulacak yerim yok, hayatın tadı kalmadı. 
Meni edgü tuttuŋ açındıŋ üküş, saŋa tapnumadın barır bu öz uşBana iyilik ettin ve çok ihsanda bulundun; ben ise, sana karşı vazifemi ifâ edemeden gidiyorum. 
Bu edgü yanutı kumaru bitig, bitip kodtum emdi saŋa ay tetigBu iyiliğin karşılığı olarak, ey zeki insan, şimdi sana vasiyetname yazıp bırakıyorum. 
Bu dünyâ işiŋe iş erdim bile, işiŋni yorıttım könilik bileSenin bu dünya işlerinde ben sana arkadaş idim; işlerini doğrulukla yerine getirmeğe çalıştım. 
Munu emdi artuk bağırsaklıkın, bitip kodtum öt sav kumaru okınişte şimdi, büyük bir bağlılıkla, sana vasiyetim olan öğütlerimi yazıp bıraktım, oku. 
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, bağırsaklık ol kör kişilik başıiçten bağlı olan samimî insan ne der, dinle; insanlığın başı bu samimiyettir. 
Bağırsak kişiniŋ sözi tut savı, bu söz sav saŋa bolğa devlet avıSamimî insanın sözünü ve öğüdünü tut; bu söz ve öğüt sana bir devlet ağı olsun. 
Bağırsak kişi ol kişide çını, bağırsak sözi tut bedütgey seniinsanların hakikîsi sadakatli insandır; sadakatli insanın sözünü tut, o seni büyütür. 
Ay ilig munu men bağırsak saŋa, sözüm işke tutğıl ay ersig toŋaEy hükümdar, işte ben sana sadâkatle bağlı insanım; sözüme göre hareket et, ey merd insan. 
Ölüm utru keldi ökündi özüm, asığ kılmadı bu ökünçüm sözümÖlüm karşıma çıktı, ben peşiman oldum; fakat bu sözlerim ve peşimanlığım bir fayda vermedi. 
Kerek boldı emdi bu kılmış tapuğ, ökünç boldı kılmış isizlik kamuğŞimdi bana edâ edilmiş ibâdetler lâzım oldu; yapılmış kötülüklerin hepsi ancak peşimanlık getirir. 
Yatu kaldı termiş bu altun kümüş, maŋa tegdi sakış anıŋdın ülüşToplanmış olan altın-gümüşüm olduğu’gibi kaldı; onlardan benim hisseme ancak hesap vermek düştü. 
Ulırmen ökünüp asığ yok ökünç, idim rahmetinde adın yok umunçPeşimanlık içinde feryâd ediyorum, fakat peşimanlık fayda vermiyor; rabbin rahmetinden başka bir ümidim kalmadı. 
Bu kün men barırmen munu erksizin, yarın sen kelir sen udu şeksizinİşte bugün ben, elimde olmadan, ölüp gidiyorum; yarın sen de, şüphesiz, arkamdan geleceksin. 
Ölüm tutmaz erken odun ay ilig, işiŋni itiŋil yetürgil biligEy hükümdar, ölüm henüz yaklaşmadan, uyan; bilgini kullan, işini tanzim et. 
Belâ küç yerinde sen edgü kılın, bodunuğ sevindürgil elgin tilinSen halkı belâdan-zulümden koru, iyilik yap; elinle ve dilinle onu sevindir. 
Esenlik üdinde sen edgü yetür, tavar neŋ barında üle hem yetürSağlığında her şeyi iyilikle karşıla; malın ve servetin varken, onları dağıt ve yedir. 
Negü ter eşitgil köni sözlüg er, kiçigde odunmış yiti közlüg erKüçüklüğünde uyanmış, keskin gözlü ve doğru sözlü insan ne der, dinle. 
Ölüm kelmez erken ölümke itin, tiriglik üdinde tapuğ kıl tapınÖlüm gelmeden, sen ölüme hazırlan; hayatta iken, Tanrının emirlerini yerine getir; ibâdette kusur etme. 
Ölüm kelse tutsa ökünç asğı yok, neçe me ulısa kara yer katınÖlüm gelip-çatınca, peşimanlık fayda etmez; kara toprak altında istediğin kadar feryat er. 
Ay ilig katılan meniŋde kedin, yava kılma üd kün tapuğda adınEy hükümdar gayret et, benden sonra ömrünü boşuna harcama; ibâdetle meşgul ol. 
Seni armasun dünyâ devlet bile, kamuğ iş içinde könilik tileBu dünya ve devlet seni aldatmasın, bütün işlerde dâima doğruluğu göz önünde bulundur. 
Törü tüz yorıtğıl bodunka köni, künüŋ edgü bolğay könilik küniHalka kanunu doğru ve dürüst tatbik et ki, kıyamet gününde bahtiyar olasın. 
Özüŋ otka atma bu dünyâ üçün, havâ boynı biçgil et özke öçünBu dünya için kendini ateşe atma; vücûddan öcünü al, nefsin boynunu kopar. 
Bu dünyâ begi sen aŋa bolma kul, seni kodmaz erken anı kodğu tulSen bu dünyanın beyisin, ona kul olma; o seni bırakmadan, sen onu dul bırak. 
Küvezlenme artuk kötürme köŋül, ınanç kılğu ermez bu dünyâ tüŋülFazla kibir ve gurura kapılma; bu dünyaya güven olmaz, sen ondan vaz geç. 
Yakın tut özüŋke kişi edgüsi, isizdin yırak tur tokığay yasıîyi insanları kendine yakın tut; kötülerden uzak dur; zararları dokunur. 
Kişi sukıŋa bermegil sen işiŋ, vefâsız kişike yitürme aşıŋîşini insanların harisine tevdi etme, yemeğini nankör insanlara yedirme. 
Tapuğka erig bol yazukta tıdın, saŋa teggü ermez tapuğda adınİbâdette gayretli ol, günahtan sakın; sana âhirette ancak ibâdetin faydası dokunur. 
Ölümüg unıtma aŋar yok tolum, busuğdın çıkar teg çıkar bu ölümÖlümü unutma, ona karşı hiç bir silâh yoktur; ölüm, pusudan çıkar gibi, bir gün karşına çıkar. 
Neçe kaçsa âhır ölüm tutğusı, neçe kalsa âhır ölüm yetgüsiNe kadar kaçarsan-kaç, ölüm nihayet seni yakalayacaktır; ne kadar kalırsan-kal, nihayet ölüm seni alıp-götürecektir. 
Ölümke usanma köŋül tut tirig, neçe keç tirilse töşeŋü yerigÖlüme gafil avlanma, gönlünü diri tut; ne kadar çok yaşarsan-yaşa, bir gün toprağa gireceksin. 
Kanı kim kutuldı ölümdin kaçıp, kanı kim aşundı üdindin keçipHani, kim ölümden kaçıp kurtulmuştur; hani, kim ecelini geciktirmiş ve vaktini aşmıştır. 
İdi yakşı sözler bilig yaŋzatu, bu üd kün tirigliklerig meŋzetüÂlim bu zamanı ve hayatı, bir yakıştırma ile, çok güzel anlatmıştır. 
Apa oğlanı körse arkış sanı, örüg turğu bolmaz örügler kanıinsan oğlu, bakarsan, bir kervana benzer, konak yerinde devamlı kalınmaz, menziller nerede? 
Ata arkasmdın tuğulsa oğul, ana karnı menzil kaç aylık amulÇocuk babasının sulbünden çıktıktan sonra, ana karnı onun için, bir kaç aylık istirahat menzilidir. 
Anasında tuğsa atansa atı, musâfir bolup mindi üdlek atıAnasından doğup, adı verilince yolcu olarak, zamane atına biner. 
Küni bir maŋım ol tüni bir maŋım, iletür ölümke kurıtur eŋimGündüzü bir adım, gecesi bir adım; bu at onu ölüme götürür ve benzini soldurur. 
Ajun bir tüşün ol gûrüŋ bir tüşün, bu tüş tün kopursa tüş tün ol ajunBu dünya—bir konak, mezarın—ikinci bir konaktır; bundan sonraki ilk konak — öteki dünyadır. 
Küder ol ajunda saŋa iki yol, bu iki yoluŋda kayu erki yolO dünyada seni iki yol bekler; bu iki yoldan, acabl, hangisi sana nasip olacaktır. 
Yoluŋ oŋça kelse itildi işiŋ, kalı solça kelse ulıp çal başıŋYolun sağa doğru ise, işin yolundadır; eğer sola doğru ise, inleyerek, başını yerden-yere çal. 
Tarığlağ erür dünyâ ilig kutı, tarısa orar er tirilgü otıEy devletli hükümdar, dünya bir tarladır; insan bu tarlayı ekerse, hayat ekinini biçer. 
Negü ekse yerke yana ol önür, negü berse evre anı ok alurYere ne ekilirse, yine o biter; ne verilirse, karşılığında aynı şey alınır. 
Kişi neŋi alma yeme tökme kan, bu iki yazukka ulır çıksa cânBaşkasının malını alma ve kan dökme; ölüm döşeğinde insan bu iki günah yüzünden inler. 
Bu tüş teg tiriglik keçer belgüsüz, kerek beg kerek kul barır kelgüsüzBu rüyaya benzeyen hayat, farkına varılmadan geçer; gerek bey, gerek kul, bir daha gelmemek üzere gider. 
Kanı tüş sanı boldı keçmiş künüŋ, ökünçte adın yok bu kalmış künüŋHani, geçen günlerin, rüya gibi oldu; kalan günlerinde de peşimanlıktan başka bir şey yoktur. 
Negü ter eşitgil odunmış kişi, odunmış ta kedin ökünmiş kişiUyanmış ve uyandıktan sonra peşiman olmuş insan ne der, dinle. 
Tüşüŋ teg keçürdüŋ tiriglik oduğ, kanı asğı körkit maŋa bir boduğUyanık olduğun hâlde, hayatını rüya gibi geçirdin; faydası hani bana bundan bir iz göster. 
Künüŋni keçürdüŋ tilek ârzûka, tiriglik tükedi ökünç ol yoduğHeves ve arzuların için ömrünü harcadın, hayat tükendi; elde ettiğin sâdece peşimanlıktır. 
Usanma tiriglikke artuk sakın, tiriglik ölümke idi ök yakınHayatta pek gafil davranma, dikkat et; hayat ölümle çok yakındır. 
Saran bolma ilig akı bol akı, kalır meŋü ölmez akılık atıEy hükümdar, hasis olma, cömert ol, cömert; cömertliğin adı ebedî kalır, ölmez. 
Er at sü bu neŋke küvenme üküş, asığ kılmağay sü bu altun kümüşAskere, orduya ve mala güvenme; ordu ve bu altın-gümüşün sana bir faydası olmayacaktır. 
Yuluğ kılma özni adınlar üçün, suyurka özüŋni küyürme küçünBaşkaları için kendini feda etme; kendine acı da zorla ateşe atma. 
Seninde ozakı ajun begleri, ajun kodtı bardı yatur kör gûriSenden önceki dünya beyleri de dünyayı bırakıp gittiler; işte mezarları, yatıyorlar. 
Saŋa ma anunmışturur bu ölüm, üdiŋe küder ay yarumış künümEy benim parlak güneşim, bu ölüm senin için de hazırlanmıştır; ancak vaktim bekliyor. 
Negü ter eşit dünyâ aybın bilip, saŋa sözlegüçi ukuştın alıpDünyanın eksik ve kusurlu taraflarını bilen ve üzerinde düşünmüş olan insan sana ne der, dinle. 
Açığ suv teg ol kör bu dünyâ neŋi, neçe içse kanmaz ölimez eŋiBu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içerse-içsin, kanmaz; onun dili bile ıslanmaz. 
Kölike teg ol kör bu dünyâ toŋa, ederse kaçar kaçsa yapçur saŋaEy yiğit, bu dünya bir gölge gibidir; onun peşine düşersen, kaçar; sen kaçarsan, o sana koşar. 
Sakığ ol körü barsa dünyâ işi, tutayın teyü sunsa yitrür kişiDikkat edersen, dünya işi bir seraptır; insan tutmak için elini uzattıkça, onu kaybeder. 
Ay ilig katığlan özüŋ edgü bol, begi edgü bolsa bodun edgü olEy hükümdar, gayret et, kendin iyi ol; beyi iyi olursa, halk da iyi olur. 
Bodun koy sanı ol begi koyçısı, bağırsak kerek koyka koy kütçisiHalk koyun gibidir; bey onun çobanıdır; çoban koyunlara karşı merhametli olmalıdır. 
Kapuğda tirildi kalın aç böri, ay ilig koyuğ ked küdezip yorıKapıda bir çok aç kurt toplanmıştır; ey hükümdar, koyunları iyice muhafaza altına al. 
Buşı bolma işte sen övke yığın, buşı bolsa begler buzar beglikinişinde hiddetli olma, öfkene hâkim ol; beyler hiddetli olurlarsa, mülk ve saltanat haleldar olur. 
İrig sözlemegil kişike tilin, irig til ot ol kör küyer teg yalınİnsanlara kaba söz söyleme; kaba söz alev-alev yanan bir âteştir. 
Örüg bol amul bol tüzün bol silig, kamuğ edgülükke tegürgil eligSakin, halîm-selîm ve yumuşak huylu ol ve böylelikle bütün iyiliklere elini uzat. 
Yüz utruturur bu uzun yol sefer, ukuşluğ bu yolka azuk ked eterÖnünde uzun bir yol, bir sefer vardır; akıllı olan bu yol için azığını iyice hazırlar. 
Sarây karşı itme ay ilig kutı, anundı saŋa ev kara yer katıEy devletli hükümdar, sen saray ve köşkler yaptırma; kara toprak altında senin evin hazırdır. 
Ediz keŋ bedizlig sarâyıŋ kalıp, karaŋku yer evde yatur sen ulıpYüksek, geniş ve süslü sarayların burada kalacak, sen de inleyerek, karanlık toprak evde yatacaksın. 
Nerek kenç urur sen bu altun kümüş, saŋa teggüsi ol iki böz ülüşNiçin bu altın-gümüşten hazîne topluyorsun; senin hissene düşecek şey iki parça bezden ibarettir. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir tili, bu şâir sözi kör açar söz yolıŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; şâirin bu sözü, bak, söze yol açar. 
Osal yalŋuk oğlı üküş neŋ tirer, yegüke tegirmü sakınmaz birerGafil insan-oğlu çok mal toplar; kendisine yemek nasip olacakını, bunu düşünmez bile. 
Bayusa tileki bulunsa tükel, tüketür tiriglik uçup cân yırarZenginleşip, bütün dileklerine kavuşunca, ömrü de sona erer ve canı uçar gider, ondan uzaklaşır. 
Avınma erejke küvenme ay beg, avınçıŋ küvençiŋ udığa ot tegEy hükümdar, avunma ve huzura güvenme; bu avunman ve güvenmen seni gaflet uykusuna düşürür. 
Tiriglik yava kılma dünyâ üçün, keçigliturur bolğa emgek küçünDünya uğrunda hayatı boşuna harcama, dünya geçicidir; sonra sana zorla zahmet çektirirler. 
Ağı çuz töşenür özüŋ oğlağu, kara yer töşeŋüturur ay bügüîpek sırma ile örtülen vücûdun kara toprağa serilecektir, ey hakîm. 
Avınçu sevügler bile avnur öz, kara yer katında yaşıp yatğu tüzSeni avutan zevklerinle avunan vücûdun kara toprak altında gizlenip, sırt-üstü yatacaktır. 
Yayılmaz yorığa keveldin tüşüp, edersiz yığaç miŋü muŋluğ bolupSarsmayan, rahvan küheylan attan inip, aciz içinde, eyersiz bir ağaca bineceksin. 
Bularnı sakınğıl ölümke itin, ökünme yarın bu kara yer katınBunları düşün ve ölüme hazırlan; yarın bu kara yer altında peşiman olma. 
Kamuğ işke tevfik bayattın tile, bayat birge şeksiz saŋa küç bileHer işe Tanrıdan tevfik dile; bil ki, sana ancak Tanrı yardım edebilir. 
Negü kelse tapla kör edgü isiz, boyun bir kazâka köni tut ağıziyi veya kötü, ne gelirse, ona razı ol; kazaya boyun eğ, ağzım bozma. 
Özüŋ kolsa iki ajun begliki, bu beş işke yakma bu ol yeglikiEğer her iki dünya beyliğini istiyorsan, en iyisi budur, sen şu beş işe yaklaşma. 
Harâmka katılma yeme kılma küç, kişi kanı tökme hasım kılma öçHarama karışma, zulüm etme, insan kanı dökme, düşmanlık besleme ve kin gütme. 
Bor içme fesâddın yırak tur tez e, bu kaç neŋ yorır tutçı beglik buzaŞarâp içme, fesattan uzak dur, ondan kaç; bunlar dâima mülke ve saltanata halel veren şeylerdir. 
Özüŋ meŋü beglik tilese tuçı, törü kıl bodundın kötürgil küçiEğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan, adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır. 
Bodunka başı sen ay ilig bu kün, bodunuğ küdezgil oduğ tur ögünEy hükümdar, sen bugün halkın başında bulunuyorsun; halkı gözet, aklın başında ve uyanık ol. 
Uluğ yük boyunka yüdürdi ilig, osal bolma saklan ay kılkı siligHükümdarların omuzlarına ağır yük yüklenmiştir; ey iyi huylu insan, ihmalkâr olma, tedbirli davran. 
Et öz ârzû sürgen havâka bulun, bulun bolma bolsa özüŋni yulunVücût arzusuna tâbi olan insan nefsinin esiridir; onun esiri olma, olursan da kendini kurtarmağa bak. 
Keçürmiş tiriglik tüpi boldı yel, bu kalmış tiriglik neçe berge elGeçirdiğin hayat rüzgâr ve tipi gibi geçti; kalan hayatın daha ne kadar saltanat temin eder. 
Yava kılma emdi bu kalmış künüŋ, özüŋdin arıtğıl yazukuŋ münüŋKalan ömrünü artık boşuna geçirme; kendini günah ve kusurlardan temizle. 
Vefâ kılğu ermez bu dünyâ bilin, keçer dünyâda öz azukuŋ alınBil ki, dünya sana vefa edecek değildir; bu geçici dünyadan sana lâzım olan azığı al. 
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, sakınuk kişi ol ajunda başıTakva sahibi ne der, dinle; dünyada takva sahibi insanlar muvaffak olurlar. 
Bu ajun tüşün ol sen arkış sanı, tüşünde neçe bolğa arkış küniBu dünya bir konaktır, sen kendini kervan say; bir kervan konakta ne kadar kalabilir. 
Sarây ol ajun kör bu kazğanç yeri, negü bulsa munda naru ıd yorıDünya bir saraydır, bir kazanç yeridir; buradan oraya götürebileceğin ne varsa, götür. 
Özüŋ köçgü mundın köçüŋ aşnu ıd, kerekligni alğıl kereksizni tıdSen buradan göç edeceksin, göç yükünü önceden gönder; ancak lüzumlu olanları al, lüzumsuzları bırak. 
Munu men barurmen meni kör odun, katığlan özüŋke at edgü kodunişte ben gidiyorum, bana bak ve ibret al; burada kendin için iyi bir ad bırakmağa gayret et. 
Negü ter eşitgil ölügli tirig, ölürde berip bardı öt sav erigÖlmek üzere bulunan, intizar hâlinde öğüt ve nasihat vererek ölen insan ne der, dinle. 
Ölügli tirigke berür pend tilin, eşitgil anı sen köŋülke alınÖlmekte olan insan yaşayanlara nasihat eder, sen onu dinle ve gönlüne yerleştir. 
Ayur ay tirig sen usanma odun, usandım ökünçün yaturmen yılınO der ki : — Ey diri, sen gafil olma, uyan; ben gaflet ettim, şimdi yıllarca peşimanlık içinde yatacağım. 
Ay ilig bu beglik uzun kolsa sen, kaç iş kıl kaç iş kod kılur erse senEy hükümdar, bu saltanatın uzun sürmesini istersen, şu bir kaç işi yap, şu bir kaç şeyi de bırak. 
Törü kıl katığlan yulup kılma küç, tapuğ kıl bayatka anır kapğı kuçAdaletle iş gör, buna gayret et; hiç bir zaman zulüm etme; Tanrıya kulluk et ve onun kapısına yüz sür. 
İkinçi osal bolma sak tur oduğ, saŋa tegmesün bir müfâca yoduğikincisi — gafil olma, dikkatli ol, uyanık dur; sana başkasının yüzünden, ansızın, bir suç isnat edilmesin. 
İki üdte kılma kayu erse iş, havâ övke kelse serip kısğu tişHeves ve öfke ânında hiç bir iş yapma; her iki hâlde de dişini sık, sabret. 
Bu kaç neŋ küdezgil küdezildi el, uzun turğa beglik saŋa berge elBu bir kaç şeye dikkat edersen, memleket gözetilmiş olur; saltanat uzun sürer ve sana sulh ve sükûn te’min eder. 
Kamuğ edgülerig ağır tut kötür, isizlerni tutma iligdin koturBütün iyilere hürmet göster ve onları yükselt; kötülere yüz verme, onları kapına dahi yanaştırma. 
İsiz öŋdi urma törü edgü ur, künüŋ edgü bolğay kutuŋ bağa kurKötü teamül kurma, iyi kanun koy; ömrün iyi geçer ve saadet sana yâr olur. 
Negü ter eşitgil ay bilge külüg, bu sözdin kötürgil özüŋke ülügEy hükümdar, meşhur âlim ne der, dinle; bu sözden sen kendine hisse çıkar. 
Törü edgü ur ay törü bergüçi, turu öldi isiz törü urğuçıEy kanun yapan, iyi kanun koy; kötü kanun yapan kimse, daha hayatta iken, ölmüş demektir. 
İsiz öŋdi urma ay ilçi bügü, isiz bolsa bolmaz ajunuğ yegüEy hakîm devlet adamı, kötü teamül koyma; kötü kanunlarla dünyaya hüküm edilmez. 
İsiz öŋdi ursa özi öz üdin, isiz kodtı atın özinde kedinBir kimse kendi zamanında kötü teamül vaz’ederse, kendisinden sonra kötü bir nâm bırakmış demektir. 
Kim erse urup kodsa edgü törü, anın tikti atın adakın örüBir kimse iyi kanun vaz’edip bıraktı mı, adının ayakta durmasını sağlamış demektir. 
Özüŋni yarılma ay ilig bakın, tüp üŋni unıtma öyü tur sakınEy hükümdar, dikkat et, kendini şaşırma; aslını unutma, bunu dâima hatırında tut ve düşün. 
İsiz kılkı tutma ay elgi uzun, isiz kılk ulıtur ikigün ajunEy iktidar sahibi kötü hareketleri benimseme; kötü hareket seni her iki dünyada inletir. 
Uzun boldı elgiŋ bodunka yakın, füsûsun keçer bu tiriglik bakıniktidara geldin ve halka yakın oldun; dikkat et, sonra bu ömür efsûsla geçer. 
Keçigliturur dünyâ keçti sakın, keligli ölüm utru keldi sakınBu dünya geçicidir, sen onu şimdiden geçti bil; ölüm muhakkak gelecektir, sen onu karşına artık geldi bil. 
Meni kör meniŋdin kötür öt erig, ökünme yarın sen bu kün sen tirigBenim hâlime bak, benden öğüt ve nasihat al; yarın peşiman olma, sen bugün henüz dirisin. 
Kişi ölse andın kumaru kalır, munukı kumarum saŋa ay bilirİnsan ölünce, ondan bir miras kalır; ey bilgin, benim sana mirasım da işte budur. 
Severim sen erdiŋ ay ilig maŋa, asığlığ kumarumnı kodtum saŋaEy hükümdar, benim en çok sevdiğim insan sendin; faydalı mirasımı sana bırakıyorum. 
Asığlığ kumaru kişike söz ol, kumaru sözüg tutsa asğı yüz olinsan için faydalı miras sözdür; miras olarak kalan sözü tutmanın yüz türlü faydası vardır. 
Munu söz bitip kodtum emdi çını, unıtma bu sözni unıtma meniişte şimdi sözün doğrusunu yazıp, bıraktım; beni hatırla ve bu sözlerimi unutma. 
Neçe keç yaşap öz tirig tursa sen, ölüm boldı âhır yanış körse senNe kadar çok yaşarsan-yaşa ve ne kadar hayatta kahrsan kal, dikkat edersen, en son karşılaşacağın şey ölümdür. 
Seziksiz ölüm bir kün âhır kelir, tirilmiş bu cânlığ cânın alğalırŞüphesiz, bir gün nihayet ölüm gelecektir ve bütün canlıların canını alacaktır. 
Okığçı kelürke anunğu kerek, uzun yol yorırka itiŋü kerekDâvetçinin gelmesine hazırlanmak ve uzun yol yürümek için, hazırlık yapmak gerektir. 
Ölümdin kutulu yeri yok bilin, ölümke itiŋil kerekiŋ alınÖlümden kurtulmak için bir çâre yoktur; bunu bil; ölüme hazırlan ve ancak bunun için lâzım olanları al. 
Negü ter eşitgil ögi yetmiş er, ölümüg ölürde oza ukmış erAlalı eren ve ölümü, ölmeden önce, anlamış olan insan ne der, dinle. 
Kezigçe kelir bu ölümnüŋ kurı, ölümke özüŋ çın anuklap yorıÖlümün sırası nöbetle gelir; ölüme her an kendini hazır bulundur. 
Kümüş kur bağuçı munu men teyü, ölüm tuttı erse üzüldi kurıGümüş kuşak bağlayarak,— “îşteben!”— diyenin kuşağı, ölüm tutunca, kopar. 
Ay ilig munu men ötedim hakıŋ, tükel kıldım emdi bağırsaklıkıŋEy hükümdar, işte ben senin hakkını ödedim; bana gösterdiğin yakınlığın karşılığını yerine getirdim. 
Bayat bersü tevfik kamuğ edgüke, kutadsu bu edgü yegü kedgükeBütün iyilikler için Tanrı sana tevfik ihsan etsin; yiyecek ve giyecek hususunda da bu iyiliklerin sana hayrı dokunsun. 
Esenin tirilgil üküş yıl yaşa, sevinçin avınçın üküş el aşaÖmrünü sıhhatle geçir, çok seneler yaşa; saltanatın sevinç ve huzur içinde geçsin. 
Bağırsaklık erdi meniŋ bu sözüm, esen kal selâmet ay körklüg yüzümBu sözlerim sana karşı içten bir bağlılığın nişânesidir; ey güzel yüzlüm, sağ ve esen kal. 
Munu men barırmen ay ilig kutı, turu kaldı oğlum bu bağrım otıEy devletli hükümdar, işte ben gidiyorum; oğlum, bu ciğer-pârem, burada kalıyor. 
Bayatka tutuzdum munı yalvara, tilese küdezgey küyer ot araOnu yalvararak, Tanrıya emânet ettim; o isterse, yanar âteş içinde de olsa, onu korur. 
Saŋa hâcetim bu körü ber munı, süre ıdma bolğay yavalar sanıSenden dileğim şudur: ona nezâret et, kendinden uzaklaştırma; yoksa, o yabanî bir diken gibi olur. 
Kamuğ neŋke teŋri kılur ol sebeb, kamuğ edgü isiz aŋar öz ulapTanrı her şeye bir sebep yaratır; iyi ve kötü, her şeyi o nasîb eder. 
Oğul kız sebebi ata ol ana, kılınç artasa ya itilse yanaÇocukların iyi veya kötü olmalarına anne ve babalan sebep olur. 
Munu men atası ölürmen bu kün, kiçig kaldı oğlum yetim ögsüzünîşte onun babası olan ben bugün ölüyorum; oğlum küçük yaşta yetim ve öksüz kalıyor. 
Bar erse kalı bu tapuğçı hakı, sebeb bol munı edgü yolka okıEğer bu hizmetkârın sende bir hakkı varsa, sebep ol ve onu iyi yola şevket. 
Körü ıdma ögretgil erdem bilig, bilig erdemin bulsu ilke eligGözden uzak bulundurma, ona fazilet ve bilgi öğret; bilgi ve fazilet ile memlekette mevki sahibi olsun. 
İtilsü kılınçı tüzülsü yorık, tusulsu tapuğka alınsu alıkTavır ve hareketi mâkul, muntazam ve iyi ahlâklı, hizmete lâyık ve meziyet sahibi olsun. 
Yava ıdma boşlağ yığa tut kısa, yığa tutsa oğlan bulur kut basaSerbest ve başı-boş bırakma, sıkı tut ve kötü hareketlerine mâni ol; çocuk sıkı bir terbiye altında bulundurulursa, sonunda bahtiyar olur. 
Negü ter eşitgil karı köklemiş, sınamış ukup hem bilip sözlemişTecrübe ile anlayarak, bilerek söyleyen ve işin künhüne vâkıf olan pîr ne der, dinle. 
Kiçig erken ögret oğulka bilig, kiçigde bilig bilse kötrür eligOğula bilgiyi henüz küçük iken öğret; küçüklüğünde bilgi öğrenirse, hayatta muvaffak olur. 
Ayama oğul kızka berge yetür, oğul kızka berge bilig ögretürGerekirse, oğula-kıza acımadan dayak at; dayak oğula-kıza bilgi öğretir. 
Kiçiglikte bilse oğul kız neni, karıp ölmeginçe unıtmaz anıOğul-kız küçüklükte ne öğrenirse, yaşlanıp, ölünceye kadar onu unutmaz. 
Tüketti bitig türdi badı türe, alıp oğlıŋa berdi elgin sunupMektubu tamamladı, dürüp bağladı; eli ile uzatarak, oğluna verdi. 
Ayur bu bitig tut yitürme oğul, iligke tegürgil kumarum bu olOğlum —dedi—bu mektubu sakla, kaybetme; hükümdara götür, ona mirasım budur. 
Bitigim okısun sözüm tutsunı, ölümke anunsun işin itsüniMektubumu okusun, sözümü tutsun; ölüme hazırlansın ve işini ona göre tanzim etsin 
Uluğ tındı ötrü oğulka baka, ayur sen munı uk könike yakaUzun bir müddet sustu, sonra oğluna bakarak, dedi:—Sen bunu anla, doğruluktan ayrılma. 
Yana aldı oğlın koyıŋa kuça, öpüp yığladı barnu yaşın saçaOğlunu kucaklayarak, tekrar bağrına bastı; öpüp ağladı, yüzü göz yaşları ile kaplandı. 
Ayur ay oğul kördüŋ emdi meni, ne hâlin barırmen unıtma munıEy oğlum;— dedi— işte beni görüyorsun; ben ne hâlde gidiyorum, bunu hatırından çıkarma. 
Saŋa ma seziksiz bu üd kelgü ol, osal bolma âhır özüŋ ölgü olSana da, şüphesiz, bu an gelecektir; gafil olma, bir gün sen de öleceksin. 
Kereklig sözüg men tutuzdum saŋa, sözümni unıtma duâ kıl maŋaBen sana gereken sözleri söyledim; sözümü unutma ve bana duâ et. 
Kalı ilig üdlep tilese seni, yorık tüz tapuğ kıl basınma anıEğer gün gelir de hükümdar seni isterse, tavır ve hareketini düzelt, ona hizmet ve hürmette kusur etme. 
Yava bolma boşlağ yügürme özün, köni bol silig bol kılınçın sözünAylak olma ve başı-boş dolaşma, kendi-kendine koşma; işinde ve sözünde dürüst ve mülayim ol. 
Keçe yatsa keç yat yana erte tur, yatıp erte kopğan kutın artururGece geç yat, yine de^ erken kalk; yataktan erken kalkan saadetini arttırır. 
Bayat yarlığın sen ağır tut ağır, iligke tapuğ kıl isiŋil bağırTanrı buyruğuna çok itaat et; hükümdara hizmet et ve ona gönülden bağlan. 
İsizke yağuma yırak tur teze, yorı edgülük kıl yorık yol tüzeKötüye yaklaşma, ondan uzak dur; kaç; dâima iylik yap, tavır ve hareketini düzelt. 
Sözüŋni küdezgil selâmet yorı, özüŋni küdezgil esenin karıSözünü gözet, emniyet içinde yaşa; kendini gözet, esenlik ile ihtiyarla. 
Sözin kesti oğlın kuçup yığladı, olındı yana ol ökünçler yediSustu, oğlunu kucaklayıp, ağladı; tekrar ah-vah etti ve peşimanlıklar getirdi. 
Ayur ay ınançsız ajun bivefâ, nelük kıldıŋ emdi maŋa sen cefâEy vefasız, güvenilmez dünya, — dedi—niçin şimdi baha cefa ediyorsun. 
Tü nimet bile bu igidmiş özüm, kirür bu kara yerke körklüg yüzümBol nimet içinde beslenmiş olan bu vücudum ve bu güzel yüzüm kara toprağa giriyor. 
Anadın neteg toğdum erse bu kün, anıŋ teg barırmen yalıŋın muŋunAnadan nasıl doğdum ise, bugün o şekilde ve aciz içinde gidiyorum. 
Negü ter eşitgil ölügli ök er, ölümke ökünüp ulığlı bek erÖlmek üzere bulunan ve ölürken peşiman olarak, inleyen kuvvetli insan ne der, dinle. 
Karındın çıkardıŋ karınka kirür, şekerdin igidtiŋ yılanka berürKarından çıkardın, tekrar karına giriyorum; şeker ile beslediğin bu vücûdu yılana veriyorum. 
İsizim yegitlik tiriglik isiz, ökünçün sığıt birle gûrke kirürBana yazık oldu, gençliğime ve hayatıma yazık oldu; peşimanlıkla ve ağlayarak, mezara giriyorum. 
Sığıt kodtı ay toldı yetrüp ögin, kumaru üledi kişike neŋinAy-Toldı başına aklını topladı, ağlamağı bıraktı; malını, miras olarak, başkalarına dağıttı. 
Bahil koldı barça kadaşlarka ol, tiler boldı cânı yaşıl kökke yolBütün akrabaları ile helâllaştı; canı mâvî göğe doğru yol almak istedi. 
Közin kökke tikti kötürdi elig, şahâdet bile kesti teprer tiligGözünü göğe dikti, elini kaldırdı; son sözü kelime-i şehâdet oldu. 
Yaruk cân üzüldi tünerdi küni, bayat atı birle kesildi tınıNurlu can ayrıldı, günü karardı; Tanrı adı ile son nefesini verdi. 
Edizlik tiledi süzük cân turuğ, uçup bardı cân kaldı kalbüd kuruğSaf ve temiz ruhu yükselmek diledi; ruhu uçtu, gitti, boş bir kalıp kaldı. 
Bolup toğmaduk teg yitip bardı cân, ajunda atı kaldı belgü nişânRûh, hiç doğmamış gibi, kayboldu, gitti; dünyada alâmet ve nişan olarak, yalnız adı kaldı. 
Negü ter eşit emdi köŋli köni, osallık usındın odunmış küniŞimdi dürüst gönüllü ve gaflet uykusundan uyanmış insan ne der, dinle. 
Et öznüŋ evi ol bedizlig eviŋ, süzük cân evi ol bediz teg teniŋBu süslü evin vücûdun evidir; o heykel gibi vücûdun temiz ruhun evidir. 
Kuruğ kaldı kalbüd uçup barsa cân, bayat bildi kança barır erse cânRûh uçup gidince, vücût boş kalır; ruhun nereye gittiğini ancak Tanrı bilir. 
Ediz boldı ornı ay kutluğ kuta, töŋitse kodı ense boldı yutaEy devletli, onun yeri yükseklerdedir; onun yükselmesi saadet, aşağı inmesi felâkettir. 
İkide biri boldı şeksiz ülüg, tirildi ölümsüz uzun meŋlügŞüphesiz, ona ikisinden biri nasip olur; o ölümsüz, uzun, ebedî bir hayat sürmeğe başlar 
Ne muŋluğturur körse yalŋuk özi, yorırda yiter atı keslür söziDikkat edersen, insan ne kadar âciz bir mahlûktur; yürürken, yere serilir ve sesi kesilir. 
Kayudın kelir erki kança barır, kayudaturur erki kayda yorırNereden gelir, nereye gider; nerede durur, nerede yürür. 
Biligli bilirmü negü ter negü, ukuğlı ukarmu negü ter bügüBunu bilen varını, ne der, ne; akıllı anlarmı, hakîm buna ne der? 
Biligli bayat ol bilir bu işig, ukuğlı uğan ol ukar bu işigBu işi bilen, ancak her şeyi bilen Tanrıdır; bu işin hikmetini ve sırrını bilen, ancak hüküm eden Allahtır. 
Ara yer içer kör yorır belgüsüz, ara köz körürde bolur belgüsüzBâzan kaybolur, kendisini göstermeden dolaşır; bâzan daha göz önünde iken, silinip gider. 
İdi kısğa özlüg bu yalŋuk özi, sakınçı uzun hem bedük til söziBu insanın kendisi çok kısa ömürlüdür; fakat emeli uzun, dili ve sözü büyüktür. 
Körü barsa yalŋuk bu erksizlikin, nelük munça yavlak kötürdi eginİnsanın bu aczine dikkatle bakarsan, kötülerin niçin bu kadar gurur getirdiklerine hayret edersin. 
İki künlük erter ajunuğ bulup, nelük kerdi kögsin kaya teg bolupİki günlük bu geçici dünyayı bulunca, niçin kaya gibi, göğüs kabartırlar. 
Negü ter eşitgil odunmış kişi, ölümüg ukup yolka könmiş kişiUyanmış ve ölümü anlayarak, doğru yola girmiş olan insan ne der, dinle. 
Ne teŋsiz ölüm sen ay yavlak ölüm, tusulmaz saŋa itse tük miŋ tolumEy kötü ölüm, sen ne eşi-benzeri olmayan bir şeysin ki, yüz binlerce silâhın sana karşı bir tek faydası yoktur. 
Tözüke tegir sen kutulmaz biri, isiz edgü neŋke sen ök sen turıHer kese gelirsin, hiç kimse senden kurtulamaz, iyi ve kötü şeylerin hepsini tuzağına düşürürsün. 
Kerek erdi bilge tirilse kutun, kamuğ ölsün erdi biligsiz otunAlimlerin saadet içinde ömür sürmeleri lâzımdı, bütün câhil küstahlar hep ölmeli idiler. 
İsiz edgü kalmaz neçe tüz ölür, uluğ ya kiçig tut kara yer boluriyi veya kötü, hiç biri kalmaz, hepsi de ölür; büyük veya küçük, hepsi kara toprak olur. 
Ölümtin keçig yok tirig buldaçı, nece keç tirilse ölüm keldeçiÖlümden kurtuluş yoktur; insan ne kadar çok yaşarsa-yaşasın, ölüm gelecektir. 
Ne yakşı ayur bu bodun başlar er, biligin ukuşun işin işler erHalkın başında bulunan, bilgi ve anlayış ile işini gören insan ne güzel söylemiştir. 
Ne edgü iş erdi ölüm bolmasa, ne körklüg iş erdi kişi ölmeseÖlüm olmasa idi, ne iyi olurdu; insan ölmese idi, ne güzel olurdu. 
Erinçke tegürdi meni bu ölüm, ölüm ol buzuğlı tüp üm hem ulumBana zevk ve saadet veren bu hayatımdır; benim esas ve temelimi bozan ölümdür. 
Ölümke taŋ ermez toğuğlı ölür, toğuğlı ölür kör kara yer bolurÖlüme hayret edilmez, her doğan ölür; doğan ölür ve kara toprak olur. 
Kişi isiz ermez kişilik isiz, eren isiz ermez könilik isizİnsana yazık değil, insanlığa yazıktır; ferdlere yazık değil, doğruluğa yazıktır. 
Bu kurtğa kılınçı bu ol öŋdisi, kerek öŋdi tutğıl kerek tüŋdisiBu dünya acuzesinin huyu ve âdeti budur; ister beğen, ister beğenme. 
Küntoğdı İlig Ögdilmişni Okimişin AyurHükümdar Kün-Toğdı’nın Öğdülmiş’i Çağırdığını Söyler 
Bu ay toldı yasın keçürdi ilig, okıp oğlıŋa berdi öt sav erigHükümdar, Ay-Toldı’nın yası sona erince, onun oğlunu çağırtarak, ona öğüt ve nasihatte bulundu. 
Ayur ay oğu kılma artuk sakınç, sakınç keçse âhır tüp inde sevinçDedi : — Ey oğul, fazla üzülme; keder geçer ve arkasından sevinç gelir. 
Saŋa tegmedi bu sakınç yalŋuzun, maŋa tegdi kadğu sakınçlar uzunBu keder yalnız sana dokunmadı; bu benim için de sonsuz kaygı ve üzühtü oldu. 
Köŋülni çökürme özüŋni avıt, baka tur maŋa öz tapuğka ivitGönlünü çökertme, kendini avut; benim yanıma gel ve hizmetimde bulun. 
Ataŋ öldi erse ata men saŋa, atalık kılayın oğul bol maŋaBaban öldü ise, ben de sana bir babayım; ben sana babalık edeyim, sen de bana oğul ol. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yer öpti kör ögdülmiş aydı ilig, uzun keç yaşağıl aşayu iligÖğdülmiş yer öptü ve dedi : — Ey hükümdar, Allah sana devletin başında uzun ömürler versin. 
Men igdiş kuluŋ men tapuğçı seniŋ, yuluğ bolsu cânım iligke meniŋBen senin himaye ettiğin bir kulunum, senin hizmetkârınım; hükümdar için canım feda olsun. 
Atam cânı boldı iligke yuluğ, yuluğ kılsu teŋri saŋa bu kuluğBabamın canı hükümdarın hizmetinde feda oldu; Tanrı sana bu kulu da feda etsin. 
Çıkardı atası bitigin oğul, iligke ötündi kör akru amulÇocuk babasının mektubunu çıkardı, edep ve hürmetle hükümdara takdim etti. 
İlig aldı açtı okıdı bitig, sözin uktı aydı isiz ay tetigHükümdar mektubu aldı ve açıp okudu; ne demek istediğini anladı ve dedi : — Ne yazık, ey akıllı insan. 
Ayur ay bağırsak kişide burun, kapuğum kurıttıŋ kor ittiŋ orunEy merhametli insan, ey insanların ileri geleni, kapımı kimsesiz ve yerini boş bıraktın. 
Tirigle tapındıŋ ötediŋ hakım, ölürde muŋadıp yidiŋ hem ğamımHayatta iken, hizmet ettin ve hakkımı ödedin; ölürken de beni düşündün ve benim için üzüldün. 
Hakıŋnı öteyümedim men seniŋ, bayat ok ötesün seniŋ haklarıŋBen senin hakkını ödeyemedim; senin hakkını bizzat Tanrı ödesin. 
Neteg kim sevinçlig men sendin bu kün, bayat bersüni miŋ sevinçiŋ kutunSen beni bugün nasıl memnun ettin ise, Tanrı da seni öyle memnun etsin. 
Sözin kesti ilig közi yaş saça, turup çıktı andın sakınçığ kuçaHükümdar süzünü kesti, gözünden yaşlar akıttı; Öğdülmiş keder iyinde, oradan kalkıp, çıktı. 
Eviŋe kelip kirdi köŋli tüşük, kapuğ yaptı kaç kün sakınçın tügükGönlü sıkıntı içinde, gelip evine girdi; bir kaç gün her kese kapısını kapalı tutup, kederi ile baş-başa kaldı. 
Bu ay toldınıŋ kıldı oğlı yoğı, çığayka üledi kümüş hem ağıOğlu, Ay-Toldı için, ölüm aşı yaptı; fakirlere gümüş ve ipekli kumaşlar dağıttı. 
Keçürdi yeme ök ata kadğusın, yakın kıldı özke kişi edgüsinBabasının matemini böyle hayırlı işler yaparak geçirdi; iyi insanları kendisine ahbap edindi. 
Ata pendi tuttı yorıdı köni, kutı künde arttı yarudı küniBaba öğüdünü tuttu ve doğruluktan ayrılmadı, saadeti günden güne arttı, güneşi parladı. 
Negü ter eşit emdi öglüg kişi, başında keçürmiş bilir el işiŞimdi akıllı, görmüş-geçirmiş ve memleket ışını bilen insan ne der dinle. 
Ata pendini sen katığ tut katığ, kutadğay künüŋ berge künde tatığBaba nasihatini sen sıkı tut, sıkı; günün kutlu olur ve sana her gün bir sevinç getirir. 
Ataŋnı anaŋnı sevindür tapın, yanut berge tapğuŋ tümen miŋ asığBabanı, anneni hoşnut eyle, onlara hizmet et; bu hizmet karşılığı binlerce fayda elde edersin. 
İlig me katığlandı anda naru, küniŋe uru bardı edgü törüHükümdar da o günden itibaren gayretle çalıştı, günden-güne iyi kanunlar vaz’etti. 
Bayudı bodun hem itildi ili, iligke duâ kıldı bodnı tiliHalk zenginleşti, memlekette nizam kuvvetlendi; halk hükümdara duâ etti. 
İlig bir kün oldurdı yalŋuz özün, kemişti kitâb ötrü baktı uzunHükümdar bir gün tek-başına oturuyordu; elindeki kitabı bıraktı uzun uzun düşündü. 
Tügüldi ögi köŋli yetlümedi, tiledi ayıtğu kişi bulmadıBir yere aklı takılmıştı, anlayamadı; sormak için biriniara di, fakat bulamadı. 
Sakındı kör ay toldı erdemleri, ayur ay diriğâ ol erde eriO zaman Ay-Toldı’nın faziletlerini hatırladı ve : — Ah yazık, o erler eri idi — dedi — 
Kapuğ körki erdi maŋa edgü iş, bodun asğı erdi aŋar tegse işO bana ıyı arkadaş idi ve bârgâhımın süsü idi; o her işinde halkın faydasını düşünürdü. 
Kuruğ kaldı ornı irildi işim, irükler bütürgü kanı bir kişimArkadaşım kayboldu, yeri boş kaldı; hani bu boşluğu dolduracak bir insan. 
Yana saknu aldı kör ögdülmişig, ayurmen unıtmışmen edgü işigSonra birden-bire Öğdülmiş’i hatırladı ve dedi : — Ben bu iyi işi unutmuştum. 
Ölürde ol ay toldı oğlın maŋa, tutuzdı anı men unıttım taŋaAy-Toldı ölürken, oğlunu bana emânet etmişti; hayret, ben onu nasıl unuttum. 
Ata öldi erse oğul bar tirig, birisin yitürdüm tutayın birigBabası öldü ise, oğlu hayattadır; birini kaybettim, bari birini tutayım. 
Kişi ıdtı terkin kör ögdülmişig, okıdı öziŋe bekitti işigDerhâl adam gönderdi, Öğdülmiş’i huzuruna çağırttı ve bu işi de böylece yerine getirdi. 
Öğdülmiş Küntoğdı İlig Tapuğıŋa Körünmişin AyurÖğdülmiş’in Hükümdar Kün-Toğdı’nın Huzuruna Çıktığını Söyler 
Yorıp kirdi ögdülmiş utru turup, iligke köründi sevinçlig bolupÖğdülmiş yürüyüp, içeri girdi ve huzura kabul edilerek, hükümdarın karşısında sevinçle durdu. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig kördi terkin okıdı anı, ayıttı negü kıldı üdlek seniHükümdar onu görünce, hemen yanma çağırdı ve sordu: —Felek sana neler yaptı? 
Negü teg keçer bu keçigli künüŋ, könimü yorır sen ya egri yoluŋGünlerin nasıl geçiyor; doğrumu yürüyorsun, eğri yoldamısın? 
Negü kıldı üdlek ataŋda kedin, sevinçmü berür ya sakınç kadğudınBabandan sonra felek sana neler yaptı; sem sevındirdimı, yoksa yerindirdi mi? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’lN HÜKÜMDARA CEVABI 
Ötündi bu ögdülmiş ilig kutı, uzun keç tirilsü yadılsu atıÖğdülmiş arzetti : — Ey devletli hükümdar, Allah uzun ömürler versin, şöhretin dünyaya yayılsın. 
Yırak boldum ilig tapuğında taş, iriglendi üdlek maŋa tügdi kaşFelek bana gadretti ve kaşını çattı; hükümdarın hizmetinden uzakta ve dışarda kaldım. 
Büte boldı ilig yüzin körmedim, sakınç kadğu birle yorıp külmedimÇok zaman geçti, hükümdarın yüzünü görmedim, üzüntü ve kaygı içinde idim; yüzüm gülmedi. 
Bu kün edlep ilig meni ündedi, umınçlığka devlet maŋa kur badıBugün hükümdar beni hatırlayarak, çağırttı; şimdi ümitli olabilirim, çünkü saadet bana yâr olmağa başladı. 
İlig yarlığını eşitti özüm, künüm edgü boldı yarudı közümHükümdarın emrini duyunca, gözüm parladı ve bana gün doğdu. 
İlig tegme törlüg ayıttı bilig, ötündi bu ögdülmiş açtı tiligHükümdar türlü suâller ile bilgisini denedi ve Öğdülmiş bunların hepsine uygun cevaplar verdi. 
Öğdülmiş Küntoğdı İlig Tapuğiŋa Kirmişin AyurÖğdülmiş’in Hükümdar Kün-Toğdi’nin Hizmetine Girdiğini Söyler 
İlig aydı munda naru ay oğul, maŋa tapnu turğıl çökürme köŋülHükümdar:— Ey oğlum —dedi— bundan sonra benim hizmetimde bulun; artık gönlünü ferah tut. 
Ataŋ tapğı bar erdi artuk telim, öteyümedim bardı kaldı birimSenin babanın çok büyük hizmeti vardı; hakkını ödeyememiş ve ona borçlu kalmıştım. 
Ötegü kerek men bu haklar saŋa, kişiler tili bolmasa ber maŋaTöhmet altında kalmamak için, bu borcu şimdi sana ödemem gerektir. 
Negü ter eşitgil uç ordu begi, bilip sözlemiş sözke yetrüp ögiSözü bilerek ve anlayarak söylemiş olan Uç-Ordu beyi ne der, dinle. 
Kişi emgek ıdsa saŋa belgülüg, unıtma ol emgekni bolma ölügSana bir kimsenin gerçekten emeği geçmiş ise, bu emeği unutma ve ona karşı, ölü gibi hareketsiz kalma. 
Kişilikni kodma ay aslı kişi, kişilik kılu tur kişike tuşıEy asîl insan, insanlığı bırakma; insanlara karşı dâima insaniyet ile muamele et. 
Kimiŋ emgeki kirse kimke birer, yanutın üküş kıl sen ötrü aŋarKimin sana bir az emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın. 
Kişi emgekini bilümez kişi, tükel ud bolur bu ay ilçi başıBaşkasının emeğini takdir etmeyen kimse, tam mânası ile, bir öküz olur; ey devlet adamı. 
Yorı ud atanma kişilik kıl a, kişike kişi bol kişilik bileYürü, adın öküze çıkmasın, insanlık yap; insanlara karşı insaniyetle hareket ederek, insan ol. 
Kişilik üçün at urundı kişi, kişilik bile at kötürdi kişiinsana insanlığından dolayı bu ad verilmiştir; insan insanlık ile adını yükseltir. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yer öpti kör ögdülmiş aydı ilig, ilel köz yarutsa maŋa buldum igÖğdülmiş yer öptü ve dedi:—Ey hükümdar, hükümdarın memnuniyeti bana her şeyden üstündür. 
Tapuğçı kuluŋmen begim sen uluğ, uluğ beg ağırlar tapuğçı kuluğBen hizmetkâr kulunum, sen benim büyük beyimsin; büyük bey hizmetkâr kulunu değerlendirir. 
Tilese ağır tut tilese uçuz, yuluğ kıldım emdi saŋa men bu özİstersen değer ver, istersen değersiz bul, ben kendimi artık senin hizmetine vakfettim. 
Turup çıktı akru kapuğka kelip, bir ança yorıp bardı evke tegipKalktı, kapıya gelip, yavaşça çıktı; bir az dolaştıktan sonra, evine döndü. 
Kurın badı ögdülmiş anda naru, kıyıksız tapuğ kıldı ilde turuBundan sonra Öğdülmiş kollarını sıvadı; kapıdan ayrılmayarak, saadetle hizmete başladı. 
Tapındı keçe taŋda tepremedi, tünin yattı yatğak aş anda yediSabah-akşam aralıksız hizmet etti; yemeğini orada yedi ve geceleyin de muhafızlık etti. 
İlig köŋliŋe sığdı erse tapuğ, elig berdi devlet açıldı kapuğHükümdar hizmetinden memnun kaldıkça, saadet ona el verdi ve kapılar açıldı. 
Negü ter eşit bu tapuğ kılğuçı, tapuğ birle devlet atın miŋüçiHizmet eden ve hizmetinden dolayı saadet atına binen insan ne der, dinle. 
Ay begler sevinçi tilegli kişi, kamuğ beg tileki öze kıl işiEy beyleri memnun etmek isteyen kimse, her işi beylerin arzusuna göre yap. 
Begi taplamaz işni kılsa kulı, ilenç özke kılğu sarılsa kalıKul beyinin hoşuna gitmeyen bir işi yapar da nikbete uğrarsa, kabahati kendinde aramalıdır. 
Kalı kılsa begler tapısız tapuğ, yava kıldı tapmış tiriglik kamuğEğer beylerin beğenmeyeceği şekilde hizmet ederse, o hizmette geçirdiği bütün hayatını boşuna harcamış olur. 
Yakın tuttı ilig kör ögdülmişig, törüçe ayu berdi tegme işigHükümdar Öğdülmiş’i günden-güne kendisine yakın tuttu, her işin nasıl yapılacağını ona anlattı. 
Yana bir kün oldrup muŋadtı ilig, ayur ay diriğâ yitürdüm erigYine bir gün hükümdar üzüntü içinde kendi-kendine : — Ne yazık, o mükemmel insanı kaybettim — dedi — 
Kapuğda kalın bod terildi tolu, kanı bir işimke yarağlı taluHizmetimde bir çok insanlar var, fakat hani işime yarayan, seçkin biri. 
İşim barça sındı yok ol bildeçi, kanı bir bağırsak işim kıldaçıBütün işlerim bozuldu, iş bilen yok; bana yardım edecek, candan bağlı bir insan nerede? 
Negü ter eşitgil sınamış kişi, sınap edgü isizni bilmiş kişiTecrübeli ve tecrübesi ile iyiyi ve kötüyü tefrik eden insan ne der, dinle. 
Tilese bulur barça ârzû kişi, tilek teg kişi bulmaz edgü başıİsterse, insan bütün arzularına kavuşur, fakat istediği gibi ve iyilerin başı olan bir insan bulamaz. 
Bu bod sın yoŋlı kara baş kalın, kişi tep ınanğu kişi yok bilinBu insan kılığında dolaşan hizmetkâr takımı kalabalıktır; fakat bil ki, içlerinde insan diye güvenilecek kimse yoktur. 
Kişide kereki yarağlısı ol, yarap hem tusulup yorığlısı olLâzım olan insan, işe yarayan insandır; işe yarayan insan da, faydalı olan insandır. 
Negü ter eşitgil bu şir ayğuçı, sözüg mani birle tizip kodğuçıŞiir söyleyen ve sözü mâna ile birlikte dizip, bize bırakan insan ne der, dinle. 
Yorığlı körürmen yarağlısı yok, yarağlı bulunsa yorığlısı yokEtrafımda dolaşanları görüyorum, fakat işe yarayanı yok; işe yarayanı da bulunursa, benim etrafımda dolaşmaz. 
Kalın bod kara baş yorığlı telim, telimde tilese tusuğlısı yokHizmetkâr kılığında dolaşan kalabalık çok; bu kalabalık arasında, istediğim zaman, bir faydalısı bulunmaz. 
Yana aydı ilig meselde kelir, uruğluğ kişi ölse urğı kalırHükümdar devam etti : — Şöyle bir mesel vardır, asîl insan ölse dahi soyu kalır — dedi — 
Negü ekse yerke yana ol önür, oğul tuğsa kılkı ataka barurYere ne ekilirse, yine o biter; oğlunun tabiatı da babasına çeker. 
Bu ay toldı oğlı ata yurnı ol, ata barsa oını oğul ornı olAy-Toldı’nın oğlu da babasından bir parçadır; baba giderse, yerine oğlu kalır. 
Ata bardı ornı kuruğ hem kokuz, kokuz tolğuka kördüm oğlın ked uzBaba gitti, yeri boş ve açık kaldı; bu boşluğu doldurmak için, oğlunu çok el-verişli gördüm. 
Munı edleyin men bu bolsun kişi, kişi bolmış asğın tusulğay tuşıBen onu yetiştireyim, adam olsun; adam olan her vakit faydalı olur. 
Boluğluğ körürmen yarağu munı, kiçiglikte taştın adın yok müniBen onun işe yarayacağını ve yetişeceğini görüyorum; yaşının küçüklüğünden başka bir kusuru yoktur. 
İdi yakşı aymışıla atlığı, bodunda bedüki kişi kutluğıİnsanların büyüğü ve kutlusu olan, Ha’nın mâruf şahsiyeti çok yerinde söylemiş. 
Elig ursa begler kimi edlese, yakur baş bolur bu beginde basaBeyler kime el uzatıp, yetiştirırlerse, sonunda beye yakın olur ve sırada beyden sonra o gelir. 
Kimi tutsa begler öziŋe yakın, yağudı tileki kereki bakınBeyler kimi kendilerine yakın tutarlarsa, onun dilek ve arzusu eli altında bulunur. 
Küle baksa begler kişike turup, aŋa yığlu tirlür er at yüz urupBeyler kime güler yüz gösterırlerse, hükümdarın hizmetinde bulunanlar onun ağzına bakar ve onun etrafında toplanırlar. 
İlig aydı emdi maŋa çâre yok, munı edlesemen kişi bolğu okHükümdar devam etti : — Şimdi benim için başka bir çâre yok; onu yetiştirirsem, o muhakkak adam olur. 
Ötemiş bolayın atası hakın, kılayın kişilik bağırsaklıkınOna şefkatle insanlık göstereyim, böylece babasının hakkını da ödemiş olurum. 
Bu ay toldı tapğı telim erdi kör, kişilik kılayın anıŋ yaŋı kürAy-Toldı’nın hizmeti çok idi; ona karşılık merdce hareket edeyim ve insaniyet göstereyim. 
Kişilik tidüküm bolur edgülük, bu edgü bolur ol yegü kedgülükİnsaniyet dediğim, iyiliktir; bu iyilik, başkalarını yedirmek ve giydirmektir. 
Kişi aslı edgüg unıtmaz bolur, kişi urğı köŋlin emitmez bolurİnsanın asılı iyiliği unutmaz olur; insanın soylusu gönlünü başka tarafa kaydırmaz olur. 
Negü ter eşitgil avıçğa sözi, avıçğa sözin tut unıtma kozıAtalar sözü ne der, dinle; atalar sözünü tut, ey kuzum, bunu unutma. 
Bu edgü kılu tur ay edgü kişi, karımaz bolur edgü meŋü yaşıEy iyi insan, iyilik yapmakta devam et; iyilik ihtiyarlamaz, onun ömrü ebedîdir. 
Bu edgü karımaz yeme opramaz, yaşı ked uzun ol atı artamazİyilik ihtiyarlamaz ve yıpranmaz; onun ömrü çok uzundur; iyiliğin kötü olmak ihtimâli yoktur. 
Ağırladı ilig kör ögdülmişig, aŋar aydı edgü isiz öz işigHükümdar Öğdülmiş’i takdir etti; iyi ve kötü, bütün işlerini ona danıştı. 
Açındı ilig kör kötürdi örü, bolu berdi evren emitti naruHükümdar ona ihsanlarda bulundu ve onu yükseltti; bir gün geldi, devlet idaresine âit bütün kanunlara vâkıf oldu. 
Oŋardı törü hem toku iç tapuğ, açıldı tapuğdın tilemiş kapuğKanun, erkân ve iç-hizmeti muvaffakiyetle yerine getirdi; bu hizmetinden dolayı, kendisine arzu ettiği kapılar açıldı. 
Müni boldı erdem sözi boldı söz, ilig turdı erse aŋar açtı közKusuru fazilet oldu, sözü söz oldu; hükümdar uyanır-uyanmaz, ilk defa onu görür idi. 
İlig aydı emdi tilemiş işim, tüzü itlü barğay içim hem taşımHükümdar : — içeride ve dışarıda arzu ettiğim işler şimdi yoluna girecektir — dedi — 
Boluğı bar erdi munuŋ belgülüg, anın edledim kıldım açığ ülügBunun, belli ki, bir mayası vardı; onun için onu yetiştirdim ve ona ihsanlarda bulundum. 
Munu boldı emdi tilek teg kişi, takı bolğusı bar yetilse yaşıîşte şimdi, arzu ettiğim gibi, bir adam oldu; yaşı büyüdükçe, daha da inkişaf edecektir. 
Uluğ bolğu olan ne ersig toğan, kiçigde bolur barça belgü nişânDoğuştan merd ve insan olup, yükselecek olan çocuğun daha küçükken bütün alâmetleri belirir. 
Muŋar meŋzer emdi bu beytig okı, uka barsa mani açılğay takıŞimdi buna benzeyen şu beyti oku; düşününce, mânası da anlaşılır. 
Kamuğ bolğu neŋke bolur belgü teŋ, kiçigde bedüginçe ol bolğu teŋBütün olacak şeylerin olacağını gösteren bir belirtisi vardır; küçüklükten itibaren büyüyünceye kadar belirti hep kendisini gösterir. 
Yimiş yegü nimet çeçekinde kör, kamuğ neŋke yaŋzağ munı bilgü teŋMeyveyi, yiyecek nimetleri, çiçekte iken, görmeli; her işte misâl olarak, bunu örnek tutmalı. 
Tapındı bu ögdülmiş utru turup, kıyılmadı taŋda keçe üd bolupÖğdülmiş hükümdarın huzurunda hizmet etti; sabah-akşam dâima hizmette bulundu, hiç bir kusur göstermedi. 
Kiterdi özindin yarağsız muhâl, tusuldı kamuğ törlüg işke tükelUygunsuz ve lüzumsuz hareketlerini terkettı, her türlü işte tam istifade edilecek hâle geldi. 
Kutuldı ilig kitti emgekleri, bodun asğı arttı yenip yükleriHükümdar bir çok zahmetlerden kurtuldu; halkın üzerindeki yük hafifledi ve kazancı arttı. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig ündedi bir kün ögdülmişig, aŋar sözledi söz ukup bilmişigHükümdar bir gün Öğdülmiş’i çağırdı, düşündükleri ve bildikleri hakkında onunla konuştu. 
İlig aydı emdi eşit ay oğul, söz aytur özüm sen maŋa tut köŋülHükümdar : — Ey oğlum — dedi — şimdi dikkat et, sana soracaklarım var, beni can ve gönülden dinle. 
Ayu ber kişike tusulur kayu, kayu ol tususı maŋa ay sayuSöyle, bakalım, insan için faydalı olan şeyler nedir, faydaları nelerdir; bana bunları birer-birer anlat. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ay beg, bilig ordusı ay kişilerde yegÖgdilmiş cevap verdi :—Ey beyim, ey bilgi hazinesi, ey insanların iyisi — dedi — 
Kişike tusulğu ikigü ajun, kılınç edgüsi ol ay kılkı tüzünEy asîl tabiatli, her iki dünyada insanlara faydalı olan şey, iyilik yapmaktır. 
İkinçi uvut ol üçünçi köni, bu üç neŋ bile er bulur kut küniikincisi — haya, üçüncüsü — doğruluktur; insan bu üç şey ile saadet güneşine erer. 
Kılınç edgü bolsa kamuğ halk sever, kılıkı köni bolsa törke ağarîyı hareket eden kimseyi her kes sever, dürüst tabiatli olan insan baş köşeye çıkar. 
Uvut ol tıdığlı kamuğ teŋsizig, uvutsuzluk erke idi teŋsiz igHer türlü densizliğe haya mâni olur; hayâsızlık insan için çok fena bir hastalıktır. 
Takı bir siliglik kılınçı köni, ikigü ajunda kutadur küniBir de yumuşak huylu olan ve doğru hareket eden insanın her iki dünyada günü kutlu olur. 
Könilik uvut hem bu edgü kılınç, üçegün birikse bu buldı sevinçDoğruluk, haya ve iyi hareket — bu üçü kimde bileşirse, o insan mes’ûd olur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig eşittim bu söz, tusulmaz kayu ol kişike yavuzHükümdar tekrar sordu:—Bu sözleri dinledim; peki, insan için kötü ve faydasız olan şeyler nedir? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bügülep bu sözke yetürsü biligÖgdilmiş cevap verdi : — Hükümdar kendi feraseti ile bunun cevabını bulabilir — dedi — 
Kişike tusulmaz tükel yas kılur, bu üç neŋturur kör ay ilçi unurEy kudretli devlet adamı, faydasız olan ve insana dâima zarar veren şu üç şeydir. 
Biri arkuk erse bu kılkı yavuz, takı biri yalğan tüzer erse sözBiri—kötü tabiatli ve inatçı olmak, biri — yalan söylemektir. 
Takı bir saran ol kişide eli, bu üç neŋ üçegü biligsiz yolıBiri de — insanları aşağılık eden hasisliktir; bunların üçü de bilgisizlikten ileri gelir. 
Kimiŋ bolsa arkuk kılınçı otun, işi barça tetrü bolur tuğsa künKim haşîn tabiatli ve inatçı olursa, onun işi her zaman ters gider. 
Çavıksa kim erse bu yalğan tilin, savı bardı yalŋuk ara sen bilinEğer bir kimse yalan söylemekle şöhret bulmuşsa, bil ki, o insanlar arasında dâima bu şöhretle anılır. 
Saranlıkta ınğa negü bar adın, terer neŋ yeyümez kalır neŋ kedinHasislikten daha kötü başka ne var; hasis toplar, yiyemez ve malı arkada kalır. 
Negü ter eşitgil saranığ bilig, ay çırğuy ay muŋluğ ay tügmiş eligBilgi hasis hakkında ne der, dinle : —Ey zavallı, ey biçâre, ey sıkı el. 
Tere bildiŋ altun yeyü bilmediŋ, bu altun yığıp bir nelük bermediŋAltın toplamasını bildin, fakat yemesini bilmedin, bu altını yığdın da, bir tanesini olsun, neden başkasına vermedin. 
Ay dünyâ terip sen yeyümez kişi, yegüçi anundı anuk tut aşıEy bu dünyayı toplayıp, yiyemeyen kimse, yiyiciler hazırlandı, sen yiyeceği hazırla. 
Ol üç neŋ kimiŋ bolsa keldi kutı, bu üç neŋ kimiŋ bolsa yitti atıO üç şey kimde varsa, saadet onundur; bu üç şey kimde varsa, onun adı mahvolur gider. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig eşittim munı, takı bir sözüm bar ayu ber anıHükümdar yine dedi : —Bunları dinledim, bir sözüm daha var, ona da cevap ver. 
Anadınmu bilge tuğar bu kişi, azu ögrenürmü yetilse yaşıinsan anadanmı âlim olarak doğar, yoksa yaşı ileriledikçemi öğrenir? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, bilig hem ukuş ol bu erdem atıÖğdülmiş cevâp verdi : — Ey devletli hükümdar, bu faziletin bir adı da bilgi ve akıldır. 
Biligsiz tuğar ol turu ögrenür, bilig bilse ötrü kamuğ iş unarİnsan bilgisiz doğar ve yaşadıkça öğrenir; bilgi sahibi olunca, her işinde muvaffak olur. 
Anadın toğuğlı biligsiz tuğar, bilig ögrenür ötrü törke ağarAnadan doğan bilgisiz doğar, bilgi öğrenir ve böylelikle itibar kazanır. 
Ukuş ol anı yalŋuk ögrenmedi, tadu birle katlıp törütür idiÇalışmakla elde edilemeyen şey akıldır; Tanrı onu insanın hamuruna katar. 
Ukuşta adın barça erdemlerig, kişi ögrenür ötrü yetlür biliginsan akıldan başka bütün faziletleri öğrenir ve böylece bilgisi gelişir. 
Sevindi ilig kör eşitti bu söz, ayur öz tilekini buldı bu özHükümdar bu sözleri işitti ve sevindi : — Ben istediğimi buldum — dedi — 
Atasın yitürdüm munukı oğul, ata ornı tutlı bulup edgü yolBabasını kaybettim, fakat işte oğlu, doğru yolda yürüyerek, babasının yerini aldı. 
Bayatka şükür kılğu emdi üküş, bodunka törü kılğı edgü ülüşŞimdi halika şükür ve halka da hakkı olan iyi nizam ile hüküm etmeliyim. 
Bağırsak körürmen bu ögdülmişig, bütünlük bile kıldı barça işigBen bu Ögdilmiş’i bana sadâkatle bağlı görüyorum; her işi dürüstlük ile yerine getiriyor. 
Aŋar ma bu kün kılğu edgü yanut, ol edgü yanutın bu bulsu anutOna da bugün iyilik ile mukabele etmeliyim; iyiliğinin karşılığını o hazır bulsun. 
Negü ter eşitgil kişi üdrümi, kişi üdrümi hem bodun ködrümiHalk arasında temayüz etmiş olan seçkin insan ne der, dinle. 
Kişilik kılurka kişilik anut, kişilik teŋinçe törü kıl yanutinsanlık edene karşı insanlık göster, insana insanlığı nisbetinde mukabele et. 
Vefâka vefâ ol kişilik hakı, vefâ kıl kişi bol atıŋnı bedütVefaya karşı vefa göstermek insanlık vazifesidir; vefakârlik et, insan ol, ve adını yükselt. 
Küniŋe ağırladı ilig anı, kamuğ ilke toldı kör atı üniHükümdar onu günden-güne yükseltti; adı ve şöhreti bütün ülkeye yayıldı. 
Bodunda bedük boldı belgü nişân, ajunda çavı bardı edgü duânDerecesi ve mevkii halk arasında yükseldi; hayır-duâlar aldı ve şöhreti dünyaya yayıldı. 
Uluğ boldı iş tuş ara belgülüg, bedük boldı begler ara bu külügEşi-akrânı arasında yükselmiş olduğu gibi, bu şöhreti ile beyler arasında da büyüklerden oldu. 
Köŋül til kiçig tuttı kılkı oŋay, yaraştı kamuğ birle keçti kün ayHer kese karşı tevâzû gösterdi, mülayim davrandı; her keşle iyi geçindi; böylece günler ve aylar geçti. 
Köŋül kodkı tuttı tilin söz süçig, bodunuğ işitti taşığ hem içigAlçak gönüllü ve tatlı dilli idi; içten ve dıştan halkı kendisine ısındırdı. 
Adaş koldaş ardaş tutundı kalın, adaş koldaş ol erke arka bilinBir çok dost ve arkadaş edindi; dost ve arkadaş insan için bir destektir. 
Kimiŋ bolsa koldaş adaşı telim, anıŋ arkası bek kaya ol yalımKimin arkadaşı ve dostu çok ise, o arkasını sağlam ve yalçın bir kayaya dayamış demektir. 
Kimiŋ arkası bolsa küçlüg bolur, bu küçlüg kişi kutka tüplüg bolurKimin arkası varsa, kuvvetli olur; kudretli insanın saadeti temelli olur. 
Ne edgü bolur kutka kodkı köŋül, ne körklüg bolur bilge bolsa amulSaadete alçak gönüllülük ne kadar uyar; âlim bir insana hilm ve şefkat ne kadar yakışır. 
Yeme yakşı aymış bu öglüg kişi, kim öglüg sözin tutsa itlür işiAkıllı insanda ne güzel söylemiş; kim akıllı insanın sözünü tutarsa, işi yoluna girer. 
Kimiŋ birle devlet yaraşsa kelip, köŋül kodkı tutğu kiçiglik kılıpSaadet gelip, kiminle bağdaşırsa, o kimse tevâzû göstermeli ve alçak gönüllü olmalıdır. 
Kelir erse devlet kişike küle, tutup berklegüsi kiçiglik bileSaadet gelir ve insanın yüzüne gülerse, bil ki, onun devamını sağlayacak şey tevâzûdur. 
Köçüt teg bolur kut tüpi hem tözi, köŋül kodkısı ol anıŋ yıldızıSaadet aslında göç atı gibidir, göçer-gider; onu bulunduğu yerde tutan kök, alçak gönüllülüktür. 
Ne edgü bolur kodkı alçak kişi, ne körklüg bulur künde itlür işiAlçak gönüllü insan ne kadar iyi ve güzel olur; onun işi dâima yolunda gider. 
Uluğsığ küvez kür kişi ol turı, küniŋe kodı ol küvezlik kurıBüyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibârı günden-güne azalır. 
Kamuğka yaraşur bu kut ursa yüz, ukuşluğka artuk yaraşur ked uzSaadet gelirse, her kese yakışır; fakat akıllı insanlar ile daha çok bağdaşır. 
Muŋar meŋzer emdi bu beytig okı, okığıl uka bar ay elgi akıEy iyi ve cömert insan, şimdi bu mealde olan şu beyti oku da mânasına iyice nüfuz et. 
Biligsizke devlet yaraşsa kelip, biligligke artuk yaraşur bilipSaadet bilgisize de gelir ve yakışırsa da, bunun mâhiyetini daha iyi bildiği için, bilgiliye daha çok yakışır. 
Biligsiz bile tursa devlet kalı, biliglig bile turğa tüp lüg eripMademki saadet bilgisiz ile birlikte yaşayabiliyor, bilgili ile elbette daha esaslı surette bağdaşacaktır. 
Biligsiz bedük bolsa devlet bile, biliglig bedükrek kü çav at bileSaadet bilgisizi yükseltirse, elbette bilgiliyi, şöhret ve nâm ile, ondan daha çok yükseltecektir. 
Biligsizke devlet kelir erse kut, turumaz bu devlet anıŋ birle bütBilgisize saadet ve ikbâl gelirse de, bil ki, bu sâadet onda devamlı olmaz. 
Munukı bu sözke tanuk keldi söz, okığıl munı sen ayâ köŋlin tüzİşte buna şu söz şâhiddir; ey kalbi temiz, sen bunu oku. 
Kelir kut kişike ağırlar anı, siŋer ol ağırlık yorısa köniSaadet insana gelir ve onu yükseltir; insan doğru hareket erderse, bu itibâr ona yâr olur. 
Bolumsuzka devlet kelü berse kut, teper devletin ol keçürmez küniOlmayacak himseye devlet ve saadet gelirse, o ayağına gelen bu devleti derhâl teper. 
Sınadı kör ilig bu ögdülmişig, könilik öze buldı barça işigHükümdar bu Öğdülmiş’i tecrübe etti ve bütün işlerini sadâkatle ifâ ettiğini gördü. 
Ağırladı ança kötürdi örü, uçuzladı ança yavuzrak körüBâzan itibar gösterdi, onu yükseltti; bâzan sert muamele ile, onun itibarını kırdı. 
Ağırlık üdinde kişig sermedi, uçuzluk üdinde tapuğ kesmediİtibarda iken, o başkalarına kaba muamele etmedi, itibardan düştüğü zaman da işini aksatmadı. 
İligke yışığ boldı köŋlin bütüp, ağı kaznakı berdi edgü tutupHükümdara sadâkatle bağlanarak, ona bir siper oldu; hazineyi ve malı iyi idare etti. 
Emanet yüdürdi boyunka uluğ, emanet yüder erke cânım yuluğBoynuna büyük bir emânet yüklendi; emânet yüklenen insana canım feda olsun. 
İşin sürdi ögdülmiş artuk köni, küniŋe yakın tuttı ilig anıÖğdülmiş büyük bir sadâkatle işine devam etti; hükümdar onu günden-güne kendisine yaklaştırdı. 
Aça adra tuttı kamuğ işlerin, sakışlığ bitip kodtı barça barınBütün işlerini açık olarak ve yerli-yerinde yaptı; her birinin hesabını ayrı-ayrı kaydetti. 
Küdezdi öziŋ neŋke suklanmadı, tapundı bu kılça kıyık kılmadıHükümdarın malını iyi idare etti, kendi çıkarını düşünmedi; hizmette kıl kadar eğrilik göstermedi. 
Negü ter eşitgil yetilmiş yaşı, tiriglikte kızrak bütün çın kişiYaşını-başmı almış, hayatta nâdir bulunan, doğru ve dürüst insanlardan biri ne der, dinle. 
Ağır neŋ kişike bu altun kümüş, özin tutğuçı er kümüşte küsüşinsan için altın-gümüş kıymetli bir şeydir; fakat kendisine hâkim olan kimse, gümüşten daha kıymetlidir. 
Kümüşke ilinmegli yalŋuk bütün, tegir çın tükel bu ajunka kutunGümüşe kapılmayan, doğru insan saadet içinde tam ve gerçek dünyaya erişir. 
Biliglig bilig berdi bilgin kör e, köni çın kişi bolsa közke süreBilgili insan bilgisi ile şu öğüdü vermiştir: doğru ve dürüst insan bulursan, onu sürme gibi, gözüne çek. 
Takı munda yegrek ayur kör ukuş, bağırsakka cân berse ermez üküşBak, akıl bundan daha iyi söyler: şefkatli bir insana canını dahi feda etsen çok değildir. 
Köni tep ayurlar kayu ol köni, könilik kılığlı emânet küniDoğru diye söylerler; emânete hiyânet etmeyen doğru nerede? 
Erende kayu ol tükel irtegü, köni erse kılkı anı er tigüİnsanlar arasında hangisi mükemmeldir; aramalı, tavır ve hareketi doğru ise, ona er demeli. 
Kişide kayu ol kişi öggüsi, akı öggüsi ol saran sökgüsiİnsanlar arasında öğülmeğe değer kimdir; cömert öğülmeğe ve hasis ise, söğülmeğe lâyıktır. 
Apa oğlanın körse muŋluğ tigü, bütün kün tirer neŋ bulumaz yegüİnsan oğlu ne kadar zavallıdır, o bütün gün toplar, fakat yiyecek bir şey bulamaz. 
Kayu yügrü tınmaz ajun tezginür, kayu cân yuluğlar teŋizke kirürKimi durmadan koşar, dünyayı dolaşır; kimi canını feda eder, denize dalar. 
Kayu tağ kazar körse toplur kayağ, kayu yer kulaçlayu yügrür yadağKimi dağ kazar, bakarsın, kayaların dibine iner; kimi yeri kulaçlayarak, yaya koşar. 
Kayu art aşar kör ögüzler keçer, kayu yer kazar suv kuduğda içerKimi, bak, tepeler aşar, dereler geçer; kimi yer kazar ve suyu kuyudan içer. 
Kayusı çerigde kılıç baldu yer, kayusı turada yuluğda karırKimi orduda kılıç ve balta yer; kimi kaleyi muhafazaya memur olur, orada ihtiyarlar. 
Kayu oğrı tevlig karakçı kunuk, kayusı basımçı ölütçi kırukKimi hırsız, sahtekâr, yan-kesici, dolandırıcı; kimi zâlim olur, kimi öldürücü ve yıkıcı olur. 
Bu emgek neçe boğuzı egni üçün, tirer neŋ yemez ölse emger küçüninsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır. 
Bu barça biligsiz kişi kılkı ol, biligsiz kişiler tükel yılkı olBunlar hep bilgisiz insanların işidir; bilgisiz insanlar tam bir hayvan sürüsüdür. 
Bayatka bütügli biliglig kişi, tegürmiş üdinde tükel yer aşıTanrıya inanan bilgili insan, kısmetinde ne varsa, onunla iktifa eder. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ amul, yorığlı tınığlı küdezçisi olHayatın bu tecellilerini iyi gören akıllı ve sakin insan ne der, dinle. 
Kerek yat kerek dünyâ tezgin yügür, negü erse kısmet saŋa ol tegürister yat, ister dünyayı dolaş, koş; kısmetin ne ise, sana o nasip olur. 
Köŋül til köni tut ay bilge bügü, saŋa eksümegey üdinde yegüEy âlim hakim, gönül ve dilini doğru tut; vakti gelince, yiyeceğin eksik olmaz. 
Bu baylık tilese ajun edgüsi, könilik bile ol anıŋ bulğusıZenginlik ve dünya nimetleri istersen, bunlar doğruluk ile elde edilir. 
Takı bir ajunuğ bulayın tese, könilik bütünlük bile kol usaÂhiretini de mâmur etmek istersen, elinden gelirse, bunun çâresini doğrulukta ve imanda ara. 
Yeme yakşı aymış ögi yetmiş er, könilik bile bu ajun tutmış erAklı eren ve doğruluk ile dünyayı elde eden insan da iyi söylemiş. 
Bu dünyâda baylık tilese özüŋ, köni bol könilik öze tut sözügBu dünyada zenginlik dilersen, özünle ve sözünle doğru ol. 
Takı bir ajunuğ tutayın tese, könilik bile tut köŋül til özüŋÂhireti kazanmak istersen, özünü, sözünü ve gönlünü dâima temiz tut. 
Ay ilig körü bar kişiler küni, ne körklüg keçer ol yorısa köniEv hükümdar, dikkat et, doğru hareket ederlerse, insanların hayatı ne kadar güzel geçer. 
Könilik bütünlük bile kıl bu iş, kişilik bile kıl kamuğ törlüg işBunu doğruluk ve imanla kendine eş edin, her türlü işi insanlık ile yap. 
Kopurdı kutı künde ögdülmişig, sav aydı bodunka eşitti kişigÖğdülmiş’i saadeti günden-güne yükseltti; halka emirler verdiği gibi, onların dileklerini dinlemeği de ihmâl etmedi. 
İlig me sınadı kamuğ törlügün, bütünlük bile buldı baktı ögünHükümdar da onu her şekilde denedi, iyice tetkik etti, onun doğru ve dürüst hareket ettiğini gördü. 
Bütün buldı ilig kör ögdülmişi, seziksiz köni tep negü kılmışıBütün yaptıklarının şüphesiz, doğru olduğunu gören hükümdar öğdülmiş’in sadâkatine inandı. 
Negü ter eşit emdi bilge öge, biligsiz ukup emdi boynuŋ egeHükümdara her hususta yol-iz gösteren âlim müşavir ne der, dinle; ey bilgisiz, bunu anla ve itiraz etme. 
Körü barğu begler tapuğçı kulın, tapındurğu kulnı sınayu ulınBeyler hizmetkârlarına dikkat ve hizmete girecekleri de esaslı bir şekilde tecrübe etmelidir. 
Begiŋe yarağlığ körünse kulı, aŋar ötrü açğu ağırlık yolıAncak kulun işin ehli olduğu görüldükten sonra, bey ona izzet ve ihsan kapısını açmalıdır. 
Tilekçe bolur iş tapuğçı bedür, tapuğçı bedüse beg atı bedürİşi beyin arzu ettiği şekilde olursa, hizmetkâr büyür; hizmetkâr büyüyünce, beyin de şöhreti artar. 
İdi yakşı aymış bu yağma begi, kamuğ işke bilgi yetilmiş ögiHer işe bilgisi ve aklı ermiş olan Yağma beyi çok iyi söylemiş. 
Ayâ beg işig iş biliglike ber, yarağlığ köni tüz yorığlıka berEy bey, işi işin ehline, işe yarayana, hareketi doğru ve dürüst olana ver. 
Kayu beg yarağsızka berse işi, yarağsız özi kıldı kılmaz kişiEğer bir bey işi ehliyetsiz bir kimseye verirse, ehliyetsizliği başkası değil, kendisi göstermiş olur. 
Bayat kimni erse kötürse kutun, aŋar işçi berür yarağlığ bütünTanrı bir kimseyi mes’ûd etmek ve yükseltmek isterse, ona ehliyetli ve dürüst hizmetkârlar verir. 
Kötürmişni ilmek tilese yana, aŋar işçi berür yarutmaz küneEğer yükselttiğini tekrar düşürmek isterse, ona gün göstermeyen hizmetkâr verir. 
Yeter ol biligsiz barır bu otun, işi barça buzlur kopar kök tütünO bilgisiz idare dizginini eline alır ve bu odun onu takip eder; böylece bütün işi bozulur ve toz-dumana katılır. 
Ağırladı ilig kör ögdülmişig, ınandı aŋar berdi yumğı işigHükümdar Öğdülmiş’i yükseltti; ona inandı ve bütün işleri onun eline verdi. 
Kamuğ ilke kıldı kör elgi uzun, uzun boldı elgi yorık til sözünBütün memlekete onu hâkim kıldı; o her işte kudret ve nüfuz sahibi oldu. 
Ayağ berdi tamğa at üstem kedüt, ağırladı aşru tükel boldı kutOna unvan, mühür, at, koşum ve hil’at verdi; çok itibar gösterdi; o ikbâlin son derecesine vâsıl oldu. 
Üküş edgü yarlığ tümen edgü söz, ilig yarlıkadı yakın boldı özHükümdar ona verdiği beratlarda kendisinden büyük bir sitayişle bahsetti ve o hükümdarın yakınlarından oldu. 
Kapuğdakı er at kiçig ya uluğ, taŋuk tuttı barça kılıp cân yuluğKapıda hizmet eden büyük-küçük, her kes, ona candan fedaya hazır olduklarını bildirdiler. 
Kamuğ işçi barça köründi kelip, tapuğ tozğu birle neŋ artut kılıpHizmetinde bulunanların hepsi gelip, tebrik ettiler; hediye olarak, yiyecek ve giyecek bir çok şeyler takdim ettiler. 
Uru bardı ögdülmiş edgü törü, ağrladı tegme kişisin körüÖğdülmiş iyi kanunlar vaz’etmekte devam etti; her keşi, derecesine göre, taltif etti. 
Bodundın kötürdi kamuğ küç basınç, özindin kiterdi yarağsız kılınçHalk üzerinden bütün zor ve tazyiki kaldırdı;- kendisinden hiç bir uygunsuz hareket sâdir olmuyordu. 
Tüzüldi törü hem itildi eli, ilig inçke tegdi bekip el ulıKanunlar vaz’edildi ve memleket düzene girdi; ülkenin temeli sağlamlaştı ve hükümdar huzura kavuştu. 
Sevigli telim boldı sevmez yağı, ilin kodtı kaçtı süzüldi toğıOnu sevenler çoğaldı, sevmeyen ve düşman olanlar ülkesini bırakıp, kaçtı; artık meydanda toz-duman nâmına bir zerre kalmadı. 
Kutuldı ilig kıldı inçin sevinç, tatıldı tirigük bu buldı avınçHükümdar sıkıntıdan kurtuldu, huzur ve sevince kavuştu; işleri görüldü, kendisi rahat etti. 
Bu yaŋlığ asığlar biligdin kelir, ukuşluğ biliglig siligdin kelirBu gibi faydalar bilgiden gelir; akıllı, bilgili ve iyi huylu kimseden gelir. 
Kalı ögmegü ol ukuşluğ kişig, neteg yirmegü bu ukuşsuz işigAkıllı insan nasıl öğülmez, akılsız kimsenin işi nasıl yerilmez. 
Uğuşluğ işi barça ülgülüg ol, biligsiz işi barça telgülüg olAkıllının işi hep ölçüye göre biçilir; bilgisizin işi ise, hep gelişi güzel kesilir. 
Ne edgü yaraşur ukuşluğka kut, ya edgü kılınçlığ biligligke bütAkıllıya saadet ne güzel yakışır; akıllıya veya iyi hareket eden bilgiliye saadet ne iyi uyar, düşün. 
Negü ter eşitgil ıla beg sözi, sözi manisi ol sözüŋke töziIla beyi ne der dinle; bu sözün mânası senin sözlerine temel olsun. 
Biligsizke devlet kelür erse kut, bodun barça buzlur bolur elke yutBilgisize devlet ve saadet gelirse, halkın arasına fesat girer ve bu, memleket için, öldürücü bir felâket olur. 
Ukuşuğka tegse adın begliki, ilin inçke tegrür bu bir sözke bütEğer beylik akıllı bir insanın eline geçerse, o ülkesini huzura kavuşturur; sen bu söze inan. 
Bilig inçke tegdi yarudı küni, bayatka şükür kıldı ögdi anıHükümdar huzura kavuştu, günü aydınlandı; Tanrıya şükür, hamd ve sena etti. 
Közin kökke tikti kötürdi elig, ayur ay idim sen birigli biligGözünü göğe dikti, elini kaldırdı ve:— Ey rabbim—dedi — bilgi veren sensin. 
Bilig berdiŋ ilke elig berdiŋ erk, könilik öze tut köŋül bolsu berkBilgi verdin ve kuvvetle beni ülkenin hâkimi kıldın; gönlüme kuvvet ver ve beni doğru yoldan ayırma. 
Sen ök bir maŋa küç kamuğ edgüke, elig asrakılar yükin yüdgükeEy rabbim, bana kuvvet ihsan et; bütün iyiliklere muvaffak olayım ve tebeamın yükünü cesaretle yükleneyim. 
Çığayka üledi ökü neŋ tavar, köŋül tüzdi rabka kamuğdın sıŋarFakirlere çok eşya ve mal dağıttı; her hususta Tanrı’ya gönül bağladı. 
Tirildi bu yaŋlığ sevinçin kün ay, tüzü el karası tükel boldı bayGünler ve aylar böyle sevinç içinde geçti; bütün memleket halkı hep zenginleşti. 
Kişi üdrümi kör bu yaŋlığ bolur, isizim bu yaŋlığ kişiler ölürSeçkin insan, bak, böyle olur; ne yazık ki, böyle insanlar da fânidir. 
Meŋilig bodun kim bu yaŋlığ begi, meŋelig beg ol kolsa bodnı yegiBöyle bir beye sahip olan halk bahtiyardır; halkının iyiliğini isteyen bey, dirayetli bir beydir. 
İsiz edgüler ölse toprak bolur isiz, neçe bolsa toprak kör atı kalurîyi veya kötü, ölünce, hep toprak olur; fakat ne kadar toprak olsalar bile, adları kalır. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig bir kün oldurdı yalŋuz özi, bu ögdülmişig ündep aydı söziHükümdar bir gün tek başına oturuyordı; Öğdülmiş’i çağırdı ve konuşmağa başladı. 
Ayur ay ögdülmiş bak emdi maŋa, ataŋ emgeki kirmedi bir saŋaEy Öğdülmiş— dedi— şimdi bana bak, sana babanın hiç bir emeği geçmedi. 
Ataŋ öldi kaldıŋ sen oğlan kiçig, kiçigke bedüktin bolur yol keçigBaban öldüğü zaman sen bir çocuk idin; küçüklere yolu-izi büyükler gösterir. 
Ataŋ ögretümedi erdem bilig, tegümedi mendin yeme ök eligBaban sana fazilet ve bilgi öğretmedi; ben de bu hususa sana. pek yardım edemedim. 
Neteg met yumıttı bu erdem saŋa, ayu bergil emdi munı sen maŋaNasıl oldu da bunca fazilet sende toplandı; şimdi sen bana bunu söyle. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, uzun keç yaşasu bu üsteŋ eligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdarın ömrü ve devleti uzun olsun — dedi — 
Bayat kimke berse inâyet ülüg, tilekke tegir boldı atlığ külügTanrı kime inayet eder ve kısmet verirse, o dileğine kavuşur, şöhret sahibi olur. 
Muŋar meŋzetü aydı türkçe mesel, başında keçürmiş bu kökçin sakalGörmüş-geçirmiş şu ak-sakal, şu türkçe mesel, bu hususta, bak, ne der : 
Bayat fazlı birle bedür ol kişi, tilekin bulur künde itlür işiİnsan Tanrı fazlı ile büyür ve dileğine kavuşur; onun işi günden güne yoluna girer. 
Bayat bermişin halk tıdumaz küçün, yağız yer yaşıl kök tirilse öçünKara toprak ile mavi gök, öç almak için, birleşse bile, Tanrı’nın verdiğine insan mâni olamaz. 
Bayattın kerek barça işke yölek, anın bulsa ötrü kişi öz tilekHer işte Tanrının yardımı şarttır; insan ancak onunla dileğine kavuşabilir. 
Yana ma ay ilig ata alkışı, oğulka tegir ol sevinçi tuşıBir de, ey hükümdar, çocuk ne kadar babasının rızasını alırsa, o kadar onun duasına nail olur. 
Atam kıldı erdi kör edgü duâ, duâ birle tegdim bu yerke ağaBabam bana hayır-duâ etmiş idi; ben o duâ ile yükselerek, bu mevkie ulaştım. 
İligni sebeb kıldı erklig idim, bu erdem biligdin turu kalmadımKadir rabbim hükümdarı da sebep kıldı, ben de bu fazilet ve bilgiden hâlî kalmadım. 
Elig urdı ilig meni edledi, bolu berdi evren özüm yokladıHükümdar beni tuttu ve beni değerlendirdi; felek de müsait davrandı ve ben yükseldim. 
Küle baksa begler kimi edlese, ava yığlur ârzû kerek ol yeseBeyler kime gülerek bakar ve kimi değerlen dirirlerse, istediği şeyler ona doğru koşar ve etrafına üşüşür; yeter ki, o bundan faydalanmasını bilsin. 
Kişi köŋli bağ ol yaşarğu suvı, bu begler sözü birle edgü savıİnsanın gönlü bir bahçedir; onu yetiştiren su, beylerin sözleri ve nasihatleridir. 
Kayu bağka tegse suv eksümedin, çeçek yazlur anda tümen tü yıdınHangi bahçe devamlı sulanırsa, orada binlerce renkli ve kokulu çiçek açılır. 
Begi yarlığı bolsa edgü söze, kulı köŋli yükser yazar kaş közeBey onun hakkında iyi sözler sarfederse, kulun gönlü açılır ve yüzü güler. 
Kalı bolmasa edgü yarlığ tilin, yaşarmış çeçekler kurır terk bilinEğer bey ona karşı lütuf kâr davranmazsa, yeşeren çiçek çabuk kurur; bunu böyle bil. 
Bayat fazlı kolğu kerek kul kamuğ, bayat fazlı bolsa açıldı kapuğKul dâima Tanrının fazıl ve inayetini istemelidir; .Tanrının fazıl ve inayeti olursa, kapılar açılır. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, munı ukğıl emdi ayâ edgü özŞâir bu mânada şu sözü söylemiştir; ey iyi insan, şimdi bunu dinle ve anla. 
Bayat fazlı birle ağırlar kuluğ, bilig kapğı açlur oŋarur yoluğTanrı kulunu fazıl ve inayeti ile yükseltir; ona bilgi kapısı açılır ve isteği rast gider. 
Bilig bilse künde kutadur küni, neçe me kiçig erse bolur uluğinsan bilgi bilirse, hayatta günden-güne saadeti artar; kendisi ne kadar küçük olsa bile, yeri büyük olur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig ay ögdülmişe, bilig bilgüçiler neteg bilmişeHükümdar tekrar dedi:—Ey Öğdülmiş, peki, bilgi sahibi olanlar bunu nasıl elde ederler. 
Kişi ögrenipmü bolur ol bügü, azu tadu birle tuğarmu tigüİnsan öğrenerekmi hakîm olur, yoksa doğuştanını böyle doğar? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayurmen urayın bu sözke ulınÖğdülmiş cevap verdi; söze başladı ve : — Bunun esâsını izah edeyim — dedi — 
Törütürde berse bayat ög köŋül, tükel mâye buldı biligke oğulTanrı yaratırken, akıl ve gönül ihsan ederse, çocuk bilgi için tam bir sermâye elde etmiş olur. 
Küniŋe neŋedür turu öglenür, negüni tilese bilür ögrenürO günden-güne gelişir, gittikçe aklı tekâmül eder ve her istediğini öğrenir, bilir. 
Biligke tegir ötrü bilge bolur, bu bilgi bile asğı ilke tolurBöylece bilgiye erişir ve bir gün âlim olur; bu bilgi ile memlekete çok faydası dokunur. 
Törütür üdinde köŋül bermese, tilekke tegümez bu anda basaTanrı yaratırken, gönül vermezse, insan hiçbir dileğine erişemez. 
Takı bir sebeb kolsa oğlan bilig, kiçigde tegürgü biligke eligBir şart daha var; çocuk bilgi isterse, öğrenmeğe küçük yaştan başlamalıdır. 
Kiçig oğlan erken bilig ögrenür, uluğ bolsa ötrü tilekke tegürînsan, küçük çocuk iken, bilgi öğrenir ve büyüyünce, dileğine kavuşur. 
Bilig erdem edgü kılınç ya kılık, kişi ögrenür ötrü tüzlür yorıkBilgi, fazilet, iyi tavır ve hareketi insan öğrenir ve böylece gidişi düzelir. 
Bilig tut ya erdem kişi ögrenür, meger bu ukuş ol tadudın önürBilgiyi olsun, fazileti olsun, insan öğrenebilir; fakat akıl ise, insan ile birlikte doğar. 
Muŋar meŋzetü keldi türkçe mesel, okığıl munı sen asığ özke alBuna benzer türkçe bir ata-sözü vardır; bunu oku ve istifâde et. 
Kişi ögrenür bilgi artar üküş, neçe ögrenip uksa bolmaz ukuşİnsan çok şeyler öğrenir ve bilgisi artar; fakat ne kadar öğrense ve anlasa bile, yine aklı elde edemez. 
Bayattın erür bu ukuş bolğusı, tadu birle kirse bolur belgüsiAkıllı olmak Tanrı vergisidir; ancak buna doğuştan sahip olursa, aklın emareleri kendisini gösterir. 
Bayattın atâ ol ukuş belgülüg, ukuştın bulur er miŋ edgü ülügAkıl, şüphesiz, Tanrının ihsanıdır; insan akıl ile bin türlü iyi kısmet ve nimete nail olur. 
Kişide uluğrak ukuşluğ kişi, ukuş boldı erke miŋ erdem başıAkıllı insan insanların büyüğüdür; akıl insan için bin türlü faziletin başıdır. 
Ukuşsuz kişini kişi temegü, neçe sözlese söz yeme bütmegülAkılsız insana insan dememeli; ne kadar söylerse-söylesin, ona inanmamalı. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig eşittim bu söz, takı bir sözüm bar ayıtğu bu özHükümdar yine dedi: — Bu sözleri dinledim, soracak bir sözüm daha var. 
Ukuşuğ adırtu biligde öŋi, negü tegturur ay sözüŋnüŋ oŋıAklı bilgiden başka bir şey olarak ayırdın, bununla ne demek istiyorsun, doğrusunu söyle. 
Negü ol ukuş ornı kaydaturur, kayudın kopar kopsa kayda barurAklın yeri neresidir, o nerede bulunur; nereden çıkar ve çıkınca, nereye gider? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ukuş, ağır neŋturur ol kişike küsüşÖğdülmiş cevap verdi ve:—Akıl insan için aziz ve kıymetli bir şeydir — dedi — 
Ukuş ornı üstün meŋedeturur, ağır neŋ üçün ornı başta erürAklın yeri üstte, beyindedir; kıymetli bir şey olduğu için, onun yeri baştadır. 
Kişen ol kişike ukuş belgülüg, kılınçı köni ol işi ülgülügAkıl insan için, şüphesiz, bir köstektir; hareketi doğru ve işi ölçülüdür. 
Bağırsak bayat kör üdürmiş kulın, kişedi ukuş birle kılkın tilinMerhametli Tanrı seçmiş olduğu kulunun hareketini ve dilini akıl ile kösteklemiştır. 
Ukuşsuz ölüg ol ukuşluğ tirig, ukuş munça teŋlig adırtlar erigAkılsız ölüdür, akıllı ise, diridir; akıl insanları bu şekilde bir birinden ayırt eder. 
Karartğku ev ol bu kişi tün sanı, ukuş bir yula teg yarutur anıinsan, gece gibi, karanlık bir evdir; akıl, bir meş’ale gibi, onu aydınlatır. 
Ukuştın kelür kör kamuğ edgülük, biligin bedür er bolur belgülükHer türlü iyilik akıldan gelir; insan bilgi ile büyür ve temayüz eder. 
Bu iki bile boldı yalŋuk uluğ, bu ikin oŋarur könilik yoluğînsan-oğlu bu ikisi ile yükselmiştir; o doğruluk yolunda bu iki şey ile muvaffak olur. 
Biligin seçildi kişi yılkıdın, biligde bedükrek negü bar adınİnsan hayvandan bilgisi ile ayrılmıştır; bilgiden daha büyük başka ne vardır. 
Muŋar meŋzetü sözledi kör ukuş, ukuş işke tutsa kör asğı üküşAklın buna benzer bir sözü vardır; akıl yerinde kullanılırsa, faydası çoktur. 
Kişi yılkı birle adırtı bilig, bilig birle yalıŋuk kötürdi eligİnsanı hayvandan ayıran şey bilgidir; insan-oğlu bilgi ile hâkim vaziyete geçmiştir. 
Yorı yılkı bolma bilig ukuş, bilig birle sözle yorık tut tiligYürü, hayvan olma; akıllı ol ve bilgi öğren; bilgi ile söyle, sözün muteber olsun. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig takı bir sözüm, erür bu ayurmen ay körklüg yüzümHükümdar tekrar dedi:— Ey benim güzel yüzüm, sormak istediğim bir şey daha var. 
Maŋa ayğıl emdi ukuş sûreti, negü teg bolur ol yörügi atıŞimdi bana aklı tarif et, onun mâhiyeti nasıldır ve adı nedir? 
Yüzi körki kılkı kılınçı ne ol, yaşı kurı bod sın avınçı ne olYüzü, görünüşü, tavır ve hareketi nasıldır; yaşı, derecesi, boyu posu nasıldır ve ne ile avunur? 
Öğdülmiş İligke Ukuş Sûretin AyurOğdülmiş Hükümdara Aklın Tarifini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ukuş, kılınçı köni kör küvençi üküşÖgdilmiş cevap verdi ve : — Aklın hareketi doğru ve itibarı büyüktür — dedi — 
Yüzi körki körklü ne yaşı kiçig, kamuğ edgülükke anıŋdın keçigYüzü, şekli güzel ve dâima genç ve dinçtir; her türlü iyiliğe geçit veren odur. 
Örüg hem silig ol ne kılkı amul, kamuğ teprenürke bağırsak köŋülHalîm, selîm ve sakin tabiatlıdır; o bütün canlılar için şefkat dolu bir gönüldür. 
Kayuka elig ursa itlü barır, kayuka sözi tegse yetlü barırNereye eli dokunursa, orası düzelir; sözü nereye erişirse, orası o söze uyar. 
İsig yüzlüg ol kör kamuğka sevüg, kişilerke andın asığlar ülügSıcak yüzlü, her kes için sevimlidir; insanlar ondan fayda görürler. 
Yiti közlüg ol kör bakışı yırak, kayu işke tegse bekitür adakKeskin gözlü ve uzak görüşlüdür; hangi işe el uzatırsa, ayağını sağlam basar. 
Neçe bulğanuk işke tegse süzer, neçe ters tügün erse baksa yazarEl sürdüğü iş ne kadar bulanık olursa-olsun, süzülmüş, sâf bir hâle gelir; ne kadar ters düğüm varsa, bir bakışla onu çözer. 
Bakar soldın oŋdın hem öŋdün kedin, kamuğ iş yarağın bilir hem üdinİşlere sağdan, soldan, önden, arkadan, her cephesinden bakar; hall çâresini ve zamanını bilir. 
Kaçığlığ yeter ol uçuğlığ tutar, sınukuğ sapar ol buzukuğ iterKaçana yetişir, uçanı yakalar, kırığı sarar ve bozuğu düzeltir. 
Ukuşsuz ökündi ayur ay ukuş, seniŋsiz muŋadurmen artuk üküşAkılsız hayıflandı ve dedi:— Ey akıl, sensiz ben çok bunalıyorum. 
Maŋa tegmedi bir seniŋdin ülüg, seniŋsiz kişi köŋli boldı ölügBana senden bir parça nasip olmadı; sensiz insanın gönülü ölü sayılır. 
Yula ol ukuş kör karağuka köz, ölüg tenke cân ol ağın tilke sözAkıl bir meş’aledir, kör için gözdür; ölü vücût için can, dilsiz için sözdür. 
Ukuşluğ ukuşka ayur ay işim, ne edgü işim sen itigli işimAkıllı akıla der:— Ey arkadaşım, sen benim işlerimi düzelten ne iyi bir arkadaşsın. 
Kılınç oŋ tutar hiç solı yok ukuş, bütün çınturur hiç alı yok ukuşAkıl dâima sağdan hareket eder, onun hiç solu yoktur; o doğru ve dürüsttür, hiç bir hilesi yoktur. 
Ukuş kimde bolsa bu ol belgüsi, bu belgü bile ol ukuş bilgüsiAkıl kimde ise, belirtileri şöyle olur ve akıl bu belirtilerden anlaşılır. 
Ukuşnuŋ eŋ aşnu kılıkı oŋay, könilik bile ol yorıkı yıl ayHer şeyden önce aklın tavır ve hareketi mâkuldür; aylar ve yıllar geçse dahi, gidişi aynı doğru yoldan taşmaz. 
Ukuşluğ köni hem silig til sözi, bütünlük bile boldı kılkı töziAkıllı doğrudur, dili ve sözü yumuşaktır; hareketinin esâsı doğruluk üzerine kurulmuştur. 
Örüg ol amul ked serimlig sabûr, körüp işni yetrü ol akru tegürO halım, sakin, çok mütehammil ve sabırlıdır; işe dikkatle bakar ve sükûn ile ele alır. 
Kılınçı karı körse yaşı yegit, aŋar muŋluğ ârzûn öge ya tegitTavır ve hareketi ihtiyarlara benzer; fakat dikkat edilirse, yaşı gençtir; ister hükümdarın has müşaviri, ister en âdî bir köle olsun, onu iştiyakla ararlar. 
Muŋar meŋzer emdi bu sözni okı, uka tursa mani açılğay takıŞimdi buna benzer şu sözü oku; nufûz edersen, mânası da aydınlanır. 
Kılınçı karı oğlan özlüg ukuş, ukuş kayda bolsa aŋar bar yapuşAkim hareketi ihtiyardır, fakat kendisi gençtir; akıl nerede ise, ona git, yapış. 
Kiçigi seviglig karısı amul, özi tüzün alçak kör asğı üküşKüçüklüğü sevimli, ihtiyarlığı sakin, kendisi halîm, alçak gönüllü ve çok faydalıdır. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Bu sözler eşitti sevindi ilig, ayur ay odunmış sözi ög biligHükümdar bu sözleri işitti, sevindi ve şöyle dedi: — Ey sözü akıl ve bilgiden ibaret olan, uyanık adam. 
Bayat berdi barça tükel edgülük, bayattın atâ sen maŋa belgülügTanrı bana her nimeti eksiksiz ihsan etti; şüphesiz, sen de bana Tanrının bir ihsanısın. 
Bu emgek yük ol bir ağır yüdgüke, anı yüdse ötrü tegir edgükeBu zahmet, yüklenmesi güç olan bir yüktür, fakat insan bunu yüklenmekle iyiliğe erişebilir. 
Kim edgü tilese ağır yük yüder, ağır yük yüdügli tilekin küderKim iyilik dilerse, ağır yük yüklenir; ağır yük yüklenen dileğine ulaşmak ister. 
Yükümni yüder sen tilek iş yorır, meni tındurur sen saŋa yük tegirYükümü yükleniyorsun, dilek ve iş oluyor; beni rahat ettiriyorsun, fakat sana zahmet oluyor. 
Bayat bersü tevfik maŋa emdi küç, hakıŋnı öteyin yanut birke üçTanrı bana şimdi tevfik ve kudret versin, senin hakkını bire karşı üç olarak ödeyeyim. 
Bilirmen bu yaŋlığ tapuğ kıldukuŋ, bağırsaklık ol bu meni koldukuŋSenin nasıl hizmet ettiğini biliyorum; beni düşünmen, senin bana candan bağlılığından ileri geliyor. 
Bağırsak tapuğçı tükel ol bolur, öz asğın kodup kör beg asğın kolurSâdık ve tam hizmetkâr kendi nefsini değil, beyin menfaatini gözetendir. 
Negü ter eşit bu tapuğçı tili, begin inçke tegrür tapuğsak kulıHizmetkârın dili ne der, dinle; severek hizmet eden kul beyini huzura kavuşturur. 
Meŋilig bolur beg tükel kut başı, bağırsak kulı bolsa kılsa işiKulu candan bağlı olur ve işini yaparsa, bey memnun olur ve tam bir saadete kavuşur. 
Tapuğçı bile beg kötürdi egin, tilek teg tapuğ kılsa tındrur beginBey hizmetkârı sayesinde göğüsünü kabartır; o arzu edildiği şekilde hizmet ederse, beyini rahat ettirir. 
Baş ağrığ yük emgek kötürse kulı, begiŋge aça berse ârzû yolıKul sıkıntı, yük ve zahmetleri ortadan kaldırmalı, beyine arzu ettiği yolları açmalıdır. 
Kayu beg bulur erse mundağ kuluğ, bayattın atâ ol arığar ked uluğHangi bey böyle bir kulu bulursa, bu ona Tanrının büyük bir ihsanıdır. 
Ajun begleri öldi bizde oza, üküşreki bardı bu ârzû özeBizden önce ölen dünya hâkimlerinden büyük bir kısmı da bunun hasreti ile ölüp gitmiştir. 
Ajun bodnı tındı avınçın kutun, iligke duâ kıldı bodnı bütünDünya halkı huzur ve saadet içinde rahata kavuştu; bütün halk hükümdara duâ etti. 
Adın el kişisi eşitti munı, yüzin körgüke ârzûladı anıBaşka memleketlerin halkı da bunu işitti ve onun yüzünü görmeği arzu etti. 
Keçürdi yıl ay kün bu ârzû öze, ilin itti edgü törüsin tüzeBöylece aylar ve yıllar geçti; hükümdar iyi kanunlar vaz’ederek memleketini idare etti. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig bir kün ündedi ögdülmişig, ayur aytayın söz sen ay bilmişigHükümdar bir gün Öğdülmiş’i yanına çağırdı ve : — Sana bir şey soracağım, bu hususta bildiğini söyle — dedi — 
Et öz yeti endâmka baksa kör er, tatığ buldı barça öz ülgin tererİnsan kendi vücûduna, yedi endama bakarsa, bunlarda zevk bulur; bunların her biri kendi kısmetini toplar. 
Köŋül tatğı ne ol bu köz tatğı ne, bu iki tatığdın özüm ülgi neGönül zevki nedir, göz zevki ne; bu iki zevkten benim kısmetim nedir? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı tatığ, köŋül ârzû kolsa bekürtse katığÖğdülmiş cevap verdi ve:— Gönlün arzu ettiği ve kuvvetle özlediği şey zevktir — dedi — 
Sevitmiş yüzin körse közke tatığ, köŋül ârzûsın bulsa özke tatlğGöz için, sevdiği yüzü görmek zevktir; gönül için arzusuna kavuşmak zevktir. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig ay ögdülmiş ay, seviglig nişânı negü ermiş ayHükümdar tekrar sordu : — Ey Öğdülmiş, söyle; sevgilinin nişanesi nedir? 
Severmen teyü barça davi kılur, bu davika mani negü teg bolurHer kes sevdiğini iddia eder; bu iddianın mânası nedir? 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bolur, sevüg yüzke baksa severin bilürÖğdülmiş cevap verdi ve : — Baş-üstüne; insan sevgilinin yüzüne bakınca, sevdiğini anlar — dedi — 
Kamuğ neŋke örtüg bolur baksa köz, köŋülke yok örtüg munı bilgü özGöz için, bakarken, her şey örtülü olabilir; fakat gönül için örtü yoktur; bunu bilmelisin. 
Sever sevmezin öz bileyin tese, köŋülke baka körgü bilgey basaSevip-sevmediğini anlamak isterse, insan gönüle bakmalı; bu gönülden anlaşılır. 
Sevügler yüzinde bolur belgü neŋ, közin közke tikse anı bilgü teŋSevgililerin yüzünde bunu belirten bir alâmet bulunur; göz-göze gelince, onlar birbirlerini anlarlar. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir sözi, ukup tırlayu al kişi erbüziŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; dinleyip, anlamağa çalış; ey insanların karpuzu. 
Sevigli kişiniŋ yüzi belgülüg, tili açsa mani sözi belgülügSeven insan yüzünden bellidir; ağzını açsa, sözünün mânasında sevgi kendisini gösterir. 
Sever sevmezin öz bileyin tese, saŋa tetrü baksa közi belgülügBirinin sevip-sevmediğini bilmek istersen, gözüne dikkat et; sana doğru bakınca, gözünden belli olur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig aydı uktum eşittim bu söz, takı bir sözüm bar anı aysu özHükümdar tekrar dedi : — Bu sözü dinledim, anladım; daha bir sözüm var, onu da bana söyle. 
Kereklig söz ayturmen emdi saŋa, idi ked bakıp sözleyü ber maŋaŞimdi sana çok mühim bir şey soracağım; bana iyice düşünerek, cevap ver. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, bilig birle begler bedütti atıÖğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, beyler adlarını bilgi ile yükseltmişlerdir. 
Bilig ordusı ol bu begler özi, biligsiz bolur kul nerek kul söziBeylerin kendileri bilgi sarayıdır, kul bilgisiz olur; kul sözünün ne kıymeti var. 
Ayıtmak oŋay boldı tersi cevâb, cevâbka ilig bilgi bolğay savâbSormak kolay, fakat cevabı güçtür; vereceğim cevap esasen hükümdarın bilgisi dahilindedir 
Oŋayın ilig tuttı tersi maŋa, kemişmegil emdi ay ersig toŋaKolayını hükümdar aldı; ey yiğit kahraman, güç olanı şimdi bana bırakma. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı aytığlı muŋluğ bolur, özi bilmedükin anıŋdın kolurHükümdar: — Soran muhtacdır; kendisi bilmediği için, bunu karşısındakine sorar — dedi — 
Kalı mundağ erse seviŋü kerek, ayıtmış sözümni sen ayğu kerekBu böyle olunca, senin buna sevinmen ve sorduğum söze cevap vermen gerekir. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi aydı ay edgü törü, eşitmek ked ol sözlemekte körüÖğdülmiş cevap verdi ve:—Ey iyi nizam sahibi, dinlemek söylemekten daha iyidir — dedi — 
Sözüg sözlegüçi bu cân yavrıtur, eşitgüçi avnur et öz semritürSöz söyleyen canını üzer; dinleyen ise, rahat eder ve vücûdunu semirtir. 
Negü ter eşitgil sınamış bügü, sözüg sözlemegü eşitgü ögüTecrübesi olan hakîm ne der, dinle; çok söz söylememeli, daha çok dinlemeli ve düşünmelidir. 
Eşitmek bile boldı bilge kişi, bu söz sözlemektin barır er başıinsan dinlemekle âlim olur : çok söz söylemekten insanın başı gider. 
Eşitse bolur ol kulakka tatığ, telim sözlemiş sözde bolmaz asığDinlemek kulak için bir zevktir; çok söz söylemekte fayda yoktur. 
Sözüg sözlemese sav altun sanı, bakır boldı tildin çıkarsa anıSöylenmeyen söz som altın sayılır; ağızdan çıkınca, bakır olur. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı emdi köni sözlediŋ, sen emdi öziŋke kutun kur badıŋHükümdar şöyle dedi : — Şimdi doğru söyledin, sen kendine saadet kuşağını bağladın. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, özüm yegledüki bu kulluk atıÖğdülmiş cevap verdi:—Ey devletli hükümdar, ben kul olmağı tercih ettim — dedi — 
Kulı cân sızurğu avınsa begi, kalı yetlür erse bu kulnuŋ ögiEğer aklı eriyorsa, beyinin rahat etmesi için, kul kendi canını eritmelidir. 
Eşitsü ayayın özüm bilmişin, ilig me keçürsün hatâ bolmışınBen kendi bildiğimi söylerim; hükümdar dinlesin ve yanlış bulduklarını affetsin. 
Beglikke Sezâ Bolğu Teg Beg Negü Teg Kerekin AyurBeyliğe Lâyık Bir Beyin Nasıl Olması Gerektiğini Söyler 
İlig aydı emdi ayıtğu sözüm, bu erdi munu emdi aytur özümHükümdar bunun üzerine şöyle dedi : — Sormak istediğim şey işte şudur. 
Törütti apa oğlanın bir bayat, uığ bar kiçig bar isiz edgü atBir olan Tanrı insan-oğlunu yarattı; bunlar arasında büyük var, küçük var; kötü ve iyi adlı olanları var. 
Biliglig biligsiz çığay bar ya bay, ukuşluğ ukuşsuz otun bar ked ayBilgili, bilgisiz, fakir ve zengin var; akıllı, akılsız ve küstah var. İyi söyle, 
Negü teg kerek beg munı başlasa, çavı barsa atı işin işleseBeyin nasıl olması gerek ki, o bunların başına geçsin, işini görsün, nâm ve şöhreti dünyaya yayılsın. 
İtilse eli hem bayusa bodun, atı edgü bolsa ol erter üdünMemleketi düzene girsin, halk zenginleşsin; göçtüğü zamanda, iyi nâm bıraksın. 
Hazine o urunsa kümüş hem ağı, yağı boynı yençse kiterse çoğıGümüş ve sırmalar ile hazinesi dolsun; düşman boyun eğsin ve kargaşalık ortadan kalksın. 
Yumıtsa er at bolsa küçlüg elig, yorıtsa törü tüz yetürse biligAsker toplansın, kudretli bir ele sahip olsun; yeter bilgi ile memleketi idare etsin. 
Çavıksa ajunda yadılsa atı, bedüse küniŋe kötürse kutıŞöhret kazansın, adı dünyaya yayılsın; günden-güne yükselsin ve saadeti artsın. 
Erejin avınsa yese el uzun, bütün cân üzülse yese ol ajunHuzur içinde ömür sürsün, uzun zaman hükümran olsun; bütün canlar feda olsun, tek o yaşasın. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, idi ters ayıttı maŋa bu biligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar bana çok zor bir şey sordu — dedi — 
Bu beglik işin barça begler bilir, törü öŋdı kılk yaŋ olardın kelirBu beylik işini hep beyler bilir; kanun ve nizam, örf ve âdet onlardan gelir. 
Anasında tuğsa tuğar beglikin, körü ögrenür iş bilür yeglikinBey doğarken, beylikle doğar; görerek öğrenir ve böylece işlerin hangisinin daha iyi olduğunu bilir. 
Bayat kimke berse bu beglik işi, berür ög köŋül kör ol işke tuşıTanrı kime bu beylik işini verirse, ona işi ile mütenâsip akıl ve gönül de verir. 
Kimi beg törütmek tilese bayat, berür aşnu kılk yaŋ ukuş yüg kanatTanrı kimi bey olarak yaratmak isterse, ona önce münâsip tavır ve hareket ile akıl ve kol kanat verir. 
Bu beglik işi boldı begler işi, bu begler işin bildi beglik kişiBu beylik işi beylerin işidir; beylerin işini bey olan kimse bilir. 
Bu işni ilig mende yegrek bilür, atası beg erdi özi begtururBu işi hükümdar benden daha iyi bilir; babası bey idi, kendisi de beydir. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı uktum bu söz barça çın, köni sözlediŋ söz yıpar burdı kinHükümdar dedi : — Anladım, bunların hepsi doğrudur; bu sözü doğru söyledin, sözün misk gibi koktu. 
Bu iş kılğuçı kılur öz işi, mün erdem biligli körügli kişiİşi yapan adam kendi vazifesini yapar; bunun kusur veya fazilet olduğunu gören insan takdir eder. 
Men iş kılğuçımen sen iş körgüçi, işig körgüçidin bilür kılğuçıBen iş yapan insanım, sen ise, onu gören insansın; yapan adam işinin nasıl olduğunu görenden öğrenir. 
Bayat berdi emdi saŋa ög köŋül, ukuş hem bilig birle bolduŋ amulŞimdi Tanrı sana akıl ve gönül verdi; akıl ve bilgi sayesinde sen işleri sükûnetle ele alıyorsun. 
Maŋa ok tapındıŋ kiçigde berü, körü ögrenü bildiŋ edgü törüKüçüklüğünden beri hep benim hizmetimde bulundun; görüp öğrenerek, iyi kanunlar elde ettin. 
Kamuğ işni uktuŋ ma bildiŋ özün, maŋa ma bağırsak sen kılkın sözünBütün işleri artık sen anladın ve kavradın; bana da işin ve sözlerinle candan bağlısın. 
Bağırsakka aytur kişi öz sözin, bağırsak yuluğlar kişike özininsan işini kendisine candan bağlı olana danışır; sâdık insan kendisini başkası için feda eder. 
Bağırsak üçün sen bütermen saŋa, bağırsaklıkın ay bu sözler maŋaBana içten bağlı olduğun için, sana inanıyorum; sözlerime samimiyetle cevap ver. 
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, bağırsaklık ol kör kişilik başıDinle, şefkatli insan ne der; insanl-ığın başı merhamettir. 
Bağırsaknı ögdi ukuşluğ üküş, bağırsak kişiler kişike küsüşMerhametli insanı akıllı çok öğdü; merhametli kimse insan için azizdir. 
Bağırsaknı bulsa bağırka urun, maŋa mundağ aydı bilig hem ukuşMerhametli birini bulursan, bağrına bas; bilgi ve akıl bana böyle dedi. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, esen inç tirilgil ay üsteŋ eligÖğdülmiş cevap verdi ve: — Ey hükümdar, ey üstün el, sağ ol ve huzur içinde yaşa — dedi — 
Bu beglikke aşnu tüp aslı kerek, atım alp katığ kurç yana toŋ yürekBeylik için insanın ilk önce asîl soydan gelmesi gerektir; bey cesur, kahraman, kuvvetli ve pek yürekli olmalıdır. 
Atası beg erse oğul tuğdı beg, oğul tuğsa beg hem ataları tegBabası bey ise, oğul bey doğar; o da babaları gibi, bey olur. 
Ukuşluğ kerek hem biliglig kerek, akılık kerek hem siliglik kerekBey bilgili ve akıllı olmalıdır; cömert ve yumuşak huylu olmak da lâzımdır. 
Bilig birle begler bodun başladı, ukuş birle el kün işin işlediBeyler bilgi ile halka baş oldular ve akıl ile memleket ve halkın işini gördüler. 
Beg atı bilig birle bağlığturur, bilig lâmı kitse beg atı kalurBey adı bilig kelimesi ile ilgilidir; bilig’in lamı giderse, beg adı kalır. 
Ked öglüg kerek hem biligli ukuş, biliglig kişiniŋ yağısı üküşBey çok akıllı olmalı ve aklın kıymetini bilmelidir; bilgili insanın düşmanı çok olur. 
Negü ter eşitgil bilig bilmiş er, başında keçürmiş üküş yilmiş erBilgiyi takdir eden, görmüş-geçirmiş ve çok gezmiş insan ne der, dinle. 
Biliglig kerek beg ukuşluğ oduğ, aŋar tegmese bir müfâcâ yoduğAnsızın bir iftiraya uğramaması için, beyin bilgili, akıllı ve uyanık olması lâzımdır, 
Kılınç edgü erdem kerek miŋ tümen, atı edgü bolsa tutunsa boduğAdının iyiye çıkması ve boyanın tutması için, iyi tavır ve hareket ile binlerce fazilet lâzımdır. 
Apa oğlanı barça açlı bedük, bilig birle boldı kör ödrüm ked ökBütün insan-oğullarının menşei büyüktür; seçkinler ise, bilgi ile temayüz etmiştir. 
Uruğ edgü bolsa er edgü tuğar, er edgü bolup ötrü törke ağarUyruğu iyi ise, insan iyi olarak doğar ve iyi olduğu için baş-köşeye geçer. 
Iduk ol bu beglik arığlık tiler, arığlık bile ilde saklık tilerBu beylik mukaddestir, temizlik ister; halkın da temiz ve uyanık olması lâzımdır. 
Bodunka talusı kerek alp atım, bedük işke ötrü bu bolsa titimHalk için beyin cesur ve kahraman olması iyidir; büyük işleri ancak bu meziyetler ile karşılamak mümkündür. 
Negü ter eşitgil ötüken begi, sınap sözlemiş sözni yetrüp ögiTecrübeli, sözünü düşünerek söylemiş olan Ötüken beyi ne der, dinle. 
Bodunka begi artuk üdrüm kerek, köŋül til köni kılkı ködrüm kerekHalk için beyin çok seçkin olması lâzımdır; özü, sözü doğru ve tabiatı güzide olmalıdır. 
Biliglig ukuşluğ bodunka talu, akı hem közi tok ne köŋli toluBilgili, akıllı, halka muamelesi iyi, cömert, gözü tok ve gönülü zengin olmalıdır. 
Kamuğ edgüke bolsa elgi uzun, uvutluğ silig hem kılınçı tüzünHer türlü iyiliğe el uzatmalı; haya sahibi, yumuşak huylu ve asil tabiatlı olmalıdır. 
Sezâ beg bolur bu bodunka uluğ, munıŋdın kelir ötrü edgü uruğBöyle bir bey halka lâyık, büyük bir bey olur ve bu beyden de iyi bir hanedan yetişir. 
Bilig birle başlar kişi iş başın, ukuş birle uksa oŋarur işininsan her işe başlarken, bilgi ile başlar ve akıl ile sona erdirir. 
Bodunuğ bilig birle bastı begi, bilig bolmasa işke yakmaz ögiBey halkı bilgi ile elinde tutar; bilgisi olmazsa, aklı işe yaramaz. 
Yaŋılsa bu begler ay ilig kutı, anıŋ begligi igler itgü otıBeyler işlerinde yanılırlarsa, ey devletli hükümdar, onların beyliği hastalanmış demektir; tedavi etmelidir. 
Bu beglik igiŋe otı ög bilig, ukuş birle emle ay kılkı siligBeylik hastalığının ilâcı akıl ve bilgidir; ey yumuşak huylu, onu akıl ile tedavi et. 
Biliglig ukuşluğ kerek beg tetig, anın kılsa ötrü igiŋe itigBey bilgili, akıllı ve zeki olmalıdır; beyliğin hastalığına ancak bunlar ile bir çâre bulunabilir. 
Biliglig ukuşluğ bügü ilçi beg, ikigün ajunda bolur ornı yegBilgili, akıllı ve hakîm hükümdarın her iki dünyada da makamı yüksek olur. 
İkigün ajunuğ buluğlı kişi, idi kutluğ ol bu tükel kut başıHer iki dünyayı bulan insan çok mes’ûd olur ve bütün saadetlerin başında bulunur. 
Muŋar meŋzetü aydı şâir bu söz, körü barsa mani biligsizke közŞâir şu sözü buna benzeterek söylemiştir; dikkat edersen, mânası bilgisiz için gözdür. 
Meŋilig kayu ol maŋa ay yora, kişi kutluğı kim kişiler araSaadet nedir; bana tarif et; insanlar arasında mes’ûd olan kimdir. 
Yese berse dünyâ tirilse kutun, takı bir ajunda bu buldı töreKendisi yaşar, başkalarını da yaşatır ve ömrünü saadet içinde geçirirse, böyle bir insan âhirette de baş-köşeyi bulur. 
Kılınçı oŋay bolsa kılkı köni, sevinçin keçer kör uş ol beg küniTabiatı iyi ve hareketi doğru ise, bak, o beyin hayatı sevinç içinde geçer. 
Bayat kimke berse bu edgü kılık, bu edgü kılık birle edgü yorıkTanrı kime bu iyi tabiatı ve bu iyi tabiat ile birlikte iyi gidişi kısmet ederse, 
Anıŋ boldı dünyâ tü nimet bile, tilese özüŋ ye tilese üleBu dünya, her türlü nimeti ile birlikte, onun olur; isterse, kendisi kullansın, isterse, başkalarına dağıtsın. 
Bayat berse fazlı kulıŋa kutun, bolur kılkı edgü kılınçı bütünTanrı kuluna saadet ile fazileti nasîp ederse, onun tabiatı iyi ve hareketi mükemmel olur. 
Kılınç edgü erdem kerek miŋ tümen, anın tutsa el kend kötürse tumanII ve şehirleri idare, sulh ve sükûneti te’min etmek için, hükümdarın iyi tabiat ve binlerce fazilet sahibi olması lâzımdır. 
Ne edgüturur bu kılınç edgüsi, kılınç edgü erke yegü kedgüsiBu iyi tabiat ne güzel şeydir; tabiatı iyi olan insanın hayatı da güzeldir. 
Bayat kimke berse kılınç arkukı, anı emgetür bu zamane okıTanrı kime kötü bir tabiat vermiş ise, bu felek oku ona eziyet çektirir. 
Kayu begde bolsa bu arkuk kılınç, işi barça tetrü sevinçi sakınçHangi bey kötü bir tabiata sahip olursa, her işi ters gider; sevinç yüzü görmez, dâima keder içinde yaşar. 
Sakınuk kerek beg ne kılkı arığ, arığlık tiler tutçı urğı arığBey takva sahibi ve temiz olmalıdır; aslı temiz olan dâima temizlik ister. 
Sakınuk kişi köŋli korklık bolur, köŋül korksa begler işig tüz kılurTakva sahibi, hataya düşmemek için, dâima titiz davranır; böyle titiz hareket eden beyler doğru iş görürler. 
Kalı bolmasa beg sakınuk süzük, arığsız bolur barça kılkı üzükEğer bey takva sahibi ve temiz kalpli olmazsa, hiç bir vakit temiz ve isabetli hareket edemez. 
Örüglük amulluk bolur begke körk, bu beglik işiŋe bu ol bağu örkSabır ve sükûnet bey için bir ziynettir; bunlar beyliğin başta gelen meziyetleridir. 
Ked ögüg kerek beg oŋarsa işin, bilip başlasa ötrü işler başınJ$e bilerek başlamak ve başarı ile tamamlamak için, beyin çok akıllı olması gerektir. 
Bu öglüg kişiler oŋarur işig, yırak tutğu işte bu ögsüz kişigîşi akıllı insanlar başarırlar; akılsız kimseleri işten uzak tutmalıdır. 
Köŋül bolmasa er közi asğı yok, ögi bolmasa er köŋül osğı yokGönül olmazsa, insan gözünün faydası yoktur; akıl olmazsa, insan gönülünden layıkı ile istifade edemez. 
Negü ter eşitgil ay ilçi başı, örüg ked köŋüllüg sınamış kişiEy hükümdar, dinle, sakin, iyi gönüllü ve tecrübeli insan ne der. 
Kayu erde bolsa ukuş birle ög, anı er atağıl neçe ögse ögHangi insanda akıl ve anlayış varsa, ona insan de, onu ne kadar öğersen öğ. 
Ukuş ög bilig kimde bolsa tükel, yavuz erse ked te kiçig erse ögAkıl, anlayış ve bilgi tam olarak kimde bulunursa, kötü ise, onu iyi, küçük ise, büyük bil. 
Ne edgüturur bu kişike öge, ögi bolsa ötrü atağu ögeînsan için akıl ne iyi şeydir; akıllı insanlara müşavir nazarı ile bakmalı. 
İveklik beliŋ ol kamuğka yavuz, kalı bolsa begke yüzi boldı bozAcelecilik her kes için fenadır ve derûnî bir korku neticesidir; eğer bu beyde olursa, onun yüzü kül renkli olur. 
İvek kurğu kılkı kılınçı buşı, biligsizke belgü bolur bu işiAcelecilik, zevzeklik ve hiddetli mizaç — bunlar bilgisizlik alâmetleridir. 
İve kılmış işler neçe yeg bolur, ive yese aş suv neçe ig bolurAcele yapılan işler acı olur; acele yemek-içmek yüzünden hastalık gelir. 
Kamuğ iş içinde amulluk üdür, meger tâat erse iviŋü yügürHer işte sükûneti tercih et; yalnız ibâdette acele et, çabuk davran. 
Közi tok kerek hem uvutluğ tüzün, açuk hem yaruk bolsa kılkın sözünBey tok gözlü, haya sahibi ve yumuşak tabiatlı olmalı, sözünde ve hareketinde açık ve vazıh davranmalıdır. 
Todumsuz bolur ol közi suk kişi, közi sukka yetmez bu dünyâ aşıGözü aç adam hiç bir şey ile doymaz; gözü aç olana, bütün dünya nimeti kâfi gelmez. 
Bu sukluk ig ol bir otı yok emi, anı emleyümez bu dünyâ kamıAç gözlülük, ilâcı ve devası bulunmayan bir hastalıktır; onu, bütün dünya kâhinleri bir araya gelse, yine tedavi edemezler. 
Kamuğ aç yese içse âhır todur, közi aç kişi ölse açlık kodurBütün açlar yer ve içerlerse, nihayet doyarlar; aç gözlü adamın açlığı ancak ölümle nihayete erer. 
Közi suk kişi neŋke bolmaz bu bay, kamuğ dünyâ bulsa âhır suk çığayAç gözlü adamı mal doyurmaz; bütün dünyaya sahip olsa bile,o yine dâima aç gözlü ve fakirdir. 
Uvutluğ kerek beg kişide talu, uvutluğ kılınçı irilmez toluBey haya sahibi ve insanların seçkini olmalı; haya sahibinin tavır ve hareketi eksilmeyen bir bütündür. 
Kimiŋde uvut bolsa kılkı silig, kamuğ tersiz işke tegürmez eligHaya sahibi kimse yumuşak tabiatlı olur; kendisine yakışmayan hiç bir işe el sürmez. 
Bayat kimke berse uvut köz suvı, aŋar berdi devlet tükel yüz suvıTanrı kime haya ve iz’ân vermişse, ona devlet ile birlikte bütün şerefleri vermiş demektir. 
Kamuğ teŋsiz iştin yığığlı uvut, kamuğ edgü işke ulağlı uvutBütün uygunsuz işlere mânı olan hayadır; bütün iyi işlere ulaştıran da hayadır. 
Ne edgü neŋ ol bu uvut erke körk, kamuğ edgü işke uvut boldı örkBu haya ne kadar iyi şeydir ve insan için ne büyük bir zînettir; haya insanı her iyi işe sevkeden bir vâsıtadır. 
Tili çın kerek bolsa köŋli köni, bodunka asığ kılsa tuğsa küniBeyin dili dürüst ve kalbi doğru olmalı ki, halka faydalı olsun ve güneşi doğsun. 
Kalı bolsa begler hiyânet köŋül, bodınka asığ bolmaz andın tüŋülEğer beylerin gönülünde hiyânet bulunursa, halka faydaları dokunmaz; onlardan vaz geç. 
Köŋül til oŋay bolmasa kör kılık, ol ildin kaçar kut tapulmaz yorıkBeyin gönülü, dili ve tabiatı düzgün olmazsa, saadet o memlekette dolaşamaz, kaçar. 
Sözin kıyğuçı begke tutma umunç, tiriglik yava bolğa kılğay ökünçSözünde durmayan beye ümit bağlama, ömrün boşuna geçer ve peşiman olursun. 
İdi sak kerek beg yana ked oduğ, usat bolsa begler tokınur yoduğBey çok ihtiyatlı ve çok da uyanık olmalı; beyler ihmalkâr olurlarsa, bunun cezasını başkaları çeker. 
İki neŋ tuıur ilke bağı beki, biri saklık ol bir törü el kökiBir memleketin bağı ve kilidi iki şeyden ibarettir; biri— ihtiyatlılık, biri — kanun; bunlar esastır. 
Kayu beg sak erse ilin bekledi, yağı boynı yençti öze irklediHangi bey ihtiyatlı ise, o memleketini muhafaza eder; düşmana boyun eğdirir ve onu sım-sıkı bağlar. 
Kayu beg törü berse elde köni, ilin itti kodtı yaruttı küniHangi bey memlekette doğru kanun koydu ise, o memleketini tanzim etmiş ve gününü aydınlatmıştır. 
Bu beglik bağı kör bu iki bolur, bu iki tükel bolsa beglik tururBeyliğin başı işte bu iki şeydir; bu ikisi tam olursa, bey beylik yapar. 
Negü ter eşitgil yağıçı kür er, bu saklık bile öz yağısın urarİhtiyat ile hareket edip, düşmanını yenen, cesur muharip ne der, dinle. 
Ayâ ilçi begler ilig kolsa sak, bu saklık bile sen tüzü ilke bakEy ülke beyi, memleketin korunmasını istersen, memleketin her tarafında ihtiyat tedbirleri al. 
Bu saklık bile arttı begler eli, osallık körü buzdı beglik ulıIhtiyatlılık beylerin ülkesini genişletir; ihmalkârlık ise, beyliğin temelini göz göre-göre sarsar. 
Bu saklık bile sen yağı boynı yenç, bodunka törü kıl tiril keŋrü inçBu ihtiyat ile sen düşmanın boynunu vur, halka hüküm et, rahat ve huzur içinde yaşa. 
İki neŋ bile ilçi beglik buzar, kirür egri yolka könidin azarBey iki şey ile kendi beyliğini bozar, eğri yola girer ve doğru yoldan şaşar. 
Biri küç birisi osallık kılur, bu iki bile beg ilin artaturBunlardan biri zulüm, biri ihmalkârlıktır; bu ikisi ile bey memleketini harap eder. 
Yağı boynı yençmek tiler erse sen, kulak köz kerek sak kılıp tursa senDüşmanın boynunu kırmak istersen, gözünü, kulağını tetikte bulundurmalısın. 
Bu saklık bile sançtı begler yağı, osallık bile buzdı beglik bağıBeyler düşmanı ihtiyat ile vurmuşlar ve ihmalkârlık ile beyliğin bağlarını çözmüşlerdir. 
Osal bolsa begler işin bütrümez, osal beg bütün bilgü beglik yemezBeyler ihmalkâr olurlarsa, işlerini başaramazlar; bey iyice bilmelidir ki, ihmalkârlık ederse, beyliği devam edemez. 
Sak er tutçı itnip osalığ busar, osal bolmağınça yağığ kim basarihtiyatlı insan dâima hazırlıklı bulunur ve ıhmâlkâre pusu kurar. 
Sak erse begi ilke tegmez elig, kalı tegse yetrür ukuş ög biligBey ihtiyatlı olursa, memleketine el dokundurmaz; eğer dokunursa, o bu tecâvüzü akıl, fikir ve bilgisi ile karşılar. 
Bu küçkey kişi kendü beglik yemez, bu küçkey küçini bodun kötrümezZâlim adam üzün müddet beyliğe sahip olamaz; zâlimin zulmüne halk uzun müddet dayanamaz. 
Negü ter eşitgil biliglig sözün, yeyümedi küçkey ilin keç uzunBilgili bunu nasıl ifâde eder, dinle; zâlim memleketine uzun müddet hüküm edemez. 
Köyer otturur küç yağusa küyer, törü suvturur aksa nimet önerZulüm yanar âteştir, yaklaşanı yakar; kanun— sudur; akarsa, nimet yetişir. 
Uzun el yiyeyin tese ay bügü, törü tüz yorıtğu bodunuğ kögüEy hakîm, memlekette uzun müddet hüküm sürmek istersen, kanunu doğru yürütmeli ve halkı korumalısın. 
El artar törü birle itlür ajun, el eksür bu küç birle buzlur ajunKanun ile ülke genişler ve dünya düzene girer; zulüm ile ülke eksilir ve dünya bozulur. 
Telim ordular buzdı küçkey küçin, toru öldi âhır bu küçkey açınZâlim zulmü ile bir çok sarayları harap etmiş ve sonunda kendisi açlıktan ölmüştür. 
Köŋül tüzse begler yorıtsa törü, bu beglik buzulmaz turur keç örüBeyler gönüllerini temiz tutar ve kanunu tatbik ederlerse, beylik bozulmaz ve uzun müddet ayakta durur. 
Kamuğda yarasız ay ilig kutı, bu begler öze kopsa yalğan atıEy devletli hükümdar, en kötüsü beylerin adının yalancıya çıkmasıdır. 
Sözi çın kerek beg ne kılkı bütün, ınansa aŋar halk tirilse kutunBeyin sözü doğru olmalı, tavır ve hareketi itimat telkin etmelidir ki, halk ona inansın ve huzur içinde yaşasın. 
Bu yalğan kişiler vefâsız bolur, vefâsız kişi halkka teŋsiz kılurYalancı insanlar vefasız olur; vefasız kimseler halkın hayrına uygun olmayan işler yaparlar. 
Negü ter eşitgil vefâlığ kişi, vefâ ol kişike kişilik başıVefalı insan ne der, dinle; insan için insanlığın başı vefadır. 
Tili yalğan erniŋ cefâ kılkı ol, cefâ kimde erse uş ol yılkı olSözü yalan olan kimsenin tavır ve hareketi cefâdır; cefâ kimde ise, o kimse hayvandır. 
Kişi yalğanmda tileme vefâ, bu bir söz sınanmış üküş yılkı olYalancı adamdan vefa bekleme; bu uzun yıllardan beri tecrübe edilmiş bir sözdür. 
Yüreklig kerek beg yeme alp atım, yürek birle boldı yağıka titimBey cesur, kahraman ve atılgan olmalı; bey cesareti ile düşmana karşı koyar. 
Sü başlar eren kür yüreklig kerek, yüreksiz er at alsa andın yürekKorkak askerin cesaret alması için, kumandanın kahraman ve cesur olması lâzımdır. 
Yüreklig yüreksizke bolsa başı, yüreklig bolur ötrü tegme kişiCesur insan korkakların başına geçer ve her kes ondan cesaret alır. 
Bu sözke tanukı bu beytig okı, bu sözke anuk tut köŋül ög takıBu söze şahit olarak, şu beyti oku; bu sözü gönülüne al ve aklına koy. 
Kür arslan bolu berse ıtka başı, bu ıt barça arslan bolur öz tuşıArslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine arslan kesilir. 
Kalı bolsu arslanka ıt başçısı, ol arslan bolur barça ıt sakışıEğer arslanlara köpek baş olursa, o arslanların hepsi köpek gibi olur. 
Akılık kerek begke kodkı köŋül, bu kodkı köŋül birle kılkı amulBeye cömertlik ve alçak gönüllülük lâzımdır; alçak gönllülük ile birlikte tabiatı da sakin olmalıdır. 
Akı bolsa begler atı çavlanur, atı çavı birle ajun beklenürBeyler cömert olursa, adları dünyaya yayılır; bunların nâm ve şöhretim üc dünya korunur. 
Ava yığlu tirlür er at sü bolur, er at sü bile er tilekin bulurEtrafına üşüşerek, asker toplanır ve ordu olur; asker ve ordu ile insan dileğine kavuşur. 
Negü ter eşitgil urup yegli er, urup al ay alp er yana erke berHarp eden ve hayatını bununla kazanan insan ne der, dinle : ey kahraman, vur al ve aldıklarını tekrar yiğitlere ver. 
Akı bol bağışla içür hem yetür, kalı eksüse ur yana al yetürCömert ol, bağışla, yedir ve içir; eğer malın eksilirse, tekrar vur, al ve eksileni tamamla. 
Azığlığ kür erke bu neŋ eksümez, tutuğlı ürüŋ kuşka meŋ eksümezCesur, gözü pek olan insan için mal eksik olmaz; ak doğan için derem eksik olmaz. 
Kılıç baldu ok ya kavi küç yürek, bar erken ked er neŋke korkmaz kerekKılıç, balta, ok, yay ile kuvvet ve cesaret varken, yiğit adam mal için endişe etmemelidir. 
Ajunçı bügü beg nelük kenç urur, er at kayda bolsa anuk kenç alurDünya hâkimi hakîm bey niçin hazîne toplar; asker nerede ise, oradan hazır hazîne alır. 
Bu el tutğuka köp er at sü kerek, er at tutğuka neŋ tavar tü kerekMemleket tutmak için, çok asker ve ordu lâzımdır; askeri beslemek için de çok mal ve servete ihtiyaç vardır. 
Bu neŋ alğuka bir kerek bay bodun, bodun baylıkıŋa törü tüz kodunBu malı elde etmek için, halkın zengin olması gerektir; halkın zengin olması için de, doğru kanunlar konulmalıdır. 
Bularda biri kalsa törti kalur, bu törti yeme kalsa beglik ulurBunlardan bin ihmâl edilirse, dördü de kalır; dördü birden ihmâl edilirse, beylik çözülmeğe yüz tutar 
Adın ma bu beş neŋ yırak tutğu beg, atı edgü bolsa kü çav bolğu tegiyi nâm ve şöhretle adının yayılmasını isterse, bey bir de şu beş şeyi kendinden uzak tutmalıdır. 
Birisi iveklik birisi saran, üçünçi buşılık serin öz tirenBiri acelecilik, ikincisi cimrilik ve üçüncüsü hiddettir; bunlara karşı mukavemet et, mağlûp olma. 
Bu törtünç yavuz begke arkuk kılınç, beşinçi yarağsız bu yalğan erinçBir bey için fena olan şeylerin dördüncüsü inatçılıktır; yakışmayan bu şeylerin beşincisi, şüphesiz, yalancılıktır. 
Bu kaç neŋde begler yırak tutğu öz, atı artamasa yorık bolsa sözAdının kötüye çıkmaması ve sözünün itibârını kaybetmemesi için, beyler bunlardan kendilerini uzak tutmalıdır. 
Bularda eŋ ınğa bu arkuk kılınç, bu arkuk kılınçlığ ne muŋluğ erinçBunların en kötüsü bu inatçılıktır; inatçı kimse, hiç şüphesiz, çok sıkıntı çeker. 
Muŋar meŋzetü sözni şâir ayur, bu şâir sözi tutsa sözke bayurŞâir buna benzer bir söz söylemiştir; şâir sözüne değer veren insanın ifâdesi zenginleşir. 
Ağır yük kişike kılınç arkukı, kılınç arkuk erse bulun at okıİnatçılık insan ıçm ağır bir yüktür; inatçılıktan kendini kurtar ve onunla savaş. 
Yağı kılmağusın kılınçı kılur, yağı bu yağıda negü adrukıDüşmanın yapamadığı fenalığı onun kendi hareketi kendisine yapar; bunun düşmandan farkı nedir, bu da düşmandır. 
Üküş el tutayın tese ay ilig, üç iş kılğu ötrü yetilse eligEy hükümdar, bir çok memleketleri elde etmek istersen, yapabilirden, şu üç işi yap. 
Oŋ elgin kılıç tutsa ursa salıp, sol elgi bile neŋ ülese alıpSağ elin ile kılıç sallar ve vururken, sol elin ile mal dağıt. 
Tilin sözlese söz şekerde süçig, boyun berdi beg kul uluğ ya kiçigAğzından çıkan sözler şekerden daha tatlı olsun; böylece bey-kul, büyük-küçük, hepsi sana boyun eğer. 
Ay ilig bu kaç ner kerek begke kör, bodunka sevülse orun bolsa törHalk tarafından sevilmesi ve itibar görmesi için, ey hükümdar, beyin şu bir şeye sahip olması lâzımdır. 
Küler yüz süçig söz silig öz kerek, kılınçı bularka tükel tüz kerekO güler yüzlü, tatlı sözlü, yumuşak huylu olmalı ve bütün hareketlerinde de bunkra uygun davranmalıdır. 
Köŋül tutsa kodkı hem elgi akı, bularka yaraşı bağırsaklıkıBey gönülünü alçak tutrralı, eli açık olmalı, merhameti de bunlarla mütenâsip bulunmalıdır. 
Kamuğ törlüg erdem bu bilse tükel, yırak erse andın yarağsız muhâlHer türlü fazileti tam olarak elde etmeli; uygunsuz ve olmayacak şeylerden uzak durmalıdır. 
Kişi üdrümi bu bodunda talu, talu üdrüm ol bu irüksüz toluBöyle bir bey insanların seçkini ve halkın iyisidir; seçkin ve iyi olan kimse eksilmeyen bir aya benzer. 
Ajun bodnı barça aŋar kul bolur, ajun yer bu begler tilekin bulurBütün dünya halkı ona kul olur; bu gibi beyler dünyaya hâkim olurlar ve bütün dileklerine kavuşurlar. 
Tügük yüz irig söz küvez kür kılık, kişig yirgürür köndrü bilmez yorıkAsık suratlı, kaba sözlü, kibirli ve mağrur insan her keşi kendisinden nefret ettirir ve işini yoluna koyamaz. 
Otunluk iveklik yinik kurğuluk, kara kılkı ol bu yırak turğulukKüstahlık, acelecilik, zevzeklik, bunlar avam tabiatıdır; bey bunlardan uzak bulunmalıdır. 
Kara kılkı begke kereksiz yağuk, yağuk bolsa begke uçuzluk anukAvam tabiatının beye yakın olması uygun düşmez; bu tabiat yaklaşırsa, bey itibârını derhâl kaybeder. 
Kara kul karası bolur beg ürüŋ, karalı ürüŋli adırttı körüŋSiyah — kul rengidir, bey — beyaz olur; siyah ve beyaz renkleri ayırt edilmiştir. 
Talu beg bolayın tese belgülüg, talu tutğu erdem ay atlığ külügSeçkin bir bey olabilmek için, fazilete kıymet verilmelidir, ey namlı meşhur. 
Atı beg bolur bolsa kılkı kara, karada bu ınğa bolur halk araBir kimsenin adı bey, fakat tabiatı avamınki gibi olursa, o halk arasında avamdan daha aşağı görülür. 
Yüzi körki körklüg kerek beg yülüg, bodı ortu bolsa ne çavluğ külügBey güzel yüzlü, saçı-sakalı düzgün, yakışıklı ve orta boylu olmalı; aynı zamanda nâm ve şöhret sahibi bulunmalıdır. 
Köŋli yüzin körse sevse körüp, eli bodnı baksa küvense turupYüzünü gören her kes, bakınca, onu sevmeli; memleketi ve halkı ona bakıp, güvenle yaşamalıdır. 
Yağıka katığ bolsa ersigliki, körür közke suv berse körklüglükiDüşmana karşı cesur ve mert olmalı; güzelliği bakan gözü sevgi ile parlatmalıdır. 
Ayı bod uzun bolsa ögmez bilig, ayı ma çöküt bolsa bolmaz siligBilgi nazarında boyunun çok uzun olması makbul değildir; onun çok bodur olması da güzel düşmez. 
Kalı mundağ erse bod ortu kerek, bodı ortu bolsa bolur edgürekOnun için bey orta boylu olmalıdır; orta boylu olması daha iyidir. 
Negü ter eşitgil sınamış kişi, başında keçürmiş yaşamış kişiÇok yaşamış ve başından çok şeyler geçirmiş, tecrübeli insan ne der, dinle. 
Bodı kısğa yunçığ kılınçı buşı, buşı kayda bolsa tütüşke başıKısa boylu, bodur kimseler hırçın tabiatlı olurlar; hırçın nereye giderse, orada kavga başlar. 
Bod ortu kerek hem teŋinçe yarağ, işiŋ ortu tut ay biliglig kişiBoy orta ve her şey bununla mütenâsip olmalı; ey bilgili insan, her işte itidalden ayrılma. 
Bor içmez kerek beg fesâd kılmasa, bu iki kılıktın kaçar kut basaBey içki içmemeli ve fesatlık yapmamalıdır; bu iki hareket yüzünden, sonunda ikbâl elden gider. 
Süçigke süçinse ajun begleri, açığ boldı el kün bodun igleriDünya beyleri şarabın tadına alışırlarsa, memleketin ve halkın bundan çekeceği zahmet çok acı olur. 
Oyunka avınsa ajun tutğuçı, ilin buzdı boldı özi koltğuçıDünyaya sahip olan vaktini kumara verirse, memleketin bozar ve kendisi de muhtaç duruma düşer. 
Üdinde keçürse bu beglik işin, anı yetse bolmaz ederse kuşınDevlet işleri ihmâl edilir ve vakfında yapılmazsa, arkasından avcı kuşla takip etsen bile, bir daha ele geçmez. 
Negü ter eşitgil bilig bergüçi, biligsizni bordın söküp tıdğuçıBilgi veren ve bilgisizi yererek, içkiden men’eden insan ne der, dinle. 
Bor içme ayâ borçı boğuzı kulı, bor içse açıldı çığaylık yolıEy içki düşkünü, boğazının esiri, içki içme; içki içersen, sana fakirlik yolu açıldı demektir. 
Kara borçı boldı neŋi boldı yel, begi borçı bolsa kaçan turğa elAvam içkiye müptelâ oldu, malı rüzgâr gibi uçtu; bey içkiye müptelâ olursa, memleketi nasıl durur. 
Yağı ol bu bor timçi eltür kümüş, kılınçı tütüş boldı kılkı uruşBu içki ve meyhaneci düşmandır, insanın parasını alır; içki içen hırçın ve kavgacı olur. 
Esürse kişi telve munduz bolur, bu telve işi kör kaçan tüz bolurinsan sarhoş olursa, deli olur ve aklını kaybeder; deli hiç doğru iş yapar mı. 
Negü ter eşitgil sakınuk tili, bu söz işke tutğıl ay boğuzı kulıTakva sahibi insan ne der, dinle; ey boğazının kulu, bu söze göre hareket et. 
Neçe kılğu işler bor içse kalur, neçe kılmağu iş esürse kelürYapılacak nice işler içki yüzünden yapılamaz; yapılmaması gereken nice işler de sarhoşken yapılır. 
Neçe teŋsiz işler bor içse bolur, neçe edgü işler esürse kalurNice uygunsuz işler içki yüzünden işlenir; nice iyi işler sarhoşluk yüzünden geri kalır. 
Bor içse oyunka avınsa begi, kaçan yetgey el kün işiŋe ögiBey içki içer ve oyunla vakit geçirirse, memleket işini düşünmeğe ne zaman fırsat bulur. 
Fesâd kayda bolsa kaçar kut teze, fesâd çın yorır tutçı beglik buzaNerede fesat olursa, oradan saadet kaçar, gider; fesat, şüphesiz, her yerde dâima beyliğe halel getirir. 
Arığ ol bu kut kıv arığlık tiler, süzük ol bu devlet süzükni yülerSaadet ve ikbâl temizdir, her yerde temizlik arar; bu saadet durudur ve ancak saf olanı destekler. 
Begi içgüçi bolsa mufsid otun, kamuğ içgüçi boldı bodnı bütünBey içkiye müptelâ, müfsit ve kaba: olursa, onun bütün halkı da ayyaş olur. 
Kara teŋsizin barça begler iter, begi kılsa ternsiz anı kim yeterHalkın bütün uygunsuzluklarını beyler düzeltir; bey uygunsuzluk ederse, onu kim yola getirir. 
Arığsıznı yalŋuk suvun yup arır, kalı artasa suv negün yup arırinsan temiz olmayan şeyleri su ile yıkayıp, temizler; eğer su kirlenirse, o ne ile ve nasıl temizlenir. 
Kişi iglese ot otaçı berür, otaçı igiŋe otın kim kılurİnsan hastalanırsa, tabip bunun ilâcını verir; eğer tabip hastalanırsa, onu kim tedavi eder. 
Arığ tutğu begler köni kılk kılık, bodun beg yolındın tüzer yol yorıkBeyler tavır ve hareketlerini temiz ve doğru tutmalıdırlar; halk yolunu ve gidişini beyin yoluna uydurur. 
Neteg tutsa begler kör öŋdi törü, bodun boldı andağ ol öŋdi körüBeyler örf ve kanuna nasıl riâyet ederlerse, halk da aynı şekilde örf ve kanuna itaat eder. 
Bu sözke tanukı munu bu söz ol, söziŋe baka körse mani tuz olİşte şu söz de buna şahittir; bu sözün, dikkat edersen, mânası buna uygundur. 
Bu begler ne yolça yorısa kalı, uş ol beg yorıkı bu kulnuŋ yolıBeyler hangi yoldan giderlerse, beylerin bu gidişi kulun da yoludur. 
Begi edgü bolsa yorıkı köni, takı artuk edgü yorığay kulıBeyi iyi ve gidişi doğru ise, kulu da daha iyi yürüyecektir. 
Küvez kür kereksiz ne köŋli uluğ, küvezlik azıtur könilik yoluğBey mağrur, kabadayı ve kibirli olmamalı; gurur insanı doğru yoldan çıkarır. 
Uluğ boldı begler kutun belgülüg, kiçig tutğu köŋlin kötürse ülügBeyler, şüphesiz, saadetle büyük olurlar; bundan nasip alabilmeleri için gönüllerini küçük tutmalıdırlar. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ yeg er, bodunda talusı biliglig beg erAkıllı, insanların iyisi, halk arasında seçkin ve bilgili bey ne der, dinle. 
Uluğsığ bedük tutsa begler köŋül, seziksiz uçuzluk körür ay oğulBeyler büyüklük taslar ve kibirli olurlarsa, ey oğul, onlar, şüphesiz, itibar görmezler. 
Küvezlik bile kökke ağmaz kişi, kalı kodkı bolsa buzulmaz işiGurur ile insan göğe yükselmez; alçak gönüllü olmakla da işi bozulmaz. 
Küvezlik asığsız köŋül tumlıtur, köŋül kodkı bolsa kişig yoklaturGurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur; alçak gönüllülük insanı yükseltir. 
Beg alçak kerek bolsa kodkı köŋül, munı teg yok erse sen andın tüŋülBey mütevazı ve alçak gönüllü olmalıdır; eğer böyle değil ise, sen ondan elini çek. 
Beg alçak kerek bolsa köŋli açuk, yazukluğ kişidin keçürse yazukBey mütevazı ve alçak gönüllü olmalı, suçlu kimselerin de suçunu affetmelidir. 
İsinür er at terk bağırsak bolur, bağırsak kişiler tapuğsak bolurHizmetinde bulunanlar ona çabuk ısınırlar ve gönülden bağlı olurlar; gönülden bağlı olan, candan adamlar severek hizmet ederler. 
Bodun başçı begke bu himmet kerek, bu himmet bile hem mürüvvet kerekHalka baş olan beye himmet lâzımdır; bu himmet ile birlikte mürüvvet de bulunmalıdır. 
Bu himmet mürüvvet bile barsa çav, bolur beg tileki yorır ötrü avBey himmet ve mürüvvet ile şöhret bulursa, dileğine erişir ve av ayağına gelir. 
Kimiŋ himmeti bolmasa ol ölüg, ikigün ajunda bu bulmaz ülügHimmet sahibi olmayan kimse ölüdür; o her iki dünyada da mahrum kalır. 
Bu himmet bile hem siyâset kerek, siyâsetka beglik riyâset kerekHimmeti ile beraber, bir de siyâset lâzımdır; siyâset için de beylik şartlarını hâiz bir beyin riyaseti lâzımdır. 
Siyâset bile beg tüzer el törü, kara kılkı itlür siyâset körüBey memleket ve kanunu siyâset ile düzene koyar; halk hareketini onun siyâsetine bakarak, tanzim eder. 
Bu sözke yanutı bu beyt ol tanuk, tanuk kayda bolsa bu huccet anukŞu beyitler bu söze cevap ve şahittir; şahit nerede ise, hüccet de oradadır. 
Bu begler kapuğın siyâset bezer, siyâset bile beg ilini tüzerBeylerin kapısını siyâset süsler; bey siyâset ile memleketini düzene koyar. 
İsizke siyâset yorıtğu kerek, bodun bulğanukın siyâset süzerKötü insanlara karşı siyâset yürütmeli; halk arasında kargaşalığı siyâset yatıştırır. 
Bu el tutrukı hem tüpi bekliki, iki neŋturur aslı yıldız kökiMemleketin direği, temeli, sağlamlığı, esâsı ve kökü iki şeye bağlıdır. 
Birisi bodunka törü ol ülüş, birisi er atka ülese kümüşBunlardan biri halkın hakkı olan kanun, diğeri de hizmette bulunanlara dağıtılan gümüştür. 
Törü birle bodnı sevinse turup, kümüş bolsa er at yarunsa körüpKanun himayesinde halk sevinç içinde yaşamalı ve parayı görerek, hizmet edenlerin de yüzleri gülmelidir. 
Bu iki kotu bulsa begdin sevinç, eli kapı itlür bulur beg avınçBu iki zümre beyden memnun olursa, memleketi ve idaresi düzene girer; bey huzura kavuşur. 
Kayu beg bodunka törü bermese, küdezmese bodnın yegüçi yeseHer hangi bir bey halka kanun vermez, halkı korumaz ve halkın serveti kapanın elinde kalırsa, 
Ot ıdtı bodunka buzuldı eli, yıkıldı seziksiz bu beglik ulıO halkın içine ateş atmış olur; memleketi bozulur ve hiç şüphesiz, beyliğin temeli yıkılır. 
Kayu beg er atnı sevindürmese, kılıç kında çıkmaz anuŋda basaHangi bey askerini memnun etmezse, kılıç da kınından çıkmaz. 
Kılıç birle begler uzatur elig, kılıçsız osal beg basumaz iligBeyler kılıç ile memleketlerine hâkim olurlar; kılıçsız, gafil bey memleketine sahip olamaz. 
Kılıç baldu boldı bu el sakçısı, kılıçın alır el bodun başçısıKılıç ile balta memleketin bekçisidir; halkın başında bulunan, kılıç sayesinde memleketler ele geçirir. 
Negü ter eşitgil ajun tutğuçı, kılıç baldu birle yağığ utğuçıDünyayı elinde tutan, kılıç ve balta ile düşmanını yenmiş olan ne der, dinle : 
Ayâ el tutuğlı ilig saklağu, osallık bile yer yegüçi ağuEy memlekete hâkim olan, onu muhafaza etmeli; zehir yiyen kimse bunu gaflet yüzünden yer. 
Kılıç baldu sakçı tutun ay unur, kılıç sakçı bolsa beg inçlik bulurEy kudretli, kılıç ve baltayı kendine muhafız yap; kılıç bekçi olursa, bey rahata kavuşur. 
Kılıç teprer erken yağı tepremez, kılıç kınka kirse beg inçlik yemezKılıç kımıldadığı müddetçe düşman kımıldayamaz; kılıç kınına girerse, beyin huzuru kaçar. 
Sevinçlig tut ay beg kılıç urğuçığ, sevinçin tiril tutçı körme açığEy bey, kılıç kullananı her vakit memnun et ve böylece kendin de dâima sevinç içinde yaşa ve zahmet yüzü görme. 
Yana aydı ögdülmiş ilig kutı, bu el işleri ters uluğ kör atıÖğdülmiş tekrar dedi : — Ey devletli hükümdar, memleket işleri çok ağır, fakat şerefi büyüktür. 
Bedük iş bodun başlamakı ağır, baş ağrığ bile tutçı emgek tegirHalka baş olmak büyük ve ağır bir iştir; o dâima başa dert olur ve insana eziyet verir. 
Sevinçi az ol körse kadğu üküş, az ol öggüçisi telimrek söküşDikkat edersen, sevinci az, kaygısı çoktur; öğeni az, fakat söğeni daha çoktur. 
Kayuka baka körse korkınçturur, sevinçin sora körse azrak erürNereye bakarsan, orada bir tehlike vardır; sevincini sorarsan, o daha azdır. 
Üküş sevmegüçi severi az ol, kerişi telimrek ereji az olSevmeyeni çok, seveni nâdirdir; didinmesi çok, rahatı azdır. 
Bütünsüz bolur tegme yerde köŋül, köŋül bütmese erke artuk muŋ olHiç bir yerde gönülü emin olmaz; gönülün emin olmaması, insan için, büyük bir ıstıraptır. 
Körü barsa tegme işinde hatar, hatarlığ işig körse tatığ kiterDikkat edersen, onun her işinde bir tehlike vardır; tehlikeli işin tadı kaçar. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ sözi, ukuşluğ sözi körse yinçü töziDinle, akıllı sözü ne der; akıllının sözü, dikkat edersen, tamamen bir inciye benzer. 
İlig boynı kılça ükekçe başı, aŋar ked ınanmaz ukuşluğ kişiHükümdarın boynu kıl gibi, başı ise, burç kadardır; akıllı insan ona pek inanmaz. 
Kılıç baş özele mesel beglik ol, küniŋe aŋar miŋ hafarlığ işiBeylik baş üzerinde bir kılıç gibidir; her gün onun için tehlikeli bin iş vardır. 
Bu yaŋlığturur barça beglik işi, kayusı erej yer kayu öz başıHer beylik işi böyledir; bazısı huzura kavuşur, bâzısı ise, kendi başını yer. 
Özüŋ dünyâ ukbi bulayın tese, bu kaç işni kodma katığlan usaDünya ve âhireti, bunların her ikisini birden bulmak istersen, şu bir kaç ışı bırakma; muktedirsen, bunları yerine getir. 
Köŋül til köni tut bayatka sığın, idi yarlığın sen ağır tut tapınGönül ve dilini doğru tut, Tanrıya sığın; Allanın emrine itaatsizlik etme. 
Negü kelse rabdın tapı bol tapı, özüŋ kullukı ol tapılık tüpiTanrıdan ne gelirse, ona razı ol; her şeye razı olmak kulluk icâbıdır. 
Tüzü halkka köŋlün bağırsak bulun, tuçı edgülük kıl sen edgü bulunBütün halka içten gelen bir merhamet göster; dâima iyilik yap ve kendin iyilik bul. 
Bodunka asığ kıl yulıp kılma yas, kılınç edgü tutğıl isiz yası basHalka faydalı ol, ona zarar verme; ıyı hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır. 
Seniŋ boldı dünyâ tiŋlik bile, tiŋlik bulunsa yatıp ye küleDünya ve hayat senin oldu; hayatta iken, ondan sevinçle istifâde et. 
Bütün cân üzülse umunç tut uluğ, bayat birge edgüke edgü yoluğCan çıksa dahi, ümidini kesme; inan ki, Tanrı iyiye iyi yol gösterir. 
Munukı men aydım eşitti ilig, bu yaŋlığ kerek begke erdem biligİşte benim bu söylediklerimi hükümdar işitti; bey için böyle bir fazilet ve bilgi lâzımdır. 
Kayu erde bolsa bu erdem törü, anı beg atap ilke tikgü örüHangi insanda bu fazilet ve bu terbiye bulunursa, onu, bey olarak, memlekette yükseltmelidir. 
Tükel beg bolur bu bodunka başı, anıŋdın bulur tegme edgü kişiBöylesi mükemmel bir bey ve halka baş olur; insan ondan her türlü iyilik bulur. 
Negü ter eşitgil biliglig tetig, biliglig tetig bilgi ilke itigBilgili ve zeki insan ne der, dinle; bilgili ve zeki insanın bilgisi memleket için bir zînettir. 
Biliglig kerek beg ukuşluğ köni, yüreklig hem öglüg bedüse üniBey bilgili, akıllı ve âdil olmalı; şöhretinin yayılması için de cesur ve tedbirli davranmalıdır. 
Akı hem tüzün hem uvutluğ silig, bağırsak bolup ked küdezse iligBey, memleketini iyice koruyabilmesi için, bir de asıl, haya sahibi, yumuşak huylu ve merhametli olmalıdır. 
Közi tok serimlig ne kodkı köŋül, suyurkap keçürgen ne kılkı amulO gözü tok, sabırlı, alçak gönüllü, şefkatli ve sakin tabiatlı olmalıdır. 
Kamuğ erdemi bolsa erde örü, bodunka berür bolsa edgü törüBütün faziletlerde her keşten üstün olmalı; halka karşı adaletle muamele etmelidir. 
Kayu ilke bolsa bu yaŋlığ begi, kutuldı ol el bodnı kitti igiHangi memleketin beyi böyle olursa, o memleket halkı kurtulur; derdi kalmaz. 
Tuğar kut küni ilke inçlik bolur, diriğa bu yaŋlığ kişiler ölürOrada saadet güneşi doğar ve memleket huzura kavuşur; fakat ne yazık ki, bu gibi insanlar çok yaşamazlar. 
Bu erdi ay ilig meniŋ bilmişim, munukı ötündüm saŋa ukmışımEy hükümdar, benim bildiğim bunlardır; aklımın erdiklerini işte sana arzettim. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı uktum köni sözlediŋ, kereki bu erdi bilig yazmadıŋHükümdar : — Anladım, doğru söyledin, bana lâzım olan bunlar idi, bilgide yanılmadın— dedi — 
Takı bir ayıtğu sözüm bar saŋa, anı ma açukluğ ayu ber maŋaSana soracak bir sözüm daha var, onu aa bana açık olarak, söyle. 
Bu yaŋlığ begi bolsa erdem tolu, veziri negü teg kerek ay taluBeyi böyle her türlü fazilet sahibi olursa, ey seçkin insan, veziri nasıl olmalıdır ki, 
Kalın kaznak ursa bu altun kümüş, itilse eli artsa ol kend uluşAltın ve gümüşten zengin bir hazine toplasın; memleket düzene konsun, şehir ve eyâletler çoğalsın. 
İlin itse bassa tüz öŋdi urup, isinse er at köŋli edgü bulupMemleketi tanzim eyleyerek, doğru kanun ile idare etsin; hizme tinde bulunanlar iyilik görerek, ona ısınsın, 
Bodun inçke tegse ilig tegmese, begi atı edgün yadılsa basaHalk huzura kavuşsun, kimse ona el uzatmasın; beyin adı iyilik ile dünyaya yayılsın. 
Öğdülmiş Beglerke Vezir Bolğu Ne Teg Er Kerekin AyurÖğdülmiş Beylere Vezir Olacak İnsanın Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, vezir boldı beglerke sunğu eligÖğdülmiş cevap verdi: — Ey hükümdar, vezir beylerin eli demektir; onlar işleri bu eller ile görürler — dedi — 
Seziksiz kerek boldı begke vezir, vezir edgü bolsa beg inçin udırHiç şüphe yok, bey için vezir çok lüzumludur; vezir iyi olursa, bey rahat uyur. 
Vezir ol yüdügli bu begler yükin, vezir ol bekütügli beglik kökinBeylerin yükünü yüklenen vezirdir; beyliğin temelini sağlamlaştıran da vezirdir. 
İdi artuk üdrüm talu er kerek, ögi köŋli yetse urunsa yürekBu işe halk içinde çok temayüz etmiş, seçkin insan lâzımdır; aklı, gönlü ermeli ve işe yürekten bağlanmalıdır. 
Ukuşı üküş bolsa bilgi teŋiz, kamuğ iş bütürse kızartsa meŋizAklı çok ve bilgisi deniz gibi derin ve geniş olmalı, her iş elinden gelmeli ve beyin yüzünü güldürmelidir. 
Uruğluğ kerek hem sakınuk köni, könilik öze keçse ötrü küniAsîl bir aileden gelmeli, takva sahibi ve dürüst olmalı, hayatını da dürüstlük ile geçirmelidir. 
Uluğ iş bu işke er üdrüm kerek, bütünlük bile kılkı ködrüm kerekVezirlik mühim bir iştir; bu iş için seçkin insan lâzımdır; o doğru ve asîl tabiatlı olmalıdır. 
Ukuşluğ kerek hem biliglig kerek, tetiglik kerek hem siliglik kerekVezir akıllı ve bilgili olmalıdır; bu iş için zekâ ve yumuşak huylu olmak lâzımdır. 
Ukuşluğ kişi urğı edgü uruğ, kopar kayda bolsa bu kalmaz kuruğSoyu iyi olan akıllı insan her yerde yükselir ve hiç bir şeyden mahrum kalmaz. 
Sakınuk kerek din idisi arığ, imin bolsa el bodnı andın arığVezir imanlı, takva sahibi ve temiz olmalı, memleket ve halk ondan her bakımdan emin bulunmalıdır. 
Sakınuk kişi ol kişi üdrümi, muŋadmışka barça bu ol ot emiinsanların seçkini takva sahibi olan kimsedir; o bütün muhtaçlara ilâç ve devadır. 
Sakınuk kişi işte saklık kılur, yarağsızka yakmaz iş uğrın bilürTakva sahibi insan işte tedbirli davranır; yakışıksız işlere yaklaşmaz ve işin vaktim bilir. 
Beginde basa ilke elgi uzun, vezir ol iligke kılınçın sözünBeyden sonra, onun yerine, hareket ve söz ile memlekete hükmeden insan vezirdir. 
Uruğsuz kişiler arığsız bolur, arığsız vezirka yarağsız bolurSoysuz adamlar temiz olmazlar; temiz olmayan kimse vezirliğe yakışmaz. 
Vefâlığ bolur bu uruğluğ kişi, cefâçı bolur ol arığsız işiSoylu insan vefalı olur, temiz olmayanın işi dâima cefâdır. 
Negü ter eşitgil törülüg kişi, törülüg kişi boldı el tör başıKanun adamı ne der, dinle; kanun adamı her yerde itibar görür. 
Uruğluğ kişiler kılınçı silig, vefâ birle halkka yadığlı eligSoylu insanların hareketi zarif olur; onlar ellerini halk üzerine vefa ile uzatırlar. 
Arığsız kılınçı vefâsız cefâ, neçe me yitürse şeker hem yiligNe kadar şeker ve ilik ile beslesen dahi, temiz olmayanın hareketi vefasız ve cefalı olur. 
Uvutluğ kerek hem közi tok bütün, uvutsuz kişi ol kişide otunVezir haya sahibi, gözü tok ve itimat edilir bir insan olmalıdır; insanların kabası hayâsız adamdır. 
Közi tok kerek neŋke suklanmasa, közi aç todumaz bu dünyâ yeseOnun gözü tok olmalı ve onda mal hırsı bulunmamalıdır; gözü aç olan kimse, bütün dünyaya nail olsa bile, doymaz. 
Kişide talusı uvutluğ kişi, uvutluğ kişi ol kişide başıİnsanların seçkini haya sahibi olanıdır; haya sahibi olan kimse, insanların başıdır. 
Uvut kimde bolsa kamuğ işni ur, uvut birle yalŋuk otun kapğı turKimde haya varsa, ona her işi teslim et; insan haya ile küstahın yolunu tıkar. 
Uvutsuz kişi ol kişide eli, köni sözlemez söz uvutsuz tiliİnsanların aşağısı — hayâsız adamdır; hayâsızın dili doğru söz söylemez. 
Negü ter eşitgil uvutluğ tüzün, saŋa ötler emdi bağırsak özünHaya sahibi, yumuşak huylu insan ne der, dinle; bak, acıdığı için, sana nasihat verir. 
Uvutsuz kişide yırak tur yırak, uvutsuz bolur üsteŋli karakHayâsız adamdan uzak dur, uzak; hayâsız inkâr eden gözdür. 
Uvutsuz yüzi körse etsiz süŋük, uvutsuz özi körse bütmez irükHayâsızın yüzü, dikkat edersen, etsiz bir kemiktir; hayâsızın özü ise, kapanmaz bir gediktir. 
Uvut birle yalŋuk yüzi suvlanur, uvut bolsa ötrü közi suvlanurHava ile insanın şerefi artar; haya sahibinin bundan dolayı gözü parlar. 
Yüzi körki körklüg kerek hem yülüg, kılınçı köni tegse halkka ülügVezirin yüzü güzel ve düzgün, kendisi de, halkın hakkını alabilmesi için, âdil olmalıdır. 
Kılınçı köni bolsa kılkı oŋay, munıŋdın tegir halkka edgü yıl ayDoğru hareketli ve mülayim tabiatlı olursa, ondan halka her vakit iyilik gelir. 
Köni bolmasa işte işçi başı, kamuğ egri boldı bu begler işiHizmetkârların başı olan vezir doğru hizmet etmezse, beylerin işi hep eğri olur. 
Könilik bütünlük kerek işçike, anın bütse begler işin bergükeHizmetkârın doğru ve dürüst olması lâzımdır ki, beyler inanıp, işlerini emniyetle ona tevdi etsinler. 
Bu körklüg kişi kılkı körklüg bolur, kılınç bolsa körklüg el asğı tolurGüzel insanın tabiatı da güzel olur; hareketi de güzel olursa, memlekete faydası dokunur. 
Kimiŋ bolsa körklüg yüzi taş özi, taşı teg yeme körklüg ol iç yüziKimin yüzü ve dış görünüşü güzel ise, dışı gibi, onun içi de güzel olur. 
Negü ter eşitgil sınamış kişi, sınap edgü isizni bilmiş kişiTecrübe etmiş ve tecrübe ile iyiyi, kötüyü ayırt etmiş insan ne der, dinle. 
Kişi körkiŋe iç kılıkı iş ol, yüzi körki birle kılınçı tuş olinsanın iç tabiatı onun dış görünüşüne eştir; yüzü ve kıyafeti ile hareketi birbirine denktir. 
Taşı körse tap tut içiŋe tanuk, taşı teg içi ol içi teg taş olDışını görürsen, bunu içi içm yeter şâhıt say; insanın içi dışı gibi ve dışı »da içi gibidir. 
Yülüg bolsa kaşığ bolur ol vezir, vezir bolsa kaşığ işi ked yorırSaçı-sakalı düzgün olan vezir heybetli olur; vezir heybetli olursa, işi yolunda gider. 
Sakışçı kerek bolsa bilge tetig, bilig birle bilse bu törlüg bitigVezir hesap bilir, âlim ve zeki olmalıdır; bilgili olmalı ve çeşitli yazıları bilmelidir. 
Vezir işi barça sakışlar bolur, sakış bilmese işçi işi kalurVezirin işi hep hesapla döner; hesap bilmezse, hizmetkârın işi kalır. 
Sakış birle saklar kişi iş küdüg, sakışın seçer er yıl ay kün üdügİnsan işini-gücünü hesap ile yapar; yıl, ay, gün ve zamanı hesap ile tâyin eder. 
Sakış saklıkın boldı atı sakış, körü barsa sakış idi ök sak işHesabın adı hesaplı davranmaktan hesap olmuştur; dikkat edilirse, hesap çok hesaplı bir iştir. 
Tetig bolmasa iş oŋarmaz kişi, tetiglik bile kıldı yalŋuk işiİnsan zeki olmazsa, işi başaramaz; insan işini zekâ ile yapar. 
Bitig birle yalŋuk bitir bilmişin, bitise bilür er negü kılmışınİnsan bildiklerini yazı ile yazar; yazarsa, ne yapmış olduğunu bilir. 
Tetiglik nişânıturur bu bitig, bitig bilgüçi er bolur ked tetigBu yazı zekâ nişanıdır; yazı bilen insan çok zeki olur. 
Bitig bilmez erse apa oğlanı, negü bilgey erdi yıl ay kün sanıİnsan-oğlu yazı bilmese idi, yıl, ay ve günün sayısını nasıl bilirdi. 
Bitip kodmasa erdi bilge bitig, sakışka negü erdi al yaŋ itigAlimler kitap yazıp bırakmamış olsalar idi, hesap yapmağa nasıl bir çâre ve imkân bulunurdu. 
Törütmezde aşnu bayat bu âlem, törütti yorıttı bu levhu kalemTanrı bu âlemi yaratmadan önce, levh ile kalemi yaratmıştır. 
Ferişte bitir kul negü kılmışın, idi ötrü aydur yarın ol işinKulun neler yaptığını melek yazar, sonra Tanrı yarın o işi sorar. 
Kerek köŋli kodkı ma yumşak tili, bu ol kör kişike sevitür yolıVezirin gönülü alçak ve dili yumuşak olmalıdır; böylelikle insan kendisini başkalarına sevdirir. 
Köŋül kodkı bolsa sevitür kişig, sevitmiş kişiler avıtur işigAlçak gönüllülük insanı sevdirir; kendisini sevdiren kimseler arkadaşlarını da memnun ederler. 
Negü ter eşitgil kör alçak amul, ne edgü bolur erke kodkı köŋülAlçak gönüllü ve sakin tabiatlı insan ne der, dinle; insan için alçak gönüllü olmak ne iyi şeydir. 
Bodunda sevüg boldı kodkı kişi, sevügsüz bolur köŋli katkı kişiAlçak gönüllü insan halk arasında sevimli olur; haşin ve kibirli adam ise, sevimsiz olur. 
Uluğluk uzun yer kişi kodkısı, bedüklükke tegmez bodun katkısıAlçak gönüllü insan uzun müddet itibarda kalır; haşin ve kibirli insanlar büyüklüğe ulaşamazlar. 
Vezirlıkka artuk bütün er kerek, okığlı bitigli ked öglüg kerekVezirliğe çok olgun bir insan lâzımdır; o okuyan-yazan ve çok anlayışlı bir insan olmalıdır. 
Tili köŋli bir hem kılınçı köni, uvutluğ bağırsak bodunda çınıSözü, gönülü bir, hareketi doğru, haya sahibi, merhametli ve halk arasında dürüst olarak tanınmış olmalıdır. 
Közi tok oduğ sak biligli işig, adırğan yarağlığ yarağsız kişigGözü tok, uyanık, ihtiyatlı ve işinin ehli olmalı; işe yarayan ve yaramayan kimseleri ayırt edebilmelidir. 
Tapuğsak ne özkey yine eymenük, emânet bile bolsa köŋli süzükHizmete hâzır, vefalı, emânete karşı titiz ve bir de temiz gönüllü olmalıdır. 
Tükel kimde bolsa bu erdem bilig, vezirlık aŋar berse bolğay iligBu fazilet ve bilgiler kimde tam olarak bulunursa, hükümdar vezirliği ona verebilir. 
Bu yaŋlığ kişi bolsa begke vezir, begi birle bodnı tüz inçke tegirBeye böyle bir kimse vezir olursa, bey ve halk, her ikisi de huzura kavuşur. 
Tilekçe tükel bolğa ilig işi, itilgey eli hem bayuğay kişiHükümdarın işi, dilediği gibi, tam olur; memleketi düzene girer ve insanlar zenginleşir. 
Vezir bolsa ilke yarağsız yavuz, ol el bodnı buzlur çığay bayı tüzİşe yaramayan, fena biri memlekete vezir olursa, o memleket halkı, fakiri ve zengini, hepsi bozulur. 
Vezir edgü bolsa bodunka asığ, bodun asğı birle iligke tatığVezirin iyi olması halk için faydalıdır; halka faydalı olduğu gibi, hükümdar için de zevklidir. 
Negü ter eşitgil ay bilgi ögüz, bilig birle köŋli yarunmış kögüzBilgisi deniz gibi derin, bilgi ile gönülü ve göğüsü aydınlanmış olan insan ne der, dinle. 
Begi edgü bolsa ne köŋli tili, tutar işçileri könilik yolıBeyin sözü ve gönülü iyi olursa, onun hizmetinde bulunanlar doğruluk yolunu tutarlar. 
Kalı bolsa begler bu küçkey isiz, anıŋ işçileri buzar edgü izEğer beyler zâlim ve kötü olurlarsa, onların hizmetinde bulunanlar iyi izden ayrılırlar. 
Begi edgü bolsa anığ işçisi, bolur kılkı edgü tegürmez yasıBey iyi olursa, onun hizmetinde bulunanların hareketi iyi olur ve zararları dokunmaz. 
İsiz bolmağınça bu begler bakın, isizig yakurmaz öziŋe yakınBeyler kendileri kötü olmadıkça, dikkat et, kötü kimseleri yanlarına yaklaştırmazlar. 
İsiz kayda bolsa isizler bile, ay edgü yorı sen iş edgü tileKötülük nerede ise, kötüler de beraberdir; ey iyi insan, sen yürü ve iyi arkadaş ara. 
İsiz edgü birle yaraşmaz bolur, köni egri birle küreşmez bolurKötü iyi ile hiç bir zaman anlaşamaz; doğru eğri ile hiç bir zaman başa çıkamaz. 
Kara tün yaruk künke yakmaz yağuk, yaşıl suv kızıl otka bolmaz konukKaranlık gece aydınlık güne yaklaşmaz, yeşil su kırmızı ateşe konuk olmaz. 
Bilişmez kişig sen bileyin tese, bilişin ayıtğıl ukulğay basaTanımadığın adamı tanımak istersen, onun tanıdıklarını sor, o zaman anlarsın. 
Kamuğ neŋ katıldı öz ügri bile, köni tur katılma sen egri bileHer şey kendisi gibi olanlar arasına katılır; sen doğrulukla yaşa, eğrilere katılma. 
Bu sözke tanukı bu beyt ol okı, bu beytig okı sen köŋülke tokıBu söze şahit olan şu beyti oku; bu beyti oku ve onu gönlüne yerleştir. 
Yorığlı uçuğlı kamuğ neŋni kör, tutar özke iş tuş özi teŋni körYürüyen, uçan her şeye bak; her biri kendi dengini kendisine eş ve akran seçer. 
İsiz edgü birle katılmaz kaçar, kamuğ neŋke yaŋzağ bu bir yaŋnı körKötü iyiye katılmaz, kaçar; her şeye tatbik edilebilen bu kaideye dikkat et. 
Vezir begke tutçı keŋeşçi bolur, keŋeşçi kişiler teŋeşçi bolurVezir bey için dâima bir müşavirdir, müşavirler her işte kıyasla hareket ederler. 
İsizke katılma kara edgüsi, isiz boldı kılkı ağır yüdgüsiKötüye katılma, onun işi kara ve tabiatı fena olur; bu ağır yükü kolay yüklenemezsin. 
Bu begler yakın tutsa edgü kişi, atı edgü kaldı hem el kün işiBeyler iyi insanları kendilerine yakın tutarlarsa, memleketin işi yoluna girer ve iyi ad bırakırlar. 
Yana beg yakın tutsa isiz kişi, isiz kıldı atın hem el kün işiEğer bey kötü adamları kendisine yakın tutarsa, adını lekeler ve memleket işini bozar. 
Bu yaŋlığ bulunsa ay(!) ilig vezir, begin inçke tegrür karası udırEy hükümdar, böyle bir vezir bulunursa, o beyini huzura kavuşturur ve halkı rahat uyur. 
Bolur beg tileki anıŋdın tükel, işi barça itlür kayu erse hâlBey onun vâsıtası ile bütün arzularını elde eder; durum ne olursa olsun, bütün işi düzene girer. 
Bayur ötrü bodnı hem itlür eli, hazine köpedür kutadur yılıHalkı zenginleşir, memleketi de tanzim edilir; hazine çoğalır, beyin hayatı saadet içinde geçer. 
Bolur atı meŋü karımaz bolup, bolur ornı edgü karısa ulupAdı, şöhreti tazeliğini hiç bir vakit kaybetmez, ebedî kalır; kendisi yıpranarak ihtiyarlasa bile, yeri sağlamlığını muhafaza eder. 
Yedi bu ajunuğ yegey ol ajun, tirilgey kutun tutçı meŋü uzunO bu dünya saadetini elde ettiği gibi, öbür dünya saadetine de nail olur; uzun uzaman hep devlet ve ikbâl içinde yaşar. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig aydı uktum bu sözler ögün, idi edgü sözler yorıdı bu künHükümdar:—Bu sözleri iyice anladım — dedi—bugün çok güzel şeyler konuşuldu. 
Maŋa ayğıl emdi sü başlar kişi, negü teg kerek kılsa begler işiŞimdi bana söyle, beylerin işini iyi görmesi için, kumandan nasıl olmalıdır ki, 
Süsin başlasa hem işin işlese, işin başka eltse hatâ tüşmeseOrdunun başına geçsin ve işini başarı ile yapsın ve hataya düşmesin. 
Ayu ber maŋa sen kayusı yarar, çerigin sögüp ol yağısın tararBana söyle, kim bu işe yarar ve düşmanın ordusunu bozarak, onu darmadağın eder? 
Öğdülmiş İligke Sü Başlar Er Negü Teg Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Kumandanın Nasıl Olması Lâzim Geldiğini Söyler 
Yahut berdi ögdülmiş aydı ilig, yağıka tuçı bolsu üsteŋ eligÖğdülmiş cevap verdi ve;— Ey hükümdar, düşmana karşı her vakit üstün ol — dedi— 
Seziksiz kerek begke sü başçısı, yaraşmaz yağıdın kötürse usıAnlaşmak istemeyen düşmanın uykusunu kaçırmak için, şüphesiz, beye bir ordu kumandanı lâzımdır. 
Bu işke idi kurç katığ er kerek, başında keçürmiş tükel toŋ yürekBu işe çok çevik, sert, tecrübeli, tam ve pek yürekli bir adam lâzımdır, 
İdi ök uluğ iş bu sü başlamak, çerig tüzmeki hem yağını sımakOrduya kumanda, asken idare etmek ve düşmanı kırmak çok büyük bir iştir. 
Talu er kerek sak bu işke oduğ, aŋar tegmese bir osalın yoduğBu iş için seçkin insan lâzımdır; ihmalkârlık yüzünden töhmet altında kalmaması için, o ihtiyatlı ve uyanık olmalıdır. 
Akı alp atım bolsa alçak köŋül, tuzı etmeki keŋ ne kılkı amulCömert, cesur, alçak gönüllü, sofrası açık ve soğuk kanlı olmalıdır. 
Akı bolğu artuk sü başlar kişi, tirilse aŋar ötrü üdrüm başıEtrafına en seçkin kimselerin toplanması için, ordu başında bulunan insanın çok cömert olması lâzımdır. 
Ülese er atka kamuğ bar mâlın, adaş koldaş ardaş tutunsa kalınO bütün malını askere dağıtmalı ve bir çok kimseleri dost ve silâh arkadaşı edinmelidir. 
Öziŋe bir at ton tolum kodsa tap, çavıksa ajunda atın yadsa tapKendisine bir at, giyim ve silâh ayırması kâfidir; meşhur olup, dünyaya nâm salmak ona yeter. 
Oğul kız kişim tep neŋin irkmese, ya yer suv bağım tep kümüş termeseÇoluk-çocuk ve karım diye, mal toplamamak veya mülk ve bağbahçe edineceğim diye, gümüş yığmamalıdır. 
Kılıçın tilese kamuğ ârzûsın, urup alsa berse bedütse küsinO bütün arzusunu kılıcı ile istemelidir; vurmalı, almalı, vermeli ve böylelikle şöhretini büyütmelidir. 
Yetürse içürse kedürse kedim, at üstem kız oğlan bu berse telimSilâh arkadaşlarını yedirıp-içirmeli ve giydirip-kuşatmalı; onlara çok at-koşum, köle ve câriye ihsan etmelidir. 
Aŋar tirlür ötrü kür ersig eren, sevüg cân yuluğlap yatur tağ kayanBöyle olursa, onun etrafına mert yiğitler toplanır ve tatlı canlarını feda ederek, cesetlerinden dağlar ve kayalar meydana getirirler. 
Yüreklig kerek artuk öglüg kerek, kögüzlüg kerek hem köŋüllüg kerekO çok cesur, zeki ve aynı zamanda da mert ve geniş yürekli olmalıdır. 
Yağıda kereksiz yüreksiz kişi, yüreksiz kişi ol tişiler işiHarpte korkak kimselere lüzum yoktur; korkak insanlar kadınlara benzerler. 
Yüreksiz kişiler çerig artatur, çerig artasa er erig artaturKorkak kimseler orduyu bozarlar; ordu bozulursa, askerler birbirini ifsat ederler. 
Yağıda yüreklig seringü kerek, yağı at kemişse tirengü kerekHarpte cesur yiğitler dayanmalı, düşman at salarsa, hemen toplanmalıdır. 
Ayıklığturur bu ölüm belgülüg, üdi kelmeginçe er ölmez külügÖlüm için, hiç şüphesiz, ecelin gelmesi lâzımdır; eceli gelmeden, hiç bir yiğit ölmez. 
Negü ter eşitgil azığlığ kür er, ölümüg unıtsa yağısın urarÖlümü hatırına getirmeyerek, düşmanını vuran, yaman ve pek yürekli adam ne der, dinle. 
Kişi üdsüz ölmez anadın tuğup, nelük korkar özüŋ yağını körüpAnadan doğan hiç kimse ecelsiz ölmez; düşmanı görünce, neden korkarsın? 
Yağıka yaluç teg eren teg uruş, ecelsiz ölüm bolmaz özke bolupDüşmana yalın hücum et, erkekler gibi vuruş; eceli gelmeyince, insan kat’iyen ölmez. 
Uvutluğ kerek er uvutı üçün, yağı birle karşur kadıtmaz öçünKumandan haysiyet sahibi olmalıdır; o şerefi için düşmana karşı koyar ve intikamını almadan, ondan yüz çevirmez. 
Uvut birle yalŋuk yağısın saçar, yağıda eŋ aşnu uvutsuz kaçarŞeref duygusu ile insan düşmanını darma – dağın eder; harpte ilk önce şerefsiz kimseler kaçar. 
Uvutka bolup korklık alplık kılur, ögünçke bolup er özin öldürürKorkak kimse dahi haysiyetini korumak için, kahramanlık gösterir; öğülmesi için insan kendisini ölüme atar. 
Yüreklig tegüçi uvutluğ bolur, uvutluğ kişi ölse urşu ölürCesur dediğin haysiyet sahibi olur; haysiyetli insan ölürken, vuruşarak ölür. 
Kılınçı oŋay bolsa kodkı köŋül, bodunka sevitür özin bu yaŋ olKumandan iyi tabiatlı ve alçak gönüllü olmalıdır; o böylelikle kendisini halka sevdirir. 
İsitür kişi körlin alçak kiş, yıratur erenig tili el buşıAlçak gönüllü kimse insanların kalbini kendisine ısındırır; kötü dilli ve hiddetli kimseler insanları kendisinden uzaklaştırırlar. 
Bedük tutsa köŋlin bu sü başlar er, seziksiz yağıdın bu er berge yerOrdu kumandanı mağrur olursa, şüphesiz, düşmandan dayak yer. 
Bu köŋli bedük er osallık kılur, osal er ya buzlur ya üdsüz ölürMağrur adam ihmalkârlık eder; ihmalkâr adam ya bozulur yahut vakitsiz ölür. 
Kür ersig kerek bolsa kaşığ yülüg, yadılsa atı bolsa çavluğ külügNamlı ve şöhretli olması ve adının yayılması için, onun cesur, heybetli, saçı-sakalı düzgün ve mert insan olması lâzımdır. 
İsizlerke kaşığ kerek korksalar, yavaşlarka edgü kerek sevselerKendisinden korkmaları için,- onun kötülere karşı heybetli görünmesi, sevmeleri için de, yumuşak huylu kimselere iyi davranması lâzımdır. 
Siyâset yorıtğu kerek sü başı, siyâsetka aşlığ bolur sü işiOrdu kumandanı siyâset etmesini bilmeli; ordu ışı siyâsete bağlı olur. 
Siyâset yorıtsa sü başlığ bolur, süsi başlığ erse er aşlığ bolurSiyâset tatbik edilirse, ordu başsız kalmaz; ordu başlı olursa, asker birbirine bağlı kalır. 
Kayu sü bolur bolsa başsız tuşaŋ, uş ol sü buzuldı ilig keç yaşaŋHangi ordu başsız kalırsa, onu bırak; o ordu bozulur; ey hükümdar sen çok yaşa. 
İsizlerke hışmet siyâset kerek, yana edgüke tutçı hürmet kerekKötülere haşmet ve siyâset, iyilere ise, dâima hürmet lâzımdır. 
Tegür edgülerke tükel edgülük, sevinçin tilegü yüdürmegü yükiyi insanlara her türlü iyilikleri ver; onları memnun etmeli ve onlara yük yükletmemelıdir. 
Bu edgüg tiler barça yalŋuk turup, kişi kul bolur erke edgü bulupBütün insanlar bu iyilikleri ararlar; insan iyiliğini gördüğü adama kul olur. 
Negü ter eşitgil ay kılkı tüzün, bu beytig okığıl avınğıl özünYumuşak huylu insan ne der, dinle; bu beyti oku ve kendini teselli et. 
Boş âzâd kişi barça edgü kulı, sen edgü kılu aç könilik yolıHür ve serbest insanların hepsi iyilik kuludur; sen iyilik yaparak, doğruluk yolunu aç. 
Kişilik kılurka kişi bol tuşı, kişi mundağ urdı kişilik ulıinsanca hareket etmek için, sen dâima insan ol; insan insanlığın temelini böyle tesbit etmiştir. 
Kerek sü başıŋa bu bir kaç kılık, yağıka yüz ursa bu tüzse yorıkDüşmana karşı sefere çıkmak ve ordunun hareketini idare edebilmek için, kumandanın şu bir kaç vasfa sahip olması gerekir. 
Yağıda kür arslan yüreki kerek, karıştukta esri bileki kerekOnun yüreği harpte arslan yüreği gibi ve dövüşürken de bileği kaplan pençesi gibi olmalıdır. 
Toŋuz teg titimlig böri teg küçi, adığlayu azğın kotoz teg öçiO domuz gibi inatçı, kurt gibi kuvvetli, ayı gibi azılı ve yaban sığırı gibi kinci olmalıdır. 
Yana alçı bolsa kızıl tilkü teg, titir buğrası teg kör öç sürse kekAynı zamanda, kırmızı tilki gibi, hîlekâr olmalı; deve aygırı gibi, kin ve öç gütmelidir. 
Sağızğanda sakrak kerek tutsa öz, kaya kuzunı teg yırak tutsa közKendisini saksağandan daha ihtiyatlı tutmalı; gözünü, kaya kuzgunu gibi, uzaklara çevirmelidir. 
Uluğ tutsa hamyet kür arslanlayu, ügi teg usuz bolsa tünle sayuArslan gibi, hamiyeti yüksek tutmalı; baykuş gibi, geceleri uykusuz geçirmelidir. 
Bu yaŋlar bile er yağıçı bolur, yağıçı bolur hem yarağçı bolurinsan bu vasıflar ile harpçi olur; harpçi olur ve işinin ehli olur. 
Yağıçı yarağçı kişi ol tuçı, yağı sançğuçı hem yetürgen öçiHarpçi her vakit silâh taşıyan kimsedir; o düşmanı vurur ve zafer kazanır. 
Tuzı etmeki hem aşı keŋ kerek, atı ton tolumı aŋar teŋ kerekOnun tuzu-ekmeği ve yemeği bol, atı, elbisesi ve silâhı da buna denk olmalıdır. 
Aş içgü tuz etmek yadar er atı, aş içgüturur bu tiriglik otıînsanın adını tuz-ekmek, yiyecek ve içecek dünyaya yayar; bu hayatın devası yiyecek ve içecektir. 
Negü ter eşitgil ıla atlığı, tuz etmek keŋüt ay kişi kutluğıHa’nın meşhur şahsiyeti ne der, dinle; ey insanların kutlusu, tuzun ekmeğin bol olsun. 
Kü çav at tilese tuz etmek yitür, tiriglik tilese anı ok yetürAdının namlı ve şöhretli olmasını dilersen, başkalarına tuz-ekmek yedir; yaşamak dilersen, yine aynı şeyi yap. 
Kişilik kılığlı ınançlığ akı, tuz etmek hakı tep öter er hakıİnsanlık yapan, itimat kazanan ve cömert olan insana, tuz-ekmek hakkı diye, askerler bunun hakkını öderler. 
Uluğluk tilese aş içgü üle, uzun yaş tilese bulur aş bileBüyüklük dilersen, yiyecek ve içecek dağıt; uzun ömür istersen, o da bununla bulunur. 
Kerek hayl başıŋa bu bir kaç kılık, itilse işi ötrü tüzse yorıkişinde muvaffak olması ve gidişinin düzenlenmesi için, kumandanda şu bir kaç vasıf bulunmalıdır. 
Sözi çın kerek bolsa kavli bütün, uluğ bolsa yalğan ınanmaz bodunSöyledikleri doğru olmalı ve sözüne emniyet edilmelidir; büyükler yalancı olursa, halkın itimâdı kalmaz. 
İkinçi akılık kerek berse neŋ, saranka yumıtmaz kişi alğu yaŋİkincisi—cömert olmalı ve ihsanlarda bulunmalıdır; bir şeyler almağı âdet edinen hiç bir kimse hasisin etrafında toplanmaz. 
Üçünçi yüreklig kerek kögsi kür, yüreksiz yağı körse iglep yaturÜçüncüsü—cesur ve göğsü pek olmalıdır; korkan kimse düşmanı görünce, hastalanarak, yatağa düşer. 
Bu törtünç kerek alçı hile bilir, bu hile bilir erke arslan ulırDördüncüsü—hîle ve kurnazlık yollarını bilmelidir; çâresini bulan kimseye arslan bile baş eğer. 
Titimlig kerek hem topulsa çerig, yitilik kerek ked komıtsa erigOrduları yarıp-delmek için, sebatlı bulunmalı, askeri coşturmak için de kesin kararlı olmalıdır. 
Bu erdem bile bolsa sü başçısı, yağı sançğa yadğa yağınıŋ küsiOrdu kumandanı bu faziletlere sâhıp olursa, düşmanını vurur ve onun şöhretini yere serer. 
Bu yaŋlığ sü başçı bu sü başlasa, elig bulğa düşmân öze işleseBöyle bir kumandan askerin başına geçerse, düşmana karşı her vakit muvaffak olur. 
Yüz ursa yağıka bu sü başçısı, oduğ turğu tün kün kiterse usıOrdu kumandanı düşmanla karşılaşınca, gece-gündüz uyanık bulunmalı ve uykuyu bırakmalıdır. 
Üküş er kereksiz er üdrüm kerek, er üdrüm bulunsa tolum tüm kerekÇok adama lüzum yoktur, fakat asker seçme olmalı; asker seçme olduğu gibi, onun silâhı da tam olmalıdır. 
Üküş sü çerig erse başsız bolur, bu başsız çerig sü yüreksiz bolurKalabalık asker ve ordu başsız olur; bu başsız asker ve ordu cesaretsiz olur. 
Sınamış yağıçı kişi teŋlemiş, on iki miŋ er sü üküş sü timişTecrübeli harp adamı kıyas etmiş ve on iki binlik ordunun büyük bir kuvvet olduğunu söylemiştir. 
Çerig sançmış alp er tutuzmış ayu, maŋa tört miŋ er sü tükel sü teyüOrdular mağlûp etmiş olan kahraman adam: — Benim için dört bin asker tam bir ordudur — demiştir. 
Kalın sü yayılsa için bulğaşur, anı itse bolmaz yarağsız tuşurKalabalık ordu yayılınca, içinden karışır; nizâma sokulamaz, kötü bir durum hâsıl olur. 
Çavıkmış kür alp er yeme sözlemiş, er üdrüm kerek sü tolumluğ temişŞöhretli, cesur ve kahraman yiğit: —Orduda seçme ve ıyı silâhlı yiğitler lâzımdır— demiştir. 
Negü ter atıkmış yağıçı eşit, bu söz eştip ötrü özüŋke iş etAdı dünyaya yayılmış meşhur harp adamı ne der, dinle; bu sözü dinle ve ona göre hareket et. 
Üküş sü tileme er üdrüm tile, er üdrüm tile hem tolum tüm bileÇok asker isteme, seçme asker iste; askerin seçkm ve tam techizatlı olmasını iste. 
İtiglig az edgü üküşte körü, telim tuştı artak üküş sü bileAz sayıda ve muntazam bir ordu. çoğa nisbetle, daha iyidir; çok kimseler çok askerle bozguna uğradılar. 
Yağıka kalı yortsa sü başlar er, yakın tutğu özke yağığ işler erOrdu kumandanı düşmana karşı harekete geçerken, düşmana karşı koyacak esas kuvvetleri etrafında bulundurmalıdır. 
Adırğu üdürgü yezek tutğakı, yırak tutğu saklap közi kulğakıÖncü ve keşif kollarını seçip ayırmalı; ihtiyatlı olmalı, göz ve kulağını uzaklara çevirmelidir. 
Yezek hem telim yetse tutğak kitip, yağığ basğu bolsa urunsa kayıpKeşif kolu gidip, düşmanın kalabalık öncü kuvvetleri ile karşılaşınca, eğer düşmana saldırmak icap ederse, geri dönüp hücum etmelidir. 
Süsin itse yapsa ma yortuğ tüzüp, kedin kalmasa er ya öŋdün ozupAskerî tanzim ve tertip ile muhafız alayını teşkil etmeli ve hiç kimse geride kalmamalı veya öne geçmemelidir. 
Tüşün bilse yortuğ tüze bilse ked, er at tutsa sakçı oduğ tursa kedKonak yerlerini ve muhafız alayını düzenlemesini iyice bilmeli; askerden nöbetçiler tâyin etmeli ve bunlar da çok uyanık durmalıdır. 
Yorıkın küdezse alem başlar er, öŋi turmasa bir yağığ işler erAlemdar harekâtı iyice takip etmeli, düşmana hücum edecek askerlerden kimse hâriç kalmamalıdır. 
Tüşürse toyuğ ked körüp berk yirig, yırak ıdmasa tıdsa yığsa erigKarargâh kurarken, çok dikkat etmeli ve mahfuz bir yer seçmeli; askeri toplu bir hâlde bulundurarak, uzaklaşmasına mâni olmalıdır. 
Usa bolmasa bolsa artuk oduğ, osal bolsa tegrür basımçı yoduğKumandan ihmalkâr olmamalı ve çok uyanık bulunmalıdır; o ihmalkâr olursa, düşmanın baskınından zarar görür. 
Yağıka yağusa yezekin alu, tüşürse toyuğ körse ot suv taluÖncü kuvveti ile düşmanın yakınlarına sokulmalı; otuna ve suyuna iyice dikkat ederek, karargâh kurmalıdır. 
Süsin ked küdezse til ıçğınmasa, süsi az üküşin yağı bilmeseAskerini çok ıyı gözetmeli ve dil yakalatmamalıdır; askerinin az veya çok olduğundan düşman haberdar olmamalıdır. 
Katığlaŋu aşnu til alğu kerek, bu tildin yağı kılkı bilgü kerekDaha önce dil yakalamağa gayret etmeli ve bu dilden düşmanın durumunu öğrenmeğe çalışmalıdır. 
Aŋar teŋlese ötrü itse işin, yağı boynı yençse kiterse başınSonra işini, alınan malûmata göre, tanzim etmelidir; ya düşmanın boynu kesilir yahut başı ezilir. 
Bu saklık bolur hem oduğluk bolur, yağıda kayusı sak erse unurBöyle hareket etmek ıhtıyatlılık ve uyanıklık olur; harpte kim ihtiyatlı davranırsa, o muvaffak olur. 
Oduğ beg süsi kör böke yolçılığ, kür arslan münügli kılıç kamçılığUyanık beyin askeri, bak, ejderha kumandasında arslana binmiş, kılıç kamçılı orduya benzer. 
Yağı sançğuka tutğu iki tolum, bu iki tolumdın yağı yer ölümDüşmanı vurmak için, şu iki silâh kullanılmalıdır; bu iki silâh düşmana ölüm getirir. 
Erig aşnu yağıka kerek hile al, bu hile bile kıl yağı meŋzi alHer şeyden önce düşmana karşı hîle ve hud’aya baş vurulmalıdır; bu hîle ağına düştüğü için, utancından düşman yüzünü kızartsın. 
İkinçi bu saklık oduğlukturur, kayusı sak erse ol üsteŋ bolurİkincisi — ihtiyatlılık ve uyanıklıktır; harpte kim ihtiyatlı davranırsa, o galip gelir. 
Kayusı sak erse yağıda oduğ, seziksiz yağıka bu tegrür yoduğHarpte kim ihtiyatlı ve uyanık bulunursa, hiç şüphesiz, düşmanı o felâkete uğratır. 
Yağıŋ sü telim tutsa azrak seniŋ, tokışka ivinme yarağ kör anıŋEğer düşmanın askeri çok ve seninki daha az ise, savaşa acele etme ve ona göre tedbir al. 
Yaraşğu yarağı bar erse yaraş, yok erse yarıklan bil alşıp küreşAnlaşmak imkânı varsa, onunla anlaş; yok ise, zırhını giy, düşmana sıkı-sıkı yapış ve güreş. 
Katığlan usandur usa bas keçe, keçe az üküşüg ne bilgey açaGayret et, düşmanı rahat bırakma, mümkün ise, gece baskını yap; gece karanlığı içinde kuvvetinin az veya çok olduğunun kim farkına varacak. 
Kalı basğuka bulmasa sen yarı, yalavaç ıdıp sen bar illeş yorıEğer sen galebe çalmak için imkân bulamazsan, elçi göndererek, sulh yapmağa çalış. 
Tilin arsık el bol küdezgil özüŋ, tokışka ivinmegü kesgil sözügSözle oyala, sulh ol, kendini koru ve savaşa acele etme; işte bu kadar. 
Takı bolmaz erse yağı oğrasa, tokışmak tilese köŋül bermeseBöyle olmazsa ve düşman anlaşmak istemeyip, savaşmakta ısrar ederse, 
Uzatma işiŋ sen çerig ter tokış, üle neŋ eŋ ög tokış at okışİşi uzatma, askeri topla ve savaş; askere mal dağıt, onların kahramanlık duygularını okşa ve her vâsıtaya baş vur. 
Tokışığ uzatsa yağı öglenür, üküş körse erniŋ közi ögrenürSavaşı uzatırsan, düşmanın aklı başına gelir; iş uzadıkça, kuvvetinin derecesini anlar. 
Negü ter eşitgil yağı sançmış er, başında keçürmiş közün körmiş erDüşmanlarını mağlûp etmiş, görmüş-geçirmiş, tecrübeli yiğit ne der, dinle. 
Körüşmez yağınıŋ küsi ked yırak, körüşse basınur körügli karakGörünmeyen düşmanın şöhreti uzaktan büyük görünür; meydana çıkınca, onunla karşılaşanlar nazarında bu şöhret küçülür. 
Yağıka yalu teg neŋiŋ almasu, uzatsa basıttıŋ yiti kıl adakDüşmana yalın hücum et, ağırlığın düşmanın eline geçmesin; işi uzatırsan, mağlûp oldun demektir; ayağını çevik tut. 
Çerigde bir ança busuğka kigür, yadağ okçı tüşrüp sen öŋdün yügürAskerin bir kısmını pusuya yatır, yaya okçuları harekete geçirerek, kendin önden koş. 
Yağıçı ürüŋ kırğıl ersiglerig, yağıka alın kıl kötürsü çerigDüşmanın karşısına yaşlı-başlı yiğitler koy; askeri onlar götürsünler. 
Ürüŋ kırğıl artuk yağıçı bolur, yağıçı bolur hem yarağçı bolurHarpte saç-sakal ağartmış insanlar daha iyi savaşırlar; bunlar harpçidirler ve bu işi çok iyi bilirler. 
Kiçig kur yegitler bolur ked yiti, kalı yüz evürse udıtur otıGenç ve toy yiğitler çok ateşli olurlar; fakat bir yüz çevirdiler mi, bu ateşten eser kalmaz. 
İnanur erig kılğıl öŋdün kedin, oŋuŋdın soluŋdın bir ança adınÖne ve arkaya emin kimseleri koy; bir kısmını da sağa ve sola yerleştir. 
Yağusa çerigke ilişse eri, tuşınça tegişgü kemişse urıAskerler yaklaşıp, erler birbirleri ile harbe tutuşunca, her kes kendi karşısındaki ile harp etmeli ve nâra atmalıdır. 
Erig aşnu yıraktın tegişgü okun, yağusa süŋün teggü berse boyunİlk önce uzaktan oklar ile vuruşmalı; yaklaşınca ve yüz-yüze gelince de, süngü ile hücum etmelidir. 
Katılsa kılıç baldu birle tegiş, tişin tırŋakın teg yaka tut ilişSaflar karışınca, kılıç ve balta ile vuruş; dişle, tırnakla saldır, yakasından tut, yapış. 
Tiren arka berme yağıka bolup, yağığ sanç yok erse uruş yat ölüpDayan, düşmana hiç bir suretle arka verme; düşmanı vur veya vuruşarak, orada öl. 
Negü ter eşitgil karışğan kür er, seriŋil seriŋen yağısın urarDinle, düşmanın içine giren cesur asker ne der; dayan, dayanan asker düşmanını ezer. 
Kelin kız sevinçi küden tünleri, kür alp er küvençi çerig künleriGelin kızların sevinçli anları zifaf geceleridir; cesur ve kahraman erkeğin iftihar edeceği zamanlar da harp günleridir. 
Küvez alp sekirtıp çerig sürse bat, laçın kuş kovar teg töker kanlarıMağrur kahraman seyirterek, sür’atle ordusunu sürer; şahinin kuşlara saldırması gibi, hücum eder ve kanlar döker. 
Yağı körse alp er köpirtür izig, bu karşur adınlarka tegmez kezigKahraman yiğit düşmanı görünce, tozu dumana katar; her yere o atılır, başkalarına sıra gelmez. 
Çerig körse alp er kür arslan bolur, sekirtür ya öldrür ya urşu ölürKahraman yiğit asker görünce, arslan kesilir; seyirtir, ya öldürür veya vuruşarak ölür. 
Yağı körse alp er kızartur meŋiz, karışsa bodulur kızıl hem yağızKahraman yiğitin, düşmanı görünce yüzü güler; düşmanla kapışınca, kızıl kana boyanır. 
At üstem yarıklar bolur kıp kızıl, ğızıl kızğu eŋler bolur yap yaşılAt, koşum ve zırhlar kıp-kırmızı olur; kırmızı ateş gibi yanan yanaklar mos-mor kesilir. 
Yağı at kemişse saŋa oğrasa, serin arka berme saçılsa basaDüşman at salar ve senin üzerine yürürse, dayan, arka verme; kendiliğinden dağılır. 
Yağ teprese sen udu tepregil, ite ud adakın yorı turmağılDüşman harekete geçerse, sen de ona göre hareket et; durma, hazır durumda onun her hareketini karşıla. 
Kalı kaçsa sendin yağı turmasa, erig yetgü tutğu bulun tutmasaEğer düşman karşı duramayıp, senden kaçarsa, onu takip et ve esir almağa çalış; böyle yapmazsan, 
Yağı sançmış ersig eren bulnukup, yana evre sançtı yağısın utupDüşmanı mağlûp eden kahraman yiğitlerin safı karışınca, düşman dönüp, tekrar hücum eder ve galip gelir. 
Yağı kaçsa tap kıl ederme yırak, kalı yandru yansa kaçumaz adakDüşman kaçarsa, onu ölçülü takip et, pek uzaklara gitme; eğer düşman geri dönerse, sonra kaçamazsın. 
Muŋuksa yağı yüz ölümke urur, ölümke yüz ursa kim utrutururDüşman ümitsizliğe düşerse, ölümü göze alır; ölümü göze alan kimse, çok şiddetle karşı koyar. 
Bu yerge özüŋni küdezgil oğul, küdezgil yok erse özüŋdin tüŋülEy oğul, böyle durumlarda kendini iyi koru; kendini koru yahut her şeyi göze al. 
Osal bolsa er kör yorırda ölür, osal bolmasa er tilekin bulurinsan ihmalkâr olursa, yürürken ölür; ihmalkâr olmazsa, dileğine erer. 
Maŋa mundağ aydı sınamış kişi, sınamış kişiler sözi söz başıBana tecrübeli insan böyle dedi; tecrübeli insanların sözü sözlerin başıdır. 
Yağı kaçsa tap kıl ederme udu, edertçi yedi körse berge toduDüşman kaçarsa, ölçülü takip et; arkasından pek ileri gitme, çok ileri giden doyuncaya kadar kamçı yer. 
Yağığ bir saçıtsa yana tirlümez, otuğ suv udıtsa yana tirlümezSu ateşi söndürünce, ateş nasıl tekrar alevlenmezse, düşman da dağılınca, bir daha toplanamaz. 
Muŋukmış kişiler ölümüg kolur, ölümüg koluğlı er öldrü ölürÜmitsizliğe düşen insanlar ölümü ararlar; ölümü isteyen kimse evvelâ öldürür, sonra ölür. 
Kim iş kılsa terkin aŋar bergü neŋ, uş ol neŋ bile er kızıl kılsa eŋBir kimse bir yararlık gösterirse, ona derhal mükâfatını vermeli ve bununla onun yüzünü güldürmelidır.- 
Kim er tutsa öggü açınğu kerek, ol açığ bile er urunsa yürekKim bir esir yakalarsa, onu öğmeli ve ihsanda bulunmalı ki, o da bu ihsan ile öğünsün. 
Yavuz ögdi bulsa idi ked bolur, kedig ögse kendü kaçan kin kalurKötü insan öğmekle çok iyi olur; iyiyi öğersen, bu ondan hiç geri kalır mı? 
Eri ögse elgin kür arslan tutar, atığ ögse yügrür uçarığ yeterAskeri öğersen, eli ile arslan tutar; atı okşarsan, koşar ve uçan kuşa yetişir. 
Balıkmış bar erse sen emlet körü, bulun bolmış erse yulup ol kirüYaralanan varsa, sen bakıp, tedavi ettir; esir olan varsa, kurtar, geri al. 
Kalı ölmiş erse ağırlap kötür, oğul kız bar erse aŋar hak yitürEğer ölen olursa, hürmetle kaldır; çoluk-çocuğu varsa, onlara haklarını ver. 
Er at körse ötrü sevinçlig bolur, yağı oğrı bolsa sevüg cân berürAskerler bunu görünce, sevinirler; savaş günlerinde de sevgili canlarını feda ederler. 
İsig söz küler yüz bile bergü neŋ, bu üç neŋ kişike bolur edgü yaŋTatlı söz ve güler yüz ile onlara mal vermelidir; bu üç şey insan için ıyı bir an’ane olur. 
Boş âzâd kişiler muŋar kul bolur, bu kul cân yuluğlar sevinçin kolurSerbest ve hür insanlar ona kul olur; bu kul, onu memnun etmek için, canını feda eder. 
Muŋar meŋzer emdi bu söz ay bügü, körü barsa yetrü çın aymış tigüEy hakim, buna benzer bir söz vardır; iyice dikkat edersen, bunun doğru olduğunu tasdik edersin. 
Küler yüz isig söz üle neŋ tavar, boş âzâd kişiler bu üçke avarOnlara güler yüz göster, tatlı söz söyle, mal ve mülk dağıt; serbest ve hür insanlar bu üç şeyin etrafına toplanır. 
Sen altun kümüş birle alma kuluğ, bu üç neŋ yulu kıl karnuğnı yavarSen kulu altın ve gümüş ile alma; bu üç şeyi feda et, o her keşi sana getirir. 
Sü başlar kişi bolsa mundağ kerek, anın başlasa sü bolur edgürekOrdu kumandanı böyle olmalıdır; böyle bir adam orduya baş olursa, çok iyi olur. 
Sen altun kümüşni ülegil neŋin, yuluğ kılğa cânın sav altun teŋiŋSen altınını, çümüşünü ve malını dağıt; sen ne kadar som altın verirsen, onlar da o kadar canlarından fedakârlık ederler. 
Bu üç neŋke bolur tapuğçı kulı, munı tutsa begler kamuğ neŋ ulıHizmetkârlar bu üç şey için ona kul olurlar; beyler buna göre hareket etmeli, bu her şeyin temelidir. 
Bu yarŋlığ sü başçı bulur erse beg, işi başka barğay küvenç bolğu tegBey böyle bir ordu kumandanı bulursa, işim emniyetle sona erdirir. 
Bu yaŋlığ bolur erse sü başlar er, işi barça itlıp küvençke tegerOrdu kumandanı, böyle olursa, bütün işi yoluna girer ve kendisi takdire mazhar olur. 
Yarağlığ vezir kolsa andağ kerek, sü başçı tiler erse mundağ kerekEhliyetli bir vezir istersen, öyle oJmaJı; ehliyetli bir kumandan dilersen, böyle olmalıdır. 
Aŋar ötrü begler ınansa bolur, tilemiş tilekin beg andın bulurBöyle bir adama beyler inanabilirler; bey onun vâsıtası ile arzu ettiği şeyi bulur. 
Yana aydı ögdülmiş ilig kutı, iki iş bedük iş uluğluk atıÖğdülmiş tekrar dedi : — Ey devletli hükümdar, şu iki vazife büyük vazifelerdir; büyüklüğün atıdır. 
Vezir bir ikinçi sü başlar alem, birisi kılıç tuttı biri kalemBiri vezirlik, ikincisi ordu kumandanlığıdır; bunlardan biri kılıç tutar, biri kalem. 
Bu el bağı örki bu iki tüzer, bu iki birikse anı kim üzerMemleketin nizâmını ve dizginini bu ikisi ellerinde tutar; bu ikisi el-ele verirse, onu kim koparır. 
İdi artuk öçirüm kerek bu kişi, kalı öznese begke eltür başıBunların pek seçkin insanlar olması lâzımdır; eğer beye karşı baş kaldırırlarsa, başlan gider. 
Tusulsa idi ök tususı üküş, kalı öznese yası el kend uluşFaydalı da olurlarsa, memlekete çok faydalı olurlar; eğer baş kaldırırlarsa, memleket bunların çok zararını çeker. 
Begi bolsa edgü kişi üdrümi, bu iki tapuğçı bodun ködrümiBey iyi ve insanların seçkini olduğu gibi, bu iki hizmetkârı da halk arasında ileri gelen kimseler olmalıdır. 
Bulardın bolur ötrü ilke asığ, bu asğı bile ötrü begke tatığBunlardan memlekete fayda gelir ve bundan dolayı bey de huzura kavuşur. 
Negü ter eşitgil kör ilçi bügü, bügü sözlerin bulsa aş teg yegüMemleketi idare eden, hakîm insan ne der, dinle; hakimlerin sözünü bulunca, nefis bir yemek gibi yemelidir. 
Kılıç birle aldı kör el alğuçı, kalem birle bastı ol el basğuçıMemleketi alan onu kılıç ile almıştır, memleketi tutan onu kalem ile tutmuştur. 
Kılıç birle alsa bolur terk ilig, kalem bolmağınça basumaz eligBir memleketi kılıç ile derhâl ele geçirmek mümkündür; fakat kalem olmayınca, insan onu elinde tutamaz. 
Kılıç birle alsa kayu el küçün, anı sürse bolmaz üküş yıl öçünHer hangi bir memleket kılıç ve kuvvetle alınabilir; fakat bu hâkimiyet şiddet ve intikam ile uzun yıllar devam ettirilemez. 
Kalem birle tutsa kayu kend uluş, tilek tegrür anda tözüke ülüşHangi şehir ve eyâlet kalem ile idare edilirse, orada her kes kendi arzu ve nasibini bulur. 
Bu erdi ay ilig özüm bilmişi, munukı ötündüm ayıtmış tuşıEy hükümdar, benim bildiklerim bunlardır; sorulduğu için, işte arzettim. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig aydı uktum munı belgülüg, takı bir sözüm bar anı ay külügHükümdar : — Bunu açıkça anladım; daha bir sözüm var, onu da söyle, ey şöhretli insan — dedi — 
Maŋa sözle emdi körüp edgürek, uluğ hâcibığ ay neteg er kerekŞimdi bana, iyice düşünerek söyle; ulu hâcib nasıl bir insan olmalı ki, 
Hâciblar özele bu bolsa uluğ, bağırsaklıkın kılsa cânın yuluğO diğer hâciblere baş olsun ve sadâkatle beye canını feda etsin. 
Küvense begi hem özi hem eli, olarka duâ kılsa bodnı tiliGerek beyin kendisi, gerek memleketi ona güvensin; halk da onlara duâ etsin. 
İlig aydı sözle yeme bu sözüg, munı ma ayu ber yarut bu közügHükümdar: — Bu sözüme de cevap ver; bunu da izah ederek, beni sevindir— dedi. 
Öğdülmiş İligke Uluğ Haciblıkka Negü Teg Er Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Ulu Hâcibin Nasıl Bir İnsan Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayur inç tirilsü ilig miŋ yılınÖğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve : — Hükümdar huzur içinde çok yıllar yaşasın — dedi. 
Uluğ hâcib artuk bütün çın kerek, bu çınlık bile ked bütün din kerekUlu hâcib çok emniyetli, dürüst ve bu doğrulukla birlikte de iyi ve dini bütün bir insan olmalıdır. 
Tüp aslı kerek edgü kılkı oŋay, tusulsa bodunka toğursa kün ayHalka faydalı olması ve bununla halkın başına güneş ve ay doğması için, onun soyu-sopu temiz ve tabiatı iyi olmalıdır. 
Tüpi edgü bolsa er edgü bolur, bu edgü kişi halkka edgü kolurSoyu iyi olan insan iyi olur; bu iyi insan halk için de iyilik ister. 
Kişi edgüsindin kelir edgülük, yegü içgü miŋü takı kedgülükiyi insanlardan yiyecek, içecek, giyecek ve binecek hususunda ancak iyilik gelir. 
Kılınçı oŋay bolsa teŋler söz ök, sözüg teŋler erniŋ işi ked süzükTabiatı iyi olursa, sözlerini tartarak söyler; sözleri tartan insanın işi çok temiz olur. 
Közi tok kerek hem uvutluğ silig, tetiglik kerek hem tümen tü biligGözü tok, haya sahibi ve nâzik olmalıdır; zeki ve bin türlü bilgiye sahip bulunmalıdır. 
Közi tok kişi işte almaz orunç, orunç alsa hâcib bolur beg külünçGözü tok olan insan vazife başında rüşvet almaz; hâcip rüşvet alırsa, bey gülünç duruma düşer. 
Orunç ol buzuğlı oŋulmış işig, orunç yeg kılur ol bütürmiş işigYoluna girmiş işi bozan rüşvettir; olgunlaşan işi çiğ bırakan da rüşvettir. 
Uvutluğ silig bolsa kılkı tüzün, kelir andın edgü kılınçın sözünHâcip haya sahibi, temiz ve nâzik bir insan olursa, ondan işte ve sözde ancak iyilik gelir. 
Uvutluğ kişi kılmaz isiz işig, yarağsızka yakmaz bu sermez kişigHaya sahibi olan insan kötü iş yapmaz, münâsip olmayan şeylere yaklaşmaz ve başkalarına kabalık etmez. 
Silig erke devlet siŋimlig bolur, silig bolsa kutka tegimlig bolurNâzik insan saadeti hazmeder; insan nâzik olursa, devlete lâyık olur. 
Tetig bolsa mâlka muŋadmaz bolur, bilig bilse işte yaŋılmaz bolurinsan zeki olursa, hiç bir vakit mala muhtaç olmaz; bilgili olursa, işinde hiç bir vakit yanılmaz. 
Yeme yakşı aymış biliglig bedük, biligligke tegdi öz ülgi ked ökBilgili ve büyük insan da çok güzel söylemiş; kısmetine en çok kavuşan bilgili insandır. 
Biliglig kerek kılsa begler işi, kamuğka yaramaz biligsiz kişiBeylerin işini görmek için, bilgili insan lâzımdır; bilgisiz adam hiç bir işe yaramaz. 
Bilig tegmese kimke erse ülüg, tirig tese bolmaz anı tut ölügBir kimse bilgiden nasibini alamamış ise, ona diri demek doğru olmaz; sen onu ölü bil. 
Bilig birle yalŋuk bedüp çavlanur, kişilerde üster kamuğ iş unurinsan bilgi ile büyür ve şöhret bulur; her keşten üstün olur ve her işi başarır. 
Biligsiz kişi ol kuruğ sır bediz, biliglig kişi ornı kökte edizBilgisiz adam boş bir kalıptan ibarettir; bilgili kimsenin yeri gökten daha yüksektir. 
Ukuşluğ kerek işte artuk oduğ, oduğluğ bile işte tutnur boduğHâcib vazifede çok uyanık ve anlayışlı olmalı; insan işinde uyanıklık ile boya tutturur. 
Ukuş bolsa asğı idi ök üküş, kamuğ edgülük ülgi ol bu ukuşAkıllı olmak çok faydalıdır; bütün iyiliklerde aklın hissesi vardır. 
Ukuşsuz kişi ol yemişsiz yığaç, yemişsiz yığaçığ negü kılsun açAkılsız adam meyvasız ağaç gibidir; aç kimse meyvasız ağacı ne yapsın. 
Ukuşluğ yese yer ikigün ajun, ukuşluğ atanur atansa tüzünAncak akıllı kimse her iki dünyayı elde eder; asîl vasfını ancak akıllı insan alır. 
Ukuşluğ biliglig kişi ol kişi, kişide talusı bodunda başıAkıllı ve bilgili adam — adamdır; o insanların seçkini ve halkın ileri gelenidir. 
Yüzi körki körklüg kerek hem yülüg, toğan ersig ünlüg sözi belgülügHâcibin yüzü ve kıyafeti güzel, saçı-sakalı düzgün, erkek sesli ve açık sözlü olmalıdır. 
Sevitür yüzi körki körklüglüki, yaraşur kirip çıksa ersiglikiYüzü ve kıyafetinin güzelliği onu sevdirir; huzura girip-çıkarken, merdâne tavrı iyi tesir yapar. 
Yülüg ersig erniŋ bolur hışmeti, bu hışmet bile ol kişi hürmetiSaçı-sakalı düzgün erkek haşmetli olur; insan bu haşmet ile hürmet bulur. 
Sakınuk kerek din idisi arığ, bolsa kılkı kılınçı arığHâcib takva sahibi ve dindar olmalıdır; tabiatı temiz olursa, hareketi de temiz olur. 
Sakınuk arığ din idisi kişi, irinmez kılur barça yalŋuk işiTakva sahibi, temiz ve dindar insan üşenmez, dâima başkalarına hizmet eder. 
Sakınuk kişi yer kişi kadğusı, sakınuk kişi ol kişi edgüsiTakva sahibi insan başkalarının kaygısını çeker; insanların iyisi takva sahibi olan insandır. 
Yüz utru bolur tutçı hâcib özi, körür közke körklüg kerek ol yüziHâcib dâima her kesin gözü önünde bulunduğu için, onun yüzü göze güzel görünmelidir. 
Bu körklüg yüzüg körse köz suvlanur, köŋül açlur anda bu cân yemlenürBu güzel yüzü görünce, insanın yüzü güler; içi açılır ve canı zevk bulur. 
Muŋar meŋzetü aytur emdi bilig, biliglig sözi tut ay kılkı siligBilgili işte buna benzer bir söz söylemiştir; bilgilinin sözünü tut, ey yumuşak huylu insan. 
İdi edgü neŋ bu kişi körki yüz, bu yüz körkiŋe suv içer iki közinsanda bu yüz güzelliği çok iyi bir şeydir; yüz güzelliği karşısında gözler parlar. 
Kupa körklügüg kör kılın özke fâl, işiŋ edgü bolğay kamuğ sözni üzKumral güzeline bak ve onu kendine uğur tut, işin iyi olur; başka sözü bırak. 
Köŋüllüg kerek hem ked öglüg kerek, amul bolsa kılkı takı edgürekHâcib gönül sahibi ve çok akıllı insan olmalıdır; bir de sakin tabiatlı olursa, daha iyi olur. 
Köŋüllüg kişi söz unıtmaz bolur, köŋülsüz sözüg ked tutumaz bolurGönül sahibi olan insan verdiği sözü unutmaz; gönül sahibi olmayan insan ise, sözünü tutmaz. 
Köŋül bolmasa er körümez işig, ögi bolmasa er itümez işigGönül olmazsa, insan arkadaşını seçemez; aklı olmazsa, işini yapamaz. 
Köŋülsüz kişiler kuruğ kep bolur, köŋül birle yalŋuk kamuğ iş kılurGönülsüz insanlar kuru bir kalıp olur; insan her işi gönül ile yapar. 
Ögi ked kerek köŋli alçak amul, çığay tul yetimke bağırsak köŋülO çok akıllı, alçak gönüllü olmalı; fakir, dul ve yetimlere karşı şefkatli gönül lâzımdır. 
Tetiglik kerek hem törü ked bilir, ajun körki barça tetigdin kelirZeki olmalı ve kanunu iyi bilmelidir; dünyayı süsleyen şeyler hep zekâ mahsûlüdür. 
Köŋül kodkı bolsa kamuğka kiçig, tili bolsa yumşak şekerde süçigHer kese karşı küçük ve alçak gönüllü davranmalı; dili yumuşak ve şekerden daha tatlı olmalıdır. 
Yaruk tutsa yüz köz kişike küle, kılınç edgü tutsa kişilik bileİnsanlara açık ve güler yüz göstermeli; başkalarına karşı insaniyet dâiresinde ve iyi muamele etmelidir. 
Negü ter eşitgil kişi alçakı, köŋül til kiçig tut ay er kıvçakıAlçak günüllü insan ne der, dinle; ey boş insan, gönülünü alçak ve dilini kısa tut. 
Köŋül kodkı tutsa bulur kut erig, küler yüz isig sözke tirlür tirigînsan gönlünü alçak tutarsa, saadet gelip, onu bulur; hayatta herkes güler yüz ve tatlı söz etrafında toplanır. 
Küler yüz ısığ sözke yalŋuk isir, isinse bu yalŋuk bolur kul esirGüler yüz ve tatlı söze insan ısınır; insan kime ısınırsa, ona kul-köle olur. 
Serimlig kerek hem tuta bilse öz, közin ked küdezse tilin tıdsa sözSabırlı ve kendisine hâkim olmalıdır; gözünü iyi gözetmeli ve dilini sakınmalıdır. 
Kulakı sak erse ögi bilgi keŋ, yorıkı tüz erse tili köŋli teŋKulağı delik, aklı ve bilgisi geniş, tavrı ve hareketi doğru, sözü ve özü bir olmalıdır. 
Tükel bilse erdem bitise bitig, kamuğ işke bilgin bu kılsa itigBütün faziletlere sahip olmalı ve kalem sahibi bulunmalıdır; her türlü işi bilgisi ile yürütmelidir 
Bu erdem bilig kör kerek barça tüz, uluğ hâcib ötrü kızıl kılsa yüzUlu hâcib, işinde muvaffak olabilmesi için, bu fazilet ve bilgilerin hepsine birden sâhıp bulunmalıdır. 
Tapuğlarda artuk bu yinçge tapuğ, hâciblıkturur baksa yetrü kamuğDikkat edersen, hizmetler arasında en ince hizmet hâcibliktir. 
Bu kaç neŋ kerek kim atansa hâcib, kişi başlasa yolka öŋdün keçipHâcıb olmak ve öne geçip, insanlara yol göstermek için, şu bir kaç şey lâzımdır. 
Muŋar meŋzer emdi bu şâir sözi, bu şâir sözi ol biligsiz köziBuna benzer şöyle bir şâir sözü vardır; şâir sözü bilgisize gözdür. 
Hâciblıkka aşnu bu on neŋ kerek, yiti köz kulak sak köŋül keŋ kerekHâciblik için önce şu on şey lâzımdır; keskin göz, delik kulak, geniş, gönül. 
Yüzi körki bod til ukuş ög bilig, kılınçı bularka tükel teŋ kerekYüz, kıyafet, boy, dil, anlayış, akıl, bilgi; tavır ve hareketi de bunlara tam denk olmalıdır. 
Uzun keç yaşasunı ilig özi, uluğ hâcib ol begke körgü köziHükümdar çok yaşasın; fakat bir beyin gören gözü ulu hâcibdir. 
Törü hem toku öıedi yinçge tapuğ, uluğ hâcib itse açar yol kapuğKanun, usûl ve örfü yerine getirmek ince bir iştir; ulu hâcib bunu tanzim ederek, yol ve kapıları açar. 
Muŋar meŋzetü keldi bilge sözi, eşitse köŋül bersü alsu öziBir âlimin buna benzer bir sözü vardır; duyan bu söze gönül versin ve benimsesin. 
Uluğ işturur bu hâciblık işi, munı başka eltmez meger ked kişiBu hâciblik işi büyük iştir, bunu ancak çok ehil insan başarabilir. 
Hâciblar işi tut ya begler işi, uluğ ya kiçig tut ötügçi kişiister hâciblerin, ister beylerin işi olsun, büyük veya küçük, o bütün mâruzâtta bulunmak isteyenleri kabul eder. 
Açğıçı bitigçi ya iş tutğuçı, ya tonçı etükçi âmil bolğuçıHazinedar veya kâtip gibi memurlar ve elbiseci veya ayakkabıcı gibi san’atkârlar ile münâsabettedır. 
Ya yat baz yalavaç keliş ya barış, boşuğ bergü açığ olarka tegişYat-yabancı elçilerin geliş ve gidişine, onların istihkakları olan ihsan ve hediyelerin verilmesine o bakar. 
Konukları körgü ya boğuzı yemi, açığlığ açığsızka kılsa emiO bunların kalacakları yeri ve yiyecekleri yemeği tâyin eder, hediyeli veya hedıyesizlerin usûl ve çâresine bakar. 
Uğrında erse kişi başlağu, törüsin tokusın yazım kılmağuYol ağzında ise, insanlara rehberlik eder; merasim, örf ve âdetin yanlış yapılmamasına dikkat eder. 
Çığay tul yetim kıssa berse ötüg, anı barça tıŋlap ötünse ötügFakir, dul, öksüz ve yetim dileklerini dinler ve bunları beye arzeder. 
Mezâlim üdinde ötügçilerig, körü alsa yol kılsa bolsa erigHaksızlığa uğrayarak, hak talebinde bulunanları kabul etmeli, yol göstermeli ve onlara karşı haşin davranmamalıdır. 
Yana körse iç taş yarağsızlarığ, ayu berse tıdsa kötürse arığYine içte ve dışta uygunsuzları görürse, onları ikaz ederek, hareketlerine mâni olmalı ve bunlara meydan vermemelidir. 
Bu yaŋlığ tü işler neçe ülgülüg, uluğ hâcib elgi tegir belgülügBu çeşit bir çok ölçülü işleri, şüphesiz, ulu hâcib halleder. 
Bu işke basut barça andın kelir, kalı artasa kalsa andın kalırBu işlere her türlü yardım ondan gelir; eğer işler bozulur veya yapılmazsa, yine onun yüzünden kalır. 
Ay ilig hâciblarka saklaŋu ol, bu kaç yerde artuk katığlaŋu olEy hükümdar, hâcibler bir kaç yerde ihtiyatlı olmalı ve bu hususlarda çok gayret etmelidirler. 
Biri beg sözini katığ tutsa berk, ikinçi havâka ukuş kılsa örkBiri—hâcib beyin sözünden kat’iyen dışarı çıkmamalı; ikincisi hava ve heveslerine aklını yular yapmalıdır. 
Üçünçi körürde küdezse özin, tilinde çıkarmasa tegme sözinÜçüncüsü—huzurda müteyakkız olmalı ve ağzına gelen her sözü söylememelidir. 
Orunç almasa kılsa barça işig, yağutsa begiŋe yıramış kişigRüşvet almamalı, üzerine düşen bütün işleri yapmalı ve uzaklaşmış olan insanları beyine yaklaştırmalıdır. 
İki neŋ kişide bulunsa ilig, aŋar bermegil iş uzatma eligEy hükümdar, bir insanda şu iki şey varsa, ona iş verme ve yakınlık gösterme. 
Biri tilde yalğan çıkarsa sözin, biri egrilik ol sikirtse özinBunlardan biri yalancılık ve diğeri de insanı doğru yoldan saptıran kötü huydur. 
Bu iki kılınç kimde bolsa köni, özüŋke yakurma ay ilig anıBu iki tabiat gerçekten kimde bulunursa, ey hükümdar, onu kendine yaklaştırma. 
Adın üç iş ol kör tapuğçı işi, küdezmese andın özi yer başıBak, daha şu üç şey vardır ki, hizmetkâr bunlardan korunmazsa, kendi başını yer. 
Biri söz eşitse katığ tutsa berk, biri körse teŋsiz közin yumsa terkBiri—her duyduğu şeyi ifşa etmemeli; ikincisi—görmemesi icap eden uygunsuz şeyleri görünce göz yummasını bilmelidir. 
Üçünçi özin tutsa tursa köni, sevinçin keçürgey bu bulmış küniÜçüncüsü —kendisine hâkim olmalı ve doğrulukla yaşamalıdır; böylelikle hayatını sevinç içinde geçirir. 
Negü ter eşitgil bügü bilge beg, bu söz işke tutsa saŋa bolğa yegHakîm ve âlım bey ne der, dinle; bu söze göre hareket edersen, senin için çok iyi olur. 
Başıŋ kolsa begler sözin sözleme, yana ilke yazma başıŋnı yemeBaşını korumak istersen, beylerin söylemesi icap eden sözleri sen söyleme ve memlekete karşı suç işleyerek, kendi başını yeme. 
Kara ilke yazsa kurıtur başın, tili sözde yazsa uşatur tişinAvam memlekete karşı suç işlerse, başı gider; konuşurken dili suç işlerse, dişi kırılır. 
Telim körmişim bar tegimsiz kişi, turup ilke yazdı kesildi başıÇok görmüşümdür, liyakatsiz kimseler günün birinde memlekete karşı suç işlemişler ve başları kesilmiştir. 
Üküş me eşittim bu til sözlemiş, köŋül sırrı açlıp erin başlamışSonra çok okudum, dil ihtiyatsız konuşurken, gönül sırrını ifşa etmiş ve o kimseyi yaralamıştır. 
Yana aydı bilge bügü sözledi, özin tutnumaz er başın yer tediAlim ve hakimler de : — Kendisine hâkim olmayan insan kendi başını yer —demişlerdir. 
Hâciblarka artuk küdezgü özüg, körürde közüg hem ötügde sözügHâcibler kendilerini çok gözetmeli, huzurda gözlerine ve mâruzâtta bulunurken de, sözlerine dikkat etmelidirler. 
Üdi bolmağınça özi kirmese, ayıtmazda aşnu ötüg bermeseVakti gelmeden içeri girmemeli ve kendilerine sorulmadan da mâruzâtta bulunmamalıdırlar. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ tili, ukuşluğ tili açtı mani yolıAkıllı insan ne der, dinle; akıllının dili mâna yolunu açmıştır. 
Üdi bolsa körkit meliklerke yüz, ayıttukta sözle tilin sözke sözMeliklere vakti gelince yüzünü göster, sordukları vakit söyle ve ancak sorduklarına cevap ver. 
Kamuğ neŋke vakt ol üdi belgülüg, üdi boldı erse körür iki közHer şeyin muayyen bir vakti ve zamanı vardır; vakti geldi ise, bunu iki göz görür. 
Bu yaŋlığ kerek barça erdem bilig, uluğ hâcib ötrü uzatsa eligBütün fazilet ve bilgilerinin böyle olması lâzımdır; bu vasıfları hâiz olan ulu hâcıb vazifesine başlayabilir. 
Bu erdi ay ilig özüm bilmişi, munukı ötündüm ayıtmış tuşıEy hükümdar, benim bildiklerim bunlardır; işte sorulduğu için arzettım. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig aydı uktum eşittim bu söz, takı bir söz aytur seniŋdin bu özHükümdar: — Bunları dinledim, anladım — dedi—sana bir şey daha soracağım. 
Maŋa ayğıl emdi kapuğ başlar er, negü teg kerek ay bu iş işler erŞimdi gelelim kapıcı-başına; bu vazifeyi üzerine alan insan nasıl olmalıdır? 
Öğdülmiş İligke Kapuğ Başlar Er Negü Teg Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Kapıcı-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, esen inç tirilgil ay kılkı siligÖğdülmiş cevap verdi ve:-—Ey hükümdar, huzur içinde uzun seneler yaşa; ey yumuşak huylu — dedi — 
Kapuğ başlar er ked bağırsak kerek, teni cânı birle tapuğsak kerekKaptcı-başı olan insan çok sâdık olmalı ve bu hizmeti canla başla benimsemiş bulunmalıdır. 
Kapuğda yarutsa karaŋku tünüg, kapuğda batursa yarumış künügO karanlık geceyi hizmet kapısında ağartmak ve parlak güneşi de aynı kapıda batırmalıdır. 
Törü hem toku bilse kılsa tapuğ, oŋay bolsa kılkı kılınçı kamuğHizmet ederken, usûl ve erkânı bilmeli; tabiatı, bütün tavır ve hareketi mülayim olmalıdır. 
Tuzı etmeki keŋ akı bolsa ked, kümüş berse altun er at terse kedTuzu-ekmeği bol ve kendisi çok cömert olmalı; gümüş ve altın vererek, etrafına çok insan toplamalıdır. 
Keçe bolsa yatğak bu yatsa burun, ayu berse tegme kişike orunGece olunca, daha yatmadan, saray nöbetçilerini lüzumlu yerlere dikmelidir. 
Azak yat baz erse ayıtğu kerek, oduğrak kim erse yağutğu kerekNereden geldiği belli olmayan yat ve yabancı varsa, onları soruşturmak ve aralarında en gözü açık olanları hizmete almalıdır. 
Körü bekletip çıksa karşı kapuğ, tükel boldı ol künki barça tapuğSaray kapısını gözü önünde kapatıp çıkınca, o günün bütün hizmeti tamamlanmış olur. 
Yana erte tursa kapuğ başlasa, keçe taŋda turğaknı tepretmeseSabahleyin kalkınca, kapıdaki vazifesinin başına geçmeli; sabah akşam nöbetçileri yerinde tutmalıdır. 
Kalı yol üdi bolsa başlap kirip, körünse hılın barça yumğı teripKabul zamanı gelince, o bütün takımını toplayarak, onların başında huzura çıkmalıdır. 
Özi çıksa körnüp üküş turmasa, kapuda kişi kolsa özde basaHuzurda çok kalmamalı, şöyle bir görünüp çıkmalı; kapıda da kendi yerine bir adam bırakmalıdır. 
Er at kirse hılça körünse tüzü, bu körse yarağlı yarağsız azuHizmetkârlar takım hâlinde, birden huzura çıkarken, o buna lâyık olan ve olmayanları gözden geçirmelidir. 
Kalı yol kesilse kapuğ başçısı, yana kirgü bolsa er at sözçisiKabul zamanı sona erince, kapıcı-başı hizmetkârlardan mâruzâtta bulunacak kimse varsa, onunla tekrar huzura girmelidir. 
Ötünse er at ötgi kolsa tilek, muŋadmış kişike bu bolsa yölekOnların isteklerini arzetmeli, arzularını desteklemeli ve onlara yardım etmelidir. 
Alu berse açı kör altun kümüş, kayuka at alsa kayuka yumuşOnlara hükümdardan altın-gümüş, ihsanlar koparmalı; bâzılarına unvan ve bâzılarına da vazife verilmesi hakkında tavassutta bulunmalıdır. 
Erig tapnurı kim bağırsak seve, tapınmaz kayusı yorığlı yavaKim gönülden, severek hizmete gayret ediyor, kim hizmet görmeyerek, boşuna geziyor. 
Yarağlığ kayu ol asığlığ kayu, boluğluğ kayu ol tusuluğ kayuUygun ve faydalı olanı kim; ileride faydalı olacak bir istidada sahip bulunanı kim. 
Ötünse begiŋe bu tegme birig, aça adra berse kötürse erigBunları hep beyine arzetmeli ve birer-birer açıklayarak, lâyık olanı yükseltmelidir. 
Çıkıp edgü yarlığ tegürse tilin, er at köŋli mundağ isitse alınÇıkınca, hükümdarın taltif ve takdir hakkındaki fermanlarını bizzat tebliğ etmeli ve hizmette bulunanların gönlünü böyle tedbirler ile ısındırmalıdır. 
Kapuğda ite tursa oldruğ turuğ, tüzülse orun kalmasa bir kurukKapıda oturacak ve duracak yerleri dâima nizam altında bulundurmalı ve öyle tertip etmeli ki, hiç kimse açıkta ka-lmasın. 
Körü alsa yat baz keligli kişig, ağır tutsa koldaş kılınmış işigGelen yat ve yabancı kimseleri karşılamak ve arkadaş edindiği kimselere de hürmet göstermelidir. 
Liv aş tirki kirse körü ıdsa köz, yarağsıznı körse anı tıdsa özYemek tepsisi girdiği vakit, onu göz altında bulundurmalı ve münâsip olmayan şeyleri görürse, buna mâni olmalıdır. 
Şireni çıkarda körüp saklasa, aŋar toğru yolda elig tegmeseŞıra çıkarken, onu nezâret altına almalı ve yolda her hangi bir elin ona dokunmamasına dikkat etmelidir. 
Kapuğda çıkarsa liv aş tirkini, körü tüz ületse begi körkiniKapıdan yemek çıkarken, tepsilere nezâretle bunun, beyin şanına lâyık bir şekilde, her kese dağıtılmasına dikkat etmelidir. 
Neçe ka tegürgü kerek bu aşığ, kuruğ kodmasa bir içig hem taşığiçte ve dışta hiç kimseyi açıkta bırakmamak için, kaç kap yemek dağıtmak lâzım geldiğini bilmelidir. 
İki neŋ bedütür bu begler çavı, ilinde tuğı kör törinde liviBeylerin şöhretini iki şey büyütür: eşiğinde— tuğu ve baş köşesinde — sofrası. 
Adın ma iki neŋ kapuğ körki ol, bedütür beg atın açar kutka yolŞu iki şey de kapının süsüdür; bunlar beyin adını büyütür ve saadete yol açar. 
Uluğ hâcibı bolsa âzâd kişi, takı bir yarağlığ kapuğ el başıBunlardan biri — hür insan olan ulu hâcıb, biri de— işinin ehli olan bir kapıcı-başıdır. 
Bu iki kişi birle itlür kapuğ, uluğluk bile atı yadlur kamuğBu iki kimse ile kapı tanzim edilir ve beyin adı büyüklükle her tarafa yayılır. 
İdişçi töşekçi yeme aşçıka, tüzü köz kemişse yeme tuğçıkaKapıcı-başı şarapçı, döşekçi, aşçı ve tuğcuları hep göz önünde tutmalıdır. 
Yeme kuşçı kişçi yeme ok yaçı, anuk tutsa künde kapuğda tuçıDoğancı, avcı ve okçuları da her gün ve her an kapıda hâzır bulundurmalıdır. 
Turup barsa evke hılın koldaşın, özi birle eltse yetürse aşınOradan kalkıp, evine giderken, yardımcı ve arkadaşlarını birlikte götürerek, onlara yemek ikram etmelidir. 
Yetürse içürse todursa karın, kuruğ ıdmasa berse özde barınYedırip-içırerek, karınlarını doyurduktan sonra da, boş göndermemeli; neyi varsa, onlara ihsanda bulunmalıdır. 
Öziŋe bir at ton tolum kılsa tap, adının ülese bir az kodsa tapO bir at, bir kat elbise ve silâh ile yetinmelidir; kendisine az bir şey kalsa yeter; kalanı başkalarına dağıtmalıdır. 
Tapuğka kelir erse yat baz kişi, körü alsa itse otağı işiYat-yabancı bir kimse hizmete gelirse, onu karşılayıp, kalacağı yeri ve arkadaşlarını tâyin etmelidir. 
Tapuğka körüŋinçe körse anı, aşı boğuzı ornı atı hem tonıHuzura çıkmadan önce, onu görmeli; yiyeceğine-içeceğine, yerine, atına-elbisesine dikkat etmelidir. 
Yeme aytu tursa er at hâllerin, açı hem tokı ya tonın oprakınHizmetkârların hâllerini sormalı, açmıdırlar-tokmudurlar, yiyecekleri varmı; bunlar ile dâima ilgilenmelidir. 
Muŋadığlı barmu elig tarlıkın, muŋıŋa yarasa ötese hakınEli darda kalan varsa, onun ihtiyâcını karşılamak ve hakkını vermelidir. 
Kim erse kapuğka birer kelmese, ayıtsa tilese ne bolmış teseBir kimse bir müddet kapıya gelmezse, ne olduğunu sormalı ve sebebini araştırmalıdır. 
Kalı iglig erse ayıtğu kerek, yavalık kılur erse tıdğu kerekEğer hasta ise, hâlini sormalı; haylazlık ediyorsa, buna mâni olmalıdır. 
Bu barça begiŋe bağırsaklık ol, sevinçin tilep bu tapuğsaklık olBütün bunlar beye karşı içten bağlılık ifâde eder; bu onu memnun etmek için, candan yapılması lâzım gelen bir iştir. 
Negü ter eşitgil tapu kılmış er, tapuğ birle begde ağır bolmış erHizmet etmiş ve hizmeti ile beyden takdir görmüş insan ne der, dinle. 
Tapuğçı begiŋe bağırsak kerek, bağırsak tegüçi tapuğsak kerekHizmetkârın beyine içten bağlı olması lâzımdır; içten bağlı olanında candan hizmet etmesi lâzımdır. 
Tapuğsak bir özkey bağırsak kulı, bekütür yarı künde beglik ulıCandan hizmet eden sâdık ve candan bağlı bir kulun hizmeti beyliğin temelini günden-güne sağlamlaştırır. 
Öz asğı tilemez bağırsak bolup, beg asğı tiler künde edgü kolupCandan hizmet eden kimse kendi faydasını düşünmez; o her gün iyi niyetle beyin menfaati için çalışır. 
Asığ kılsa azğan anıŋ men kulı, çeçek yaslığ erse biçermen ulıYaban çiçeği faydalı ise, ben onun kuluyum; eğer özenilerek yetiştirilmiş çiçek zararlı ise, onun kökünü keserim. 
Bağırsız tusulmaz oğulda körü, bağırsak tapuğçı tususı örüCandan bağlı hizmetkârın kıymeti merhametsiz ve hayırsız evlâttan, daha yüksektir. 
Asığsız tusulmaz kadaş erse kod, tusulur adaş tut asığ birle todFaydasız ve değersiz ise, kardeş olsa bile onu bırak; istifâde edebileceğin insanı arkadaş edin ve onun bol-bol hayrını gör. 
Tili birle yumşak süçig tutğu söz, köŋül tutsa alçak yaruk tutsa yüzKapıcı-başı yumuşak ve tatlı sözlü olmalı; gönülünü alçak tutmalı ve her vakit güler yüz göstermelidir. 
Tügük yüz açığ söz kişig tumlıtur, tiriglikte kitmez köŋülde yaturÇatık yüz, acı söz insanı soğutur ve bunun tesiri bütün hayat boyunca devam eder, insanın gönlünden çıkmaz. 
Muŋar meŋzer emdi bu beytig okı, sözi mani birle ukulğay takıŞimdi buna benzeyen şu beyti oku; sözü ile birlikte mânası da anlaşılır. 
Sözün sökse yalŋuk açıtsa tilin, süŋükke sızığ ol köŋülke yalıninsan sözü ile söğer ve dili ile acıtırsa, bu kemiğe sızı ve gönüle ateş olur. 
Urup berge başı büter terk söner, tilin sökse bütmez açığı yılınVurulan kamçı yarası kapanır ve çabuk geçer; dil acısı ise, yıllarca dinmez. 
Kalı atlanur bolsa begler süke, ya kuşka çögenke ya el körgükeBeyler sefere, ava, cirit oyununa veya memleket gezisine çıktıkları vakit, 
İdi sak küdezgü bu yerde begin, yoduğ tegmese anda teŋsizlikinBeyini çek dikkatle gözetmeli; başına kötü bir hâdise, bir felâket gelmesini önlemelidir. 
Kalı tuşsa beglerke yaŋluk hatâ, tuşar at öze kuşta avda südeEğer beylere bir felâket ve belâ gelirse, bu avda, kuş avında veya seferde hareket esnasında gelir. 
Bütünsüz bar erse yıratğu anı, siziklig bar erse sakıŋu anıİtimat edilemeyecek kimseleri onun yanından uzaklaştırmalı, şüpheli kimselere karşı ihtiyat tedbirleri almalıdır. 
Bütün çın sevigli bağırsak kişi, yakın yortsa begke küdezse başıOnun başını korumak için, itimatlı, doğru, onu seven ve ona gönülden bağlı insanları beyin etrafında bulundurmalıdır. 
Sü başçı tüze tursa yortuğ kurın, eriglerni yığsa yetürse soŋınKumandan beyin muhafız alayını tanzim ederken, kimsenin ileri gitmemesine ve geri de kalmamasına dikkat etmelidir. 
Kiçig kur uluğlar ara kirmese, yırak taş yorığlı yakın yortmasaKüçük rütbeli kimseler büyükler arasına girmemeli; uzak ve dışarıda bulunması icap edenler de yakın gelmemelidir. 
Kapuğda neteg erse oldruğ turuğ, bu yortuğda andağ kerek ay uluğHer kesin saray kapısındaki mevkii ve yeri ne ise, bu hareket esnasında da olduğu gibi muhafaza edilmelidir; ey büyük. 
Kapuğ başlar erniŋ bağırsaklıkı, bu yaŋlığ kerek ay ajunçı akıKapıcı-başı olan kimse böyle içten bağlı olmalı, ey cömert hükümdar. 
Bu yaŋlığ kerek bu kapuğ başlar er, begi etmeki yep işin işler erKapıyı bekleyen ve beyinin ekmeğini yiyip, işini gören insan böyle omalıdır. 
Munukı men aydım eşitti ilig, talu er tilese üdürsü biligişte ben söyledim ve hükümdar dinledi; eğer seçkin insan dilerse, bilgiyi tercih etsin. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUALİ 
İlig aydı uktum munı belgülüg, takı bir sözüg ay maŋa ülgülügHükümdar:—Bunu iyice anladım; bir şey daha soracağım, buna da düşünerek, cevap ver — dedi — 
Bilir sen seziksiz ajun begleri, yalavaç ıdur ildin ilke eriŞüphesiz, bilirsin ki, dünya beyleri memleketten memlekete elçi gönderirler. 
Ayu ber maŋa bir bilig söz uzı, yalavaç ıdur ildin ilke öziBana mühim bir söz söyle, bir bilgi daha ver; bir memleketten bir memlekete elçi gönderirken, 
Negü teg kerek bu yalavaçlık er, aŋar bütse begler karılatsa yerBeylerin ona inanması ve onu yollaması için, bu elçiliğe nasıl bir insan lâzımdır? 
Öğdülmiş İligke Yalavaç Idğuka Negü Teg Er Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Elçi Göndermek ıçin Nasıl Blr İnsan Lâzım Olduğunu Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bu işke idi ked yetürsü biligÖğdülmiş cevap verdi ve — Hükümdar bu meseleyi çok iyi düşünmelidir — dedi — 
Kamuğ erde üdrüm yalavaç kerek, biliglig ukuşluğ talu ked yürekElçi insanlar arasında mümtaz, akıllı, bilgili, seçkin ve çok cesur bir kimse olmalıdır. 
Bayat kullarında eŋ üdründüsi, yalavaçlar erdi kişi edgüsiTanrının kulları arasında en seçkinleri ve insanların en iyileri onun elçileri idi. 
Yalavaçtın itlür telim törlüg iş, yalavaçtın ötrü kelür körklüg işPek çok işler elçiler ile görülür; iyi neticeler elçiler vâsıtası ile elde edilir. 
Ukuşluğ kerek ked yalavaç örüg, biliglig kerek sözke bilse yörügElçi çok akıllı, temkinli ve sözünü ifâde edebilmesi için de bilgili olmalıdır. 
Yana bilse söznüŋ içi hem taşı, itilse anıŋ ötrü tüzmiş işiVazifesinde muvaffak olabilmesi için, elçinin bir de sözün içini ve dışını bilmesi lâzımdır. 
Negü ter eşitgil ajunçı beg er, bodun başlağuçı biliglig yeg erDünya beyi, halkı idare eden, bilgili ve iyi insan ne der, dinle. 
Öküşte talu er ukuşluğnı bil, bodunda bedüki biligligni kılinsanların en seçkini, akıllı ve tam bilgili insanı halka âmir tâyin et. 
Kayu işte aşnu aşunsa ukuş, ol iş baçka bardı sınadım üküşHangi işte akıl ön-ayak olursa,.o iş başarı ile neticelenir; bunu çok tecrübe ettim. 
Kayu işke bilge yetürdi bilig, anı yetti tuttı tegürdi eligAlim hangi işte bilgisini kullanırsa, ona ulaşır; onu tutar ve elde eder. 
Ukuş işke tutsa bilig başlasa, üküş işler itlür kişi işleseinsan aklını kullanır ve işine bilgi ile başlarsa, giriştiği her işte muvaffak olur. 
Bağırsak kerek hem közi köŋli tok, bütün çın kılıkı köni bolsa okElçi gözü, gönülü tok, içten bağlı, itimat edilir, doğru ve dürüst tabiatlı bir insan olmalıdır. 
Bağırsak tapuğçı beg asğın tiler, beg asğın tilegli begin çın severCandan bağlı olan hizmetkâr beyin faydasını ister, beyin faydasını isteyen — beyini gerçekten sever. 
Begiŋe asığçı bağırsaknı bil, bağırsaknı bulsa özüŋ bağrı kılBil ki, beyine faydalı olan, ona gönülden bağlı kimsedir; içten bağlı birini bulursan, onu bağrına bas. 
Bağırsak tapuğçı bağır sanı teg, bağırda yakınrak yürek kanı tegiçten bağlı hizmetkâr insanın bağın gibidir; belki de bağırından daha yakın, yürek kanı gibidir. 
Közi suk kişi özke erksiz bolur, bu suklar yalavaçka teŋsiz bolurAç gözlü adam kendisine hâkim olamaz; haris olanlar elçiliğe lâyık değildirler. 
Közi tok çığay erse bayka sanur, serinse kişi tegme işte unurGözü tok insan, fakir olsa dahi, zengin sayılır; insan sebat ederse, her işte muvaffak olur. 
Suk er umduçı ol yavuz umduçı, kişi umduçısı atı koltğuçıHaris kimse tamahkâr olur, tamahkârlık fenadır; tamahkâr insanlara dilenci derler. 
Negü ter eşitgil közi tok kişi, közi tok kişi boldı baylar başıGözü tok insan ne der, dinle; gözü tok insan en zengin insandır. 
Çığay kılsa kimni közi suklukı, bayutmaz anı bu ajun toklukıAç gözlülük kimi fakir yapmış ise, bu dünya onu ne kadar doyursa, yine zenginleştiremez. 
Kimi erse umdu kılur erse kul, anıŋ boşlukı kör ölüm birle olKim tamahkârlığın esiri olur ise, ondan ancak ölümle kurtulabilir. 
Takı yakşı aymış bilig bergüçi, közi sukka öt sav erig bergüçiBilgi veren, aç gözlü olana öğüt ve nasihat veren insan çok güzel söylemiş. 
Tükel bay bolayın tese belgülüg, köŋül baylıkı kol ay ersig külügTam mânası ile zengin olmak istersen, hiç şüphesiz, gönül zenginliği dile, ey şanlı yiğit. 
Neçe me kul erse közi tok beg ol, suk öz beglikindin bu kulluk yeg olGözü tok olan, kul olsa bile, beydir; haris kimsenin beyliğinden bu kulluk daha iyidir. 
Kayu beg suk erse çığay ol çığay, kayu kul közi tok beg ol köŋli bayHangi bey haris ise, o fakirdir, fakir; hangi kulun gözü tok ise, o gönülü zengin bir beydir. 
Uvutluğ kerek ked amul hem silig, siliglik bile bilse törlüg biligElçi haya sahibi, çok sakin ve nâzik bir insan olmalı; hilm ile beraber, her türlü bilgiye de sahip bulunmalıdır. 
Uvut bolmasa er otun el bolur, uvut birle yalŋuk bütünlük kılurHaya olmazsa, insan küstah ve âdi olur; haya sahibi insan dürüst hareket eder. 
Amul bolsa ötrü atanur tüzün, silig bolsa kılkı sevitür özüninsan sakin tabiatlı olursa, ona halım denilir; nâzik kimse, kendisini her kese sevdirir. 
Tetiglik bile bolsa erke bilig, tüzü işke tegrür bu bilgi eligİnsanda zekâ ile birlikte bilgi de bulunursa, o bu bilgisi ile her işte muvaffak olur. 
Bu beytig okığıl negü ter eşit, bilig birle başlap özüŋke iş itŞu beyti oku, ne der, dinle; her işe bilgi, ile başla ve ona göre hareket et. 
Ukuş birle uk iş bilig birle bil, künüŋ bolsu kutluğ kutadsunı yılİşi akıl ile anla, bilgi ile bil; günün kutlu olsun, hayatın mesûd geçsin. 
Tetiglik bile er tilekke tegir, bilig bil ukuş uk işiŋ ötrü kılİnsan dileğine zekâ ile ulaşır; önce bilgi edin, iyice kavra, sonra işe giriş. 
Tetiglik bile bilse törlüg bitig, bitig bilse ötrü bolur er tetigElçi zekâ ile birlikte bir de inşanın nev’ine vâkıf olmalı; inşa bilen insan zâten zeki olur. 
Bitise okısa eşitse sözüg, anın ötrü bilge kılur er özüŋYazmalı, okumalı ve başkalarının sözünden de istifâde etmelidir; insan bu suretle âlim olur. 
Kamuğ törlüg erdem bu bilse tükel, bu erdem bile er meŋiz kılsa alO her türlü faziletleri tam olarak bilmelidir; bu faziletler ile insan yüzünü ağartır. 
Kitâblar okır hem bilir erse söz, ukar erse şir hem koşar erse özÇok kitap okumalı, söz söylemesini bilmeli; şiirden anlamalı ve kendisi de şiir yazmalıdır. 
Nücûm bilse tıb hem yora bilse tüş, anıŋ yormışı teg sözi kelse tuşHey’et ilminden ve tıptan anlamalı; rüya yormasını bilmeli ve sözü yorduğu gibi çıkmalıdır. 
Bilir erse sakış yeme hendese, aded cedri kılsa misâhat basaHesaba, bir de hendeseye vâkıf olmalı; cezir ile mesaha ilmini de bilmelidir. 
Yana nerd ü şatranc bilir erse ked, harifleri andın ulır erse kedBundan başka, bir de çok iyi tavla ve satranç oynamasını bilmeli ve rakiplerini iyice sıkıştırmalıdır. 
Çögenke ked erse atar erse ok, yeme kuşçı avçı ajunda ozukCirit oyununda mahir olmalı ve ok atmasını iyi bilmeli; kuşçuluk ve avcılıkta da başkalarına üstün gelmelidir. 
Kamuğ til bilir erse açsa tilig, kamuğ hatnı bilse bitise eligKonuşurken, bütün dilleri konuşmalı; yazarken, bütün yazıları, yazmalıdır. 
Bu yaŋlığ kerek barça erdem bilir, bu yaŋlığ yalavaç tilekke tegirElçilik için bütün bu faziletleri bilen bir insan lâzımdır; böyle elçi işinde muvaffak olur. 
Yalavaç tetig bolsa bilge oduğ, beg asğı bolur anda tutnur boduğElçi zeki, âlim ve uyanık olursa, her yerde hoş karşılanır ve beyine faydalı olur. 
Yalavaç yavuz bolsa kıvçak kovı, seziksiz tüker anda begler suvıElçi kötü, kof ve boş olursa, onun gittiği yerde, şüphesiz, beylerin itibârı kaybolur. 
Yalavaç barır er idi ked kerek, kamuğ törlüg işke bu tutsa yürekHer işte emniyetle hareket edebilmesi için, elçi olarak gidecek kimsenin çok iyi bir insan olması lâzımdır. 
Kayu törlüg erdem aŋar satsalar, anı utsa ötrü ağır tutsalarKarşısına ne gibi meziyetler ile çıkarlarsa-çıksınlar, o rakiplerini yenmeli ve kendisini saydırmalıdır. 
Kayu törlüg er me sözin sözlese, anı uksa bilse yana kizleseO her çeşit insanın sözünü dinlemeli, anlayıp bilmeli, fakat bunu açığa vurmamalıdır. 
Yalavaç bilir bolsa erdem kamuğ, bedüyür begi atı ilde uluğElçi her türlü fazilete sahip olursa, beyi büyür ve adı o memlekette yükselir. 
Negü ter eşitgil bilir kök ayuk, bu söz ukmasa er anıŋ ögi yokBu işleri bilen kök-ayuk ne der, dinle; bu sözü anlamayan insanın aklı yoktur. 
Kimiŋ erdemi bolsa atı yorır, kalı bolmasa erdem atsız karırKim faziletli ise, onun adı her tarafa yayılır; eğer bir kimsenin fazileti yoksa, adı anılmadan, ihtiyarlar, gider. 
Kişi erdemi birle erdin keçer, üküş bolsa erdem er örlep uçarinsan fazileti ile başkalarına üstün olur; kimin fazileti çok ise, o uçar gibi yükselir. 
Elig sunsa erdem bile er tegip, uluğ tağ başın yere ildrür egipKim fazilet ile elini uzatırsa, yüce dağların başını eğerek, yere indirir. 
Söz ukğan kerek bolsa hâzır cevâb, cevâb kılsa bermiş söziŋe savâbSorulan suâle doğru cevap verebilmesi için, onun sözden anlar ve hazır cevap bir kimse olması lâzımdır. 
Bor içmez kerek ked özin tutğuçı, özin tutğuçı er bulur kut küçiO şarap içmemeli ve nefsine çok hâkim olmalıdır; nefsine hâkim olan insan, kendisini saadete erdirecek kudrete sahip olur. 
Biliglig bor içse biligsiz bolur, biligsiz esürse adın ne kalurBilgili kimse içki içerse, bilgisiz olur; bilgisiz sarhoş olursa, geriye ne kalır. 
Bor ol bu biligke ukuşka yağı, bor atı hakikat tütüş ol çoğıiçki bilginin ve aklın düşmanıdır; içkinin adı, hakikatte, kavga ve gürültüdür. 
Neçe me biliglig ukuşluğ kişi, başın borka soksa buzar öz işiNe kadar bilgili ve akıllı insan olursa-olsun, kendisini içkiye verirse, işini bozar. 
Neçe me uvutluğ silig kılkı uz, bor içse otunluk kılur barça özNe kadar haya sahibi, nâzik ve iyi tabiatlı olursa-olsunlar, içki içince, insanlar kabalık ederler. 
İsizim uvut ya ukuş ög bilig, arığsız bu borka berür ay siligEy nâzik insan, ne yazık ki, insan hayasını ve aklını, idrâkini, bilgisini bu pis içkiye verir. 
Bor içme bor içse barır er kutı, bor içse bolur tilve munduz atıîçki içme, içki içen insanın saadeti elden gider;.içki içenin adı deli ve budalaya çıkar. 
Karınka süçig kirse çıkrur sözüg, bu çıkmış söz ök yandru örter özügŞarap mideye girerse, sözü dışarı çıkarır; bu çıkan söz de tekrar kendisini yakar. 
Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı, okığıl açılğay taşı hem içiŞu beyti söyleyen ne der, dinle; okursan, onun içini ve dışını anlarsın. 
Kalı içtiŋ erse esürgü süçig, köŋül sırrı açtı çıkardı içigEğer sarhoş eden şarâbı içersen, gönülün sırrını açmış ve içindekileri dışarı dökmüş olursun. 
Biliglig bor içse biligsiz bolur, biligsiz bor içse bolur kenç kiçigBilgili, içki içerse, bilgisiz olur; bilgisiz kimse içki içerse, kimse küçük çocuğa döner. 
Tili uz kerek hem köŋüllüg kerek, sözi uz kerek hem ked öglüg kerekElçi fasîh dilli ve gönül sahibi bir kimse olmalı; sözde usta ve akılda üstün bulunmalıdır. 
Siŋimlig bolur ol tili uz kişi, sözi uz yorısa yarar er işiHoş-sohbet insanlar her yerde iyi kabûl görürler; sözde usta kimse işte de muvaffak olur. 
Köŋüllüg kerek ked unıtmasa söz, negü söz eşitse katığ tutsa özO kuvvetli bir hafızaya sahip olmalı ve sözü unutmamalı; ne gibi söz duyarsa-duysun, onu sıkı tutmalıdır. 
Yüzi körki körklüg kerek hem bodı, yülüg bolsa bod sın kişide kediYüzü güzel, kendisi yakışıklı ve saçı-sakalı düzgün olmalı ve boy posça da insanlar arasında temayüz etmelidir. 
Özi ersig erse bedük himmeti, bu iki bile ol kişi kıymetiElçi büyük himmet sahibi ve merd. bir insan olmalıdır; insanın kıymeti bu iki şey ile ölçülür. 
Sözi bolsa yumşak şeker teg süçig, süçig sözke yumşar uluğ hem kiçigSözü yumuşak ve şeker gibi tatlı olmalı; tatlı söze karşı, büyük küçük, her kes yumuşar. 
Yalavaç işi kör neçe söz bolur, sözi yakşı bolsa tilekin bulurElçinin işi hep sözle olur; sözü iyi olursa, dileğine kavuşur. 
Bu yarlığ kişi bulsa ilig kutı, aŋar berse bolğay yalavaç atıDevletli hükümdar böyle bir insan bulursa, onu elçi olarak seçebilir. 
Anı ıdsa bolğay yalavaçlıkın, yırak erse yat baz öz erse yakınİster uzakta yat-yabancılara, ister yakındaki kendi adamlarına olsun, onu elçilikle gönderebilir. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLl 
İlig aydı uktum eşittim munı, takı bir sözüm bar ayu ber anıHükümdar : — Dinledim ve bunu anladım — dedi — bir sözüm daha var, onu da söyleyiver. 
Seniŋdin ötelsün maŋa söz takı, meniŋdin ötelsün saŋa söz hakıSen bana fikrini söyle, ben de sana sözünün hakkını ödeyeyim. 
Bitigçi negü teg kerek ay tetig, aŋar beg ınanıp bititse bitigEy akıllı, kâtip nasıl olmalıdır, ki, bey ona itimat ederek, yazılarını yazdırabilsin. 
Öğdülmiş İligke Bitigçi Ilımğa Negü Teg Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bu işke idi ked yetürsü biligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar bu husus hakkında çok düşünmelidir — dedi. 
Ötüg berdi ögdülmiş aydı ay beg, yorayın bu sözni köŋülteki tegÖğdülmiş devamla şunları arzetti :— Ey bey, bu sözü düşündüğüm gibi izah edeyim — dedi — 
Neçe me bilig bilse begler özi, bitigçi kerek ol bitise söziBeyler kendileri ne kadar bilgili olurlarsa-olsunlar, sözlerini yazmak için, onlara yine de kâtip lâzımdır. 
Bitigçike ayğu kerek iç sözin, küdezse bitigçi üküş ya azınKâtibe sırları söylemek icap edecektir; kâtip, az veya çok olsun, bunları gizli tutmalıdır. 
Bu iç söz tutuğlı bütün çın kerek, bütünlükke artuk bütün din kerekBu sırlara vâkıf olan kimse itimat edilir, dürüst bir insan ve itimat kazanmak için de, dini bütün olmalıdır. 
Kalı tutmasa bu bitigçi sözüg, begi sırrı açlur bu örter özüŋEğer kâtip sır saklamasını bilmezse, beyinin sırrı fâş olur ve bu da kâtibi yakar, mahveder. 
Neçe me bu begler sözin kizlese, bu iki kişike kerek sözleseBeyler sözlerini ne kadar gizlerlerse-gizlesinler, onu şu iki kimseye açmak zorundadırlar. 
Birisi bitigçi birisi vezir, bu iki kişike söz açmak tegirBunlardan biri — kâtip, biri — vezirdir; bu iki şahsa sırrı tevdi etmek icap eder. 
Bu iki kişike söz açğu kerek, söz açsa avağları yüdgü kerekBu iki kişiye sırrı açmak ve sırrı açınca da nazlarını çekmek lâzımdır. 
Bu iki kişide bolur barça söz, bu söz tutmasa öz işin buzdı özBütün sırlar bu iki insanda bulunur; bu sırları saklamazlarsa, kendi işlerini kendileri bozmuş olurlar. 
İdi yakşı aymış ötüken begi, tilin tutzu bermiş saŋa söz yegiÖtüken beyi çok iyi söylemiş, sözlerin iyisini sana dili ile ulaştırmıştır. 
Ay begler ınançı sözüg kizle berk, sözüg kizlemese başıŋ barğa terkEy beylerin itimâdını kazanan insan, sırrı iyi sakla; sırrı saklayamazsan, derhâl başın gider. 
Bu ağzıŋ misâli üŋür sanı teg, sözüg çıksa andın sehar tanı tegBu ağız bir in gibidir; sözün oradan çıkarsa, seher yeli gibi olur; 
Yazıldı ajunka anı tirgüsüz, eşitti tüzü halk anı örtgüsüzDünyaya yayılır ve artık toplanmaz; onu bütün halk duyar ve artık örtülemez. 
Ağızdın ara ot ara suv çıkar, birisi itigli birisi yıkarAğızdan bâzan ateş, bâzan da su çıkar; bunların biri yapar, biri de yıkar. 
Küyer ot teg ol bu kereksiz sözüg, ağızdın çıkarmağu küygey özüŋLüzumsuz söz yanan ateş gibidir; onu ağızdan çıkarmamalısın, sonra kendin yanarsın. 
Akar suv teg ol bu tilin edgü söz, kayuka bu aksa çeçek öndi tüzDilin söylediği iyi söz ise, akar su gibidir; nereye akarsa, orada çiçek açar. 
Ayâ er atanmış biliglig bügü, köŋül sırrı artuk katığ kizlegüEy merd tanınmış bilgili hakîm, gönül sırrını çok sıkı saklamalıdır. 
Negü ter eşitgil bu beytig okı, köŋül sırrı kizle ay köŋlüm tokıŞu beyti oku, bak, ne der; ey gönülümü doyuran, gönül sırrını gizli tut. 
Köŋül sırrı berk tut sen ayma tilin, kalı aydıŋ erse ökünçi yılınGönül sırrını iyi muhafaza et, sen onu söyleme; eğer söylersen, peşimanlığı yıllarca sürer. 
Kızıl til kara başka yavlak yağı, bu yavlak yağığ bekle inçin salınKırmızı dil kara başın amansız düşmanıdır; bu kötü düşmanı sıkı tut ve huzur içinde yaşa. 
Bitigçi biliglig ukuşluğ kerek, hatı uz belâğat takı edgürekKâtip bilgili ve akıllı olmalı, güzel bir hatta ve üstün bir belâgate sahip bulunmalıdır. 
Bitigde hat uz bolsa açlur köŋül, okığu kelir baksa avnur köŋülMektubun hattı güzel olursa, gönül açılır; onu görünce, insan okumak ister, gönül avunur. 
Belâğat bile hat teŋeşse kalı, idi edgü til bu bitig söz tiliHattın güzelliği eğer belagat ile de bırleşırse, yazılı söz mükemmel bir ifâde bulmuş olur. 
Negü ter eşitgil ıla sır teŋi, idi edgü yaŋ bu bitig söz yaŋıila kâtibi ne der, dinle; yazılı söz usûlü mükemmel bir usûldür. 
Kamuğ edgü sözler bitigde bolur, bitinmiş üçün söz unıtmaz kalurHer türlü iyi söz kitaplarda bulunur; yazılmış olan söz unutulmaz, kalır. 
Bitimedi erse bitigli bitig, negü bilgey erdiŋe bu hikmet biligYazanlar kitapları yazmamış olsalar idi, bu hikmet ve bilgileri biz nasıl öğrenebilecektik. 
Bitip kodmasa erdi bilge bügü, biziŋde ozakığ kim erdi tigüAlim ve hakimler yazıp bırakmamış olsalardı, bizden evvel gelenlerden kim bahsedebilirdi. 
Yok erse bitig bu kişiler ara, tilin sözke kim bütgey erdi kör eİnsanlar arasında yazı olmasa idi, dille söylenen söze kim inanırdı. 
Kişi ildin ilke söz ıdğu bolur, bitig bolmasa söz neçe sözleyürİnsan bir yerden başka bir yere her vakit haber gönderir; yazı olmasa, fikrini nasıl ifâde eder. 
İdi ked kerekligturur bu bitig, bitig birle begler iter el itigYazı çok lüzumlu bir şeydir; beyler memleket işlerini yazı ile tanzim ederler. 
Bu begler işiŋe tusulur kişi, bu üç törlüg ol kör ay ilçi başıBeylerin işine yarayan kimseler şu üç türlü insanlardır, ey hükümdar. 
Birisi biliglig ukuşluğ bügü, takı bir bitigçiturur sözlegüBiri — bilgili, akıllı ve hakîm kimse, biri — kendisine sırlar tevdi edilen kâtip, 
Üçünçi kür ersig er ol toŋ yürek, yağıka börike bu ersig kerekÜçüncüsü cesur, merd ve pek yürekli yiğittir; düşmana ve kurda karşı böyle bir yiğit lâzımdır. 
Ukuşluğ biliglig bu öglüg bügü, keŋeşke tusulur aŋar ne tigüAnlayışlı, bilgili, akıllı ve hakîm kimse istişare için faydalı olur; ona söz yok. 
Kamuğ el işin barça itgen bitig, bitigin tutar el kirişin tetigBütün memleket işlerini tanzim eden hep yazıdır; zeki insan memleketin gelirini yazı ile zapteder. 
Kılıç alsa ersig eren işlese, yağı boynı yençse öze igleseYiğit adam ise, eline kılıç alır ve onu kullanarak, düşmanın boynunu vurur ve onu ayak altına alır. 
Yumıtsa kayuda bu üç törlüg er, tilekin bulur er tümen ârzû yerBu üçü nerede bir araya gelirse, insan orada dileğine kavuşur ve bütünarzularına nâıl olur. 
Bularda narukı kalın bu kotu, bu üçke udu bardaçı ol botuBunların dışında kalan bir sürü insan, bu üçüne uyarak yürüyen köşeklerdir. 
Kılıç birle tutlur kalı tutsa el, kalem birle baslur kalı bassa elEğer memleket tutulursa, kılıç ile tutulur; eğer memlekete hüküm etmek icap ederse, kalem ile edilir. 
Biligin ukuşun tegip el tüzer, bu üç neŋ bile er ajunuğ süzerİnsan bilgi ve akıl ile memleketi tanzim eder; bu üç şey ile insan dünyayı duru bir hâle getirir. 
Bilig birle başlar begi el törü, ukuş birle işler kamuğ iş körüBey memleket ve kanunları bilgi ile ele alır; bütün işleri akıl ile görür. 
Kılıç el tutar hem bodun kazğanur, kalem el tüzer hem hazine ururKılıç memleket zapteder ve zafer kazanır; kalem de memleket tanzim eder ve hazine toplar. 
Kılıç kan tamuzsa begi el alır, kalemde kara tamsa altun kelirKılıç kan damlatırsa, memleket alır; kalemden mürekkep damlarsa, altın gelir. 
Bu ikiturur bu ajun tutrukı, oza keçmiş iş hem kelir utrukıGerek geçmişte, gerek gelecekte bu dünyanın bize verip-vereceği bu iki şeydir. 
Ayâ beg bu iki uluğ erdem ol, bügü ilçi begler munı tutğu yolEy bey, bu iki şey büyük bir fazilettir; hakîm hükümdarlar bunu kendilerine düstûr edinmelidirler. 
Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz, eşitgil munı sen ayâ edgü özŞimdi buna benzer bir söz vardır; ey iyi insan, sen bunu dinle. 
İdi edgü erdem bilig bilse er, takı artuk erdem kılıç ursa erinsanın bilgili olması çok iyi bir fazilettir; insanın kılıç kullanması daha üstün bir fazilettir. 
Kılıç birle tutlur talu edgü el, kalem birle itlür tilek ârzû yerGüzel ve iyi bir memleket kılıç ile zapt ve kalem ile tanzim edilir; her kes dilek ve arzusuna kavuşur. 
Közi tok kerek hem özi umdusuz, bağırsak kerek çın özi koltğusuzKâtibin gözü tok olmalı ve tamahkâr olmamalıdır; doğru, içten bağlı ve gönülü gani olmalıdır. 
Közi tok kişi neŋke suklanmaz ol, kişi neŋ bile bolsa arsıkmaz olGözü tok insanda mala karşı hırs olmaz; böyle kimse mal ile aldatılmaz. 
Kişi umduçı bolsa boldı bulun, suyurka anı sen ay körki toluninsan tamahkâr olursa, nefsinin esîri olur; ey dolun ay gibi güzel yüzlüm, sen onu bağışla. 
Neçe me beg erse kul ol umduçı, kişide eli umduçı ol tuçıTamahkâr, ne kadar bey olursa-olsun, kuldur; tamahkâr her vakit aşağılık bir insan olarak kalır. 
Suk erse bitigçi bilig artatur, bitir umdu birle bitig artaturKâtip haris olursa, bilgisini kötüye kullanır; tamah ederek yazar ve yazıyı tahrif eder. 
Kümüş körse altun aŋar arsıkar, idisi başın yer ya baş alsıkarAltın ve gümüş görünce, ona aldanır; efendisinin başını yer yahut kendi başını kaybeder. 
Bağırsak tapuğçı eşik yastanur, tiledükte tutçı kapuğdatururSâdık hizmetkâr eşiği yastık yapar ve her istenildiği zaman kapıda hazır bulunur. 
Bağırsak tapuğçı beg asğın tiler, teni cânı mâlın begiŋe ularVefalı hizmetkâr beyin faydasını ister; tenini, canını ve malını beyine feda eder. 
Bor içmez kerek bolsa kılkı arığ, yarağsız kılınçığ yıratsa arığKâtip içki içmemeli ve temiz tabiatlı olmalı; yakışık olmayan bütün hareketleri kendisinden uzaklaştırmalıdır. 
Bitigçi bor içse biligdin tezer, biligdin tezigli bitigdin azarKâtip içki içerse, bilgiden uzaklaşır; bilgiden uzaklaşan yazıda şaşırır. 
Bitigçi keçe taŋda elde kerek, neçede kerek bolsa anda kerekKâtip sabah-akşam kapıda durmalı, lâzım olduğu zaman hazır bulunmalıdır. 
Kişide talula bu iki kişig, aŋar ötrü bergil bu iki eşigİnsanlar arasında şu iki kişiyi seç ve onlara şu iki işi ver. 
Birisi bitigçi hatı belgülüg, birisi yalavaç tili ülgülügBiri — yazmasını bilen kâtip, biri — konuşmasını bilen elçi. 
Yakında yağukta ya yat baz ara, tuşar erse övke bulardın kör eGerek yakın-akraba, gerek yat-yabancılar arasında kırgınlıklar hâsıl olursa, bil ki, bunlar yüzündendir. 
Bu iki kişidin tuşar tuşsa iş, bu iki kişiler iter itse işNe iş gelirse, bu iki kişiden gelir; işleri yoluna koyarsa, bu iki kişi koyar. 
Birisi bitigde yaŋılsa sözüg, birisi tili birle etse sözügBiri yazıda sözü yanlış yazarsa, ikincisi dili ile bunu tashih etmelidir. 
Bitigçi bu yaŋlığ kerek ay elig, ınansa aŋar berse bolğay eligEy hükümdar, kâtip böyle olmalıdır; böylesine inanılır ve itimat edilebilir. 
Bu yaŋlığ kişike ınansa bolur, kişilik tilese anıŋdın kelürBöyle bir insana inanmak mümkündür; insanlık istersen, onda bulursun. 
Bu erdi ay elig meniŋ bilmişim, ötündüm eligke tükendi işimEy hükümdar, benim bildiğim bu kadardır; işte hükümdara arzettim, başka bir diyeceğim yoktur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖGDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Elig aydı uktum munı ma ögün, takı bir sözüm bar anı ay bu künHükümdar : — Bunu da iyice anladım — dedi — bir sözüm daha var, bugün ona da cevap ver, 
Ağıçı negü teg kerek ay maŋa, aŋar bütse begler yitürse neŋ eBana söyle, hazinedar nasıl olmalı ki, ona beyler itimat etsin ve hazineyi eline teslim edebilsin. 
Ağı kaznakı tutsa altun kümüş, ol er başka eltse bu aymış yumuşHazinede altın, gümüşü muhafaza etsin ve kendisine verilen işleri başarabilsin. 
Öğdülmiş İligke Ağiçi Negü Teg Er Kerekin AyurÖgdilmiş Hükümdara Hazinedarın Nasıl Blr İnsan Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş elig kutı, sevüg neŋ bu altun kümüş cân otıÖğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, altın ve gümüş sevinilecek şeydir ve cana ilâcdır — dedi — 
İdi çın bütün ked kerek er köni, köŋül yaymasa ötrü tutsa munıBeyin gönülüne şüphe girmemesi ve onu hizmette tutması için, hazinedarın çok doğru, itimat edilir, iyi ve dürüst bir insan olması lâzımdır. 
Negü ter eşitgil bu şartlar başı, ajun tezginip neŋeke tegmiş kişiDünyayı dolaşan ve böylece servet sahibi olan tüccar-başı ne der, dinle, 
Sevüg neŋe bu cân cânda yegrek sevüg, kümüş altun ol cânda kedrek sevügBu can sevilecek bir şeydir, ondan daha çok sevilecek şey, altın ve gümüştür; o candan çok daha kıymetlidir. 
İtilmez köŋülüg iter bu kümüş, egilmez kişini eger bu kümüşPerişan olan gönülleri bu gümüş huzura kavuşturur; eğilmeyen başları bu gümüş eğer. 
Kümüş körse yalŋuk köŋül tutmasa, yarağay anı çın firişte teseinsan gümüşü görür ve ona gönül bağlamazsa, ona hakikî bir melek demek daha doğru olur. 
Kür er kördi altun özi yumşadı, irig sözlüg erniŋ sözi yumşadıAltın görünce, pek yürekli insanlar bile yumuşar; kaba sözlü insanların da sözü nâzikleşir. 
Közi tok kerek hem kılınçı bütün, barı arta barsa küniŋe kutunServetin günden-güne ve saadet içinde artmakta devam etmesi için, hazinedarın gözü tok olmalı, tavır ve hareketi de güven telkin etmelidir. 
Üküş neŋe körü todmış erse közi, yana korkar erse bayatka öziÇok mal görerek, gözü doymuş olmalı ve kalbinde Allah korkusu bulunmalıdır. 
Halâl hem harâm adrar erse aça, yarağlığ yarağsıznı bilse seçeHelâl ve haramı iyice ayırt etmeli; yarayan ve yaramayanı iyice seçebilmelidir. 
Közi tok kişiler neŋiŋ edlemez, bütün çın kişiler özin yeglemezGözü tok kimseler senin servetini kendi menfaatları için kullanmazlar; doğru ve dürüst insanlar kendilerini lekelemezler. 
Kiçigde körü kalsa altun kümüş, anıŋ suklukı bolmaz ança üküşKüçüklüğünde altın ve gümüş görmüş olan kimse kendisini pek fazla mal hırsına kaptırmaz. 
Özi korkar erse bayatka kalı, bu er tutğa şeksiz könilik yolıEğer kendisinde üstelik Allah korkusu da varsa, bu kimse, şüphesiz, doğruluk yolunu tutar. 
Könilik mün ol barça edgü asığ, bu asğı bile buldı meŋü tatığDoğruluk bir sermâyedir ve bütün iyilikler bu sermâyenin kârıdır; bu kâr ile insan ebedî tadı bulmuştur. 
Köni bolsa yalŋuk küni edgü ol, küni edgü bolsa kutı meŋü olinsan doğru olursa, günü iyi olur; günü iyi olursa, ebedî saadete kavuşur. 
Negü ter eşitgil bağırsak sözi, bu söz işke tutğıl ay ajun töziSamimî insan ne der, dinle; ey dünyanın temeli, bu söze göre hareket et. 
Köŋül til köni tut kılınçıŋ bütün, saŋa kelge devlet bu dünyâ bütünDüşüncen ve sözlerin doğru, hareketin güvenilir olsun, saadet ve bütün bu dünya nimetleri sana gelir. 
Köni bolduŋ erse kutadğay künüŋ, selâmet tirilgil sevinçin kulunDoğru olursan, günün kutlu olur; sevinç ve saadet içinde, selâmetle ömür sür. 
Bağırsak kerek hem oduğ sak tetig, tetiglik bile er kılur miŋ itigHazinedar gönülden bağlı, uyanık, ihtiyatlı ve zeki olmalıdır; insan zekâ ile her işinde muvaffak olur. 
Uvutluğ kerek hem yeme ög köŋül, uvutsuz kişide yırak tur tüŋülO akıllı ve tedbirli olduğu gibi, haya sahibi de olmalıdır; hayâsız adamdan uzak dur, ondan vaz geç. 
Uvut ol tıdığlı yarağsız işig, uvut ol iter kılkı artak kişigİnsanı yakışıksız işlerden alıkoyan hayadır; kötü tabiatlı insanları düzelten de yine hayadır. 
Bor içmez kerek hem özin tutğuçı, özin tutğuçı er kutuğ tapğuçıO içki içmemeli ve nefsine hâkim olmalıdır; nefsine hâkim olan insan saadeti bulur. 
Bor içse akılık kılur ol neŋin, kişike üler neŋ alumaz teŋiniçki içerse, mal ile cömertliğe kalkışır; malı etrafına dağıtır, fakat karşılığını alamaz. 
Bu işke ağıçı saran edgürek, saranlık bile neŋ küdezgü kerekBu iş için eli sıkı bir hazinedar daha iyidir; hazinenin malı hasisçe gözetilmelidir. 
Bağırsak tapuğçı kör özkey bolur, bu özkey tapuğçı begin bay kılurSâdık hizmetkâr sâdık olur; sâdık hizmetkâr beyini zengin eder. 
Bağırsak kişi ol kişi üdrümi, bağırsaknı bek tut ay er ködrümiiçten bağlı kimse insanların seçkinidir; içten bağlı olan kimseyi sıkı tut, ey insanların ileri geleni. 
Ağıçı oduğ bolsa iş artamaz, sakışlığ tutar neŋ özin örtemezHazinedar uyanık olursa, işler bozulmaz; malı hesaplı tutar ve kendisini de yakmaz. 
Ögi bolsa yalŋuk unıtmaz bolur, sanu saknu işler yaŋılmaz bolurAkıllı olan insan hiç bir şeyi unutmaz; işini hesaplı ve düşünerek görür ve hiç bir vakit yanılmaz. 
Unıtğan bolur körse ögsüz kişi, bu ögsüz ağıçı buzar öz işiAkılsız adam, dikkat edersen, unutkan olur; akılsız hazinedar kendi işini bozar. 
Tetiglik kerek kılsa törlüg sakış, tetig bolmağınça kalı adrar işHer türlü hesabı yapmak için, zekâ lâzımdır; zekâ olmayınca, insan hesap işlerini karıştırır. 
Bitigçi kerek uz kamuğ hat bilir, sakışığ bitigin küdezse kalırOnun usta bir muhasebeci olması ve her çeşit kaydı bilmesi lâzımdır; hesabın iyice tutulması için, dikkatle kayda geçmesi gerektir. 
Bitigçi küdezgü kiriş hem çıkış, bitigin küdezgü kamuğ törlüg işMuhasebeci gelir ve giderleri yazı ile tesbit etmeli; her türlü muamele kayda geçirilmelidir. 
Yıl ay öd bitise küni belgülüg, açukluğ adırtlığ sanı belgülügYıl, ay ve günü yazılırsa, tarihi belli olur ve sayılar açık ve vazıh olarak bilinir. 
Sakış saklıkı çın bitig birle ol, bitip kodsa sakış kapuğ açtı yolHesapta emniyet, şüphesiz, kaydetmekle temin edilir; hesap muntazam kaydedilirse, işler aksamaz. 
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, sakış birle bek tutğu işçi işiCandan bağlı insan ne der, dinle; hizmetkâr işinin hesabını sağlam tutmalıdır. 
Bitigsiz işig bek tutumaz köŋül, köŋülke ışanma biti ay oğulKayda geçmeyen işleri insan gönlünde iyice tatamaz; gönüle inanma, yaz, ey oğul. 
Bitise kalır söz usansa barır, osal bolsa işçi sakışta ulırSöz yazılırsa, kalır; ihmâl edilirse, gider; ihmalci hizmetkâr hesap verirken, çok zahmet çeker. 
Bilir bolsa tegme bu törlüg bitig, anın saklasa ötrü kılsa itigHazinedar bütün bu çeşit kayıt usûllerini bilmeli ve böylece işini emniyetle tanzim etmelidir. 
Sakışta usansa kayu işçiler, sakış berdükinde ulır baş çalarHangi hizmetkâr hesapta ihmalkâr davranırsa, hesap verirken inler ve başını yerden-yere vurur. 
Elig sakışın bilse artuk yete, bışursa ögi köŋli sakış tutaHazinedarın kara-cümlesi çok iyi olmalı; aklını ve gönlünü hesap tutmağa iyice alıştırmalıdır. 
Elig sakışında keçer erse sen, kerek hendese sakışı tutsa senKara-cümleden sonra, hendese hesabını ele alması lâzımdır. 
Körü barsa yinçge sakış hendese, munı birle yer kök bolur ol sasaDikkat edersen, hendese ince hesaptır; bununla yer ve gök hesapları yapılabilir. 
Negü ter eşitgil ay bilge bügü, biliglig sözi bolsa aş teg yegüAlim hakîm insan ne der, dinle; bilgili insanın sözü yemek gibi yenilmelidir. 
İdi me batığ hendese sakışı, anın tezginür kör hakimler başıHendese hesabı çok derin bir hesaptır; bu hesap hakimlerin bile başını döndürür. 
Evin teg yarır bu yeti kat köküg, adırttı biçim teg yer erse kaşıO yedi kat göğü bir tane gibi yarar; ova ve tepeleri ise, saçma tanesi gibi, birbirinden ayırır. 
Biliglig ukuşluğ kerek kılkı tüz, ukuşluğ kişiler işi barça uzBilgili, akıllı, tavır ve hareketi doğru olmalıdır; akıllı insanların işi dâima iyi olur. 
Biliglig kişiler bolur çın köni, köni kayda bolsa yaruyur küniBilgili insanlar doğru ve dürüst olurlar; doğru insanın her yerde güneşi parlar. 
Ukuş bolmasa er özin tutnumaz, bilig bolmasa er işin itnümezAkıl olmazsa, insan kendisim tutamaz; bilgi olmazsa, insan işini yapamaz. 
Bolur karşı içre ağıçı işi, özin ked küdezgü bu yaŋlığ kişiHazinedarın işi saray içinde olur; hükümdarın yakınında çalışan kimseler kendilerine çok dikkat etmelidirler. 
Köŋül til köni tutsa kılkı bütün, aŋar tegmese ot yalını tütünAteşin alevi ve dumanı dokunmaması için, onun gönülü ve dili doğru, hareketi ve tabiatı uygun olmalıdır. 
Közin ked küdezse tilin beklese, ukuş birle ârzû havâğ örkleseGözünü iyi gözetmeli ve dilini muhafaza etmeli; aklı ile arzu ve heveslerine gem vurmalıdır. 
Közün körse ötrü köŋül ârzûlar, köŋül ârzû kolsa anı kim yığarGözün gördüğü şeyi gönül arzular; gönül arzu edince, ona kim karşı koyabilir. 
Köŋül begturur yeti endam öze, begi başlasa bodnı yügrür tüzeGönül yedi endam üzerine beydir; bey yol gösterince, halk tereddütsüz onu takip eder. 
İdi yakşı aymış biliglig sözüg, ay ersig küdezgil köŋülüg közügBilgili çok yerinde bir söz söylemiştir; ey yiğit, gönülü ve gözü gözet. 
Et öz yeti endâm köŋülke udar, köŋül birle yalŋuk ağır yük yüderVücût, yedi endam, gönüle uyar; insan gönülü ile ağır yük yüklenir. 
Tükel sır bediz ol köŋülsüz kişi, köŋülsüz kişi bilge atın yodarGönülsüz insan yalnız bir şekil ve kalıptan ibarettir; gönülsüz insan âlim adını kaybeder. 
Kerek elgi berk sak kereksiz akı, saçılmasa ötrü ağı kaznakıHazine ve servetin israf edilmemesi için, hazinedar eli sıkı ve ihtiyatlı olmalıdır; cömertliğe lüzum yoktur. 
Akılık idi ked unı kodmağu, kişi neŋi birle akı bolmağuCömertlik çok iyi bir şeydir, onu elden bırakmamalı; fakat el kesesinden cömertlik olmaz. 
Satığçı kerek bilse törlüg satığ, satığ bilmese er kılumaz asığO tüccar olmalı ve her türlü ticâretten anlamalıdır; insan ticâretten anlamazsa, kâr edemez. 
Kamuğ neŋ tavarığ biligli kerek, ağırın uçuzun ukuğlı kerekBütün eşya ve malları bilen, her şeyin pahalısını ucuzunu tanıyan bir insan olmalıdır. 
Bilir bolsa kıymet ol arsıkmasa, satığda tavığda neŋ alsıkmasaHer şeyin değerini bilmeli, alış-verişte malca zararlı çıkmamalıdır. 
Alımka berimke oŋay bolsa öz, uluğka kiçigke süçig tutsa sözAlış-verişte muamelesi mülayim olmalı; büyüğüe, küçüğe karşı tatlı dil kullanmalıdır. 
Negü ötnü alsa yana berse terk, aŋar bergeler neŋ kaçan kolsa terkÖdünç aldığı şeyleri zamanında öderse, ona da istediği malı derhâl verirler. 
Satığka oŋay bolsa kılkı köni, aŋar eksümez neŋ kereklig küniTicârette mülayim, tavır ve hareketi doğru olursa, lâzım olduğu vakit onun için mal eksik olmaz. 
Kalı berse begler er atka açığ, tegürse anı bolmasa yüz açığEğer beyler askere ihsanda bulunurlarsa, o bunu, yüzünü ekşitmeden, verine getirmelidir. 
Açığ tıdsa işçi er at köŋli sır, er at köŋli sınsa alır begke kirHizmetkâr ihsana mâni olursa, askerin gönülü kırılır; askerin gönülü kınhrsa, beyin adı lekelenir. 
Negü ter eşitgil akılar başı, köŋülke alıŋıl ay çırğuy kişiCömertlerin başı ne der, dinle; ey cimri insan, bunu hatırında tut. 
Severig sevügsüz kılayın tese, tilin ayğu neŋni tıdıp bermeseSevilen kimseyi gözden düşürmek ve onu sevimsiz yapmak istenilirse, va’d edilen şeye mâni olmak ve vermemek kâfidir. 
Ayıp bermegü neŋ tilin aymağu, tilin aydıŋ erse anı tıdmağuVerilmeyecek şeyi va’d etmemeli; bir kerre de va’d edıldımı, ona mânı olmamalıdır. 
Sözin kıysa begler umınç kötrülür, umınç kitti erse neŋiŋ kotrulurBeyler sözlerinde durmazlarsa, itimâdı kaybederler, itimat kaybolunca, mal da gider. 
Oduğ sak kerek ked kereksiz azak, azak bolsa işçi bolur iş uzakHazinedar çok uyanık ve dikkatli olmalıdır; savsaklamağa lüzum yoktur; hizmetkâr savsaklayıcı olursa, işler sürüncemede kalır. 
Bu beglerke tapnur tapuğçı kamuğ, muŋadıp kelip tuttı tapğun kapuğİdlerin yanındaki bütün bu hizmetkârlar, ihtiyaçlarından dolayı girmiş ve kapılanmışlardır. 
Muŋadsa tapuğçı elig tarlıkın, begi eştip ıdsa açığ yarlığınHizmetkâr darlıkta kalır ve muhtaç duruma düşerse, onun sıkıntısını duyan bey ihsan fermanını göndermelidir. 
Uzatsa ağıçı bu neŋ bermese, muŋadmış tapuğçı tüŋülgey basaHazinedar işi uzatır ve ihsan edileni vermezse, muhtaç duruma düşen hizmetkâr sonra ondan yüz çevirir. 
Kerekinde bulsa kişi öz muŋı, yam erse yaŋança bolur ol teŋiinsan muhtaç olduğu şeyi zamanında bulursa, bu çöp olsa dahi, ona fil kadar gözükür. 
Negü ter eşitgil bu kökçin saŋa, muŋadmış muŋıŋa yara ay toŋaBu ak saçlı sana ne der, dinle; ey kahraman, muhtaç olanın ihtiyâcını karşılamağa çalış. 
Tilemişte bulsa tilegli neŋin, yanut kılsa bolmaz cânında öŋinisteyen istediğini zamanında bulursa, buna karşılık icâbında canını feda eder. 
Kerek üdte bir yam yaŋança bolur, kamuğ neŋke yaŋzağ munu bu teŋinLâzım olduğu zaman bir çöp fil kadar olur; her şey bunun gibidir. 
Bu yaŋlığ kişi bulsa emdi elig, ukuşluğ biliglig uvutluğ siligişte hükümdar böyle akıllı, bilgili, haya sahibi ve yumuşak huylu bir insan bulursa, 
Aŋar berse bolğay ağı kaznakı, ınansa yarağay küdezse hakıHazine ve serveti ona tevdi edebilir; ona itimat eder ve onun hakkını gözetirse, yerinde olur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Elig aydı uktum yaruttuŋ meni, takı bir sözüm bar ayu ber anıHükümdar: — Anladım, beni aydınlattın—dedi—daha bir sözüm var, onu da söyleyiver. 
Ayak tirki başlar bu aş başçısı, negü teg kerek ayğıl aş işçisiAşçı-başı kaplan ve sofrayı idare eder; bu aşçı-başı nasıl olmalıdır ki, 
Seziksiz yese beg anıŋdın aşığ, ınansa aŋar beg küdezse başığBey, şüphe etmeden, onun elinden yemeğini yesin; ona itimat etsin ve hayatı tehlikeye düşmesin. 
İdi tersturur bu aş içgü yegü, siziklig kişidin yese ay bügüEy hakîm, şüpheli insanın elinde bulunursa, bu yemek-içmek işi çok güç bir mesele hâlini alır. 
Munı ma ayu bergil emdi maŋa, bileyin ukayın ay ersig toŋaŞimdi bana bunu da söyleyiver; ey merd kahraman, bunu da bileyim ve anlayayım 
Öğdülmiş İligke Aş Başçi H V Ân Sâlâr Negü Teg Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara Aşçı-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı elig, bu işke bütün er kerek ked siligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Ey hükümdar, bu işe mükemmel ve temiz ruhlu bir insan lâzımdır — dedi — 
Kişide talusı köni çın kişi, üdürgü aŋar bergü aş suv işiİnsanlar arasında doğru, dürüst ve seçkin bir kimse bulmalı ve yemek içmek işini onun eline bırakmalıdır. 
Bu işke idi çın bütün er tile, bağırsak tapuğsak uvutı bileBu iş için çok dürüst ve doğru bir insan ara; o şefkatli, işine gönülden bağlı ve haya sahibi bir kimse olmalıdır. 
Bağırsak tapuğçı bütün çın kişi, begiŋe yuluğlar et öz cân başıİçten bağlı olan hizmetkâr, doğru ve dürüst insan tenini, canını ve başını beyine feda eder. 
Boğuzdın bolur barça begke hatar, işin kılsa aşçı anı kim yeterBey için her türlü tehlike boğazdan gelir; aşçı işini yaparken, onu kim sevk ve idare eder. 
Kamuğ yerde begler küdezgü özin, yigü içgüde açğu saklık közinBeyler her yerde kendilerini gözetmelidirler; yemek-içmekte ise, bilhassa ihtiyat gözünü açmalıdırlar. 
Bodun başlar erke bolur miŋ yağı, yağı bolsa kimke yadığlığ ağıHalkın başında bulunan kimsenin bir çok düşmanı olur; kimin düşmanı varsa, ona karşı ağ hazırlanmış demektir. 
Bütün çın bışığ bolmasa bu kişi, hatarlığ bolur aşta begler işiAşçı güvenilir, doğru ve olgun bir kimse olmazsa, yemek-içmekte beylerin durumu tehlikeye girer. 
Muŋar kiçki eski tapuğçı kerek, açınu süçinü aşın berse terkBu iş için çok eski ve emektar bir hizmetkâr lâzımdır ki, beyi esirgeyerek, yemeği zevkle ve vaktında hazırlasın. 
Telim tapğı erse üküş emgeki, aŋar bütse bolğay açınmış begiİhsanını esirgemeyen bey hizmeti uzun ve emeği çok olan kimseye güvenebilir. 
Negü ter eşitgil kişi edgüsi, kalı teŋlemiş teg ukuş belgüsiZekâsı bu vasıfları hâiz olan, insanların iyisi ne der, dinle. 
Kayu neŋe emgek katılsa üküş, sevüg boldı ol neŋ kamuğda küsüşHangi işe çok emek sarfedilmiş ise, insan onu sever ve onu her şeyden tutar. 
Kayu neŋke ıdsa tiriglik kişi, sevüg boldı ol neŋ sevüg cân tuşıinsan ömrünü hangi şeye sarfederse, o şey sevimli can kadar kıymetli olur. 
Tiriglik isiz ermez emgek isiz, bu emgekke bermez tiriglik isizÖmür aziz değil, emek azizdir; bu emeğe sarfedilmeyen hayata yazıktır. 
Tiriglik barır er açımaz tilin, yava bolsa emgek açır kiç yılınHayat gider, insan buna acıdığını itiraf etmez; emek boşa giderse, bunun acısı uzun seneler unutulmaz. 
Közi tok kerek ked yeme köŋli bay, arığlık kerek hem yüzi körki ayAşçı-başının gözü çok tok ve gönlü zengin olmalı; temiz olduğu gibi, yüzü ve kıyafeti de ay gibi parlamalıdır. 
Sakınuk kerek din şeriat bilir, bu mundağ kişidin bütünlük kelirTakva sahibi, din ve şeriatı tanır bir insan olmalıdır; böyle insandan doğruluk gelir, 
Arığ boldı begler tadusı özi, arığ bolmasa aş kaçan yer kozıBeylerin kendileri ve onları vücûda getiren dört unsur temizdir; yemek temiz olmazsa, onu nasıl iştihâ ile yiyebilirler. 
Arığ bolsa aşçı arığ aş berür, arığ bolsa aş suv seve ked yelürAşçı temiz olursa, temiz yemek verir; yemek temiz olursa, seve-seve yenilir. 
Közi suk kişi aşka sukluk kılur, elig tegrür aşka aşığ artaturAç gözlü kimse yemeğe karşı haris davranır, yemeğe elini sokar ve onu berbat eder. 
Közi suk kişiniŋ kılınçı yeg ol, kılınç yegliki erke teŋsiz ig olAç gözlü adam çiğ tavırlı olur; çiğ tavırlı olmak insana yakışmayan bir hastalıktır. 
Neçe me bütün çın er erse köni, anıŋda bütün çın özüŋ bil munıNe kadar güvenilir, doğru ve dürüst bir insan bulsan bile, bil ki, senin için en güvenilir ve doğru kimse yine kendinsin. 
Bütün tutğu barça kişig çın bışığ, özüŋ ked sakıŋu küdezgü başığBütün doğru ve olgun insanlara güvenmeli; fakat insan daha çok kendi-kendisini korumalı ve başını gözetmelidir. 
Muŋar meŋzetü keldi emdi bu söz, unıtma bu sözni ayâ edgü özBuna benzer şöyle bir söz vardır; ey iyi insan, bu sözü unutma. 
Kamuğnı bütün tut küdezgil özüŋ, özüŋke bağırsak seniŋ öz közüŋHer kese güven, fakat kendini gözet; sana karşı şefkatli olan, senin kendi gözündür. 
Kamuğda azizrek bu cânıŋ aziz, aziz cânnı bek tut uzatma sözügHer şeyden daha fazla bu canın azizdir; azız canı koru ve sözü uzatma. 
Yüzi körki körklüg kerek kılkı uz, yülüg bolsa bodluğ tili köŋli tüzOnun yüzü, kıyafeti güzel, tavrı iyi, saçı-sakalı düzgün, yakışıklı ve özü-sözü bir olmalıdır. 
Bu körklüg kişi közke körnür arığ, arığ bolmasa aş boğuzka karığBöyle güzel bir kimse göze temiz görünür; yemek temiz olmazsa, insanın boğazında kalır. 
Arığlıknı sevmişturur bir bayat, arığlık bile er bulur edgü atTanrı temizliği sever, temizlik ile insan iyi ad kazanır. 
Arığlıknı barça kişiler tiler, arığ bolsa aş suv kişi ârzûlarTemizliği bütün insanlar ister; yemek temiz olursa, insan ona arzu duyar. 
Yırak tutğu aşta arığsız kişi, arığsız kişiniŋ arığsız işiTemiz olmayan kimseyi yemekten uzak tutmalı; temiz olmayan insanın işi de temiz değildir. 
Könilik kerek hem bülün çın kılık, köni bolmasa er tüzümez yorıkÂşçı-başı doğru, dürüst ve itimat edilir bir kimse olmalıdır; doğru olmayan insan gidişini düzeltemez. 
Kalı egri bolsa bu aş başçısı, kamuğ egri boldı anıŋ işçisiEğer aşçı-başı eğri olursa, onun bütün yamakları da eğri olur. 
Yumıtsa kalın yeg bu aş oğrısı, kaçan körki kelgey begi tirkisiBu ham insan sürüsü, yemek hırsızları, mutbahta toplanırsa, beyin safrası nasıl güzel olur. 
Könilik kerek erke edgü kılınç, anın bulsa ötrü tilemiş sevinçİnsana doğruluk ve iyi hareket lâzımdır; insan bunlar ile arzu ettiği sevinci bulur. 
Negü ter eşitgil köni kılklığ er, köni kılkı bolsa ajun bütrü yerDoğru hareketli insan ne der, dinle; doğru hareket eden insan dünyanın bütün nimetlerine nail olur. 
Köni kayda bolsa kutadur küni, tünermez küni er yorısa köniDoğru insan nerede olursa-olsun, onun günü kutlu olur; doğru hareket eden insanın gündüzü geceye dönmez. 
Hıyânet kayu yerde ursa adak, asığ bergü barça kaçar ked yırakHıyanet nereye ayak basarsa, faydalı olan her şey oradan çok uzaklara kaçar. 
Hıyânet kişi kayda sunsa elig, teŋiz erse suğlur kurıtur yerigHıyanet eden adam bir yere el attımı, deniz bile olsa, kurutur. 
Bağırsak kerek ked begini sever, uvutluğ kerek ked özini yığarAşçı-başı sâdık olmalı ve beyini çok sevmeli; nefsine hâkim ve haya sahibi bir kimse olmalıdır. 
Ukuşluğ kerek hem biliglig kerek, üdi bolsa aşka eriglig kerekAşçı-başı akıllı ve bilgili olmalı; yemek vakti gelince, elini çabuk tutmalıdır. 
Törüçe yorısa tapuğ kılsa öz, kirürde çıkarda köni tutsa közUsûl ve erkânı dâiresinde hareket ile hizmet etmeli ve girip-çıkarken, dâima önüne bakmalıdır. 
Ukuş işke tutsa küdezse özin, bilig işke tutsa tıdusa közinAklını kullanarak, kendisini gözetmeli; bilgisini kullanarak, gözüne olmalıdır. 
Vefâ kılsa begke tilep edgü at, ol at birle edgü kalır meŋü atİyi ad dileyerek, beye vefalı olmalı; bu iyi ad ile onun adı da ebedîleşmiş olur. 
Ukuşluğ kişiler at edgü kolur, biliglig kişiler ınançlığ bolurAkıllı insanlar iyi ad isterler; bilgili insanlar itimâda lâyık olurlar. 
Ukuşluğ kişidin kişilik kelür, biliglig kişiler kişisi bolurAkıllı insandan İnsanlık gelir; bilgili kimse insanların insanı olur. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ kişi, ukuşluğ kişi ol kişide başıAkıllı insan ne der, dinle; insanların başı akıllı insandır. 
Ukuşluğ vefâlığ kişi tüzüni, yuluğlar kişike kamuğ öziniAkıllı, vefalı kimse insanların asilidir; o başkaları için her vakit kendisini feda edebilir. 
Arığsız cefâlığ kılınçı otun, kalı aydı erser kıyar söziniTemiz olmayan, cefakâr ve küstah kimse, söz vermiş olsa dahi, sözünden döner. 
Munu aydım emdi ay elig kişi, bu yaŋlığ kerek bolsa aşçı başıEy hükümdar, Şte söyledim; aşçıbaşı olacak insan böyle olmalıdır. 
Kirip ötrü tirki ayak başlasa, anıŋdın begi aş seziksiz yeseBöyle bir kimse sofra ve kapları idare eder ve beyi de, ondan şüphe etmeden, yemeğini yiyebilir. 
Bu erdi ay elig özüm bilmişin, ayu berdim emdi köŋül bulmışınEy hükümdar, benim bildiğim bunlardır; hatırıma gelenleri işte arzettim. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Elig aydı uktum eşittim munı, takı bir sözüm bar ayu ber anıHükümdar : — Bunu dinledim ve anladım — dedi — bir sözüm daha var, onu da soyleyiver. 
Maŋa ayğıl emdi idişçi başı, negü teg kerek kılsa içgü işiŞimdi bana içkici-başını anlat; içki işine bakan insan nasıl olmalıdır ki, 
İnansa aŋar beg ne köŋli bütüp, alıp içse içgü anı çın tutupBey ona inansın ve iç huzuru ile onu doğru bilerek, elinden içki içsin. 
Öğdülmiş İligke İdişçi Başı Negü Teg Kerekin AyurÖğdülmiş Hükümdara İçkici-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı elig, muŋar ma idi ked yetürsü biligÖğdülmiş cevap verdi ve: — Hükümdar bu hususu da çok iyi düşünmelidir — dedi — 
Öz igdiş kerek ked sınamış yılın, köŋül basmış erse könitmiş yolınÖz kardeşlerinden veya uzun yıllar iyice tecrübe edilmiş, nefsine hâkim ve doğru yolda yürüyen biri olmalıdır. 
Bütün çın bağırsak közi köŋli tok, köni bolsa kılkı mesel atğu okGüvenilir, doğru, sâdık, gözü ve gönülü tok, tabiatı da atılan ok gibi doğru olmalıdır. 
Anın ötrü bolsa idiş tutğuçı, yarağay bu işke yetilgey küçiBu işe içkiyi iyi muhafaza eden ve bunu hazırlamağa muktedir böyle biri münâsip olur. 
Kamuğ törlüg otlar idişçi tutar, güvâriş ya macûn ya çurnı katarIçkici-başı her türlü otları hazır bulundurur; hazım, kuvvet veya müshil ilâcı, hazırlar. 
Telim törlüg otlar anıŋda bolur, yegü yalğağu ot ya içgü kolurOnun elinde yenilen, yalanan veya içilen, arzu edilen her türlü ilâç bulunur. 
Kuruğ öl yemiş tut ya içgü süçig, anıŋdın bolur bu boğuzka keçigKuru veya yaş meyva yahut içki ve şarap, bunlar boğaza hep onun elinden girer. 
Boğuzdın bolur barça begke hatar, boğuz tatğı aşçı idişçi tutarBey için her türlü tehlike boğazdan gelir; boğazın tadı aşçı ve içkicinın elindedir. 
Bu aşçı idişçi bütün bolmasa, idi sarp bolur begke içse yeseAşçı ve içkici itimat edilir kimseler olmazsa, beyin emniyetle yiyip içmesi çok güç olur. 
Negü ter eşit ay biliglig bügü, boğuz ked küdezgü aş akru yegüBilgili ve hakîm insan ne der, dinle; boğaza çok dikkat etmeli ve yavaş-yavaş yemelidir. 
Boğuzuğ küdezse başıŋa asığ, aşığ az yese bu ağızka tatığBoğazı gözetmek, baş için faydalıdır; az yemek, ağıza tatlı gelir. 
Üküş kördüm erni yava kıldı baş, küdezmedi boğuzın kovı kıldı yaşÇok insan gördüm; boğazını gözetmediğinden, beyhude yere başına kıydı ve hayatını heder etti. 
Boğuzdın kirür ig kişike kemi, boğuzdın bolur hem aŋar ot emiHastalık ve rahatsızlık insana boğazdan gelir; tedavi ve ilâç da boğazdan olur. 
Ukuşluğ kerek hem bilig ked bilir, ukuşluğ kişidin kişilik kelirO akıllı ve çok bilgili olmalıdır; akıllı insandan insanlık gelir. 
İsizke katılmaz ukuşluğ kişi, bütün çın bolur bu biliglig işiAkıllı insan kötüye karışmaz; bilgili insan da doğru ve dürüst hareket eder. 
Köni ermese küygey erdi ulun, köni turmasa kör bolur er bulunOk düz olmasa idi; doğru gitmezdi; insan doğru hareket etmezse, başkalarının esîri olur. 
Köni bol sen iş kıl ay ersig begim, könilikte taştın yok ermiş yegimEy kahraman beyim, sen doğruluk ile çalış; bence doğruluktan daha iyi bir şey yoktur. 
İdişçi başı ked koyuğ er kerek, köni tutsa ötrü köŋül ög yürekîçkici-başılık için çok titiz insan lâzımdır; o gönlünü, aklını ve yüreğini doğru tutmalıdır. 
Könilik öze işlese iş bütün, yakurmasa özke yarağsız otunBütün işleri doğruluk ile yapmalı; uygunsuz ve küstah kimseleri kendisine yaklaştırmamalıdır. 
Öz elgi bile katsa içgü körüp, özi beklese kodsa tamğa urupİçkiyi bizzat kendi eli ile karıştırmalı; kendisi mühürleyerek, muhafaza altına almalıdır. 
Yegü içgü katmış kamuğ otlarığ, öz elgi bile katsa tutsa arığYemek ve içkiye karıştırılan bütün otları kendi eli ile katmalı ve bunların temizliğine dikkat etmelidir. 
Kuruğ öl yemiş ya cülengbin cülâb, özi katğu tutğu bu barça şerâbKuru, yaş meyva veya gül-balı, gül-şurûbu, bütün bu içkileri kendisi yapmalı ve muhafaza etmelidir. 
Açınu süçinü bağırsaklıkın, idişin küdezse ötese hakınŞefkat, sevgi ve sadâkatle beyin içkisini gözeterek, onun hakkını ödemelidir. 
Kirür otrü emgek begi tapğıŋa, ol emgek tusulur kulı asğıŋaBöylece beyinin hizmetine onun emeği geçer ve bu emek kulun faydasını te’min eder. 
Kayu neŋke kirse kişi emgeki, uş ol neŋde boldı cânınıŋ kökiİnsanın hangi şeye emeği geçerse, onun canı o şeye bağlanmış olur. 
Muŋar meŋzetü sözledi söz silig, siligler sözi körse barça biligİyi tabiatlı insan buna benzer bir söz söylemiştir; böyle insanların sözü, dikkat edersen, hep bilgidir. 
Kayu neŋke kirse kişi emgeki, sevüg boldı ol neŋ sevüg cân kökiİnsanın hangi şeye emeği geçerse, o şey sevgili can kökü gibi sevilir. 
Kişi emgek ıdsa tiriglik ıdıp, anı sevgü yüdgü yüdürse yükiİnsanın ömür boyunca emek verdiğini sevmeli ve yüklenince de onun külfetine katlanmalıdır. 
Bu yaŋlığ bulunsa idişçi başı, aŋar berse bolğay idişçi işiBöyle bir içkici-başı bulunursa, içki işi ona verilebilir. 
Bu işke munı teg silig er kerek, munıŋ tapğı körki yarutsa yürekHizmetinin iyiliği ile içten memnun kalmak için, bu işe böyle temiz tabiatlı bir insan lâzımdır. 
Munıŋda basakı bu boşğutları, sakalsız kerek barça körki yarıİçkici-başının sakileri de hep genç ve güzel yüzlü olmalıdırlar. 
Yalıŋ yüzlüg oğlan tolun teg yüzi, bodı tal kara saç bediz teg öziYüzünde henüz tüy belirmemiş bu oğlanların yüzü dolun ay, boyu fidan, saçı kara ve görünüşleri tasvir gibi güzel olmalıdır. 
Beli bolsa yılmık yana yarnı keŋ, ürüŋ bolsa kırtış kızıl kızğu eŋBelleri ince, omuzları geniş, teni beyaz ve yanakları al-kırmızı olmalıdır. 
Yaşıl kök sarığ al ağı ton kedip, aşağu kötürse yaraşur yorıpOnların yeşil, mavi, san ve pembe ipek elbiseler giyip dolaşmaları ve yemek taşımaları hoş olur. 
Sakalsız kerek bu idişçi arığ, küdezilse içgüde kıl tü yamığİçkinin kıl, tüy ve çer-çöpten korunması için, içkici sakalsız ve temiz bir insan olmalıdır. 
İdişte tü bolsa yarağsız bolur, tü aş suvka tüşse tatığsız bolurİçkide kıl bulunursa, yakışık almaz; kılın yemeğe ve içkiye düşmesi tatsız bir şeydir. 
Munın aydı bolğay bilig bergüçi, sakalsız kerek tep idiş tutğuçıBilgi veren bundan dolayı — “Kadeh sunanlar sakalsız olmalıdır” — demiş olacaktır. 
İdişçi arığ bolsa körklüg yüzi, anıŋdın siŋer içse içgü kozıKadehçi temiz ve güzel yüzlü olursa, içilen içki iştiha ile içilir ve insanın içine siner. 
Negü tutsa körklüg kişi kılkı uz, yaraşur alır kör bu cân ülgi közGüzel yüzlü, tavır ve hareketi zarif olan kimse ne sunsa, yakışır; bak, göz ondan canın hissesini alır. 
Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı, eşitgil munı sen ayâ bilgüçiŞu beyti söyleyen ne der, dinle; ey bilen insan, bunu sen dinle. 
Yüzi körki körglüg kerek kılkı uz, negü tutsa andın tamar barça tuzYüzü-gözü güzel, tavır ve hareketi zarif olmalıdır; o ne sunarsa sunsun, zevkle içilir. 
Karın açmış erke yüzi körse aş, usup susamış ka körüp kanğusuzKarnı acıkmış insana onun yüzünü görmek bir yemektir; susamış insan için, o bakıp kanılmaz bir içkidir. 
İdişçi başı kör uş andağ kerek, idiş tutğuçılar bu mundağ kerekİçkıci-başı işte böyle, sâkîler de öyle olmalıdır. 
İnansa aŋar ötrü begler bütüp, yakın tutsa bolğay bütün çın tutupBeyler onlara itimât ederek, inanır ve doğru-dürüst insan olarak, onları kendilerine yakın tutabilirler. 
Ay elig kaç işke er üdrüm tile, bağırsak közi tok uvutı bileEy hükümdar, şu bir kaç işe sâdık, gözü tok ve haya sahibi, seçkin insanlar ara. 
Birisi yalavaç bitigçi biri, takı bir idişçi kör aşçı biriBunlardan biri — elçi, biri — kâtip, biri — içkici-başı ve biri de — aşçı-başıdır. 
Bularığ idi ked talula birin, kalı tuşsa teŋsiz ökünme yarınBunların her birini çok iyi seç; eğer uygunsuz kimseler seçilirse, sonra peşiman olma. 
Yalavaç bitigçi kalı bolsa yig, anıŋ yası elke tokır ay tetigEğer elçi ile kâtip olgun kimseler olmazsa, ey zeki insan, bunun zararı memlekete dokunur. 
İdişçi ya aşçı yeg erse kalı, anıŋ yası cân kör tiriglik ulıEğer içkici ve aşçı-başılar çiğ olurlarsa, bunların zararı hayatın esası olan cana dokunur. 
Katığlan ay elig bu bir kaç kişig, talulayu üdrü tutuzğıl işigEy hükümdar, gayret et, bu birkaç insanı iyi seç, sonra işleri onların ellerine bırak. 
Yana aydı ögdülmiş elig kutı, bedük boldı begler işi teg atıÖğdülmiş devamla : — Ey devletli hükümdar, beylerin işi gibi, adı da büyük olur — dedi — 
Bedük işte teŋsiz baş ağrığ bolur, baş ağrığ kötürmese beglik kalurBüyük işin her türlü derdi olur; bu derdler ortadan kaldırılmazsa, beylik ortadan kalkar. 
Negü ter eşitgil keŋeşçi öge, keŋeşte töker begke yünçü ükeDinle, istişarede beyin önüne yığınla inci döken has-müşâvir ne der. 
Ayâ beg erej kolma emgek kötür, erej birle emgek adakşu yaturEy beyim, rahat arama, zahmeti ortadan kaldır; rahat ile zahmet bir arada bulunur. 
Beg emgep el itse bodun şük bayur, bayusa bodun beg tileki bolurBey zahmet çekip, memleketi tanzim ederse, halk kendi-kendine zenginleşir; halk zenginleşirse, beyin her arzusu yerine gelir. 
Sevinme ked artuk erejlig kişi, bolur âhır emgek erejke tuşıEy huzur içinde yaşayan bey, buna fazla sevinme; sonunda huzuru zahmet takip eder. 
Neçe me bu aşçı idişçi saŋa, bütün erse artuk ay ersig toŋaEy cesur kahraman, aşçı ve içkici-başılar sana ne kadar çok itimat telkin ederlerse-etsinler, 
Olarda bağırsak özüŋe özüŋ, adın bolmağay sen uzatma sözügSeni onlardan daha çok esirgeyecek olan yine kendinsin; sözün kısası, bu başka bir kimse olamaz. 
Negü ter eşitgil öge buyrukı, unıtma munı sen biti hem okıHas-müşâvir ne tavsiye eder, dinle; bunu unutma, yaz ve dâima oku. 
Sevüg cân özele iminde imin, kolup bulmadım men özümde öŋinAradım, aziz can için kendimden daha emin başka bir kimse bulamadım. 
Katığlan küdezgil katığ tut anı, kalı bardı erse tileme eminGayret et, gözet, onu sağlam tut; eğer giderse, ona çâre bulunmaz. 
Ayıtmış nı aydım ay elig kutı, negü teg kerekin emi hem otıEy devletli hükümdar sorulanlara cevap verdim; onun nasıl olması lâzım geldiğini, çâre ve tedbirini bildirdim. 
Bu yaŋlığ kişi birle begler bedür, yağı boynı yençer kü çavın ıdurBeyler böyle insanlar ile yükselir, düşmanın boynunu ezer, kendilerinin nâm ve şöhretini yayarlar. 
Munu sözledim men saŋa belgülüg, takı bir sözüm bar adın ülgülügİşte sana açıkça söyledim, fakat üzerinde durulacak başka bir sözüm daha var. 
Elig tıŋlar erse anı sözleyin, yok erse bu sözni özüm kizleyinHükümdar dinlemek lutfunda bulunursa, onu da söyleyeyim; eğer münâsip görmezse, sözüm bana kalsın. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yanut berdi elig ayur ay bügü. negü ol maŋa ay sözüg sözlegüHükümdar cevap verdi ve : —Ey hakim, diyeceğin nedir, bana söyle —dedi— . 
Seniŋdin eşitgü kerek barça söz, biligke teriz sen ukuşka ögüzSenden her sözü dinlemek icap eder; sen bilgi denizi ve akıl deryâsısı. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı elig, eligdin tegir elke törlüg biligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Ey hükümdar, memlekete her türlü bilgi hükümdardan gelir — dedi— 
Eligke ötündüm tapuğçı yolı, negü teg tapınğu begiŋe kulıHizmetkârların yolunu ve kulun beyine nasıl hizmet etmesi lâzım geldiğini hükümdara arzettim. 
Yeme bilgü begler tapuğçı kulın, negü teg açınğu tapınsa yılınBeyler de hizmetkâr kullarına ve yıllarca hizmet edenlere nasıl ihsanda bulunmak lâzım geldiğini bilmelidirler. 
Neçe beg hakı erse kullar öze, yeme kul hakı yokmu begler özeKullar üzerinde beyin o kadar hakkı var da, beyler üzerinde kulların hakkı yokmudur. 
Kalı beg hakın körse kullar turup, kerek kul hakın körse tapğın körüpEğer kullar beyin karşısında hizmet ile, onun hakkını yerıne getirirlerse beyin de, hizmetlerine göre, kullarının hakknı vermesi lâzımdır. 
Tapuğçı tapuğ kılsa dünyâ üçün, kalı bulmasa dünyâ emger küçünHizmetkâr dünyalığı için hizmet eder; eğer, dünyalığını bulamazsa, gadre uğramış olur. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Elig aydı keldür maŋa ay aça, negü ol tapuğçı hakı ay seçeHükümdar : — Haydi, bana açık söyle ve bir-bir anlat; hizmetkâr hakkı ne demektir — dedi. 
Öğdülmiş İligke Tapuğçilar Haki Begler Öze Negü Teg Erdükin AyurÖğdülmiş Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söyler 
Bu ögdülmiş aydı bu begler öze, tapuğçı hakı bar tapuğda ozaÖğdülmiş dedi: — Beyler üzerinde hizmetkârın, daha hizmete başlamadan evvel, bir alacağı vardır. 
Eŋ aşnu yegü içgü bergü kerek, tapınğu itiglerin itgü kerekOna ilk önce yiyecek ve içecek vermek ve onun hizmet esbabını hazır: lamak lâzımdır. 
Tapuğ kılmak emgek katığ iş bolur, munı bilse begler tapuğ tiş kılurHizmet etmek zahmetli ve ağır bir iştir; beyler bunu takdir ederlerse, hizmetkâr daha çok gayret eder. 
Et öz cân yuluğlar tapuğ kılğuçı, tiler beg sevinçi bu kul bolğuçıHizmet eden insan tenini ve canını feda eder; kulluk eden beyini memnun etmek ister. 
İsig tumlığ aç tok yadağ hem yalıŋ, kılıç baldu ok yer ay elig biliŋOnlar sıcakta, soğukta, aç, tok, yaya ve çıplak hâlde, kılıç, balta ve ok darbelerine mâruz kalırlar; ey hükümdar, bunu bil. 
Kedin öŋdün oŋ sol bolur bu turup, begin inçke tegrür bu emgek körüpOnlar öne, arkaya, sağa ve sola giderler; oralarda beylerini huzura kavuşturmak için, zahmet çekerler. 
Yağıka bu öŋdün bolur bek tolum, tiriglik tiler begke özke ölümOnlar düşmana karşı ön safta bir silâh vazifesi görürler; beyin yaşaması için kendilerini ölüme atarlar. 
Bu yaŋlığ beginiŋ sevinçin tilep, özin emgetür tünni künke ulapBu şekilde beyinin huzurunu diler ve geceyi gündüze katarak, zahmet çekerler. 
Bu tapğı üçün beg ötegü hakın, anı edgü tutğu bağırsaklıkınBu hizmetleri için bey onların hakkını ödemeli; onlara şefkatle muamele etmelidir. 
Negü ter eşitgil uç ordu hanı, bodunda talusı kişide çınıHalk arasında seçkin ve insanların doğrusu olan Üç-Ordu hanı ne der, dinle. 
Ayâ beg boluğlı bodunka uluğ, bedüt edgü tutğıl tapuğçı kuluğEy halkın büyüğü ve bey olan kimse, hizmetkâr kullarına iyi muamele et ve onları yükselt. 
Tapuğçı bile begler elgi uzar, tapuğçı bile erklig el kend tüzerBeyler hâkimiyetlerini hizmetkârlar vâsıtası ile elde ederler; hükümdar hizmetkârlar ile memleketini düzene koyar. 
Neçe beg uluğ bolsa aslı bedük, tapuğçı bile boldı atı bedükBeyin aslı ne kadar ulu ve kendisi ne kadar büyük olursa-olsun, onun adı hizmetkârları ile yükselir. 
Ay elig kişilik mürüvvet bolur, mürüvvet kişike tarikat bolurEy hükümdar, insanlık— mürüvvettir; mürüvvet— insan için, bir tarikattır. 
Mürüvvet tarikat bu ol belgülüg, kişi emgeki bilse kılsa ülügMürüvvet ve tarikat, hiç şüphesiz, insanın emeğini takdir ile hakkını vermektir. 
Tapuğçı kapuğda umınçka turur, umınç bermese beg mürüvvet barurHizmetkâr kapıda ümit ile hizmet eder; bey onun umduğunu vermezse, mürüvvet gider. 
Körü barğu begler tapuğçı neçe, tusulur neçe ol tusulmaz neçeBeyler hizmetkârın nasıl olduğuna ve işe yarayıp-yaramadığma her vakit dikkat etmelidirler. 
Tusulur teŋinçe açıŋu kerek, tapınmış teŋi hak tegürgü kerekişe yaradığı nisbette ona ihsanda bulunmak ve hizmeti nisbetinde onun hakkını ödemek lâzımdır. 
Kişi yılkıda ınğa ermez ay beg, munı teŋlese iş bolur ülgü tegEy hükümdar, insan hayvandan daha aşağı bir mahlûk değildir; bunu kıyâs tutarsan, iş ölçüsüne göre olur. 
Boğuz todrur aşnu kişi yılkınıŋ, basa asğı kötrür bu yalŋuk anıŋinsan önce hayvanın karnını doyurur; sonra bu insan ondan istifâde eder. 
Açığ berse begler tilin edgü söz, tapuğçı yuluğlar begiŋe et özBeyler ihsanda bulunur ve iyi sözle onu takdir ederlerse, hizmetkâr beyine kendisini feda eder. 
İsinür tapuğçı bağırsak bolur, özin emgetür beg sevinçin kolurHizmetkâr böylece onu sever, ona candan bağlanır; beyinin huzûrunu temin için, kendisi zahmet çeker. 
Muŋar meŋzetü sözlemiş söz tetig, bilig birle yalŋuk uzatur eligZeki bir insan buna benzer bir söz söylemiştir; insan bilgi ile etrafına hâkim olur. 
Kişi edgülükke sevüg cân berür, bir edgü yanutı on edgü kılurinsan, iyiliğe karşılık, aziz canını verir; bir iyiliğe karşı on iyilik yapar. 
Asığ bolsa yalŋuk özin kul kılur, aŋar kul bolur özke emgek ururMenfaati olursa, insan kendisini kul yapar; başkasının kölesi olur ve zahmete katlanır 
Tapuğka körü bergü edgü açığ, yalıŋnı bütürgü todurğu açığOna, hizmetine göre, bol ihsanlarda bulunmalı; çıplak ise, giydirmeli; aç ise, doyurmalıdır. 
Negü beg bolur ol ay elig kutı, kitermese kuldın çığaylık atıEy devletli hükümdar, eğer kuldan fakir adını kaldıramazsa, o nasıl bir bey olur? 
Negü ter eşitgil avuçğa sözi, avuçğa sözi ol yegitler köziİhtiyarlar ne derler, dinle; onların sözü gençlerin gözüdür. 
Kişi emgek ıdsa kişi yurnıŋa, yanutı kişilik kılur ornıŋaBir kimsenin bir insan parçasına emeği geçerse, o buna karşılık ona insanlık yapar. 
Kişi emgeki bilmegüçi kişi, kişi tep atamağu yılkı tuşıînsan emeğini takdir etmeyen kimseye insan dememelidir; o hayvana benzer. 
İki törlüg ol bu tapuğ kılğuçı, biri boş biri kul umınç tutğuçıHizmette bulunan kimseler iki türlü olur; biri — hür, biri — kul. 
Bu kul kendü erksiz tapuğçı bolur, tapuğ kılmasa begde berge bulurKul kendi ihtiyarı dışında hizmet eder; işi görmezse, beyden dayak yer. 
Boşuğ kör bu tapnur özin kul kılıp, munıŋ emgekin yulğu tapğın bilipHür insana bak, o kendisini kul edip, hizmet eder; onun hizmetini takdir etmek ve emeğini karşılamak lâzımdır. 
Boş âzâd kişi barça edgü kulı, bularka aça bergü edgü yolıHür ve serbest insanlar hep iyiliğin kuludurlar; bunlara her vakit iyilik yolunu açık bulundurmalıdır. 
Boşuğ kul bile tutsa bolmaz bu tüz, boşuğ boş teŋi tut kuluğ kulça üzHür insanı kul ile bir tutmak olmaz; hür insana hür muamelesi yap, kulu da kul gibi kullan. 
Bu begler kapuğı erej kapğı ol, erej kapğı tutmak özüŋ asğı olBeylerin kapısı huzur kapısıdır; huzur kapısına kapılanmak, kendi menfaati icâbıdır. 
Tapuğçı bayusa beg atı bolur, bu atı duâ birle meŋü kalurHizmetkâr zenginleşirse, bey nâm kazanır ve bu nâmı duâ ile ebedî kalır. 
Ay elig tapuğçı bile beg mesel, satığçı osuğluğ bolur çın tükelEy hükümdar, hizmetkâr ile bey arasındaki münâsebet, gerçekten, tam bir alıcı-satıcı münasebeti gibidir. 
Satığçı berür neŋ aŋar mün sanı, alığlı alır elde evrer anıSatıcı mal verir ve bu ona sermâye olur; alıcı da bunu alır ve bunu memleketten-memlekete dolaştırır. 
Yıl ay kün tükese asığ yomdarur, yüz utru ulaşur öz asğı alurYıl, ay ve günler geçince, kâr birikir; tekrar karşılaşırlar ve her biri kendi kârını alır. 
Muŋar meŋzer emdi tapuğçı kişi, begi birle ortuk sakışlığ işiişte bunun- gibi, hizmetkârın işi de beyi ile ortak hesaba bağlıdır. 
Begi neŋ berür kulka edgü sözün, tapuğçı et öz birle tapnur özünBey kula mal verir ve iyi sözle onu teşvik eder; hizmetkâr ise, kendi vücûdu ile ona hizmet eder. 
Urur cân yuluğlap tapuğçı kılıç, anıŋ asğı el kend uluşlar erinçHizmetkâr canını feda ederek, kılıç sallar; bunun kârı, şüphesiz, ildeki memleket ve şehirlerdir. 
Yağı boynı yençer hazine urur, tilek ârzû nimet ulaşu kelürDüşmanın başını ezer ve hazine toplar; dilek, arzu ve nîmet birbiri ardınca gelir. 
Bu barça asığ sanı boldı tegim, asığ kılğuçığ edgü tutğu begimBunların hepsi gelir ve kâr gibidir, ey beyim, kâr getiren hoş tutulmalıdır. 
Negü ter eşitgil bu sartlar başı, öz asğın tilep dünyâ kezgen kişiTüccar-başı, kendi kârı uğurunda dünyayı dolaşan insan, ne der, dinle. 
Asığlığ kul erse oğulda yakın, asığsız oğulnı yağı bil sakınFaydalı olan kimse, kul bile olsa, oğuldan daha yakındır; faydasız oğulu düşman bil ve ondan sakın. 
Kamuğ teprenigli asığka yorır, asığ bolmasa avçı evde karırBütün uğraşan insanlar menfaatleri uğrunda koşarlar; bir menfaati olmasa idi, avcı evinde ihtiyarlayıp giderdi. 
Er at boldı begler kanatı yügi, kanatsız kuş uçmaz ay begler begiAsker beylerin kanat tüyüdür; ey beyler-beyi, kanatsız kuş uçamaz. 
Er at birle begler küçi belgürer, er at birle begler tügünler yörerBeylerin kuvvet ve kudreti asker ile belli olur; beyler asker ile düğümleri çözerler. 
Yumıtsa kayu begke ersig eren, ajunka bu beg boldı sâhibkırânHangi beyin etrafında cesur asker toplanırsa, o dünyaya sâhip-kıran bir bey olur. 
Kayu begde erdem yumıtsa tükel, aŋar yığlur ârzû ne kolsa tükelHangi beyde bütün faziletler birleşirse, bütün istedikleri şeyler onun etrafında toplanır. 
Ajunçıkaerdem kerek miŋ tümen, bu erdem bile yer ajunçı cihânDünya hâkimine binlerce fazilet lâzımdır; dünya hâkimi bu faziletler ile cihanı elde eder. 
Uçuz tutma erdemni ögren oğul, bu erdem yorıkı ürüŋ kuş teg olEy oğul fazileti kıymetsiz sayma, öğren; bu faziletin tabiatı ak kuşa benzer. 
Ürüŋ kuş kutı teg bu erdem kutı, yorı kuş atağıl sen erdem atıBu faziletin saadeti ak kuşunki gibidir; haydi, sen fazilete kuş adını ver. 
Negü ter eşitgil ürüŋ başlığ er, ajunuğ karıtmış uzun yaşlığ erDünyayı ihtiyarlatmış, çok yaşamış, ak saçlı insan ne der, dinle. 
Bilig erdem ögren ağır tut anı, ağır kılğay âhır ol erdem seniBilgi ve fazilet öğren, ona hürmet et; bu fazilet sonra sana da hürmet te’min eder. 
Bilig bil ukuş uk yorıma yava, üdi kelse edgü berür ol küniBilgi edin, anlayış sahibi ol, vaktini boş geçirme; vakti gelince, o sana iyilik getirir. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Bu sözler eşitti sevindi elig, ayur ay ukuşluğ uruğı siligHükümdar bu sözleri dinledi, sevindi ve: — Ey akıllı, ey nesebi temiz — dedi — 
İdi yakşı urduŋ kişilik ulı, bu ol çın vefâlığ kişiler yolıİnsanlığın temelini çok iyi tesbit ettin; gerçekten vefalı insanların yolu budur. 
Bodun erki boldı meniŋ bu özüm, uzun boldı elgim yorık til sözümBen kendim halk üzerine hâkim oldum; her şeye muktedir oldum ve sözüm her yerde geçer oldu. 
Küvenmez men emdi bu beglik bulup, öz inçlik tilep me tiriglik bulupŞimdi ne bu beyliğe nail olduğum ve ne de bu hayatta kendi huzurumu dilediğim için öğünüyorum. 
Tilekim bu ol kim maŋa kelgüçi, bayusa meniŋdin bedüse küçiAsıl dileğim şudur : bana gelen kimse zenginleşsin, benim sayemde kudret ve nüfuzu artsın. 
Bu begler sevinçi yarınkı asığ, duâ tap maŋa edgü atın yanığBu beylerin sevinci yarının kârıdır; buna karşılık hayır-duâ ve iyi adla zikredilmem bana yeter. 
Bu barı hazine bu altun kümüş, er atka ülegüke tirdim üküşBütün bu hazineyi, bu bir çok altın, gümüşü askere dağıtmak için biriktirdim. 
Kişike berürmen tilep edgü at, duâ artsu atım yorıtsu bayatİyi nâm kazanmak arzusu ile, bunları başkalarına veriyorum; çok duâ kazanayım ve Tanrı adımı dünyaya yaysın. 
Tilekim bu ol kim maŋa tapğuçı, bayup kalsa minde kedin kalğuçıDileğim şudur: bana hizmet edenler ve bundan sonra yaşayacak olan hizmetkârlarım sıkıntı çekmesinler. 
Özüm köçse barsa kalır bu bodun, duâ birle tapsa maŋa ol üdünBen göçüp giderim, bu halk kalır; o zaman beni diıâ ile anmalarını isterim. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı elig, yetürdi bu işke tükel ög biligÖğdülmiş cevap verdi ve:— Hükümdar bu işi akıl ve bilgi ile çok ıyi kavradı — dedi — 
Ölügli kişike negü bar adın, meger edgü atı yorısa kedinÖlen insan için, kendisinden sonra iyi adının Jcalmasından daha başka ne olabilir. 
Bu dünyâ tilese ülegü kümüş, kalı ukbi kolsa bu ol hem yuluşBu dünyayı isteyen insan gümüş dağıtmalıdır; ukbâ isteyen için de kurtuluş yolu budur. 
Bu altun kümüşüg üle ay elig, kayu el tilese yetilgey eligEy hükümdar, altın ve gümüş dağıt; hangi memleketi istersen, oraya hâkim olursun. 
Negü ter eşitgil bügü beg tili, bu beglik işiŋe ol urmış ulıHâkim bey ne der, dinle; bu devler işinin temelini o atmıştır. 
Ülegü neŋ er tutğu begler kalın, kaçan kolsa tutğay yağısı elinBeyler mal dağıtmalı ve çok asker tutmalıdır; ne zaman isterse, düşmanının memleketini ele geçirir. 
Hazine nerek köp er at çok kerek, begi bay kereksiz bodun tok kerekHazine neye gerek, çok asker lâzım; beyin zenginliğine lüzum yok, halk tok olmalıdır. 
Er at bolsa begler eli eksümez, er at bolmasa beg elin keç yemezAsker bulundukça, beylerde memleket eksik olmaz; asker olmasa, bey memleketine uzun müddet hâkim kalamaz. 
Er at bolsa begdin sevinçlig yaruk, kayu el tilese bulur beg anukAsker beyden memnun oidumu, bey hangi memleketi isterse, onu elinde bulur. 
Akı bolsa elgi ajun begleri, ikigü ajunnuŋ bu buldı töriDünya beylerinin eli açık olursa, onlar her iki dünyada baş-köşeye otururlar. 
Negü ter eşitgil biliglig tilin, saranlık bile beg yeyümez elinBilgili ne der, dinle; hasis bir bey memleketine hâkim olamaz. 
İki neŋ karıştı yakışmaz kaçar, saranka yağumaz akığ berk kuçarBu iki şey birbirine zıddır, onlar birbirlerinden kaçarlar; insan hasise yanaşmaz, cömerde sıkıca yapışır. 
Sarandın kaçar barça erdemlig er, akıka yumıtur tilek ârzû yerBütün faziletli insanlar hasisten kaçarlar ve cömerdin etrafında toplanarak, dilek ve arzularına kavuşurlar. 
Saranlık bile boldı beglik yağı, saranka kopar tegme yerde çoğıHasislik ile beylik birbirine düşmandır; hasise karşı her yerde isyanedilir. 
Adın iki neŋ ol bu el tutrukı, birisi sav altun kılıç bir takıMemleketi ayakta tutan daha iki şey vardır : biri — som altın, biri de — kılıçtır. 
Akılık bile beklegü ol elig, akılık bile beg bedür ay eligMemleketi cömerdlikle muhafaza etmelidir; ey hükümdar, bey cömerdlikle büyür. 
Kür alp er kötürse yaşın teg temür, azığlığ erenlerde teşlür tamurCesur, kahraman adam, yıldırım gibi kılıç sallarsa, azılı muhariplerin damarı patlar. 
Sav altun bile türtse begler elig, kılıçsız tili birle evrer eligAltın vere-vere eli nasır tutan beyler memleketi kılıç kullanmadan, söz ile idare ederler. 
Bu iki bile itgü uş bu elig, bu iki bile er bedür ay eligMemleketi şu iki şey ile tanzim etmeli; ey hükümdar, insan bu iki şey ile büyür. 
Sav altun yazar ol tügülmiş kişig, sav altun iter ol buzulmış işigÇatılan yüzleri som altın güldürür, bozulmuş işlen som altın yoluna koyar. 
Kılıç kayda erse kümüş anda ol, kümüş kayda erse kılıç tuttı yolKılıç nerede ise, gümüş oradadır; gümüş nerede ise, kılıç oraya yönelir. 
Ayâ beg kümüş saç tirilsü ked er, kümüş yığsa saçlur kılıçlığ kur erEy hükümdar, gümüş saç, yiğit kimseler toplansın; kendin için gümüş toplarsan, etrafındaki kılıçlı yiğitler dağılır. 
Kılıçlığ kür er kör kümüşke tutuğ, yumıtmış sav altun kılıçka yuluğKılıçlı, cesur yiğit, bak, gümüşe rehindir; toplanmış som altın kılıca feda olsun. 
Saran beg tirer neŋ hazine urur, akı beg kılıç birle artlap alurHasis bey mal toplar ve hazine yapar, cömert bey bunu kılıç ile vuravura alır. 
Bu yaŋlığturur bu ajun öŋdisi, saranka söküşi akı öŋdisiBu dünyada böyle âdet olmuştur: hasise söğerler, cömerdi öğerler. 
Sözin kesti ögdülmiş öpti yerig, eligke duâ kıldı ögdi birigÖğdülmiş sözünü bitirdi, yer öptü; hükümdara duâ etti ve Tanrıyı öğdü. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Bu sözler eşitti sevindi elig, duâ kıldı rabka kötürdi eligHükümdar bu sözleri dinledi ve sevindi; ellerini kaldırarak, Tanrı’ya duâ etti. 
Ayur ay bağırsak ınanğu idim, katığlık yerinde sığıŋu idimSonra dedi: — Ey inandığım, merhametli rabbim; ey müşkül anlarda sığındığım rabbim. 
Seniŋde adın yok yölekim maŋa, küvençim sen ök sen umınçım saŋaBenim senden başka istinatgahım yoktur; güvendiğim bizzat sensin, ümidim sendedir. 
Kayu edgü kaldı maŋa kılmadıŋ, negü ârzû kaldı maŋa bermediŋBana yapmadığın hangi iyilik var; yerine getirmediğin hangi arzum kaldı. 
Neteg tapnuğaymen bu ol çın sözüm, ayâ meŋü muŋsuz bu muŋluğ özümEy ebedî ve ganî Tanrım, doğrusunu söylüyorum, benim bu âciz varlığım sana nasıl lâyıkı ile kulluk edebilir. 
Seniŋdin kolurmen basut küç bile, köni yol öze tut meni sen yöleSana niyaz ederim, yardımın ve kudretin ile doğru yola yönelt, bana destek ol. 
Kamuğ edgülükte takı artukı, bu ögdülmiş ol emdi köŋlüm tokıBütün bu iyilikler arasında en iyisi, şimdi ruhumu doyuran bu Öğdülmiş’tir. 
Munı berdiŋ emdi maŋa sen atâ, kılurmen munıŋ şükri yüz miŋ kataOnu sen bana ihsan ettin; bunun için sana yüz bin defa şükür ederim. 
Et öz cân yuluğlar meniŋ işime, duâ arturur bu keçer yaşımaBenim işim uğrunda tenini, canını feda ediyor ve bu fâni hayatımda bana çok duâ kazandırıyor. 
Maŋa küç ber emdi öteyin hakın, sevinsü maŋa bolsu köŋli yakınŞimdi bana kuvvet ver, onun hakkını ödeyeyim; memnun olsun ve bana kalpten bağlansın. 
Yana aydı elig ay ögdülmişe, ukuşluğ biliglig seni ögmişeHükümdar yine söyle dedi: — Ey öğdülmiş, akıllı ve bilgili her kes seni medhetmiştir. 
Ukuşluğ tilese ukuş sen tükel, biliglig tilese bilig sen kemâlAkıllı biri lâzım olursa, sen aklın kendisisin; bilgili biri lâzım olursa, sen bilginin kendisisin. 
İnançlığ bağırsak bütün sen silig, könilik bile sen kötürdüŋ eligGüvenilir, içten bağlı doğru ve temizsin; senin bütün hareketlerin dâima doğruluk yolunda olmuştur. 
Tapınduŋ açığda aşundı tapuğ, tapuğ kalmadı sen yetürdüŋ kamuğHizmet ettin, senin hizmetin benim ihsanımı aştı; yerine getirmediğin hizmet kalmadı. 
Meniŋdin kerek emdi edgü yanut, saŋa hak öteyin tiriglik anutBenden şimdi iyi bir karşılık görmelisin; sana hakkını ödeyeyim, sen hayatını ona göre tanzim et. 
Neteg kim sevindi seniŋdin köŋül, bayat bersü andağ sevinç ay oğulBenim gönlüm senden nasıl hoşnut ise, ey oğul, Tanrı seni de öyle sevindirsin. 
Sözüg kesti elig serindi turu, yer öpti tapuğçısı koptı örüHükümdar sözünü bitirdi ve bir müddet sustu, durdu; hizmetkârı yer öptü ve ayağa kalktı. 
Turup çıktı andın sevinçlig bolup, atın mindi keldi eviŋe turupOradan memnun ve mesrur olarak çıktı; bir az sonra atına binip, evine döndü. 
Kıyıksız keçe taŋda kıldı tapuğ, yaradı tapuğ açtı devlet kapuğYine sadâkatle, sabah-akşam hizmet etti; hizmeti takdir edildi ve saadet kapıları açıldı. 
Tirildi ögi hem koyuldı bilig, bolu berdi evren uzadı eligFelek dönüp, kudreti artınca, aklı derlenip toplandı, bilgisi derinleşti. 
Negü ter eşitgil kutı belgülüg, kutı birle elde çavıkmış külügSaadete eren ve bu suretle memlekete adını yayan ve şöhreti bulunan insan ne der, dinle. 
Kimiŋ birle devlet yaraşsa kelip, başın kökke tegrür yokaru kılıpKime saadet gelip, onunla uyuşursa, onun başını yükselterek, göğe erdirir. 
Kelü berse devlet yumıtsa bu neŋ, kişi körli tirlür bolur kızğu eŋSaadet gelir ve servet toplanırsa, insanın gönülü huzura kavuşur, yüzü sevinçle parlar. 
Muŋar meŋzetü aydı kökçin saŋa, bu söz yakşı tıŋla ay ersig toŋaKır saçlı sana buna benzer bir söz söylemiştir; ey kahraman yiğit, bu sözü iyice dinle. 
Kimiŋ bolsa devlet uzadı elig, kamuğ tetrüsi öŋ sözi ög biligKim devlete ererse, onun kudreti artar; bütün eğrisi — doğru, her söylediği — hikmetin tâ kendisi olur. 
Ajun feylesûfı neŋi bolmasa, neçe tıldam erse kişedi tiligDünya feylesufu ne kadar natuk olursa-olsun, serveti yoksa, dili kösteklidir. 
Bu yaŋlığturur bu ajun öŋdüsi, yayığ dünyâ devlet çavıkar küsiDünyanın âdeti böyledir; dönek dünya ve devletin adı böyle çıkmıştır. 
Yavuzka yüz ursa yüzi suvlanur, kiçigke köz açsa bedüklük bulurEğer o kötü birine teveccüh ederse, o kimse şeref kazanır; eğer küçüğe bakarsa, o büyüklük bulur. 
Tegir erse kimke bu devlet kelip, tüzer iç taşını bu barça itipBu devlet kime nasip olursa, onun içini-dışmı düzeltir ve her şeyini tanzim eder. 
Kalı kelse keldrür kamuğ ârzûlar, ajunda çavıkar atı belgürerDevlet kime gelirse, bütün istenilen şeyleri beraber getirir; o insan dünyada meşhur olur, adı her tarafa yayılır. 
Kalı barsa eltür bu keldürmişin, yağız yerke ildrür kötürmiş başınEğer giderse, bu getirdiklerini de beraber götürür; yükselttiği başı tekrar kara toprağa indirir. 
Ayâ ög köŋüllüg ukuşluğ oduğ, ayı sevme dünyâ tokığay yoduğEy akıl ve gönül sahihi, anlayışlı ve uyanık olan insan, bu dünyaya hiç gönül verme, onun beklenmedik yerlerde sana zararı dokunur. 
Nerek bu karaŋku tünerig orun, süzük meŋü elke aşunğıl burunBu karanlık zulmet yeri neye gerek, durulmuş ebedî ülke için önceden hazırlan. 
Tünek ol bu dünyâ kötürgil köŋül, ediz ordu el kol sen amrul amulBu dünya bir zindandır, ona gönül bağlama; sen yüsek saray ve ülke iste, huzur ve sükûna kavuş. 
Negü ter eşitgil ay köŋli süzük, kamuğ iş içinde ay köŋli tüzükGönülü durulmuş ve her işinde gönülü dürüst olan insan ne der, dinle. 
Ay himmet idisi ajun kol talu, talu koldaçı er kutı top toluEy himmet sahibi, güzel bir dünya iste; güzel olanı isteyen insanın saadeti eksiksiz olur. 
Keçer dünyâ kodğıl tile ukbini, kodu bermese dünyâ kodğay seniBu fâni dünyayı bırak, ukbâyı dile; sen dünyayı bırakmazsan, o seni bırakır. 
Cefâçı bu dünyâ cefâ kıl aŋar, cefâ kılsa ötrü yaraşur saŋarBu dünya cefakârdır, sen de ona cefâ et; ona ne kadar cefâ edersen, o da sana o kadar râm olur. 
Ayâ yolda azmış başı tezginük, ayı sevme dünyâğ tüpi ol öyükEy yoldan azmış, başı dönmüş adam, bu dünyaya hiç gönül verme, onun dibi bataklıktır. 
Öyükke kirigli üyüldi kodı, örü kelmedi ol sevinç bulmadıBataklığa giren dibe batar, oradan kimse bir daha çıkamaz; orada sevinç arama. 
Örü tartğıl özni öyüktin kutul, özüŋ kullukın sen tapuğ birle yulKendini yukarı çek, bataklıktan kurtul; ibâdet ile kulluk vazifelerini yerine getir. 
Yana yanğıl emdi tilek birge öz, tiliŋ evre yandur turu kaldı sözBugün tekrar ona dön, senin dileğini o verecektir; artık aksini söyle, başkaca söylenecek söz kalmadı. 
Köŋül tüzdi ilig kör anda naru, bodunka berü turdı edgü törüBundan sonra hükümdar gönlünü doğrulttu; halka iyi kanunlar vaz’etmekte devam etti. 
Bodun inçke tegdi turuk semridi, severi bedüdi yağı yavrıdıHalk huzura kavuştu, zayıflar kuvvetlendi; onu sevenler yükseldi, düşmanları zayıfladı. 
Keçürdi küvençin sevinçin küni, ajunka yadıldı atı çav üniGününü sevinç içinde güvençle geçirdi; adı, şöhreti ve nâmı dünyaya yayıldı. 
Tirildi bir ança yorıdı bu yaŋ, böri toklı birle kozı boldı teŋBir müddet böyle yaşadı ve böyle hareket etti; kurt ile kuzu müsavi oldu. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig bir kün oldrup kör ögdülmişig, okıdı ayıttı keçer kün işigHükümdar bir gün yalnız otururken, Öğdülmiş’i yanına çağırttı; günlerin nasıl geçtiğini ve işleri sordu. — 
Negü teg keçer kün ay ögdülmiş ay, çığaymu telim boldı ilde ya bayEy Öğdülmiş, söyle, gün ve aylar nasıl geçiyor; memlekette yoksul mu çoğaldı, yoksa zenginmi. 
El içre negü bar yarağsız yavuz, bodun hâli açğıl maŋa örtme sözMemleket içinde kötü, uygunsuz neler var; bana halkın vaziyetini anlat, benden bir şey gizleme. 
Bodun tillerinde negü söz yorır, söküşmü telimrek ya ögdi kelirHalk arasında ne gibi sözler dolaşıyor, öğenleri mi daha çok, yoksa, zammedenleri mi. 
Münümmü üküşrek azu erdemim, ayu ber maŋa sen kılayın emimKusurummu daha çok, yoksa fazîletimmi; bana söyle, ben de ona göre tedbirler alayım. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, tilek keldi tuttı tegürdi eligÖğdülmiş cevap verdi ve: — Ey hükümdar, memlekette herkes arzu ettiği şeyleri bulmaktadır — dedi — 
İlig devletinde itildi ajun, sakınç kısğa boldı sevinçler uzunHükümdarın devleti sayesinde dünya düzeldi; keder kısa ve sevinçler uzun oldu. 
Bayudı bodun inçke tegdi yatur, uluş kend bezendi köŋül yilgütürHalk zenginleşti ve huzura kavuştu; memleket ve şehirler süslendi, gönüller ferahladı. 
Erej birle erter bodun künleri, sevinçin keçer kör bütün tünleriHalk günlerini huzur içinde, gecelerini de hep sevinç içinde geçiriyor. 
Tilin sözledi barça edgü senâ, duâ birle tınmaz tınığlı tınaHer kesin dilinde medih ve senan dolaşıyor, nefes alan her canlı durmadan sana duâ ediyor. 
Törü suv teg ol küç kör ot teg yoduğ, süzük suv akıttıŋ udıttı otuğKanun su gibidir; zulüm ise, ateş gibi her şeyi mahveder; sen berrak su akıttın ve ateş söndü. 
Törü tüz yorıttıŋ itildi ajun, kim erse küçek ilde körmez közünKanunu doğru tatbik ettin, dünya düzene girdi; hiç kimse memlekette artık bir zorbaya rastlamıyor. 
Ay ilig üç iştin tegir küç basınç, biri beg osal bolsa tegse irinçEy hükümdar, şu üç şey zulüm ve tazyıka sebep olur; biri— beyin ihmalkârlığı ki, bundan musibet gelir. 
İkinçi basınçak bodun başlar er, üçünçi suk erse bodun bağrı yerikincisi — halkın başında bulunan insanın zayıf olması; üçüncüsü de — halkın bağrını yiyen tamahkârlıktır. 
Seniŋde yok emdi bu üçte biri, kayudın tegir ilke küçkey eriŞimdi bu üçünden hiç biri sende bulunmadığından, memleketin neresinde bir zorba zuhur edebilir. 
Ay edgü törülüg arığ beg silig, bayat berdi erdem saŋa ög biligEy âdil, temiz ve halîm bey, Tanrı sana akıl, bilgi ve bir çok faziletler verdi. 
Özüŋ buldı tevfik kamuğ edgüke, bodun todtı bütti yegü kedgükeHer türlü iyilik için Allah sana tevfik verdi; halkın karnı tok ve sırtı pek oldu. 
Şükür kıl bayatka tapuğ kıl sevin, erej kıl bir ança sen inçin avınTanrıya şükür et, ibâdet kıl ve sevin; müsterih ol, bir az huzur ve rahat içinde yaşa. 
Taşırtın negü tuşsa yaŋluk yazuk, munu men yügürdeçi kulmen anukDışarıda yanlış veya yersiz ne olursa, işte senin hizmetine koşan kulun ben varım. 
Şükür kıldı artuk sevindi ilig, senâ kıldı rabka kötürdi eligHükümdar şükür etti ve çok sevindi; elini kaldırdı ve Tanrıya sena etti. 
Ayur ay bağırsak idim sen uluğ, ağır kıldıŋ ilde bu yunçığ kuluğEy merhametli rabbim — dedi — sen büyüksün; bu zayıf kulunun memlekette itibârını yükselttin. 
Tegürdüŋ maŋa sen kamuğ edgülük, munıŋ şükri boynum öze boldı yükSen bana her türlü iyilikleri ihsan ettin; şükür etmek boynumun borcudur. 
Bu şükrüğ kaçan kılğa özüm yete, munıŋ şükri mendin saŋa sen öteBen sana bu şükrü ne zaman hakkı ile ödeyebilirim; benim şükür borcumu sana sen öde. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig ay ögdülmişim, bayat fazlı erdi seni bulmışımHükümdar devam etti:— Ey Öğdülmişim, seni bulmam bana Tanrının bir lutfu idi. 
Sebeb sen sen emdi kamuğ edgüke, küçüg tıdğuka hem törü bergükeZulme mâni olmama, adaleti yerine getirmeme ve her türlü iyiliğe sebep şimdi sen oldun. 
Bayat berdi emdi kamuğ edgülük, seni berdi artuk adın on ülügTanrı bana bugün bütün iyilikleri ihsan etti; bir de bunlardan on misli fazla değerde olan seni verdi. 
Neçe beg katığlansa yalŋuz özün, bolu bermese kul itümez uzunBey yalnız, tek başına ne kadar gayret ederse-etšin, kulun yardımı olmazsa, bunu uzun zaman devam ettiremez. 
Beg içtin bolur körgü taştın közi, bağırsak kulı ol közi hem söziBey içeridedir, onun dışarıdaki gözü, sâdık kuludur; o beyin hem gözü, hem sözüdür. 
Közüm sen tilim sen elim sen maŋa, anın edgü boldı atım ay toŋaSen de benim gözüm, dilim ve elimsin; ey mert yiğit, ben bu sayede iyi nâm kazandım. 
Negü ter eşit emdi hakan tili, ajun başlamış bütrü basmış eliDünya hâkimi ve bütün memleketleri idaresi altına almış olan hakan ne der, dinle. 
Bağırsak kuluğ bulsa begler tilep, anı tutğu altun kümüşke kalapBeyler arayıp, sâdık bir kul bulurlarsa, onu altın ve gümüş mahfaza içinde tutmalıdırlar. 
Köni çın kişi bulsa begler bütün, özi inçke tegdi tirildi kutunBeyler doğru, dürüst ve itimat edilir bir insan bulurlarsa, kendileri huzura kavuşurlar ve hayatları saadet içinde geçer. 
Tapuğçı talusı bağırsak bolur, bağırsak tapuğçığ tilep kim bulurHizmetkârın seçkini içten bağlı olur; böyle bir hizmetkârı kim arayıp bulabilir. 
Bağırsak yok erse ajunda talu, kişilik kaçan turğay erdi toluDünyada seçkin ve içten bağlı kimseler bulunmasa idi; insanlık nasıl kemâle erişirdi. 
Esirkermen emdi ay ögdülmiş e, bir ök sen ataŋdın maŋa kalmış aBana babandan yadigâr olarak yalnız senin kalmana çok teessüf ediyorum. 
Takı bir bar erse seni teg adın, uda bergey erdi kör öŋdün kedinSenin gibi daha başka biri bulunmuş olsa idi, senden önce veya senden sonra aynı yolu takip etmiş olurdu. 
Bir ök sen maŋa kör ay kılkı köni, seni öz yetürse adın bir kanıEy dürüst tabiatlı, benim yanımda şimdiden teksin; seni kaybedersem, başka birini nerede bulurum. 
Bu yalŋuzlukuŋka özüm eymenür, takı bir iş erse saŋa ay unurBen senin böyle tek olmandan korkuyorum, ey kudretli insan; kâşki senin bir eşin daha bulunsa idi. 
Saŋa tegmegey erdi emgek üküş, maŋa ma duâ teggey erdi ülüşBütün bu zahmet senin üzerinde kalmazdı; ben de daha çok duâ kazanmış olurdum. 
Tile barmu körgil kadaşlar ara, saŋa udğu teg bir ayıtğıl köreAra, akrabaların arasında senin yolunu takıp edebilecek bir kimse var mı, soruştur. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, esen bolsu işke yetilgey eligÖğdülmiş cevap verdi ve : — Hükümdar sağ olsun, iş yapacak kimseler her vakit bulunur — dedi — 
Erejlensü ilig tuçı inçrünü, tilek ârzû kelsü özi tınçrunuHükümdar her vakit rahat ve huzur içinde bulunsun; sükûn içinde bütün dilek ve arzuları yerine gelsin. 
Meniŋ emgerimke ilig altunı, ağır kılmasu köŋli tutsu köniBenim zahmetime karşılık hükümdarın altını var; hiç endişe etmesin ve gönülünü ferah tutsun. 
Maŋa tegse emgek erej me tegir, erej birle emgek yanaşu yorırBen zahmet çekiyorsam, rahat da ediyorum; huzur ile zahmet yan yana yürür. 
Kalı el işiŋe tusulğu kişi, tiler erse ilig bodun el başıEğer hükümdar memleket işinde faydalı ve halkın başında bulunacak bir insan istiyorsa, 
Negü ter eşitgil ay ilçi bügü, bügülep kılur ilçi künde ögüBak, hikmeti ile her gün yeni bir tedbir arayan hakîm devlet adamı ne der, dinle. 
Üküş bolsa ilke basutçı tile, el itlür bedük beg yatıp yer küleNe kadar çok olursa-olsun, memleket işine yardımcılar ara; memleket böyle tanzim edilir ve büyük bey huzur içinde bütün arzularına kavuşur. 
Telim bolsa ilde tusulur tetig, begig inçke tegrür kılur bu itigMemlekette faydalı ve zeki insanlar ne kadar çok olursa, işleri bunlar görürler, bey de o kadar rahat eder. 
Yok ermez kadaşlar ara bar meniŋ, bu yaŋlığ kişi bilgi artuk anıŋYok değil, benim akrabalarım arasında da çok geniş bilgili böyle bir insan vardır. 
Kamuğ erdemi bar sakınuk oduğ, kayu işke tegse bodur tü boduğKendisi her türlü fazilet ve takva sahibi olup, uyanıktır ve elinden her türlü iş gelir. 
Kılınçı köni atı odğurmış ol, kamuğ edgülükke elig urmış olHareketi doğru ve adı Odgurmış’tır; o her türlü iyiliğe el vurmuştur. 
Velikin evürdi bu dünyâda yüz, turup tağka kirdi köŋül kıldı tüzFakat o bu dünyadan yüzünü çevirdi; kalkıp dağa çıktı, dünya endişelerini gönlünden uzaklaştırdı. 
Bayat tapğı birle özin emgetür, tapuğ birle yazuk igin emletürTanrıya ibâdet ederek, kendisini zahmete veriyor ve ibâdetle günah hastalığını tedavi ediyor. 
Meniŋde yüz üsteŋ anıŋ erdemi, bodunda talusı kişi ködrümiOnun fazileti benimkinden yüz misli fazladır; o halkın ileri geleni ve insanların seçkinidir. 
Meni birle bolsa meniŋ ol kadaş, kamuğ işke bolğay anıŋ bilgi başBenim bu akrabam burada yanımda bulunsa idi, o bize her işte bilgisi ile rehberlik ederdi. 
İlig altunı tınğa köŋli bütüp, sevinçin tirilgey ajunuğ tutupHükümdar, altınına lüzum kalmadan, ona gönülden inanarak, dünyayı idare eder ve sevinç içindeyaşardı. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
İlig aydı ârzûm tilekim bu ol, anı bulsa ötrü tayanğay köŋülHükümdar:—Arzum ve dileğim budur — dedi— onu bulursam, her işte ona emniyet edebilirim. 
Negü teg kılur sen bu işke itig, maŋa yakru ber sen anı ay tetigBu işin çâresi ne ise, bak; ey zeki, sen onu muhakkak benim yanıma getir. 
Negü teg okılım anı ay berü, kimi ıdsa bolğay okıtçı naruOnu buraya nasıl davet edelim, onu çağırmak üzere kimi gönderelim. 
Bitigmü kerek ya söz ıdsa tilin, yarağı negü teg sen andağ kılınMektûpmu lâzım yahut ağızdan sözmü ulaştırmak; sen nasıl münâsip görürsen, öyle yap. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, ayıtmış ka ilig cevâb kıldı özÖğdülmiş cevap verdi: —Hükümdarın suâline cevabım şudur — dedi — 
Kadaşım barını ötündi özüm, kelirmü ya kelmez açılmaz sözümBöyle bir akrabamın bulunduğunu arzettim, fakat gelip-gelmeyeceği hakkında bir şey söyleyemem. 
Kalı kelse edgü ağırladı söz, apaŋ kelmese bolğa yarlığ uçuzEğer gelirse, çok iyi, emrinize hürmet gösterdi demektir; eğer gelmezse, fermanınıza ehemmiyet vermemiş olur. 
Sarılğaymu erki ilig altunı, ileŋeymü erki maŋa ol köniHükümdarın altını acaba ona tesir ederrñi; o doğru insan acaba beni tekdir mi eder. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı men söz ayıttım saŋa, sen öz bilmişiŋ sözni aydıŋ maŋaHükümdar : — Ben sana bir şey sordum, sen de kendi bildiğini bana söyledin — dedi— 
Okı kelse kelgey kalı kelmese, negüke ileŋü sözüm tutmasaÇağır gelirse-gelir; eğer gelmezse ve benim sözümü dinlemezse, senin ne kabahatin var. 
Sen ögdüŋ anıŋ törlüg erdemlerin, ol erdem üçün men tilermen erinSen onun her türlü faziletlerini öğdün, bu faziletlerinden dolayı ben onu istiyorum. 
Biliglig ukuşluğ tidüküŋ üçün, anı ârzûladım havâka öçünHava ve hevese düşman olduğundan, sen de bilgili ve akıllı dediğin için, onu arzuladım. 
Biliglig ukuşluğ kişi ol kişi, anıŋda naru barça yılkı tuşıinsan dediğin bilgili ve akıllı insandır; onun dışındakilerin hepsi de hayvan gibidir. 
Biliglig ukuşluğ bilir bilse iş, biliglig ukuşluğ kılur kılsa işiş bilirse, bilgili ve akıllı insan bilir; iş yaparsa, bilgili ve akıllı insan yapar. 
Muŋar meŋzer emdi bu söz belgülüg, eşitgil munı sen ay ersig külügBu gerçekten şuna benzer; ey merd kahraman bunu dinle. 
Bilig birle yazlur kamuğ ters tügün, bilig bil ukuş uk tirilgil ögünBütün kör düğümler bilgi ile çözülür; bilgi bil, anlayışlı ol, akıl ile yaşa. 
Bilig işke tutğıl takı til köni, takı ögrenü tur usanma bu künBilgi ile iş gör, sözün doğru olsun; öğrenmekte devam et, bu günü boş geçirme. 
Maŋa yalŋuz ermez anıŋdın asığ, saŋa ma kadaştın asığ hem tatığBu akrabandan yalnız ben değil, sen de istifâde edeceksin ve hoşnut olacaksın. 
Kadaşlığ bolur sen kerek bu kadaş, kadaş bolmasa tutğu erke adaşinsanın akrabası varsa, yanında bulunmalı; akrabası yoksa, insan ahbap edinmelidir. 
İdi yakşı aymış kör ilçi başı, kamuğda küçi bek kadaşlığ kişiDinle, memleket hâkimi çok yerinde söylemiş; akrabaları olan kimse her keşten daha kuvvetlidir. 
Kadaşlığ kişi küsi çavı bedük, adaşlığ kişi atı savı bedükAkrabaları olan kimsenin nâm ve şöhreti büyüktür; arkadaşları olan insanın adı ve sözü muteberdir. 
Kadaşıŋ yok erse yorı tut adaş, adaş edgü bolsa bu boldı kadaşAkraban yoksa, arkadaş ve ahbap edin, iyi arkadaş akraba gibi olur. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, anı çın tilese iteyin otıÖğdülmiş cevap verdi:— Ey devletli hükümdar, onu sen gerçekten arzu ediyorsan, çâresine bakayım —dedi— 
İlig yarlıkasa barayın özüm, okıyın anı men açayın sözümHükümdar emir buyurursa, kendim gideyim; meseleyi açarak, onu buraya davet edeyim. 
Tilin sözleyin men tükel törlügün, biligdin ukuştın söz üdrüp ögünBilgi, akıl ve zekâmı kullanarak, türlü dil döküp, onu iknaya çalışayım. 
İlig me bitisü öz elgin bitig, okısu ılığ yarlığın ol tetigHükümdar da kendi eli ile mektup yazsın ve o zeki insan da hükümdarın fermanını bizzat okusun. 
Maŋa bütsü mendin teyü bilmesü, yeme yarlığ eştip kite turmasuBana itimat etsin ve bunun yalnız benim arzum olduğunu sanmasın; fermanı da duysun ve arzuya muhalefet etmesin. 
Neçe me özüm sözlese söz tilin, üilig yarlığı bu bitig söz adınBen ağızdan ne kadar söz söylesem dahi, hükümdarın fermanı, yazılı sözü başkadır. 
Negü ter eşitgil ay aslı ağı, kara köŋlin avlar begi yarlığıDinle, aslı sırmalı ipek gibi temiz ve kıymetli olan ne der : —Beyin fermanı halkın gönlünü avlar. 
Takı yakşı aymış biliglig özi, tügülmiş köŋülni yazar beg söziBilgili ne kadar güzel söylemiş : — Beyin sözü kapalı gönülleri açar. 
İsig sözlese kulka begler tilin, unıtmaz anı kul tirilse yılınBeyler kula iltifat ederlerse, kul bunu hayatı boyunca unutmaz. 
Kalı beg tili yumşak erse süçig, anı sevdi bodnı uluğ tut kiçigEğer beyin dili yumuşak ve tatlı ise, onu, büyük-küçük, bütün halk sever. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E GEVABI 
İlig aydı emdi bu erse yarağ, bitiyin bitigim aŋar bolsu ağHükümdar:— Münâsip görüyorsan, şimdi mektubu yazayım, bu onu avlayacak bir ağ olsun — dedi — 
Saŋa barğu erse itiŋil itig, munu men özümdin bitiyin bitigSenin gitmen lâzım ise, hazırlan; ben de bir mektup yazıp, sana vereyim. 
Küntoğdı İlig Odgurmışka Bitig Bitip Idmışın AyurHükümdar Kün-Toğdı’nın Odgurmış’a Mektup Yazıp Gönderdiğini Söyler 
Devât koldı kâğıd bitidi bitig, bitig birle itti işiŋe itigHükümdar hokka ve kâğıt istedi, mektup yazdı; mektup ile işini düzene koydu. 
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen tediTanrı adı ile başladı: — Yaratan, besleyen ve göçüren odur— dedi. 
Ayurmen bitidim bayatım atı, bu at ol kamuğ törlüg igke otıSonra devam etti : — Tanrının adını yazdım, bu ad her türlü derde devadır. 
Üküş ögdi artuk telim miŋ senâ, kılurmen bayatka aŋar yok fenâTanrıya pek çok hamd ve binlerce sena ederim, onun için fânilik yoktur. 
Tiledi törütti kamuğ teprerig, tirilgü berür yem tutar ol tirigBütün hareket edenleri o diledi ve yarattı; onlara rızık ve hayat veren odur. 
Uğan ol köni çın törü bergüçi, törümiş kamuğ halkka yetrür küçiKadirdir, âdildir, hak kanunları koyan odur; yarattığı bütün mahlûklara gücü yeter. 
Yaşıl kök yarattı yaruttı kün ay, kara tün yaruk kün sakışlığ yıl ayMavi göğü yarattı, güneş ve ayı aydınlattı; karanlık gece ve aydın gün yıl ve ay hesabını bulmak içindir. 
Törütti bu evren tuçı evrülür, bayat hükmi takdir bile tezginürBu feleği yarattı, durmadan döner; Tanrının hükmü ve takdiri ile hareket eder. 
Törütmezde aşnu yorıttı kazâ, kazâka tapı bol boyun eg udaYaratmadan önce, kaza tâyin etti; kazaya razı ol, boyun eğ ve ona uy. 
Negü kolsa kıldı ne kolsa kılur, negü aysa boldı ne aysa bolurNe istedi ise, yaptı ve ne isterse, yapar; ne dedi ise, oldu ve ne derse, olur. 
İligdin selâm köŋül aytu bitig, bitidim esenlik öze ay tetigBu hükümdardan selâm ve hatır sorma mektubudur; ey zeki insan, bunu sana sağlık dileği ile yazdım. 
Esen barmu erki et öz inçlikin, negü teg yüder erki üdlek yükinVücûdun sağ ve sıhhattemidir; devran yükünü acaba nasıl yükleniyor. 
Eşittim seniŋ edgü kılkıŋ yaŋıŋ, bu üdte yok ol tep saŋa tuş teŋiŋSenin iyi tavır ve hareketini duydum; bu devirde sana denk ve eş bulunmadığını işittim. 
Bayat kılmış emdi saŋa edgülük, bilig bermiş erdem ukuş ög ülügTanrı sana şimdi lütfetmiş, bilgi vermiş; fazilet, akıl ve anlayış nasip etmiştir. 
Bu yaŋlığ kılınçıŋ eşitti özüm, sini ârzûladı ay körklüg yüzümSenin böyle olduğunu işittim, ey güzel yüzlüm, gönülüm seni arzuladı. 
Kadaşıŋnı ıdtım bu ögdülmişig, sözümni tegürgey ukup bilmişigAkrabanı, Öğdülmiş’i gönderdim; sözümü ve anlayıp, bildiklerini sana eriştirecektir. 
Yakın ka kadaştın yitürmiş sen öz, uluş kend bodundın evürmiş sen yüzSen yakın akraba ve kardeşlerden uzaklaşmışsın; köy, kasaba ve şehir halkından yüz çevirmişsin. 
Turup tağka kirmiş özüŋ yalŋuzun, tapuğ kılğuka bu tapuğ ked uzunİbâdet etmek için, kalkıp, tek başına dağa çıkmışsın; fakat bu ibâdet çok uzun sürmüş. 
Negü kıldı erdi kadaşlar saŋa, nelük yüz evürdüŋ aça ay maŋaAkrabaların sana ne yaptı, niçin onlardan yüz çevirdin; bunu bana izah et. 
Kalı tegdi erse saŋa küç basınç, berü kel maŋa ay bu kadğu sakınçEğer zulüm görmüş isen, bana gel; bu dert ve endişeni bana anlat. 
Saŋa men bereyin törü küç bile, bu yerde tirilgil sevinçin küleBen kudretimle senin hakkını te’min edeyim; neş’e ve sevinç içinde burada yaşa. 
Kadaştın kadaşka asığlar bolur, asığ birle yalŋuk tatığlar bulurAkraba akrabadan istifâde eder; insan bu suretle zevka kavuşur. 
Barışğu kerek ka kadaşlar bile, katılğu kerek iş adaşlar bileAkraba ve kardeşler ile barışmak, eş ve dostlar ile kaynaşmak lâzımdır. 
Kayuda yaraşıklık erse yakın, ol işte bolur asğı köŋlün bakınNerede yakınlık ve uygunluk varsa, o işte fayda vardır; bunu iyice düşün. 
Negü ter eşitgil bu şir ayğuçı, ikigü yaraşsa asığ yer tuçıŞâir ne der, dinle; iki insan birbirine uygun düşerse, bu dâima onların faydalarına olur. 
Yağız yer yaşıl suv yaraştı bile, ara miŋ çeçekler yazıldı küleKara toprak, mavi su birbiri ile uyuştu; ortada binlerce çiçek gülerek, açıldı. 
Yaraşık yorısa kadaş ya adaş, olardın bolur kap kadaşka bileAkraba veya arkadaşlar birbirlerine uygun hareket ederlerse, bunlardan yeni akraba ve ahbaplıklar meydana gelir. 
Kalı bardıŋ erse tapuğ kılğalı, tapuğ kendte kılğıl bu ol din yolıEğer ibâdet etmek için oraya gittin ise, ibâdeti şehirde kıl; din yolu budur. 
Uluş kendte tâat telim bar ıduk, uş ol yerde yetrü körü barsa yokiyice düşünürsen, Allanın büyük emirlerini yerine getirmek fırsatı, oraya nisbetle, burada daha çoktur. 
Bilig ögren aşnu tapuğka üküş, biligsiz tapuğ asğı bolmaz ülüşibâdet etmek için, önce çok bilgi edin, bilgisiz ettiğin ibâdet fayda gelmez. 
Kişi iki törlüg kişi atanur, biri ögretigli biri ögrenüriki türlü insana insan derler: biri —öğreten, biri— öğrenen. 
İkide naru barça yılkı sanı, tilese munı tut tilese anıBu ikisinden başkasını hep hayvan olarak kabul et; hangisini istersen, onu seç. 
İlig pendi OdgurmışkaHÜKÜMDARIN ODGURMIŞ’A NASİHATİ 
Sen emdi kayu sen maŋa ay aça, ikide biri bol üçünçte kaçaŞimdi sen hangisisin, bana açıkça söyle; ikisinden biri ol, üçüncüsünden kaçın. 
Bilig bildiŋ erse tükel ögrenip, anı işlet emdi kör emgek ıdıpZahmetle öğrenerek, bütün bilgilere sahip oldun; şimdi bunları, zahmet çekmeden, işlet. 
Kalı bilmediŋ erse ögren bilig, tapuğlarka ötrü tegürgil eligEğer henüz öğrenmedin ise, bilgi öğren ve ibâdetlere de ondan sonra başla. 
Negü ter eşitgil bilig bergüçi, bilig birle tâat tapuğ kılğuçıBilgi veren ve bilgi ile tâat ve ibâdet eden ne der, dinle. 
Bilig birle yakğıl bayat tapğıŋa, bilig tamğa bolur tamu kapğıŋaTanrı ibâdetine bilgi ile yaklaş; bilgi cehennem kapısını mühürler. 
Bilig birle tâat muyanı tümen, biligsiz tapuğ kılsa bulmaz muyanBilgi ile yapılan ibâdetin sevabı çoktur; bilgisiz kimse ibâdet ederse, sevap kazanamaz. 
Biligsiz tapuğ kılmışında körü, biliglig udımış muyanı örüBilgisizin ibâdet ile meşgul olmasından, bilgilinin uyumasının sevabı daha çoktur. 
Uluş kend içinde tapuğ bar telim, uş ol yerde kılsa bulumaz yarımKöy ve şehir içinde yapılacak çok ibâdet vardır; orada bunun yarısı bile bulunmaz. 
Seniŋ anda tapğuŋ namâz ol biri, takı biri rûza tutar sen urıSenin oradaki ibâdetinin biri namaz, biri de tuttuğun oruçtur, ey oğul. 
Munıŋda adın anda tâat kayu, maŋa körkitü ber tilin sözleyüBunlardan başka orada hangi ibâdet var; söyle, göster. 
Atandı özüŋ emdi zâhid atı, bu atıŋ saŋa boldı tâat yutıSen şimdi zahit adını aldın; bu adın ibâdetin için sana büyük bir felâket oldu. 
Muŋar arsıkar erse emdi özüŋ, bu tâat yava boldı kesgil sözügBununla şimdi kendini aldatıyorsun, bu ibâdet boşunadır; sözünü kes. 
Tapuğ kılğu halktın anı kizlegü, üküş tâat erse anı azlağuibâdet kılmalı, fakat onu halktan gizlemeli; ibâdet ne kadar çok olsa dahi, onu azımsamalıdır. 
Kişi edgüsi kılsa tâat tapuğ, anı halkta kizler yapar bu kapuğinsanların iyisi tâat ve ibâdet ederken, onu halktan gizler ve kapısını kapatıı. 
Negü ter eşit emdi mani bu söz, bu söz işke tutğıl ayâ edgü özŞimdi bu sözün mânası nedir, dinle; ey iyi insan, bu söze göre hareket et. 
Eren er katında özin kizledi, tapuğ kıldı yüz yıl anı azladıGerçek insan başkalarının yanında kendisini gizlemiş; yüz yıl ibâdet kılmış ve bunu da azımsamıştır. 
Tapuğ kizlegü kıl kişi körmesü, bu söz sırrım erdi özüm sözlediİbâdeti gizlemeli; yap, fakat insanlar görmesin; bu sözüm bir sır idi; iste şimdi açığa vurdum. 
Berü kel uluş kendte kılğıl tapuğ, kamuğ edgülükke açılsu kapuğBuraya gel, köy veya şehir içinde ibâdet et; sana her türlü iyilik kapıları açılsın. 
Bodunka tusulğıl muŋıŋa yara, kadaşka bağır ber yakınlık ulaHalka faydalı ol, muhtaçlara yardım et; akrabalarına yakınlık göster, bağrını aç. 
Telim ögsüzüg kör ya tul tulsakığ, ya közsüz ya oldrum yeme aksakığBak, burada bir çok yetim, dul, âciz, kör, kötürüm ve topallar vardır. 
Cemâat bile kıl fariza namâz, çığaylar hacı kıl âdina namâzFarz namazlarını cemâat ile kıl, fakirler haccı olan cuma namazlarını edâ et. 
Halâl dünyâ kazğan çığayka üle, kişi elgi tutğıl yanut kıl yöleHelâl dünyalık kazan ve fakirlere dağıt; insanlara yardımda bulun ve onlara güler yüzle muamele et. 
Bu samış tapuğ barça tâatturur, bu tâat bile barça râhattururBu sayılan hizmetler birer ibâdettir; bunları yerine getiren herkes müsterih olabilir. 
Munı barça kodtı özüŋ yalŋuzun, namâz rûza tuttı ay kılkı tüzünBütün bunları sen terkettin; tek başına namaz kılıyor ve oruç tutuyorsun, ey asîl tabiatlı. 
Namâz rûza barça öz asğıŋturur, öz asğın tilegli bağırsız bolurNamaz ve oruç, bunlar hep kendi menfaatin içindir; hep kendi menfaatini düşünen insan hodkâm olur. 
İdi yakşı aymış kişi üdrümi, kişike bağırsak kişi ködrümiinsanların seçkini ve olgun olanı merhametli insan çok güzel söylemiş. 
Kişi edgüsi bu öz asğın kodup, kişi asğı kolsa kör emgek yüdüpinsanların iyisi — kendi menfaatini bırakıp, zahmet yüklenerek, başkalarının faydasını isteyen kimsedir. 
Bağırsak kerek er ne bağrı süçıp, törü berse edgü isizke açıpİnsan merhametli olmalı ve kötülere acıyarak, onlara şefkatle iyi yolu göstermelidir. 
Tirig yalŋuk oğlı tusulğan kerek, tusulmaz kişi tuğsa ölgen kerekHayatta iken, insan-oğlu faydalı olmalı; faydalı olmayacak kimse, doğar doğmaz ölmelidir. 
Kişike tusulur kişi edgüsi, bu edgü kişi ol bodun todğusıinsanların iyisi başkalarına faydalı olur; halk için lüzumlu olan bu iyi insandır. 
Tapuğka ınanıp kayu erse kul, bulumadı teŋri sevinçiŋe yolİbâdetine güvenen bir kul Tanrıyı memnun edecek yolu henüz bulamamış demektir. 
Bayatım sevinçi tilese özüŋ, müsülmân sevinçi tile kes sözügSen Tanrının rızasını elde etmek istersen, müslümanların memnun olmasını dile; sözü fazla uzatma. 
Seniŋ tapğıŋa muŋluğ ermez bayat, özüŋ kullukı kıl tile edgü atTanrı senin ibâdetine muhtaç değildir; kendi kulluğunu yerine getir ve iyi ad kazanmağa bak. 
Kimiŋ atı kul bolsa kılkı tapuğ, tapuğsuz kul atı mecâz ol kamuğAdı kul olanın yapacağı şey ibâdettir; bütün ibâdetsiz kulların adı bir mecazdan ibarettir. 
Tapuğ kıl tapuğ tınma kulluk bu ol, tapuğka baka kör me bekle bu yolibâdet, durmadan ibâdet kıl, kulluk budur; ibâdete dikkat et ve bu yoldan ayrılma. 
İdi yakşı aymış bügü bilgi keŋ, munı işke tutğıl ayâ elgi keŋBilgisi geniş hakîm çok yerinde söylemiş; buna göre hareket et, ey eli açık insan. 
Tapuğ tâatim tep küvenme üküş, tapuğ kıl bayatka tapuğluğ küsüşİbâdet ve tâatte bulundum diye, fazla gurur getirme; ibâdete devam et, Tanrıya ibâdet eden insan azizdir. 
Tapuğ kıl bayatka bu ol kullukuŋ, tapındım teyü sen unıtma ukuşİbâdet kıl, Tanrıya kulluğun budur; fakat ibâdet kıldım diye, idrâkini kaybetme. 
Ay odğırmış emdi okırmen seni, öz asğı tiler tep sakınma meniEy Odgurmış, bugün seni davet ediyorsam, kendi menfaatimi düşünüyorum zannetme. 
Kalı kelse asğı tususı saŋa, yeme kelmese sen yası yok maŋaEğer gelirsen, senin için faydalı olur; gelmezsen de, bana bir zarar gelmez. 
Okırmen seni halkka edgü üçün, bu edgü bodun asğı buzma küçünSeni halkın iyiliği için davet ediyorum; bu iyilik halkın menfaatidir; buna karşı gelme. 
Baka körmen aymış bu sözler tapa, çın erse berü kelgil andın kopaBenim bu söylediklerime bir dikkat et; doğru ise, oradan kalk, buraya gel. 
Meni birle turğıl maŋa kıl basut, çığayığ yülegil neŋin edgü tutBenimle beraber ol, bana yardım et; fakirleri destekle, onların vaziyetini düzeltmeğe çalış. 
Özüŋke muyan ol maŋa edgü at, ikigü ajun birge erklig bayatBu senin için sevaplı bir iş ve benim için ise, iyi bir addır; buna karşılık kadir Tanrı sana her iki dünyayı nasip eder. 
İnini edgeke yet özüŋ edgü bol, kişi edgü erdin tüzer edgü yolBeni iyiliğe doğru götür, kendin iyi ol; insan iyi insanlara bakarak, yolunu düzeltir. 
Sebeb bolğıl emdi maŋa edgüke, bayat birge edgü saŋa ay bökeBugün bana iyilik yapmam için bir sebep ol; ey pehlivan, Tanrı sana da bunun karşılığını verir. 
Negü ter eşitgil tejik bilgesi, tejik bilgeleri çavıkar küsiİranlı âlim ne der, dinle; iranlı âlimlerin şöhreti büyüktür. 
Begi bolsa edgü bodunka bütün, anıŋ asğı barça bodun yer kutunBey halka karşı iyi ve âdil olursa, onun faydası bütün halka dokunur ve halk saadete kavuşur. 
Özüŋ edgü kolma begiŋ edgü kol, begi edgü bolsa bodun asğı olKendi iyiliğini istersen, beyin iyi olmasını iste; beyin iyi olması halkın menfaatidir. 
Kara edgü bolsa bir özke bolur, begi edgü bolsa bodun kün körürHalk iyi olursa, bu iyiliği onun yalnız kendisi içindir; beyi iyi olursa, halk gün görür. 
Kişi tep ayurlar kayu ol kişi, kişike asığ kılsa itse işiinsan derler, insan kimdir; insan başkalarına faydalı olan ve onların işlerini gören kimsedir. 
Tüzü yalŋuk oğlı sever edgüni, bu edgü kayu ol ögeyin anıBütün ınsan-oğulları iyiyi severler; iyi nerede, ben de onu öğeyim. 
Bu edgü ol ol kılsa halkka asığ, bu asğı bile bulsa bodnı tatığiyi, halka faydalı olan ve bundan dolayı ona zevk veren şeydir. 
Bağırsak bolur halkka edgü kişi, bağırsak bolun bulduŋ edgü başıiyi insan halka karşı şefkatli olur; merhametli olursan, sen de iyi insan olursun. 
Munu sözledim söz bitigin ulam, tükettim sözümni kurıttım kalemişte yazı ile ulaştırılacak sözlerimi söyledim; sözümü bitirdim ve kalemi sildim. 
Takı ma negü erdi erse sözüm, kadaşıŋ tegürgey tilin ay yüzümBundan başka daha söylenecek. ne gibi sözüm varsa, akraban bunları da ağızdan bildirecektir, ey ay yüzlüm. 
Bitig türdi badı öze tamğalap, sunup berdi ögdülmiş aldı ulapMektubu katladı, bağladı ve üzerini mühürleyerek, uzattı; Öğdülmiş gelip, elinden aldı. 
İlig aydı barğıl takı ma negü, yarağlığ söz erse tegür ay bügüHükümdar : — Git, daha münâsip ne gibi söz varsa, ona ulaştır, ey hakîm — dedi — 
Katığlan anı keldür emdi maŋa, kuruğ kelme ansız maŋa ay toŋaŞimdi gayret et, onu bana getir; ey yiğit, bana onsuz, boş gelme. 
Biliglig negü ter eşitgil özüŋ, yalavaç tetig ıd tutuzma sözügBilgili ne der, dinle; zeki elçi gönder ve sözünü ona tevdi et. 
Negü tutzayın men saŋa emdi söz, kamuğ söz seniŋde ayâ köŋli tüzBen sana şimdi ağızdan “ne söyleyeyim; ey kalbi doğru, söylenecek sözlerin hepsini sen biliyorsun. 
Negü sözlegü erse sözle tilin, yarağı ne erse sen andağ kılınNe söylemek icap ederse, sen ağızdan söyle; nasıl münâsip görürsen öyle hareket et. 
İlel tep turup çıktı ögdülmişe, ol edgü kılınç birle igdilmişeiyi terbiyeye, iyi tavır ve harekete sahip olan Öğdülmiş— “Baş üstüne!”— diyerek, kalkıp çıktı. 
Atın mindi evke yüz urdı turup, kelip tüşti kirdi yaka kur yörüpAtına bindi, evine doğru hareket ederek, gelip indi; evine girdi, yaka ve kuşağını çözdü. 
Yaşık yandı yerke yakurdı başın, yaruk dünyâ meŋzi karardı ışınGüneş döndü, başını yere yaklaştırdı; dünyanın aydınlık yüzü kırmızı sise büründü. 
Küdı ıdtı kesme yaruk yüz tudı, sevüg zülfi toldı yokaru kodıPerçemini aşağı salıverdi, parlak yüzü kapandı ve güzel zülfü her tarafı kapladı. 
Turup yundı kıldı bu yatğu namâz, töşek koldı yattı udıp bardı azKalkıp abdest aldı ve yatsı namazını kıldı; döşek istedi ve yatıp, bir az uyudu. 
Beliŋlep odundı kötürdi başın, kara zengi kılmış yüzini ışınBirden silkinerek, tekrar uyandı, başını kaldırdı; sis gök yüzünü siyah zenciye döndürmüştü. 
Turup yundı kıldı yana taŋ namâz, duâ kıldı tesbih yeme küdti azKalkıp abdest aldı, sabah namazını kıldı; duâ etti, teşbih çekti; yine bir az bekledi. 
Tüme torku kalkan kötürdi öşün, yaruk yüz küler teg yarudı ajunYüzünü örten ipek kalkan sıyrıldı; gülen parlak yüz gibi, dünya aydınlandı. 
Öğdülmiş Odgurmış Tapa Barmışın AyurÖğdülmiş in Odgurmış’ı Ziyaretini Söyler 
Ederledi terkin atını tutup, kadaşı tapa bardı evdin turupAtını tutup, derhal eyerledi; oradan kalkıp, akrabasına doğru gitti. 
Yakın tegdi erse kadaşka barıp, atındın kodı tüşti tegdi yorıpAkrabasına yaklaşınca, atından aşağı indi, yürüyerek, kapısına geldi. 
Tegip akru elgin tokıdı kapuğ, turup çıktı odğurmış ıdtı tapuğGelip, eli ile yavaşça kapıyı çaldı; Odgurmış ibâdeti bıraktı, yerinden kalktı. 
Kapuğ açtı çıktı kadaşın körüp, kuçuştı esenleşti yüz köz öpüpKapıyı açtı, çıktı; hısımını gördü, kucaklaşıp, öpüşerek selâmlaştı. 
Elig aldı evke kigürdi bat a, orun berdi oldurdı elgin tutaElinden tutup, hemen içeri aldı; yer gösterdi ve elini tutarak, oturdu. 
İdi ök sevindi kadaşın körüp, bayatka şükür kıldı artuk ögüpAkrabasını gördüğüne pek çok sevindi; Tanrıya çok hamd ve şükür etti. 
Ne körklüg sevinç ol kişi adrılıp, selâmet kavuşsa tileyü kelipİnsanın ayrıldıktan sonra tekrar araması ve gelip, sağ-sâlim kavuşması ne büyük bir saadettir. 
Ne edgü bolur ol kadaştın yırap, barıp tegse tuşsa yağukluk ulapAkrabalardan uzaklaştıktan sonra, yakınlık hisleri ile tekrar kavuşup, görüşmek ne kadar hoş oluyor. 
Ne körklüg bolur kör bağırsak kadaş, kadaşka yağukluk ulasa adaşAkrabaların birbirine candan yakınlık ve samimiyet göstermeleri ne güzel şeydir. 
Ne körklüg bolur kör bağırsaklıkın, kadaşka kadaş köŋli bolsa yakınAkrabanın akrabaya merhametle ve gönülden bağlı olması ne güzel olur. 
Negü ter eşitgil bağırsak kadaş, yakınlık ulağlı köŋüldeş adaşAkrabasına dostluk ve gönülden yakınlık gösteren şefkatli akraba ne der, dinle. 
Kamuğ ğâyib özler körüşse közün, sakınç boldı kısğa sevinçi uzunBirbirini kaybedip, tekrar buluşan şahısların kederleri kısa, sevinçleri uzun sürer. 
Ne körklüg bolur kör kişi adrılıp, selâmet kavuşsa iki öz özünAyrılıktan sonra iki şahısın tekrar birbirine sağ-sâlim kavuşması ne kadar güzel şeydir. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Ayıttı kadaşların odğurmışa, esen tep haber berdi ögdülmişeOdgurmış akrabalarını soruşturdu; Ögdilmiş onların sağ ve salim olduklarını söyledi. 
Yana aydı odğurmış ayğıl maŋa, kalı keldiŋ emdi ne boldı saŋaOdgurmış tekrar sordu:—Bana söyle, şimdi buraya ne maksatla geldin, sana ne oldu böyle. 
Eşittim seni men ilig birle tep, bodunka tusulur bilig birle tepBen senin hükümdarın yanında bulunduğunu, bilgin ile halka faydalı olduğunu duydum, 
Nelük keldiŋ erki olarnı kodup, bodun yüklerin sen boyunka yüdüpHalkın yükünü boynuna yüklendikten sonra, onları bırakıp, nasıl buraya geldin. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı özüm, seni ârzûladı ay körklüg yüzümÖgdilmiş cevap verdi ve :—Ey güzel yüzlüm, benim seni göreceğim geldi — dedi— 
Turup keldim emdi köreyin teyü, sakınç kadğu bağın yöreyin teyüSeni merak ettim, bu meraktan kurtulayım — diye, kalkıp buraya geldim. 
Küser erdim artuk seni körgüke, bu kün buldum inçlik saŋa kelgükeSeni görmeği candan istiyordum; sana gelmek için ancak bugün fırsat bulabildim. 
Büte keçti üdlek seni körmedim, tiler erdim ârzûn üdi bulmadımSeni görmeyeli çok zaman geçti; görüşmeği çok arzu ediyordum, fakat vakit bulamadım. 
Üdi emdi ermiş munukı özüm, saŋa tuştı şükrin kılur til sözümVakti bugün imiş, işte geldim; çok şükür, sana kavuştum. 
Esen bolsa ermiş bu yalŋuk özi, tilekke tegir ay bağırsak kozıinsan sağ olursa, dileğine ulaşırmış, ey benim cana yakın kuzum. 
Negü ter eşitgil küsemiş kişi, keçer üdlekig ked sınamış kişiZamanın çok çabuk geçip-gittiğini iyice tecrübe etmiş ve kavuşmağı özlemiş olan insan ne der, dinle. 
Tirig bolsa yalŋuk tilekin bulur, tilek bulğuka mün tiriglik bolurİnsan sağ olursa, dileğini bulur; hayat dilek için bir sermâyedir. 
Tirig bolsa yalŋuk tilep tapşur ok, esen bolsa barmış yana kavşur okİnsanlar sağ olurlarsa, birbirini arayıp bulurlar; can sağ olursa, ayrılan yine muhakkak kavuşur. 
Tiriglik tilegil tileme tilek, tilek bulğuka bu tiriglik yölekDilek dileme, sağlık dile; hayat dileğe erişmek hususunda ancak bir yardımcıdır. 
Bayat berdi âhır tilekim maŋa, esenlik bile men kavuştum saŋaTanrı nihayet arzumu yerine getirdi; ben sağ-sâlim sana kavuştum. 
Adın ma sözüm bar bu sözde basa, anı ma ayayın özüŋ tıŋlasaBundan başka bir sözüm daha var; dinlersen, onu da söyleyeyim. 
Odgurmış Öğdülmiş Birle Münâzara Kılmışın AyurOdgurmış’ın Öğdülmiş İle Münazara Ettiğıni Söyler 
Yanut berdi odğurmış aydı sözüg, eşittim sözümni eşitgil özüŋOdgurmış cevap verdi : — Söylediklerini dinledim, sen de benim sözlerimi dinle — dedi — 
Yakınlık ulamış üçün bir bayat, muyan bersü miŋ miŋ tümen edgü atGösterdiğin bu yakınlığın Tanrı ecrini ihsan etsin, iyi insanlara bahşettiği yüz binlerce sevaba sen de nail ol. 
Takı bir sözüg ay ne erki adın, anı ma maŋa sözle kodrna kedinBaşka söyleyeceğin söz ne imiş, onu da bana söyleyiver. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMUŞ’A CEVABI 
Cevâb kıldı ögdülmiş aydı bu söz, seni kördi erse yaruk boldı közÖğdülmış cevap verdi ve : — Bu sözüm şudur — dedi— seni görünce, özüm parladı. 
Kişi öz tilekin yorısa yoluğ, aŋar tegmez emgek ay bilgi uluğinsan kendi arzusu ile yol yürürse, zahmet çekmez, ey bilgisi büyük. 
Negü ter eşitgil sınamış sözi, anıŋ manisi uk ay köŋli yazıTecrübeli insan ne der, dinle; mânasına dikkat et, ey huzura kavuşmuş insan. 
Kayu işke ârzû yorısa tilek, adak ursa buldı ol ârzû yölekHangi işe arzu ve dilek ile girişilirse, bu dilek her adımda ona bir destek olur. 
Tilek birle maŋsa yırak yer yakın, kaçan körse yüzin bulur cân ilekistekle yürüyünce, uzak yer yakın olur; arzuladığı yüzü görünce, can sahibini bulur. 
Yana aydı ögdülmiş uş bu özüm, saŋa kadğura tilde kesmez sözümÖğdülmiş devam etti:—îşte ben dâima seni merak ediyorum, dilimden düşürmüyorum. 
Uluş kendni kodtuŋ yakın ka kadaş, kişide yıradıŋ biliş yok adaşKöy ve şehri, yakın akraba ve kardeşleri bıraktın, insanlardan uzaklaştın; burada hiç bir tanıdık ve ahbabın yok. 
Ağır yük yüdüp bu özüŋ yalŋuzun, yalıŋ aç yorır sen ne yunçığ özünTek başına ağır zahmetlere katlandın; aç ve çıplak yaşıyorsun, dermansız bir hâldesin. 
Kadaş köŋli barça saŋa kadğurar, körü ıdsa bulmaz köŋül yelgürerSenin için bütün akrabaların sızlanıyor; görmek isteyince, bulamıyor ve iştiyak içinde çırpınıyorlar. 
Apa oğlanı barça yalŋuz umaz, özüŋ munda yalŋuz kalı iglemezHiç bir insan tek başına yapamaz; sen burada yalnızsın, hasta da olabilirsin. 
Bu kadğu meni evde yatğurmadı, sakınç kadğu birle özüm umadıBu düşünce ile ben evde duramadım; endişe ve kayguya karşı koyamadım. 
Saŋa ok törütmedi teŋri tamuğ, saŋa aymadı bu adâbığ kamuğTanrı cehennemi yalnız senin için yaratmadı; bütün bu azapları yalnız senin için zikretmedi. 
Negü ol nelük munça emger özüŋ, maŋa belgülüg ay bileyin sözügNiçin ve neden kendine böyle eziyet ediyorsun; bana bunu açıkça söyle, ben de senin bu husustaki fikirlerini anlayayım. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim eşitgil cevâb bersü özOdguımış cevap verdi :— Bu sözünü dinledim; ben de cevap vereyim, dinle— dedi — 
Bu söz kim sen aydıŋ bağırsaklık ol, kadaş belgüsi hem yağuk yaklık olBu söylediğin sözler senin şefkatinden ileri geliyor; bu akrabalık nişanesi ve yakınlık alâmetidir. 
Kadaş kadğuların kadaş yemese, adın yat kaçan yer kadaş bolmasaAkrabaların kederini akrabalar paylaşır; insanın bir akrabası olmazsa, onun İstırabına yabancı kimseler nasıl ortak olabilirler. 
Özüm ka kadaştın neçe adrılıp, nelük turğay erdim bu yerke kelipBen de kardeş ve akrabalardan ayrılarak, buraya gelip, niçin bu kadar zaman burada kaldım. 
Baka kördüm emdi dinim yegliki, bu yerde köründi özüm yeglikiÇünki dinimin selâmetini ve kendi menfaatimi bunda gördüm. 
Anın keldim emdi bu yerke turup, bayat tapğı kılsa men yalŋuz bolupOnun için kalkıp, buraya geldim; halvete çekilip, böylece Tanrıya ibâdetle meşgul olmak istedim. 
Bu dünyâ işiŋe katılmış kişi, kılumaz tapuğ birle ukbi işiBu dünya işlerine karışan kimse aynı zamanda ibâdet ve âhiret işini yerine getiremez. 
Bu halkka tüzü yapmağınça kapuğ, törütügli rabka kılumaz tapuğİnsan bütün bu halka kapısını kapatmayınca, yaratan Tanrıya ibâdet edemez. 
Havâ nefs boyunın sığu ked katığ, özüŋ ötrü bulsa tapuğda tatığİnsan ibâdette zevk bulabilmek için, hevesin kafasını iyice ezmelidir. 
Negü ter eşitgil sakınuk kişi, havâ bire bolmaz bütün din işiTakva sahibi insan ne der, dinle; nefsine kapılan kimse din işini tam yapamaz. 
Havâ nefs bile kör yağı ol uluğ, bu iki azıtur tapuğçı kuluğDin hevesin ve nefsin en büyük düşmanıdır; bu ikisi ibâdet etmek isteyen kulu yolundan şaşırtır. 
Havâka bolu berse tutğun bolur, et öz ârzû bulsa meni kul kılurNefsine kapılırsa, insan onun esiri olur; tenin arzusuna uyarsam, beni kul eder 
Havâka basıkma ukuş birle kes, et öz baş kötürse bilig birle basHevesin tesirinde kalma, akıl ile karar ver; ten baş kaldırırsa, bilgi ile hâkim ol. 
Bu yaŋlığ üçün men uluş kend kodup, bu yerke sığındım ağır yük yüdüpBöyle olduğu için, ben köy ve şehirleri bırakıp, ağır zahmetlere katlanarak, buraya sığındım. 
Kişide öŋin boldum erse kalı, kuruğ sözlemezmen ne ğibet tiliİnsanlardan ayrı yaşıyorsam, buna mukabil boş söz de sarfetmiyorum ve dedi-kodu yapmıyorum. 
Bu yalŋuzturur sen tediŋ ay kadaş, bayat yadı iş tap maŋa ay adaşEy kardeş, sen bana:—Yalnız yaşıyorsun—dedin; ey dostum, zikruHah benim için kâfi bir arkadaştır. 
Yakın ka kadaştın yırak boldukum, olarka tüdürmedim açım tokumYakın akraba ve kardeşlerden uzak bulunmama gelince, ne aç olduğum zaman ve ne tok olduğum zaman, onlara bir yük olmadım. 
Bodun köŋli yuvka küdezmeki sarp, köŋül sınsa hasmı bayat adli tapHalkın gönülü yufkadır, onu muhafaza etmek çok güçtür; burada gönül kınlırsa, ilâhî adaletle karşılaşılır; bu ise, kâfidir. 
Neçe bolmasa halkka mendin asığ, yeme körmegeyler meniŋdin yasığHer ne kadar benden halka fayda yok ise de, onlar benden zarar da görmezler. 
Asığ yas ne edgü ne isiz barı, bayattınturur kör anıŋ takdiriFayda ve zarar, iyilik ve kötülük hep Tanrıdan gelir; bu onun takdiridir. 
Bu arşta kodı kör serâka tegi, tüzü barça bir teg bayatka muŋıYukarıdaki Arş ile aşağıdaki toprak arasında bulunan her şey, aynı şekilde, Tanrıya muhtacdır. 
Negü bar kişiler ara ay külüg, asığ tut ya kor yas saŋa belgülügEy namlı, insanlar arasında ne var, fayda yahut zarar ve ziyan, onu sen biliyorsun. 
Negü asğı bar tep ayur sen tapuğ, tapuğ kulluk ol kulka açtı kapuğİbâdetin ne faydası var — diye soruyorsun; ibâdet kulluktur ve kula kapıları açar. 
Kul atı anın boldı kulka ayağ, tapuğ kılsa tün kün ulu bolsa tağKul adı bundan dolayı kula unvan oldu; o dağa çekilip, gece-gündüz ibâdet etmelidir. 
Yaratsa yaratmasa erklig bayat, tapuğ atı tilde atamasa atKula bu ad verilmemiş olsa bile, kadir Tanrı ister kabul etsin-ister etmesin, ibâdet ve zikir dilden düşmemelidir. 
Bu yalŋuzlukumdın maŋa yası yok, et öz din esenin munın buldum okBu yalnızlığımın bana zararı yoktur; ten ve din sıhhatini ben burada buldum. 
Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı, taşı körme mani baka kör içiŞu beyti söyleyen ne der, dinle; dışına bakma, içine ve mânasına dikkat et. 
Yorı yalŋuz işsiz ay yalŋuk uzı, tutı kıldı yalŋuz tili kör söziEy insanların mahiri, tek başına ve arkadaşsız yürü; bak, papağan konuşmağı ve söz söylemeği kendi başına elde etti. 
Tapuğçı tapınsa bu yalŋuz özün, negü kor kılur künke yalŋuz öziKul yalnız ve tek başına ibâdet ederse, bu tek bir kimseden halka nasıl zarar gelebilir. 
Kişike katılmaknı ögdüŋ kadaş, negü teg kalılğu ya bolsa adaşEy kardeş, insanlara karışmağı öğdün; fakat insan onlara nasıl katılır ve onlar ile nasıl ahbap olur. 
Maŋa kelmişiŋde berü men bu kün, tapuğdın kesildim baka kör ögünişte bana geldiğinden beri ben bugün ibâdetten geri kaldım; bir düşünsene. 
Tek ök bir saŋa öz katılmış üçün, yası munça erse küçeme küçünBir tek seninle buluşmanın zararı bu kadar olursa, artık beni fazla zorlama. 
Özüm kirse emdi kişiler ara, kaçan tegge elgim tapuğka kör eimdi ben insanlar arasına girersem, ibâdete ne zaman elim değer. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüg, eşittim eşit sen evürme yüzüŋÖğdülmiş cevap verdi ve: — Sözünü dinledim, sen de beni dinle, yüzünü çevirme — dedi — 
Sen aymış bu söz barça andağturur, hakikat körü barsa tıldağtururSöylediklerinin hepsi doğrudur; lâkin dikkat edersen, bunlar hakikatte ancak birer bahanedir. 
Kişike tusulğu kerek bu tirig, tirig tutsa atın kopursa erigİnsan hayatında kendisini yükseltmek ve adını yaşatmak için, başkalarına faydalı olmalıdır. 
Tiriglik nişânı ne ol belgüsi, kişi körmese bir anıŋ edgüsiİnsanlar ondan bir iyilik görmezlerse, onun yaşadığı nereden belli olur. 
Kisi alğu tuğsa oğul kız üküş, oğulsuz tese erke körksüz söküşİnsan evlenmeli ve bir çok çoluk-çocuk sahibi olmalıdır; “evlâtsızdır” — demek, insan için bir hakarettir. 
Negü ter eşitgil kişi üdrümi, uruğ kesmegüke kisi ol emiİnsanların seçkini ne der, dinle; neslin kesilmemesinin çâresi kadındır. 
Oğulsuz ölürde ökündi tilin, ayâ kin keligli oğul kız kılınEvlâtsız insan ölürken peşimanlığını ikrar etti ve:— Ey benden sonra gelen sen, çoluk-çocuk sahibi ol— dedi. 
Kimiŋ oğlı kalsa atada kedin, atama anı sen tirigde adınÖldükten sonra evlâdı kalan bir baba için “yaşamıyor” denilemez. 
Oğulsuz kişi ölse kesti uruğ, ajunda atı yitti ornı kuruğEvlâtsız insanın, ölünce, nesli kesilir; dünyadan adı silinir ve yeri boş kalır. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı bu çın, munıŋda adınsığ yeme bar adınOdgurmış cevap verdi ve : —Doğru, fakat bunun başka türlü bir şekli de var — dedi — 
Kalı edgü bolsa oğul kız silig, anı teg bolur kim yorıttıŋ tiligEğer çoluk-çocuk iyi ve hayırlı olursa, bu iş senin dediğin gibi olur. 
Kalı bolsa isiz ulıtğay seni, özüŋ ölse terkin unıtğay seniEğer evlât hayırsız çıkarsa, hayatta seni inletir; ölünce de, seni çabucak unutur. 
İsiz kılğa atıŋ öze karğışın, seni sökge yat baz uluğlar başınSenin adını kötüler ve üstelik, büyükler başta olmak üzere, bütün yat-yabancı bed-duâ ederek, sana söğer. 
Oğul kız yağı ol yağı ne kerek, yağısız tiriglik takı edgürekÇoluk-çocuk insana düşmandır, düşman neyine gerek; düşmansız hayat sürmek daha iyidir. 
Yağıdın negü teg yarukluk bolur, yağı atı yaska tanukluk berürDüşmandan nasıl rahatlık umarsın; düşmanın atı bile senin aleyhine şahitlik eder. 
Ne edgü bilig berdi bilgi koyuğ, oğul kız atı erke kitmez oyuğBilgisi derin olan insan ne iyi bilgi vermiştir; oğul-kızın adı, insan için, giderilemeyen bir gölgedir. 
Muŋar meŋzer emdi biliglig sözi, köni sözlemiş körse köŋli yazıBilgilinin buna benzer bir sözü vardır; dikkat edersen, temiz kalpli insan doğru söylemiştir. 
Özüŋ sızğurur sen oğul kız teyü, bu emgek biligli oğul kız kayuSen oğul-kız diye, kendini üzersin; bu zahmeti takdir eden oğul-kız nerede. 
Terer sen harâmığ barır sen kalır, sen ınçık yeyü bar ol ârzû yeyüHaram toplarsın; gidersen, kalır; sen inleye-inleye git, safâsını o sürsün. 
Kime mindi sakın kisi alğuçı, teŋiz otra kirdi kime miŋüçiEvlenen kimseyi bir gemiye binmiş farzet, gemiye binen kimse denize açılır. 
Oğul kız törüse kimesi sınur, kime sınsa suvda tirig kim kalurOğul-kız dünyaya gelirse, gemisi parçalanır; gemi parçalanınca, su içinde kim diri kalır. 
Oğul kız atasın suyurkağu ol, oğul kız atası yemi ağu olOğul-kız sahibi insanın kusuruna bakmamak; evlât sahibinin yediği zehirdir. 
Oğul kız isizi atada kedin, atamaz atasın anasın adınEvlâtların hayırsızı ölen anne ve babasını, bir kerre olsun, anmaz. 
Bu yaŋlığ iyâldın kaçan bar vefâ, kılıkı yavuz ol kılınçı cefâBöyle çocuktan hiç vefa umulurmu; onun tabiatı kötü ve işi gücü cefâdır. 
Oğul kız atası tü emgek küder, belâ mihnet erse yaŋan teg yüderOğul-kız babası her türlü zahmete katlanır; belâ ve mihnetleri de fil gibi yüklenir. 
Adaş koldaş ardaş tutuŋu tediŋ, bu edgü idi ters yüki yüdmekiŋDost, ahbap ve arkadaş edinmeli—dedin; bu iyi, fakat bunların yükünü yüklenmek çok zordur. 
Yeme yakşı aymış bügü bilgi yarp, kişi köŋli yuvka küdezmeki sarpParlak bilgili hakîm yine çok güzel söylemiş; insanın gönülü yufka ve muhafazası güçtür. 
Sırınçğa sakışıturur bu köŋül, idi ked küdez sınmasu ay oğulGönül sırça gibidir; ey oğul, onu çok iyi muhafaza et, kırılmasın. 
Köŋül oğlağu ol sınağı muŋar, isigke erir terk soğukka toŋarGönül nazlıdır, bu tecrübe edilmiştir; şöyle ki, sıcakta erir, soğukta donar. 
Adaş köŋli sınsa bolur kır yağı, yağı kayda bolsa bolur miŋ çoğıDostun gönülü kırılırsa, o içinden sana düşman olur; düşmanın bulunduğu yerde huzur ve sükûn kalmaz. 
Yağıdın tiriglik tatığsız bolur, yağı kayda erse yarağsız bolurDüşman yüzünden hayat tatsızlaşır; nerede olursa-olsun, düşman zararlıdır. 
Neçe me kiçig erse düşmân saŋa, anı sen uluğ tut ay ersig toŋaDüşman senin için ne kadar küçük olursa-olsun, sen onu büyük kabul et, ey merd ve cesur insan. 
Çıbun boldı düşman yaŋanka bedük, ısırsa yaŋanığ suçıtur ked ökSinek fil için büyük bir düşmandır; fili ısırdığı zaman, onu zıp zıp zıplatır. 
Negü ter eşitgil yağılığ kişi, yağı birle urşu tükemiş yaşıDinle, düşmanı olan ve ömrünü düşman ile çarpışarak geçiren insan ne der. 
Kiçig düşmânım tep usanma özün, nelük korkayın tep küvenme sözünDüşmanım küçüktür — diye, sen ihmalkâr davranma; — niçin korkayım — diyerek, öğünme. 
Yağıŋ boldı erse osal bulmağıl, yağıka yağı bol tüzünke tüzünDüşmanın varsa, onu ihmâl etme; düşmana karşı düşmanca hareket et; iyi huylu insana karşı da halîm-sehm ol. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayur söz eşitgil köŋülke alınÖgdilmiş cevap verdi, söze başladı : — Sözümü dinle ve kalbine yerleştir — dedi — 
Törütti bayat bu ajunuğ bilip, yegü içgü ıdtı halâldin kılıpTanrı bu dünyayı bilerek yarattı; helâlinden yiyecek ve içecek gönderdi. 
Katılsa karılsa tutup edgü iş, işi edgü bolsa kılur edgü işiyi arkadaş edinerek, onlarla düşüp-kalkmalı; insanın arkadaşı iyi olursa, kendisi de iyi olur. 
Kişi asğı bolsa kişike katıl, kişike tusulmak kişi asğı bilBaşkalarına faydalı olabileceğin yerde insanlara karış; bil ki, insanlara faydalı olmak insanın kendi menfaatidir. 
Bu yalŋuz yorığlı kişi kıvçakı, kişike tusulmaz bolur ay akıEy cömert, bu tek başına yaşayan yabanî adamın başkalarına faydası dokunmaz. 
Kişike tusulmaz kişi ol ölüg, tusulğıl ölüg bolma ersig külügBaşkalarına faydası dokunmayan insan ölü gibidir; faydalı ol, ölü olma; ey mert yiğit. 
Telim bolsa erke adaş koldaşı, yadıldı atı ilke itti işiBir kimsenin arkadaş ve ahbabı ne kadar çok olursa, onun adı o nisbette memlekete yayılır ve işi yoluna girer. 
Bu dünyâ içinde bulur bu tilek, kalı ukbi kolsa bu ol hem yölekO bu dünyada dileğine kavuşur; eğer âhiret saadeti isterse, onu da bununla temin eder. 
Sakınç kadğu bolsa yuluğlar özüŋ, sevinç bolsa sevnür yarutur közügKara gününde bu dostlar onun uğrunda hayatlarını feda ederler, sevinçli gününde de sevinçten gözleri parlar. 
Yadar erdemin barça halkka ayur, münin körse kizler til açmaz tuyurOnun faziletini her kese söyler ve yayarlar; kusurunu görünce de, ağızlarını açmazlar, gizlerler. 
Yağı ol erig yatsa odğurğuçı, münin erdemin ilke bildürgüçiinsanı gaflet uykusundan uyandıran düşmandır ve yine düşmandır ki, onun kusıîr ve faziletlerini memlekete ilân eder. 
Yağı bolmağınça er ersigliki, kaçan belgürer ilde atı kökiDüşmanı olmazsa, insanın mertliği, adı ve aslı ne zaman belli olur. 
Üküş bolsa emdi bu erdem kimiŋ, üküş boldı teŋsiz yağısı anıŋKimin fazileti çok olursa, onun dengi olmayan düşmanı da o kadar çok olur. 
Kimiŋ erdemi bolsa aslı ağı, tepiz el kişisi ol erke yağıKim faziletli ve asîl nesepli olursa, memleketin her tarafında bir çok kimseler ona düşman olurlar. 
Ked erke bolur kör yağı belgülüg, yavuzka yağı yok yavuz er ölügiyi insanın düşmanı belli olur; kötünün düşmanı yoktur; kötü adam zâten ölüdür. 
Kayu erke düşmân yumıtsa kalın, ol er erdemi erde artuk bilinHangi insanın etrafına bir düşman kalabalığı toplanmış ise, bil ki, o insanın fazileti diğerlerinden fazladır. 
Yağı birle tegşıp er atı bedür, yağısız kişi atı kopmaz yaturDüşman ile çarpışa-çarpışa insanın adı büyür; düşmansız kimsenin adı yükselmez, yerde kalır. 
Negü ter eşitgil kör erdemlig er, bu erdem bile er tilek ârzû yerFaziletli insan ne der, dinle; bu fazilet ile insan dilek ve arzusuna nâıl olur. 
Negü er bolur kör miŋ er düşmânı, miŋer sözlemese küniŋe anıBin tane düşmanı olup da, hakkında her gün bin defa konuşulmayan insana insan denilirmi. 
Börimü bolur körgil ıtta kayar, udula işitse miŋ itler üniBak, arkasından binlerce köpeğin sesini duyunca, kaçana kurt mu denir. 
Kişig soŋdamazmen tediŋ yalŋuzun, kuruğ sözlemezmen tediŋ til sözünYalnız olunca, insanları çekiştirmem; dilimi lüzumsuz ve boş lâflar ile günaha sokmam — dedin. 
Kimi sözlegey sen kişi bolmasa, kişiler arala özüŋ turmasaOrtada kimse yoksa ve kendin insanlar arasında oturmuyorsan, kimin hakkında konuşacaksın. 
Er ol erturur kör kişiler ara, yorıp til küdezse bu bulsa töreBak, yiğit o kimsedir ki, insanlar arasında gezer, fakat dilini muhafaza eder ve böylece baş-köşeye geçer. 
İrig sözke yumşak yanut kılsa öz, açığ sözleseler süçig tulsa sözKaba söze yumuşak cevap vermeli ve acı sözlere de tatlı sözle mukabele etmelidir. 
Kişi yüki yüdse yüdürmese yük, cefâ kılsalar bu vefâ kılsa şükBaşkalarının yükünü yüklenmeli, fakat onlara yük yüklememeli; cefâ edenlere karşı, ses çıkarmadan, vefa göstermelidir. 
Köŋülde kiterse kör öç keklerin, tilinde yorıtsa köŋülde barınÖç ve kibiri gönülden atmalı, gönlünde ne varsa, dilinde de o olmalıdır. 
Negü ter eşitgil kişi edgüsi, bu edgü bile yadmış atı küsiİyilik ile nâm ve şöhret kazanmış olan, insanların iyisi ne der; dinle. 
İrig sözlemegil kişike tilin, irig sözke ağrır köŋül keç yılınİnsanlara karşı kaba söz söyleme; kaba sözün acısını gönül uzun yıllar çeker. 
Seni kim söker erse öggil anı, otun ol bolur sen tüzünler sanıSana kim söğerse, sen onu eğmelisin; böyle olursa, o küstahlardan sayılır, sen de asillerden sayılırsın. 
Cefâ kılğuçıkakılu tur vefâ, vefâ er kılur ol isizler cefâCefâ edene karşı vefa göstermekte devam et; yiğit olan vefa gösterir; kötüler ise, cefâ ederler. 
Kesilse seniŋdin yakın ka kadaş, yakınlık ula sen aŋa ay adaşYakınların, akraba ve kardeşlerin senden uzaklaşsalar bile, ey arkadaş, sen onlara karşı dâima yakınlık göster. 
Saŋa küç kılur erse küçkey kalı, keçürgil anı sen bu ol din yolıEğer zâlim sana zulüm ederse, sen onu affet, din yolu budur. 
Yazuk kılsa kul küŋ keçür ol yazuk, bu yazuk keçürmiş muyan kıl azukKul ve câriye suç işlerlerse, sen onların suçunu bağışla; bu suç bağışlama sevabını, âhiret için, kendine azık et. 
Bu ol erlik anın eren yük yüdüp, yorır sabrı birle ölümüg küdüpYiğitlik budur; bunun için er olanlar zahmete katlanıp, sabırla ölümü bekleyerek dolaşırlar. 
Bu kün sen bir evke kirip yalŋuzun, ne edgü bulur sen ay kılkı tüzünBugün sen tek başına bir eve kapanmakta ne gibi bir fayda umuyorsun, ey yumuşak huylu. 
Erej ârzû nimet közün körmediŋ, kümüş gevher altun bakır bulmadıŋHuzur, arzu ve nimeti gözünle görmedin; gümüş, mücevher, altın ve bakıra da hiç sahip olmadın. 
Sarây karşı yer suv seni birle yok, at üstem kız oğlan kanı birle yokSenin sarayın, köşkün, yerin ve yurdun yok; at, koşum, çoluk-çocuk hani; bunlardan hiç biri sende yok. 
Kişiler öze yok saŋa erk elig, özüŋ yığsa sen bolsa atıŋ siligİnsanlar üzerinde de senin hiç bir kuvvet ve hâkimiyetin yok ki, onu kötüye kullanmayasın ve temiz nâm kazanasın. 
Kayu neŋ bulup kodtuŋ emdi anı, kayu telve zâhid atadı seniNe buldun ki, sonra ondan vaz geçtin; hangi mecnûn sana zâhid adını taktı. 
Üküşüg kodup er azığ taplasa, bu er ötrü zâhid bolur kur basaErkek olan, çoğu elde edebildiği hâlde, az ilev iktifa eder; böyle bir insan zâhidlik mertebesine erişir. 
Tilep bulmasa barça zâhid bolur, sabırda adın hile bulmaztururYoksa, aradığını bulamayan her kes zâhid olur; sabırdan başka bir çâre bulamadığından, elindeki ile yetinir. 
Er ol er bolur kör miŋ ârzû bulup, aŋar yüz evürse eren teg bolupErkek o kimsedir ki, bin arzusunu bulur ve ondan mertçe yüz çevirir. 
Yetürse içürse çığayka ülep, bayatka tapuğ kılsa köŋlin ulapYedirir, içirir ve malını fakirlere dağıtarak, Tanrıya can ve gönülden ibâdet eder. 
Kelir bolsa dünyâ köŋül bamasa, barır erse ağrıp kaşın tügmeseGelen dünya nimetlerine gönül bağlamaz; elinden gidenlere de içi sızlayıp, yüzü buruşmaz. 
Kalı üstese elgi ârzû öze, özini tutunsa köŋül til tüzeArzusunu elde etmek için kuvvet bulduğu hâlde, kendisini tutar, gönülüne ve diline hâkim olur. 
Bu sözke yakar körse mani bu söz, eşit işke tutğıl ayâ kılkı tüzDikkat edersen, şu sözün mânası buna uyar; dinle ve ona göre hareket et, ey yumuşak huylu. 
Erende eri ol kamuğ neŋke erk, bulup kılğu yerde özin tutsa berkErlerin eri odur ki, her şeye muktedir olur; fakat yapmağa gelince, nefsine karşı mukavemet eder. 
Takı erde yegrek eren olturur, miŋ ârzû bulup bu özin tıdsa terkYine bu erden daha iyi erkek odur ki, bir arzusuna nail olduğu hâlde, kendisine derhal hâkim olur. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı çın ay, negü ol tilekiŋ ayâ körki ayOdgurmış cevap verdi:—Doğru söyle, arzun nedir, ey ay gibi güzel yüzlüm — dedi — 
Negü sözlese men sözümni yerip, cevâbın kılur sen özümni seripBen ne söylersem, reddediyorsun; sözümü beğenmeyip, itirazda bulunuyorsun. 
Açukluğ maŋa ay tilekiŋ ne ol, negü kolğu erse aça sözle kolBana açık söyle, dileğin nedir; ne istiyorsan, açıkça söyle ve iste. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı özüm, tilek birle keldi açayın sözümÖğdülmiş cevap verdi : — Ben buraya bir maksatla geldim, dileğimi arzedeyım — dedi — 
Bu kün toğdı ilig eşitti seni, öziŋe kereklep kör ıdtı meniHükümdar Kün-Toğdı seni haber aldı; sana ihtiyacı olduğu için, beni gönderdi. 
Katığ ârzûladı seni körgüke, meni sözçi ıdtı okıp eltgükeSeni görmeği çok arzu etti; seni çağırıp götürmek İçin, dâvetçı olarak, beni yolladı. 
Neçe me ağır kelse barğu kerek, iligke tegip bir körüngü kerekNe kadar ağır gelse bile, senin oraya kadar gidip, hükümdara bir görünmen gerekir. 
İlig me idi edgü sultânturur, bodunka bağırsak sevüg cântururHükümdar çok iyi bir padişahtır; çok merhametli, halkın candan sevdiği bir insandır. 
Kim ilig yüzin körse kutluğ bolur, ikigün ajunda tükel kut bulurHükümdarın yüzünü gören her kes kutlu olur; her iki dünyada tam saadete kavuşur. 
Negü ter eşitgil bu el kend begi, ajun başlap ilke yetilmiş ögiDevleti idare eden, memleket işlerinde dirayet sahibi olan memleket beyi ne der, dinle. 
Törülüg köni beg kut ol belgülüg, kutı birle tegrür tözüke ülügKanunlara riâyet eden, doğru bey, gerçekten, bir saadettir; onun saadetinden her kes kendisine hisse alır. 
Kayuda çavıksa köni beg atı, aŋar barğu andın bulur er kutıNerede adaleti ile şöhret bulan bir bey bulunursa, oraya gitmeli; insan onda saadetini bulur. 
Bu kök tirgüki ol könilik törü, törü artasa kök turumaz örüAdalete istinat eden kanun — bu göğün direğidir; kanun bozulursa, gök yerinde duramaz. 
Törülüg bu begler yok erse tirig, bayat buzğay erdi yeti kat yerigBu kanun koyan beyler hayatta bulunmasalardı, Tanrı yedi kat yerin nizâmını bozmuş olurdu. 
Köni beg yüzi körse kutluğ bolur, muyanka tegir hem yazukı yulurAdil beyin yüzünü gören kutlu olur; sevaba girer ve günahtan kurtulur. 
Bilir sen bu kün men kişi boldukum, sebeb ilig erdi yölekim tokumBilirsin, bugün benim adam olmama sebep hükümdardır; o bana destek olmuştur. 
Bayat berdi erdi ukuş ög bilig, tüzü edgülükke tegürdüm eligTanrı bana anlayış, akıl ve bilgi verdi ve ben bundan dolayı her türlü iyiliği yapmağa muvaffak oldum. 
Bayat berdi tevfik kamuğ edgüke, bodun asğıŋa hem yüki yüdgükeHalka faydalı olmak ve onun yükünü yüklenmek hususunda her türlü iyilik için Tanrı bana tevfık ihsan etti. 
Seni me tiler emdi ilig bu kün, elig bir kılıp yazsa beglig tügünEl-ele verip, beylik düğümünü çözmek için, hükümdar bugün seni de istiyor. 
Okıtçı meni ıdtı emdi saŋa, meni yalŋuz ıdma ay ersig toŋaŞimdi sana dâvetçi olarak beni gönderdi; ey mert yiğit, ben yalnız dönmeyeyim. 
Bitig ıdtı ilig öz elgin bitip, negü sözledi erse körgil okıpHükümdar kendi eli ile yazıp, sana bir mektup da gönderdi; ne demiş ise, kendin bak, oku. 
Çıkardı bitig berdi elgin sunup, bitig aldı odğurmış açtı tutupÇıkarıp, mektubu sundu; Odgurmış aldı ve bir az düşünceli, mektubu açtı. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Okıdı bitig keç sakındı uzun, ayur ked bilig bermiş ilig sözünMektubu okudu, uzun-uzun düşündü ve: — Hükümdar çok manalı sözler yazmış —dedi — 
Okımış ilig emdi kelgil teyü, kamuğ edgülükni atamış sayuîmdi hükümdar— “Gel!” — diye davet etmiş, her türlü iyilikleri teker-teker sayıp dökmü 
Bedük işturur kör bu işler maŋa, neteg kılğu ayğıl keŋeş ber muŋaBunlar benim için çok büyük bir iştir; söyle, bana bir akıl öğret, ne yapmalı? 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, seni sözleyü şük kurıtmaz tiligÖğdülmiş cevap verdi : — Hükümdar dâima senden bahseder, bir ân bile seni dilinden düşürmez — dedi — 
Tili teprese sözde atıŋ çıkar, seni körgüke ol köz açtı bakarKonuşmağa başlar-başlamaz, ağzından adın çıkar; o seni dört gözle beklemektedir. 
Kimi sevse ermiş köŋül ârzûlap, tilin sözde atı yorır söz ulapGönül arzulayarak, kimi severse, her sözde onun adı dilinden düşmezmiş. 
Sevitmiş negü ter bu beytig okı, sevüglüg yüzi ol köŋül toklukıŞu beyti oku, kendisini sevdirmiş insan ne der; gönlü doyuran, sevgilinin yüzüdür. 
Köŋül kimni sevse körür közde ol, közün kança baksa uçar yüzde olGönül kimi severse, göz dâima onu görür; göz nereye bakarsa, orada o uçar. 
Köŋülde negü erse ârzû tilek, ağız açsa barça tilin sözde olGönülde arzu ve dilek ne ise, insan söze başlayınca, dâima ondan bahseder. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı maŋa, keŋeş ber yarağı ne ol ay toŋaOdgurmış cevap verdi : — Ey yiğit, bana tavsiyede bulun, ne yapmalıyım — dedi — 
Bağırsak kadaşım sen ök sen yakın, keŋeş ber ötegil kadaşlık hakınSevgili kardeşim, bana yakın ol=>n sensin; bir fikir ver, kardeşlik hakkını yerine getir. 
Seniŋdin kolurmen bu işke keŋeş, bilig birle sen bu keŋeşke teŋeşBu işte senin bilgin ile mütenâsip bir tavsiyede bulunmanı istiyorum. 
Kadaş sen tilese yeme tut adaş, adaşlı kadaşlı ikigün tüdeşSen bir kardeşsin, istersen arkadaş olarak da kabul et, kardeş ve arkadaş arasında fark yoktur. 
Bağırsak sen ök sen bu kün çın maŋa, negü kılğu ayğıl bütermen saŋaBugün bana gerçekten bağlı olan sensin; ne yapmalı, söyle; sana güveniyorum. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, ayıtma maŋa sen ayâ kutluğ özÖgdülmiş cevap verdi ve: —-Ey mübarek insan, bunu sen bana sorma — dedi — 
Meni ıdtı ilig okıtçı saŋa, negü teg keŋeşür sen emdi maŋaHükümdar beni sana dâvetçi olarak gönderdi; sen şimdi benim ile nasıl istişarede bulunursun. 
Baralım timekte adın yok sözüm, neteg ayğa barma teyü bu özümGidelim—demekten başka, benim bir sözüm yoktur; ben sana nasıl “gitme” diyebilirim. 
Seni birle bolsa kör asğı üküş, öz asğın tilerke keŋeşmez ukuşSeninle birlikte bulunmak benim için çok faydalıdır; kendi faydasını isteyen kimse ile akıllı insan istişare etmez. 
Negü ter eşitgil biliglig çigil, biligsiz eşitgil boyun bir egilBilgili çiğil ne der, dinle; ey bilgisiz, dinle ve buna boyun eğ. 
Öz asğı tilerke keŋeşmegü söz, saŋa asğı bolmaz ayâ kutluğ özKendi istifâdesi bahis mevzuu olan bir kimse ile istişarede bulunmamalı; ey mübarek insan, bundan sana fayda gelmez. 
Keŋeş ol kişike keŋeş ay kadaş, ol er kolmaz erse öz asğın adaşEy arkadaş, istişare ederken, kendi faydasını düşünmeyen kimse ile istişare et. 
Öz asğın tilegli öz ülgi üçün, yarağlığnı teŋsizturur ter küçünKendi faydasını düşünen kimse, menfaati için, münâsip olanın dahi uygun olmadığını söyler. 
Neçe iş kişike keŋeşgü kerek, köŋül taplamış işni kılğu kerekBâzı işler vardır ki, insanlar ile istişare etmek lâzımdır; fakat neticede insan yine gönlünün münâsip gördüğü işi yapmalıdır. 
Özüŋke bağırsak seniŋ öz özüŋ, kişike ınanma kesildi sözügSeni en çok düşünen yine bizzat kendinsin, insanlara güvenme; işte o kadar. 
Sen ök bil negü kılğu erse keŋeş, tileme meniŋdin bu işke keŋeşNe yapmak lazımsa, bunu kendin bilmelisin; istişare et, fakat benden bu iş için fikir sorma. 
Seni alğalı keldim andın turup, keŋeş bu yorı barğıl emdi kopupOradan kalkıp, buraya seni götürmek için geldim; tavsiyem şu: yürü, buradan kalkıp, oraya gidelim. 
Kişiler arakı muyan edgülük, bu yerde bulunmaz munu belgülükİnsanlar arasına karıştığın zaman elde edeceğin sevap ve iyilik burada bulunmaz, bu şüphesizdir. 
Uluş kend içindeki edgü neçe, saŋa sözledim emdi adra seçeKasaba ve şehir içindeki çeşitli iyilikleri şimdi sana teker-teker ve açık olarak söyledim. 
Bilir sen bu gözler köni sözledim, saŋa edgü koldum bilir bir idimBunları doğru söylediğimi takdir edersin; Tanrı bilir ki, senin iyiliğini istedim. 
Kişidin kaçar sen ne kıldı kişi, kişike katıl it kişiler işiİnsanlardan kaçıyorsun, onlar sana ne yaptı; insanlara karış ve onlar gibi yaşa. 
Müsülmân işin it muŋıŋa yara, bayat birge uçmak kör ornuŋ töreMüslümanların işini gör, ihtiyaçlarına yardım et; Tanrı sana cennet verir, yerin baş-köşe olur. 
Köŋül til köni tut kılınçıŋ bütün, kayuda tilese tirilgil kutunGönlünde ve dileğinde hulûs sahibi ol, hareketin dürüst olsun; nerede istersen, orada saadet içinde ömür sür. 
Kişisiz tirilme kişiler ara, kişi aybı körme özüŋni kör einsanlardan uzaklaşıp, yalnız yaşama; başkasının kusurunu görme, kendine bak. 
Muŋar meŋzer emdi bu beyt ay bügü, okığu munı ötrü işke bağuEy hakîm, şu beyit imdi buna benzer; bunu okumalı ve ona göre hareket etmelidir. 
Kayuda tilese yorı edgü bol, tüpi aslı kolma özüŋ edgü kolNereye gidersen git, yalnız iyi ol; soya ve asalete bakma, kendinde iyilik ara. 
Kişi edgüsi kör unıtmaz özin, kayuda yorısa teler edgü yolİnsanların iyisi gaflete düşmez; nereye giderse, orada doğru yolu arar. 
Er edgü kerek tutsa edgü kılınç, kayuda tilese bulur miŋ sevinçİnsan iyi olmalı; iyi hareket eden kimse her yerde bin türlü sevinç bulur. 
Bu edgü kamuğ yerde edgü bolur, ol edgü yanutı hem edgü bulurİyilik her yerde iyidir; insan iyiliğe karşı her yerde iyilik bulur. 
Sen edgü kılınç tut isiz bolmağıl, kayuda tilese yorı korkmağılSen iyilik yap, kötü olma; böylelikle nerede istersen, orada korkmadan dolaşabilirsin. 
Odgurmış Öğdülmişke Dünyâniŋ Ayıbların AyurOdgurmış Öğdülmiş’e Dünyanın Kusurlarını Söyler 
Yanut berdi odğurmış aydı özüm, sözüŋni eşitti eşitgil sözümOdgurmış cevap verdi ve : — Ben senin sözlerini dinledim, şimdi sen de benim sözlerimi dinle — dedi — 
Bu dünyâ özin ked sevitmiş saŋa, kamuğ aybı erdem körünmiş saŋaBu dünya kendisini sana çok sevdirmiş; onun bütün kusurları sana fazilet gibi görünmüş. 
Taŋ ermez seniŋdin meselde kelir, kayu neŋ sevüg bolsa aybı barırSana hayret etmem; meselde de vardır : hangi şey sevilirse, onun kusurları görünmez. 
Sevitmiş üçün dünyâ aybı kamuğ, saŋa bolmış erdem ay ilde uluğEy memleketin büyüğü, dünya kendisini sevdiği için, onun bütün kusurları sana fazilet gibi gelmiş. 
Negü ter eşitgil bu sevmiş kişi, sevügke sevüg aybı erdem başıSevmiş insan ne der, dinle; seven nazarında sevgilinin kusuru en büyük fazilettir. 
Sevüglüg nişânı bu ol belgülüg, sevüg aybı erdem bolur ay külügEy şöhretli, sevgilinin nişanı, hakikatte şudur: sevilenin kusuru fazilet olur. 
Özüŋ dünyâ sevmiş nişânı bu ol, kamuğ aybın erdemke tutmış köŋülSenin dünyayı sevdiğinin alâmeti budur; onun bütün kusurlarını gönlün fazilet gibi kabul etmiş. 
Negü teg öger sen bu dünyâ maŋa, anıŋ aybını men ayayın saŋaBu dünyayı sen bana nasıl öğersin; onun kusurlarını sana ben söyleyeyim. 
Apa yazdı erse bayat kınadı, bu dünyâğ tünek kıldı erklig idiAdem günah işleyince, Tanrı onu cezalandırdı; kadir Tanrı bu dünyayı ona zindan yaptı. 
Tünekte ne ârzû tiler sen tilek, tilek uçmak içre bolur kut yölekZindanda ne gibi arzu ve dilek ararsın; dilek, arzu ve saadet cennet içinde bulunur. 
Apa uçmak içre yedi kör evin, arıŋu kılındı bu dünyâ evinAdem cennet içinde buğday tanesi yedi; bu dünya evi ona bir temizlenme yeri olarak yaratıldı. 
Bayat yirmişi ol bu yek sevmişi, takı artukı ol sevüp salmışıBu şeytanın sevdiği Tanrının yerdiğidir; Tanrının sevip bıraktığını ise, o daha çok sever. 
Üdürse bayat bir tilemiş kulın, aŋar dünyâ bermez arıtur yolınTanrı her hangi bir kulunu seçerse, ona dünya malı vermez; bu sûrede onun yolunu temizler. 
Ayı edgü ermez bu dünyâ kutı, bayattın yıratur bu ol din yutıBu dünya saadeti hiç de iyi bir şey değildir, insanı Tanrı’dan uzaklaştırır; din için asıl felâket budur. 
Bayatmen tegüçi kişi telvesi, ajun koldı bardı uş ol itesi-Tanrıyım— diye böbürlenen insan dünyaya hâkim olmak istedi ve köpek gibi, geberip-gitti. 
Bayusa bolur ol bodun kötkisi, çığaylık bile ol köŋül kodkısıinsan zenginleşirse, aşağılık olur; alçak gönüllülük ancak fakirlik ile mümkündür. 
Yalıŋ toğmış er kör yalıŋ barğu ol, nelük dünyâ termek yana kodğu olÇıplak doğmuş olan insan çıplak gidecektir; dünya malını toplamak neye yarar, tekrar bırakılacak olduktan sonra. 
Nelük arsıkar sen ayâ öldeçi, özüŋ iki künlük konuk boldaçıEy fânî, niçin kendini aldatıyorsun; sen burada iki günlük misafirsin. 
Bilir sen tiriglik ölümketurur, anundı ölüm uş üdiŋe küdürBilirsin ki, hayat ölmek içindir; ölüm hazırlanmıştır, sâdece vaktini bekliyor. 
Kapuğ açtı dünyâ takı bir kapuğ, ölüm kapğı açlur kirür halk kamuğBir kapı açıldı — dünya kapısı; bir kapı daha açılır, o kapı ölüm kapısıdır ve her kes oraya girer. 
Özüŋ iki künlük avınğu üçün, körürde küyürme özüŋni küçüniki günlük avunma için, kendini bile-bile zorla âteşe atma. 
Yayığ dünyâ irsel kutı evrülür, negü berdi erse yana terk alurDönek dünya vefasızdır, saadeti kararsızdır; ne verdi ise, yine çabucak alır. 
Adırmaz kişisin kuluğ ya begig, üdürmez talusın yavuz ma yegiginsanları kul veya bey diye ayırmaz; bu daha iyi veya daha kötüdür diye, ayırt etmez. 
Birig beglenür kör takı bir begin, okıyuturur tegme künde öŋinBirini kendisine bey olarak seçer; fakat bakarsın, her gün başka bir beyi çağırmakta devam eder. 
Körü barsa dünyâ kölike sanı, ederse kaçar kaçsa edrer seniDikkat edersen, dünya gölge gibidir, takip edersen, kaçar; kaçarsan, o senin peşine düşer. 
Muŋar meŋzer emdi körü bar bu söz, munıŋ manisi uk ayâ köŋli tüzDikkat et,-imdi şu söz buna benzer; ey hâlis yürekli, bunun mânasını anla. 
Bu dünyâ kaçar kim ederse anı, kalı kaçsa andın ederür seniKim kendisini kovalarsa, bu dünya ondan kaçar; eğer ondan kaçarsan, bu defa o seni kovalar. 
Yana dinka öçlüg bu dünyâ neŋi, yese dünyâ din yer baka kör munıBir de bu dünya malının dine karşı kini vardır; dünyaya nail olunca, din ihmâl edilir; buna dikkat et. 
Bezenip bu dünyâ özin körkitür, itinmiş kelin teg köŋül yilgitürBu dünya insanın karşısına süslenerek çıkar; süslü bir gelin gibi, gönülü heyecanlandırır. 
Köŋül berse kurtğa bolur bir turı, yaka yeŋ tutar künde kesmez urıGönül verirsen, huysuz bir acuze olur; yaka ve yene yapışır, dırdırının ardı-arkası kesilmez. 
Yana kılkı irsel kılınçı yayığ, begi birle turmaz tükel üç ayığTavır, hareketi de vefasız ve dönektir; kocası ile doğru-dürüst üç ay bile geçinmez. 
Kim erse köŋül badı erse aŋar, yava kıldı isiz tiriğlik muŋarBir kimse ona gönül bağlarsa, yazık, hayatını boşuna ona feda etmiş demektir. 
İdi kız erür bu tiriglik küni, yava işke işletse bolmaz müniBu hayâtın her günü çok kıymetlidir, bunu boş yere sarf etmek doğru olmaz. 
Tiriglik mün ol kör kamuğ edgüke, yava kılmağıl sen anı ay bökeHayat her türlü iyilik için bir sermâyedir; ey kuvvetli insan, sen onu boşuna harcama. 
Bu üçte adın yok bu dünyâ neŋi, halâl ol ya şübhe harâm ol öŋiBu dünya malının yalnız üç vasfı vardır: o ya helâl ya şüpheli yahut haramdır. 
Halâlka sakış ol harâmka ma kın, kalı şübhe erse yeme ked sakınHelâl için hesap, haram için ceza vardır; eğer şüpheli ise, bundan da çok sakın. 
Sevitse kimi dünyâ âhır sürer, avıtsa erej birle terkin irerDünya önce kendisini sevdirir, fakat sonra seveni kovar; huzur içinde avutur, fakat çabucak ondan bıkar. 
Sevinç birle igdıp tükel semritür, sakınç kadğu birle yana yavrıturGüler yüzle onu besler, iyice semirtir; fakat türlü endişe ve kaygılar ile onu tekrar zayıflatır. 
Sevinçin körü barsa âhır sakınç, sakınçın tirilse bolur kin sevinçSevincine dikkat edersen, sonu endişedir; endişe ile geçen hayâtın sonu da sevinçtir. 
Uçı nimet erse tüpi mihnet ol, başı mihnet erse soŋı nimet olTepesi nîmet ise, dibi minnettir; başı mihnet ise, sonu nimettir. 
Negü ter eşitgil sakınuk oduğ, yırak tur bu dünyâ tegürgme yoduğTakva sahibi ve uyanmış olan insan ne der, dinle; uzak dur, bu dünya malının sana zararı dokunur. 
Seniŋ baylıkıŋ kör çığaylıkturur, saŋa kim çığay erse baylıktururSenin zenginliğin, bak, fakirliktir; senin nazarında kim fakir ise, asıl zengin olan odur. 
Seni kim yese yer sen âhır etin, öçüŋni alır sen kara yer katınSeni kim yerse, sonunda sen onun etini yersin; kara toprağın altında öcünü alırsın. 
Buzulğuturur bu itilmişleriŋ, saçılğuturur bu yumıtmışlarıŋSağladığın bu nizam bozulacaktır; bu topladıkların tekrar dağılacaktır. 
Barığlıturur bu ajun terk üdün, keligliturur ol ajun ked odunBu dünya kısa bir zamanda gidecek, öbür dünya gelecektir; çok uyanık ol. 
Barığlı barur künde sendin yırar, keligli kelir terk saŋa öz ularGidecek olan gider, gün geçtikçe senden uzaklaşır, gelecek olan gelir, kısa bir zamanda sana ulaşır. 
Barığlıka bermez biliglig köŋül, keliglike itnür ukuşluğ amulBilgili insan fânî olana gönül vermez; akıllı ve ağır-başlı insan gelecek, olana hazırlanır. 
Ölümüg biligli sevinmez özün, ölürüg körügli avınmaz uzunÖlümü bilen insan dünya saadetine kapılmaz; öleni gören insan da uzun müddet avunmaz. 
Yorığlı kişi yolda itmez evin, köçügli kişi evde kodmaz neŋinYola çıkan insan yol üzerinde evini yapmaz; göç eden kimse de eşyasını evde bırakmaz. 
Konuk sen bu dünyâ saŋa bir tüşün, tüşünde sakınç tutma artuk uzunSen misafirsin, bu dünya sana bir misafirhanedir; misafirhanede çok fazla şey aranmaz. 
Ayı edgü ermez bu dünyâ neŋi, kimiŋ bolsa evrer kılınçı yaŋıBu dünya malı hiç de iyi bir şey değildir; o kendisine sahip olanın tavır ve hareketini değiştirir. 
Bedel kıldı ebdâl neŋin hem mâlın, bakıp kodtı zâhid bu dünyâ ulınTarikat ehli malını-mülkünü hakka verdi; zâhid, esassız olduğunu anlayarak, bu dünyayı terketti. 
Körünmez teg ol bu tuzakçı saŋa, bu dünyâ neŋi ol saçılmış meŋeTuzak kuran her ne kadar sana görünmezse de, onun saçtığı yem bu dünya malıdır. 
Usayuk bu yalŋuk idi suk közi, kalı torka kirmez bu yalŋuk öziînsan gafildir ve gözü de çok haristir; böyle olan insan nasıl tuzağa düşmez. 
Negü ter eşitgil sakınuk başı, bu dünyâ işindin sakınmış kişiDinle, takva sahibi ve bu dünya işlerinde ihtiyatlı davranan insan ne der. 
Tuzakçı körünmez meŋin körkitür, bezenmiş kelin teg köŋül yilgitürTuzak kuran görünmez, yalnız yemini gösterir; süslenmiş bir gelin gibi, gönülü çeler. 
Közi suk serimsiz usayuk özüŋ, meŋin tattıŋ erse adak berkitürGözün harîs, kendin sabırsız ve gafilsin; yemini tadarsan, ayağın bağlanır. 
Kamuğ dünyâ birke yumıtsa bütün, erej birle miŋ yıl tirilse kutunBütün bu dünya nimetleri bir kimsede toplansa ve o huzâr ve saadet içinde bin yıl yaşasa bile, 
Negü asğı âhır kara yer koyı, anıŋ tüşneki ol yağız yer oyıNe fayda, sonunda onun da gireceği yer bu kara toprağın altı, bu yağız yerin çukurudur. 
Keçürmiş tiriglik saŋa bolğa tüş, negü kıldıŋ erse yanut kelge tuşGeçirdiğin hayat sana bir rüya olacak; ne yaptınsa, bunun karşılığını göreceksin. 
Uş ol kün ökünse ökünç asğı yok, negü kıldıŋ erse yıl ay kün tanukO gün peşiman olursan, bunun faydası yoktur; ne yaptınsa, yıl, ay ve gün buna şahittir. 
Ajun tatğı barça bu üç neŋturur, üçegü tatığları tüz teŋtururBütün dünya zevki şu üç şeydir; her üçünün tadı da birbirine müsavidir. 
Yemek içmek ol kör bu üçte biri, takı bir tişi ol avıtsa eriBu üçün biri yemek-içmektir; biri de erkeği avutan kadındır. 
Üçünçi esenin tiriglikturur, bu üçte bu bir ked kerekligtururÜçüncüsü ise, sıhhatte yaşamaktır; bu üç şeyden en lüzumlu olanı da budur. 
Bu üç neŋ sevinçi tatığı kamuğ, adın üçke tegmez ay ilde uluğBu üç şeyin bütün neş’e ve zevki, karşılığında yapılması icap eden diğer üç şeye değmez, ey memleketin büyüğü. 
Yemek içmek ol bir tatığ ay kadaş, yanutı çıkarda yavuz ay adaşEy kardeş, zevkin biri yemek-içmektir; ey arkadaş, buna mukabil bunlar çıkarken fenadır. 
Bu tatğıŋ üç ernek boğuzkaturur, anıŋda naru barsa karnıŋ tolurBu zevkin üç parmaklık boğaz içindir; ondan öteye giderse, karına,dolar. 
Kalı siŋmese aş tadu artatur, tadu artasa er kör iglep yaturEğer yemek hazım edilmezse, esas unsurları bozar; unsurlar bozulursa, insan hastalanıp, yatağa düşer. 
İg ol aşnu erke ölüm tutğakı, ölümde tatığ yok ayâ er sakıînsan için hastalık, her şeyden önce, ölüm habercisidir; ey insanların ihtiyatlısı, ölüm zevkli bir şey değildir. 
Takı bir tatığ tu tişi tatğı ol, soğuk suvka yunmak anıŋ yaŋı olBaşka bir zevk da kadın zevkidir; buna mukabil soğuk su ile yıkanmak vardır. 
Anıŋda basa kör oğul kızturur, oğul kız yükin yüdmek emgek erürOndan sonra çoluk-çocuk dünyaya gelir; onların yükünü yüklenmek zahmetli bir iştir. 
Negü ter eşitgil bu beyt ayğuçı, tişi hem oğul kız üzer er küçiBu beyti söyleyen ne der, dinle; kadın ve çocuklar erkeğin kuvvetini keser. 
Tişi birle şuhbet idi ked tatığ, soğuk suvka yunmak yanutı katığKadm ile beraber bulunmak çok güzel bir zevktir; fakat buna karşılık soğuk su ile yıkanmak zordur. 
Tatığ kayda erse tatığsız bile, süçig kayda erse soŋında açığZevk nerede ise, mihnet de beraberdir; tatlı nerede ise, orada acı vardır. 
Tiriglik tatığı bu erse kalı, tatığsızturur dünyâ mihnet yolıHayâtın zevki eğer bu ise, dünya tatsız bir mihnet yoludur. 
Süçig bu tatığlığ tiriglik künüm, tatığsız kılur âhır açığ ölümBu zevk içinde geçen günler tatlıdır; fakat sonunda acı ölüm bunu tatsızlaştırır. 
Bu üç neŋturur dünyâ tatğı bütün, yanutı eşittiŋ ay kılkı tüzünDünyanın bütün zevki bu üç şeydir; ey yumuşak huylu, bunları takip eden mihnetleri duydun. 
Bu dünyâ yağı ol et öz bir yağı, bu iki yağınıŋ yadığlığ ağıBu dünya bir düşman, vücut ise, başka bir düşmandır; bu iki düşmanın ağı her tarafa yayılmıştır. 
Üçünçi yağı yek bu din oğrısı, tegürmesü teŋri bularnıŋ yasıÜçüncü düşman şeytan, bu din hırsızıdır; Tanrı bunların şerrinden muhafaza etsin. 
Bularda idi sarp bu yavlak yağı, et özdin tegir ol üküşrek çoğıBunlar arasında en sert ve kötü düşman vücuttur, en çok gürültü de ondan çıkar. 
Bayat atı aysa tezer yek barır, kodu barsa dünyâ seniŋdin kalırTanrı adını zikredersen, şeytan kaçar, gider; dünyayı bırakıp gidersen, ondan kurtulursun. 
Et özni negü teg kitergü bolur, meger kim ölüm tutsa kalsa kalurFakat vücûdu nasıl bırakırsın; onu ancak ölüm senden ayırabilir. 
İdi yakşı aymış biliglig bügü, biliglig bügüler sözin tıŋlağuBilgili hakîm çok güzel söylemiş; bilgili hakimlerin sözünü dinlemek lâzımdır. 
Meni muŋka tegrür et öz emgetür, ara küldürür kör ara yığlaturBana vücûdum ıztırap ve zahmet çektirir; bâzan güldürür, fakat bâzan da ağlatır. 
Ajun tezginürmen tilekin udu, ara aç yaturmen arala toduOnun arzusuna uyarak, dünyayı dolaşırım; bâzan aç yatarım, bâzan da tok. 
Bir ârzû yitürse takı bir kolur, takı birni bulsa tükel beg bolurO bir arzusuna kavuşursa, bir başkasını ister; onu da bulursa, artık insana tamamen hâkim olur. 
Basumaz özüm bu et özni utup, basa bir bağırsak idim sen tutupBen bu vücûdu yenip, ona hâkim olamıyorum; merhametli rabbim, sen ona hâkim ol. 
Bu yavlak osuğluğturur bu et öz, semiz tutsa artuk bolur bu yavuzBu vücût böyle kötü bir tıynettedir; onu kuvvetlendirirsen, daha çok kötüleşir. 
Bulak semrise kör munar hem azar, idisin çalar yerke andın tezerHaşarı at semirirse, kudurur ve azar; sahibini yere vurur ve ondan kaçar. 
Tükel avçı ıt teg et özke bakın, semiz bolsa bilmez idisi hakınVücûda bak, tam bir av köpeği gibidir; semirirse, sahibinin hakkını tanımaz. 
Karın todsa avka yügürmez bolur, idisi tilekinçe barmaztururKarnı doyarsa, ava koşmaz olur; sahibinin arzusuna göre hareket etmez, yerinde durur. 
Kiçig oğlan özlüg et öz meŋzegi, boğuz todsa yügrür tiler öz tikiVücût küçük çocuğa benzer; karnı doyarsa, koşar, akranlarını arar. 
Karın todsa et öz bolur ermegü, tilekçe tilese tilek bermegüKarın doyarsa, vücût tembelleşir; arzu ettiğin gibi olmasını istersen, onun istediğini vermemelisin. 
Tiriglik tükeli tükel üç kün ol, anıŋda narusı neçe tüş tün olHayat tamâmı-tamâmına üç gün sürer; bundan ötesi bir kaç rüya ve gecedir. 
Birisi yarın ol biri keçti tün, yarınka tegirmü tiriglik bu künBu üç günden biri — yarındır; biri — dün geçti; bugünkü hayat acaba yarına ulaşacakmı. 
Anıŋda narukı tiriglik neçe, tiriglikke tutma söz aydım açaBundan başka daha ne varsa, onu hayat telâkki etme; sana bunları izah ettim. 
Tişi suhbeti me bu erlik otın, öçürmek üçün ol birer sâatınKadın ile bulunmak da ancak bâzı anlarda erkeklik âteşini söndürmek içindir. 
Bu otuğ negü teg öçürse öçer, kerek erse körklüg ya körksüz kuçarinsan bu âteşi nasıl söndürse olur; ister güzel, ister çirkin olsun, sırası geldikçe kucaklar. 
Boğuz tatğı barça karın todmak ol, karın todsa artuk asığ kodmak olBütün boğaz zevkleri karnın doymasıdır;’ karın doyunca, en faydalı olanı yemekten el çekmektir. 
Karın todsa arpa ya halvâ bir ol, kalur barça artıp tolur kirgü yolKarın doyarsa, arpa veya helva birdir; hepsi artar, kalır; gireceği yol tıkanır. 
Şeker halvâ yegli ya arpa üyür, todup yatsa taŋda yana açtururîster şeker, helva, ister arpa, darı yemiş olsun, doyup yatan sabah tekrar aç kalkar. 
Negü ter eşitgil sakınuk çığay, çığay erse neŋke közi köŋli bayDinle mal bakımından yoksul olduğu hâlde, gözü ve gönülü zengin olan, takva sahibi fakir ne der. 
Şekerlig yidiŋ sen ajun nimeti, kavuk yür yedim men özüm tâkatıSen tatlı dünya nimetleri yedin; ben ise, ancak kudretimin yettiği kepek ve darı yedim. 
İkigün todup teŋ keçe yattımız, keçip bardı kelmiş künüm sâatıHer ikimiz aynı derecede doyup akşam yattık; günüm geçti, gitti. 
Ajunuğ neçe terse öz ölgülüg, iki böz tegir ol saŋa belgülügDünyayı ne kadar toplarsan-topla, senin bundan muhakkak olarak beraber götüreceğin ancak iki bez parçasıdır. 
Çığay bay ikigün ölümde kedin, yana tüz bolurlar kara yer katınFakir ve zengin, ölümden sonra, her ikisi de kara toprağın altında tekrar müsavi olur. 
İki künki erter erejke bolup, nelük arsıkar sen tiriglik bulupHayatta iki günlük geçici huzur için neden kendini aldatıyorsun. 
Özüŋ suklanur sen ajun tergeli, ölüm suklanur kör seni tutğalıSen dünya malını toplamak için can atıyorsun; ölüm ise, seni yakalamak için can atıyor. 
Tiriglik barır künde sendin kaçar, yavuz bu ölüm kör uluŋnı bıçarHayat geçer ve her gün senden bir az daha uzaklaşır; bu ölüm fenadır senin kökünü kazır. 
Seziksiz ölür kör tirig boldaçı, kayu kün ölürüg yok ol bildeçiDiri olan, şüphesiz, ölür; fakat hangi gün öleceğini bilen yoktur. 
Kiçig erse umnur sakal öŋüke, sakal önse umnur ürüŋ bolğukaKüçük iken, insan sakal çıkmasını bekler; sakal çıkınca, beyaz olmasını bekler. 
Sakalıŋ ürüŋ bolsa keldi ölüm, ölümke asığ kılmaz ok ya tolumSakalın beyazlaşınca, ölüm geldi demektir; ok-yay, silâh ölüme karşı fayda etmez. 
Körürde küyürme özüŋni küçün, özüŋ otka atma bu dünyâ üçünKendini göz göre-göre zorla yakma; bu dünya için, kendini âteşe atma. 
Açığ suv teg ol kör bu dünyâ neŋi, neçe içse kanmaz ölimez eŋiBu dünya malı acı su gibidir; insan ne kadar içse, kanmaz; damağı bile nemlenmez. 
Kuruğ kumka okşar bu yalŋuk özi, ögüz kirse todmaz bu sukluk köziBu insan kuru kuma benzer; onun tamahkâr gözü derya girse, doymaz. 
Sakığ>
neçe öz ederse ol ança kaçar
Bu dünya seraptır, gözünden uçar; ne kadar takip edersen, o kadar kaçar. 
Et öz ârzû sürgen tapuğka tezig, körünmez yağıka bu bermez kezigNefsinin arzularını kendisinden uzaklaştıran ve ibâdete koşan kimse, gizli düşmana fırsat vermez. 
Et özke alık berme egme boyun, avınçı sakınç ol tileki oyunVücûda tâviz verme ve ona boyun eğme; onun avutması ıztırap, ettiği de hava ve hevestir. 
Keçürmiş tiriglik barır kelgüsüz, neçe ol bu kalmış yeme belgüsüzGeçen hayat bir daha dönmemek üzere gider; geri kalanı ne kadar sürer, bu da belli değildir. 
Bu bolmış künüŋ barı kılma yava, ölümke anunğıl tapuğ kıl iveBari elde bulunan bugünü başına geçirme; ölüme hazırlan, ibâdete koş. 
Negü ter eşitgil odunmış kişi, kamuğ bulğanuktın süzülmiş kişiUyanmış ve bütün bulanıklıklardan süzülmüş olan insan ne der, dinle. 
Keçürdüŋ keçigli bu tünki tünüŋ, keçermü siziklig keligli künüŋDün geceni geçirdin, gelen gününün geçeceğinden şüphemi ediyorsun. 
Keçürmiş keçürgü ara bir tüşün, tiriglikke munça bedütme ünüŋGeçmiş ile geçecek arasında ancak bir konak vardır; bir konaklık hayat için, bu kadar gürültü etme. 
Büte boldı munda tiriglik yedim, üd üdlek ıdıp nefs butını sıdımEpiyi bir zaman oldu, hayatımı burada geçirdim; zamanla nefsin belini kırdım. 
Bu kün kend uluşka okır sen meni, bulun kılsa nefsim yuluğlı kanıBugün sen beni kasabaya ve şehre çağırıyorsun; orada nefsimin esiri olursam, beni kurtaracak bulunurmu. 
Et öz bir yağı ol idi sarp yağı, kamuğ yerde yadmış tuzakı ağıBu vücut bir düşmandır ve çok çetin bir düşmandır; o her yere tuzak ve ağını yaymıştır. 
Tilekinçe ıdma katığlan tiren, et öz ülgi bermez ukuşluğ erenOnu arzusuna bırakma, gayret et, mukavemet göster; akıllı insanlar vücûda tâviz vermezler. 
Negü ter eşitgil özin basmış er, havâ boynı yençip özin tutmış erHava ve hevese gâlip gelerek, nefsine hâkim olmuş insan ne der, dinle. 
Et özke bulun bolma bilgi uluğ, et öz bulnasa kör kolur din yuluğEy büyük bilgi sahibi, vücûdun esiri olma; vücût seni esir ederse, fidye olarak, dinini ister. 
Biliglig tese bolmağay ol kişig, havâsı udu kılsa barça işigHer işi hava ve hevese uyarak yapan adama bilgili demek caiz değildir. 
Ukuşluğ tese bolmağay ol erig, et öz bulnı bolsa ay köŋli tirigEy diri gönüllü, vücûdun esiri olan adama akıllı demek mümkün değildir. 
Biligsiz kişi ol bolur belgülüg, et özke berür bolsa tutçı ülügVüvcûda dâima tâviz veren insan, gerçekten, bilgisiz insandır. 
Ukuşsuz kişiler ol ol ay kadaş, havâ ârzûlarka özin kılsa başEy kardeş, kendilerini hava ve heveslerine baş yapanlar akılsız kimselerdir. 
Munukı bu yaŋlığturur bu ajun, münin barça aydım sen ukğıl özünİşte bu dünya böyledir; onun bütün kusurlarını söyledim, artık sen düşün. 
Öğdülmiş Odgurmışka Dünyâ Birle Cukbi Kazğaŋusın AyurÖğdülmiş Odgurmış’a Dünya Vâsıtası İle Âhiretin Kazanılmasını Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, eşittim sen aydıŋ ayâ kutluğ özÖgdilmiş cevap verdi: — Ey mübarek insan, söylediğin sözleri dinledim — dedi — 
Munı ma eşitgil takı belgülüg, biligke ukuşka bu söz ülgülügBir de sen şunu dinle; bu söz, geçekten, bilgi ve akıl için bir ölçüdür. 
Neçe andağ erse bu dünyâ hâli, açığ kılma özke tiriglik yolıBu dünyanın hâli her ne kadar dediğin gibi ise de, sen kendisine hayatı o kadar zehir etme. 
Bu keŋ dünyâ özke küçün kılma tar, yazukluğ kulıŋa bayat fazlı barBu geniş dünyayı kendine zorla daraltma; günahkâr kulu için, Tanrının fazlı ve rahmeti vardır. 
Adâbı telim erse rahmet üküş, yazukluğ üçün boldı rahmet küsüşAzabı çok ise, rahmeti de boldur; günahkârlar için rahmet aziz bir şeydir. 
Adâbka katığ kork umın rahmetin, tapuğ kıl yetürgil bu kulluk atınAzabından çok kork, fakat rahmetinden de ümit kesme; ibâdet kıl ve bu kulluk adının icaplarını yerine getir. 
Ajun bodnı barça uluş kend kodup, turup tağka kirse uluğ yük yüdüpBütün dünya halkı kasaba ve şehirleri bırakıp, büyük yük yüklenerek, kalkıp, dağlara ihtifâya çekilmiş olsalardı, 
Buzulğay ajun barça kalğay kuruğ, apa oğlanı barça kesgey uruğDünya bozulur, her taraf boş kalır ve insan-oğullarının nesli kesilmiş olurdu. 
İki ev yarattı bu halkka kamuğ, biri atı uçmak biriniŋ tamuğTanrı bütün bu halk için iki ev yarattı: birinin adı cennet, birinin de cehennemdir. 
Yana barça yalŋuk bu dünyâ tilep, yügürse tüni barça künke ulapYine bütün insanlar geceyi-gündüze katıp, bu dünya peşinde koşarak, 
Tapuğ kodsa dünyâ tilese turuğ, yeme kalğay erdi bu uçmak kuruğİbâdeti bırakıp, dünya nimetlerine rağbet etseler ve buna mukabil cehenneme girseler, cennet yine de boş kalmazdı. 
Bayat berdi kulka iki köz kulak, biri dünyâ baksa biri ukbi bakTanrı kula iki göz ve iki kulak verdi; biri ile bu dünyaya bakarsa, biri ile de âhirete bakmalıdır. 
Elig berdi iki sunup tutğuka, biri dünyâka tut biri ukbikaUzanıp elde etmek için, insana iki el verdi; birini bu dünya için kullanırsan, birini de âhiret için kullan. 
Adak berdi iki yorığu üçün, berü maŋsa biri naru maŋ küçünYürümek için iki ayak verdi; biri ile bu tarafa bir adım atarsan, bir adımı, senin için zahmetli de olsa, oraya at. 
Yeme yakşı aymış bügü bilgi keŋ, ajunda çavıkmış akı elgi keŋDünyaya şöhret salmış, cömert, eli açık, hakîm ve geniş bilgili insan gene güzel söylemiş. 
Ayâ kul boluğlı ukuşluğ oduğ, osal bolma saklan tokığay yoduğEy kul olan akıllı ve uyanık insan, ihmalkâr olma; dikkatli ol, başkasının yüzünden sana zarar gelmesin. 
Törütti bayat bu ikigün ajun, munı bulsa tavrat anı kol özünBu her iki dünyayı da Tanrı yarattı; birini bulunca, koş, diğerini de ara. 
Apa oğlanın barça erklig bayat, açığlı toduğlı törütti bu atKadir Tanrı insan-oğullarının hepsini acıkan ve doyan mahlûklar olarak yarattı ve onlara böyle ad verdi. 
Eginke kedim ya boğuzka yemi, kerek ay kadaş bu tiriglik emiİnsanın sırtına elbise ve boğazı için yemek lâzımdır; ey kardeş, bunlar hayat ilâçlarıdır. 
Tirigke bu neŋdin keçiş yok kadaş, egin bütgü ton hem karın todğu aşSırtını örtmek için elbise ve karnını doyurmak için yemek, ey kardeş, yaşayanlar için bunlardan vazgeçmek imkânsızdır. 
Halâl dünyâ bulsa yese kazğanıp, çığayka ülese anıŋdın alıpHelâl dünya nîmeti bulmalı ve kazanıp yemeli, bir kısmını da fakirlere dağıtmalıdır. 
Kişi ağrukı bolmasa bu boğuz, kişi unmazı ol bu ağruk yavuzKâşki bu pılı-pırtı ve bu boğaz olmasa; bu pılı-pırtı ve bu boğaz insanın vaz geçemediği şeylerdir. 
Bayat adliŋe tutçı korku yorı, umın fazlıŋa tutçı tegnü yorıTanrının adinden dâima korkarak yaşa, fakat fazlından da hiç bir zaman ümit kesme. 
Bu iki ara boldı kulluk bilin, bu ol yol yaŋılma bu kulluk yolınKulluk bu ikisinin arasındadır, bunu bil; yol budur, bu kulluk yolunu kaybetme. 
İdi yakşı aymış bilig bergüçi, biligsizke öt sav erig bergüçiBilgisizlere bilgi, öğüt ve nasihat veren insan çok güzel söylemiş. 
Ricâ birle havfnı kanat sen kılın, bu iki arakı yoluğ sen alınSen rica ile havfi kendine kanat edin; bu ikisinin arasındaki yoldan şaşma. 
Bayat yarlığın kıl özüŋ kullukı, uçup kir sarayka erejin salınTanrının emirlerini yap, kulluğunu yerine getir; saraya uçarak gir ve huzura kavuş. 
Ricâ havf bu iki kanat sanı ol, bu ikin uçuğlı bulur kökke yolRica ile havf, bu ikisi iki kanat gibidir; bu ikisi ile uçan göğe yol bulur. 
Yazukum üküş tep umınç kesmegü, tapuğka ınanıp tapuğ yasmağuGünahım çok diye ümit kesmemeli; yalnız ibâdete güvenerek de ibâdette ifrata gitmemeli. 
Tapuğ kıl tapuğ boldı kulluk kamuğ, kimiŋ atı kul bolsa kılkı tapuğİbâdet kıl, kulluk hep hizmetten ibarettir; kimin adı kul olursa, onun şiarı hizmettir. 
Ağır tutğu yarlığ uçuz kılsa öz, uçuzluktın ötrü ağır bolsa özİnsan Tanrının emirlerini üstün ve kendisini değersiz tutmalıdır; böyle davranmakla, sonunda kendisi kıymet bulur. 
Tapuğka özüŋni çığay bil çığay, tapuğka çığay bil yazuklarka bayİbâdette kendini fakir bil, fakir; ibâdetçe fakir ve günahça zengin bil. 
Kişide yavuzı özüŋ bil özüŋ, meger edgü bolsa özüŋ hem sözügKendin de, sözün de iyi olsa dahi, insanlar arasında kendini kötü bil, kendini. 
Munu bilmişimni ayu berdim uş, sözüm işke tutğıl yarın kelge tuşİşte ben bildiklerimi sana söyledim; sözüme göre hareket edersen, yarın karşılığını bulursun. 
Kalı tutmasa sen bu aymışlarım, cevâb kıl yanayın ay ersig erimEğer bu söylediklerimi kabul etmezsen, cevap ver, ey merd yiğit, ben de döneyim. 
Uzun boldı sözler neŋi asğı yok, takı ma uzatıp adın tusğı yokSöz çok uzun oldu, bunu daha fazla uzatmakta artık bir fayda yoktur. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Elig başka urdı bu odğırmış a, sakındı uzun keç kötürdi baş aOdgurmış başını elleri arasına aldı, uzun-uzun düşündü, sonra başını kaldırdı ve: — 
Ayur ay kadaş tegdi emgek saŋa, kadaşlık kılıp sözlediŋ sen maŋaEy kardeş —dedi— sana zahmet oldu; kardeşlik göstererek, bunları bana söyledin. 
Maŋa edgü saknıp bu söz sözlediŋ, muyan bersü teŋri sakınçım yediŋBenim iyiliğimi düşünerek, bu sözleri söyledin; Tanrı sana bunun sevabını versin, benim derdimi kendine derd edindin. 
Baka kördüm emdi bu işte maŋa, salâhı körünmez ay ersig toŋaDikkat ettim, imdi bu işte bana bir çıkar yol görünmüyor; ey merd yiğit. 
Köŋül taplamadı bu iştin kaçar, köŋül taplamaz işke yaksa hatarGönlüm bunu beğenmedi ve bu işten çekiniyor; gönlün beğenmediği işe girişmek tehlikelidir. 
Ne edgü bilig berdi bilgi bedük, sevitmiş sevüglerke köŋli süzükBilgisi derin ve kendisini her kese sevdirmiş olan, temiz gönüllü insan ne iyi bilgi vermiştir. 
Kayu işni kılmak tilese özüŋ, köŋül birle aşnu keŋeşgil sözügHangi işi yapmak istersen, önce bunu gönlüne danış. 
Kişike keŋeşgil ayıt barça söz, köŋül taplamasa yırak tutğıl özSonra başkaları ile meşveret et, her sözünü danış; fakat içine sinmezse, o işten kendini uzak tut. 
Kamuğda bağırsak özüŋke özüŋ, köŋül taplamaz işni kod kes sözügSana her keşten daha yakın olan kendindir; gönlün tasvip etmediği işi bırak, işte bu kadar. 
Köŋül taplamasa kayu işlerig, asığ bolmaz anda ay köŋli tirigEy gönülü diri, hangi işi gönül beğenmezse, o işten bir fayda gelmez. 
Köŋül taplamadı bu işni seve, özüm yandı emdi bu sözdin eveGönül bu işi severek arzu etmediğinden, ben de bundan vaz geçtim. 
Seniŋdin kolurmen munu udrümi, kodu ber meni ay kişi ködrümiBeni mazur görmeni rica ediyorum, ey insanların seçkini, beni kendi hâlime bırak. 
İligke tusulğu yok erdemlerim, ne kılkım kılınçım savım sözlerimBen ne tabiatım, ne tavır ve hareketim, ne de sözlerim ile hükümdara faydalı olabilecek bir fazilete mâlik değilim. 
Özüm dünyâdın kaçtı keldi berü, yana men negü teg barayın naruKendim dünyadan kaçarak, buraya geldim; tekrar oraya nasıl giderim. 
Bayat tapğıŋa bu ulanmış özüm, kişi tapğı kılmak yararmu tüzümTanrı kulluğuna kendisini vakfetmiş olan kimseye insan kulluğu yapmak yakışırımı, ey asîl tabiatlım. 
Kodu bergil emdi meni teŋrike, duâçı bolayın saŋa edgükeBeni şimdi Tanrı ibâdetinde bırak, senin iyiliğin için duacı olayım. 
İki öz körüşmek tilese küsep, maŋar kelme sen men barayın tilepBirbirimizi arzulayıp, görüşmek istersek, sen bana gelme, ben seni arayıp-bulayım. 
Maŋa tegsü emgek sen inçin tiril, ilig tapğı birle bodun asğı kılZahmeti ben çekeyim, sen huzurunu bozma; hükümdarın hizmetinde, halkın faydasına çalış. 
Negü ter eşitgil bağırsak kişi, yakınlık ulağlı tapuğsak kişiYakınlık gösteren, candan hizmet eden ve içten bağlı insan ne der, dinle. 
Komıtsa köŋül kör yorıtsa kişig, yakın boldı sakın tilemiş işigGönül heyecanlanır ve insanı harekete getirirse, bil ki, istenilen iş çabuk olacaktır. 
Tilek birle maŋsa kişi ârzûlap, arıp yolda kalmaz tilekin ulapinsan arzu ile ve isteyerek yürürse, yorulup yolda kalmaz, dileğine ulaşır. 
Tilekke barur erse yalŋuk yorıp, bulur ol tilekin bu kalmaz arıpArzusuna ulaşmak için arzu ile yola çıkan insan yarı yolda yorulup kalmaz, dileğini bulur. 
İdi yakşı aymış sevitmiş kişi, vefâka çavıkmış sevügler başıVefası ile şöhret bulmuş, sevmiş ve kendisini de sevdirmiş olan insan çok güzel söylemiş. 
Yakın bolsa köŋlün yırak yer yakın, yakınlık vefâsın köŋülke bakıninsan gönülden yakınlık duyarsa, ona uzak yer yakın olur; yakınlık vefakârlığı için dâima gönüle bak. 
Toğardın batarka bir orlam yer ol, vefâ birle bilse yakınlık hakınYakınlık hakkı vefakârlıkla takdir edilirse, doğu ile batı arası hemen bir tepe aşılınca ulaşılacak kadar yakın bir mesafe olur. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüm, eşitgil eşitti sözüŋni özümÖğdülmiş cevap verdi : — Senin sözlerini dinledim, şimdi beni dinle — dedi — 
Tilekiŋ bu erse seniŋ ay kadaş, küçemezmen emdi köŋül kılma başEy kardeş, arzun bu ise, ben seni zorlamam; kalbin kırılmasın. 
Kesildi sözüm sen esen edgü kal, iligke bitig ber yüzüm kılma alBaşka bir diyeceğim kalmadı, sen sağ ve esen kal; hükümdara bir mektup ver, beni mahcup etme. 
Bitig ıdtı ilig öz elgin bitip, özüŋ barmasa sen bitig ber itipHükümdar kendi eli ile yazıp, mektup gönderdi; kendin gelmeyeceksen sen de ona bir mektup yaz. 
Tutayın men emdi maŋa bir cevâb, sözüg sözleyük öz tilin ülgülepSöylediğin sözleri ölçüp-tartarak, bana şimdi bir cevap ver; ben de ona göre hareket edeyim. 
Tilin sözlegil hem bitigil bitig, iligke yanayın ay bilge tetigHem ağızdan söyle, hem mektup yaz, ey zeki âlim; ben de hükümdarın yanına döneyim. 
Odgurmış İligke Bitig Bitip Idmışın AyurOdgurmış’ın Hükümdara Mektup Yazıp Gönderdiğini Söyler 
Yanut berdi odğurmış aydı bitig, bitiyin kör ança ay bilge tetigOdgurmuş cevap verdi:— Bir az bekle, mektup yazayım, ey zeki âlim — dedi. 
Devât koldı kağad kötürdi kalem, iligke bitig başladı söz ulamHokka ve kâğıt istedi, eline kalem aldı ve hükümdara mektup yazmağa başladı. 
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen tediTanrı adı ile söze başladı : — Yaratan, besleyen ve göçüren odur — dedi — 
Üküş ögdi sansız senâ bu tilin, kılurmen bayatka ayın hem yılınBu dilimle Tanrıya aylar ve yıllarca sonsuz hamd ve sayısız sena etmekteyim. 
Yağız yer yaşıl kök yarattı kün ay, karaŋku yarukluk çığay tut ya bayKara toprağı, mavi göğü, güneşi ve ayı, karanlığı ve aydınlığı, fakiri veya zengini hep o yarattı. 
Törütti kalın bod bu sansız tirig, tirilgü berür kodmaz açın berigSonsuz varlıkları ve sayısız canlıları o halketti; o bunların hepsine rızkını verir ve hiç birini aç bırakmaz. 
Bir ol bir idi kim törütti iki, sakışka katılmaz anıŋ birlikiKendisi birdir, fakat yarattığı ikidir; onun birliği hesaba girmez. 
Bir ol bar seziksiz kalı kançasız, köŋülde yırak tutğu okşağ meŋizO bir ve vardır; şüphesiz, nasılsız ve nicesizdir; onu düşünürken, ona bir benzer ve şerik tasavvur etmemelidir. 
Uluğluk aŋar ol bedüklük aŋar, uğan erklig ol bir kamuğdın sıŋarUluluk ona ve büyüklük ona mahsustur; kadir ve hâkimdir ve her hususta tektir. 
Yarattı kalın barça sansız kuluğ, tilemişke berdi ağırlık kamuğBütün bu sonsuz ve sayısız kulları o yarattı; dilediğine her türlü izzeti ihsan etti. 
Karaŋku titigsig bu börk ev içi, yaruttı yaşık birle erklig küçiBu kubbe evin içi balçıktan yapılmıştır ve karanlıktır; onun hâkim kudreti bunu güneş ile aydınlattı. 
Yaşıl kök töritti kötürdi ediz, kün ay birle yulduz bezedi bedizMavi göğü yarattı ve yükseklere çıkardı; güneş, ay ve yıldızlar ile üzerini süsledi. 
Kodısı yağız yer yaşıl suv bile, örüsi süzük yel öze ot ulaAltı kara toprak ile mavi’ sudur; üstü süzülmüş yel ile âteştir. 
İsig tumlığığ hem kuruğ ya ölüg, yaraşturdı halkka tegürdi ülügSıcak ile soğuğu, kuru ile yaşı birbirine yaraştırdı ve halka kısmetini verdi. 
Törütti tilek teg tilemiş tilek, kerek bolmadı anda arka yölekDilediğini istediği gibi yarattı, bu işte onun yardımcıya ihtiyâcı olmadı. 
Tilese ağırlar tapuğsuz kuluğ, tilese uçuzlar tusulmaz tapuğİsterse, ona kulluk etmeyen bir kulu aziz kılar; isterse, kulluk edeni zelîl eder ve onun kulluğu hiç bir şeye yaramaz. 
Tilemiş tileki bolur bol tese, yorıtur kazâsın ne erse keseOl ! —derse, dilediği olur; her işte, karar verdiği gibi, hukümünü yürütür. 
Üküş miŋ selâmım sevüg savçıka, ol edgü kulavuz köni yolçıkaSevgili resule, o doğru rehber ve iyi kılavuza binlerce selâm. 
İligke duâçı bitidim bitig, selâmın esenlik öze ay tetigHükümdara duacı sıfatıyle mektup yazdım; ey zeki, sana selâm eder ve sağlık dilerim. 
İlig yarlıkamış bitig birle söz, okıdım bitigin yaruk boldı közHükümdar mektup yazmak lutfunda bulunmuş; mektubu okudum, gözüm sevinçle parladı. 
Üküş edgü yarlığ tümen öt erig, maŋa yarlıkamış kamuğ sözlerigBu pek güzel fermanda bana bir çok öğüt ve nasihat lütfetmiştir. 
Yeme vade kılmış üküş edgülük, ağırlık açığlar yegü kedgülükBir de mevki, ihsan, yiyecek ve giyecek hususunda bir çok lutuflar vadinde bulunmuşlar. 
Yorığlı bu yalŋuk bu ârzû öze, yorırlar tileyü ajunuğ kezeBütün insanlar bunu isterler ve bunu elde etmek için, dünyayı gezip dolaşırlar. 
Tapuğsuz özüm bulsa edgü açığ, kalı taplamazmen bu devlet tatığBen hiç uğraşmadan, böyle bir lütuf ve ihsana nail olursam, bu saadeti ve bu hayatı nasıl beğenmeyebilirim. 
Velikin bu bir kaç müni bar adın, özüm barsa yası ma kelgey kedinFakat bunun bir kaç kusuru da vardır; eğer ben oraya gidersem, bu iyilikleri zararlar takip edecektir. 
Olarda biri bu tapuğ bilmez öz, barıp tapnumasa yarumağa yüzBunlardan biri — ben şahsan bu hizmetleri bilmiyorum; gidip de hizmet edemezsem, benden hiç kimse memnun kalmaz. 
Törü yok toku yok yeme kılk kılınç, törüsüz tapuğçı yaramaz erinçBende usûl-erkân, bu işlere lâyık tavır-hareket ve vukuf yoktur; âdâb ve erkânı bilmeyen hizmetkâr hiç bir işe yaramaz. 
İkinçi cefâçı bu dünyâğ bilip, cefâ kıldım aşnu cefâ kılğa tepikincisi — bu cefâcı dünyanın bana da cefâ edeceğini bildiğim için, ben ondan evvel davranıp, ona cefâ ettim. 
Bayatka sığındım özüŋ bekledim, bu din birle imân küdezsü idimTanrıya sığındım, nefsime hâkim oldum; rabbim bu din ve imanımı korusun. 
Boğuzka eginke barım yetgey ök, nerek anda naru maŋa bolğa yükŞimdi elimde olan şeyler, yiyecek ve giyecek bana kâfidir; ondan fazlasının ne lüzumu var, o bana ancak yük olur. 
Boğuzka yeyim hem eginke kedim, maŋa kılmaz eksük törütgen idimBoğazım için yiyeceği ve sırtım için giyeceği yaratan Tanrım bana eksik etmez. 
Törütti igidti bu üdke tegi, takı ma igidgey ay dünyâ begiBeni o yarattı ve bugüne kadar besledi; ey dünya beyi, o beni ileride de besleyecektir. 
Saŋa berdi dünyâ esirkemedi, maŋa bermegeymü berigli idiO sana, hiç esirgemeden, dünya nimetlerini verdi; vergili rabbim bana da vermezmi. 
Kamuğ edgü isiz çığay baylıkım, bayattın körürmen ay ersig akımEy cömerd yığitirri, bütün iyilik ve kötülüğü, fakirlik ve zenginliği Tanrı’dan bilirim. 
Bayat kapğı tuttum kılurmen tapuğ, kamuğ halk yumıtğu bu ol çın kapuğBen Tanrı kapısını tuttum, ona kulluk ediyorum; bütün halkın toplanacağı hakikî kapı budur. 
Saŋa ya seniŋ kapğıŋa men barıp, negüni tileyin tiriglik ıdıpSana yahut senin kapına gidip, hayatımı vakfetmeme mukabil, ben senden ne bekleyebilirim. 
İkigü bayat kullarımız biz ök, bu kulluk içinde kurumız tüz ökBiz ikimiz de Tanrı kullarıyız; bu kulluk husuûsunda ikimiz de aynı mertebedeyiz, 
Bu kul kulka kulluk yarağsız bolur, tapuğçıkatapsa uçuzluk bulurKulun kula kulluk etmesi yakışmaz; hizmetkâra hizmet eden kimsenin kıymeti kalmaz. 
Kişi himmeti bolsa mundağ kerek, bayat tapğı kılsa urunsa yürekİnsan himmet sahibi ise, böyle olmalıdır; Tanrıya kulluk etmeli ve bu yolda metaneti elden bırakmamalıdır. 
İdi yakşı aymış süzülmiş köŋül, eşitgil ay bilge ukuşluğ amulÂlım, akıllı, durmuş-oturmuş ve temiz kalpli insan çok güzel söylemiş, dinle. 
Açığlı toduğlıka kılma tapuğ, negüke kılur sen tapuğka butuğKendisinde acıkma ve doyma vasıfları bulunan bir kimseye kulluk etme; kulluk için neye bir put ararsın. 
Tapın bir bayatka tuşı tınmadın, tünün kündüzün bul açığlığ kapuğDurup-dinlenmeden bir Tanrıya tapın; gece-gündüz açık olan bu kapıdan şaşma. 
Ay ilig bu tört hâcetim kıl revâ, saŋa tapnayın men elig yüz ovaEy hükümdar, şu dört hacetimi yerine getir; ben de el ve yüz öperek, sana kulluk edeyim. 
Tiriglik kolurmen özüm ölgüsüz, yegitlik tilermen karı bolğusuzBen ölümsüz bir hayat isterim, ihtiyarlığı olmayan bir gençlik dilerim. 
Esen tut meni sen tuçı igsizin, bayutğıl çığay kılmağıl neŋsizinSen beni dâima sıhhat içinde ve sağ tut; zenginleştir ve hiç bir vakit fakir ve malsız bırakma. 
Bu tört neŋ maŋa bir saŋa tapnayın, sevüg cân yuluğlap özüm itneyinBu dört şeyi bana te’min et, sana kulluk edeyim; sevgili canımı feda ederek, kendimi emrine hâzır bulundurayım. 
Bu neŋler maŋa berse sen ay ilig, özüm kul kılayın bereyin eligEy hükümdar, bana bu şeyleri te’min edersen, ben de kendimi kul ederek, sana bağlanırım. 
Munı bergüke bir küçüŋ yetmese, ne artuklukuŋ bar maŋa ay keseEğer bunları te’mine kudretin yetmezse, benden ne üstünlüğün var, bana açık söyle. 
Yegü kedgü erse yegüm bar kedim, takı ma kerek bolsa bergey idimBu yemek, içmek ise, yiyeceğim ve giyeceğim var; daha da lâzım olursa, bunu da rabbim verecektir. 
Ağırlık uçuzluk bayattınturur, ölüm ya tiriglik hem andın erürîzzet bulmak veya zelîl olmak Tanrıdandır; ölüm ve hayat da ondandır. 
Munı çın biligli ukuşluğ kişi, adınsığ bolurmu ay ilçi başıBunu gerçek bilen akıllı insan başka türlü davranırını, ey büyük hükümdar. 
Meni bir bayatım küdezmişi teg, küdezümegey sen ayâ aslı begEy asîl bey, beni Tanrımın koruduğu gibi, sen beni koruyamazsın. 
Seni men küdezgü kerek men keçe, meni ol küdezür söz aydım açaGeceleri seni benim korumam lâzımdır; beni koruyan ise, odur; sözümü açıkça söyledim. 
Özüŋ todmağınça maŋa tegmez aş, mini todrur öŋdün özi yemez aşSen doymadan, bana yemek gelmez; Tanrı ise, kendisi yemek yemekten münezzeh .olduğu hâlde, beni doyuruyor. 
Ötügçi kereksiz muŋadsa özüm, tilim tepremedin eşitür sözümBaşım darda kalırsa, aracıya lüzum yoktur; dilim daha hareket etmeden, sözümü işitiyor. 
Kapuğçı tıdumaz ya yol kılğuçı, tegürmez maŋa bir küvez kür küçiKapıcı veya yol-gösterici bana mâni olamaz; hiç bir kibir ve azamet taslayan bana kafa tutamaz. 
Saŋa yazsamen sen keçürmege sen, keçürgey idim miŋ yazuk kılsamenSana karşı bir kusur işlersem, sen beni affetmeyeceksin; rabbim beni, bin kusur işlesem dahi, affeder. 
Negü ter eşitgil yazukluğ kulı, köŋül sırrı açtı kör ötnür tiliDinle, günahkâr kul ne der; bak, gönül sırrını açarak, ne söyler. 
Ayâ çın vefâlığ bağırsak idim, seniŋde bağırsak adın bulmadımEy gerçek vefalı, merhametli rabbim, senden daha merhametli başka birini bulmadım. 
Muŋadmış özümke berür sen tilek, yavuz arkasızka sen arka yölekBaşım darda kalırsa, istediğimi verirsin; hiç bir desteği olmayanlara sen destek ve yardımcısın. 
İgimke şifâ sen sakınçka sevinç, muŋumka tayançım irikse avınçSen hastalığıma şifâsın, kederime sevinçsin, derdime dermansın; sıkıntılı zamanımda da beni teselli eden sensin. 
Küvençim avınçım sevinçim kamuğ, sevinçiŋ içindeturur ay uluğGüvencim, avuncum ve sevincim hepsi senin rızan içindedir, ey ulu. 
Üküş kıldım emdi saŋa men yazuk, seniŋ rahmetiŋde bu yazuk az okBen sana karşı çok günah işledim; senin rahmetin karşısında bu günah çok azdır. 
Keçürgil yazukum saŋa yası yok, kınama meni sen saŋa asğı yokGünahımı bağışla; senin için bunun bir zararı olmadığı gibi, beni cezalandırmanın da sana bir faydası yoktur. 
Yazukum telim erse rahmet me bar, anı kıl meniŋ birle sendin yararGünahım çok ise, senin’rahmetin de var; bana karşı rahîm ol; sana bu yakışır. 
Eger kınasa sen yarağlığ ma men, keçürse keçür sen yarağlığ ma senEğer cezalandırırsan, ben buna da lâyıkım; bağışlarsan-bağışla, sen de buna lâyıksın. 
Bilir sen bilirmen seni bir idim, bilirmen bilir sen seni bir tedimBilirsin ki, seni bir rabbim bilirim; bilirim, ki, sana bir dediğimi bilirsin. 
Otunmen otunluk bile öz ulır, tüzün sen tüzünlük me sendin kelirBen küstahım, küstahlığımdan dolayı azap çekiyorum; sen halimsin, hilm de senden sâdir olur. 
Orunçakturur bu sevüg cân revân, orunçak yana bir kötürmez bu cânBu gidecek olan sevgili can emânettir; emânet olan bir şey başkasına emânet olarak bırakılamaz. 
Ay ilig bu dünyâ keçimligturur, tiriglik küniŋe tüker alkınurEy hükümdar, bu dünya geçicidir; gün geçtikçe hayat eksilir ve tükenir. 
Negüke ınanıp sakıŋu uzun, negüke süçinip avıŋu özünNeye güvenerek, uzun emeller besleyeceksin; neye sevinerek, kendini avutacaksın. 
Ata bardı iş tuş eçi ya ini, ana bardı oğluŋ kızıŋ kör kanıAnneni, babanı kaybettin; eş-dost, büyük veya küçük kardeş ortadan silindi gitti; bir bak, oğlun, kızın nerede. 
Ölüglig körür sen ölüg sen tirig, sizik tutma bir kün eşüŋey yerigÖlümlüleri görüyorsun, sen de öleceksin; her diri olan, şüphesiz, bir gün toprak ile örtülecektir. 
Usanma ay ilig udıma odun, özüŋde kedin edgü atıŋ kodunGafil olma, ey hükümdar, uyuma, uyan; kendinden sonra iyi ad bırak. 
Yava kıldıŋ erse keçürmiş künüŋ, yava kılma emdi keligli tünüŋGeçmiş gününü heder ettin ise, bari gelecek geceni heder etme. 
Keçer kün içinde kerekiŋ alın, köçütçi kelirke itigin kılınGeçer gün içinden gerek olan şeylerini al; senin hayattan göçürecek olanın her ân gelebileceğini düşün ve ona göre hazırlıklı bulun. 
Bu hâlığ körürde meniŋ bu közüm, negü teg barağay saŋa bu özümBen gözüm ile bu hâli görürken, nasıl senin yanına gelebilirim. 
Cefâlığ ajundın kötürdüm köŋül, vefâlığ idimke sığındım amulBu cefalı dünyadan gönlümü çektim; huzur içinde vefalı rabbime sığındım. 
Kodu ber ay ilig meni sen maŋa, duâçı bolayın bu yerde saŋaEy hükümdar, sen beni kendi hâlime bırak; burada ben sana duacı olayım. 
Negüke tusulğay saŋa bu özüm, özüŋke özüŋ ök tusul tut sözümBen senin neyine faydalı olabilirim; sözümü dinle, sen kendin kendine faydalı ol. 
Kişidin tüŋüldüm tüŋül sen yeme, kişidin asığ yok saŋa ya maŋaBen insanlardan elimi-eteğimi çektim, sen de vaz geç; sana ve bana insanlardan fayda yoktur. 
Men emdi bu kalmış tiriglik ıdıp, bayatım sevinçin tilermen tapıpBen imdi bu geri kalan günlerimi ibâdetle ve Tanrımın rızasını taleple geçirmek istiyorum. 
Barı tap kereksiz adın artukum, bu dünyâ tüpi ked öyük ol sukumOlanım bana yeter, bundan fazlası lüzumsuzdur; ey tamahkâr, bu dünyanın dibi kurutulması imkânsız bir bataklıktır. 
Tüpi yel keçer teg tiriglik keçip, odundum men emdi küyermen açıpTipi geçer gibi, hayat geçince, ben artık uyandım ve şimdi ona içim yanıyor. 
Egin bütti boğuzum yeme boldı tok, töbün barsu dünyâ adın asğı yokSırtım pek, karnım da tok oldu; dünya yere batsın, onun başka ne faydası vardır. 
Negü ter eşit boğuzı egni bütün, barım tap tese er bolur beg kutunKarnı tok, sırtı pek olan ne der, dinle : — Bu bana yeter — diyen insan mes’ûd bir bey olur. 
İdi yakşı aymış tapı bolmış er, tapılık içinde kutı tolmış erOlanı ile yetinen ve bu kanâati ile tam bir saadete kavuşmuş olan insan çok güzel söylemiş. 
Boğuzka yeyimçe ajunda yedim tap, eginke kedimçe eginde kedim tapDünyada açlığımı giderecek kadar yedim; sırtımı örtecek kadar elbisem de var. 
Tiriglik bolurça yegümni bulurmen, kerek bolsa bergey maŋa bir idim tapHayat devam ettikçe, yiyeceğimi bulurum; lâzım olunca, bana bir rabbim yetecek kadar verecektir. 
Tusulmak üçün ünder erse ilig, meniŋde tusulğu ukuş yok biligHükümdar beni kendisine faydam dokunması için çağırıyorsa, bende istifâde edilecek kadar bilgi ve akıl yoktur. 
Kalı el işiŋe tusulsu tese, tusulğu yeri yok söz aydım keseEğer memleket işinde faydalı olmam isteniliyorsa, ka’î söylüyorum, benim istifâde edilecek bir tarafım yoktur. 
Kalı iş küdügdin ter erse maŋa, miŋ er işi kılğay kadaşım saŋaEğer bana iş-güçten bahsedıliyorsa, kardeşim sana bm kişinin işini yapacaktır. 
Apaŋ edgü ter erse ilig meni, özüŋ edgü bolsu yarutğay seniEğer sen beni iyiliğimden dolayı istiyorsan, kendin iyi ol, bu iyilik seni kâfi derecede sevindirir. 
Miŋ edgüg adakını tutğınça sen, yakaŋnı bir ök yolı tutğıl esenSen bin iyinin ayağına yapışacağına, bir defacık olsun, sağlamca kendi yakana yapış. 
Ajunda çavıkmış ne törlüg eren, iligke yumıtmışturur miŋ tümenDünyaya ün salmış bin bir çeşit insan hükümdarın etrafına toplanmıştır. 
Negü bolğa mendin iligke asığ, asığsız işig kılsa bolmaz tatığHükümdara benden ne gibi bir fayda gelebilir; faydasız işi yapmakta ise, bir zevk yoktur. 
Özüm udri koldum men emdi saŋa, kodu ber meni sen sarılma maŋaŞimdi ben senden özür dili yorum; bana sarılma, beni kendi hâlime bırak. 
Takı ma negü söz yorımış alın, kadaşım eşitti ötüŋey tilinBaşka ne gibi söz ve çâre konuşulmuş ise, onları da kardeşim duydu ve size arzedecektir. 
Tüketti sözin türdi badı bitig, sunup berdi aldı kadaşı tetigSözünü tamamladı; mektubu katlayıp, bağladı; uzattı ve zeki kardeşi aldı. 
Ayurmen bitidim tilekim sözüm, tilin sözlemiş soz eşittiŋ tüzümSonra: — Ben arzumu ve sözümü yazdım; ağızdan söylenen sözleri de kendin duydun — dedi — 
Tilin me ötüŋil eşitsün ilig, kodu bersü mendin kötürsü eligBunları şifahen de arzet, hükümdar işitsin; beni kendi hâlime bıraksın ve benden elini çeksin. 
Yalavaç söz eltür yanutı kolur, yanut söz eşittiŋ tegür ay unurElçi söz iletir ve cevabını ister; cevabını duydun, ey kudretli insan, onu götür. 
Negü ter eşitgil uç ordu hanı, tüzü ilke yaŋzap söz aymış köniBirer hakikat olan sözleri her tarafa yayılan Uç-Ordu ham ne der, dinle. 
Yalavaçka mün yok sözin kıymasa, tutuzmış sözüg çın tükel sözleseElçi sözünde hilaf etmez ve kendisine emânet edilen sözü doğru ve tam olarak söylerse, ona zeval yoktur. 
Takı munda yegrek ayur türk hanı, kınama yalavaç söz aysa köniTürk hanı bundan daha güzel söyler : kendisine emânet edilen sözü aynen tekrar eden elçiye gazap etme. 
Yalavaçka bolmaz ölüm ya kıyın, eşitmiş sözin çın tegürse tilinElçi işittiği sözü aynen ulaştırırsa, ona ölüm veya ceza yoktur. 
Yalavaç tedüküm bu ilçiturur, bu ilçi sözin aysa ölmez kalurişte elçi dediğim böyle olan elçidir; bu elçi ne söylerse-söylesin, ona zeval yoktur. 
Yalavaç tutuzmış sözin sözlese, açığ bir tilin ög söz aydım keseElçi kendisine emânet edilen sözü söyleyince, ona ihsanda bulun, onu medhet; işte bu kadar. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözüg, eşittim negü sözledi söz özüŋÖğdülmiş cevap verdi : — Söylediğin sözlerin hepsini dinledim— dedi. 
Bitidiŋ bitigke yanutı bitig, maŋa bir bereyin ay bilge tetigMektuba karşı cevap yazdın; şimdi izin ver, onu götüreyim, ey zeki âlim. 
Velikin sezikim bu ol ay kadaş, ilig kılmağay kör seni özde taşFakat, ey kardeş, benim şüphem şudur: hükümdar seni kendisinden uzak bırakmayacaktır. 
Yanamu meni ıdğay erki ilig, okığalı yandru ay kılkı siligEy temiz kalpli insan, seni tekrar davet etmek için, hükümdar, hiç şüphesiz, beni yine gönderecektir. 
Yana yandru terkin meni ıdğa ol, eger barmasa sen köŋül kodğa olÇok geçmez, o beni buraya gönderecektir; sen ona gitmedikçe, o ısrar etmekte devam edecektir. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı kadaş, bu söz sözlemegil köŋül bolğa başOdgurmış cevap verdi : — Kardeşim, böyle söyleme; kalbim kırılır — dedi — 
Özüm barğu ermez bu yerdin naru, özüŋ emgetip kelme yandru berüBen buradan kalkıp, oraya gidecek değilim; kendini zahmete sokup, tekrar buraya gelme. 
Tilep bolmağu neŋ tilese yavuz, yorımağu söz sözlese sen uçuzistemekle elde edilemeyecek olan şeyi istemek fenadır; te’sir etmeyen bir sözü söylesen, sözün kıymeti kalmaz. 
Negü ter eşit emdi bilgi koyuğ, sınap bilgüçi edgü isiz kamuğDerin bilgili, bütün iyi ve kötüyü tecrübe ile bilen insan ne der, dinle. 
Kolup bermegü neŋi kolma küçün, tilep bolmağu neŋ tileme küçünistemekle alınamayacak şeyi zorla isteme; aramakla bulunamayacak şeyi zorla arama. 
Yorıp tegmegü yerke barma yadağ, kalı bardıŋ erse öz emger küçünYürümekle erişilemeyecek yere yaya gitme; eğer gidersen, kendi kendine eziyet vermiş olursun. 
Yana aydı odğurmış emdi yorı, yana evre kelme ay ersig urıOdgurmış bir de ilâve etti : — Şimdi yürü, bir daha buraya gelme, ey merd yiğit. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Örü turdı ögdülmiş aydı sözüm, kesildi seniŋdin barayın özümÖğdülmiş ayağa kalktı: — Sana söyleyecek sözüm kalmadı, artık ben gideyim — dedi. 
Kadaşı uzattı kör ögdülmişig, tutuzdı takı söz ömiş bilmişigKardeşi Öğdülmiş’i uğurladı, şifahen beyan ettiği fikirlerini de ona emanet etti 
Atın mindi ögdülmiş evre yanıp, eviŋe kelip tüşti yattı tınıpÖğdülmiş atına bindi; geri dönerek, evine gelip, indi; yatıp, biraz dinlendi. 
Yaşık yerke yandı yüzin kizledi, kalık meŋzi kiş teg bolup örlediGüneş yere indi, yüzünü gizledi; gök yüzü parlak bir samur kürke büründü. 
Ajun türtti yüzke kömür teg boduğ, körür köz yumuldı udıdı oduğDünya yüzüne kömür renginde bir boya sürdü; görür gözler kapandı, uyanık olanlar uyudu. 
Töşek koldı yattı kör ögdülmiş e, udıp bardı ança kötürdi baş aÖğdülmiş döşek istedi, yattı; bir az uykuya daldı, tekrar başını kaldırdı. 
Toğardın butıklandı ot teg yalın, yarudı yaŋı yüz açar teg kelinDoğudan ateş gibi alev dallandı ve gelin yüzünü yeni açmış gibi, dünya aydınlandı. 
Kopa keldi örlep sata kalkanı, ajun meŋzi boldı ürüŋ erdiniMızrak ve kalkanı kalkarak, yükselmeğe başladı; dünya yüzü beyaz cevher gibi oldu. 
Çıkıp karşıka bardı evdin turup, iligke köründi özi yol kolupÖğdülmiş kalkıp, evinden çıktı ve saraya gitti; yol isteyerek, hükümdarın huzuruna çıktı. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Ayıttı ilig aşnu odğurmışığ, ayur sözle keltür sözüŋni bışığHükümdar önce Odgurmış’ı sordu, sonra: — Söyle neye karar verdiniz — dedi — 
Negü az yorıdı ne boldı işiŋ, tilekiŋ ne boldı kelürmü işiŋNeler konuştunuz, arzu edilen iş ne oldu; arkadaşın geliyor mu? 
Bitig berdi ögdülmiş aşnu turup, ilig aldı açtı okıdı körüpÖğdülmiş ilk önce mektubu verdi; hükümdar aldı, açtı ve dikkatle okudu. 
Yüzi kızdı oŋdı yana külçirip, sakındı bir ança uzun keç iripYüzünde gâh sevinç belirdi, gâh keder; sonra tekrar gülümsedi; bir müddet teessürle düşünceye daldı. 
Ayur bu kadaşıŋ irig sözlemiş, aŋar torku ıdtım tiken çiknemişKardeşin çok haşin cevap vermiş; ben ona ipek gönderdim, o ise, diken işlemiş — dedi — 
Müni yok bu sözke köni sözlemiş, köni söz irig ol irig çoğlamışNe ise, zararı yok, doğru söylemiş; doğru söz haşin olur; o da haşin söylemiş. 
Negü erdi sözler tilin sözlemiş, maŋa ayğıl emdi eşitmiş ömişAğızdan söylediği sözleri nedir; işittiklerini ve düşündüklerini şimdi bana söyle. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Ötündi iligke eşitmiş sözin, ne yaŋlığ yorıtmış sözin tüp tözinÖğdülmiş dinlemiş olduğu sözleri, nasıl konuştuğunu, olduğu gibi, hükümdara arzetti. 
Ayur söz yorıdı neçe törlügün, ol aydı men aydım ukuşun ögünAramızda kaç türlü söz geçti; onun akıl ve idrâk dâiresinde söylediği sözlere ben de öylece cevap verdim — dedi — 
Meniŋ sözçe barça yanut kıldı söz, takı tuttum erse katığ yumdı közBenim her sözüme bir söz ile karşılık verdi; yakaladığım zaman, gözünü sımsıkı kapadı. 
Negü kıldım erse berü kelmedi, kese sözledi söz köŋül bermediNe kadar ısrar ettim, fakat buraya gelmedi; kat’î konuştu, razı olmadı. 
Eşitti anıŋ sözlerin kör ilig, sözi erdi barça ukuş ög biligHükümdar onun sözlerini dinledi; dediklerinin hepsi anlayış, akıl ve bilgi ile dolu idi. 
Takı ârzûladı komıdı köŋül, komısa köŋül kör kişike muŋ olOnu tekrar görmek istedi, gönülü heyecanlandı; günül coşarsa, insana derd olur. 
Körü barsa yakşı ayur er başı, köŋül bulnasa boldı erksiz kişiDikkat edersen, yiğitlerin-başı güzel söylemiş : insan gönülünün esiri olursa, kendisine hâkim olamaz. 
Beg ol bu köŋül kör kamuğ öz kulı, begi kança barsa udu kul yolıGönül beydir, bütün vücût onun kuludur; bey nereye giderse, kul onu takip eder. 
Komısa köŋül kör tilese tilek, tilek bolmağınça bu bulmaz yölekGönül heyecanlanır ve bir dilekte bulunursa, dileğini elde etmeden, o sükûnet bulmaz. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yana aydı ilig ay ögdülmiş e, kadaşıŋ tükel ök kişi ermiş eHükümdar: — Ey Öğdülmiş —dedi—kardeşin gerçekten kâmil bir insan imiş. 
Eşitmegüm erdi anıŋ sözlerin, ne kılkı kılınçı ne bilgi barınKâşki onun sözlerini duymamış; ne tabiatı ve tavrını, ne de bilgisini, hiç birini bilmemiş olsa idim. 
Eşittim köŋülke sığurdum anı, katığlan tilekke tegürgil meniFakat duydum ve ona gönlümde yer verdim; gayret et, beni bu dileğime kavuştur. 
Meniŋ öz ilimde tilekim bolup, yarağsız bolur bulmasa men kolupBenim hâkim olduğum bu memlekette bir dileğim olur da, ben onu ister ve bulamazsam, bu yakışık almaz. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı ilig, bodunda talu beg ay kılkı siligÖğdülmiş cevap verdi: — Ey hükümdar, ey halkın seçkin beyi, ey yumuşak huylu insan — dedi — 
Yanarda kadaşımka aydım bu söz, yana ıdğay ilig saŋa kelgey özDönerken kardeşime : — Hükümdar tekrar beni sana gönderecek ve ben de geleceğim. 
Kodı bermegey âhır eltgey seni, bu kün bar tedim men ağırlap anıNasılsa seni bırakmayacak ve sonunda kendi yanına alacaktır; ona hürmet göster, şimdiden gel— dedim. 
Tüŋüldürdi aydı yana kelme tep, özüm barğu ermez küçün kolma tepÜmidimi kırdı ve : — Bir daha gelme, ben gidecek değilim; ısrar etme, beni zorlama — dedi. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı uktum eşittim sözüg, bu söz işke kirmez yobatma özüŋHükümdar : — Anladım, söylediklerini duydum — dedi — fakat bu sözlerin faydası yoktur; kendini avutma. 
Negü beg bolur ol tilekin tilep, anı bulmasa ol tuçı ârzûlapBu kadar arzu ettiği hâlde, dileğini elde edemeyen bey nasıl bir bey olur. 
Ne erklig bolur ol bodunka uluğ, yorıtmasa ilde bu yarlığ kamuğKendi memleketinde fermanını yürütemeyen kimse, nasıl halkın büyüğü ve hâkimi olur. 
Bedüklük nişânı bu ol belgülüg, tilemiş tilektin bu bulsa ülügHakikî büyüklüğün nişanı, şüphesiz, arzuladığı şeyi elde etmektir. 
Köŋül ârzû kolsa negü erseni, emi ol tilekke tegürse anıGönül herhangi bir şeyi arzu ederse, bunun tek çâresi onu dileğine kavuşturmaktır. 
Yana ma bu ârzû maŋa boldı ig, munı emlemese özüm barğu yegBu arzu benim için artık bir hastalık oldu; bunun burada tedavisine imkân yoksa, benim oraya gitmem gerekir. 
Negü ter eşitgil bu beytig okı, anıŋ manisi uk ay köriglüm tokıBu beyti oku, ne der, dinle; bunun mânasını anla, ey gönlümü doyuran insan. 
Kamuğ igke ot ol emi belgülüg, ol ig emlegüçi kamı belgülügHer hastalığın bir ilâcı ve çâresi vardır; bu hastalığı tedavi eden kam da bulunur. 
Köŋül ârzû birle kalı iglese, tilek bulsa oŋlur kemi belgülügEğer gönül bir şeyi arzular ve bu arzu onda hastalık derecesine varırsa, o ancak dileğini bulmakla şifa bulur. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yana aydı ögdülmiş ilig kutı, ajunda negü bar aŋa yok otıÖğdülmiş cevap verdi: — Ey devletli hükümdar, dünyada çâresi olmayan ne var — dedi — 
İlig inç esenin tirilsün uzun, saŋa men bolayın yuluğ bu özünHükümdar sağlık ve sıhhat içinde çok yaşasın, ben senin uğruna feda olayım. 
Bu söz men ötündüm iligke tilin, asığ yok bu kün öz ökünse yılınHükümdara arzettiğim bu sözlerden dolayı yıllarca peşimanlık duyacağım, fakat bunun bugün bir faydası yoktur. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ saŋa, sözüg saknu sözle ay ersig toŋaDinle, akıllı insan sana ne der : – Sözü düşünerek söyle, ey merd yiğit. 
Tilin sözlemese söz asğı telim, ökündürdi sözlep meni bu tilimSözü söylememenin faydası çoktur; bu dilim beni söylemekle peşiman etti. 
Sözüg sözlemese saŋa kul bolur, kalı sözlese sen seni kul kılurSözü söylemezsen, o söz sana kul olur; eğer söylersen, o seni kendisine kul eder. 
Sözüg saknu sözle sen evme serin, eve sözlemiş söz ökünçi yarınSözü düşünerek söyle, acele etme, sabırlı ol; acele söylenen sözden yarın peşimanlık gelir. 
Sezinmedim erdi kör odğurmışığ, okıp kelmegüsin er erdi bışığOdgurmış’in davet edilince, geleceğinden hiç şüphe etmemiştim; o olgun bir insan idi. 
İlig bir tilese özüm miŋ tiler, tusulğay maŋa tegme künde onarHükümdar bir isterse, ben bin isterim; o bana her gün on misli faydalı olacak idi. 
Tilekim bu ok men bile bolsamen, elig bir kılıp ked tapuğ kılsamenBenim arzum onun ile birlikte çalışmak ve el-birliği ile daha iyi hizmet etmek idi. 
Neçe tuttum erse anı men katığ, ol ança tirendi iletti tatığBen ona ne kadar şiddetle ısrar ettimse, o da o kadar direndi ve tadını kaçırdı. 
Yana barğu erse barayın özüm, negü ayğu erse ayayın sözümTekrar gitmem icap ederse, ben giderim; ne söylemek lazımsa, ona söylerim. 
İlig me yana bir bitig bersüni, okısun bitig ol maŋa bütsüniHükümdar tekrar bir mektup yazıp versin ki, o mektubu okusun ve bana itimat etsin. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDAR’İN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı ıdtım bitig bir yolı, bitigke yanut kıldı taş teg tolıHükümdar dedi : — Bir defa mektup gönderdim, bu mektuba taş ve dolu gibi cevap verdi — 
Yana ok negü teg bitiyin bitig, bitig ornıŋa sen bitig sen tetigOna tekrar nasıl mektup yazayım, ey zeki; mektup yerine işte sen gidiyorsun. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş ilig kutı, neçe andağ erse bitig me bitiÖğdülmiş cevap verdi : — Ey devletli hükümdar, bu her ne kadar böyle ise de, bir de mektup yaz. 
Yalavaç neçe çın ked erse amul, bitig bolmasa sözke bütmez köŋülElçi ne kadar dürüst, mahir ve temkinli olursa-olsun, mektup olmazsa, kalbinde şüphe kalır. 
Tanığlı kişike tanuk ol bitig, tanuk bolsa hile yorımaz itigİnanmayan kimse için, mektup bir delildir; delîl bulunursa, hîle ve düzene yer kalmaz. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDAR’İN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
İlig aydı ârzûŋ bu erse kalı, bitig me bitiyin açıp söz yolıHükümdar : — Eğer arzun bu ise, söze yol açmak üzere, mektup da yazayım — dedi — 
Bitig me bitiyin munukı sözün, bitigke ışanma katığlan özünİşte bu sözleri mektuba da yazayım, fakat sen yalnız mektuba güvenme, kendin de gayret et. 
Negü sözlegü erse sözle tilin, anı ündegil sen maŋa ber alınNe söylemek lazımsa, söyle; her çâreye baş vurarak, sen onu buraya setir. 
Küntoğdı İlig Odgurmışka İkinç Bitig Idmışın AyurHükümdar Kün-Toğdı’nın Odgurmış’a İkinci Mektubu Gönderdiğini Söyler 
Devât koldı kâğad yana ok ilig, kalem aldı elgin bitidi bitigHükümdar kalem, kâğıt istedi; kalemi eline alıp, mektup yazdı. 
Bayat atı birle sözüg başladı, törütgen igidgen keçürgen tediTanrı adı ile söze başladı: — Yaratan, besleyen ve göçüren odur — dedi. 
Ayur miŋ senâ ol uğan teŋrike, ezel hükmi tegrür köni egrikeO kadir Tanrıya bin sena olsun, doğru ve eğriye ezel hükmünü o eriştirir. 
Bir ol bir katıksız karıksız arığ, yokuğ bar kılur ol kılur yok barığO bir tektir, temizdir; ona hiç bir şey katılmamış ve karışmamıştır; yoğu var eder ve varı da yok eder. 
Bir ök bil tilin ög bütürgil köŋül, tapuğ kıl köŋül til köni tut amulOnu bir tek bil, ona hamd et ve gönülden inan; ibâdet kıl, imanın gıll-u-gîşten ârî olsun. 
Negü kolsa kolmış tilekin bulur, negüg bol tese ol tilemiş bolurO ne irâde ederse, irâdesi yerini bulur; neye “ol” derse, o olur. 
Tüzü teprenürke tirilgü berür, tiriglik tuşı bu ölüm ol ıdurBütün canlıların rızkını o verir; her kese hayatı verdiği gibi, ölüm de onun emri iledir. 
Ağırlık uçuzluk anıŋ hükmi ol, uluğka kiçigke yeme açsa yolİzzet ve zillet, büyüğe ve küçüğe bu yollar onun hükmü ile açılır. 
Tilemiş tilekin biliglisi yok, yorıtur kazâsın tıdığlısı yokOnun dilediği şeyi bilen yoktur; ilâhî kazanın cereyanına kimse mâni olamaz. 
Tümen miŋ selâmım sevüg savçıka, tegürsün bayatım köni yolçıkaTanrı sevgili resule, o doğru yolu gösterene, yüz binlerce salât ve selâmımı eriştirsin. 
Tüzü işleriŋe yeme ök selâm, tegürsün bayatım kesüksüz ulamTanrı onun bütün ashabına da, devamlı olarak, selâmlarımı ulaştırsın. 
İligdin üküş ögdi aytığ selâm, ıdurmen saŋa ay ukuşı temâmHükümdar seni çok öğerek, hatırını soruyor ve selâm gönderiyor, ey kâmil akıllı insan. 
Köŋül aytu ıdtım bitidim bitig, negü teg erür sen ay bilge tetigHatır ve gönül sormak üzere, sana mektup yazdım, ey zeki âlim, nasılsın ? 
Saŋa ıdtım erdi kadaşıŋnımen, tilekim ol erdi maŋa kelse senSana kardeşini göndermiş ve senin bana gelmeni istemiştim. 
Özüŋ taplamaduk berü kelmekiŋ, maŋa tuşmaku hem yüzüm körmekiŋSen bana gelmeği, benimle buluşmağı ve yüzümü görmeği kabul etmemişsin. 
Bitigke yanut söz bitimiş özüŋ, tilin me kadaşu tegürdi sözügMektuba karşı bir cevap yazmışsın, kardeşin ağızdan söylediklerini de nakletti. 
Okıdım bitigniŋ ukuldı bu söz, sözümni eşitgil kaçurmağıl özMektubunu okudum, sözlerin anlaşıldı; fakat benim sözümü de dinle, kendini gizleme. 
Şekerde süçigrek söz ıdtım saŋa, ağuda açığ keldi yaŋı maŋaSana şekerden daha tatlı söz gönderdim; karşılığı bana zehirden daha acı olarak geldi. 
Eşitgil yana bu meniŋ sözlerim, köŋülke alın ay bağırsak erimBenim bu sözlerimi de bir kere dinle; ey temiz kalpli insan, bunları iyice düşün. 
Özüŋ koldı erse bu zâhid atın, atıŋ boldı zâhid özüŋ tağ katınSen bu zâhid adını istediğin için, adın zâhid oldu ve kendin de dağlara çekildin. 
Bu çav birle atıŋ yadıldı kör e, bedük belgü boldı kişiler araBu şöhret ile adın yayıldı ve bütün insanlar arasında alem oldu. 
Tapuğ kılmışıŋ barça atıŋ üçün, yava kılmağıl sen öz ülgüŋ küçünSenin ibâdet ile meşgul olman hep bu ad içindir; sen zorla kendi nasibini böyle heder etme. 
Bodun közi tegse tapuğka kalı, buzuldı bu tapğuŋ yıkıldı ulıEğer ibâdet halkın gözü önünde yapılırsa, bu ibâdet esassız ve mânâsız olur. 
Bayat tapğı barça kerek örtügün, açılmasa halkka bu örtüg bu künTanrıya yapılan bütün ibâdetler gizli yapılmalı ve bu örtü bugün de her kese açılmamahdır. 
Bayat kizledi kör sevügrek kulın, bu kullar ara halk bilümez tilinTanrı sevdiği kullarını gizlemiştir; halk bu kullar arasında onları tanıyamaz. 
Öz özin me ol kul bilümez bakın, yağımu bayatka bilemü yakınBöyle bir kul da kendisi Tanrıya düşmanmıdır, yoksa yakın dost mudur, bunu kendisi bilemez. 
Berü kel uluş kend içinde tiril, seni bilmesü halk katılğıl karılBuraya gel, kasaba ve şehir içinde yaşa; sen halk arasına katıl ve karış, onlar da senin kim olduğunu bilmesinler. 
Halâl dünyâ kazğan özüŋni yetür, todur aç yalıŋnı hem oprak bütürHelâl dünya malı kazan, kendine sarfet; açları doyur ve çıplakları giydir. 
Halâl dünyâ bulsa kişi edgüsi, bulur iki ajun yegü kedgüsiHelâl dünya malına sahip olan insan her iki dünyaya nail olur; onun yiyeceği ve giyeceği eksik olmaz. 
Bu sözni eşit ay maŋa kelmedük, negü ter arığ bilge bağı bedükEy bana gelmek istemeyen, bu sözü dinle; temiz bilgili ve büyük bir hulûs sahibi insan ne der. 
Tuşar erse dünyâ kalı edgüke, yarar iki ajun yegü kedgükeEğer dünya malı iyi insana rastlarsa, o her iki dünyada rahat ve huzur te’min eder. 
Bulup dünyâ mâlın yeyü bilmese, sakış tegdi ülgi ağır yüdgükeDünya malını bulup da, onu yemesini bilmeyenin nasibi, yüklenmesi güç olan bir hesaptan ibarettir. 
Bayat kullarıŋa tusul ay bügü, kişike tusulur erig er tegüEy hakîm, Tanrının kullarına faydalı ol; insanlara faydalı olan kimselere ancak insan denilir. 
Seni men müsülmân tususı üçün, okırmen bu yerke ay zâhid küçünEy zâhid, ben seni müslümanların istifâdesi için, ısrarla buraya çağırıyorum. 
Berü kel tusulğıl kişike yara, tusulmaz ölüg ol tirigler araBuraya gel, insanlara faydalı ol; faydasız kimse diriler arasında bir ölüdür. 
Öz asğın tilegli kişimü bolur, kişi ol bolur kör el asğın kolurKendi menfaatini güden insanmı olur; insan olan halk menfaatini güder. 
Akılık ol ermez ülese neŋin, akı ol yuluğ kılsa cânın teninMal dağıtmak cömerdlik değildir; asıl cömerd insan, canını, tenini feda eden insandır. 
Bağırsak ol ermez özin beklese, bağırsak ol ol kör kişig edleseKendisini koruyan kimse merhametli değildir; merhametli insan başkalarının iyi olmaları için çalışan kimsedir. 
Kişi edgü terler bu edgü kayu, maŋa ayu berğıl ay bilge bügüîyi insan derler, bu iyi insan nerede; ey âlim hakîm, bana haber ver. 
Kişi edgü terler bu edgü kim ol, bu edgü kişi muŋda erke em oliyi adam derler, iyi adam kimdir; iyi adam derdi olanlara deva olan kimsedir. 
Ay köŋli süzük er ay bilgi üküş, baka kör bu sözke yetürgil ukuşEy duru gönüllü insan, ey bilgisi çok olan, dikkat et ve bu söz üzerinde düşün. 
Bu aymış sözüm çın erürmü kör e, çın erse havâ bas berü kel tur aBu söylediğim doğrumu, bir bak; doğru ise, nefsine hâkim ol, buraya gel ve burada yaşa. 
Uzun sözlese söz irinçig bolur, ukuşluğ kişiler sözüg az kılurSöz uzun olursa, bıktırır; akıllı insanlar sözü kısa keserler. 
Bu söz tap kıl emdi adın sözleme, ukuşka biligke tilin öznemeBu sözü şimdi kâfi gör ve başka bir şey söyleme, akıla ve bilgiye karşı itiraz etme. 
Takı ma negü erse kalmış sözüm, kadaşıŋ tegürgey tutuzdı özümDaha başka, kalan ne gibi sözüm varsa, kardeşime emânet ettim, o sana ulaştıracaktır. 
Tüketti bitig türdi badı katığ, kalık tanı esti kurıttı hatığMektubu tamamladı, dürdü ve iyice bağladı; havadan serin bir esinti esti ve yazıyı kuruttu. 
Kötürdi bitig kör öze tamğalap, sunup berdi ögdülmiş aldı ulapÜzerini mühürleyip, mektubu eline aldı ve uzattı; Öğdülmış aldı. 
Yana aydı ilig ay ögdülmişe, bitig ber yeme ay tilin bilmişeHükümdar devam etti : — Ey Öğdülmiş, mektubu götür ve bildiklerini de ağızdan söyle — dedi — 
Katığlan yarağı ne erse takı, anı kıl anı kend uluşka okıDaha ne lazımsa, onu da yap; gayret et, onu kasabaya ve şehre getirmeğe çalış. 
Tileki ne erse bu yerke kelip, anı men bereyin itigin kılıpBuraya gelince, ben ona lâzım olan her şeyi yapar ve bütün arzularını yerine getiririm. 
İlel tep turup çıktı ögdülmişe, yorıp keldi evke ol edgü işeÖğdülmiş, o iyi arkadaş — Baş üstüne ! — diyerek, kalkıp çıktı ve yürüyerek, evine geldi. 
Tegip tüşti oldurdı evke kirip, yedi içti tındı bir ança seripGelip eve girdi; oturdu; yedi, içti ve bir müddet istirahat etti. 
Yüzin kizledi yerke rûmi kızı, ajun kırtışı boldı zengi yüziRûmî kızı yüzünü yere gizledi, dünyanın yüzü zenci derisi gibi oldu. 
Kalık bütrü tuttı kara kuş öŋi, ajun barça toldı kara kuş yüŋiHava tamamiyle kara-kuş rengini aldı, bütün dünya kara-kuş tüyü ile doldu. 
Töşek koldı yattı sakındı özün, negü sözlegüsi kadaşı közünYatak istedi, yattı; kardeşi ile karşılaşınca, neler söyleyeceğini uzun uzun düşündü. 
Udup bardı azrak odundı yana, öçükmiş kömür teg karaŋku tün eBir az uykuya daldı, tekrar uyandı; gece, sönmüş kömür gibi, karanlık idi. 
Usı uçtı koptı adakın örü, kara tün kötürmiş etekin örüUykusu kaçtı, ayağa kalktı; karanlık gece eteğini yukarı kaldırdı. 
Yaşık koptı yerdin kötürdi başın, yaruk yüz küler teg yırıştı tişinGüneş yerden kalktı, başını kaldırdı; sevgili yüzün tebessümü gibi parlak dişleri gözüktü. 
Kopup yundı kıldı yana taŋ namâz, yeme turdı ança duâ kıldı azKalkıp yıkandı, sabah namazını kıldı; namazdan sonra da bir müddet oturup, duâ etti. 
Atın tuttı terkin bir oğlan bile, turup çıktı evdin sevinçin küleBir uşağa çabucak atını hazırlattı ve neş’e içinde evinden çıktı. 
Barıp tegdi erse kadaşka yakın, yırak tüşti attın küdezdi hakınKardeşinin evine yaklaşınca, onun hatırını sayarak, bir az uzakta atından indi. 
Yorıp bardı akru tokıdı kapuğ, kadaşı örü turdı kodtı tapuğYürüyerek vardı ve yavaşça kapıyı çaldı; kardeşi ibadetini bırakıp, ayağa kalktı. 
Kapuğ açtı terkin ol utru çıkıp, selâm kıldı tuttı kör elgin alıpHemen kapıyı açtı, çıkıp selâm verdi; müsâfaha ettiler. 
Yana kirdi odğırmış elgin tutup, orun kıldı törde ağırlap öpüpOdgurmış onun elini tutup, içeri girdi; ona hürmetle baş-köşede yer gösterdi. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Ayur ay kadaşım nelük emgediŋ, yana ok maŋa sen tekin kelmediŋSonra dedi: —Ey kardeşim, neye zahmet ettin; bu defa da sen bana her hâlde boşuna gelmedin. 
Kese sözledim söz eşittiŋ anı, nelük emgetür sen küçeyü meniSana kat’î sözümü söyledim, sen bunu duydun; neden beni ısrarla bu işe zorluyorsun. 
Negü ter eşitgil bilig bergüçi, sınap edgü isiz kişig bilgüçiBilgi veren, tecrübe ile iyi ve kötü kimseleri ayırt eden insan ne der, dinle. 
Kişike sınağı bir ök körse tap, tilek bilgüke bir tilin yörse tapİnsanı tecrübe etmek için, onu bir defa görmek kâfidir; arzusunu anlamak için, onun bir kaç sözü kâfidir. 
Bakır altunuğ er körüp bilmese, alıp azkına bir taşığ sürse tapEğer insan bakır ile altını görüp, tefrik edemezse, bunun için bir taş alıp, azacık sürtmek kâfidir. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı kadaş, maŋa buşmağıl sen köŋül kılma başÖğdülmiş cevap verdi ve : — Kardeşim, bana gücenme, gönlünü yaralama — dedi — 
Tapuğçı köz açsa begini körür, negü aysa begler anı ok kılurHizmetkâr gözünü açınca, karşısında beyini görür; beyler ne emrederlerse, onu aynen yerine getirir. 
İligke bitigin tegürdüm sözüg, tilin me negü aydı erse özüŋHükümdara mektubunu verdim ve söylediklerini de kendisine olduğu gibi anlattım. 
Sözüŋke yanut kıldı ıdtı bitig, çıkardı bitig berdi elgin tetigBunlara cevap verdi ve mektup gönderdi. — Mektûpu çıkarıp, eli ile uzattı. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Bitig aldı odğurmış açtı turup, okıdı bitigin sakındı körüpOdgurmış mektubu aldı ve açtı, okudu; bakıp kendi kendisine düşündü. 
Ayur ay kadaşım ne erki igiŋ, meni munça yavlak ederdi begiŋSonra: —Ey kardeşim, senin ne eksiğin var ki, beyin beni bu kadar ısrarla takip ediyor — dedi. 
Öğdülmiş Odgurmış Birle İkinç Kata Münâzara Kılmışın AyurÖğdülmiş’in Odgurmış İle İkinci Defa Münazara Ettiğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş açtı tilin, ayur ay kadaşım eşit söz bilinÖğdülmiş cevap verdi, söze başladı ve: —Ey kardeşim —dedi— sözümü dinle ve bil ki, 
İligniŋ tileki saŋa edgü ol, bu edgü içinde tiler edgü yolHükümdarın senin hakkındaki düşüncesi iyidir; bu iyilik ile yetinmeyip, daha iyiye doğru yol arıyor. 
Bilür sen bu yerde bu tâat tapuğ, kıluruŋ neçe edgü esiz kamuğBilirsin ki, burada bu tâat ve ibâdet ile meşgul olman, sana bir çok iyiliklerin kapısını açacaktır. 
Yana kend uluşta men aymışlarım, neçe törlüg edgüturur ay erimDiğer taraftan şehir ve kasabalarda da, benim söylediklerim gibi, bir çok iyilikler vardır, ey yiğitim. 
Yavuz ermez emdi bu dünyâ kutın, bulup tirlü bilse kopursa atınBu dünyanın saadetini bulup, yaşamasını bilmek ve nâm kazanmak hiç de fena bir şey değildir. 
Özüŋ dünyânı kodsa ay zâhid bolur, muyan edgü mundın iletse bolurEy zâhid, sen âhıreti istiyorsan, onu da bulursun; orada da nîmet ve sevaba nail olabilirsin. 
Yavuz tese bolmaz bu dünyâ neŋin, yese berse halkka kızartsa eŋinBu dünya malını kötülemek doğru değildir; bunu sarfetmek ve dağıtmak suretiyle halkı sevindirmek mümkündür. 
Yeme yakşı aymış akılar başı, eşitgil munı sen ay edgü kişiCömerdler-başı da çok güzel söylemiş; ey iyi insan, sen bunu dinle. 
Kamuğ edgülükke neŋ ol yolçısı, kamuğ ig toğaka neŋ ol emçisiHer türlü iyiliğe yol gösteren şey varlıktır; her türlü hastalığı tedavi eden şey varlıktır. 
Neŋi bolsa yalŋuk bulur ög bilig, kamuğ edgülükke uzatur eligVarlığı varsa, insan akıl ve bilgiyi bulur ve her türlü iyilik yapmağa muktedir olur. 
Bu neŋ birle yalŋuk tilese tilek, yaşıl kökke yoklar neŋ ol ked yölekinsan arzu ederse, bu varlık sayesinde mavi göğe yükselir; servet çok mühim bir destektir. 
Hac erse tilekiŋ kerek neŋ tavar, ğâzilık tilese yeme bu yararArzun hacca gitmek ise, bunun için mal ve servet lâzımdır; gazilik dilersen, yine bu servet senin işine yarar. 
Neŋi bolmasa er alıp bergüke, elig kısğa boldı kamuğ edgükeVerecek malı olmazsa, insan hiç bir iyiliğe el uzatamaz. 
Negülük kodur sen bu edgülerig, nelük taplamaz sen bu öt sav erigBu iyiliklere niçin yüz çeviriyorsun; bu öğüt ve nasihatleri niçin kabul etmiyorsun. 
Tapuğka negü teg ınansa bolur, tapındım teyü bilse müflis kaluribâdete nasıl inansan da olur; insan ibâdet etmiş olduğunu kabul ederse, bütün yaptıkları boşa gider. 
Bayatığ tapuğ birle bulmaz kulı, idi yinçge yol bu tapuğçı yolıKul Tanrıyı ibâdet ile bulmaz, kulun yolu çok ince bir yoldur. 
Neçe miŋ tapuğçı tapındı yılın, çıkar cân üdinde yitürdi yolınKaç bin kul yıllarca ibâdet ile meşgul oldular ve tam can verecekleri sırada dalâlete düştüler. 
Neçe miŋ tapuğsuz yazukluğ kulı, âhır tın keserde oŋardı yolıKaç bin âsî günahkâr kullar da, son nefesleri kesilirken, doğru yolu buldular. 
Bilirmen bayatım sevinçi kamuğ, tapuğ tâat içreturur ay uluğBiliyorum, Tanrının rizâsı hep ibâdet ve tâat içindedir, ey ulu. 
Bilümese emdi bu tâat çını, kayu tâat erki ukumaz munıinsan hakikî ibâdetin ne olduğunu bilemezse, yaptıklarının hangisinin ibâdet olduğunu anlayamaz. 
Kalı mundağ erse kamuğ tâatığ, tükel kılğu bulsa bu aymış tatığBöyle olduğuna göre, bu bahsi geçen zevkleri bulmak için, bütün bu ibâdetlerin hepsini yapmak lâzımdır. 
Baka kör bu sözler kim aydım saŋa, bu yartlığ erürmü ayu ber maŋaiyice dikkat et, sana söylediklerim doğrumudur, değilmidir, açıkça bana söyle. 
Kalı mundağ erse kim aydım bu söz, tilin kön sözüm tut ayâ köŋli tüzEğer sana söylediğim şekilde ise, bunu itiraf et, sözümü tut, ey hâlis kalpli insan. 
Havâka bulun bolma köndür köŋül, kişike katılğıl yorığıl amulNefis ve havanın esiri olma, gönlünü doğrult, insanlara karış ve huzur içinde yaşa, 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğurmış aydı kadaş, muŋadturduŋ emdi ağu kıldıŋ aşOdgurmış cevap verdi ve:—Kardeş, beni kederlendirdin, aşımı şimdi bana zehir ettin — dedi — 
Tutayın sen aymış sözüg tıŋladım, iligke barıp men tapuğ başladımFarzedelim, senin dediklerini dinledim ve hükümdarın yanına gidip, hizmete başladım. 
Tapuğka eŋ aşnu törü bilgü öz, yeme kılk kılınçı sözi sözke tüzHizmet etmek için ilk önce insan yolu-töreyi bilmelidir; onun tavrı hareketi ile sözü teşrifata uygun olmalıdır. 
Kirü hem çıkabilse oldruğ turuğ, tapuğ bilmese er tek emger kuruğO girmesini, çıkmasını, durmasını ve oturmasını bilmelidir; insan hizmet etmesini bilmezse, boşuna zahmete girmiş olur. 
Negü ter eşitgil tapuğ bilgüçi, sınap bilmişin aydı azrak üçiTeşrifata vâkıf olan insan ne der, dinle; tecrübesi ile o en az şu üç şey üzerinde durmuştur. 
Bu beglerke tapmak tilese özüŋ, köŋül til köni tut küdezgil sözügSen beylere hizmet etmek istersen, gönül ve dilini doğru tut, sözüne hâkim ol. 
Törü hem toku birle ögren tapuğ, tapuğ bildiŋ erse yarudı yüzüŋTöre ve usûle göre hizmet etmesini öğren; hizmet etmesini bilirsen, muvaffak olursun. 
Kişide yıramışturur bu özüm, törü yok toku yok ne kılkım sözümBen insanlardan uzaklaşmış bulunuyorum; töre bilmem, yol bilmem; hizmete yakışacak ne tavır ve hareket, ne de söz söylemek kabiliyeti bende var. 
Negü teg kılurmen begiŋke tapuğ, yapılmışturur kör maŋa bu kapuğBen beyine nasıl hizmet ederim; bu kapı artık benim için kapanmıştır. 
Negüke küçer sen meni berk tutup, iligke tapın tep sözümni utupNiçin beni sıkıştırıyor ve her sözüme itiraz ederek, hükümdarın hizmetine girmeğe zorluyorsun. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, yeme edgü ermez ayâ köŋli tüzÖğdülmiş cevap verdi ve : —Ey hâlis kalpli insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — 
Seniŋdin kötürgey ilig bu törü, kerek erse oldur kerek tur örüHükümdar seni teşrifat ile mükellef tutmayacaktır; sen istersen otur, istersen ayakta dur. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğırmış aydı bu söz, idi yakşı ermez ayâ kılkı tüzOdgurmış cevap verdi ve : — Ey kâmil insan, bu söz de pek yerinde değildir — dedi — 
Negü teg yaraşur saŋa ya maŋa, törü bilmese öz yorısa aŋ aTöre bilmeden, şaşkın-şaşkın dolaşmak, sana veya bana nasıl yakışır. 
Bu el itgü tutğu bodun tüzgüke, bu begler tikildi ajun süzgükeBu beyler memleketi tanzim ve idare etmek, halkı düzene sokmak ve dünyayı temizlemek için nasbedilmişlerdir. 
Bu el kün itigi bu begler işi, törü hem toku birle itti kişiİnsanlar halkın idaresini ve beylerin işini muayyen bir töre ve usûle göre yürütürler. 
Anın ötrü begler uzattı elig, ukuş utru tuttı yorıttı tiligBu beyler bu şekilde memlekete hâkim oldular, âkılâne hareketleri ile emirlerini dinlettiler. 
İdi yakşı aymış ajun ilçisi, biliglig ukuşluğ bodun başçısıBilgili, akıllı ve halkın başında bulunan dünya hâkimi çok güzel söylemiş. 
Ajun tutğuçı er ukuşluğ kerek, bodun basğuçıkakerek ked yürekDünyayı tutan insan akıllı olmalıdır; halkın başında bulunan kimse de cesur olmalıdır. 
Bu iki bulunsa basa tapğuçı, törülüg tokuluğ kerek bilgüçiBu ikisinden sonra, hizmetkârların da töre ve usûle vâkıf olmaları lâzımdır. 
Anın ötrü begler bedütür küçin, yağı boynı yençer alır öz öçinBeyler kudretlerini bunlar ile yükseltirler; düşmanlarının başını ezer ve öçlerini alırlar. 
Biz emdi bu öŋdi törü ürsemiz, negü teg yaraşur törü buzsamızBu kanun ve töreyi kendimizin vaz’etmemiz icap ederken, töreyi bozmamız bize nasıl yakışır. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı kadaş, idi ters iş ermez yutar kılsa aşÖğdülmış cevap verdi ve:— Kardeş bu iş o kadar güç değildir — dedi — aş bir kere yapılsın, nasıl olsa yenir ve hazmolunur. 
Munu men bilirmen bu öŋdi törü, ayayın men emdi sen ögren körüİşte ben bu kanun ve töreyi biliyorum; şimdi sana söyleyeyim; sen de dikkatle dinleyerek, öğren. 
Kişi bilmese ögrenür kör bilir, bilip ötrü yalŋuk tilekke tegirinsan bilmezse, öğrenir, bilir; bildikten sonra arzusuna kavuşur. 
Muŋar meŋzetü aydı bilgi açuk, bu söz tutmaz erniŋ biligi bıçukBilgisi açık olan, bu mesele hakkında bir söz söylemiştir; bu sözü tutmayan insanın bilgisi yarımdır. 
Toğa bilge toğma kişi ögrenür, toğa sözlemez til turu sözlenürinsan doğuştan âlım doğmaz, sonradan öğrenir, dil doğuştan konuşmaz, zamanla konuşmağa başlar. 
Kişi ögrenip ötrü bilge bolur, bilig bilse ötrü kamuğ iş unurinsan öğrenerek, âlim olur; bilgi sahibi olduktan sonra, her işi yoluna girer. 
Odgurmış cevabı ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Yanut berdi odğırmış aydı seniŋ, tilekiŋ bu erse tilek yok meniŋOdgurmış cevap verdi:— Senin istediğin bu ise, benim buna bir diyeceğim yok — dedi — 
Ayı muŋkarur sen bu kün sen meni, negü teg bolur ay bu tapğuŋ kanıBugün sen benim canımı çok sıkıyorsun; bu hizmet nasıl olur, söyle bakalım. 
Köŋülke kirürmü sözüg tıŋlayın, özüm ögrenürmü anı aŋlayınBu söz aklıma yatarmı-yatmazmı, bir dinleyeyim; ben öğrenebilir miyim, bunu bir anlayayım. 
Maŋa ayğıl emdi törüni neçe, tokularnı sayu atayu biçeBana şimdi kaç türlü töre ve usûl olduğunu, isimlerini bir-bir sayıp, kesin olarak anlat. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı tükel, köni sözlediŋ söz ayâ edgü fâlÖğdülmiş cevap verdi : — Ey bahtiyar insan, mükemmel ve doğru bir söz söyledin — dedi — 
Ukuşka yırak erdi aşnu yoluŋ, könilikke urduŋ sen emdi uluŋÖnce tuttuğun yol akıldan uzak idi; sen şimdi temelini doğruluk üzerine kurdun. 
Men emdi ayayın eşitgil ögün, sen ögren yazılsu saŋa bu tügünŞimdi ben anlatayım, düşünerek dinle; öğren ve senin için bu düğüm çözülsün; 
Kalı ögrenür erse emdi özüŋ, tilin tıldama emdi kesgil sözügEğer şimdi öğrenmek istersen, sen sus ve beni dinle. 
Öğdülmiş Odgurmışka Beglerke Tapınmak Törüsin Tokusın AyurÖğdülmiş Odgurmış’a Beylere Hizmet Etmenin Usûl Ve Nizâmını Söyler 
İki törlüg ol bu tapuğçı kişi, tapuğ kılsa itlür küniŋe işiBu hizmetkârlar iki türlü olur; hizmet ederlerse, işleri günden güne yoluna girer. 
Biri oğlan erken tapuğka kirür, takı bir bedük bolsa ötrü kılurBunlardan biri— çocukken hizmete girer, biri — büyüdükten sonra bu işe intisap eder. 
İkide talu edgüreki ol ol, kiçigde tapuğ kılsa bassa köŋülBunlardan küçükken hizmete girip, benlik ve gururdan geçenler daha iyidir. 
Neçe me bu kün söz saŋa aysa öz, kiçiglerke başlap ayayın bu sözHer ne kadar bugün bunları sana anlatıyorsam da, sözlerimi küçükleri göz önünde bulundurarak, söyleyeceğim. 
Sözüg örte tutsa soŋı yeg bolur, kayu neŋ yig erse tüpi ig bolurSözü kapalı tutarsan, sonu çiğlik olur; çiğ olan her şeyin altında zarar vardır. 
Bışığlığ tilese bışurğu sözüg, bütünlük tilese bütürgü özüŋOlgun olmasını istersen, sözü pişirmelisin; doğruluk dilersen, kendin doğru yoldan ayrılmamalısın. 
Tapuğka açayın tese er kapuğ, kiçig oğlan erken kılınğu tapuğinsan hizmet kapısını açmak isterse, küçük yaşta hizmete başlamalıdır. 
Törü hem toku bilse tüzse yorık, kirü hem çıkabilse itse kılıkTöre ve usûlü öğrenmeli, hareketini düzeltmeli, giriş ve çıkış tarzlarını bilmeli, tavır ve hareketi edep dâiresinde olmalıdır. 
Tapuğka erig bolsa erte turup, köŋül til kiçig tutsa kodkı bolupErkenden kalkıp, hizmete hâzır bulunmalıdır; sözlerinde ve hareketlerinde mütevâzi olması lâzımdır. 
Yumuşka erig bolsa yügrü turu, kulak köz yiti tutsa aşru körüHer işi sür’atle ve vakfında yapmalı; işine iyice dikkat ederek, gözü ve kulağı tetikte bulunmalıdır. 
Özinde uluğka tapuğ kılsa öz, tilin beklese ked katığ tutsa sözKendisinden büyüğe hizmet etmeli; dilini tutmasını bilmeli ve uluorta söz söylememelidir. 
Tapuğuğ oŋarsa bu yaŋlığ kiçig, begiŋe yağudı oŋardı keçigBöyle bir genç hizmette başarı gösterirse, beyine yakın olur ve merhaleleri muvaffakiyetle geçer. 
Kirür hem çıkar bolsa anda naru, ötünse ötüg sav törüçe körüBundan sonra girerken, çıkarken, dilek ve ricaları arzederken, usûlüne göre hareket etmelidir. 
Kiçig kur bu yerke tege törçise, negüke yararın seçer beg basaKüçük rütbeli kimseler bu mertebeye erişince, bey bundan sonra onların yapacakları işleri, tâyin eder. 
Tapuğçı tetig erse kılkı bütün, ötügke yarar bu kopar terk kutunHizmetkâr akıllı ve dürüst tabiatlı olursa, o dilekleri hükümdara arz vazifesine yarar ve çabuk yükselip, ikbâle erer. 
Atım ersig erse bolur ok yaçı, köni erse kılkı bolur tamğaçıiyi nişancı ve cesur ise, o okçu ve yaycı olur; doğru tabiatli ise, mühürdar olur. 
Kılınçı arığ erse körklüg yüzi, idişçi kılur beg ay köŋli yazıTavrı, hareketi temiz ve güzel yüzlü ise, onu bey saki yapar, ey iyi kalpli insan. 
Bitig bilse sakış ağıçı bolur, ukuş ög ked erse bitigçi bolurYazı ve hesap işlerini bilirse, hazinedar olur; anlayış ve zekâsı iyi ise, kâtip olur. 
Bularda kayuka ulansa bu öz, idi korku aynu tapuğ kılğu uzînsan bunlardan hangisine erişirse-erişsin, çok dikkatli ve ihtiyatlı olmalı ve çok iyi hizmet etmelidir. 
Negü ter eşitgil tapuğ kılğuçı, tapuğ yetrüp ötrü tilek bulğuçıHizmet eden ve hizmeti sayesinde dileğine kavuşan kimse ne der, dinle. 
Yüz utruturur bolsa begke özüŋ, idi korku turğıl küdezgil közüŋBeyin huzurunda bulunurken, çok dikkatli ol ve görülmeyecek şeylere bakma ve onları görme. 
Kılınç it yorık tüz özŋni küdez, köŋül til köni tut kısurğıl sözügHareketini doğrult, tavrını düzelt, kendini gözet; gönlün, dilin dürüst olsun, sözünü kısa kes. 
Tapuğ birle itlür kamuğ törlüg iş, tapuğ birle kavşur saŋa edgü işHer türlü iş hizmet ile yoluna girer; hizmet sayesinde insan iyi arkadaşlara nail olur. 
Negü edgü kolsa saŋa bu özüŋ, tapuğ kıl tapuğuŋ yarutğay yüzüŋHer hangi bir iyiliğe nail olmak istersen, önce hizmet et; hizmetin senin yüzünü güldürür. 
Kalı begke utruturur erse sen, közüŋ yerde tutğıl kulak törde senBeyin huzurunda bulunduğun zaman gözün yerde, kulağın baş-köşede olsun. 
Elig kavşuru tut adakıŋ tüze, bu oŋ elgiŋ urğıl sol elgiŋ özeEllerini kavuştur, ayaklarını birbirine bitiştir; sağ elini sol elin üzerine koy. 
Kapuğda kirürde oŋuŋ aşnu maŋ, tilin yarlıkarda ögüŋ birle aŋKapıdan girerken, önce sağ ayağını at; sana emir buyurulurken, aklın, fikrin onda olsun. 
Ötüg ötnür erken köni tut elig, iki tiz bile sök tüzün bol siligBir şey arzederken, ellerini aşağıya doğru sarkıt; iki diz üzerine çök, arzı ihlâs ve sükûn ile yap. 
Kaya bakma anda solun ya oŋun, özüŋ eymenü tur eşit söz ögünHuzurda iken, sağa veya sola bakınma; havf ve hürmet üzere ol, sözü dikkatle dinle. 
Saŋa söz ayıtsa ötün söz çını, cevâb berse yarlığ tegürgil köniSana bir söz sorarsa, doğruyu söyle; cevap verirse, emrini sadâkatle yerine getir. 
Süçig içme boşlağ yorıma yava, yarağsız yavuz işte kaçğıl eveiçki içme, faydasız ve boşu-boşuna dolaşma; yakışmayan ve fena işlerden derhâl uzaklaş. 
Eşitmiş sözüg sen eşitmedük et, közüŋ körmişin sen körünmedük etİşittiğin sözleri işitmemiş gibi ol, gözünün gördüklerini görmemiş gibi ol. 
Bu yaŋlığ tapınsa yaransa kişi, kutı künde artar kör itlür işiînsan böyle hizmet eder ve kendisini beğendirirse, ikbâli günden güne artar, işi yoluna girer. 
Kayusı alur hıl bolur hıl başı, kayusı at adğır öze el başıBunlardan kiminin emrine takım verilir ve o takım-başı olur; kimi at-aygır üzerinde il-başı olur. 
Kayusı sü başı kayusı hâcib, kayusı ılımğa bolur söz açıpKimi sü-başı, kimi hâcip, kimi hükümdarın sır tevdî ettiği kâtibi olur. 
Bu kurka tegip uz tapınsa bu er, uluğlukka yetlür tükel ârzû yerBu derecelere erişip, iyi hizmet eden kimseler büyüklüğe ulaşır ve bütün arzularına kavuşurlar. 
Kayuka ögelik tegir ög bolur, kayu kök ayukluk öze at alurKimi aklı ile öğeliğe yükselir; kimi kök-ayukluk ile şöhret bulur. 
Kayusı ınanç beg kayu çağrı beg, kayusı kül erkin kayu çavlı begKimi ınanç-bey, kimi çağrı-bey, kimi tigin-bey ve kimi çavlı-bey olur. 
Kayu yavğu yuğruş bolur el begi, kayu atı teksin bolur er ögiKimi yavgu, kimi yugruş veya il-beyi, kimi unvanının eşi olmayan er-öği olur. 
Bu yerke tegi ol tapuğçı kurı, munıŋda naru yok ağırlık kurıHizmetkârların dereceleri buraya kadardır; bundan sonra onlar için artık bir yükseliş derecesi yoktur. 
Bu kurka tegürse tapuğçığ bu beg, ötedi tapuğçı hakın öggü tegBir bey hizmetkârlarını bu derecelere yükseltirse, onlara hakkını kendisine minnettar bırakacak kadar ödemiş olur. 
Bu kurka tegip er tapınsa birer, idi ked tusulur begi ârzû yerBu derecelere yükselen her hizmetkâr kendi vazifesini yaparsa, o beyine çok faydalı olur ve bey de arzusuna kavuşur. 
Kalı ornasa bu otun er eli, idi ök uluğ yas kılur bu kulıEğer bu mevkilere küstah ve aşağılık adamlar yerleşirse, bu hizmetkârlardan beye büyük zararlar gelebilir. 
İdi yakşı aymış ukuşluğ bügü, tegimsiz kişike bu kur bermegüAkıllı ve hakîm insan çok güzel söylemiş :— Lâyık olmayan kimselere bu mevkiler verilmemelidir. 
Takı munda yegrek ayur bu bilig, biligsizke berme ayâ beg eligBilgili insan bundan daha iyi söylemiş : — Ey beyim, bilgisizin elinden tutma— demiştir. 
Ukuşsuz kişiler bilig artatur, biligsiz kişiler bodun yavrıturAkılsız kimseler bilgiyi tahrif ederler; bilgisiz kimseler halkı harap ederler. 
Biligsizke berse begi kur orun, begiŋe yazığlı munı bil burunEğer bir bey bilgisiz kimseyi yükseltir ve ona mansıp verirse, şunu önceden bil ki, o kimse beyine sadâkat göstermez. 
Uluğlukka tegse ukuşsuz kişi, idisi başın yer ay ilçi başıAkılsız kimse büyüklüğe ulaşırsa, ey büyük hükümdar, o efendisinin başını yer. 
Kerek emdi begler tapuğçı kulın, biligi teŋinçe bedütse ulınOnun için beylerin hizmetkâr kullarının derecelerini onların bilgileri nisbetinde yükseltmeleri gerekir. 
Kuluğ ked sınağu kılınçı yaŋı, ukuşı teŋinçe tegürgü oŋıKulu önce, tavrı ve hareketi bakımından, iyice tecrübe etmeli; sonra anlayışı nisbetinde ona paye vermelidir. 
Bağırsak kerek kul begiŋe açır, anı ötrü begler açınsa tegirKul sâdık olmalı ve her vakit beyini korumalıdır; ancak böyle kullara beylerin ihsanda bulunmaları doğru olur. 
Negü ter eşitgil törü bergüçi, törü birle beglik işin itgüçiKanun koyan ve kanun ile beyliğin işini tanzim eden insan ne der, dinle. 
Neçe kul bedüse kul atı kul ok, bedütmiş begiŋe tapuğçı olokKul ne kadar yükselirse-yükselsin, kulun adı kuldur; o yükselten beyine karşı her vakit hizmetkâr olarak kalmalıdır. 
Neçe beg kiçig erse atı beg ök, tapuğçı atında beg atı yeg ökBey ne kadar küçük olursa-olsun, onun adı beydir; hizmetkâr adından bey adı her vakit üstündür. 
Ay begler ağırlap bedük bolmış er, basınma begiŋni bedük tut ağırEy beylerin değer verip, yükselttikleri kimse, beyine karşı gelme; onu büyük bil ve ona hürmet et. 
Öçeşme bu begler bile sen bolup, sözin sözlemegil meger ked körüpSen hiç bir vakit bu beyler ile rekabete kalkışma; iyice düşünmeden, ancak onların kullanmağa salahiyetli oldukları sözleri söyleme. 
Olar kuttururlar kut elgi uzun, küyer ottururlar küyürgey özünOnlar ikbâldirler, ikbâlin eli her şeye uzanır; onlar yanar âteştirler, başkalarını yakarlar. 
Zamânetururlar zamâne bile, yaraşık kerek er sevinse küleOnlar zemânedirler; sevinmesi ve yüzünün gülmesi için, insanın zemâne ile uzlaşması lâzımdır. 
Takı yakşı aymış sınap bilmiş er, tapuğ birle kopmış tilek bulmış erTecrübe ile bilen ve hizmet ile yükselerek, dileğine kavuşmuş olan insan da güzel söylemiş. 
Küle baksa begler saŋa öz közün, sevinme aŋar sen küvenme özünSana beyler güler yüz gösterirler ve teveccüh ile bakarlarsa, sen buna sevinme ve ona güvenme. 
Tapuğka tayanma kötürme köŋül, saŋa tügge begler yaŋılsa yüzünHizmete güvenip, gurur getirme; eğer yanılırsan, beyler sana tekrar kaşlarını çatarlar. 
Kiçig ya uluğ tut ne çavluğ külüg, tapuğçı tapuğçıturur belgülügİster büyük, ister küçük olsun, ister şöhretli ve namlı olsun, şu muhakkaktır ki, hizmetkâr — hizmetkârdır. 
Katığlanğu begke tapuğ yazmasa, tapuğçı yolında oŋın azmasaGayret etmeli, beye karşı hizmette kusur etmemeli ve hizmet yolundan şaşmamalıdır. 
Neçe me yakın tutsa begler seni, özüŋni unıtma yorığıl köniBeyler seni ne kadar kendilerine yakın tutarlarsa-tutsunlar, sen kendini unutma ve doğruluktan ayrılma. 
Neçe edgü tutsa özüŋ korku tur, işimsinmegil sen kaya baknu turBeyler sana ne kadar iyi muamele ederlerse-etsinler, sen onlardan emin olma, onları kendine eş sayma; dâima etrafını kolla. 
Ara ot bolur kör ara suv bolur, ara küldürür kör ara yığlaturOnlar bâzan ateş olurlar, bak, bâzan su olurlar; bâzan güldürürler, fakat bâzan da insanı ağlatırlar. 
Bu üç neŋke bolma yakın koşnısı, küyer ot akar suv bu begler küsiŞu üç şeye yakın komşu olma : yanar ateş, akar su ve bu beylerin şan ve şöhreti. 
Kür arslanka okşar körü tursa beg, öge tegse yumşar bolur torku tegDikkat edersen, bey pek yürekli arslana benzer; öğerek yaklaşırsan, yumuşar, ipek gibi olur. 
Kalı basnu tegse buşar baş keser, tamurın teşer kör sorup kan içerEğer ona saygısızca yaklaşırsan, hiddetlenir ve baş keser, damarını deler; insanın kanını emer, içer. 
Buşar üdte barma begiŋke yağuk, kalı bardıŋ erse uçuzluk anukHiddetlendiği vakit beyine yaklaşma; eğer yaklaşırsan, itibardan düşeceğin muhakkaktır. 
Ayıttukta sözle okıdukta kir, selâmet tirilgil tuçı bol ağırSorduğu vakit cevap ver, çağırdığı vakit yanına gir; sağ ve selâmet yaşa, dâima ikbâlde ol. 
Telim sözni eştip eşitmez itin, közün körmişiŋni yetürgil katınBir çok sözleri duyduğun hâlde, duymamış gibi davran; gözünle gördüklerini içinde gizle. 
Negü ter eşitgil özin tutnur er, ödinde kirip kör ötüg ötnür erNefsine hâkim olmasını bilen ve vaktinde girip, hükümdara mâruzâtta bulunan insan ne der, dinle. 
Kirü tur teseler ağırlık üküş, çıkatur tese kör yüzüŋke söküşGir! derlerse, bu büyük bir lutüftür; “çık!” derlerse, bu insanın yüzüne karşı bir hakarettir. 
Közüŋni küdezgil özüŋni tutun, özin tutğuçı er ajunda küsüşGözüne ve nefsine hâkim ol; nefsine hâkim olan insan bu dünyada azizdir. 
Üç işte yırak tur katığlan usa, biri kılma beglik söz aydım keseMümkün olduğu kadar gayret et, şu üç işten uzak dur: biri— beylik taslama; sözüm katidir. 
Takı biri yalğan biri sukluk ol, bu üç iş üçegü tüpi yokluk olBiri — yalan, biri — tamahkârlıktır; bu üç işin üçü de sonunda insanı mahveder. 
Yoŋama kişig sen uşak sözleme, köni sözlegil söz barın kizlemeSen başkaları hakkında gammazlık etme, dedi-kodu yapma; doğru sözü söyle, doğruyu gizleme. 
Özüŋni arığ tut kamuğdın sıŋar, arığ ol bu begler arığ neŋ severHer bakımdan kendini temiz tut; bu beyler temizdir ve temiz şeyleri severler. 
Özüŋ karşıka kirse baknu yorı, seni kim ağırlar ağırla anıSaraya girdiğin vakit dikkat et; sana kim hürmet ederse, sen de ona hürmet göster. 
Küvezlenme elgiŋ sala kirmegil, elig alşu tutşu yeme turmağılKibirli olma, elini-kolunu sallayarak girme; orada selâm verirken de fazla lâübâli hareketlerde bulunma. 
Özüŋ oldurur erse ornuŋ bilin, kişig satğamağıl siliglik kılınOturduğun vakit yerini bil; insanları incitme; onlara karşı nazikâne muamele et. 
Kakırma sen anda ya sudma katığ, otunluk bolur bu kiterür tatığOrada gürültü ile boğazını temizleme ve tükürme; bu küstahlık olur ve hoş karşılanmaz. 
Yana bağdaş ilme yanın yatmağıl, ünün katğura sen katığ külmegilBir de bağdaş kurma ve yan yatma; yüksek sesle kahkaha atma. 
Yana alma tırŋak adışma butuŋ, uçuzluk tegürgey iletgey kutuŋBir de tırnak kesme, bacaklarını yayıp-oturma; bu insanı itibardan düşürür ve ikbâle mâni olur. 
Seniŋde uluğrak sözin sözlese, sözüg barça kodğu anı tıŋlasaSenden büyük biri söz söylerken, konuşmağı bırakıp, onu dinlemelisin. 
Köni sözle sözni kızartğay eŋiŋ, sözüg sözlemegil meger öz teŋiŋDoğru söz söyle, bu seni mesûd eder; söz söylerken de yalnız kendi haddin olan sözü söylemelisin. 
İçip karşıka kirme özni tutun, yarağsız bolur ol içigli otunSarhoş olarak saraya girme, nefsine hâkim ol; sarhoş insan küstah ve münasebetsiz olur. 
Bu üç neŋturur er küdezmese öz, başın alsıkar terk eşit uş bu sözinsan kendisini gözetmezse, şu üç şey derhâl onun başını götürür, bu sözü dinle. 
Birisi bu begler sözin tutğu bek, küdezgü anı öz sevüg cânı tegBiri— bu beylerin sözünü sözlerin beyi olarak kabul etmeli ve onu kendi sevgili canı gibi tutmalıdır. 
İkinç yazmasa ilke tursa köni, özin ked küdezse bu bulğak küniİkincisi — dürüst olmalı ve memlekete sâdık kalmalı; karışıklık günlerinde kendisini iyice gözetmelidir. 
Üçünç karşı içre köni tutsa öz, yırak tutsa teŋsiz yarağsızda közÜçüncüsü — saray içinde doğru hareket etmeli; uygunsuz ve yakışıksız işlerden uzak durmalıdır. 
Bu üçte birisin kılığlı kişi, neçe me bedük erse keslür başıBu üçünden birini yapan insanın, ne kadar büyük olursa-olsun, başı kesilir. 
Adakın yorığlı ay kılkı tüzün, üdi bolmağınça körünme özünEy saray içinde gezip-dolaşan, halım tabiatli insan, vakti gelmeden, huzura girme. 
Kalı oldurur erse öz kur bulup, okıp başlasa ötrü kirgil turupEğer kendi akranların ile oturuyorsan, çağırır-çağırmaz, yerinden kalk ve huzura gir. 
Kaçan söz sorar erse begler saŋa, uzatma sözüŋni ay ersig toŋaBeyler sana bir şey sorarlarsa, ey cesur yiğit, cevap ver, fakat sözünü pek uzatma. 
Ayıtsa ötüŋil bilirin özüŋ, sözin kesse kodğıl uzatma sözügSorunca, kendi bildiğini arzet; sözünü keserse, bırak, sözüne devam etme. 
Kalı aşka begler okısa seni, edeb birle aş ye ked ögren munıEğer beyler seni ziyafete davet ederlerse, yemeği edep ile ye; bunu iyice öğren. 
Oŋ elgiŋ bile sen kötürgil yegü, bayat atı aşnu ayıt ay bügüYemeği sağ elin ile ye; ey hakîm insan, yemeğe besmele ile başla. 
Kişi utrukı aşka sunma elig, özüŋ utrukı aş yegil ay siligBaşkalarının önündeki yemeğe el uzatma; ey temiz kalpli insan, kendi önündeki yemeği ye. 
Biçek tartma anda süŋük kemdime, aşığ tartmağıl sen kişig ündemeOrada bıçak kullanma, kemik sıyırma; başkalarına yemek uzatma ve buyur etme. 
Teşi teg yemegil yeme tavrakın, silig bolma artuk tişi teg sakınYerken obur gibi yeme ve acele etme; fakat dişi gibi de fazla nazlanma. 
Neçe me tok erse yegü beg aşı, bu begler aşı ol ağırlık başıİnsan ne kadar tok olsa bile, beyin yemeğini yemelidir; bu beylerin yemeği ikbâlin başlangıcıdır. 
Ne törlüg bu işke tegir erse öz, bağırsaklıkın teg yaruk kılğa közHer hangi bir işe memur edildiğin vakit, o işi can ve gönülden yap; bu seni mesûd eder. 
İdi yakşı aymış biliglig kişi, bu söz tutsa asğı sav altun tuşıBilgili insan çok güzel söylemiş; bu söze göre hareket eden kimse karşılığında saf altın bulur. 
Kalı tegse beglik saŋa belgülüg, bilig birle işlet işig ay külügEğer sana gerçekten beylik nasip olursa, ey namlı, işi bilgi ile idâre et. 
Kalı yavğu teŋsiz bolur erse sen, vefâ kıl neçe küç bulur erse senEğer eşsiz yavgu olursan, ne kadar kuvvetli olursan-ol, hiç bir vakit sadâkatten ayrılma. 
Apaŋ tegse emdi sü erki saŋa, akı bol oduğ tur ay ersig toŋaEğer sana ordu başına geçmek kısmet olursa, ey merd yiğit, cömerd ol ve uyanık dur. 
Tegir erse hıl ya saŋa on otağ, elig yazğu mâlın kılıç tutğu yağSana takım veya on-otag rütbesi teveccüh ederse, malını dağıtıp, kılıç ve yaya sarılmalısın. 
Vezirlık tegip bolsa elgiŋ uzun, törü urma isiz silig bol tüzünVezirlik isabet eder ve eline iktidar geçerse, kötü kanunlar vaz’etme, dâima halım ve yumuşak ol. 
Ögelik tegir erse ögleŋü ol, yaŋılsa begi bu ayu berse yolBirine öğelik kısmet olursa, o akıllıca hareket etmeli ve beyi yanıldığı vakit, ona doğru yolu göstermelidir. 
Kalı kök ayukluk tegir erse kör, özin ked küdezgü kutı badı kurEğer kök-ayukluk nasip olursa, insan kendisini çok iyi gözetmelidir; o saadet kemerini kuşanmış demektir. 
Sü başı ya el başı bolsa özüŋ, köni bol yiti tut kulakıŋ közüŋEğer sen ordu veya eyâlet başına geçersen, doğruluktan ayrılma; kulağını keskin tut. 
Özüŋ bolsa hâcib orunç almağu, çığay tul yetimler sözin tıŋlağuEğer hâcib olursan, rüşvet almamalısın; fakir, dul ve yetimlerin arzularını dinlemelisin. 
Ağılıkka kılsa ağıçı seni, bütün çın bolup sen yorığıl köniSeni hazineye hazinedar yaparlarsa, itimat kazanmağa çalış; dâima doğru ve dürüst hareket et. 
Bitigçi ılımğa bulunsa özüŋ, köŋül sırrı bek tut çıkarma sözügEğer kendin kâtip veya sır-kâtibi olursan, gönül sırrını sıkı muhafaza et; ağzından söz kaçırma. 
Bu ol atka tegmiş tapuğ kılğuçı, munıŋda narusı uda bergüçiAsıl mansıp sahibi olan hizmetkârlar bunlardır; diğer hizmetkârlar ise, bunlara tâbi olurlar. 
Bir ança yeme bar takı işçiler, töşekçi ya kuşçı yeme aşçılarDöşekçi, kuşçu ve aşçılar gibi, bâzı işçiler daha vardır. 
Bu yaŋlığ tapuğda yırak tur saŋa, ereji birer ol kör emgek miŋeBu nevi hizmetlerden sen uzak dur; bunların huzuru az, fakat zahmeti çoktur. 
Ağırlık tileseŋ özüŋke tuçı, ağırla kişig sen ayâ koptaçıKendin her vakit hürmet görmek istersen, ey yükselen insan, başkalarına da hürmet et. 
Uluğuğ uluğla küdez hürmeti, saŋa kelge devlet uluğluk kutıBüyüğü büyük tut, onun itibarını gözet, sana da devlet ve ululuk saadeti gelir. 
Negü ter eşitgil avuçğa sözi, avuçğa sözi tutsa açlur köziDinle, atalarımız ne der; atalar sözünü tutan kimsenin gözü açılır. 
Uluğ hürmeti bar ajunda törü, uluğ kelse kopğıl adakın örüBüyükler muhteremdir, bu dünya kanunudur; büyük gelince, ayağa kalk. 
Yaraşur uluğka kiçig hürmeti, uluğ ma kiçigke kılur ok körüKüçüğün büyüğe hürmet etmesi lâzımdır; büyük de küçüğe aynı şekilde mukabele eder. 
Sözin kesti ögdülmiş aydı munu, bu yaŋlığ bolur beg tapuğçı unuÖğdülmiş sözünü kesti ve:— îşte bey böyle, hizmetkâr da öyle olur — dedi — 
Men aydım eşittiŋ sen ögrendiŋ ul, negü teg tapınğu tükel bildiŋ ulBen söyledim, sen dinledin ve işin esâsını öğrendin; nasıl hizmet edileceğini iyice anladın. 
Bu yaŋlığturur begke kılğu tapuğ, tapuğ siŋse ötrü açar kut kapuğBeye yapılacak hizmet böyledir; hizmet makbule geçerse, ikbâl kapısı açılır. 
Tusulğu tapuğ bu munı bilgü tap, kalı bildiŋ erse özüŋ begke sapFaydalı hizmet budur, bunu bilmek kâfidir; bunu öğrenirsen, sen de beyin yakını olabilirsin. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim men emdi ayâ edgü özOdgurmış cevap verdi:— Ey muhterem zat, ben şimdi bu sözleri dinledim — dedi — 
Takı bir sözüm bar ayıtğu saŋa, anı ma ayu bergil emdi maŋaSana soracak bir sözüm daha var, onu da bana söyle. 
Özüm kendke kirse ilig tapğıŋa, baru turğu künde anıŋ kapğıŋaBen hükümdarın hizmeti için, şehre inersem, her gün onun kapısına gitmem icap edecek. 
Negü teg yorıkın biliŋü adaş, tiriglik olardınturur ay kadaşOrada insanların dostlukları ne gibi hareketleri ile belli olur; ey kardeş, bu hayat dâima onlar ile birlikte geçer. 
Er at birle şeksiz katılğu kerek, olarka yaraşı tirilgü kerekHizmetkârlar ile, şüphesiz, münâsebetler kurmak ve onlar ile münâsip bir şekilde geçinmek lâzım gelecektir. 
Munı ma ayu ber maŋa sen bu kün, negü teg katılğu ukayın ögünBugün sen bunu da bana söyle; onlar ile nasıl münâsebetler kurmalıdır, bunu da iyice öğrenmiş bulunayım. 
Öğdülmiş Kapuğdakı Er At Birle Negü Teg Tirilgüsin AyurÖğdülmiş Kapıdaki Hizmetkârlar İle Nasıl Geçinileceğini Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu ma, kerekligturur ay kadaş aysamaÖğdülmiş cevap verdi: — Ey kardeş buda çok mühim ve üzerinde durulacak bir meseledir — dedi — 
Munı ma saŋa emdi ögretgü ol, negü teg yorığu anı bilgü olBunu da şimdi sana anlatmalıyım; bu hususta nasıl hareket edileceğini bilmen lâzımdır. 
Tiriglik olarnıŋ bile ol kadaş, kayusın kadaş tut kayusın adaşEy kardeş, hayat onlar ile geçer; onlardan kimini kardeş ve kimini de kendine dost edinmelisin. 
Kapuğdakı birle yaraşğu kerek, katılğu kelişgü barışğu kerekKapıdaki insanlar ile iyice anlaşmalı, onlar ile karışmalı ve onlara gidip-gelmelidir. 
Kapuğdakı birle yaraşmasa uz, tiriglik tatımaz ayâ edgü özKapıdakiler ile iyice anlaşmazsan, ey iyi insan, hayatın zevkini tadamazsın. 
Negü ter eşitgil tapuğ kılğuçı, törü birle başlap kapuğ tüzgüçiHizmet eden ve töreye göre kapı işleri tanzim eden insan ne der, dinle. 
Yakınlık tilese özüŋ beg bile, kapuğdakı birle yakınlık tileSen beye yakın olmak istersen, kapıdakiler ile yakınlık te’sis etmeğe çalış. 
Uluğluk tapayın tese sen özün, er at birle yakşı yorı ay tüzünSen büyüklük bulmak istersen, hizmetkârlara iyi muamele et, ey halim insan. 
Neçe me yakın tutsa begler seni, yaraşğıl er at birle turğıl köniBeyler seni ne kadar yakın tutarlarsa-tutsunlar, hizmetkârlar ile iyi münâsebet kur ve onlara karşl dürüst ol. 
Tükel üç kotu ol kapuğda kişi, bularnıŋ bile ol tiriglik işiKapıdaki insanlar tam üç sınıftır ve hayat işi bunlar ile görülür. 
Bularda biri özde ulğuŋturur, uluğka tapınsa özüŋ kut bulurBunlardan biri senin büyüklerindir; büyüğe hizmet edersen, sen de saadete erersin. 
Uluğla olarnı ağırla sözin, seni edgü tutğay yarutğay yüzinOnları büyük bil, sözlerine hürmet et; onlar da sana güler yüz ile iyi muamele ederler. 
İdi yakşı aymış biliglig bügü, bügüler sözini uçuz tutmağuBilgili hakîm çok güzel söylemiş; hakimlerin sözüne itibâr etmek gerekir. 
Kiçigke uluğluk uluğdın kelir, uluğka tapınsa kiçig kut alırKüçüğe büyüklük büyükten gelir; büyüğe hizmet ederse, küçük saadete ulaşır. 
Uluğlar sözin tut yumuş kıl yügür, uluğ sözi tutsa tilekke tegirBüyüklerin sözünü dinle, hizmetlerine koş; büyüklerin sözünü tutan, arzusuna erişir. 
Uluğlar kut ol kör tilese kutuğ, tapınğıl tapuğkaturur kut tutuğBüyükler ikbâldir; ikbâle kavuşmak istersen, hizmet et; ikbâl için rehin olarak hizmet vermelidir. 
Takı bir saŋa teŋ tuş ol ay kadaş, yıratsa yağı ol yağutsa adaşEy kardeş, bir de sana denk ve akran olanlar vardır; onları kendinden uzaklaştırırsan, sana düşman, yaklaştırırsan, dost olurlar. 
İşiŋ hem tuşuŋ bu katılğu kişi, yanutka yanut kıl işiŋe tuşıDerece itibârı ile sana denk olan bu insanlar aralarına karışacağın kimselerdir; onların hareket ve muamelelerine karşılık, sen de aynı muameleyi göster. 
Takı bir seniŋde basa ol kiçig, bularnıŋ bile ol açığ ya süçigBiri de senden sonra gelen küçüklerdir; hayatın acı ve tatlı anları bunlar ile birlikte duyulur. 
Basıtma katığlan kiçigke özüŋ, tilin oynamağıl tıda tut sözügGayret et, küçüklerin sana tahakküme kalkışmalarına meydan verme; onlarla ağız şakası yapma, diline hâkim ol. 
Tapuğ kılsa bir neŋ yazuk kılsa ur, yava ıdma boşlağ işin aytu turBunlar hizmet ederken, her hangi bir şeyde yanlışlık yaparlarsa, cezalandır; onları başı-boş bırakma, işlerini dâima murakabe et. 
Adaş koldaş ardaş kalın tut katıl, kalın bolsa koldaş öger tegme tilÇok dost, ahbap ve arkadaş edinmeğe çalış ve onlar ile sık-sık görüş; ahbapların çok olursa, her kes seni medheder. 
Yağı kılma özke kişig bilmedi, yağlığ kişiler sevinç bulmadıİnsanları bilmeyerek kendine düşman etme; düşmanı olan insanlar sevinç yüzü görmezler. 
Neçe az yağı erse yası telim, yağıda asığ bar tep aymaz tilimDüşman ne kadar az olursa-olsun, zararı çoktur; düşmanda fayda olduğunu söylemeğe dilim varmaz. 
Negü ter eşitgil ay köŋli oduğ, yağı yası tegrüp tokımış yoduğEy uyanık gönüllü insan, dinle, düşman yüzünden ziyan görmüş olan insan ne der. 
Bir ök erse düşmân miŋ ol yaslıkı, miŋin dôstuŋ erse bir ol azlıkıDüşman biricik de olsa, onun zararı bindir; binlerce dostun olsa bile, dâima bir tanesi eksiktir. 
Kişi düşmânındın asığ kılmadı, kalı kıldı erse özi uzlukıinsan düşmanından fayda görmemiştir; eğer görmüş ise, bu ancak kendi mahareti sayesinde olmuştur. 
Negü teg kılınsa saŋa koldaşıŋ, sen andağ kılınğıl sevinsü işiŋArkadaşın sana nasıl muamele ederse, sen de ona öyle muamele et, sevinsin. 
Özüŋke teŋeşi tutunğıl adaş, teŋeşlig teŋeşi bile ol tüdeşKendine denk olan kimseyi ahbap edin; insan ancak kendisine denk olan ile hem-renk olabilir. 
İsiz iş tutunma yırak tur teze, isiz iş azıtur seni yol özeKötüyü arkadaş edinme, ondan uzak dur, kaç; kötü arkadaş seni yolundan şaşırtır. 
Özüŋ edgü atlığ bolayın tese, isizke katılma katığlan usaSen iyi nâm kazanmak istersen, elinden geldiği kadar, kötüler ile düşüp-kalkmamağa gayret et. 
Kamuğ neŋni kördüm öz ügrün yorır, kişi yılkı kuş kurt öz ügrin bilirNereye baktım ise, her mahlûkun kendi hem-cinsi ile gezdiğini gördüm; insan, hayvan, kuş-kurt hem-cinsini bilir. 
Negü ter eşitgil ay ilçi başı, sınap edgü isiz keçürmiş yaşıiyi ve kötüyü tecrübe ile hayatını geçirmiş olan büyük hükümdar ne der, dinle. 
Sığırçuknı kördüm uçar kak ara, teŋin baktım erse ikigü karaSığırcığı gördüm, kaklar arasında uçar; arkadaşlarına bakınca, gördüm ki, ikisi de karadır. 
Kuğuka katılmaz körü tur yuğak, kara kuş ürüŋ kuş bile ked yırakDikkat edersen, yugak kuğuya katılmaz; ak-kuş ile kara-kuş birbirinden çok uzaktır. 
Uçar kuş işin bildi tuttı ügür, kişi sen katılğu kişigni üdürUçar kuş bile eşini bilir ve sürüsünü bulur; sen insansın, içine karışacağın adamları seç. 
İki törlüg ol bu yakınlık işi, bu iki üçün dôst tutar ol kişiYakınlıktan aranılan şey iki türlü olur; bu iki şey için insan dost edinir. 
Biregü tutar iş kişig teŋrilik, bu işlik içinde yok ol egrilikBiri, her türlü menfaat dışında, ilâhî bir sevgi ile arkadaş edinir; bu arkadaşlık içinde sadakatsizlik hâtıra gelmez. 
Takı bir tutar iş öz asğı üçün, bu işlik tüp ükmez bolur ol küçünBiri de kendi menfaati için arkadaş edinir; bu arkadaşlık zorakidir ve hiç bir vakit esaslı olmaz. 
Kalı teŋrilik iş tutunsa özüŋ, yükin yüd açığ kılma tügme yüzüŋEğer sen menfaatsiz ve ilâhî bir sevgi ile arkadaş edinmek istersen, onun yükünü yüklen, hiç bir vakit yüzünü ekşitme ve kaşlarını çatma. 
Munıŋ asğı munda tileme serin, bu asğıŋ bayat birge anda yarınBunun faydasını burada arama, sabırlı ol; bunun ecrini yarın orada Tanrı verecektir. 
Apaŋ dünyâ asğı üçün erse iş, bu işke katılma katılsa se şeşEğer dostluk dünya menfaati için ise, onlar ile arkadaşlık etme; eğer etmiş isen, ayrıl. 
Negü ter eşitgil adaş tutmış er, adaş asğı yası sınap bilmiş erDost edinmiş olan ve dostluğun fayda ve zararlarını tecrübe ile bilen insan ne der, dinle. 
Adaşığ asığ yas içinde sına, bu yerde adak tikse bek tut seneDostu menfaat ve zarar içinde tecrübe et; eğer o bu hâllerde de dostluğuna devam ederse, ona sıkı yapış. 
Adaş köŋli bilmek tilese özüŋ, buşurğıl sözün sen yeme tüg yüzüŋDostun içini öğrenmek istersen, sen onu sözle hiddetlendir ve ona kaşlarını çat. 
Sever sevmezin sen bileyin tese, sevügrek neŋin kol ukulğay basaSeni sevip-sevmediğini anlamak istersen, ondan çok sevdiği bir şeyini iste, derhâl anlaşılır. 
Kaşın tügmese ol bu iki yirig, bu cân birle tüz tutğu uş bu erigEğer bunların her ikisinde de infial göstermezse, bu insanı canın gibi aziz tut. 
Ozunçı kişike katılma yıra, ozunçı tilinde küyer ot kör eMüfterilere katılma, onlardan uzak dur; müfterinin dilinde yanar ateş vardır. 
Ozundın kopar ol ajun bulğakı, ozunçı başın kes ay ersig akıDünya karışıklığı iftiradan kopar; ey merd cömert, müfterinin başını kes. 
Yana umduçı birle bolma yağuk, seziksiz saŋa bu yağı bolğay okBir de menfaat-perest insana yakın durma; o sana, şüphesiz, düşman olacaktır. 
Kalı umdusın bulsa ol umduçı, atağay seni ol ini ya eçiEğer menfaat-perest insan umduğunu bulursa, sana büyük veya küçük kardeş gibi muamele eder. 
Kalı bulmasa ol evürgey yüzin, toğup körmedük teg yıratğay özinEğer bulamazsa, senden yüz çevirir, seni hiç görmemiş gibi davranır ve senden uzaklaşır. 
Adaş koldaş ardaş tutun umdusuz, ınanğıl aŋar sen tiril kadğusuzMenfaat gözetmeyen dost, ahbap ve arkadaş edinmeğe çalış; onlara inan ve kaygısız yaşa. 
Adaş koldaş ardaş sevinç kadğuda, tusulur kişike isiz edgüdeDost, ahbap ve arkadaş sevinç ve kaygıda, iyi ve kötü zamanlarda insana faydalı olan kimselerdir. 
Sevigli üküşrek tilese özüŋ, tuz etmek yitürgil açuk tut yüzüŋSeni daha çok sevmelerini istersen, onlara tuz-ekmek yedir ve her vakit güler yüz göster. 
Bu iki kılıkka isinür kişi, isiz edgüde bu kılur öz işiBu iki hareket insanı kendine ısındırır; o da iyi ve kötü anlarda kendisinin üzerine düşen vazifeyi yapar. 
Muŋar meŋzetü sözlemiş söz bilig, bu söz işke tutğıl ay kılkı siligBilgi buna benzer bir söz söylemiştir; ey temiz tabiatli insan, sen buna göre hareket etmeğe çalış. 
Tuz etmek yetürgil kişike küle, yüzüŋni yaruk tut süçig söz bileİnsanlara güler yüz göster ve onlara tatlı sözle tuz-ekmek yedir. 
Kişig kul kılığlı bu iki kılınç, adın bulmadım men bulunsa tileİnsanları kul yapan bu iki harekettir; ben başkasını bulamadım; varsa, sen bul. 
İki törlüg ol kör yeme ol yağı, yağı bolsa erke yadıldı ağıDüşman da iki türlü olur; bir insanın düşmanı olursa, kendisine tuzak kurulmuş demektir. 
Biri teŋrilik ol yağı boldaçı, bu kâfir yağılar yağı ol tuçıDüşmanlardan biri din düşmanıdır; bu kâfir düşman her vakit düşmandır. 
Takı bir yağılık asığ yas üçün, bolur bu yağılık kılur er öçünBir de menfaat yüzünden düşmanlık olur; bu düşmanlığı insan intikam hissi ile yapar. 
Yağılağu kâfir yağısın katığ, yuluğla bu işke et öz kıl satığKâfir düşmanla amansız mücâdele etmelidir; bu işe, gönüllü olarak, kendini feda et. 
Asığ yas üçün bolsa emdi yağı, aŋar kod ol asğıŋ yaraş ay ağıSana bir kimse menfaat için düşman olursa, ey cömert, sen kendi menfaatinden vaz geç ve onunla barış. 
Yağıka asığ kılsa boldı yağuk, yağı yası kılğay kör asğı anukDüşmanın menfaati te’min edilirse, o sana yaklaşır; böylece onun zararı yerine, sana faydası dokunur. 
Katığlan yağıŋnı yakın kıl yaraş, selâmet tirilgil esen bolğa başDüşmanını dost etmeğe gayret et; onunla barışarak, emniyet ve huzur içinde yaşa. 
Yağıda asığ yok yetürgil bilig, asığ bolmaz işke tegürme eligBir kimse ile düşman olmakta hiç bir fayda yoktur, bunu iyice bil; faydası olmayan işe el sürme. 
Tapuğ öz kılın kılma özke yağı, yağılığ kişike kopar miŋ çoğıSen hizmette kusur etme, kendine düşman edinme; düşmanı olan kimsenin başı bin türlü derde girer. 
Adaş tut kişide talusın kedin, yavuz bolsa iş tuş ökünç yer kediniyi ve seçkin kimseleri ahbap edin; insanın eşi ve arkadaşı kötü olursa, sonunda peşiman olur. 
Talu er tilese yakın tutğuka, iki törlüg ol bu tilek bulğukaYakınlık göstermek için seçkin bir kimse dilersen, bu arzuna iki türlü insanla erişebilirsin. 
Biri aslı edgü kişi üdrümi, bulunsa adaş tut ay er ködrümiBiri aslında-esâsında iyi ve insanların seçkini olan bir kimsedir; bulursan, onu arkadaş edin, ey olgun insan. 
Takı bir sakınuk bayatığ bilir, kişi ol kişilik munıŋdın kelirBiri takva sahibi ve Tanrıyı bilen kimsedir; her türlü insanlık ondan gelir. 
Yakınlık bu iki kişi birle tut, bulardın saŋa teggey edgü yanutBu iki türlü insana yakınlık gösterir; bunlar senin dostluğuna dâima iyilik ile mukabele ederler. 
İsizke çavıkmış kişidin yıra, bu yaŋlığ kişiler kılınçı karaKötülükleri ile şöhret bulan kimselerden uzak dur; böyle kimseler kara huylu insanlardır. 
Karaka yağuma ay kılkı ürüŋ, ürüŋke kara terk yukar ol körüŋEy ak-pâk tabiatlı insan, sen karaya yaklaşma; dikkat et, beyaza siyah çabuk bulaşır. 
Ne edgü bilig berdi bilge öge, biliglig okısa sakınğa ögeAlim müşavir ne güzel bilgi vermiş; bilgili bunu okursa, düşünür ve daha ihtiyatlı olur. 
İsizke katılma ay edgü kişi, isiz bolğa kılkıŋ ol isiz tuşıEy iyi insan, kötüye katılma; o kötünün tabiati gibi, seninki de kötü olur. 
Yavuzka yağuma ay üdrüm talu, yavuz bolğa atıŋ irilgey toluEy seçkin, güzide insan, kötüye yaklaşma; adın kötü olur ve saadetine halel gelir. 
Yarağsız kişike yorıma yaka, yarağsız saŋa kelge tutğa yakaMünasebetsiz kimselere yakın gitme; yoksa onlar da sana gelir ve yakanı bırakmazlar. 
Üküş kördüm edgü atanmış kişi, isizke katıldı buzuldı işiîyi nâm ile tanınmış bir çok kimseleri gördüm; kötü insanlar ile karışınca, işleri bozuldu. 
Telim kördüm edgüg isiz iş üçün, yoduğka ilindi yokadlı küçünKötü arkadaş yüzünden zarar gören ve zorla adı-sanı silinip-giden iyiler çok gördüm. 
Bu begler evi atı karşıturur, bu karşı içindeki karşıtururBu beyler evine saray ( karşı ) derler; bu saray içindekiler her vakit birbirlerine karşı gelirler. 
Tepizlik bolur bu kapuğda üküş, tepiz kayda erse tütüş ol uruşBu saray kapısında birbirini çekememek çok olur; nerede çekememek olursa, orada kavga eksik olmaz. 
Seniŋde uluğuŋ seni tepsegey, uçuz bolğa özüŋ ökünçler yegeySenden büyükler seni çekemezler; sen de itibardan düşer ve peşiman olursun. 
Yeme tepsegey kör saŋa teŋ tuşuŋ, körülmege edgüŋ tünergey künüŋSeninle müsâvî derecede olanlar da seni çekemezler; yapmış olduğun iyilikler görülmez ve günün geceye döner. 
Seniŋde kiçigiŋ saŋa tapsula, tilemegey edgüŋ tepizlik bileSenden küçükler sana haset ederler; çekememezlik yüzünden, senin iyiliğini istemezler. 
Bu yaŋlığ üçün karşı karşı bolur, ikigün karışsa birisi ölürBöyle olduğu için saraydaki insanlar birbirine karşı olurlar; bunlardan ikisi birbirlerine karşı gelirse, biri ölür. 
Katığlan sen emdi ay köŋlüm küni, kişig tepsemegil yorığıl köniEy gönülümün güneşi, sen şimdi insanlara karşı hasûd olmamağa ve doğruluktan ayrılmamağa çalış. 
Tepizlik ig ol bir otatğu uzun, yemişi anı yer sızar bu özünÇekememek bir hastalıktır ve uzun bir tedaviye muhtacdır; onun yediği kendisini yer ve o kendi-kendisini eritir. 
Bayat hükmi ol barça edgü isiz, bayat berse tepsep tıdumaz tepiziyilik ve kötülük hep Tanrı hükmüdür; Tanrı verirse, çekemeyen insan hased ile ona mâni olamaz. 
Negü asğı ötrü kişig tepsemek, kişig tepsegüçi soŋı iglemekBöyle olunca, insanları çekememenin ne faydası var; insanları çekemeyen kimsenin sonu hastalıktır. 
Uğınça kamuğka özüŋ edgü kıl, saŋa edgü bolğay sezik tutmağılGücün yettiği kadar her kese iyilik et; hiç şüphe etme, sana bundan ancak iyilik gelir. 
Sevinç bolsa kimke özüŋ sevnü ber, sakınç kadğu tegse yeme saknu berBirinin sevinci varsa, buna sen de sevin; o keder ve kaygıya düşerse, sen de kederlen. 
Atıŋ edgü bolğay seni sevgeler, saŋa katlayın tep tüzü ivgelerBöylece adın iyi olur; insanlar da seni severler ve her kes seninle dost olmağa can atar. 
Yağı kılma özke katığlan kadaş, neçe tutğıl emdi kadaş ya adaşKardeşim, ne kadar çok kardeş veya dost edinirsen-edin, yalnız kendine düşman edinmemeğe gayret et. 
Kalı bolsa emdi saŋa bir yağı, osal bolmağıl sen anuk tut ağıEğer sana biri düşman olursa, gafil olma; sen de ona karşı ağını hazır tut. 
Negü ter eşitgil yağılamış er, yağısı özele elig bulmış erDüşmanla çarpışmış ve düşmanını alt etmiş olan insan ne der, dinle. 
Usanma yağıka yakın turma kit, yağığ sen usandur anı torka yetGâfıl olma, düşmana yakın durma, uzaklaş; düşmanı sen gafil avla ve onu tuzağa düşürmeğe bak. 
Sınama yağığ sen bedük bil uluğ, tayaklık yağıka temür kalkan etDüşmanı deneme, sen onu büyük ve kuvvetli bil; elinde sopa olan düşmana karşı sen demir kalkan hazırla. 
Bu iş tuş yükin yüd sıma köŋlini, sözümni unıtma küdezgil munıEş ve arkadaşlarının yükünü yüklen, gönüllerini kırma; sözünü unutma, bunu dâima göz önünde tut. 
Yağı bolsa işiŋ öŋer cânıŋa, ya tirmiş yumıtmış anuk mâlıŋaEğer arkadaşın sana düşman olursa, o senin canına yahut toplayıp biriktirdığin malına kasdeder. 
İçiŋni taşıŋnı adaşıŋ bilir, bu iç taş biligli kişi neŋ alırArkadaşın senin içini-dışını bilir; bu içi-dışı bilen insan senden bir çok şeyler koparır. 
Tilese neŋiŋe tegürgey elig, tilese cânıŋka yetürgey yiligO isterse, senin malına el uzatır; isterse, canını ilik ile besler. 
Özüŋni negü teg küdezse özüŋ, işiŋni anı teg küdez kes sözügSen kendini nasıl gözetirsen, arkadaşını da öyle gözet; sözü uzatma. 
Adaş tutmak âsân küdezmeki sarp, yağı bolmak âsân yaraşmakı sarpDost edinmek kolay, fakat dostluğu muhafaza etmek güç; düşman olmak kolay, fakat barışmak güçtür. 
Yağıŋ boldı erse et öz cân küdez, yağılığ kişiler kutulmakı azDüşmanın varsa, canını ve tenini koru; düşmanı olan insanların kurtulması güçtür. 
İki törlüg erke katılma yıra, katıldıŋmu bulğak kopurğay kör eŞu iki türlü kimse ile münâsebette bulunma, onlardan uzak dur; eğer onlara karışırsan, bakarsın, karışıklık çıkarırlar. 
Birisi ozunçı yoŋağ kılğuçı, biri iki yüzlüg kişi umduçıBiri müfteridir, gammazlık eden adamdır; biri iki yüzlü, menfaatperest kimsedir. 
Yeme tutma borçı kişig sen adaş, vefâ kılmağay ol köŋül kılğa başBir de içkiye düşkün kimseyi kendine arkadaş edinme; o sana vefa göstermez, ancak kalbini kırar. 
Öz asğı tiler dôstka berme köŋül, asığ bulmasa boldı düşmân tüŋülYalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama; fayda görmezse, sana düşman olur; ondan vaz geç. 
Yakınlık kılu tursu tese özün, bulıp koltğu kolma bolu bir sözünİnsanların sana her vakit yakınlık göstermelerini istersen, onlardan hiç bir istekte bulunma ve onların suyuna git. 
Sevinçin tiriglik bulayın tese, kişig tepsemegil katığlan usaHayatını sevinç içinde geçirmek istersen, mümkünse, insanlara hased etmemeğe gayret et. 
Yağığ kul kılayın tese sen tükel, töküp ıd sav altun sunup tut sakalDüşmanlarını kendine râm etmek istersen, saf altın dök ve onların sakalını eline al. 
Yakınığ yıratmak tilese özüŋ, negü kolsa berme irig tut sözügYanındakini kendinden uzaklaştırmak istersen, ona istediğini verme ve onunla bir az kaba konuş. 
Tiriglik uzunın tiler erse sen, akı bol tuz etmek yetür usa senEğer uzun ömür dilersen, cömert ol; başkalarından mümkün mertebe tuz-ekmeği esirgeme. 
Kamuğka sevitmek tilese özüŋ, köŋül til biriktür süçig tut sözügKendini her kese sevdirmek istersen, sözün ve fikrin birbirine uygun ve dilin tatlı olsun. 
Ağırlık bulayın tese sen özün, ağırla kişig sen ay kılkı tüzünSen kendine hürmet edilmesini istersen, başkalarına hürmet et, ey yumuşak huylu insan. 
Tükel bay bolayın tese belgülüg, barıŋa tapı bol kötürdüŋ ülügHer bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkar ol; böylece kendi nasibini elde etmiş olursun. 
Kişi tutçı ögmek tilese özüŋ, kılınç edgü tutğıl yaruk tut yüzüŋİnsanların seni her vakit eğmelerini istersen, onlara karşı iyi ol ve güler yüzle muamele et. 
Bu yaŋlığ bolur ol kişi aslısı, kişike kişilik kişi belgüsiAsıl insan böyle olur; insana karşı insanlık göstermek insanlık şiarıdır. 
Kişi aslı bilmek tilese özüŋ, kılınçında körgil açılğay sözügBir kimsenin aslını öğrenmek istersen, onun hareketine bak, hemen anlaşılır. 
İdi yakşı aymış bu beyt ayğuçı, sözin mani birle tanuk kılğuçıŞu beyti söyleyen, sözü ve mânasını birbirine şahit gösteren insan çok güzel söylemiş. 
Kişi aslı bilmek tilese açuk, köŋül til kılınçı bu işke tanukİnsanın aslını açık olarak bilmek istersen, dikkat et, onun düşüncesi, sözü ve hareketi buna şahittir. 
Kılınç edgü bolsa köŋül til köni, tüpi aslıŋa bu tanuk ol anukHareketi iyi, düşüncesi ve sözü doğru ise, bu onun aslına-esâsına derhâl şehâdet eder. 
Otunka katılma ay aslı arığ, yüzüŋnüŋ suvın eltge sendin arığAdî kimselere katılma, ey temiz asıllı insan, onlar sende hiç yüz suyu bırakmazlar. 
Negü ter eşitgil törülüg kişi, otundın yıramış ukuşluğ başıKendisini bu nevi âdî ve küstah kimselerden uzak tutan, akıl ye terbiye bakımından ileri gelen insan ne der, dinle. 
Otunka katılma silig bol amul, tütüş aslı barça otundın oğulKüstah kimselere katılma, temiz ve halım ol; ey oğul, bütün kavgalara bu küstahlar sebep olurlar. 
Buşı birle bolma yeme ked yakın, kalı buşsa buzğay yakınlık hakınBir de celalli kimse ile pek yakın olma; eğer hiddetlenirse, yakınlık hakkını ayak altına alır. 
Köŋül sırrı açma sözüg tegmeke, kalı açtıŋ erse özüŋ emgek eGönül sırrını ve sözünü her kese açma; eğer açarsan, kendin zahmete düşersin. 
Yakınlık tilese tuçı üstikü, kötürgil tamanı tirilgil böküDâima artan bir yakınlık görmek istersen, tamahkârlığı ortadan kaldır; ona her yerde manî ol. 
Kalı kolsa sen tutçı meŋziŋ kızıl, köni bol kutulduŋ sen inçin tirilEğer yüzünün dâima gülmesini istersen, doğru ol; endişesiz ve huzur içinde yaşa. 
Uzunluk tilese özüŋ hem sözüg, elig kısğa tutğıl kutuldı özüŋHem kendinin hem sözünün nüfuzunu kırmamak istersen, her işe müdâhale etme; bu suretle onu te’min etmiş olursun. 
Yüzüŋ tutçı suvluğ tutayın tese, tilin sözleme sözni yalğan usaHer vakit şeref ve itibarını muhafaza etmek istersen, ağzından yalan söz çıkarmamağa gayret et. 
Kayu yerde devlet kötürse başı, bolu ber aŋar sen ay edgü kişiNerede ikbâl başını yükseltirse, ey iyi insan, sen derhâl onun suyuna git. 
Öçeşme bu devlet bile sen yaraş, yaraşmazsa devlet ağu kılğa aşSen ikbâl ile mücâdeleye kalkma, onunla anlaş; anlaşamazsan, o sana yediğin yemeği zehir eder. 
Kalı kolsa sen söz yorık bolğusın, ayıttukta sözle köni bolsu çınEğer sözünün dâima nafiz ve müessir olmasını istiyorsan, sordukları vakit söyle ve sözün doğru, dürüst olsun. 
Kuruğ sözleme sen kişig soŋdama, uşak söz ederme yeme kiknemeBoş söz konuşma, insanları çekiştirme; dedi-koduya uyma ve kendin de dedi-kodu yaparak, fitne uyandırma. 
Tüpi yılturur söz köŋül ağrıtur, köŋül ağrısa er seni yavrıturSöz her şeyi alt-üst eden bir rüzgârdır, kalbi sızlatır; kalbi sızlayan kimse seni mahvedebilir. 
Özüŋde uluğka tilin özneme, cevâb kılğu yerde irig sözlemeKendinden büyüklerin sözüne karşı gelme; cevap vermek icap ettiği zaman, kaba söz söyleme. 
Uluğuğ ağırla küdez hürmeti, uluğluk saŋa kelgey yukğay kutıBüyüklere saygı göster, hürmette kusur etme; böylece sen de yükselirsin, onların saadeti sana da bulaşır. 
Saŋa teŋ tuşuŋ birle eltiş barış, katılğıl karılğıl alış hem berişSen kendi akranlarını sık-sık ziyaret et; onlara katıl ve onlar ile münâsebetini kesme. 
Ağırla seni ol ağırlasa çın, uçuzla uçuzlasa barma yakınSana gerçekten hürmet gösterenlere sen de hürmet et; saygısızları sen de sayma ve onlara yakın durma. 
Negü teg kılınsa sen andağ kılın, süçig sözlese söz süçig bol tilinOnlar nasıl hareket ederlerse, sen de öyle yap; tatlı söz söyleyenlere sen de tatlı dil ile mukabele et. 
Kamuğ edgüke bol sen edgü kişi, isizke isiz bol ol isiz tuşıİyilere karşı dâima iyi insan ol; kötülere karşı da, kötülükleri derecesinde, kötü ol. 
İdi yakşı aymış törü bilmiş er, törü öŋdi birle bodun tüzmiş erTöreyi bilen, töre ve kanun ile halkı idare eden insan çok iyi söylemiş. 
Seni siz teseler anı siz tegil, takı anda yegrek yanut sözlegilSana “siz” diyenlere sen de “siz” tâbirini kullan; mukabelede dâima karşındakinden daha nâzik davran. 
Kaya yaŋkusındın kodı bolmağıl, seni sen teseler anı senlegilKaya yankısından daha aşağı kalma; sana “sen” diyenleri sen de senle. 
Bu yaŋlığ bolur kör er at suhbeti, katılmak tilese emi bu otıHizmetkârlar ile münâsebet böyle olur; onlar arasında yaşamak istersen, devası ve çâresi budur. 
Ayu berdim emdi eşitti özüŋ, köŋülke alınğıl uzatma sözügİşte ben söyledim, sen dinledin; bunlar hatırında bulunsun; işte bu kadar. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yanut berdi odğırmış aydı bu söz, eşittim men emdi ayâ köŋli tüzOdgurmış cevap verdi ve:— Bu sözleri dinledim, ey temiz kalpli insan — dedi — 
Munıŋda adın ma takı bar sözüm, anı ma ayu ber ay körklüg yüzümBundan başka bir sözüm daha var; ey güzel yüzlüm, onu da bana söyleyiver. 
Bu kün bu özüm kend uluşka kirip, katılğu karılğu bodunka yorıpBugün kendim kasaba ve şehre gidersem, halk arasına karışmak ve onlar ile birlikte yaşamak icap eder. 
Negü teg yorığu olarnıŋ bile, munı ma ayu ber maŋa söz ulaOnlar ile nasıl bir münâsebet kurmalıyım; söz açılmışken, bunu da bana anlat. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaÖĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu söz, kereklig erür çın ayâ kılkı tüzÖğdülmiş cevap verdi:— Bu söz, ey temiz kalpli insan, gerçekten lüzumlu bir sözdür — dedi — 
Kerek bolğu sözni ayıttıŋ maŋa, ayayın eşitgil munı men saŋaİleride sana lüzumlu olacak bir meseleyi bana sordun; dinle, ben şimdi sana söyleyeyim. 
Öğdülmiş Odgurmışka Kara Âm Bodun Birle Neteg Katilğu Kerekin AyurÖğdülmiş Odgurmış’a Avam İle Nasıl Münâsebet Kurulması Lâzım Geldiğini Söyler 
Kara âm bodun barça kılkı öŋi, biligi ukuşı kılınçı teŋiAvam halkın tabiatı tamamen ayrıdır; onun bilgisi, aklı ve tavrı da tabiatı gibidir. 
Kılıksız bolurlar kara âm bodun, törü yok toku yok katılmış üdünAvam halk görgüsüz olur; aralarındaki münâsebetlerinde ne töre, ne de usûl vardır. 
Velikin bularsız yeme bolmaz iş, tilin edgü sözle aŋar bolma işFakat yine bunlarsız iş olmaz; onlara karşı iyi muamelede bulun, fakat onlarla arkadaşlık etme. 
Kara kılkı barça bolur kap kara, kara kılma özni küdezü tur aAvâmm, kara halkın, tabiati her vakit kap-karadır; iyice dikkat et, kendini karaya bulaştırma. 
Kara kılkı başsız kılınçı saşı, işi küdgi barça kılınçı tuşıKara halkın hareketi başı-boş ve tabiati birbirini tutmaz; onun işi gücü de hep tabiati gibidir. 
Yemekig bilirler karın todğusı, boğuzda adın yok olar kadğusıKarınlarını doyurmak için yemeği bilirler; onların boğazdan başka bir kaygıları yoktur. 
Negü ter eşitgil kara kılkını, sınap sözlegüçi kişi barkınıTecrübeye dayanan ve yolundan hiç şaşmayan insan kara halkın tabiati hakkında ne der, dinle. 
Kara kadğusı barça karnı üçün, bodun tevşigi barça boğuzı üçünKara halkın kaygısı hep karnıdır; onun çalışıp-didinmesi hep boğazı içindir. 
Telim halklar öldi bu boğuzı üçün, kara yer katında yeyür ot öçünBir çok kimseler bu boğaz uğrunda canlarını vermişlerdir; şimdi de kara toprak altında peşimanlıkla ateş yerler. 
Kara karnı todsa tili başsırar, basa tutmasa bek özi erk sürerKara halkın karnı doyarsa, ileri-geri konuşmağa başlar; iyice itaat altına alınmazsa, kendisi hâkim olmağa kalkışır. 
Olarka yeme ök katıl ay kadaş, birü tur olarka yegü içgü aşEy kardeş, onlar ile de münâsebet kur; onların yiyecek ve içeceklerini eksik etme. 
Tilin sözle yumşak negü kolsa ber, berigli alır kör anıŋ asğı yerOnlara karşı yumuşak dil kullan, ne isterlerse, ver; dikkat et, veren alır ve kârından istifâde eder. 
Üküş sözleme söz serin til küdez, üküş sözlemiş söz suvı kaldı azÇok söz söyleme, kendine hâkim ol ve dilini muhafaza et; çok söylenen sözün kıymeti kalmaz. 
Negü ter eşitgil özin tutmış er, tilin bek tutuğlı bilig bilmiş erKendisine hâkim olan ve dilini sıkı tutan, bilgili insan ne der, dinle. 
Sözüg barça söz tep çıkarma tilin, körü saknu sözle kerekin bilinHer sözü söz diye ağzından çıkarma; lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle. 
Ukuşluğnı kördüm kör az sözledi, üküş sözledim tep ökündi yılınBir akıllı insan gördüm, az konuştu; fakat “çok konuştum” diye yıllarca peşiman oldu. 
Aleviler Birle Katılmaknı AyurAli-Evlâdı İle Münâsebeti Söyler 
Er atta öŋin beg kişisinde taş, katılğu kişiler bu ol ay kadaşHizmetkârlardan başka ve beyin adamları dışında, münâsebette bulunacak kimseler şunlardır. 
Olarda biri savçı urğıturur, bularnı ağır tutsa kut kıv bulurBunlardan biri Peygamberin neslidir; bunlara hürmet edersen, devlet ve saadete kavuşursun. 
Bularnı katığ sev köŋülde berü, neŋin edgülük kıl baka tur körüBunları pek çok ve gönülden sev; onlara iyi bak ve yardımda bulun. 
Bular ehlibeyt ol habibka kadaş, habib savçı hakkı üçün sev adaşBunlar ehl-i beyttir, Peygamberin uruğudur; ey kardeş, sen de onları, sevgili Peygamber hakkı için, sev. 
İçin irtemegil ya kılkın tözin, meger tilde teŋsiz yorıtsa sözinAğızlarından yakışıksız bir söz çıkmadıkça, onların içini-dışını ve aslını-esâsını araştırma. 
Bilge Âlimler Birle Katılmaknı AyurÂlimler İle Münâsebeti Söyler 
Takı bir kotu bilge âlimler ol, olar ilmi halkka yaruttaçı yolDiğer bir zümre de âlimlerdir, onların ilmi halkın yolunu aydınlatır. 
Olarnı katığ sev ağırla sözin, biliglerin ögren üküş ya azınOnları pek çok sev ve onlardan hürmetle bahset; çok veya az, onların bilgilerini öğren. 
Bular ol yarar ya yaramazlarığ, seçip adra tutğan köni yol arığFaydalı ve zararlı şeyleri birbirinden ayırt ederek, doğru ve temiz yol tutan kimseler bunlardır. 
Usa ilmi ögren biligleri bil, neŋin edgülük kıl küdez bekrü tilMümkünse, ilimlerini öğren ve bilgilerini bil; onlara iyilik yap ve yardımda bulun; onlara dil uzatma. 
Bular ol hakikat bu din tirgüki, olar bilgi ol çın şeriat kökiBu dinin direği gerçekten bunlardır; doğru şeriatin temeli bunların bilgisidir. 
Yok erse ajunda bu âlim bügü, tikip önmegey erdi yerde yegüDünyada bu âlim ve hakimler olmasa idi, ekilmiş olsa bile, yerden yiyecek çıkmazdı. 
Olar ilmi boldı bodunka yula, yarusa yula tünle azmaz yolaOnların ilmi halk için bir meş’ale oldu; geceleyin meş’ale yanarsa, insanlar yolu şaşırmazlar. 
Neŋiŋde ülüg kıl süçig söz bile, aş içgü yitürgil tapuğ kıl küleOnlara malından hisse ayır, onları yedir, içir; güler yüz ve tatlı sözle hizmetlerinde bulun. 
Tilin serme irme bolun eymenük, ağu ol olarnıŋ eti birtem ökSert ve kaba dil kullanma, onlardan çekin; onların eti yenmez, zehirdir. 
Tilin irme serme tuz etmek yetür, ağır tut olarığ ağırla kötürOnlara karşı sert ve kaba bir dil kullanma; tuz-ekmek yedir, saygı göster ve hürmet et. 
Eşit ilmi işlet tilin soŋdama, ya kılkın kılınçın yavuz tep temeOnları dinle, bilgilerine göre hareket et; tavır ve hareketleri hakkında arkalarından dedi-kodu yapma. 
Olardın kereki saŋa ilmi ol, könilikke yetse ayu berse yolSenin için lâzım olan onların ilmidir; onlar insanlara yol göstererek, doğruluğa sevkederler. 
Bular ol sürüg koyka erkeç sanı, koyuğ başlasa sürse yolça köniBunları koyun sürüsünün koçu telâkki et; onlar başa geçip, sürüyü doğru yola götürsünler. 
Katılğıl bularnıŋ bile edgüleş, kutadğay saŋa iki ajun ulaşBunlar ile münâsebet kur ve iyi geçin; böylece saadete kavuşarak, her iki dünyada mes’ûd olursun. 
Otaçılar Birle Katılmaknı AyurTabipler İle Münâsebeti Söyler 
Bularda basa kaç kotu bar adın, baka körse bilgi biligde öŋinBunlardan sonra daha bir kaç zümre vardır; dikkat edersen, birinin bilgisi diğerininkinden farklıdır. 
Olarda birisi otaçıturur, kamuğ ig toğaka bu emçi erürBunlardan biri tabiplerdir; bütün hastalıkları ve ağrıları bunlar tedavi ederler. 
Yeme ök kereklig saŋa bu kişi, anıŋsız oŋulmaz tiriglik işiBu insanlar da senin için lüzumludur; hayat işi onlarsız sağlanamaz. 
Tirig bolsa yalŋuk yeme igler ök, igin emçi körse otun emler ökinsan hayatta iken hastalanabilir; tabibe müracaat ederse, tabip o hastalığı ilâç ile tedavi eder. 
İg ol kör kişike ölüm koldaşı, ölüm ol kişike tiriglik tuşıinsan için hastalık ölümün arkadaşıdır; yaşayan her insan için de ölüm vardır. 
Bularnı yeme edgü tutğıl yakın, kereklig kişi bu küdezgil hakınBunlara karşı iyi davran ve onları kendine yakın tut; bunlar lüzumlu insanlardır, haklarını gözet. 
Muazzimler Birle Katılmaknı AyurEfsuncular İle Münâsebeti Söyler 
Bularda basa keldi afsûnçılar, bu yel yeklig igke bu ol emçilerBunlardan sonra, efsuncular gelir; cin ve periden gelen hastalıkları bunlar tedavi ederler. 
Bularka yeme ök katılğu kerek, bu yel yeklig igke okığu kerekBunlar ile de görüşmek-tanışmak gerektir; cin ve peri çarpmasından gelen hastalıkları okutmak lâzımdır. 
Kalı asğı tegsün tese sen saŋa, yeme edgü tutğıl ay ersig toŋaEğer sana faydaları dokunmasını istersen, ey merd yiğit, onlara karşı da iyi muamele et. 
Otaçı unamaz muazzim sözin, muazzim otaçıka evrer yüzinTabip efsuncunun sözünü beğenmez; efsuncu da tabibe kıymet vermez. 
Ol aymış otuğ yese igke yarar, bu aymış bitig tutsa yekler yırarBirinin sözüne göre, ilâç alınırsa, hastalığa iyi gelir; diğerinin sözüne göre, muska taşırsan, cinler senden uzaklaşır. 
Tüş Yorğuçılar Birle Katılmaknı AyurRüya Tâbircıleri İle Münâsebeti Söyler 
Takı bir bilig kör bu tüş ilmi ol, tüşese yoruğlı açar edgü yolBir ilim de rüya ilmidir; rüya görünce, yoran kimse onu hayra çevirir. 
Udısa bu yalŋuk tüşer ök bu tüş, yora bilse terkin kelir ağzı tuşinsan uyuyunca, rüya görür; tâbirci yormasını bilirse, dediği derhâl çıkar. 
Tüşüg edgü yorsa bu tüş yorğuçı, ol edgü kelir kör bu sevnür tuçıBu rüya yoran kimse onu iyiye yorarsa, rüya dâimi iyi çıkar ve insan sevinir. 
Kalı teŋsiz erse tüşi ked yavuz, çığayka berip neŋ küdezgü et özEğer rüya münasebetsiz ve çok fena ise fakirlere sadaka vererek, vücûdu onun şerrinden korumak lazımdır. 
Bu tüş ilmi körgil bağırsak bayat, kulı edgüsin koldı berdi âyâtBu rüya ilmine bak. merhametli Tanrı kulunun iyiliğini arzuladı ve ona rüyada alâmetler gösterdi. 
Tüşi edgü bolsa sevinse körüp, isiz körse rabka sığınsa turupRüya iyi olursa, onu görünce, sevinmeli; fena bir rüya görünce de. kalkıp Tanrıya sığınmalıdır. 
Çığayka ülese kümüş neŋ tavar, bayat kolsa andın belânı yığarFakirlere gümüş ve mal dağıtılıra, Tanrı insanı bela ve kazalardan muhafaza eder. 
Yörügke barır tüş tüşüg yakşı yör, ayâ tüş yörügli tüşüg yinçge körRüya tâbire bakar, rüyayı daimâ iyiye yor; ey rüya yoran kimse, rüyayı çok dikkatli incele. 
Bu yaŋlığ tüşüg uz yörügli bular, biliglig bağırsak bolup edgülerRüyaları böyle iyi yoran bunlardır; onlar bilgileri ve gönülden bağlılıkları ile insana iyilik ederler. 
Bularığ yeme edgü tutğıl kadaş, tilese kadaş tut tilese adaşEy kardeş bunlara karşı da iyi davran, onlara istersen kardeş, istersen dost muamelesi yap. 
Yulduzçılar Birle Katılmaknı AyurMüneccimler İle Münâsebeti Söyler 
Munıŋda basa emdi yulduzçı ol, baka körse yetrü idi yinçge yolBunlardan sonra da müneccimler gelir; iyı’ce dikkat edersen, 
Yıl ay kün sakışı bularda bolur, kerekligturur bu sakış ay unurYıl, ay ve günlerin hesabını bunlar tutarlar; ey kudretli insan, bu hesap çok lüzumlu bir şeydir. 
Bileyin tese sen okı hendese, açılğay sakış kapğı munda basaBunu öğrenmek istersen, hendese okumalısın; bundan sonra sana hesap kapısı açılır. 
Okı zarb u kısmet tükel bil küsûr, tükelke tükel imtihân ol yetürDarb ve taksim oku, bütün kesirleri iyice ögren; bu kamil bir insan için, mükemmel bir imtihandır; bunu yap. 
Ya tazif ya tansif özüŋ yetrü bil, kalı bildiŋ erse aded cedri kılSen taz’if ve tansifi iyice öğren; bunları öğrendikten sonra, aded cezrini ele al. 
Yana cem ü tefrik misâhatka öt, yeti kat felekni yatur yamça tutSonra cemi, tefrik ve mesahayı geç; yedi kat feleği, bir çöp parçası imiş gibi, avucunda tut. 
Takı kolsa cebr ü mukâbel okı, yeme oklidis kapğı yetrü tokıDaha da istersen, cebir ve mukabele oku; bir de Oklidis’in kapısını da iyice çal. 
Kerek dünyâ işi kerek ukbi tut, sakış birle adra tutar bilge bütGerek dünya işi, gerek ahiret işi olsun, inan ki. âlim bunları hesap ile birbirinden ayırarak, zapteder. 
Sakış artasa dünyâ ukbi işi, neçe birle artar ay edgü kişiHesap bozuluru, dünya ve ahiret işi de onunla birlikte bozulur, ey iyi insan. 
Kılayın tese sen özüŋ iş küdüg, ayıtğu kerek edgü isiz üdügHer hangi bir işe başlamak istenen, önce zamanın bunun için iyi veya kötü olup-olmadığını sormak lazımdır. 
Kün ay kutluğı bar yeme kutsuzı, ayıt kutluğın tut ay yalŋuk tüziGün ve ayların kutlusu olduğu gibi, kutsuzu da vardır; bunları sor ve kutlu olanını seç; ey remiz kalpli insan. 
İdi yakşı aymış biliglig karı, biligligke aytıp işiŋ kıl yorıBilgili, görmüş-geçirmis ihtiyar çok güzel söylemiş; isini her vakit bilgiliye sor ve ona göre hareket er. 
Bilig birle yalŋuk işin başlasa, tilek boldı sakın negü işleseİnsan ise bilgi ile baslara, onun her işinde muvaffak olacağını önceden kabûl et. 
Tükel işte aşnu tusulur bilig, kenikse bilig işke yetmez eligHer iste önceden bilgi edinmek faydalıdır; bilgi sonraya bırakılırsa, insan isinde muvaffak olamaz. 
Ayıt söz olarka yeme bütme terk, biligli bayat ol munı tutğu berkSözü onlara sor, fakat hemen inanıverme; her şeyi bilen Tanrıdır ve ancak ona kuvvetle sarılmalıdır. 
Bularığ yeme edgü tutğıl yaraş, tilin serme irme köŋül kılma başBunlara da iyi muamele er, anlat; onlara çıkışma ve incitecek söz söyleyerek, kalplerini kırma. 
Şairler Birle Katılmaknı AyurŞâirler İle Münâsebeti Söyler 
Basa keldi şâir bu söz tergüçi, kişig öggüçiler yeme yergüçiSonra söz dizenler, insanları öğen veya yeren bu şâirler gelir. 
Kılıçta yitigrek bularnıŋ tili, yana kıldı yinçge bu hâtır yolıBunların dili kılıçtan daha keskindir ve kalplerinin yolu ise, kıldan incedir. 
Batığ yinçge sözler ukayın tese, bulardın eşit söz ukulğay basaDerin ve ince manalı sözleri anlamak istersen, sözü bunlardan dinle, anlarsın. 
Teŋizke kirür körse köŋlün tükel, güher yinçü yakut çıkarur meselİyice dikkat edersen, onlar denize dalarak, güher, inci ve yakut çıkaran insanlara benzerler. 
Olar ögseler ögdi ilke barır, kalı sökseler atı artap kalırBunlar medhederlerse, bu medih bütün ülkelere yayılır; eğer hicv ederlerse, insanın adı dâima kötü olarak kalır. 
Usa edgü tutğıl bularnı kadaş, bularnıŋ tiliŋe ilinme adaşEy kardeş, bunlara mümkün olduğu kadar iyi muamele et; ey dost, bunların diline düşme. 
Kalı edgü ögdi tilese özüŋ, bularnı sevindür kesildi sözügEğer kendin öğülmek istersen, bunları memnun et; işte bu kadar. 
Negü kosa bergil bularka tükel, bularnıŋ tilindin özüŋ satğın alBunlar ne isterlerse, ver, hiç bir şeyi esirgeme; böylece bunların dilinden kendini satın al. 
Tarığçılar Birle Katılmaknı AyurÇiftçiler İle Münâsebeti Söyler 
Tarığçıturur kör takı bir kotu, kereklig kişilerturur bu botuBaşka bir zümre de çiftçilerdir; bunlar da lüzumlu insanlardır. 
Bularnıŋ bile sen katıl hem karıl, boğuzdın sıŋar sen sakınçsız tirilSen bunlar ile de temas et, münâsebet kur ve böylece boğazın hususunda endişesiz yaşa. 
Kamuğ teprenürke bulardın asığ, tözüke tegir yem içimdin tatığHer canlı bunlardan istifâde eder; yemek-içmek zevkini her kese bunlar verir. 
Tüzü tın tokığlı açıp todğuçı, muŋar boldı muŋluğ tirig bolğuçıBütün canlılar, acıkan ve doyanlar, bütün yaşayanlar bunlara muhtacdırlar. 
Saŋa ma seziksiz kerek bu kişi, itilse anın ötrü boğuzuŋ işiBoğazının ihtiyâcını te’min etmek için, şüphesiz, sana da bunlar lâzım olacaktır. 
Bularnıŋ bile me katıl ay kadaş, arığ bolğa boğuzuŋ halâl bolğa aşEy kardeş, bunlar ile de temas et ve münâsebette bulun; boğazın temiz kalır ve yiyeceğin halâl olur. 
Negü ter eşitgil sakınuk başı, kamuğ törlüg iştin sakınmış kişiHer işinde tedbirli hareket eden, takva sahiplerinin ileri gelenlerinden olan insan ne der, dinle. 
Köni yol tutayın tese yinçgelig, boğuzuğ arıtğu ay kılkı siligÇok ince olan bu doğru yolda yürümek istersen, ey temiz kalpli insan, önce yediğinin halâl olmasına dikkat et. 
Sakınuk bolayın tese belgülüg, boğuzka eginke halâl bir ülügGerçekten takva sahibi olmak istersen, boğazının ve sırtının nasibi halâl olmalıdır. 
Çığay bolmayın bay bolayın tese, zinâ kılma hergiz katığlan usaFakirliğe düşmemek ve dâima zengin kalkmak istersen, hiç bir vakit zina etmemeğe gayret et. 
Ağırlık bulayın tese sen özün, fesâdka katılma ay kılkı tüzünKendin dâima itibarda kalmak istersen, ey yumuşak tabiatlı insan, hiç bir vakit fesada karışma. 
Fesâd ol buzuğlı tüpüg yıldızığ, fesâd ol buzuğlı bu edgü ızığHer şeyin aslını, esasını bozan fesaddır; her iyi izi ortadan silen fesaddır. 
Fesâddın kürer ol bulunmış kutuğ, fesâd tamdurur ol udunmış otuğSaadeti bulan kimse fesada yaklaşmaz, sönmüş olan ateşi fesad tutuşturur. 
İdi yakşı aymış kılınçı silig, bilig birle işke yetürmiş eligişe bilgi ile el uzatan, temiz kalpli insan çok iyi söylemiş. 
Fesâd tegre turma yorıma yağuk, fesâd kayda bolsa uçuzluk anukFesad etrafında dolaşma, ona yakın gitme; nerede fesad varsa, orada itibarsızlık hâzırdır. 
Fesâd birle devlet turumaz kaçar, kalı tursa taŋ yok tünerçe konukSaadet fesad ile bir arada duramaz, kaçar; onun ancak bir gecelik misafir olmasına hayret etmemelidir. 
Tarığçı kişiler bolur elgi keŋ, bayat bermişindin tutar köŋli keŋÇiftçilerin elleri geniş olur; Tanrının verdiğini geniş gönülle sarf ederler. 
Kamuğ teprenigli tüzü yer oŋı, yorığlı aşı ol uçuğlı meŋiHer mahlûk kendi nasibini alır; yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar. 
Bularka katılğıl karılğıl özüŋ, tilin yakşı sözle açuk tut yüzüŋSen de bunlara katıl ve münâsebet kur; onlara tatlı söz söyle ve güleryüz göster. 
Tarığçılar Birle Katılmaknı AyurÇiftçiler İle Münâsebeti Söyler 
Tarığçıturur kör takı bir kotu, kereklig kişilerturur bu botuBaşka bir zümre de çiftçilerdir; bunlar da lüzumlu insanlardır. 
Bularnıŋ bile sen katıl hem karıl, boğuzdın sıŋar sen sakınçsız tirilSen bunlar ile de temas et, münâsebet kur ve böylece boğazın hususunda endişesiz yaşa. 
Kamuğ teprenürke bulardın asığ, tözüke tegir yem içimdin tatığHer canlı bunlardan istifâde eder; yemek-içmek zevkini her kese bunlar verir. 
Tüzü tın tokığlı açıp todğuçı, muŋar boldı muŋluğ tirig bolğuçıBütün canlılar, acıkan ve doyanlar, bütün yaşayanlar bunlara muhtacdırlar. 
Saŋa ma seziksiz kerek bu kişi, itilse anın ötrü boğuzuŋ işiBoğazının ihtiyâcını te’min etmek için, şüphesiz, sana da bunlar lâzım olacaktır. 
Bularnıŋ bile me katıl ay kadaş, arığ bolğa boğuzuŋ halâl bolğa aşEy kardeş, bunlar ile de temas et ve münâsebette bulun; boğazın temiz kalır ve yiyeceğin halâl olur. 
Negü ter eşitgil sakınuk başı, kamuğ törlüg iştin sakınmış kişiHer işinde tedbirli hareket eden, takva sahiplerinin ileri gelenlerinden olan insan ne der, dinle. 
Köni yol tutayın tese yinçgelig, boğuzuğ arıtğu ay kılkı siligÇok ince olan bu doğru yolda yürümek istersen, ey temiz kalpli insan, önce yediğinin halâl olmasına dikkat et. 
Sakınuk bolayın tese belgülüg, boğuzka eginke halâl bir ülügGerçekten takva sahibi olmak istersen, boğazının ve sırtının nasibi halâl olmalıdır. 
Çığay bolmayın bay bolayın tese, zinâ kılma hergiz katığlan usaFakirliğe düşmemek ve dâima zengin kalkmak istersen, hiç bir vakit zina etmemeğe gayret et. 
Ağırlık bulayın tese sen özün, fesâdka katılma ay kılkı tüzünKendin dâima itibarda kalmak istersen, ey yumuşak tabiatlı insan, hiç bir vakit fesada karışma. 
Fesâd ol buzuğlı tüpüg yıldızığ, fesâd ol buzuğlı bu edgü ızığHer şeyin aslını, esasını bozan fesaddır; her iyi izi ortadan silen fesaddır. 
Fesâddın kürer ol bulunmış kutuğ, fesâd tamdurur ol udunmış otuğSaadeti bulan kimse fesada yaklaşmaz, sönmüş olan ateşi fesad tutuşturur. 
İdi yakşı aymış kılınçı silig, bilig birle işke yetürmiş eligişe bilgi ile el uzatan, temiz kalpli insan çok iyi söylemiş. 
Fesâd tegre turma yorıma yağuk, fesâd kayda bolsa uçuzluk anukFesad etrafında dolaşma, ona yakın gitme; nerede fesad varsa, orada itibarsızlık hâzırdır. 
Fesâd birle devlet turumaz kaçar, kalı tursa taŋ yok tünerçe konukSaadet fesad ile bir arada duramaz, kaçar; onun ancak bir gecelik misafir olmasına hayret etmemelidir. 
Tarığçı kişiler bolur elgi keŋ, bayat bermişindin tutar köŋli keŋÇiftçilerin elleri geniş olur; Tanrının verdiğini geniş gönülle sarf ederler. 
Kamuğ teprenigli tüzü yer oŋı, yorığlı aşı ol uçuğlı meŋiHer mahlûk kendi nasibini alır; yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar. 
Bularka katılğıl karılğıl özüŋ, tilin yakşı sözle açuk tut yüzüŋSen de bunlara katıl ve münâsebet kur; onlara tatlı söz söyle ve güleryüz göster. 
Satığçılar Birle Katılmaknı AyurSatıcılar İle Münâsebeti Söyler 
Munıŋda basası satığçıturur, satığ birle tınmaz asığçıtururBundan sonra gelenler-satıcılardır; bunlar durmadan ticâret yapar ve kâr peşinde koşarlar. 
Ajun tezginürler tirilgü tilep, ögi köŋli bütrü bayatka ulapAkıl ve gönüllerini hep Tanrıya yönelterek, hayatlarını kazanmak için, dünyayı dolaşırlar. 
Olarka katılğıl keliş hem barış, negü kolsa bergil alış hem berişOnlara katıl, git ve onlar da sana gelsinler; ne isterlerse, ver; alışverişte bulun. 
Olarda bolur bu ajun ârzûsı, bodun körki üdrüm talu edgüsiHalkın beğendiği ve bu dünyada arzulanan seçme, iyi ve güzel şeyler hep onlarda bulunur. 
Toğardın batarka yorıp tezginür, tilemiş tilekiŋ saŋa keldürürDoğudan batıya kadar gezip, dolaşırlar ve arzu ettiğin şeyleri sana getirirler. 
Tümen tü ağılar ajun taŋsukı, olarda bolur ay biliglig akıEy bilgili cömerd insan, her türlü ipekliler, dünyanın nâdir şeyleri onlarda bulunur. 
Satığçı yok erse ajun kezgüçi, kaçan kedgey erdiŋ kara kiş eçiDünyayı dolaşan bu satıcılar olmasa idi, kara samur kürkü ne zaman giyerdin. 
Hıtay arkışı kesse arkış toğı, kayun kelgey erdi tümen tü ağıHıtay kervanları yolları toz-dumana boğmamış olsalar idi, bu çeşitli ipekliler nereden gelirdi. 
Satığçı yorımadı erse kezip, közün kim körür erdi yinçü tizipSatıcılar gezip-dolaşmamış olsalar idi, bu inci dizilerini kim seyreredebilirdi. 
Saka barsa mundağ bu yaŋlığ telim, uzun bolğa söz tep tireldi tilimBöyle sayarsan, buna benzer şeyler pek çoktur; sözü uzatmamak için, burada kesiyorum. 
Bu yaŋlığ bolur bu satığçı kamuğ, katılğıl olarka açuk tut kapuğBütün satıcılar hep böyle olurlar, onlara katıl ve kapını her vakit açık tut. 
Katığlan olarığ idi edgü tut, seniŋ atıŋ edgün yırak barğa bütOnlara karşı çok iyi muamelede bulunmağa gayret et; senin adın da iyilikle uzaklara gider, buna şüphe etme. 
Bular ol ajunda kör at eltgüçi, isiz edgü erse anı yadğuçıDünyanın her tarafına adını ulaştıran bunlardır; iyi olsun, kötü olsun, adını dünyaya bunlar yayarlar. 
Saŋa az üküş neŋ törü kılsalar, yanut kılğu ötrü sevinç bulsalarSana az veya çok, bir şeyler hediye ederlerse, karşılığını vermek suretiyle, sen de onları sevindirmelisin. 
Asığ yasta yinçge bolur kılkları, katılsa munı ked küdezip yorıKâr ve zarar hususunda çok hassas olurlar; onlar ile iş görürken, bu hususa çok dikkat etmelisin. 
Negü ter eşitgil ajun kezmiş er, başında keçürmiş telim körmiş erDünyayı gezmiş, bir çok şeyler görmüş-geçirmiş insan ne der, dinle. 
Ajunda atıŋnı yadayın tese, ümeg edgü tutğıl katığlan usaDünyaya adını yaymak istersen, mümkünse, yolculara iyi muamelede bulunmağa gayret et. 
Çavıkmak tilese özüŋ belgülüg, satığçıkaedgü yanut kıl ülügSen gerçekten meşhur olmak istersen, satıcılara iyi muamele et ve onların haklarını ver. 
At edgü tilese ödür ay urı, ümeg arkışığ edgü tutğıl yorıEy oğul, sen iyi nâm kazanmak istersen, yolcu ve kervanlara karşı her vakit iyi hareket et. 
Bu yaŋlığ katılğıl satığçı bile, tiril edgü atın sevinçin küleSatıcılara karşı işte böyle muamele et ve iyi ad kazanarak, sevinç ve huzur içinde yaşa. 
İgdişçiler Birle Katılmaknı AyurHayvan Yetiştirenler İle Münâsebeti Söyler 
Munıŋda basa ol bu igdişçiler, kamuğ yılkılarka bular başçılarBundan sonra hayvan yetiştirenler gelir; hayvan sürülerinin başında bunlar bulunurlar. 
Bütün çın bolurlar katı yok büki, kişilerke tegmez bularnıŋ yükiBunlar doğru ve dürüst insanlardır, hiç bir gizli-kapaklı tarafları yoktur ve kimseye de yük olmazlar. 
Yegü kedgü miŋü at adğır sülük, bulardın çıkar hem yüdürgü kölükYiyeceği, giyeceği ve ordunun binek atı, aygırı ile yük hayvanlarını bunlar yetiştirirler. 
Kımız süt ya yüŋ yağ ya yoğrut kurut, yadım ya kidiz hem azar evke tutKımız, süt yahut yün, yağ veya yoğurt ve peynir ile evin rahatını te’min eden yaygı veya keçe hep bunlardan gelir. 
Asığlığ kişiler bolur bu kotu, bularığ yeme edgü tut ay botuBu zümreye dâhil kimseler çok faydalı insanlardır; ey yavrum, bunlar ile de iyi münâsebette bulunmalısın. 
Katılğıl karılğıl yitür hem içür, könilik özele tiriglik keçürOnlara katıl, karış; onları yedir, içir ve hayatını doğruluk içinde geçir. 
Negü kolsa bergil kerek bolsa al, köni kördüm uş bu kotu bilmez alNe isterlerse ver; ne lâzım olursa, al; hîle bilmeyen bu zümrenin dâima doğru hareket ettiğini gördüm. 
Bularda tileme törü ya bilig, yorıkları keŋrü bolur ay siligBunlarda görgü veya bilgi arama, tavır ve hareketleri de serbest olur; ey temiz kalpli insan. 
Bularka katılsa özüŋni tutun, törüsüz tokusuz bolurlar otunBunlar ile münâsebette kendine dikkat et; bunlar görgüsüz, usulsüz ve kaba insanlardır. 
Tilin edgü sözle işimsinmegil, basınğan bolurlar biligsiz çigilOnlara tatlı söz söyle, fakat onlara arkadaş gibi hareket etme; bunlar câhil ve başın insanlardır. 
İdi yakşı aymış törü bergüçi, bodun birle katlıp sınap bilgüçiKanun koyan ve halk arasına karışarak, onu tecrübe yolu ile tanıyan insan çok güzel söylemiş. 
Biligsizni artuk yakın tutmağu, yakın tutsa şeksiz kılur kılmağuBilgisiz kimseyi kendine fazla yakın tutmamalısın; yakın tutarsan, şüphesiz, münasebetsiz bir harekette bulunur. 
Takı munda yakşı ayur kör bilig, bilig birle işke tegürgü eligBak, bilgi bundan daha güzel söyler; işe dâima bilgi ile el uzatmalıdır. 
Biligsizke yakma özüŋni tutun, özin tutğuçı er tirildi kutunBilgisiz kimselere yaklaşma, kendine hâkim ol; kendisine hâkim olan insan hayatını saadet içinde geçirir. 
Biligsiz kişidin yırak tur teze, biligsiz sözi kılkı barça otunBilgisiz insanlardan uzak dur, kaç; bilgisizin sözü ve hareketi dâima kabadır. 
Bu yaŋlığ bolur emdi igdişçiler, katılmak tilese sözüm yolçılarişte hayvan yetiştirenler böyle olurlar; onlara katılmak istersen, bu sözüm sana yolu gösterir. 
Ayu berdim emdi saŋa belgülüg, negü teg tirilgü alınğu ülügNasıl yaşamak ve nasıl kendi nasibini almak lâzım geldiğini işte sana açıkça izah ettim. Gönderen GunGun zaman: 
Uzlar Birle Katılmaknı AyurZenâat Erbabı İle Münâsebeti Söyler 
Takı bir kotusı bu uzlarturur, tirilgü tilep özke uzluk kılurBaşka bir zümre de bu zanaat erbabıdır; kendi hayatlarını kazanmak için, zanaat ile meşgul olurlar. 
Kereklig kişiler yeme bu saŋa, yakın tut bularığ tusulğay toŋaBunlar da sana lüzumlu insanlardır; ey yiğit, onları kendine yakın tut, faydaları dokunur. 
Temürçi etükçi yana kırmaçı, ya sırçı bedizçi ya okçı yaçıBunlar demirci, ayak-kabıcı, derici yahut cilacı, boyacı veya okçu ve yayadır. 
Bu dünyâ itigi bulardınturur, ajunda taŋ işler bulardın törürBu dünyanın süsü bunlardan gelir; hayret verici hünerler bunlardan çıkar. 
Telim bar bu yaŋlığ sasa söz uzar, özüŋ sen uka bar özüm söz üzerBunların sayısı pek çoktur; sayarsan, söz uzar; kalanlarını sen kendin tasavvur et, ben sözümü kesiyorum. 
Bularnı bile me katıl hem karıl, sevindür olarığ sevinçin tirilBunlar ile de görüş-tanış; onları sevindir ki, kendi hayatın da huzur içinde geçsin. 
İşiŋ kılsalar terk terin tegrü ber, yetürgil içürgil aşın keŋrü berSenin ısmarladığın bir işi yapınca, onların hizmet hakkını derhâl öde, bol-bol yedir, içir. 
Ayıŋlamasunlar seni halk ara, atıŋ artamasun munı ked kör eÇok dikkat et, halk arasında seni kötülemesinler; adın lekelenmesin. 
Yeme yakşı aymış biliglig süzük, bodunka bağırsak ne köŋli tüzükBilgili, halka merhametli, temiz ve berrak kalpli insan çok iyi söylemiş. 
Tiriglik tileme at edgü tile, at edgü kerek bu tiriglik bileYalnız hayat isteme, iyi nâm iste; insana hayat ile birlikte iyi ad da lâzımdır. 
Özüŋ ölgü âhır bu atıŋ kalır, atu edgü bolsa tiriglik tatırKendin nihayet öleceksin, fakat adın kalacaktır; adın iyi olursa, hayatın zevkli geçer. 
Kimiŋ atı isiz bolup artasa, aŋar yegreki ol tirig turmasaKimin adı lekelenir ve kötüye çıkarsa, onun için hayırlısı ölmektir. 
Münol bu tiriglik tile edgü at, isiz kılma edgün kılın meŋü atBu hayat bir sermâyedir, onun ile iyi ad kazanmağa çalış; onu boşuna geçirme, iyilik ile adını ebedîleştir. 
Çığaylar Birle Katılmaknı AyurFakirler İle Münâsebeti Söyler 
Bularda basası çığaykırturur, neŋin edgülük kıl içkıl ür hem yetürBundan sonra fakirler gelir; onlara mal ile iyilik et, yedir, içir. 
Duâçıtururlar saŋa ay kadaş, idi edgü neŋ bu duâ ay adaşEy kardeş, bunlar sana duacıdırlar; ey dostum, bu duâ çok iyi bir şeydir. 
Olardın tileme tavarın yanut, yanutı bayat berge edgü konutOnlardan, karşılık olarak, mal bekleme; buna mukabil Tanrı sana cenneti nasıp eder. 
Bu ol ilde törlüg katılğu kişi, saŋa tüşse iş ya olarka işiOnların sana veya senin onlara işiniz düşerse, memlekette temas edilecek kimseler bunlardır. 
Törü bir işinde bağırsaklıkın, saŋa bolğa barça kişiler yakınBunların işlerini hallederken, merhametli davran; böylelikle bütün bu insanlar sana yakın olurlar. 
Özüŋ bulğa iki ajun edgüsi, atıŋ edgü bolğay yadılğay küsiBöylece kendin her iki dünya nimetini elde edersin; iyi nâm kazanırsın ve şöhretin dünyaya yayılır. 
Evlik Negü Teg Almaknı AyurNasıl Evlenileceğini Söyler 
Kalı evlik almak tilese özüŋ, talusın tile ked yiti kıl közüŋEğer evlenmek istersen, çok dikkatli ol ve iyi bir kız ara. 
Köki edgü bolsun uruğ hem tarığ, uvutluğ sakınuk tilegil arığAlacak kimsenin soyu-sopu ve ailesi iyi olsun; kendisinin de haya ve takva sahibi, temiz olmasına dikkat et. 
Usa ev kızı al elig tegmedük, seniŋde adın er yüzin körmedükAlacaksan, el değmemiş ve senden başka erkek yüzü görmemiş olan, bir aile kızı almağa çalış. 
Seni sevge sendin adın bilmegey, yarağsız ya teŋsiz kılık kelmegeyBöylesi seni sever ve senden başkasını tanımaz, yakışık almayan münasebetsiz hareketlerde de bulunmaz. 
Özüŋde kodı al kisi alsa sen, bedük tüp ke yakma bulun bolğa senEvleneceksen, kendinden aşağı derecede biri ile evlen; kendinden yüksek ailelere yaklaşma, sonra onun esiri olursun. 
Negü ter eşitgil sınamış kişi, sınamış kişiniŋ bışığ ol işiTecrübe etmiş olan insan ne der, dinle; tecrübeli insanın işi dâima mükemmeldir. 
Kisi alsa özde kodı al köni, sevinçin keçürgey sen üdlek küniEvleneceksen, kendinden aşağı derecede biri ile evlen; ömrünü huzur içinde geçirirsin. 
Yüzi körki kolma kılınç edgü kol, kılınç edgü bolsa yarutğay seniOnda yüz güzelliği arama, güzel huy ara; huyu iyi olursa, seni memnun eder. 
Kisi alma alsa özüŋke kurı, sen alğıl sakınuk erenler eriEy takva sahibi insan, evlenme; evlenirsen, kendi dengin ile evlen. 
Yüzi körki kolma kılınç edgü kol, kılınç edgü bolsa tükel bolğa olYüz güzelliği arama, güzel huy ara; huyu güzel olursa, o mükemmel demektir. 
Ay körklüg koluğlı munı kolmağıl, kızıl meŋziŋi sen sarığ kılmağılEy güzellik arayan, güzellik arama; sen al yanağını boş yere sarartma. 
Kim evlik alayın tese törtte taş, adın almaz evlik ayâ erde başEvlenmek isteyen kimseler şu dört nevi kadın ile evlenirler, ey erkeklerin ileri geleni. 
Biregü bay evlik tiler üstikip, takı biri körklüg tiler köz tikipBiri zengin kadın ile evlenmek ister; biri güzel olmasını ister ve ona göz diker. 
Takı bir uruğluğ tüp aslı kolur, uluğluk atıŋa küvenür bolurBir başkası soyu-sopunun asîl olmasını ister ve bu asalet payesi ile iftihar eder. 
Takı biri yinçge sakınuk tiler, anı bulsa terkin aŋar öz ularBaşka biri de çok takva sahibi olmasını arzular; onu bulunca, ken dişini ona derhâl kaptırır. 
Bularda talusın ayayın saŋa, kisi alğu erse kulak tut maŋaBunlardan hangisinin daha iyi olduğunu sana söyleyeyim; evlenmek istersen, bana kulak ver. 
Ayâ bay tilegli sen evlik talu, bulun bolmağıl sen ay bilgi toluEy seçkin ve bilgili insan, sen zengin bir kadın ile evlenmek isteyerek, kendini onun esiri durumuna sokma. 
Bedütgey tilin köŋli neŋke bolup, kötürgü kerek neŋ tilese kolupO malına güvenerek, dilini uzatır; o bir çok şeyler ister ve onun bütün bu arzularını yerine getirmek icap eder. 
Ayâ körk tilegli kişi edgüsi, kisi körki kolma bodun külgüsiEy güzellik arayan insanların iyisi, kadında güzellik arama, âleme maskara olursun. 
Tozu halk sever ol kisi körkini, meger teŋri fazlı küdezse anıKadının güzelini her kes arzular; fakat onu ancak Tanrının fazlı koruyabilir. 
Ayâ tüp tilegli bedüklük bile, uçuz kılmağu öz bedük tüp bileEy asalet ve büyüklük arayan insan, bu asîl aile içinde küçük mevkie düşme. 
Uruğluğ tarığlığ bedükler tili, bedükrek bolur bolma evçi kulıSoyu-sopu büyük olan kimseler yüksekten konuşurlar; sen kadın esiri olma. 
Ay yinçge sakınuk tilegli ınal, munı bulsa bulduŋ bu tört neŋ tükelEy alacağı kadının takva sahibi olmasını isteyen bey-zâde, böylesine rastlarsan, her dört şeyi de bir arada elde etmiş olursun. 
Kalı bulsa edgü sakınuk tişi, yava kılma alğıl ay edgü kişiEğer iyi ve takva sahibi bir kadın bulursan, bu fırsatı kaçırma, derhâl evlen, ey iyi insan. 
Tilek baylık erse tire birge neŋ, bayutğay seni ol kızıl bolğa eŋArzun zenginlik ise, o tasarruf ederek, seni zenginleştirir ve yüzünü güldürür. 
Kılınçı köni erse körki kelir, tişi körki kılk ol biligli bilirAhlâkı dürüst olan kimse güzel görünür; kadının güzelliği onun tavır ve hareketidir; bunu bilen bilir. 
Sakınuk arığ bolsa aslı bolur, ol üç neŋ bu yerde bolur ay unurKadın takva sahibi ve temiz olursa, asîl demektir ve diğer üç şey de onda birleşir, ey kudretli insan. 
Sakınuk tile sen kisi ay bügü, sakınuk bulunsa bolur törtegüEy hakîm insan, takva sahibi olan kadın iste; takva sahibi biri bulunursa, her dört şey onda birleşmiş olur. 
Munı teg bulur erse sen bir tişi, katığlan yava ıdma ersig kişiBöyle bir kadın bulursan, çabuk davran; fırsatı kaçırma; ey mert kişi. 
Oğul Kız Tuğsa Neteg İgidgüsin AyurÇocukların Nasıl Terbiye Edileceğini Söyler 
Oğul kız törüse seniŋ ay teŋin, eviŋde igidgil igidme öŋinSenin ay gibi bir oğlun veya kızın doğarsa, onu kendi evinde terbiye et, bu işi başka ellere bırakma. 
Avurtası edgü kişi tut arığ, oğul kız arığ kopğa turğay fâriğSüt ninesi olarak iyi ve temiz bir kadın tut; oğlun kızın temiz büyür ve uzun ömürlü olur. 
Oğul kızka ögret bilig hem edeb, aŋar iki ajun anıŋ asğı tapOğul-kıza bilgi ve edep öğret; bu her iki dünyada onlar için faydalı olur. 
Oğulka kisi al kızığ erke ber, sakınçsız tirilgil ayâ kutluğ erOğula kız al, kızı ere ver; ömrünü derdsiz geçir, ey mes’ûd insan. 
Kamuğ erdem ögret oğulka tükel, ol erdem bile bu tere berge mâlOğula bütün faziletleri tam olarak öğret; o bu faziletler ile ileride mal sahibi olur. 
Süre ıdma boşlağ oğuluğ yava, yava bolğa boşlağ yügürgey eveOğulu başı-boş dolaşmağa bırakma; başı boş kalırsa, her tarafa gider ve yazık olur. 
Kızığ tutma evde uzun begsizin, ökünç birle ölgey özüŋ igsizinKızı çabuk evlendir, uzun müddet evde tutma, yoksa hastalığa lüzum kalmadan, yalnız bu peşimanlık seni öldürür. 
Ayâ koldaş ardaş söz aydım kese, bu kız toğmasa yeg tirig turmasaEy dost arkadaş, sana kesin bir söz söyleyeyim; bu kızlar doğmasa, doğarsa yaşamasa daha iyi olur. 
Kalı tuğsa yegrek aŋa yer koyı, evi bolsa koşnı ölügler toyıEğer dünyaya gelirse, onun yerinin toprağın altı veya evinin mezara komşu olması daha hayırlıdır. 
Tişilerni evde küdezgil tuçı, tişiniŋ taşı teg bolumaz içiKadınları her vakit evde muhafaza et; kadının içi dışı gibi olmaz. 
Yatığ evke ıdma çıkarma tişig, körüp yolda alğan köz ol bu kişigYabancıyı eve sokma, kadını dışarıya çıkarma; bu kadınları sokakta gören göz onların gönlünü çeler. 
Közün körmese ârzû kolmaz köŋül, közüŋ körse köŋlüŋ kolur ay oğulGöz görmezse, gönül arzu etmez; ey oğul, gözün görürse, gönlün arzular. 
Közüŋni küdezgil köŋül kolmağay, köŋül kolmasa öz bulun bolmağayGözünü gözetirsen, gönülün bir şeye akmaz; arzu etmeyince de, insan hiç bir şeye kapılmaz. 
Tişig katma erke yegü içgüde, kalı kattıŋ erse keçer keçgüdeYemekte, içmekte kadınları erkeklere katma; eğer katarsan, ölçüyü kaçırırlar. 
Tişig ıdma evde öŋin çıkğalı, kalı çıksa yitrür könilik yolıKadını evden dışarı bırakma; eğer çıkarsa, doğru yoldan şaşar. 
Tişi aslı et ol küdezgü etig, yıdır et küdezmese bolmaz itigKadının aslı ettir; eti muhâfaza etmeli; gözetmezsen, et kokar; bunun çâresi yoktur. 
Ağır tut tişig sen negü kolsa bir, eviŋ kapğı bekle yırak tutğıl erKadına saygı göster, ne isterse, ver; evin kapısını kilitle ve eve erkek sokma. 
Vefâ yok bularda ozadın berü, közi kança baksa bu köŋli naruBunlarda öteden beri vefa yoktur; gözleri nereye bakarsa, gönülleri oraya akar. 
Cefâ birle önmiş igidmiş yığaç, yimişi ağu ol aŋar bolma açOnlar zahmetle süren ve yetişen bir ağaca benzer; meyvası zehirdir, ona karşı iştiha ve ihtiras besleme. 
Neçe miŋ azığlığ eren erkeki, tişilerde ötrü üzüldi kökiNice bin kudretli ve erlerin eri erkekler kadınlar yüzünden mahvolup gitmişlerdir. 
Neçe kızğu eŋlig yüzi suvluğ er, tişilerde ötrü özi boldı yerNice al yanaklı ve yüzü sıhhatle pırıl-pırıl parlayan erkekler, kadınlar yüzünden, toprak olup-gitmişlerdir. 
Tümen miŋ külüg çavlığ ersiglerig, tişiler anı yerke kömdi tirigBu kadınlar binlerce namlı ve şöhretli kahramanları diri-diri yere gömmüşlerdir. 
Negü teg küdezgü olarığ tutup, küdezigli teŋri küdezsü utupOnları nasıl zapt ve rapt altına alabilirsin; meğer ki, her şeyi koruyan Tanrı onlarla başa çıksın. 
Elig Asrakılarığ Negü Teg Tutğusın AyurHizmetçilere Nasıl Muamele Edileceğini Söyler 
Yeme edgü tutğıl elig asrakığ, yegü içgü bergil bütür oprakığBir de hizmetçilere iyi muamele et; onlara yiyecek, içecek ver ve giyeceklerini eksik etme. 
Küçiŋe teŋeşi yüdürgil yükin, ayıtğay seniŋdin bayat erkliginOnlara kudretleri nisbetinde iş ver; kadir Tanrı bunların hesabını senden soracaktır. 
Ayı artuk emgek tegürme aŋar, bayat ol saŋa hasmı andın sıŋarOnlara kudretlerinin fevkinde işler yaptırıp, eziyet etme; aksi hâlde karşında Tanrıyı bulursun. 
Olar ma bayat kulları ol kamuğ, aŋar küç kılıp özke alma tamuğOnlar da Allahın kuludur; onlara zulüm ederek, kendine cehennemi satın alma. 
Uluğ sen olar boldı sende kiçig, kiçigke uluğ boldı açığ süçigSen büyüksün, onlar senden küçüktür; büyük küçüğe karşı dâima lütufkâr ve müşfik olur. 
Uluğ bolduŋ erse kiçig tut köŋül, uluğka kiçiglik yaraşur oğulNe kadar büyük olsan da, alçak gönüllü ol; ey oğul, büyüğe tevâzû yakışır. 
Negü ter eşitgil ukuşluğ saŋa, bu söz işke tutğıl ay bilgi keŋ eDinle, akıl sahibi sana ne der, ey geniş bilgili insan, bu söze göre hareket et. 
Kalı bolsa sen beg bodunka uluğ, köŋül til kiçig tut özüŋke yuluğEğer sen bey ve halkın büyüğü olursan, buna karşı tevâzû ve nezâket fedakârlığını göze al. 
Özüŋni unıtma yaŋılma yorık, kelir kutka yapma selâmet yoluğKendini unutma, hareketlerinde doğru yoldan şaşma; saadetin yolunu kapama ki, o sana sağ-sâlim erişebilsin. 
Eviŋ barkıŋ ked arığ tut silig, saŋa kelge devlet akı keŋ eligEvini-barkını çok temiz ve pâk tut; ey cömert ve açık elli insan, bu sana saadet getirir. 
Aş içgü tuz etmek yeme keŋrü tut, atıŋ edgü bolğay kelü berge kutBir de yiyeceği, içeceği ve tuz-ekmeği bol tut; iyi nâm kazanırsın ve saadet sana yâr olur. 
Kirişke yaraşı çıkış kıl yakın, çıkış bolsa terkin kirişke bakıniradına göre masrafını ayarla; masrafına göre de derhâl iradını tanzim et. 
Alımka berimke oŋay edgü bol, kayu üdte kılsa açuk bolğa yolAlırken-verirken kolaylık göster ve dürüst hareket et; böyle yaparsan, yolun her vakit açık olur. 
Elig tarlıkı tegse emdi saŋa, kişike muŋadma ay ersig toŋaEğer elin dara girerse, ey mert yiğit, başkalarına bundan sızlanma 
Severiŋ eşitgey elig tutmağay, sini sevmegüçi küle tınmağaySevenlerin duyar, fakat yardımına koşmazlar; seni sevmeyenler ise gülmek için bir fırsat bulurlar. 
Uçuz tutğa koldaş adaş ya kadaş, anıŋ ağrığında köŋül bolğa başArkadaş, dost veya kardeş nazarında itibârın kalmaz ve bunun acısından gönülün yaralanır. 
Kişi edgüsiŋe katılğıl karıl, kişi bol kişiler arala tiriliyi insanlara katıl ve onlarla münâsebette bulun; insan ol ve insanlar arasında yaşa. 
Ülüşlerde turma ya tutma neŋiŋ, ökünçün sarığ bolğa kızğu eŋiŋHisseli işlere girişme ve böyle işe mal yatırma; al yanağın peşimanlıktan sararır. 
Uluğ yolka tutma sen ev bark yakın, tokığay yoduğ sen munı ked sakınEvin-barkın büyük ve işlek yollara yakın olmasın, sana zararı dokunur; bunu iyice düşün. 
Begig koşnı kılma ya yadğun ögüz, hisârka yakın turma ay köŋli tüzBeye veya taşan nehre komşu olma; hisara yakın durma, ey dürüst kalpli insan. 
Bu üç koşnılıktın saŋa asğı yok, anıŋ yası tegse aŋar osğı yokBu üç komşuluktan sana bir fayda olmadığı gibi, bunlardan gelecek zarar da önlenemez. 
Ev almak tilese ayıt koşnısın, yer almak tilese ayıtğıl suvınEv almak istersen, komşusunu sor; yer almak istersen, suyunu sor. 
İsizke katılma selâmet yorı, kılınçıŋ köni tut kevel teg küriKötüye katılma, selâmetle yürü, dâima doğru ve dürüst ol; küheylân gibi, meydanda cevelân et. 
Barığ tapkıl emdi beg atın alın, sakınç kısğa tutğıl sevinçin salınNe varsa, ona kanâat et, bey adını al; hırsına hâkim ol ve huzur içinde yaşa. 
Ölümüg unıtma odulğay özüŋ, idiŋni unıtma açılğay közüŋÖlümü unutma, gaflete düşmezsin; rabbini unutma, gözün kapalı kalmaz. 
Sözüŋ saknu sözle sakınç kelmegey, yava kılma üd kün ökünç bolmağaySözünü düşünerek söyle, sana keder gelmez; hayatını boşuna geçirme, peşiman olmazsın. 
Küvezlenme artuk turı bolğa sen, saran bolma artuk söküş bulğa senÇok gururlanma, her kes senden tiksinir; çok hasis de olma, sana söğerler. 
Negü ter eşit köŋli alçak kişi, kişilik kılığlı kişilik tuşıAlçak gönüllü ve insanlığa karşı insanlık gösteren adam ne der, dinle. 
Özüŋ edgü atlığ bolayın tese, akı bolğıl artuk katığlan usaİyi nâm kazanmak istersen gayret et, çok cömert olmağa çalış. 
Boşuğ kul kılayın tese belgülüg, akı bol üle neŋ kötürdüŋ ülügHür insanı gerçekten kul etmek istersen, cömert ol, mal dağıt; karşılığını görürsün. 
Başım kökke tegsün tese sen turup, bilig birle işle kamuğ iş körüpBir gün başının göklere ermesini istersen, her işi dikkatle ve bilgi ileyap. 
Ajunka yadılmak tilese atıŋ, ümeg edgü tutğıl yügürdi atıŋAdının dünyaya yayılmasını istersen, yolcuya iyi muamele et, adın dünyayı dolaşır. 
Erejlig bolayın tese sen özün, osallıknı kodğıl ay kılkı tüzünHuzur içinde yaşamak istersen, ey yumuşak huylu insan, ihmalkârlığı bir tarafa bırak. 
Kılayın tese sen bayatka tapuğ, et özke ömiş berme yapğıl kapuğTanrıya kulluk etmek istersen, vücûda arzuladığı şeyleri verme ve bunun kapısını kapat. 
Kamuğ edgülükke tegeyin tese, et özni kısa tut havânı basaHer türlü iyiliğe erişmek istersen, vücûdu zapt ve rapt altına al ve nefsine hâkim ol. 
İdi yakşı aymış sakınuk kişi, bu söz işke tutğıl ay kılkı saşıTakva sahibi çok güzel söylemiş, ey ürkek ve mütereddit insan, buna göre hareket et. 
Bu et özke berme tilek ârzûsın, tilek bulsa yeyür idisi başınBu vücûdun dilek ve arzusunu yerine getirme; dileğine kavuşursa, sahibinin başını yer. 
Muŋar edgü kılsa bu isiz kılur, isiz kılsa boynın eger erksizinOna iyilik yaparsan, o sana kötülük eder; ona kötülük yaparsan, çaresiz, sana karşı boyun eğer. 
Sözin kesti ögdülmiş aydı kadaş, bu yaŋlığturur âm yorıkı adaşÖğdülmiş sözünü bitirdi ve:-— Ey kardeş avamın tavır ve hareketi böyledir — dedi — 
Ayu berdim emdi eşitti özüŋ, munı uktuŋ erse kesildi sözügişte, duyduğun gibi, sana izah ettim; bunları anladınsa, artık soracak bir şeyin kalmamıştır. 
Odgurmış suali ÖğdülmişkeODGURMIŞ’IN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim tükelmen ayâ kılkı tüzOdgurmış cevap verdi ve:—Ben bu sözlerin hepsini dinledim, ey dürüst tabiatli insan — dedi — 
Takı bir sözüm bar ayıtğu saŋa, anı ma ayu ber aça sen maŋaSana soracak bir şeyim daha var, onu da bana izah et. 
Katılsa özüm men kişiler bile, barışğu kelişgü kerekmen küleBen insanlara karışırsam, onlara gidip-gelirken, bunu endişesiz ve huzur ile yapmam lâzımdır. 
Seziksiz meni aşka ündegeler, men ündep olar ma maŋa kelgelerŞüphesiz, beni yemeğe çağıracaklar ve ben çağırınca, onlar da bana geleceklerdir. 
Neteg barğu aşka neteg yegü aş, okısa negü teg okığu adaşYemeğe nasıl gitmeli ve yemeği nasıl yemeli; çağırırken de nasıl çağırmalı, ey kardeş. 
Munı ma ayu ber maŋa belgülüg, bu iştin yeme ök alayın ülügBunu da bana açık olarak söyle, bu hususta da bir az malûmatım olsun. 
Öğdülmiş Odgurmışka Aşka Barmak Törüsin AyurÖğdülmiş Odgurmış’a Ziyâfete Gitmek Âdabını Söyler 
Yanut berdi ögdülmiş aydı bu ma, kerekligturur bu kadaş aysa maÖğdülmiş cevap verdi ve : — Ey kardeş, bu da izah edilmesi gereken bir şeydir — dedi — 
Üküş törlüg ol bu okığu kişi, telim törlüg ol bu konukluk aşıÇağıran kimseler muhtelif sınıf ve tabakalara mensup olduğu gibi, ziyafetler de türlü-türlü olur. 
Olarda birisi küdenke aş ol, ya sünnet aşı ya toğursa oğulBunlardan biri — düğün ziyafetidir; biri de—ya bir oğlun doğumu sünneti dolayısiyle verilen ziyafettir. 
Ya iş tuş okığay ya koldaş adaş, uluğ ya kiçig tut yakın ya kadaşBirde eş, dost yahut arkadaş, ahbap, büyük veya küçük, yakın veya veya kardeş ziyafete çağırır. 
Yoğ aşı bolur ya ölüg atıŋa, ya ol at bulup aş berür yatıŋaYahut bir ölü için yapılan yog aşı olur yahut biri bir rütbe alınca, başkalarına ziyafet çeker. 
Bularda kayu erse aş suv yegü, anı teŋle barğu azu barmağuBu ziyafetlerden hangisine gitmek ve hangisine gitmemek icap ettiğini bilmek lâzımdır. 
Adaş koldaş ardaş kadaş aşları, bolur erse körgü barıp işleriArkadaş, dost, ahbap ve kardeş ziyafetleri olursa, oraya gidip eşi, dostu görmelidir. 
Turu bergü aşta körüp yat bazığ, aş içgü tegiri üküş ya azığZiyafette bilhassa yat ve yabancılara itina göstermeli, yiyecek ve içeceğin az veya çok dağıtılmasına dikkat etmelidir. 
Yakın koşnı aşnı aş itse saŋa, azu teŋrilik iş okısa toŋaYakın komşu senin için bir ziyafet verir yahut âhiret kardeşin seni davet ederse, ey yiğit, 
Olarka yeme bar küdezgil köŋül, sevindür olarnı sevin ay oğulOnlara git, gönüllerini kırma; onları sevindir ve kendin de sevin, ey oğul. 
Kalı itseler aş saŋa oğrayu, ol aşka yeme bar sevindür yeyüEğer senin için bir ziyafet çekerlerse, o ziyafete de git; yemeklerini yiyerek, onları memnun et. 
Apaŋ munda taştın bolur erse aş, aŋar barmasa yeg köŋül bolğa başBunların dışında başka ziyafetlere davet ederlerse, bunlara gitmemek daha iyidir, gönlün yaralanır. 
Yazım ya yitim bolğa oldruğ turuğ, yavuz bolğa köŋlüŋ ay edgü uruğOturma yerleri yarım-yamalak olur; duracak yeri bulunmaz; ey asîl nesepli insan, kalbin kırılır. 
Ya esrük tütüş kılğa ahsumlağay, aşıŋ siŋmegey tek köŋül ağrığayYa ziyâfettekiler sarhoş olup, kavga ederler; yediğin içine sinmez, sâdece canın sıkılır. 
Kamuğ bir todum yem aş içgü üçün, özüŋni uçuz kılmağıl sen küçünBir doyumluk bu’ yiyecek ve içecek için, kendini zorla itibardan düşürme. 
Negü ter eşitgil boğuz tıdğuçı, özi boğuzıŋa erk bolup tutğuçıBoğazına hâkim olan ve icap ettiği zaman kendisini yemekten men’ edebilen insan ne der, dinle. 
Boğuzuŋ küdez bolma erniŋ eli, bu boğuzuŋ üçün bolma yalŋuk kulıBoğazını gözet ve aşağılık insan olma; bir boğaz için, insanların kulu durumuna düşme. 
Telim kördüm emdi ağır bolmış er, tıdumadı boğuzı üçün boldı yerŞimdiye kadar itibarda bulunmuş bir çok kimseleri gördüm; boğazlarına hâkim olmadıkları için, toprak ölup-gittiler. 
Üküş kördüm ilde bedümiş erig, bulun kıldı boğuzı töşendi yerigMemlekette yükselmiş bir çok insan gördüm; boğazlarının esiri oldular ve toprağa düştüler. 
Telim baynı kördüm boğuz bulnadı, özi boldı müflis çığaylık yediBir çok zenginler gördüm, boğazlarının esiri oldular ve böylece iflâs ederek, tekrar fakirliğe düştüler. 
Boğuzka bulun bolma boğuzı uluğ, boğuzka bulun bolsa bolmaz yuluğBoğazın esiri olma, ey boğazına düşkün adam; bağazın esiri olursan, bir daha bu esaretten kurtulamazsın. 
Kayu törlüg aşka barır erse sen, edeb birle aş ye bilir erse senHangi ziyafette olursa-olsun, yemek yerken, mümkün olduğu kadar, edep dâiresinde hareket et. 
Törü bilmez ögsüz kılıksız kişi, törülüg kişi körse yaŋlur başıUsûl bilmez, akılsız ve nasıl hareket edeceğini bilmeyen kimseler, usûle vâkıf insanları görünce, şaşırır-kalırlar. 
Seniŋde uluğ aşka sunsa elig, sen ötrü elig sun bu ol kör biligSenden büyük yemeğe başladıktan sonra, sen elini uzat; bak, âder böyledir. 
Oŋ elgiŋ bile sun bayat atı ay, yegü üdregey hem özüŋ bolğa bayYemeğe sağ elini besmele ile uzat; böylece yemeğin bereketi artar, sen de zengin olursun. 
Kişi utrukı türmek alma tigü, öz utru negü erse alğu yegüBaşkasının önündeki lokmalara dokunma; kendi önünde ne varsa, onu al ve ye. 
Bıçak tartma anda kötürme süŋük, ayı bolma kovdaş ne silkim sepükSofrada bıçak çıkarma ve kemik sıyırma; çok obur olma ve pek de sünepe oturma. 
Neçe me tok erse yeyü turğu aş, kişi aş kişike körü ber kadaşNe kadar tok olursa-olsun, insan ikram edilen yemeği reddetmemelidir; ey kardeş, yemeği adamına göre ikram et. 
Yegü alsa tişle uşak tançula, işig aşnı ürme sen ağzıŋ bileYemeği alınca, ısır ve ufak-ufak çiğne; sıcak yemeği ağzın ile üfleme. 
Yer erken aşığ türtme tirki öze, kişi körki buzma kılınçıŋ tüzeYemek yerken, sofra üzerine sürünme; insanların huzurunu kaçırma, hareketine dikkat et. 
Törüsüzlük ol bu törüçe yorı, törüsüz kişiler kişike korıBütün bunlar usûl bilmezlikten ileri gelir, usûle uygun hareket et; usûl bilmeyen insanların başkalarına zararı dokunur. 
İdi yakşı aymış törülüg kişi, törü bilse yalŋuk bulur tör başıUsûl bilen kimse çok güzel söylemiş; insan usûl bilirse, baş-köşeye geçer. 
Kamuğ neŋke öŋdi törü bar sözi, törü tüz yorıtsa yarur er yüziHer şeyin usûlü, âdap ve erkânı vardır; usûlü tam olarak tatbik eden kimsenin yüzü güler. 
Kılıksız törü öŋdi bilmez kişi, kişike katılsa itilmez işiUsûl, âdap ve erkânı bilmeyen kimse insanlara katılırsa, işinde muvaffak olamaz. 
Aşığ tatğanu ye sen elgiŋ sunup, seni körse evlik sevinsün turupYemeğe elini uzat, haz ve arzu ile ye; ev hanımı, seni görerek, memnun olsun. 
Kişi emgek ıdsa saŋa itse aş, yava kılma emgek anı kılma başînsan zahmet edip, sana ziyafet hazırlarsa, bu zahmeti boşa çıkarma; onun hatırını kırma. 
Köni sözlemiş körse köŋli oduğ, sözi körse mani berür tü boduğGönülü uyanık insan çok doğru söylemiş; dikkat edersen, onun sözü çok renkli ve manalıdır. 
Kişi köŋli yuvka sırınçğa sanı, idi ked küdez sınğa serme anıinsanın gönülü incedir, o bir sırçaya benzer; ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır. 
Serilse kişi köŋli kitti tatığ, yakınlık kesildi yıradı asığİnsanın gönülü kırılırsa, işin tadı kaçar, yakınlık uzaklaşır ve ondan faydalanmanın arkası kesilir. 
Yakınlık tilese küdezgil köŋül, köŋül sınsa killi yakınlık tüŋülYakınlık istersen, gönülü gözet; gönül kırılırsa, yakınlık gider ve bil ki, artık o senin dostun değildir. 
Aşığ teŋleyü ye yeme aş üküş, maŋa mundağ aydı ukuşluğ küsüşYemeği ölçülü ye, çok fazla yemek yeme; akıllı ve aziz insan bana böyle dedi. 
Üküş yeglilerniŋ aşı yeg bolur, aşı yeg kişi tutçı iglig bolurÇok yiyenlerin yemeği hazmolunmaz; yemeği iyi hazmedemeyen kimseler dâima hasta olurlar. 
Boğuzdın kirür ig boğuzuğ küdez, aşığ teŋleyü ye yegü içgü azHastalık boğazdan girer, boğazı koru, yemeği ölçü ile ye; insan her vakit az yeyip, az içmelidir. 
Bu ığ tutsa terkin kişig yavrıtur, anı emlemese ölüm tavraturinsana bir hastalık gelirse, onu derhâl kuvvetten düşürür; tedavi edilmezse, ölüm koşar-gelir. 
Yeme yakşı aymış otaçı hakim, hakimler sözini yavuz tigli kimTabip hakîm de çok güzel söylemiş; hakimlerin sözüne kim fena diyebilir. 
Ölümdin yumuşçı ig ol aşnusı, kişi igledimü ölüm koşnısıHastalık ölümün ilk habercisidir; insan hastalandımı, ölüm yanı başındadır. 
Belâ mihnet ol ig ölüm tutğakı, ölümde tatığ yok azu yakşısıHastalık belâ ve mihnettir ve ölümün öncüsüdür; ölümün zevki yoktur, onun iyisi olmaz. 
Kişimen tegüçi apa oğlanı, isig tumlığığ bilgü adra anıBen insanım — diyen âdem-oğlu sıcağı ve soğuğu ayırt edebilmelidir. 
Tadu bilgü aşnu yaraşık yese, taduka yaraşmaznı kodğı usaUygun olan şeyleri yemek için, önce tabiatı bilmeli; tabiata uygun olmayan yemeklere mümkün mertebe yanaşmamalıdır. 
İsig artsa terkin soğık iç öze, soğık artar erse isigin tüzeSıcaklık fazlalaşırsa, üzerine derhâl soğuk bir şey içmeli; soğukluk fazlalaşırsa, onu sıcak ile tâdil etmelidir. 
Yegit erse yaşıŋ yaz erse yılıŋ, soğık işke tutğıl üşütür kanıŋYaşın genç ve ömrün bahar yıllarında ise, soğuk şeyler kullan, kanın bunları ısıtır. 
Yaşıŋ kırkta keçse kün ay erse küz, isig neŋ bile sen özüŋ tabı tüzYaşın kırktan fazla ve mevsim son bahar ise, tabiatini sıcak şeyler ile tanzim et. 
Yaşıŋ erse altmış üdüŋ erse kış, isig işke tutğıl soğık kılma işYaşın altmış ve vaktin de kış ise, sıcak şeyler kullan; soğuk şeyler ile arkadaşlık etme. 
Kuruğ tumlığ artsa isig öl anut, bu iki aŋar kılğa evre yanutKuruluk ve soğukluk fazlalaşırsa, sıcak ve yaş şeyleri hazır tut; bu ikisi onlara karşı koyar. 
Bu öl tumlığ artsa saŋa kılsa yas, isigin kuruğun anı yandru basBu yaşlık ve soğukluk fazlalaşır ve sana zarar verirse, sıcak ve kuru şeyler ile onları karşıla. 
Taduŋ tumlığ erse isigin küçe, isig erse tumlığ yeyü tur içeTabiatın soğuk ise, onu sıcakla kuvvetlendir; sıcak ise, soğuk şeyler ye ve soğuk şeyler iç. 
Kalı samduy erse taduŋ belülüg, isigli soğıklı ara bir ülügEğer tabiatın kat’î olarak ılık ise, onu, sırasına göre, sıcak ve soğuk şeyler ile besle. 
Bu yaŋlığ küdezgil taduŋnı köni, esen bolğa inçin tiriglik küniTabiatini bu şekilde tanzim et, hayatın huzur ve sıhhat içinde geçer. 
Negü ter eşitgil otaçı sözi, munıŋ manisi uk tirilgil kozıTabip ne söylemiş, dinle; bunun mânasını anlayarak yaşa, kuzum. 
Özüŋ tabını men ayayın yora, kızıllı sarığlı ürüŋli karaBen senin tabiatini izah edeyim; bu ya kızıl, sarı, ak veya kara olur. 
Bularda birisi biriŋe yağı, yağusa yağıka yağı adraraBunlardan her biri diğerlerine düşmandır; düşman düşmana yaklaşınca, bu renkler ile ayırt edilir. 
Ukuşluğ kerek öz taduğ teŋlese, yaraşık ne erse anı ok yeseTabiati mutedil tutmak için, insanın akıllı olması gerektir; uygun olan ne ise, ancak o şeyler yenmelidir. 
Kişi yılkı birle adırtı bu ol, taduka yaraşık yese ay oğulİnsan ile hayvan arasındaki fark, tabiate uygun şeyleri yemekle belli olur, ey oğul. 
Negü ter eşit emdi kökçin sakal, uka bar munı sen turu kalma kalŞimdi ak-sakal ne der, dinle; bunu anlamağa çalış ve ihtiyarlığında şaşırma. 
Kişi kırk yaşap öz tadu bilmese, tükel yılkı ol bu neçe sözleseİnsan kırk yaşına gelir ve kendi tabiatini bilmezse, nutuk sahibi olmasına rağmen, o tam bir hayvandır. 
Sınayu körü bilmese er bilig, kişike samağu anı ay siligTecrübe ve görgüsünden bilgi edinmeyen kimseyi insandan saymamalı, ey temiz kalpli insan. 
Başında keçip er yorık tüzmese, köni sözlemiş boldı yılkı teseTecrübelerine rağmen, hareketini tanzim edemeyen kimseye “hayvan” derlerse, doğru söylemiş olurlar. 
Üd üdlek keçip bolmasa er bügü, kişi tep atamağu yılkı tegüZaman geçtiği hâlde, hikmet sahibi olmamış ise, ona “insan” değil “hayvan” demelidir. 
Körü barsa yakşı ayur emçiler, aşığ az yese er esenin külerDikkat edersen, tabipler çok iyi söylemişler : insan yemeği ne kadar az yerse, o kadar sıhhatli ve neşeli olur. 
Esenlik tilese kör igsizlikin, az atlığ otuğ ye tiril ay tiginDâima sıhhatte kalmak ve hiç hasta olmamak istersen, “az” adlı ilâç ye ve öyle yaşa, ey bey-zâdem. 
Öz inçlik tilese ereji uzun, til atlığ etig ye tiril ay tüzünUzun zaman huzur içinde ve rahat yaşamak istersen, “dil” adlı eti ye ve öyle yaşa, ey temiz kalpli insan. 
Öğdülmiş Odgurmışka Aşka Okımak Törüsin AyurÖğdülmiş Odgurmış’a Ziyafete Davet Usûlünü Söyler 
Kalı sen okıyın tese sen kişig, okığıl velikin ked itgil işigEğer sen başkalarını davet etmek istersen, davet et, fakat bunun için evvelce çok iyi hazırlık gör. 
Ayak tirki ev bark arığ tut töşek, töşegil aş içgü yeme ked kerekEv-bark sofra ve tabakların temiz, odan minderlerle döşenmiş, yiyecek ve içeceklerin de seçkin olmalıdır. 
Arığ it aş içgü tatığlığ silig, yesü ârzû birle sunuğlı eligMisafirlerin arzu ile yiyebilmeleri için, yiyecek ve içeceklerin temiz ve lezzetli olması lâzımdır. 
Okımasa aş suv müni bir bolur, okısa körügli birig yüz kılurZiyafete davet etmezsen, bir kusur işlemiş olursun; davet edersen, gelenler, bir kusur yerine, bin kusur bulurlar. 
Usa edgü itgil sen aş suv arığ, todup kopsu barsu keligli arığBütün misafirlerin sofradan doyarak kalkması için, yiyecek ve içeceği mümkün mertebe iyi ve temiz hazırla. 
Adaşığ kadaşığ yırak ya yakın, tözüg aşka ünde küdezgil hakınArkadaş, kardeş, uzak ve yakın, her kesin hakkını gözet ve onları yemeğe davet et. 
Keliglisi kelgey kalı kelmese, köŋül kalmağay kör anıŋda basaGelen gelir; gelmeyenler olursa, onların da hatırı kalmamış olur. 
Boğuz övkesi bolsa yavlak bolur, öçep kek sürer ölse ötrü kalurBoğaz meselesinden doğan öfke çok fena bir şeydir; insan ölünceye kadar kin ve intikam besler. 
Körü bar tözüke aş içgü tegür, kinikmiş bar erse yeme aş yitürDikkat et, her kese yiyecek ve içecek yetiştir; geciken varsa, onu da yemeksiz bırakma. 
Kişi aş yese sen öze içgü tut, anı içse içgü yeme ök anutYemekte misafirin içeceğini eksik etme; biri biter-bitmez, diğeri hazır bulunsun. 
Kayuda yegü bolsa içgu kerek, yegü içgü birle teŋeşgü kerekYemek yenilen yerde içecek de bulunmalı; yiyecek ve içecek birbirine denk olmalıdır. 
Yegü bolsa içgü anuk bolmasa, ağu boldı sakın ol aşnı yeseYemek yanında içecek de hazır olmazsa, o yemek, yiyenler için, zehir olur. 
Tilese fukâ ber tilese mizâb, tilese cülengbin tilese cülâbister fuka’, ister mîzâb, istersen cülengbîn veya cülâb şertbetlerini ver. 
Munıŋda narukı negü bergüŋi, maŋa sen ayıtma ayıtğıl öŋiBunlardan başka daha neler vereceğini bana sorma; bunu başkalarına sor. 
Uluğlar yese aş tükese yeyü, kiçiglerke bergü aş içgü yegüBüyükler yemeklerini yeyip sofradan kalktıktan sonra, küçüklere yiyecek ve içecek verilmelidir. 
Tözüke tegür aş körü kodmağıl, söke barmasunlar açın ıdmağılHer kese yemek yetiştir, hiç kimseyi gözden kaçırma; onları aç bırakma, sana söğerek dönmesinler. 
Aş içgü yeseler nukul ur yimiş, kuruğ öl yimiş ur bir ança simişYiyecek ve içecek tamam olunca, çerez ve meyva ver; kuru ve yaş meyva yanında, bir mikdar simiş de bulunsun. 
Bıçış kıl küçüŋ yetse bıçğıl ağı, usa tiş teri bir kesilsü çoğıHediye ver; gücün yeterse, ipekli kumaş ver; mümkün ise, diş kirası ver ki, gelenlerin ağzı kapansın. 
Tükel boldı emdi aş içgü işi, aça ber kapuğ barsa tıdma kişiBu ziyafet işi böylece tamam olur, kapıları aç; misafirler gitmek isterlerse, artık onlara mâni olma. 
Bu aşka okığlı bolur tört kotu, barığlı yeme tört bolur ay botuZiyafete davet edenler dört zümre olduğu gibi, buna icabet eden. insanlar da dört türlü olur, ey yavrum. 
Biregü barır aşka ündeseler, aş içgü içer yer negü berselerBunlardan biri davet edildiği her ziyafete gider ve ziyafette ne ikram edilirse, yer, içer. 
Yana öz eviŋe okımaz kişi, başı bürnü yer evde yalŋuz aşıFakat kendisi evine başkalarını çağırmaz; yemeğini evine kapanıp, yalnız başına yer. 
Takı bir kişi körse aşka barır, aşın yer anı yandru aşka okırBiri de ziyafete gider, yemeği yer ve kendisi de onu yemeğe davet eder. 
Takı bir kişi aşka barmaz bolup, kişig me eviŋe okımaz körüpBiri de, kendisi ziyafete gitmediği gibi, başkalarını da evine davet etmez. 
Ölüg ol munı sen tirigke sama, katılma muŋar sen tiriglik yemeBöyle bir insan ölüdür, sen onu diriden sayma; ona katılma ve onunla birlikte bulunma. 
Takı bir kotu aşka barmaz okıp, kişig aşka ünder tokımlar tokıpBir kısmı da davete gitmez; fakat kendisi, hayvanlar keserek, başkalarını ziyafete çağırır. 
Bularda eŋ edgü yorık buturur, bügü bilge ögmiş kılık butururBunlardan en iyisi bu sonuncusudur, hakîm ve âlim insanların beğendikleri hareket de budur. 
Kerek aşka barğıl kerek barmağıl, boğuz tıd aş az ye esenin tirilister ziyafete git, ister gitme; fakat boğazına hâkim ol, yemeği az ye ve sıhhatle yaşa. 
Üküş yegli yalŋuk kör igçil bolur, sarığ meŋzi kovdak atı el bolurÇok yiyen insan her vakit hastalıklı olur, yüzü sarı, kendisi cılız olur ve itibardan düşer. 
Muŋar meŋzeyür kör otaçı sözi, tadu bilgüçi köŋli bilgi yazıMizacı bilen, fikir ve bilgisi geniş olan tabip de bu hususta bunu teyit eder bir söz söylemiştir. 
Boğuzdın kirür ig kişike aşın, kişig ig karıtur tükemez yaşınİnsana hastalık boğazdan ve yemekle birlikte girer; hastalık insanı ihtiyarlatır ve o ömrünü tamamlayamaz. 
Boğuzuğ küdez tutçı igsiz yorı, kılur ig kişiniŋ yüzini ışınBoğazı dâima gözet ve hasta olmamağa çalış; hastalık insanın yüzünü yişin yapar. 
Bu yaŋlığ bolur kör aş içgü işi, okığlıka barsa ya kelse kişiZiyafet işi, gerek davete icabette, gerek başkasını davet ederken, işte böyle olur. 
Munu sözledim men eşitti özüŋ, munı tapkıl emdi uzatma sözügİşte ben söyledim, sen dinledin; bunu şimdilik kâfi bul ve sözü uzatma. 
Bu ol dünyâ hali yorıkı yolı, kişike katılmak tilese kalıEğer insanlar arasına karışmak istersen, bu dünyanın hâli, tavrı ve yolu budur. 
Ay köŋlüm yarukı hakikat yakın, sözüm manisin uk yeme ked sakınEy gönlümün ışığı ve gerçekten yakınım olan insan, sözümün mânasını anla ve iyice düşün. 
Odgurmış Öğdülmişke Dünyâdın Yüz Evrüp Barıŋa Tapı Bolmakın AyurOdgurmış Öğdülmiş’e Dünyadan Yüz Çevirip, Olana Kanâat Ettiğini Söyler 
Yanut berdi odğurmış aydı bu söz, eşittim men emdi eşit evre sözOdgurmış cevap verdi ve : — Ben sözlerini dinledim; şimdi sen de banların mahzurlu taraflarını dinle — dedi — 
Sen aymış bu sözler kim ögrenseler, ajun içre bulğay tilek ârzûlarSenin söylediğin bütün bu şeyleri insanlar öğrenirlerse, bu dünyada dilek ve arzularına erişirler. 
Velikin tiriglik bolurmu yegü, munı bilgü aşnu ay bilge bügüFakat hayat yalnız yiyip-içmektenmi ibarettir; ey hakîm âlim, önce bunu bilmelidir. 
Kişi munça emgek bile kazğanıp, uzun kalmaz erse nerek neŋ yığıpBu dünyada uzun müddet kalmayacak olduktan sonra, insanın bu kadar zahmete katlanıp, bu malı toplaması neye yarar. 
Bu dünyâ tileyü yügürse kişi, yatu kaldı tâat tapuğlar işiinsan bu dünya peşinde koşarsa, tâat ve ibâdet işini bir tarafa bırakır. 
Bu kün sen maŋa kelmişiŋde berü, baka kör tapuğ barça kaldı turuBugün senin bana geldiğinden beri, bak işte, bütün ibâdet olduğu gibi geri kaldı. 
Kamuğ bir kişike katılmış üçün, yası munça erse küçeme öçünYalnız bir tek insan ile görüşüp-konuşmak beni bu derece zarara sokarsa, artık bana gücenme ve beni zorlama. 
Uluş kendke kirse meniŋ bu özüm, kişi birle bolğa işim hem sözümBen kalkıp, kasaba ve şehre inersem, bütün işim-gücüm insanlar ile olacaktır. 
Negü teg kılurmen bu tâat tapuğ, yapulğay maŋa bu sıŋardın kapuğBen tâat ve ibâdetimi nasıl edâ edebilirim; bu kapı artık benim içın kapanmış olacaktır. 
Kiçiglikte yandım karıdım bu kün, bayat tapğı birle tirildim ögünGençlikten ayrıldım, bugün artık ihtiyarladım; hayatımı Tanrıya hamd u sena ve ibâdet ile geçirdim. 
Yana yandru yanmak yavalık tapa, yararmu maŋa ay bağırsak apaHeder olacak bir hayata tekrar geri dönmek bana yakışırını, ey merhametli insan. 
Ne edgü bilig berdi bilgi ögüz, eşitgil munı sen ayâ köŋli tüzBilgisi ırmak gibi gür akan âlim ne iyi söylemiş; ey temiz kalpli insan, sen bunu dinle. 
Yegitlikte kılğıl karılık işi, karısa barır küç yetilmez kişiİhtiyarlıkta yapılacak işleri gençken yapmağa çalış; insan ihtiyarlayınca, kuvveti kalmaz ve bunlar yapılamaz. 
Yegitlikte tavrat bayat tapğı kıl, karılıkta bolmaz munı yetrü bilGençlikte davran, Tanrıya ibâdet kıl; ihtiyarlıkta bu yapılamaz, bunu iyice bil. 
Kiçig oğlan erken kılınç edgü tut, uluğlukka tegse udınur bu otGenç iken iyi hareket etmeğe çalış; ihtiyarlık gelince, bu ateş söner. 
Ne edgü bolur kör yegitlik üdün, ülüg alsa özke kamuğ edgüdünYiğitlik çağında her iyilikten kendisine bir hisse almak ne kadar güzel bir şeydir. 
Ne teŋsiz bolur kör karımış kişi, yava bolsa kılsa yegitler işiihtiyarlamış bir kimsenin vaktini heder ederek, gençken yapılması icâp eden şeyler ile uğraşması ne kadar yakışıksız olur. 
Tiriglik üçün boldı dünyâ neŋi, tiriglik tükese tüker neŋ muŋıDünya malı hayat için yaratılmıştır; hayat sona erince, mal derdi de ortadan kalkar. 
Tiriglik uçuktı tirip bu neŋiŋ, anuk kimke kodğu kesilse tınıŋMal toplaya-toplaya hayatın sonuna geldi; nefesin kesilirse, bunları kime bırakacağın bellidir. 
Tutayın sen aymış ilig tapğını, tükel bildim iş tuş bodun kılkınıSenin dediğin gebi, hükümdarın hizmetine girdiğimi ve eş-dost ile halkın tavır ve hareketini tam öğrendiğimi düşünelim. 
Negü asğı âhır ölür erse öz, saŋa teggüsi yok meger iki bözSonunda ölecek olduktan sonra, bunun faydası ne; bütün bunlardan elinde kalacak olan iki bez parçasıdır. 
Bu munça isinmek azu tumlımak, tilek iki boldı ay ersig çomakSıcakta bu kadar terleyecek ve soğukta bu kadar titreyeceksin ve neticede ıkı arzunu elde edeceksin, ey müslüman yiğit. 
Biri dünyâ mâlın bedüse özüŋ, takı bir yorık bolsa ilde sözügBiri bu dünya malı ile kendini yükseltmek, biri de memlekette sözü geçen bir adam olmaktır. 
İdi edgü erdi bu iki bulup, ölüm tutmasa kalsa meŋü bolupEğer bu ikisini elde ettikten sonra, ölümün pençesine düşmeyecek ve burada ebedî olarak kalacak olsa idim, bu çok güzel bir şey olurdu. 
Ölüm aldı mendin bu iki tatığ, nerek emdi dünyâ ay bilgi batığBu iki zevki ölüm benim elimden aldıktan sonra, şimdi bu dünyanın bana ne lüzumu var; ey derin bilgili insan. 
Kişi kutluğınıŋ bolur belgüsi, küniŋe yegedür anıŋ edgüsiİnsanlar arasında saadete nail olan kimsenin nişanı olur, onun iyiliği günden-güne artar. 
Kalı kutsuz erse kişig tumlıtur, karılık üdinde kılınç artaturEğer insan talihsiz ise, o başkalarını kendisinden soğutur ve ihtiyarlık gününde ahlâkı bozulur. 
İdi yakçı aymış bügü bilgi keŋ, eşitgil munı sen ayâ kızğu eŋHakîm ve bilgisi geniş olan insan çok iyi söylemiş; ey al yanaklı, sen bunu dinle. 
Kişi kutluğı ol neçe ulğadu, baru edgü bolsa isizlik koduİnsanların kutlusu yükseldikçe iyi olur ve kötülüğü bırakır. 
Tükel belgülüg bil kişi kutsuzı, karıp yügrür erse havâsı uduŞunu açık olarak bil ki, ihtiyarladığı hâlde, nefsine uyarak, onun peşinde koşan kimse de insanların talihsizidir. 
Kanı ol bu dünyâ tilep tutğuçı, öziŋe temür kend tura yapğuçıDünyayı isteyip, eline alan ve kendisine demirden şehir ve kale yaptıran kimse nerede. 
Kanı ol otun ıt bu dünyâ bulup, yaşıl kökke sundı kara kuş münüpBu dünyayı bulan ve kartala binerek, mâvî göğe çıkan o küstah köpek nerede. 
Kanı ol bayatmen tegüçi otun, teŋizde kodı ıdtı teŋri töbünBen Tanrıyım”” diyen ve sonunda Tanrının denizin dibine gönderdiği küstah nerede.” 
Kanı ol bu dünyâ neŋin tergüçi, neŋi birle yerde kodı barğuçıBu dünya malını toplayan ve malı ile birlikte yerin dibine geçen;insan nerede. 
Kanı ol toğardın batarka tegi, yorıp el tutuğlı bu dünyâ begiDoğudan batıya kadar sefer ederek, bir çok memleketleri hâkimiyeti altına alan dünya beyi nerede. 
Kanı ol tayakı yılan bolğuçı, teŋiz yarlıp ötrü yorıp keçgüçiAsası yılana çevirilen ve deniz yarılarak, oradan yürüyüp geçen insan nerede. 
Kanı ol peri kuş bu yalŋuk öze, uluğluk kılığlı kılınçı tüzePeri, kuş ve insanlara hükmeden o âdil insan nerede. 
Kanı ol ölüg tirgürügli kişi, ölümke tutuğ boldı âhır işiÖlüleri dirilten insan nerede; o da nihayet ölümün esiri olmuştur. 
Kanı ol kişide üdürmiş talu, kokuz kaldı dünyâ irildi toluinsanlar arasında seçilmiş olan o iyi zât nerede; dünya onsuz boş kaldı, bir tarafı eksildi. 
Ölüm tuttı eltti bu samışlarığ, sinimü kodur kör ay kılkı arığBu saydıklarımın hepsini ölüm yakaladı ve götürdü; ey temiz kalpli insan, senimi burada bırakacaktır. 
Bu yaŋlığturur bu ajun öŋdisi, kerek öŋdisi tut kerek tüŋdisiBu dünyanın kanunu böyledir; ister buna göre hareket et, ister aksi yolu tut. 
Baka körgil emdi yağız yer koyı, ne yaŋlığ kişi kirdi tolmaz oyıDikkat et, imdi bu kara toprak altına ne çeşit insanlar girmiştir; onun çukuru hâlâ dolmamıştır. 
Açıp körse erdiŋ kara yer katın, ne üdrüm talular yatur ınçıkınKara toprağın altını bir az açıp baksa idin, orada ne kadar seçkin ve iyi insanların cesetlerini görürdün. 
Ne begler yaturlar kara yer bolup, ne bilge bügü sızdı yerde ölüpNe beyler kara toprak olmuş, yatarlar; ne âlim ve hakimler ölüp, toprağa karışmışlardır. 
Begin kulda adra bilümez özüm, çığayığ bayında seçümez közümBen orada beyi kuldan seçemiyorum; gözüm fakiri zenginden ayırt edemiyor. 
Neçe kür küvezler bir ig iglemez, kara yerke kirdi kanı tepremezHayatlarında hiç bir hastalık görmeyen ne kadar cesur ve mağrur insanlar kara toprak altına girdiler; kımıldanmağa mecalleri yok. 
Bu yaŋlığ kişiler töşendi yerig, ya senmü kalır sen ya menmü tirigBütün bu insanlar toprağı döşendiler; burada senin ile benmi diri kalacağız. 
Yorıyu turuğlı bu barkın kişi, uluğ yolda itmez bu ev bark işiBu büyük yolda yalnız dinlenmek için bir az duran yolcu ev-bark yapmaz. 
Özümdin kötürdüm bu ârzû tilek, kodu bir bayatım maŋa tap yölekBen içimdeki bütün arzu ve dilekleri yok ettim; beni bırak, Tanrım bana yeter bir destektir. 
Kişig kul kılığlı bu suklukturur, kiterdim bu sukluk közüm toktururİnsanı kul eden bu ihtirastır; ben ihtirası bıraktım, artık gözüm toktur. 
Negü ter eşit dünyâ kodmış kişi, yayığ dünyâka köŋli todmış kişiDünyayı bırakmış ve bu dönek dünyadan bıkmış olan insan ne der, dinle. 
Ajunda tilekin bulundı özüm, harislık özindin kiterdi közümBen bu dünyada dileğimi buldum, her türlü ihtiras gözümden silindi. 
Özüm kodtı dünyâ tilek ârzûsın, tilekim tükendi kesidi sözümBu dünya ile ilgimi kestim ve bütün dilek ve arzuları üzerimden attım, artık dileğim kalmadı; işte bu kadar. 
Bu dünyâ içi bir tarığlağturur, negü ekse munda yarın ol önürBu dünya bir tarladır, burada bugün ne ekilirse, yarın o biçilir. 
Uruğ edgü ekse öner edgülük, ol edgü bolur ol yegü kedgülükiyilik tohumu ekilirse, iyilik çıkar ve bu iyilik senin için yiyecek ve giyecek olur. 
Uruğ isiz ekse isiz ök önür, ol isiz boyunka yarın yük bolurFenalık tohumu ekilirse, fenalık çıkar ve bu fenalık yarın insanın boynuna bir yük olur. 
Bu kün kodmağınça havâ ârzûlar, yarın bulğu ermez özüm edgülerBugün bu nefsi ve arzuları üzerimden atmadan, benim yarın iyilik bulmama imkân yoktur. 
Seni kodmaz erken bu dünyânı kod, saŋa todmaz erken sen ir aşnu todBu dünya seni terketmeden, sen onu bırak; o senden bıkmadan, sen daha önce davran, onu gözünden düşür. 
Anı kodmasa sen seni kodğa ok, aŋar todmasa sen saŋa todğa okSen onu terketmezsen, o seni bırakacaktır; sen ondan bıkmazsan, o senden bıkacaktır. 
Bolup kalğu erse nerek bu ajun, seni kodğu erse anı kod özünBöyle olduktan sonra, bu dünyanın ne lüzumu var; onun seni terketmesini beklemektense, sen onu bırak. 
Munı kod tile ol ajunuğ turup, erejin tiril anda meŋü bolupBunu bırak, şimdi o dünyayı iste ve orada huzur içinde, ebedî hayat sur. 
Takı munda yegrek tileyin tese, ikigün ajunuğ tileme usaBundan daha iyisi de var; eğer yapabilirsen, bunların ikisini de isteme. 
Yorı iki ajun idisin tile, nerek dünyâ ukbi ikigün bileYürü, bu iki dünyanın sahibini iste; dünya ve âhiret, bu ikisinin de ne lüzumu var. 
Törütgenni bulsa törümiş seniŋ, yaratğannı bulsa yaratmış seniŋTüreteni bulursan, türeyen senindir; yaratanı bulursan, yaratılan senindir. 
Törümişke korkma tileme tilek, törütgenke korkğıl anı tut yölekTüreyenden korkma ve ondan hiç bir dilekte bulunma; türetenden kork ve her şeyi ondan iste. 
Törütgen idi tapğı evre kodup, törümişke tapmak bolurmu udupTüreten rabbin ibâdetini geri bırakıp, türeyene uymak ve ona hizmet etmek değermi. 
İkide adın yok tapuğa işi, ya tapğı yarağay kötürgey başıHizmetkârın şu iki şeyden başka kazancı yoktur : ya onun hizmeti makbule geçer ve başı yükselir. 
Ya tapğı yaramağa emgekleri, yava bolğa üd kün tiriglikleriYahut hizmeti ve zahmetleri makbule geçmez; vakti ve ömrü boşuna harcanmış olur. 
Yarasa tapuğ beg kötürse anı, bolur özke erksiz bu bulmış küniEğer hizmeti makbule geçer ve bey yükseltirse, aradığını bulduğu gün, o artık kendisine hâkim olamaz. 
Ara aç ara tok yügürgü kerek, begi yatsa emgek bu körgü kerekBunun için bâzan aç, bâzan tok koşmak lâzım; beyi rahat ederse, onun zahmetini hizmetkârının yüklenmesi lâzımdır. 
Kalı siŋmese kör bu kılmış tapuğ, yava boldı isiz tiriglik kamuğEğer onun bu yapmış olduğu hizmeti makbule geçmezse, bütün bir hayat, çok yazık ki, boşuna geçmiş olur. 
Kayu ol tapuğçıkaayğıl asığ, bu tapğı içinde negü ol tatığSöyle, hizmetkârın elde ettiği nedir, onun bu hizmetinde ne gibi bir zevk vardır. 
Negü ter eşitgil ıla erkini, tapuğçı törüsin ayur kör anıHizmetkârlık âdap ve erkânı hakkında ila büyüğü ne der, dinle. 
Baka barsa ters iş bu begler işi, tapınsa telim terk yaranmaz kişiDikkat edersen, bu beylerin işi ters bir iştir; insan çok çalışmakla onlara kendisini kolay-kolay beğendiremez. 
Yarasa tapuğ özke erksiz bolur, yaramasa tapğı küniŋe ilürHizmeti beğenilirse, o kendi-kendisine hâkim olamaz; hizmeti beğenilmezse, o günden-güne itibardan düşer. 
Tapuğka ınanma ay tapğı telim, tapuğ kılğa âhır başıŋnı kalımEy hizmeti çok olan insan, sen hizmetine güvenme; bu hizmet, sonunda, senin başına mal olur. 
Sevindi tedükte sasıtur söker, yazıldı tedükte buşup kaş tügerO “memnun oldu” derken, ortalığı berbat eder, söğer; “yüzü güldü” derken, hiddetlenir, kaşlarını çatar. 
Tükel bilse bolmaz kılıklarını, yeme alsa bolmaz alıklarınıOnların tabiatlerini tamamiyle öğrenmek imkânsızdır; yapacakları fenalıkları da önlemek mümkün değildir. 
Tüpi yelturur bu ajun kör oğul, köliketurur kör karârı yok olEy oğul, bu dünya bir kasırga rüzgârıdır; o hiç bir yerde karar etmeyen bir gölgedir. 
Sakım ol körü barsa körnüturur, tutayın tedükte yiter yok bolurDikkat edersen, o ancak göze görünen bir seraptır; tutmak istersen, ele girmez, yok olur. 
Kezigçe kelir kör bu devlet kurı, tezig ol yayığ hem bolur terk karıBu saadet nöbeti, bak, sıra iie gelir; o dönektir, kaçmak ister, bir de çabuk ihtiyarlar. 
Kerek bolmaz emdi bu dünyâ maŋa, ya devlet kezigi kezig ay toŋaBana böyle bir dünyanın lüzumu yoktur; bu sıtmaya benzeyen saadet nöbetini de istemem, ey kahraman yiğit. 
İdim yadı iş tap sevingü sevinç, anıŋ yarlığı tap avınğu avınçRabbimin zikri bana kâfi bir iştir ve yerinde bir sevinçtir; onun emirlerini yerine getirmek, benim için kâfi bir meşgaledir. 
Sevüg bolmasa tap idim sevmişi, yağım yekturur öz yağılamışıRabbimin sevdiği işler kâfi gelmezse, mücâdele etmek için, düşmanım olan şeytan vardır. 
Tilekim anıŋdın umınçım aŋar, sığınğu idim ol küvençim aŋarHer arzumu Tanrıdan diler ve ona ümit bağlarım; her şeyde Tanrıya iltica eder ve ona güvenirim. 
Tonum koy yüŋi tap yegüm arpa aş, tükel boldı dünyâ maŋa ay kadaşGiymek için, koyun yünü ve yemek için, arpa aşı bana yeter; ey kardeş, bu dünyadan başka bir şey beklemiyorum. 
Negü ter eşitgil bağırsak sözi, üŋürde turuğlı sakınuk öziMağarada yaşayan, merhametli ve takva sahibi insan ne der, dinle. 
Ajunda alındım özümke öŋi, kavuk sökti yem tap tonum koy yüŋiDünyadan kendi hissemi aldım; kepekten yiyecek ile koyun yününden elbise bana yeter. 
Şekerde tatığlığ kavuk yür maŋa, çuz ol bu örüm ton ağılar teŋiKepek yemeği, benim için, şekerden daha tatlıdır; bu beyaz elbise, sırmalı ipeklilere bedeldir. 
Karın todğuça ye kamuğ yem içim, kerek arpa yür tut todurğu açımHer yiyecek ve içecekten ancak karnı doyuracak kadar yemeli; içinde ister arpa, ister darı olsun, bu da benim karnımı doyuracaktır. 
Toru ölmegüçe yegil ây kadaş, yeme udlayu sen taduŋ bolğa başEy kardeş, sen ölmeyecek kadar bir şey ye; öküz gibi çok yeme, mizacın bozulur. 
Tatığ sürme tatığ kını ked katığ, tatığka yanut ornı teŋsiz batığZevk-safa sürme, zevkin cezası çok ağırdır; zevk karşılığında elde edilen yer berbat bir bataklıktır. 
Açığ süçig aşlar boğuz tatğı ol, boğuz tatğı sürgen kişi yılkı olEkşi veya tatlı yemekler boğaz zevkidir; boğazına düşkün adam hayvandan başka bir şey değildir. 
Ağı çuz kedim ton kişi kedgüsi, et öz örtgü tap kıl ay er edgüsiİnsanlar ipekli ve sırma elbiseler giyerler; sen ancak vücûdunu örtecek bir şeyle iktifa et, ey erkeklerin iyisi. ¦ 
Boğuz bir todunsa iki kün barır, egin kedse bir ton iki yıl kalırBoğaz bir doyarsa, bu iki gün devam eder; sırta giyilen bir elbise iki yıl dayanır. 
Bu iki üçün özüm kul kılıp, kişi tapğı kılmak yararmu bilipBu iki şey için insanların hizmetine girmekle, kendini bile-bile kul etmek değer mi. 
Ediz arşta altın serâ’ka tegi, tüzü barça muŋluğturur bir teŋiYukarıda Arş’tan aşağıdaki toprağa kadar, dünyada mevcut ne varsa, bunların hepsi, istisnasız, muhtaç durumdadır. 
Meger bir bayat ol tükel muŋsuzun, muŋuğ bildeçi ol bağırsak tüzünHer şeyden müstağni ancak bir Tanrı vardır; o ihtiyaçları bilir, merhametli ve halimdir. 
Köŋül bir bayatka uladım köni, tilekçi bolupmen tilermen anıGönlümü ihlâs ile bir olan Tanrıya ulaştırdım; ısteyici sıfatı ile yalnız onu istiyorum. 
Barı boldı şeksiz maŋa belgülüg, köŋül bütti yırlar tilim ülgülügOnun varlığına gönülden iman ettim; gönlüm inandı ve dilim şevkle onu zikreder. 
Barıŋa mukırmen tiler> kayuda tilegü özüm belgüsüzVarlığını ikrar ediyor ve gece-gündüz uyumadan, onu istiyorum; fakat onu nerede arayacağımı kendim de bilmiyorum. 
İdimni tiler> nışânın bulurmen körüglisi yokGeceleri gözlerimi kırpmıyorum, rabbimi diliyorum; nişanını buluyorum, fakat onu gören yok. 
Tilegli udımaz tile tınmağıl, tilep bulmadım tep titip yanmağılArayan uyumaz, durmadan ara; arayıp ona yaklaşmışken, bulamadım diye, geri dönme. 
Tile tutçı tınma tilep yetgü yok, tilep bulmadım tep yanın yatğu yokDurup-dinlenmeden ara; aramakla ona erişebilen yok; fakat arayıp da, bulamadım diye, yan yatmak da doğru değildir. 
Tilegli yügürgü kerek tınmadı, tınıp yatğuçılar tilek bulmadıArayan kimse dinlenmeden koşmalıdır; dinlenerek yatan kimseler aradıklarını bulamadılar. 
Tilep tınmağuçı ne bulmaz bolur, tınıp yatsa ârzû tilek kim bulurDurmadan arayanlar neler bulmazlar; kim dinlenip-yatmakla arzusuna kavuşur. 
Meni ol tiledi eŋ aşnu sevip, anı men tiler boldum emdi ivipilk önce, severek, o beni arzuladı; ben de şimdi çırpınarak, onu arar oldum. 
Meni aşnu ol koldı erdi ezel, anın men kolur boldum emdi tükelÖnce o beni ezelde istemiş idi; onun için şimdi ben de yalnız onu ister oldum. 
Bu mundağ idimni kalı sevmeyin, tilep bulğuka öz kalı ivmeyinBöyle rabbimi nasıl sevmem; onu arayıp-bulmak için, nasıl çırpınıp durmam. 
Muŋumka takımka maŋa ol yarar, belâ kadğu tegse meni ol yularMuhtaç olduğum zaman, başım sıkıldığı zaman, bana o yardım, eder; belâ ve kaygı gelirse, beni o kurtarır. 
Meni ol üdürdi eŋ aşnu tilep, anın öz tiler boldı köŋlin ulapilk önce o beni isteyerek seçti; bu sebepten şimdi ben onu gönülden arzuluyorum. 
Meni ol törütti bu ol çın sözüm, meni ol igidti bedüdi özümBu sözüm doğrudur, beni o yarattı, yetiştirdi ve ben de böylece büyümüş oldum. 
Tüŋüldüm bu halktın sığındım aŋar, küdezgey meni ol kamuğdın sıŋarBen halktan vaz geçtim, Tanrıya sığındım; o beni her şeyden korur. 
Özüm kalsa yalŋuz idim yadı tap, özüm sözlegüke idim atı tapYalnız kalırsam, bana rabbimin zikri yeter; zikretmek için, bana rabbimin adı yeter. 
Avıŋum sığıŋum yölekim tokum, ol ol bir idi todğu açım tokumAvunacağım, sığınacağım, desteğim ve dayanağım odur; açlığımda ve tokluğumda beni gözeten o bir olan rabbimdir. 
Negü ter eşitgil süzülmiş kişi, idisi bile çın tüzülmiş kişiKalbi temizlenmiş ve Tanrıya gerçekten ulaşmış olan insan ne der, dinle. 
Köŋüldeki sırrım açarmen saŋa, tilek ârzû birle uçarmen saŋaGönüldeki sırrımı sana açarım, dilek ve arzu ile sana uçarım. 
Küvengü avınğu sığınğu idim, kamuğdın üzüldüm kaçarmen saŋaBenim güvenecek, avunacak ve sığınacak rabbim sensin; her şey ile ilgimi kestim, sana sığınırım. 
Ol ajunka ornuŋ bu ajunturur, munı kodmağınça anı kim bulurSenin o dünyadaki yerin bu dünyaya bağlıdır; bu dünya hava ve heveslerinden vazgeçmeden, o dünyayı kim kazanabilir. 
Yüz utru kitergü bu dünyâ salıp, anın bolsa ukbi bulunğay alıpBu dünyadan uzaklaşıp, ondan vaz geçmek lâzımdır; ancak böylelikle ukbâ elde edilebilir. 
Yayığ dünyâ bekrü eligde tutup, negü teg bulur meŋü ajun yatupİnsan bu dönek dünyaya sarılır ve onun zevklerine mukavemet etmezse, ebedî dünyayı nasıl bulur. 
Hatarlığturur dünyâ nûşı ağu, arığın tile barça içgü yegüBu dünya tehlikeler ile doludur, onun şerbeti zehirdir; sen bütün içecek ve yiyeceklerde temizlik ara. 
Kodu bergü dünyâ tilek ârzûsın, anın bulsa ukbi orun edgüsinUkbâda iyi bir yer bulabilmek için insan bu dünyanın dilek ve arzularından vazgeçmelidir. 
Hakikat munı bil ay ögdülmişim, ayayın saŋa men özüm bilmişimEy Öğdülmiş’im, ben sana kendi bildiklerimi söyleyeceğim; sen bunları hakikat bil. 
Bu tört neŋ tükel kodmağınça kişi, adın tört kılumaz kişi uz işiinsan şu dört şeyden tamamen vazgeçmedikçe, diğer dört işi iyice yapamaz. 
Bu dünyâ işin kodmağınça tükel, kılumaz bu ukbi işin ay ınalBu dünya işini tamamen bırakmadıkça, insan ukbâ işini yapamaz, ey inanılır insan. 
Kişide yırak bolmağınça kadaş, bayat tapğıŋa tegse bolmaz adaşEy kardeş, insanlardan uzaklaşmadıkça, Tanrıya ibâdet ile meşgul olunamaz. 
Havâ ârzû boynı sımağınça öz, könilik yolıŋa kirümez et özKendi nefis ve hevesinin başını ezmedikçe, vücût doğruluk yoluna giremez. 
Köŋüldin çıkarğu kamuğ dünyâsın, aŋar ötrü kirse bayat sevgi çınGerçek Tanrı sevgisinin girebilmesi için, insan gönlünden bütün dünya arzularını çıkarıp-atmalıdır. 
Tünek ol bu dünyâ müsülmân öze, tünekte erej kolma köŋlüŋ tüzeBu dünya müslümanlar için bir zindandır; zindanda huzur arama; gönlünü doğrult. 
Et öz ülgi berme katığlan usa, özüŋ yolka köŋey anıŋda basaElinden geldiği kadar vücûdun isteklerini yerine getirmemeğe gayret et; ancak böylelikle kendin doğru yola girebilirsin. 
Yava kılmağıl bu keçer üd künüŋ, yana bulğu ermez keçigli tünüŋBu geçici zaman ve gününü boşuna sarfetme, her geçen gecen bir daha geri dönmeyecektir. 
Keçer kün yava bolsa öknür kedin, tiriglik yava kılsa bulmaz adınGeçen günün boşuna geçerse, sonunda peşiman olursun; bu hayatı boşuna harcarsan, onu tekrar elde edemezsin. 
Negü ter eşit kör ay bilgi teŋiz, özi kodkı alçak ne köŋli edizDinle, bilgisi deryalar kadar geniş, mütevazı, gönülü alçak, fakat kendisi yüksek olan insan ne der. 
Uluştın uluşka köçügli kişi, köçin öŋdün ıdsa iter uz işiDiyardan-diyara göçen insan eşyalarını önceden gönderirse, işini daha iyi yapmış olur. 
Bu köçmezde açnu köç ıdsa oza, köçüp barsa asğı yarutur közeKendisi daha göç etmeden, göçünü önceden gönderirse, oraya varınca, onun için çok faydalı olur. 
Kerek ıd köçüŋni kerek ıdmağıl, özüŋ köçgü âhır osal bolmağılGöçünü ister gönder, ister gönderme; fakat sonunda kendin nasılsa göçeceksin, gafil olma. 
Kerek erse beg bol kerek erse kul, uzun kalğu ermez ölüm tuttı yolister bey ol, ister kul, burada uzun zaman kalacak değilsin; ölüm artık seni yolda bekliyor. 
Kerek miŋ yaşağıl kerek on sekiz, özüŋ ölgü edgü atıŋ kodğıl izister bin yıl yaşa, ister on sekiz, bir gün öleceksin; eser olarak, iyi ad bırakmağa çalış. 
Kerek erse bay bol kerek yok çığay, tiriglikni yer bu keçer yıl kün ayister zengin ol, ister yoksul ve fakir, her geçen yıl, ay ve gün hayatı kemirmektedir. 
Başıŋ kökke tegse bedüklük atın, kirip yatğu ornuŋ kara yer katınBüyüklük ve şöhretle başın ne kadar göklere yükselirse-yükselsin, sonunda girip-yatacağın yer kara toprağın altıdır. 
Tiriglik bulup er yava kılsa üd, özin otka attı uş ol yılkı udHayat nimetini elde edip de vaktini boşuna geçiren insan kendisini ateşe atmış demektir; o hayvandan farksızdır. 
Esenlik bulup er yava kılsa yaş, bu körksüz tiriglik bolur ay kadaşinsan sağlık bulup da ömrünü boşuna sarfederse, ey kardeş, bu çok çirkin bir hayat olur. 
Meniŋ kadğumı sen yeme ay kadaş, sen öz kadğuŋı ye töküp közde yaşEy kardeş, sen benim kaygımı yeme; sen gözünden yaş dökerek, kendi derdin ile uğraş. 
Bu dünyâ işi bek tuzakçıturur, tuzakka ilinme seni berkitürBu dünya işi sağlam bir tuzaktır; tuzağa düşme, seni sım-sıkı yakalar. 
Bu kün keldi devlet tilekçe yorır, ınanma aŋar sen yana terk barırBugün sana saadet geldi, senin arzuna göre hareket eder; fakat sen ona inanma, o yine çabuk gider. 
Usanma ölümke sakınma uzun, busuğdın çıkar teg çıkar üdsüzünGafil olma, ölümü uzak sanma; onu beklemediğin bir anda, pusudan çıkan bir düşman gibi, karşında bulursun. 
Üküş miŋ osalığ ölüm basmış ol, telim yumğılarığ ölüm saçmış olBinlerce gafil kimseye bu ölüm baskın yapmıştır; bir çok toplulukları bu ölüm dağıtmıştır. 
Negü ter eşit emdi köŋli oduğ, ölümke osal bolma teggey yoduğŞimdi gönülü uyanık insan ne der, dinle; ölüme karşı gafil davranma, zararını görürsün. 
Üküş ternekig kör taradı ölüm, ölümüg sakınsa akar köz yulumBir çok toplulukları, bak, ölüm dağıttı; ölüm hatırıma geldikçe, göz yaşım çeşme gibi akar. 
Menin köksegüçi meni kalmadı, asığ kılmadı sü itiglig tolumBen diyerek, göklere yükselmek isteyenin benliği kalmadı; silâhlı ordular ona karşı kâr etmedi. 
Usanma tiriglik barır belgüsüz, keçer uş bu üd kün yana yanğusuzGafil olma, hayat belli etmeden gider; bu zaman ve gün bir daha geri gelmemek üzere geçer. 
Erejke avınma yava bolğa kün, bu kutka ınanma yayığ ol otunHuzura dalıp, kendini avutma, yoksa günün boşuna geçer; bu saadete inanma, o dönek ve küstahtır. 
Bedük men tegüçini tuttı ölüm, uluğ men tegüçini uttı ölümBen büyüğüm diyeni ölüm yakaladı; “ben uluyum” diyeni ölüm yendi. 
Ölüm buzdı ordu telim kend uluş, ölüm buzdı karşı saray ev üküşÖlüm bir çok şehir ve memleketleri viraneye çevirdi; ölüm bir çok saray, köşk ve evleri yıktı. 
Neçe miŋ tirig öldi tolup yatur, biziŋ kelgümizni küdezip yaturYaşayan kaç bin insan öldü ve yerin altına girip-gizlendi; orada bizim de gelmemizi bekliyorlar. 
Baka kör olarığ sen açğıl közüŋ, begig kulda adra bilürmü özüŋOnlara dikkatle bak, gözünü aç; beyi kuldan ayırabilirmisın. 
Uluğluk ölümke asığ kılmadı, ölümdin kaçığlı keçig bulmadıBüyüklük ölüme karşı fayda etmedi; ölümden kaçan — kaçacak bir yol bulamadı. 
Ağır savçılarığ iletti ölüm, adın kim itügey ot em ya tolumNice ulu peygamberleri ölüm götürdü; artık kim ona karşı ilâç, deva veya silâh bulabilir. 
İnançsızturur bu cefâçı ajun, yayığ kılkı irsel kılınçı otunBu cefacı dünyaya inanılmaz, o dönektir; onun tabiatı vefasızdır, küstahça hareket eder. 
Negü teg keçürse keçer terk küni, barır edgü isiz ne egri köniNasıl geçerse-geçsin, onun günü çabuk geçer; iyisi de, kötüsü de, eğrisi de, doğrusu da fânidir. 
Tokun ma keçer hem açın ma keçer, ne begke kılur yüz ne bay kul seçerinsan doysa da geçer, aç kalsa da geçer; ne beye yüz verir, ne zengin, ne de kul seçer. 
Ereji uzamaz ne emgekleri, nerek ötrü munça çoğı ün urıOnun ne huzuru ve ne de zahmeti uzun sürer; ey oğul, bu kadar gürültü ve patırdıya ne lüzum var. 
İdi yakşı aymış bügü bilgi keŋ, kılıkı yorıkı bile köŋli teŋHakîm, bilgisi geniş, düşünce ve hareketi birbirine uygun olan kimse çok iyi söylemiş. 
Az edgüke yalŋuk unıtur özin, yaşıl kökte üstün yorıtur sözinKüçük bir saadete erince, insan kendisini unutur; sözünü mâvî gökten daha yukarılara yükseltir. 
Neçe kür kögüzlüg küvenür erig, ölüm yençti kögsin saçıttı közinNice kabadayı, kibirli ve mağrur insanların göğüsünü ölüm ezmiş ve gözünü çıkarmıştır. 
Bu erdi saŋa çın bağırsaklıkım, munu sözledim men saŋa ay akımİşte bu söylediklerim sana gerçek bağlılığımın bir nişanıdır, ey cömerdim. 
Kim erse bu halığ bilür erse çın, arçar bolğu ermez bu dünyâ yakınBu hakikate vâkıf olan insan hiç bir zaman bu dünyaya kıymet vermez. 
Yitürdüm yegitlik yetildi yaşım, yıpar kitti kâfûr eşündi başımGençliği kaybettim, yaşım ileriledi; misk yerine başım kâfur örtündü. 
Seziksiz ölümke anunğu üdi, bu künde naru ol ay yalŋuk kediEy insanların iyisi, bundan sonra artık, şüphesiz, ölüme hazırlanma zamanı gelmiştir. 
Ölüm kadğusı tuttı ketti sevinç, ölümde kedin iş negü teg erinçÖlüm kaygısı sardı, sevinç artık bizden gitti; ölümden sonra, acaba, hâlimiz nice olacaktır. 
Bu kadğu sakınç birle erken özüm, negü teg iligke barırmen tüzümEy temiz kalpli insan, ben bu kaygı ve endişe içinde kıvranırken, nasıl kalkıp, hükümdarın yanına giderim. 
İligke meniŋdin asığ bolmağay, tusulsu tese hem tusu bulmağayHükümdar benden hiç istifâde edemeyecektir; kendisine faydalı olmamı istiyorsa, ona hiç bir faydam dokunamayacaktır. 
Kalı ol ajunluk tilese meni, meni bardı saknıp yorısu köniEğer beni öteki dünya için yanında istiyorsa, beni yanında farzederek, doğru yola gitsin. 
Apa oğlını emdi erklig bayat, törütti iki iş üçün berdi atKadir Tanrı insan-oğlunu iki şey için yaratmış ve bundan dolayı ona bu adı vermiştir. 
Tamuğka ya uçmak begi bolğuka, ağırlık üçün ya uçuz kılğukaO ya cehennemde yanmak veya cennette bey olarak, sefa sürmek için yahud bu dünyada itibarlı veya itibarsız olmak için yaratılmıştır, 
Ağırlık tilese ayu berdi yol, uçuzluk yolın ma seçe berdi olitibarlı olmak istersen, bunun yolunu göstermiştir; itibarsızlık istiyorsan, onun da yolunu çizmiştir. 
Kerek emdi kulka özi kullukın, tükel kılğu bulsa bayat tevfikınŞimdi kulun, Tanrının tevfikına mazhar olması için, kendi kulluğunu tam olarak yerine getirmesi lâzımdır. 
Kalı bulsa tevfik bayattın kulı, kamuğ edgülükke açıldı yolıEğer kul Tanrının tevfikına nail olursa, ona bütün iyiliklerin yolu açılmış demektir. 
Katığlaŋu ötrü yetürgü tapuğ, tümen edgülükke açılğay kapuğBundan sonra da bütün ibâdetlerin yerine getirilmesine gayret etmelidir; böylece insanı binlerce iyiliklere götüren kapılar açılır. 
Bu erdi munukı meniŋ bilmişim, saŋa sözledim men ay edgü işimİşte benim bildiklerim bunlar idi; sana söyledim, ey iyi arkadaşım. 
Selerke meniŋdin asığ söz kerek, özümde körü bu sözüm edgürekSize benim faydalı sözlerim lâzımdır; benim sözlerim kendimden daha iyidir. 
Kalı ukbi kolsa yorıkı bu hâl, kalı dünyâ kolsa bilir sen tükelEğer ukbâ istersen, onun yolu böyledir; eğer dünya istersen, sen kendin bunu daha iyi bilirsin. 
Bolu berdi eren kelü berdi kut, negü kolsa ârzû kelü berge bütFelek rast getirdi, sen saadete kavuştun; başka ne gibi arzuların varsa, anlar da gelecektir, buna inan. 
Meniŋde negü bar adın edgü iş, silerke asığ kılsa ay edgü işBende size faydah olacak başka ne gibi bir iyilik var, ey iyi arkadaşım. 
Kodu bersü ilig meni teŋrike, duâçı bolayın aŋar edgükeHükümdar beni Tanrıya bıraksın; iyiliği için, ona duacı olayım. 
Bilig aytur erse unu bilmişim, eşittiŋ ayu ber negü aymışımBilgi istiyorsa, işte bildiklerim bunlardır; sen işittin, sana söylediklerimi ona da naklet. 
Sözümni tutuŋlar kalı tutmasa, yarın kelge barça bu kün bütmeseSözümü tutunuz; eğer tutmazsanız, bugün ummadıklarınızın hepsi yarın başınıza gelecektir. 
Bu söz yakşı aymış ay bilgi teŋiz, munı işke tutsa kızartur meŋizDenizler kadar bilgili insan şu sözü çok iyi söylemiş; insan buna göre hareket ederse, bahtiyar olur. 
Bu kün bu sözüm kör saŋa tuş bolur, yarın anda körgil saŋa tüş bolurBu sözüm, bak, bugün sana eş olur; yarın orada bunun ecrini bulursun. 
Usanma katığlan sözüm işke tut, kalı tutmasa sen munu uş bolurGafil olma, sözüme göre hareket etmeğe gayret et; eğer sözümü tutmazsan, işte söylediklerim başına gelir. 
İligdin kolu ber meniŋ udrümi, yarağı ne erse otı kıl emiHükümdardan benim için özür dile; ne yapmak lâzım ise, onu yap ve bu işi hallet. 
Saŋa tegdi emgek kelü hem baru, yanutı bayat bersü kün teg yaruBoraya gelip-gitme zahmetine katlandığın için, Tanrı sana bunun ecrini ihsan etsin, güneş gibi parla. 
Ağır kılma köŋlüŋ maŋa ay kadaş, yakınlık içinde meni tutma taşEy kardeş benim için kendini üzme; bana karşı duyduğun sevgiyi eksik etme. 
Öğdülmiş cevabı OdgurmışkaOĞDÜLMİŞ’İN ODGURMIŞ’A CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı tilin, özüm uktı emdi könilik yolınÖğdülmiş cevap verdi ve : — Şimdi ben hakikat yolunu anladım — dedi — 
Eşittim sözüŋni ögün tıŋladım, sözüm kestim emdi sözüg teŋledimSöylediklerini dikkatle dinledim; sözlerini iyice tarttım; diyecek sözüm kalmadı. 
Köni sözlediŋ söz bütünlük bu ol, munıŋda narukı neçe egri yolDoğru söyledin, hakikat budur; bundan başkası hep eğri yoldur. 
Seniŋdeturur çın meniŋde oyun, oyun kaldı çınka berürmen boyunHakikat sendedir, benimki ise, oyundur; hakikate boyun eğiyorum ve oyunu bırakıyorum. 
Barayın men emdi esen edgü kal, ikigün ajunluk ayâ edgü fâlŞimdi ben gideyim, sen sağ ve esen kal; ey her iki dünya saadetine kavuşan insan. 
Bayat bersü tevfik saŋa küç kadaş, duâda unıtma köŋül tutma taşEy kardeşim, Tanrı sana tevfik ve kuvvet versin; dualarında beni de unutma, gönülden çıkarma. 
Meni me bayattın kolu bir turup, aça bersü köŋlüm bayat odğurupBenim için de Tanrı’ya duâ et; Tanrı beni uyandırsın ve gönül gözümü açsın. 
Sözin kesti koptı adakın örü, esenleşti evke yüz urdı körüSözünü kesti, ayağa kalktı, vedâlaştı ve evine doğru yola düştü. 
Atın mindi evre eviŋe kelip, tüşüp kirdi turdı bir ança tınıpAtına binip, tekrar evine geldi ve girip, bir az dinlendi. 
Yedi içti ança sakındı özün, eşitmiş sözini bışurdı uzunYedi, içti ve bir müddet düşünceye daldı; işittiği sözler üzerinde uzun-uzun durdu. 
Yaşık badı yüzke kura yüz bağı, ajun toldı bütrü kara yer toğıGüneş yüzüne siyah peçe örttü, her tarafı toz-duman rengi kapladı. 
Küjek yazdı rûmi kızı örtti yüz, kara saç boduğı ajun toldı tüzRûmî kızı zülüflerini çözerek, yüzünü örttü; her taraf siyah zülüf rengini aldı. 
Tükel zengi yüzi urundı kalık, uçar tındı kodtı yorığlı yorıkGöğün her tarafı zenci yüzüne döndü; uçan kuşlar kondu, dolaşan mahlûklar durdu. 
Yunup kıldı yatğu namâzın turup, töşek koldı yattı yarağın körüpKalkıp, âbdest aldı ve yatsı namazını kıldı; yatak istedi ve işlerini bitirip, yattı. 
Udıp bardı azrak odundı yana, töpüdin savılmış bakırsukunaBir az uykuya daldı, tekrar uyandı; Merih yıldızı tepeden kenara kaymıştı. 
Yana kördi ülker savılmış başı, toğardın çadan kopmış örlep tuşıTekrar baktı, Ülker yıldızının başı ufka kaymış, karşısında şarktan Akrep kalkıp, yükselmişti. 
Yana yattı ança usı kelmedi, keziglig kişi teg közin yummadıTekrar bir az yattı, fakat uyuyamadı; bir nöbetçi gibi, gözünü yummadı. 
Usuz yattı saknu bir ança oduğ, kalık kırtışı tuttı kâfûr boduğUyumadan, bir müddet yattı, düşündü; göğün derisi kâfura boyandı. 
Abir bürkirer teg tünerdi kalık, sata koptı yerdin yadıldı butıkAbîr serpilmiş gibi, gök alacalandı; ufuktan etrafa dallanarak, mızraklar yükseldi. 
Yaşık örledi yerde koptı toğı, yaka keldi aşnu tokuz al tuğıGüneş yükseldi, yerden toz kalktı; dokuz al tuğu yaklaşmağa başladı. 
Turup koptı yundı kör ögdülmişe, namâzın yetürdi okıp bilmişeÖğdülmiş kalkıp, âbdest aldı; namazını kıldı ve duâ etti. 
Kıza baktı yerdin sata kalkanı, turup karşıka bardı kirdi köniKızarmış mızraklar ile kalkan ufuktan gözükürken, kalkıp, saraya gitti ve doğruca içeri girdi. 
Eşitti ilig kör aŋar kıldı yol, bu kirdi iligke kavuşturdı kolHükümdar geldiğini haber alınca, onu yanına çağırttı; Öğdülmiş huzuruna girip, ellerini kavuşturdu. 
İlig imledi berdi oldruğ orun, bu keçti orunka siliglik kurunHükümdar işaret etti ve ona oturacak yer gösterdi; o edeple, vakarla gösterilen yere geçti. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Bir ança turup söz ayıttı ilig, ayur sözle keldür ay kılkı siligBir parça durduktan sonra, hükümdar sordu : — Ey temiz tabiatlı, söyle, ne haber — dedi — 
Negü ter kadaşıŋ ne boldı eşiŋ, ne boldı tilekiŋ kelirmü işiŋKardeşin ne diyor, işin nasıl oldu; dileğin ne oldu, arkadaşın geliyor mu. 
Öğdülmiş cevabı İligkeÖĞDÜLMİŞ’İN HÜKÜMDARA CEVABI 
Yanut berdi ögdülmiş aydı sözi, negü teg yorımış sözi tüp töziÖğdülmiş cevap verdi, onun söylediği sözleri, neler konuştuklarını, hepsini olduğu gibi anlattı. 
İkigün arala yorımış sözüg, ötündi iligke kamuğ tüp tözügİkisi arasında konuşulan sözleri hükümdara aynen arzetti. 
Eli turdı ança sakındı özün, köŋül bertti yaşı yuvuldı közünHükümdar bir az durdu ve kendi-kendine düşündü; gönülü yaralandı ve gözlerinden yaş döküldü. 
İlig cevabı ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E CEVABI 
Ayur ol kadaşıŋ köni sözlemiş, söz ol sözturur kim ol aymış temişHükümdar : — Kardeşin doğru söylemiş; söz onun söylediği sözdür — dedi — 
Bu kün biz kılurmız özümizke küç, aŋar ma takı küç kılurmız hem öçBugün biz kendimize zulüm ettiğimiz gibi, ona da zulüm ve eziyet ediyoruz. 
Keçigliturur bu ajun kalğusuz, bu kalmış tiriglik yeme belgüsüzBu dünya geçicidir, kalmaz; bu kalan hayatın da ne kadar süreceği belli değildir. 
Seziksiz kelir utru meŋü ajun, erej erse emgek uzalmaz uzunHiç şüphe yok, ebedî dünya bize doğru yaklaşmaktadır; ister bize huzur, ister zahmet getirsin, gelmesi uzun sürmez. 
Meŋilik ol ol anda bulsa ereş, bolur edgü ornı bulur edgü eşNerede huzur varsa, rahat oradadır; orada insanın yeri ve yolu iyi olur. 
Odunmışturur ol kadaşıŋ tükel, anı biz okımak idi ked muhâlSenin kardeşin gafletten tamâmiyle kurtulmuştur; onu çağırtmakla buraya getirmemize imkân yoktur. 
Biziŋ bu özümiz havâka bulun, yavalıkka üdlek keçip bardı künBizim bu varlığımız hava ve hevesin esiridir; zamanımız ve hayatımız boşu-boşuna geçip-gidiyor. 
Negü ter eşit emdi köŋli tirig, saŋa yakşı sözlep berür öt erigDinle, imdi gönülü diri olan insan ne der; bak, sana iyi sözler ile öğüt ve nasihat verir. 
Havâ nefs yağı ol kalı bulsa küç, yetürgey seziksiz saŋa eski öçHava ve nefis sana düşmandır; imkân bulursa, hiç şüphe etme, senden eski öcünü alacaktır. 
Havâ nefs tirilse ölür bu köŋül, köŋül ölse tâat kalur ay oğulHava ve nefis canlanırsa, gönül ölür;gönül ölürse, ibâdet ihmâl edilir, ey oğul. 
Biziŋ köŋlümiz öldi bolğa bu kün, havâ nefs me kıldı boyun ked yoğunHava ve nefis boynunun bu kadar kalınlaşmış olduğuna bakılırsa, bizim gönlümüz bugün ölmüş olmalıdır. 
Uluğluk bedüklük bu devlet küni, uzun turğu ermez ay köŋli köniUluluk, büyüklük ve bu saadet günleri uzun sürecek değildir, ey temiz kalpli insan. 
Ereji az ol körse emgek üküş, baş ağrığ telim bar ma karğış söküşDikkat edersen, bu dünyanın huzuru az, eziyeti çoktur; zahmeti çok olduğu gibi, üstelik bir de lanet ve bed-duâya uğramak felâketi vardır. 
İdi yakşı aymış biliglig kişi, ajunuğ sınayu yetilmiş yaşıBilgili ve dünyada tecrübeler görerek yaşı ilerilemiş olan insan çok iyi söylemiştir. 
Uluğlukka artuk küvenme küle, uluğ bolduŋ erse baş ağrığ bileBüyüklük ile fazla sevinme ve gururlanma; insan büyüdükçe zahmeti de artar. 
Sevinç kayda erse soŋında belâ, erej kayda erse miŋ emgek bileSevinç nerede ise, sonunda belâ vardır; huzur nerede ise, bin türlü eziyet de oradadır. 
İlig suali ÖğdülmişkeHÜKÜMDARIN ÖĞDÜLMİŞ’E SUÂLİ 
Yana aydı ilig ay ögdülmişim, tilekim bu erdi anı kolmışımHükümdar tekrar: